ÜSAO 13. Bölüm


İyi okumalar…



****


Genç kız şaşkınlıkla Kemal’e bakıyordu. “Anlamadım, az önce ne dedin?” Kemal ağzından kaçırdığı sözler yüzünden sinirlenmişti. Derin bir nefes alarak “Bunu söylememem gerekirdi. Bu aramızda kalsın. Doğu bey senin öğrendiğini bilirse öfkesinin önüne geçemeyiz. Işık onun en hassas noktası!” Güneş yutkunarak Kemal’e bakmaya devam ediyordu. “Bilmek istiyorum. Esra çocuğunun üzerinde ki hakkı sattı demekte ne oluyor?” Kemal arabayı çalıştırarak ilerlemeye başladığında bir yandan da Güneş’e kısa bilgi veriyordu. “Bak… Doğu bey karısı oğlunu doğurduktan sonra onu gönderdi. Neden olduğunu sana söyleyemem ama sadece şunu bilmende fayda var. Esra çocuğu karşılığında Doğu beyden yüklü miktarda para aldı ve çocuk üzerinde hak iddia edemeyeceğine karşılık belge imzaladı.” Güneş ne diyeceğini bilememişti. Nasıl bir kadın çocuğunu satardı hem de kocasına! Kocası… Doğu’nun Esra ile evlendiğini duyduğu anı hatırladığında yaşadığı acıyı yeniden hissetmişti. Derin bir iç çekerek arkasına yaslandığında aklına beliren başka bir soruyla Kemal’e yeniden bakmıştı. “Şu benim patronum hakkında ki sözlerin…” Kemal elini direksiyonda sıkarak fazla konuştuğu için kendi kendisine içten içe söylenmeye başlamıştı. Bu kız onun söylenmemesi gereken şeyleri söylemesine neden oluyordu. Sonunda “Bunun hakkında bir şey söyleyemem, sadece Doğu bey ile Aksoy Holding sahibinin rakip olduklarını bilmende fayda olduğunu düşünüyorum. Senin kaldığın yeri öğrendiklerinde casus olduğunu düşünebilirler.” Güneş şaşkınlığı artarak Kemal’e bakıyordu. Bunu beklemediği gözlerinde ki ifadeden belli olsa da Kemal ona asıl gerçeği söylememişti. 


Güneş iş yerinin önünde arabadan indiğinde düşünceliydi. Kemal o binaya girene kadar ardından bakmış ve sonrasında kendi işleri için oradan ayrılmıştı. Eski karısının döndüğünü patronuna söylemek zorundaydı ama önce Esra’nın neden geri döndüğünü öğrenmesi gerekiyordu. Tam her şey düzelmişken yeniden o kadının ortaya çıkması genç adamın da canını sıkmaya yetmişti. Tam da bu sırada Serdar ofisine giren Güneş ile göz göze gelmişti. Güneş başta tedirgin olsa da sakin kalmayı başarmıştı. Sonuçta bu iş yerinde geçiciydi. Serdar Güneş’e imalı bir şekilde bakarak “İyi dinlenebildiniz mi?” diye sorduğunda Güneş başta ne demek istediğini anlamamıştı. Serdar sözlerine devam ederek “Akşam konuşmak istemediğinizi anlayabiliyorum ama şuanda konuşmamanız için bir sebebiniz yok değil mi?” Güneş odadaki masasına giderek çantasını bırakmış ve Serdar’a dönerek “Bu gün tam olarak ne işi yapmam gerekiyor efendim?” Serdar onun kendisini önemsemediğini almadığında içten bir öfke sarmıştı içini ama bunu dışa vuramıyordu. 


“Bugün planlar üzerine bir göz atarız. Gerçi yapılacak proje için hala arsa sahibi ile anlaşamadık. Satmaya yanaşmıyormuş sahibi!” Güneş başını iki yana sallayarak cevap vermeden önünde ki planlara bakmaya başlamıştı. İşte yeni olması genç kızının ne yapması gerektiği konusunda karar vermesini zorlaştırıyordu. Serdar’ın onun her adımını takip ettiğinin farkındaydı ve bazen bu işten hoşlanmıyordu. Onun kendisini izlemesini başta yeni olmasına yorsa da son bunun artık o kadar basit olmadığının farkındaydı. “Bu planların nesini kontrol etmem gerektiğini anlayamadım. Serdar fırsat kollar gibi hemen yerinden kalkarak genç kızın yanına gitmişti. Güneş başını kaldırdığında Serdar ile burun buruna gelince gözleri büyümüştü. Hızla geri çekilerek tekrar planlara odaklanmaya başlamıştı. “Bak burası büyük bir fabrika ve etrafında da planlı küçük bir yerleşim alanı kurulacak. Bu yüzden eksiklerini kontrol etmeliyiz.” Güneş derin bir nefes alarak tekrar planlara yoğunlaşmıştı. İçinden de kendisi ile savaş veriyordu. Serdar onun dikkatini toplamaya çalıştığının farkındaydı ve bu durumla içten içe eğleniyordu. Ona göre bu durum genç kızın kendisinden etkilendiğini gösteriyordu. Tam da bu sırada ofisin kapısının açılması ile ikili bakışlarını kapıya yönlendirmişti. 


“Serdar seninle hemen konuşmamız gerek!” Serdar içeriye giren ablasına soru soran gözlerle bakmıştı. “Abla bu şekilde odama girmekten ne zaman vazgeçeceksin?” Güneş ikiliye dikkatle bakarken Sedef genç kızı fark ederek “Merhaba, alışabildin mi işine?” diye sormuştu. Güneş bu kadından hoşlanmıştı. Oldukça dürüst gözüküyordu ama görünüşe aldırmamak gerekiyordu. Serdar ablasının Güneş’e olan bakışlarını görünce araya girerek “Ne oldu abla?” diye sordu. Sedef derin bir nefes alarak “Şu arazi sahibi, adam ölmüş!” Serdar da ablası gibi derin bir nefes alarak “O zaman mirasçılarla anlaşmak zorunda kalacağız!” Genç kız alaycı bir şekilde gülümseyerek kardeşine bakmıştı. “Bu iş daha da zorlaştı. Şu yer, bil bakalım kime miras kaldı?” Serdar tek kaşını havaya kaldırarak Sedef’e bakmıştı. Bir süre bekleyen genç kadın Serdar’ın sabırsızlanarak “Ee söylemeyecek misin?” diye sormasıyla küçük bir kahkaha atmıştı. “Bence o yerden vazgeçsen iyi edersin. Adamların o yeri zamanında almalıydı!” Serdar ellerini saçının arasından geçirerek ablasına ters bir şekilde bakmıştı. “Bundan hoşlanıyor musun? Neden bana eziyet ediyorsun?” Sedef kardeşine acıyarak “O arazi rakibinin büyükbabasına aitmiş ve şuanda ona kaldı!” Güneş rakip sözlerini duyunca aklına sabah Kemal’in söylediği sözler gelmişti. Tüm bedenini bir titreme almıştı. Kendisine hakim olmak için tüm gücünü kullanıyordu. 


“Bunun doğru olmadığını söyle. O adam hayatta bize o yeri satmaz!” Güneş gözlerini kapatarak sözleri hazmetmeye çalışıyordu. Çiftliğin arazisinden bahsediyor olmalıydılar. O arazinin taş betonlarla kaplandığını düşünmek dahi istemiyordu. Buna dayanamazdı. Daha fazla dayanamayarak elini masaya sert bir şekilde vurunca ikili Güneş’in unuttukları varlığını yeniden hatırlamıştı. “Güneş hanım!” Güneş derin bir nefes alarak aynı şekilde burnundan vermişti. Burada bir dakika daha duramayacaktı. “Üzgünüm ama istifa ediyorum. Sanırım yanlış yerde çalışıyorum!” Serdar ve Sedef şaşkın bir şekilde genç kıza bakıyordu. Sonunda konuşan kişi Serdar olmuştu. “Bu da ne demek? İstifa ettiğini söyleyerek ne yapmaya çalışıyorsun sen?” Güneş ona alaycı bir şekilde bakarak gülümsemişti. “Biliyor musunuz? Sizin şu gereksiz yakın davranışlarınızdan iki günde beni bıktırdınız. Ne olduğu umurumda değil. İşsiz kalmak bile burada sizinle çalışmaktan iyidir.” Sedef genç kızın cesaretine hayran kalmış bir şekilde ona bakıyordu. Serdar ise burnundan solumaya başlamıştı. Sonunda öfkelenerek “Sözlerinize dikkat edin küçük hanım!” diye gürlemişti. Güneş omzunu silkeleyerek onun bu çıkışından hiç etkilenmediğini belli etmişti. Çantasını toparlayarak kapıya doğru ilerlediğinde ise genç adam ağzını açıp bir şeyler söylemek istiyor ama ağzından tek kelime çıkmıyordu. 


Güneş kapıyı araladığında duraksayarak yeniden arkasına bakmış ve genç adama “Bence ablanızın sözlerine kulak asın küçük bey. O araziyi almanıza ve orayı betonlaştırmanıza imkan yok. Bunun için önünüzde iki büyük engel olacak!” Serdar tek kaşını kaldırarak Güneş’e bakmıştı. “Engellerimi merak ediyorum doğrusu. O inatçıyı nasıl olsa ikna etmenin yolunu bulurum. Ama ikinci engeli merak ettim doğrusu.” Güneş gözlerini onun gözlerine dikerek “Doğu’yu ikna etmenize imkan yok. O satsa bile benim size satacak bir metre arazim yok!” son sözleri ile ikilinin şaşkın bakışları karşısında keyiflenerek hızla ofisten ayrılmıştı. Boynunda asılı olan yaka kartını çıkartarak yere sallamış ve “Bu iş buraya kadar. İş maceran burada sona eriyor Güneş Hanım!” diye söylenerek asansöre binmişti. 


Büyük evin kapısına geldiğinde içeriden alışılmadık bir ses gelmeye başlamıştı. Merak eden genç kız bahçeye girdiğinde ise Kemal’in bir kadının kolunu sertçe tutarak tedirgin bir şekilde konuştuğunu görmüştü. Birkaç adımda onlara yaklaşarak “Burada ne oluyor Kemal?” diye sorduğunda sırtı dönük kadın ona döndüğünde tüm kanının çekildiğini hissetmişti. Yıllar geçmesine rağmen bu yüzü nerede olsa tanırdı. Hayallerini kabusa çeviren kadından başkası değildi. “Esra!” Esra kaşlarını çatarak genç kıza bakmıştı. “Bakın burada kimler var? Bizim küçük Güneş sonunda amacına ulaşmış gibi görünüyor?” Kemal iki kadın arasında ki garip konuşmadan bir şey anlamasa da şuanda önemli olanın Esra’nın biran önce uzaklaşmasıydı. “Uzun zaman oldu Esra, neden buradasın?” Esra öfkeye Güneş’e bakıyordu. “Sana sormam gerektiğini bilmiyordum bu eve gelirken?” Onun sözleri ile Kemal araya girerek “Evet Güneş hanıma soracaksın bu eve gelirken.” Güneş Kemal’e şaşkın bir şekilde bakmıştı. Onun ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı. Sonunda Kemal Esra’nın “Ne demek bu şimdi? Bu kız bu evde ne arıyor Kemal?” Kemal alaycı bir şekilde gülümseyerek “Başka nerede olmasını bekliyordun ki? O doğu beyin karısı!” Güneş’in yüzü duyduklarıyla bembeyaz olmuştu. Esra çıldırmış gibi genç kıza saldırırken arkadan gelen sinirli ses ile olduğu yerde donup kalmıştı. 


“Senin bu evde ne işin var?” Esra hızla arkasını dönmüş ama Güneş kıpırdayamıyordu. Kemal ise karşısında patronunu görünce derin bir nefes almıştı. Esra’nın amacını öğrenir öğrenmez hemen patronunu aramış ve ona olanları anlatmıştı. Ondan beklendiği gibi oğlu söz konusu olunca hemen eve dönmüştü. Esra’nın elleri hala Güneş’in üzerinde olmasına rağmen genç kız hareket etmiyor, tepki vermiyordu. Kemal onu Esra’nın elinden alırken Doğu bembeyaz olan Güneş’in yüzünü görünce dışından bir küfür savurarak hızla genç kızın yanına ulaşmıştı. Güneş’in başı dönüyordu. Ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını bilmiyordu. Doğu genç kızı kendisine çevirerek “Hey bana bak, sen iyi misin?” genç kızdan ses çıkmıyordu. Doğu diğerlerinin şaşkın bakışları altında genç kızı kucağına alarak eve sokmuştu. Salonda ki kanepeye yatırdığı genç kızın şok geçirdiği belli oluyordu ama neden bu durumda olduğunu hala anlayamamıştı. Esra öfkeyle “Demek sonunda onunla evlendin?” Doğu onun sözlerinden hiçbir şey anlamamıştı. Ama bu durumu belli etmemek için ona cevap vermekten kaçınmıştı. 


“Senin burada ne işin var? Sana evime yüz metreden fazla yaklaşmamanı söylemiştim. Şimdi defol evimden!” Esra çıldırmış gibi bağırmaya başladı.
“Işık’ı senden alacağım. Sana dava açacağım ve onu alacağım!” Doğu arkada duran Şahin ile Kemal’e işaret ederek “Şu kadını evimden çıkarın ve bir daha kapıdan içeriye girmesine izin vermeyin! Kemal işin bitince hemen yanıma geliyorsun!” Kemal başını sallayarak Esra’nın kolundan tutarak evden dışarıya atılması için Şahin’e yardım etmişti. Doğu bakışlarını Güneş’e çevirerek yanında diz çökmüştü. “Güneş, derin nefes al! Hadi beraber!” genç adam beklenmedik bir şekilde sakindi. Güneş genç adamın nefes alması için kendisine direktif vermesini sis perdesi halinde izliyordu. Kemal tekrar geri döndüğünde Doğu, Şahin’e genç kızı odasına çıkarmasını söyleyerek kendisi de Kemal ile çalışma odasına geçmişti. Odanın kapısı kapanır kapanmaz Doğu sesini yükselterek “O kadının bu eve girmesine nasıl izin verirsin?” diye öfkeyle sesini yükseltmişti. Az önceki sakin adam gitmiş yerine kızgın bir boğa gelmişti.
“Anlat! Şimdi ne yapmayı planlıyor o kadın?” Kemal sıkıntıyla konuşmaya başladı. “Bu kez sıkı gelecekler efendim. Esra evlendi ve dava açtılar. Işık’ın velayeti için.” Doğu küçük bir kahkaha atmıştı. Sesindeki ton içinde biriken siniri dışa vuruyordu. “Bunun bir faydası olmaz. O bütün haklarından vazgeçtiğini belirten belge imzaladı.” Kemal başını sallayarak “Bunu bende biliyorum efendim ama doğum sonrası psikolojik çöküş olduğunu söyleyerek o belgeleri geçersiz kılmayı düşünüyorlar. Bazı kadınlar doğum sonrası ruh hali nedeni ile doğru kararlar alamaz. Bunun için psikolog tanısı isteyecekler. Sanırım bu kez başarılı olmaları mümkün!” Doğu dişlerini sıkıyordu. “Oğlumu alamayacak. Ne gerekiyorsa yapacağım. Oğlumu asla o kadına vermem!” Kemal başını sallayarak ona katıldığını belli etmişti. 


“Sanırım büyükbabanızın öldüğünü ve size yüklü bir miras kaldığını öğrendi patron!” Doğu yumruklarını sıkmaktan parmak boğumlarının ağrısı hissetmeye başlamıştı. Elinin birini alnına koyarak oluşan baş ağrısını az da olsa gidermeye çalışıyordu. Kemal sıkıntı ile kıvranmaya devam ediyordu. Doğu ona gözlerini kısarak bakmaya başlamıştı. “Galiba tek sorun bu değil, başka ne oldu?” Kemal birkaç adım geri giderek “Şey ben…” Doğu tek ayağını yere vurarak “Evet sen… Ne olmuş sana?” Kemal korkunun ecele faydası yok diyerek bir çırpıda “Ben Esra’ya sizin Güneş’le evlendiğinizi söyledim!” Doğu duyduklarıyla şok olmuş bir şekilde kısa bir süre kıpırdayamadan olduğu yerde kalmıştı. Yutkunan genç adam sesinin çıkacağından emin değildi. Sonunda güçlükle “Ne yaptım dedin?” diye sormayı başarmıştı. Kemal üzgün bir şekilde patronuna bakmıştı. “Buna mecbur kaldım efendim. Esra çok ileri gitmişti ve birden ağzımdan sizin ve Güneş hanımın evli olduğunu söyleyiverdim.” dedi. Doğu saçlarını öfkeyle karıştırarak olanlara inanamadığını söylemeye başlamıştı. Güneş’in yüzünün renginin neden beyazladığını ve neden şok geçirdiğini anlamaya başlamıştı. “Lanet olasıca, şimdi ne olacak?” 


“Efendim neden onunla evlenmiyorsunuz?” 


*************************


12. BÖLÜM <<<<<<——–>>>>>> 14. BÖLÜM

3620cookie-checkÜSAO 13. Bölüm

2 yorum

  1. Kemal adamımsın çok güzel birsey soyledi valla ışıkta memnun olacaktır kesinlikle güneş iyiki serdar ‘ın yanindan ayrildi ama bu orada bitmedi sanırım serdar bela olacak gibi birde esra çıktı başımıza offf anam offff çok güzel bir yerde bitti yine

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir