İki kardeş uzun bir konuşmanın ardından yeniden hastaneye girerek babasının odasına doğru ilerledi. İkisi de düşünceliydi. Arya adamın teklifini ciddi bir şekilde düşünürken Alya ikizinin bu durumdan nasıl kurtaracağının hesabını yapıyordu. Odanın kapısına geldiklerinde babası ile ağabeylerinin konuştuklarını gördüler. Annesi bir köşede sessizce kocasını ve oğullarını izliyordu. Kadının yüzü oldukça solgundu. Arya annesine doğru giderek kollarını boynuna sardı.
“Annecim, neden bu kadar düşüncelisin?” Emine Hanım üzgün bir şekilde kızlarına bakarak başını iki yana salladı. Ahmet Bey de iki kızını yanına çağırarak oğullarına izin vermesini söyledi. Selim ve Serdar yerini kız kardeşlerine bırakarak geride dururken Ahmet Bey ikizlere gülümseyerek bakmıştı.
“Nasıl oldu benim kızlarım? Şimdi anlatın bakalım, şu olayın aslı nedir?” Alya gerilirken Arya kardeşinin konuşamayacağını anlayarak araya girmişti. Olanları kısaca anlatırken Ahmet Bey dikkatle dinlemişti. Sadece sınavda yer değiştirdikleri için disipline gidebilecekleri kısmını atlamışlardı.
“Peki haberleri kim yaptı?”
“Bilmiyorum baba, ama kimin olduğunu bulacağım. Tek bildiğim haberi yapanın Alya ile alıp veremediği biri olduğu?”
“Kızım, sen birine anlamadan kötülük mü yaptın?” Arya kardeşine sorulan soru karşısında gülerken Alya heyecanla konuşmuştu.
“Allah aşkına baba, kime ne yapabilirim ki? Zaten pek arkadaş ortamım yok. Ayrıca Arya ile okul çıkışı eve geliyordum. Kimseyle bir husumetimde yoktu!” Alya gözlerini kaçırarak yüzünü asmıştı. Olayları yeni öğrenen Selim yine kızmıştı. Kardeşlerinin başına gelenlerden en son onun haberi olduğu için üzülmüştü. Ailesi artık onunla sorunlarını paylaşmıyordu.
“Bundan benim neden haberim yok kızlar?” Selim’in sesinde ki kırgınlık iki kızında üzülmesine neden olmuştu.
“Daha kimseye bir şey söylemedik abi, bizim bile yeni haberimiz oldu. Magazin haberlerini görünce çok şaşırdık.
“Yine de bana söylemeliydiniz. Ayrıca haberi yapan okuldan biriyse neden Alya’nın adını kullandı ki? Başkasını değil de neden sen?” Selim’in bakışları ikizlerin üzerinde dolaşırken Arya gülerek ikizini göstererek konuşmuştu.
“Benim bir fikrim var bu konu hakkında. Bu akıllı bölüm birincisi olabilir ve bundan kendisinin bile haberi yok. Anlayacağın biri not ortalaması yüzünden Alya hanımdan kendince intikam alıyor.” Arya’nın sözleri bittiğinde herkes şaşkınlıkla Alya’ya bakmıştı.
“Sen bölüm birincisi mi oldun?”
“Bilmiyorum, Arya’nın dediğine göre öyle olabilirim.”
“Pes kızım ya bunu nasıl bilmezsin? Senin bu umursamazlığın bir gün başına iş açacaktı ama böyle bir iş beklemiyordum.” Alya Selim abisinin sözlerine üzülürken Ahmet Bey gururla kızına bakmıştı. Kızları oldukça zekiydi. Zeki olacakları çocukluklarından belliydi. Yaptıkları yaramazlıklar abilerine göre daha planlı olurdu. Onları iyi tanımasaydı ne anneleri ne de kendisi ikizlerin yaramazlıklarını anlamazlardı. Selim ve Serdar’da kardeşlerine sarılırken Arya mızmızlanarak abilerinin arasına yerini almıştı. Dört kardeş bir birine sarılırken Alya gülerek ikizine baktı.
“Size demiştim, Arya’dan daha zeki olduğumu!” Serdar kardeşinin sözlerine gülerken Selim de Arya’yı kanatlarının altına daha fazla sararak kardeşini savunmuştu.
“Hiçte bile, Arya olmasaydı sen o kadar olayın içinden sağ çıkamazdın. Onun zekası ile hep kurtuldun.” Alya abisinin sözlerinde ki haklılık payını bildiği için susmuştu. Arya şimdi bile onu bu çıkmazdan kurtarmak için oldukça düşünceliydi. Ahmet Bey oğlunun sözleri ile karısına bakarak derin bir iç çekmişti.
“Çocuklar, bizi Arya ile yalnız bırakır mısınız?” Arya babasının isteği üzere dikkatle yataktaki adama bakarken Serdar ve Selim konunun derin olduğunu düşünerek itiraz etmeden Alya’yı da alarak odadan dışarıya çıkmıştı. Emine Hanım kızının meraklı bakışları karşısında üzüntüsünü saklamaya çalışırken Arya zeki beynini çalıştırarak ilk soruyu sormuştu.
“Ne düşünüyorsunuz baba?” Ahmet Bey kızını yanına çağırarak elini tutmasını istemişti.
“Asıl sen ne yapmayı düşünüyorsun? Yine Alya’yı kurtarmak için ne planlıyorsun?”
“Bu kez söz konusu sadece Alya değil baba, sende biliyorsun. Üstelik Alya bu olayda masum. Hiçbir suçu yok.”
“Öyle bile olsa sen tek başına olayı üstleneceksin, belli…”
“Baba, henüz düşünüyorum.” Ahmet Bey karısına bakarak üzgün bir şekilde gülümsemişti.
“Kızım, bir şey yapmak zorunda değilsin. İsterseniz okul bittikten sonra buradan gidebiliriz. Kızlarıma laf gelmesine dayanamam.”
“Asla, ne demek gitmek?” Arya annesinin sözleri ile hiddetle karşı çıkmıştı.
“Kızım bu sizin yaptığınız ufak yaramazlıklara benzemez.”
“Ne olduğunu anlayacak yaştayım anne. Neden memleketimizi bırakıp gidelim. Saçma bir olay yüzünden tüm hayatımızı değiştirmek bir çözüm olamaz. Sen değil miydin bir kara çalma ömür boyu peşinden gelir diye. Alnımın akıyla burada kalacağım. Siz gitmek istiyorsanız sizi durduramam ama ben bir yere gitmiyorum.”
“Tamam kızım sakin ol.” Ahmet Bey araya girmek istemişti. Arya babasının elini tutarak gözlerini kapatıp kısa bir süre sakinleşmeye çalıştı.
“Gerekirse Aras beyin çözümünü kabul ederim ama size zarar gelmesine izin vermem.” Ahmet Bey ve Emine Hanım kızlarının sözleri ile duraksamıştı.
“Sana da bahsetti mi?” Arya şüphe ile ailesine bakarken Ahmet Bey konuşmasına devam etmişti.
“Bak kızım, siz bilmezsiniz ama ben de annen de Aksoy ailesini oldukça yakından biliriz. Anne ve babası bizim gibi insanlara üsten bakarlar. Her şeyi yapmaya kendilerine hak bilirler. Bir bu oğlan bir de bunun bir küçüğü oğlan dedelerine benzedi. Herkes onların Kemal Bey ve Aynur hanımdan doğmadığını söyler. Oğulları anne babalarından bu kadar farklı iken iyi düşünmeni isterim.”
“Baba sen…”
“Beni iyi dinle Arya, dinle ki kararını ona göre ver. Bak kızım ileriki bir zamanda evlenmek istediğinde damadım olarak Aras Bey oğlum gibi birini isterdim ama anne ve kız kardeşini düşündükçe bu isteğim azalıyor. Seni kollar korur ama arkasını döndüğünde ailesinin sana kötü davranmasından korkuyorum.”
“Yani siz bu evlilik işini onaylıyorsunuz öyle mi?” Arya şaşkınlıkla anne babasına bakarken Emine Hanım kızının yanına giderek elini saçlarına koymuştu. Kısa bir süre kızının saçlarını okşadıktan sonra derin bir iç çekti.
“Seni iyi tanıyorum kızım. Böyle bir olay olmasaydı evlenmeyi asla düşünmezdin.” Arya yüzü asılarak annesine baktığında kadın gülümseyerek devam etmişti.
“Sana evlen demiyorum, ama iyi düşün. Bu oğlan açık açık konuştu. Kardeşi ne olduysa hepsinden sizi sorumlu tutuyor. Kendimiz için bir çekincemiz yok. Biz yaşadık yaşayacağımız kadar ama siz çocuklar daha yolun başındasınız.”
“Allah geçinden versin anne ya, konuşma şöyle.”
“Hem ananen çok met etti bu çocuğu.”
“Ananem mi? Ananem ne alaka?” Arya şaşkınlıkla annesine bakarken Ahmet Bey gülerek kızının elini sıkmıştı. Başını iki yana sallayarak kızının şaşkınlığı karşısında keyiflenmişti.
“Aksoylar annenin köyündenler. Zamanında büyük dede gurbete giderek çalışmış zengin olmuş. Şimdi de ailenin tüm yükü büyük torunu Aras’ta.” Arya başını sallayarak anladığını belirtse de aklı karışmıştı. Hayatı ne yöne gidiyordu bilmiyordu. Düşüneceğini söyleyerek odadan çıktığında Serdar abisinin telefonla konuştuğunu görünce ona doğru ilerledi. Bir süre konuştuktan sonra dişlerini sıkarak arkasını döndüğünde abisi ile göz göze gelmişti.
“Bir şey mi oldu Serdar?” Serdar abisinin sorusu ile gerilmişti. Kızlar yanlarındayken konuşmak istemese de Arya ileri çıkarak itiraz istemediğini belli ederek sordu.
“Ne oldu?”
“Müdürüm aradı, biliyorsunuz beni sever. Birileri tayinimin çıkması için içeriye baskı uygulamış.” Arya dişlerini sıkarken eli iki yanda yumruk olmuştu. Bir adım geri giderken Serdar kardeşinin üzgün bakışlarına dayanamayarak gözlerini kaçırmıştı.
“Nereye istediklerini söyledi mi?” Selim kardeşinin sözlerinden hoşlanmamıştı.
“Doğuda bir yer,” dedikten sonra iki kızın dolan gözleri karşısında neşeli olarak devam etmişti. “Aman, siz ne doldurdunuz hemen denizleri, memleketin her köşesi vatan toprağı değil mi? Gideriz ne olacak. Hem doğu benim gibi bir yakışıklı görsün!” Serdar’ın neşeli sesi kızları ifadesini değiştirse de üzüntülerini gidermemişti. Alya içten içe kendisini suçluyordu. Arya ise Aras’ın her sözünün çıkmaya başladığını düşünüyordu.
“Benim halletmem gereken şeyler var, babama dikkat edin.” Arya kardeşlerinin yanından ayrılırken Alya’nı tüm seslenmelerine kulaklarını tıkamıştı. Hastanenin çıkışında park ettiği küçük kırmızı arabasına binerken sinirden titriyordu. Derin derin soluklanarak sakinleşmeye çalışsa da başarılı olamadı. Telefonundan Aksoyların internet sayfasına girerek iş yerini öğrenen genç kız arabasının gazına basarak yola koyulmuştu.
***
Aras hastaneden ayrılarak başka bir hastanede yatan babasının yanına gitmişti. Akın ağabeyini görünce ona doğru ilerlerken ileride koridorda annesi ve kız kardeşini görünce yine sinirlenmişti. Zor bir konuşmadan çıkmıştı ve annesinin aşağılayıcı sözlerini dinlemek istemiyordu.
“Akın, babam nasıl oldu?”
“Daha iyi,” arkasına bakarak annesi ve kardeşini göstererek devam etti. “Ama onlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Babam çok sinirli… Bir torunu olacağını öğrendiğinden beri anneme ve Seda’ya öfke saçıyor. Düşünüyor musun Seda’ya ‘İyi ki damat seni boşadı’ dedi.” Aras başını sallayarak kardeşine cevap vermişti.
“Biliyorsun, bu durum duyulursa ne annem ne de Seda altından kalkamaz. Üstelik babam cemiyet içinde rezil olur.”
“Rezillik değil de babam torununa kıydılar diye sinirlendi. Oldukça üzgün abi, koca Kemal beyi tanıyamadım. Karısını ve kızını odadan kovdu.”
“Babam?” Aras şaşkınlıkla kardeşine bakarken gülmeden edememişti. Babası annesinin ağzının içine bakardı. Durum gerçekten ciddiydi anlaşılan.
“İnan bende şok oldum. Odadan çıkmazsalar güvenlikle attırırım dedi. Durumumu düşün artık.”
“Neyse, bir şekilde halledeceğiz bu durumu.”
“Sen ne yaptın, nereden geliyorsun?””
“Gazeteciler, Arya’nın evinin önünde babasını yakalamışlar. Adamın kalp sorunu varmış hastaneye kaldırdılar. Onu ziyarete gittim.” Akın duydukları ile üzülürken başını sallamıştı.
“Adam şok geçirmiştir. Yazık inşallah bir şeyi yoktur.” Aras konuşacakken koridorda yankılanan sert sesle arkasını dönmüşlerdi. Babaannesi bir elinde bastonla yere sertçe vurarak yürürken diğer elinde de kızı ona yetişmeye çalışıyordu.
“Şimdi yandık!” Aras kendisine doğru koşarak gelen kızını görünce eğilerek onu kollarına almıştı.
“Babacım, ben geldim.” Aras kızının saçlarını öperek onu sararken Akın araya girip kıza uzanmıştı.
“Amcacım, beni özlemedin mi? Ben seni çok özledim ama.” Ecem amcasının yüzünü astığını görünce uzanarak onun kollarına geçmişti. Avuçlarıyla genç adamın yüzünü yakalayarak yanaklarını öptüğünde ise Aras kaşlarını çatarak onlara baktı. Kızının amcasına melodik bir sesle “Akın,” diye seslenmesi Aras’ın içini ısıtmıştı.
“Küçüğüm, ne zaman amcaya geleceksin? Amcan seni çok özledi.”
“Ecem Akın’ı özledi!” küçük kız amcasının kirli sakalının eline batması ile huylanarak kıkırdamıştı.
“Kızım, hadi babaya gel.” Aras daha fazla dayanamayarak kızını almak istemiş ama Akın abisine imayla bakarak kızı kaçırmıştı.
“Akın, kızımı bana getir.”
“Biraz seveyim getiririm. Hem o da beni özledi, değil mi küçüğüm?” Ecem amcasına gülümseyerek hızla başını salladı.
“Evet özledim.” Aras bacağına hissettiği acı ile arkasını döndüğünde babaannesinin kendisine kızgın bir şekilde baktığını görmüştü.
“Ula uşağum, boban hastalanayi sen bağa haber etmeysun.”
“Asiye sultan, babam iyi merak etme.”
“Ben anlamam oni, uşağumi göreceğium.” Aras babaannesinin koluna girerek babasının odasına doğru ilerlerken annesi ve kız kardeşi onları görünce ayağa kalktı.
“Habular niye dişariyadu?” Asiye kadının sorusu ile Aras gerilirken Aynur Hanım sertçe oğluna bakmıştı. Ona göre suçlu olan yine doğruluk abidesi oğluydu. Annesi ileri atılarak oğlunun karşısına dikildi.
“Yaptığını beğendin mi? baban senin yüzünden bizimle konuşmuyor.”
“Ben mi yapmışım? Anne artık hatalarınızın farkına varın. Yakında her şeyini kaybedeceksin.”
“Sen karışmasaydın bir şey olmayacaktı.” Kadın yine üste çıkmaya çalışırken sessiz olan Seda dikkatini çekmişti. Kızın sessizliği hiç hoşuna gitmezken Asiye kadının araya girmesi ile ikili odaya girdi.
“Ana?” Kemal Bey annesini görünce yine üzülmüştü. Yaşlı kadının uyarılarını her zaman kulak ardı ederken başlarına gelene inanamıyordu.
“Uşağum, ne oldi sağa?”
“Ana duydun mu? Seda’nın bebeği olacakmış.” Asiye kadın sevinirken oğlunun sözleri ile gözleri dehşetle büyümüştü.
“Kızım ve anası bebeği aldırmış.”
“Nasi aldi, bebe duşti mi?” kadın aklından geçenlerin doğruluğuna inanamazken Kemal her şeyi doğrulamıştı.
“Ana kız cani gibi bebeği doktora gidip düşürtmüş.” Yaşlı kadının anlayacağı bir şekilde konuşan adam kadının dizlerine vurarak oturmasını acıyla seyretmişti.
“Uy gözü görolmayasıcalar. Sabiyi öldürmenun günahuni bilmez miler. Bu kadar mi Allah’tan korkmayiler. Ama hata sağadur uşağum, başuna çikardunlari.” Kemal Bey ilk kez annesine hak vermişti. Aklı almıyordu. Bir torunu daha olacaktı ve karısı o bebeğe kıymıştı. Başını iki yana sallarken babası öldüğünden beri ilk kez gözünden aşağı yaş akmıştı. Bunun vebalinin altından kalkamazlardı. Ne o ne de kızı bu günahın altından kalkamazlardı.
“Ana ne edeceğim ben şimdi?” Aras sessizce babası ile babaannesini dinlerken odaya Akın’ın kucağında giren Ecem matem havasını bozmuştu.
“Dedecim…” Ecem’in şen sesi adamı kendisine getirirken mecalsiz kollarını uzatarak oğlundan torununu istemişti.
“Dedesinin neşesin, gel ilk göz ağrım.” Adam kızı kucağına aldığında bağrına basarak sessizce ağlamıştı. Aras ve Akın şaşkınlıkla babalarına bakarken genç adamın aklında sadece tek bir şey geçiyordu.
Bir musibet, bin nasihatten daha iyidir. Babası tam olarak bu aydınlanmayı yaşıyordu. İçinden bu şekilde devam etmesi için dua ederken bir yandan da annesine üzülmeden edemedi. Kalbinin nasıl karardığını göremeyecek kadar batmıştı kadın. Kemal Bey oğlu Aras’a bakarak konuştu.
“Cenk’e haber et, gelsin konuşalım. Bilmeye hakkı var.”
“Olmaz baba, adamın zaten hatayı mahvoldu, birde bebeğinin aldırıldığını öğrenirse kendisine gelemez.”
“Ama oğlum…”
“Cenk başka bir okula başvurmuş. Kabul edildi şimdi hazırlıklarını yapıyor.” Adam üzgün bir şekilde oğluna bakarken Akın da ilk kez duyduğu şeyle yüzünü asmıştı.
“Adamın düzenli hayatı da bozuldu. Neyse hakkında hayırlısı.” Kemal Bey oğullarına kısa bir süre bakarak aklına gelen şeyle yutkunmuştu.
“Şu damatla adı çıkan kız ne oldu?” Aras babasının neden bunu sorduğunu anlamadığı için dişlerini sıkmıştı.
“Baba, o kızın Cenk ile hiçbir alakası yok. Sadece öğrencisi… Seda her zamanki gibi başkasına suç bulmak için günah keçisi seçti.” Kemal Bey başını sallarken Aras şaşkınlıkla babasına bakıyordu. Nasıl bu kadar değişebilirdi ki? Sanki adamın gözünün önünde ki perde kalkmıştı. Asiye kadın oğlunun bu hallerini iyi bilirdi. Daha genç bir delikanlıyken de önemli bir karar almak için bu şekilde düşünürdü.
“Seda, o aileye zarar vermek için elinden geleni yapacaktır. Kızı aileye katalım.” Aras ve Akın şaşkınlıkla birbirine bakarken Asiye kadın şen bir kahkaha atmıştı.
“Uy uşağum olduğuni nasil da haturladun.”
“Ana, sende mi?” Asiye kadın Aras’a bakıp gülümserken Akın abisinin çıkmazı karşısında eğleniyordu.
“Yakında düğün var ha?”
“Sen evlenmiyor musun?” Kemal Bey küçük oğluna bakarak konuşmuştu. Aras babasının sözleri ile gülümserken Akın bir elini kaldırarak “Ben almayayım, alana da mani olmayayım baba…”
“Anlaşılan herkesin aklında bu çözüm var. Şu hale bak Seda yüzünden kaç kişinin hayatı alt üst oldu. Baba onu teyzeme göndereceğim.” Aras’ın sözleriyle Kemal Bey başını sallayarak ona cevap verdi.
“En iyisi bu olacak. Kardeşini göndermemiz gerekiyor. Belki çok geç değildir.”
“Zamanında demiştum sağa, Aysuni al diye sen tutturdun Aynur olsun diye. Kari iki cilve yapti hemen ayartti seni. Adam değil misunuz.” Asiye kadının sözleri ile iki genç adam şaşkınlıkla bir birine bakarken Kemal Bey uyarıcı bir ses tonuyla “Anne!” diye söylenmişti.
“Ne, yalan mi?”
“Anne otuz yıllık karımdan bahsediyorsun.”
“Ne oldi, onca yil karin bak ne hallere kodi seni”. Asiye kadın bayramlık ağzını açarken derin mevzulara giren babası ile babaannesini araya girmeden dinliyordu. Aras telefonu çalınca yardımcısı Aslan’ın aradığını görünce izin isteyerek telefonu açmıştı.
“Efendim Aslan… tamam sen içeri al ben geliyorum.” Akın abisine ‘ne’ der gibi bakarken Aras “Limanda misafirim varmış,” dedi. Akın tek kaşını yukarı kaldırırken Ecem babasının gideceğini anlamış gibi kollarını babasına uzattı.
“Babacım,” Kemal Bey küçük kızı babasına verirken merakla sordu.
“İşte bir sorun mu var Aras?” dediğinde Aras babaannesinin tepkisini merak ederek Ecem’i iyice kucağına yerleştirip “Hadi cici anneni görmeye gidelim,” dediğinde Asiye kadın kulakları dikilmiş bir şekilde bastonunu yere vurmuştu.
“Bağa bak uşak, hau Arya kizumdan başka gelun getiremezsun oğa göre.” Aras babaannesine gülerken Kemal Bey şaşkınlıkla ikiliyi dinliyordu.
“Merak etme babaanne, müstakbel gelinin limana beni görmeye gelmiş. Belki evlenmeyi kabule eder ha.”
“Ben anlamam, torunuma ondan daha iyi ana yoktur.” Aras odadakilerin şaşkın bakışları arasında kızı ile odadan çıkarken keyifliydi. Kapıda annesini görünce yüzünde ki gülümseme solarken Seda da abisine öfkeyle bakıyordu.
“Aklını başına topla Seda, çok geç olmadan aklını başına topla.”
“Merak etme abi, aklım hiç olmadığı kadar yerinde.”
“Umarım öyledir.” Aras birkaç adım attıktan sonra duraksayarak kardeşine bakmıştı.
“Unutmadan, Arya ve ailesinden uzak dur. Müstakbel karımın ailesine zarar gelirse kardeşim olduğunu unuturum.”
“Ne?” Seda abisinin sözleri ile yerinde doğrulurken Aynur Hanım sinirle Aras’a çıkışmıştı.
“O kızı gelin diye almam. Sakın Aras!”
“Sen almayacaksın anne, ben alacağım. Yakında Arya ile evleniyorum. Ona göre ailesi ile uğraşmayı bırakın. Yoksa tüm Karadeniz ne yaptığınızı öğrenir. Şu sizin tayfaya rezil olursunuz.” Arkasını dönüp giden genç adam annesinin itirazlarını duymuyordu bile. Kızının korktuğunu anlayan Aras sevgiyle ona sarılarak “Korkma hayatım, baban hep yanında olacak,” dedi. Hastaneden çıkan genç adam kızını arabanın arka koltuğuna yerleştirilen bebek koltuğuna yerleştirerek kemerini takmıştı. Ecem arabaya bindiği için neşeli sesler çıkarırken Aras kızına hayranlıkla bakıyordu. Direksiyona geçtiğinde ise ‘Bismillah’ diyerek kendisini bekleyen çetin konuşmaya doğru yol almıştı.
**
Genç kız arabası ile limanın giriş güvenliğine doğru yaklaşırken oldukça tedirgindi. Abisinin tayin olayını duyduktan sonra düşünmeden yola çıkmış, limanın kapısına geldiğinde ne yaptığının farkına varmıştı. Arabasını güvenliğe yaklaştırırken aklında sadece geri dönemeyeceği düşüncesi vardı.
“Buyurun?” güvenlik genç kıza şüpheyle bakarak konuşmuştu. Arya içinden adamın kibar oluşuna şaşırırken “Aras Aksoy’la görüşecektim,” dedi. Adam tek kaşını kaldırarak gülmüştü.
“Başka isteğin var mı?”
“Ona geldiğimi haber verin, yoksa sizin için iyi olmaz.” Arya’nın ters cevabı ile adam gözlerini genç kıza dikerek elindeki telsizle içeriden birilerine konuşmuştu.
“Aslan Bey, Aras beyi görmeye bir bayan geldi…” adam bir süre dinledikten sonra yeniden genç kıza dönmüştü.
“İsim neydi bayan?”
“Arya Türk!” adam kısa bir konuşmanın ardından güvenlik kapısını açarak genç kızın içeri girmesini sağlamış ve kaybolmaması içinde gideceği yolu tarif etmişti. Arya başta şaşırsa da ilerledikçe konteynırların arasında kaybolabileceği gerçeğini kabul etmişti. Burası bilmeyen biri için tehlikeli olabilirdi. Arabasının üzerinden geçen konteynırı görünce neredeyse çığlık atacaktı. O koca şeyin arabasına düştüğünü düşününce zavallı tosbağına acımadan edemedi. Araba ilerde büyük iki katlı binanın önüne durduğunda kendisine doğru gelen adamı fark etmişti.
“Arya Hanım?”
“Siz kimsiniz? Ben Aras beyle konuşacaktım.”
“Aras Bey limanda değil, haber verildi yarım saate burada olur.” Aslan karşısında ki kıza hayranlıkla bakarken resimlerden daha farklı bir havası olduğunu düşünüyordu. Aras ile genç kızı yan yana düşününce derin bir iç çekti. Patronu bu kızla çok yakışacaktı.
“Ben, arabada beklerim.”
“Sizi ofise alalım Arya Hanım, burası biraz tehlikeli.” Arya başını kaldırarak havada süzülen konteynırlara bakmıştı. Yutkunarak Aslan’a bakarken genç adam onun tedirginliğini anlayarak eliyle içeriyi işaret etmişti. Arya adamın gösterdiği ofise girerken kendisine doğru elinde tepsiyle çay getiren adama bakmıştı. İsteği bile sorulmadan önüne çay koyan adama kaşlarını çatsa da teşekkür etmişti. Aslan genç kızı ofiste bırakarak işlerinin başına dönerken Arya çayını içip ayağa kalkıp ofisin muhteşem deniz manzarasına bakmıştı. O kadar dalmıştı ki odanın kapısının açıldığını bile duymadı. Arkadan bacaklarına sarılan kollarla korkan genç kız arkasını döndüğünde gözleri kendisine eksik dişleri ile gülümseyen boncuk gözlerle birleşmişti. Arya şaşkınlıkla küçük kıza eğilerek onu kucağına aldığında yüzündeki gülümseme ile “Meleğim, senin ne işin var burada?” diye sormuştu. Aras karşısında ki manzaraya hayranlıkla bakarken Ecem genç kızın yüzünü avuçlayıp amcasına yaptığı gibi Arya’nın yanaklarını öpmüştü. Başını çevirerek peltek diliyle “Babacım bak abla geldi,” dediğinde Arya şaşkınlıkla çocuğun baba dediği adama bakmıştı.
**
Yorum yapan herkese teşekkür ederim.
8.BÖLÜM <<<<<<—–>>>>> 10.BÖLÜM
Aras ve arya çok güzel olacaklar hadi bakalım ilerki bölümlerde bizi neler bekliyor ama çok güzel ilerliyor hikaye emeğinize sağlık yazarcığım
Arya çocukları çok seviyor Eceme çok güzel bakar
Ellerine yüreğine sağlık sayın yazarım harikasın ❤️❤️❤️
severek okuduğum bir bölüm olmuş ellerine sağlık
Guzel bir bolum sonuydu