Genç adam kızının sıcakkanlı olduğunu biliyordu ama yabancı kişilere karşı ne kadar çekingen olduğunu bilmese karşısında ki manzaraya bu kadar şaşırmazdı. Anlaşılan meleği kendisine sevebileceği bir abla bulmuştu. Bakışları kendisine şaşkın ve bir o kadar da öfkeli olan gözlere takıldığında ilk kez genç kızdan çekinmişti.
“Ben yanlış mı duydum yoksa sana baba mı dedi?” Aras başta ne söyleyeceğini bilmese de omzunu silkeleyerek “Babası olduğuma göre nasıl seslenmesi gerekiyordu?” diyerek genç kıza cevap verince Arya kendisini tutamayarak küçük bir kahkaha atmıştı. Ama kahkahası neşeden çok uzaktı. Küçük kızı korkutmamak için sesini alçak tutsa da Aras onun sesinde ki aşağılayıcı tonu hissedebiliyordu.
“Siz aile olarak çetesiniz!” Aras tek kaşını yukarı yaylandırarak genç kızı anlamaya çalışmıştı.
“Anlamadım?”
“Eminim anlamamışsınızdır. Önce kız kardeşiniz aslı astarı olmayan şeyler yüzünden kardeşimle bana taktı. Sonra da babaanneniz evimize kadar gelip ananemle konuşup olayları örtbas etmek için zemin hazırladı. Şimdi de siz abilerimi doğuya sürmekle uğraşıyorsunuz. Yetmezmiş gibi evlilik bahanesini öne atıyorsunuz.” Aras kızın sözlerinde ki keskinliği iliklerine kadar hissetmişti. Ortam çok gergindi ama ne Arya ne de Aras küçük kızın varlığını unutmamıştı.
“Sözlerine dikkat et, kimse kimseyi bir şeye zorlamıyor.”
“Öyle mi? O zaman Serdar abimin doğuya gitmesi için siz baskı yapmıyorsunuz?”
“Öyle bir şey yok.” Aras inkar etse de kardeşinin böyle bir şey yaptığına emindi. Dişlerini sıkarken uzanarak kızını Arya’nın kucağından almıştı.
“Gel meleğim, ablan şimdi gidecek.”
“Bu konuyu aydınlatmadan hiçbir yere gitmiyorum.”
“Sizinle anlaşamayacağız Arya Hanım, sanırım kardeşinizle daha iyi anlaşırız.” Aras aslında blöf yapıyordu. Kızı bile ikizlerden Arya’yı seçerken Alya ile kesinlikle evlenmezdi. İkisini de zor bir süreç bekliyordu. Özellikle karşısında ki genç kız oldukça zekiydi.
“Kardeşime sakın yaklaşayım demeyin. Sizi buna pişman ederim.”
“Beni tahdit edebilecek durumda değilsiniz.” Aras kucağında kızıyla odada ki koltuğa yerleşirken Arya’nın öfkesini umursamıyordu. Arada Ecem’e gülümseyerek oyunlar yaparken genç kız bir ayağını yere vurarak “Benimle konuşurken yüzüme bakın,” dediğinde Aras yüzünü ağır bir şekilde genç kıza çevirerek derin mavilerini genç kızın gözlerine dikmişti. Arya isteği karşısında pişman olurken yutkunarak bakışlarını kaçırmıştı.
“Evlensek bile uysal bir eş olacağımı sakın düşünmeyin. Size de kardeşinize de bu yaptıklarınızı misliyle ödeteceğim.” Aras gülerek genç kıza bakmıştı. Onun bu aldırmaz tavırları Arya’yı daha da sinirlendirirken genç adam başını iki yana sallayarak ona cevap vermişti.
“Kendime eş aramıyorum Arya Hanım, size tek söyleyebileceğim kızıma iyi davranmazsanız şuanda ki halinizi mumla ararsınız.” Genç adamın sesindeki soğukluk ortamı birden buz gibi ederken Ecem’in neşeli sesi odada yankılanmıştı. Arya bakışlarını küçük kıza çevirdiğinden aşık olunası sevimliliğine gülümseyerek bakmıştı. Ecem o kadar güzel bir bebekti ki Arya ona ilk gördüğünde hayran kalmıştı. Kendi yeğenleri de vardı, onları da çok seviyordu ama karşısında ki küçük kıza karşı içinde tarif edemediği bir sevgi oluşmuştu. Ellerini ileri doğru uzatarak küçük kıza seslendi. Aras onun her hareketini izlerken derin bir nefes almıştı.
“Meleğim, hadi ablaya gel.” Ecem babasının kucağından kayarak aşağıya inerken sarsak adımları ile Arya’nın kollarına bırakmıştı kendini. Tavşan dişlerini göstererek genç kıza gülümserken Aras kızının tatlı cilvelerine karşılık içini çekmişti. Kızı bu yaşta yaptığı cilvelerle herkesi kendisine hayran ediyordu. Arya kucağında küçük kızlar Aras’tan en uzak olan yere otururken odanın kapısı tıklandığında bakışlarını kapıya çevirmişti.
“Gel,” Aras seslendiğinde kapıda içeriye elinde dosyalarla Aslan girmişti.
“Aras abi acil imzalanması gereken belgeler var.” Aras yerinden kalkarak çalışma masasının arkasına geçerek koltuğuna oturmuştu. Arya ona aldırış etmeyerek çocukla oylarken Aslan genç kızı izlemeye başlamıştı. Şaşkınlıkla küçük çocuğa yaptığı komik ifadeleri izlerken gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Bakışları Aras’a döndüğünde onunda genç kıza baktığını görünce hafif gülümsemişti. Patronu yine kardeşlerden kendine uygun olabilecek olanı doğru seçmişti. Belgeleri imzalayan genç adam bakışlarını yeniden Arya’ya çevirerek saatine baktı. Öğle vaktini biraz geçiyordu. Babası hastanede yatarken o burada vakit harcıyordu.
“Aslan, birisi Serdar Türk’ün tayini için baskı yapmış, kim olduğunu öğen ve hallet meseleyi.” Aslan üzgün bir şekilde Ecem ile genç kıza bakarak derin bir nefes vermişti.
“Seda Hanım başladı anlaşılan. Siz ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
“Arya hanımla anlaşamayacağız, bu yüzden Alya hanımla konuşmam gerekecek.” Arya ikizinin adını duyunca dişlerini sıkarak Ecem’i korkutmadan konuşmuştu.
“Sana kardeşimden uzak dur dedim. Benim sabrımı zorlama. İnan aileme dokunanlara karşı ne kadar kötü olacağımı anlayamazsın.” Arya etrafına bakınarak alaycı bir şekilde gülümsemişti.
“Bir bakmışsın bu imparatorluğunun altında kalmışsınızdır.” Aras tek kaşını aynı onun gibi yukarı kaldırarak genç kıza gülümsedi.
“Bunu gerçekten yapabilir misin?”
“Sizce yapamaz mıyım? Küçük bir ihbara bakar ve yığınla müfettişi kapınızda bulursunuz. Belki yasal olmayan iş yapmıyorsunuzdur ama söylentisi bile size zarar verecektir.” Aslan şaşkınlıkla patronuna meydan okuyan genç kıza bakmıştı. Daha fazla kendisini tutamayarak gür bir kahkaha atmıştı.
“Vay canına, haklıymışsın abi.” Arya Aslan’a ters bir şekilde bakarken genç adam gülerek elinde ki belgelerle odadan çıkmıştı. Aras yerinden kalkarak Arya’ya doğru ilerledi. Küçük kızı onun kucağından alarak “Hadi gidelim, Ecem yemeğini yemedi. Önce bir yemek yiyelim sonra ne yapacağımızı konuşuruz,” dedi.
“Benim hastaneye gitmem gerek, merak etmişlerdir.”
“Önce yemek yiyelim, sonra seni hastaneye bırakırım.” Ecem babasının yüzünü yakalayarak göz teması kurmaya çalışıyordu. Küçük kızın son zamanlarda edindiği bir huydu bu.
“Babacım, acıktım.” Arya küçük kıza sevgiyle bakarken başını sallayarak genç adamı onaylamıştı. İkili ofisten çıkarak arabalarına yönelirken Aras genç kızın kolunu tutarak kendi arabasına doğru yönlendirmişti.
“Benim arabayı alalım.”
“Ama benim arabam.” Aras arkada birine işaret ederek yanlarına çağırmıştı.
“Hanım efendinin arabasını fakülteye götür, anahtarı da kardeşine verip limana dön,” dediğinde Arya kaşlarını çatmıştı. O arabasını yabancı birinin kullanmasından hoşlanmıyordu. Abilerine verirken bile türlü bahaneler üretirken şimdi hiç tanımadığı biri arabasını kullanacaktı. Yüzü iyice asılırken Aras onun ifadesine gülmüştü.
“Merak etme araban emin ellerde.”
“Bundan hoşlanmadım. Benim arabayla gitsek ne olurdu.”
“Senin arabadan bebek koltuğu yok.” Genç kızın yüzü iyice asılırken Aras’ın çekiştirmesi ile genç adamın lüks arabasına binmişti. Arabanın içini göz ucuyla incelerken arkada oluşan hareketliliğe bakmak için başını çevirdiğinde Aras’ın Ecem’i bebek koltuğuna oturtarak kemerini bağlayışını izlemişti. Genç adam küçük kızın saçlarını öperek arabanın kapısını kapattığında hızlı birkaç adımda direksiyona geçmişti. Arya hala arka koltukta oturan küçük kıza dönmüş bir şekilde ona gülümsüyordu.
Aras arabayı çalıştırdığında motorun güçlü sesi kulaklarına dolarken Arya önüne dönerek geçtikleri yolu izlemeye başlamıştı. Güvenlikten geçerken kendisine şaşkın bir şekilde bakan adama neredeyse gülecekti. İçeri girmesi kolay olmamıştı ama patronuyla çıkıyordu. Aras el sallayarak ana caddeye çıktığında genç kıza kısa bir bakış atarak “Nereye gidelim?” diye sordu. Arya omzunu silkeleyerek cevap verdi.
“Fark etmez, aç değilim.”
“O zaman foruma gidelim. Oradan hastaneye geçeriz.” Arya başını sallarken on dakikalık yolsa sessiz kalmıştı. Arabayı otoparka park eden Aras aynı hızla kızını arabadan çıkarırken Arya dikkatle onu izliyordu. Adamın kızına olan özenli davranışları genç kızın hoşuna gitse de düşüncesinden hoşlanmamıştı.
Genç çift hayran bakışlar altında alışveriş merkezinin kapısından içeri girerken Ecem meraklı bakışlarla babasının kucağından etrafını seyrediyordu. Arya genç adamın yanında yürürken etrafta tanıdık birilerini görmemek için dua etmeye başlamıştı. Forum üniversite öğrencilerinin en uğrak yeriydi. Hem kampüse yakındı hem de sinemaya gelen öğrenci çoktu. Derin bir iç çekerken kendilerine doğru gelen gurubu görünce ettiği duaların kabul olmadığını görmüştü. Kızın tedirginliğini hisseden Aras onun baktığı yöne bakışlarını çevirince nedenini anlamıştı.
“Biraz sakin ol.”
“Onlar sınıf arkadaşlarım.”
“Olabilir, karşılaştınız ve bitti.”
“Anlamıyorsun.” Aras duraksayarak genç kıza dönmüştü. Ecem’i bir koluna alarak boşta olan eliyle genç kızın elini kavrayıp çekmesine izin vermeden sıkıca tutmuştu. Kendilerine şaşkın bir şekilde bakan guruba doğru ilerlerken Arya’nın bakışlarını kaçırdığını görünce gülümsedi.
“Senin daha cesur olduğunu düşünüyordum. Daha kendi arkadaşlarına karşı duramıyorsun, bizimkilere karşı nasıl dik duracaksın?” Arya gözlerini kısarak Aras’a baktığında genç adam içinde gülmeye başladı. Arya meydan okunmaya gelmiyordu. Başını yukarıya kaldırarak adımlarını hızlandırarak arkadaşlarına doğru ilerledi.
“Merhaba arkadaşlar.” Arya’nın selamına şaşıran kızlar genç kızın yanında ki Aras’a bakışlarını dikmişti. Arya bu bakışlardan rahatsız olsa da bir şey söylememişti.
“Arya, seni burada görmeyi beklemiyorduk. Biz çağırdığımız da hep bir bahanen olurdu, hayırdır?”
“Nişanlımla yemeğe gelmiştik.” Nişanlım hitabını duyan kızlar ve Aras şaşkınlıkla genç kıza bakarken Aras bakışlarını kaçırarak dudağının içini ısırmaya başlamıştı. Arya’nın orta yolu hiç olmayacaktı anlaşılan.
“Nişanlın mı?” Kızlar yavaş yavaş genç adama bakarken Aras genç kızın elini bırakarak kendisini tanıtmıştı.
“Merhaba, tanıştığıma memnun oldum. Aras Aksoy!” kızlar Aksoy soyadını duyunca hızla Arya’ya dönmüştü.
“Aksoy mu?”
“Şu haberlerde ki ailede ki Aksoy gibi mi?” İki kız aynı anda konuşurken Aras gülümseyerek onlara bakmıştı.
“Doğru, haberlerdeki Aksoylar gibi… Ama bir farkla, Arya benim nişanlım, eniştem ile alakası yok.” Kızlar başını sallarken Arya minnetle genç adama bakmıştı.
“Neyse kızlar sonra görüşürüz, ufaklığın karnı açıktı.” Kızlar genç adamın kucağında ki küçük kıza bakarak Arya’ya işaret etseler de Arya onların merakını gidermemişti. Ecem’i sevmek isteyen arkadaşlarından birine küçük kız ters ters bakarken Arya neredeyse kızın sevimli ifadesine gülecekti.
“Sen ne şeker şeysin böyle, adı ne?”
“Ecem,” Ecem adını söyleyen Arya’ya gitmek için ona uzanırken Arya içgüdüsel olarak küçük kızı kucağına almıştı.
“Bizim gitmemiz gerekiyor, size iyi eğlenceler kızlar.” Kızların itirazlarına aldırmayarak hızla yanlarından uzaklaşırken Aras da genç kızı takip ediyordu. Yemek katına geldiklerinde genç kız uygun bulduğu bölüme oturarak küçük kızı da yanına oturttu.
“Ne yemek istersin?” yanlarına gelen garsona bakarak “Biz mercimek alalım,” dediğinde Aras başını iki yana sallayarak gülümsemişti. Garson genç adama dönerek onunda siparişini alırken yanlarından ayrılmıştı. Yemekler gelene kadar sessiz olan ikili masada Ecem’in şen sesini dinlemişti. Siparişler geldiğinde Arya küçük kızı iyice kendisine çekerek masada bulunan peçeteyi Ecem’in yakasına yerleştirmişti. Çorbanın içine ekmek doğradıktan sonra küçük kaşıkla Ecem’i yedirmeye başlamıştı. Aras sessizce onun hareketlerini izliyordu. Arya’nın davranışları o kadar doğaldı ki sanki her zaman yaptığı bir eylem gibi küçük kızı yediriyordu. Ecem de itirazsız kendisine uzatılan kaşığı ağzına alarak memnun bir şekilde yutuyordu.
“Elin yatkın.” Arya kendisine konuşan genç adama dönerek yutkunmuştu. Sesini duyana kadar genç adamın varlığını unutmuştu.
“Yeğenlerim var.” Aras başını sallayarak onu onaylamıştı. Sessiz yenen yemeği Aras’ın telefon sesi bozmuştu. Bir süre telefonda konuştuktan sonra genç adam karşısında ki Arya’ya dönerek sıkıntıyla konuşmuştu.
“Abin için Seda birilerini araya sokmuş.” Arya şaşırmadığı için genç adama bakarak sıkıntıyla nefes verdi.
“Ne olacak şimdi?”
“Aslan araya soktuğu kişiyle konuştu, tam olarak kapandı diyemem konuyu ama şimdilik biraz rahatlayabilirsin.”
“Anlıyorum.” Arya’nın sesi üzgün çıkmıştı. Ağabeyleri ve yeğenleri onun için çok önemliydi. Onlar için her şeyi yapardı. Sessizce yenilen yemeğin ardından genç adam hesabı ödeyerek yanlarına geldiğinde Arya Ecem’in ağzını silerek onu kucağına alıp Aras’ın peşine takılmıştı. İkili arasında anlaşılmış gibi bir sessizlik hakimdi. Arabaya bindiklerinde Aras bu kez kardeşini arayarak ortamın nasıl olduğunu öğrenmek istedi. Akın ağabeyine annesi ve kardeşinin hala hastanede olduğunu söyleyince yan tarafında ki kıza bakıp derin bir iç çekti.
“Babam şuanda hastanede!” Arya genç adamın sözleri ile hızla ona dönmüştü.
“Geçmiş olsun, neyi var?”
“Küçük bir kriz geçirdi.” Arya kendi babasını düşünürken ilahi adalet diye düşünse de düşüncelerinden utanacak kadar iyi niyetliydi.
“Beni sağda indirebilirsin, buradan fakülteye dolmuşla gidebilirim.”
“Benim daha iyi bir fikrim var, önce babamı görmeye gidelim. Tabi hala evlilik fikrinde kararını değiştirmediysen. Üstelik senin için bir ön gösteri olur.”
“Ön gösteri?” Arya kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı.
“Nasıl bir aileye katılacağını anlarsın, ona göre önlem alırsın.” Arya dik bir şekilde Aras’a bakarken Aras arabayı çalıştırarak ona söz hakkı tanımadan yola koyulmuştu. Trafik olmadığında yolları çok fazla sürmemişti. Özel hastanenin önünde park alanı bulmak zor olduğundan arabayı iç sokaklardan birine park edince Arya tek kaşını kaldırarak “Burada bırakmak istediğine emin misin?” diye sorunda Aras omzunu silkerek umursamadığını belli etmişti. Arya genç adamın kızını arabadan çıkarışını izlerken birkaç dakikalık yürüyüşün ardından hastanenin acil kapısından içeriye girdiler. Etrafına gergin bakışlar atan genç kız asansörle birkaç kat çıktıktan sonra çıktıkları koridorda kendilerine bakan meraklı bakışlar altında yutkunmuştu. Özellikle kendisine öldürecek gibi bakan genç kadının bakışlarına karşılık başını dikerek ona meydan okuduğunda elinde hissettiği temasla bakışlarını Aras’a çevirdi.
“Ne yapıyorsun?”
“Alışmaları için fırsat veriyorum.” Arya dişlerini sıkarken Seda ve annesi hızla yerinden kalkarak Aras ile Arya’ya doğru ilerlerdi. Seda saldırmaya fırsat kollayan yırtıcı gibi genç kıza doğru hamle yaparken Akın’ın belinden kavraması ile elleri havada kalmıştı. “
“Hepsi senin yüzünden, ailemizi dağıttın.” Arya kızın sözlerine alaycı bir şekilde gülerken başını iki yana salladı. Seda’yı takmayarak Aras’a dönüp “Bence tavsiyemi dinlemelisin, kardeşin tam tımarhanelik. Onun tedaviye ihtiyacı var.” Aras kızın soğukkanlılığı karşısında hafif gülümsemişti.
“Düşüneceğim.”
“Sen kim oluyorsun da kızıma bu şekilde davranıyorsun? Bunun hesabını sende o küçük ailende verecek.” Arya Aynur hanıma dönerek gözlerini kısmıştı.
“Benim aileme dokunacak kişi daha anasından doğmadı Aynur Hanım, beni kışkırtmanız sizin zararınıza olur. Size karşılık vermiyorsam bu şu küçük bebeğin hatırınadır.” Ecem’in etrafa korkulu gözlerle bakması Arya’nın geri adım atmasına neden oluyordu.
“Seni mahvedeceğim, bu aileye girebileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.”
“Bunu düşüneceğim, belki ben sizi benim aileme layık görmüyorumdur.” Aynur Hanım ileri atılırken duydukları baston sesi ile herkes duraksamıştı.
“Ne olayi buraya? Sesunuz hastaneyi yikti!” Arya duyduğu sesle gözlerini kapatırken arkasını dönüp oradan kaçmak istemişti. Nasıl olmuştu da babaannenin hastanede olabileceğini atlamıştı. Asiye kadın torununun yanında ki kızı görünce gözleri parlamıştı.
“Uy Arya kizum, sen mi geldun?” Aras genç kızın arkasını dönüp kaçmak istediğini anladığında keyiflenerek genç kızı elinden çekip babaannesinin önüne çekmişti.
“Bak babaanne çok istediğin gelinini getirdim!” Arya tırnaklarını genç adamın eline batırarak elini çekti.
“Asiye babaanne, nasılsın?” Kadının elini öperken yaşlı kadın genç kıza sarılarak torununa dönmüştü.
“Uy uşağum dori mi deyisun, esahtan evlenece misunuz?” Aras babaannesine başını sallayarak gülümserken Aynur Hanım araya girerek “Asla duydun mu Aras, bu kızla evlenmeyeceksin.” Asiye kadın gelini bastonla dürterek “Sen sus bakayim, sağa sormaduk oni. Uşağum benum seçtuğum kızla evlenecek. Senun seçtuğuni da görduk.” Arya yutkunarak yaşlı kadına bakarken aklında Aras’ın eski karşısı vardı. Kadına ne olduğunu merak etmişti. Akın tiyatro izler gibi onları izlerken gülmemek için kendisini tutuyordu. Babaannesi ve annesinin tartışmalı konuşmaları son noktaya kadar yükselen sesler Akın’ı keyiflendirirken Arya ile göz göze gelince yutkunmadan edememişti.
“Sen neden gülüyorsun, oyun mu oynanıyor burada?” Akın kendisine laf atan genç kıza gülerek bakmıştı.
“Mutluluğunuza gülüyorum yengecim, çok mutlu olun.”
“Akın!” Aras araya girmek istemişti ama Akın onu takmayarak genç kıza doğru ilerledi.
“Ben Akın, senin müstakbel kayın biraderin. Sende Arya olmalısın?” Arya kendisine uzatılan ele ters bir şekilde bakarken kaşlarını çatarak “Yılışık insanlardan hoşlanmam, biraz ağır ol,” diyerek babaanneye dönmüştü. Akın’ın bozulan suratına karşılık Aras kahkaha atarken Arya’nın ters bakışlarından o da nasibini almıştı.
“Asiye babaanne geçmiş olsun, Kemal Bey rahatsızlanmış.”
“Allah razı olsun kizum, iyidur şimdi. Hadi içeri geçunda görsün sizi.” Arya tedirgin olurken Aras onun elini tutarak odaya doğru ilerlemişti. Seda atılarak “Babamın odasına biz giremiyoruz, bu kız mı girecek,” dediğinde Aras kardeşine bakarak konuştu.
“Biraz olsun hatanı kabul et Seda, bak babam artık size güvenmiyor. Sizi affetmeyecek farkında mısın? Babasının sevgili kızı onu hayal kırıklığına uğrattı.”
“Başka şansım yoktu!” Seda’nın sesi zayıf çıksa da Arya onu duymuştu. Neden bahsettiklerini bilmese de genç kızın pişman olduğu bir şey vardı.
İkili odaya girdiklerinde Kemal Bey gözleri kapalı dinleniyordu. Aras kızını dedesinin yanına bıraktığında adam gözlerini açmadan gülümseyerek torununu kucağına çekmişti. Ecem dedesinin yanaklarını kavrayıp öperken şakımıştı.
“Dedecim, bak abla geldi.” Ecem tam anlamıyla konuşmaya başladığından beri hitaplarına hem –cim- ekleyerek konuşuyordu. Bu küçük kızı mutlu ediyordu. Abla lafını duyan Kemal Bey gözlerini açarak baktığında oğlunun yanında ki kızla göz göze gelmişti. Arya çekinmeden adamın gözlerine bakarak “Geçmiş olsun Kemal Bey,” derken Aras babasının yüz ifadesini izliyordu. Kemal Bey dikkatle genç kıza bakarken bir süre sonra bakışları oğluna döndü.
“Bu o mu?”
“Kimi sorduğuna bağlı?” Kemal Bey kaşlarını çatarak oğluna bakmıştı.
“Gel kızım, biraz daha yaklaş.” Arya önce Aras’a bakmış daha sonra da yataktaki adama yaklaşmıştı. Adamın neden yaklaşmasını istediğini anlamaya çalışırken Kemal Bey konuşmasına devam etti.
“Evlenecek misiniz?” Arya başını sallarken adam “Ne zaman?” diye sordu.
“Henüz karar vermedik baba.”
“İşi uzatmayın, gözler üzerinizde biliyorsunuz. Birkaç ay içinde bitsin bu iş.”
“Baba…”
“Madem bir yola girdiğiniz, uzatmayın. Ailen nasıl oldu… kızım.”
“Arya,” genç kız adını hatırlamayan adama adını söylerken Kemal Bey tekrarlamıştı.
“Arya,”
“Babam hastanede yatıyor. Malum haberlerden sonra kalbi tekledi.” Adam üzgün bir şekilde genç kıza bakarken bakışlarını oğluna çevirerek “İlgileniyor musun Aras,” dediğinde Arya araya girerek “İlgilenecek bir durum yok. İki gün sonra çıkacak. Birkaç hafta içinde de ameliyat olacak.” Aras genç kızın sözleri ile araya girerek “İstersen ameliyat olmasını hemen sağlayabilirim,” dediğinde Arya kaşlarını çatarak ona baktı.
“Sorun olan para değil Aras Bey, babamın vücudunun dinlenmesi gerek. Ameliyat için zinde olmalı. Orta gelirdi aile olabiliriz ama çok şükür babamızı ameliyat ettirecek kadar da birikimimiz var.”
“Öyle söylemek istemedim.”
“Sorun değil, siz de ben de neyin ne olduğunu biliyoruz.” Kemal Bey oğluna laf yetiştiren kıza hayranlıkla bakarken gülümsemeden edememişti. Şimdi tek korkusu kollarında ki küçük kızdı. Ya ona kötü davranırsa. Atlattığı kriz bazı şeyleri görmesine neden olmuştu. Mesela karısının çocuklara olan davranışlarını uzun uzun düşünmüştü. Kendi karısı öz çocuklarına katı davranırken karşısında ki kız öz olmayan küçüğüne nasıl davranacaktı merak ediyordu. Merakını ise Ecem gidermişti. Ellerini genç kıza uzatarak kendisini almasını isteyen Ecem, Arya’nın gülümseyerek onu almasını sağlamıştı.
“Meleğim, sıkıldın mı sen?” Ecem oyun oynamak istediğini belli ederken Arya ona uymuştu. Odanın kapısına doğru ilerleyen ikiliye bakan genç adam babasının sözleri ile duraksamıştı.
“Sence Ecem’e iyi bakacak mı?”
“Hiç şüphen olmasın baba, çocukları çok seviyor.”
“Umarım bu kez mutlu olursun. Annenin yaptıkları için affet oğlum. Belki ben affedemem ama sen onun evladısın, affet.” Aras başını iki yana sallayarak babasına bakmıştı.
“Baba, annem senin yüz vermelerin yüzünden bu hale geldi. Ona asla yapmaması gereken şeyleri yapma demedin. Hep arkasında durdun. Hata bile yapsa göz yumdun.”
“Sende sevince anlayacaksın.”
“Sevsem bile hataya hata diyeceğime emin olabilirsin.” Aras susarken yaşlı adam derin bir çekmişti.
“Babasının durumu ciddi mi?”
“Sanırım öyle, kalbinde damarların açılması gerekiyor. Ameliyatı riskliymiş.”
“Haberleri görünce sarsılmış olmalı. Neyse ben ciddiyim Aras, işi uzatmayın. Hem o adam için hem de kız için. Biliyorsun bizim buralarda dedikodu çabuk yürür. Hele de bizim gibi aileler hakkındaysa.” Aras başını sallarken Kemal Bey gözlerini kapatarak konuşmanın bittiğini belli etmişti. Kapıdan çıkmak üzereyken duraksayan genç adam babasına “Annemleri görmeyecek misin baba, dünden beri kapıda bekliyorlar,” dedi.
“Söyle onlara eve dönsünler, buradan çıkınca konuşacağız.”
“Söylemedim mi sanıyorsun, beni dinlemiyorlar. Seni görmeden gitmeyeceklerdir.” Yorgun olan adam derin bir iç çekerek susmuştu. Genç adam odadan çıktığında bir tarafta babaannesi ve Arya’yı diğer tarafta ise annesi ile kız kardeşini görünce duraksamıştı. Sanki iki kıtaya ayrılmışlar ve düşman hattı gibi birbirlerine kötü bakışlar atıyorlardı. Ecem genç kızın kucağında oynarken babaannesi ona sorular soruyordu.
“E kizum, ne zaman istemeğe gelelum seni?”
****
9.BÖLÜM <<<<<——>>>>>> 11.BÖLÜM
Aryacim kaynanan pek mutlu oldu evlenmenize kendine dikkat etmen gerek bu kadın seni rahat bırakmaz umarım çok bunaltmazlar seni
Arya çok güzel karşılık veriyor aras gibi bende okurken çok mutlu oluyorum o kadar güzeller ki harika bir bölümdü
Akında alem çocuk işin gırgırında Aryada ona şımarıklık etmemesi gerektiğini bildirdi