ÜSAO 37. Bölüm

“Asya?” genç kadın uzaktan adının seslenildiğini duyuyor ama ona cevap veremiyordu. Bir yerlere tutunmaya çalışmış ama son anda kendinden geçerek yere kapaklanmıştı. Bir çok ses, bir çok kişi başında konuşurken aralarında birinin endişeli sesini fark etmişti. Bedeni birden havalanırken o endişeli ses onu takip ediyordu. Yüzünde baygınlığın verdiği hüzünlü bir gülümseme vardı. Bedeninin yumuşak bir yerle temas etmesiyle tamamen dünyadan bağını kesmişti. Artık hiçbir şey duymuyordu.

Güneş endişeli bir şekilde beyaza kesen genç kadına bakıyordu. Asya’nın yerinde sendelediğini görünce ona seslenmiş ama cevap alamamıştı. Kolundan tutmaya çalışırken birden yere kapaklanan genç kadını tutmaya çalışmış ama başarılı olamamıştı. Misafirleri olan genç adam yardım için yanlarına koşmuş ama Asya’yı kollarına alacağı sırada salona giren Kemal ona mani olmuştu. “Siz bana bırakın efendim!” kısa ama emir verici sözü duyan Melih geri çekilirken dişlerini sıkmaya başlamıştı. Daha önce birinden bu denli emir almamıştı. Doğu sesleri duyunca çalışma odasından hızla salona gelmiş ve Kemal’in kollarında tanımadığı bir kadını baygın bir şekilde görünce bakışları hemen Güneş’e çevrilmişti.

“Neler oluyor burada Güneş?” Güneş kocasını duyacak durumda değildi. Endişeli bir şekilde baygın genç kadının saçlarını okşarken bir yandan da Kemal’e onu üst katta ki büyük misafir odasına yerleştirmesi için yol gösteriyordu. O odayı misafirlerine bile vermemişti. Asya’yı yatağın üzerine bırakırken açık olan kapıdan içeriye Doğu ve Melih girmişti. Birkaç dakika sonra da söylene söylene Nerisa. “Kemal hemen bana kolonya getir, sonra da doktoru çağır.” Genç adam da Asya’nın bayılmasından dolayı endişelenmişti. Zaten yol boyunca oldukça dalgındı. Bir derdi olduğu açıktı ama Güneş ona anlatana kadar soru sormamayı da öğrenmişti. “Lütfen odayı boşaltır mısınız, hava alması lazım.” Doğu karısının üzgün çıkan sesini duyunda dişlerini sıkmıştı. Odadan çıkarken Kemal’i görmüş ve ters bir bakış atarak “Hemen çalışma odasına gel.” diye emir vermişti.

Güneş genç kızın ayağında ki ayakkabıları çıkarırken odada hala birinin varlığını hissedince duraksamıştı. “Melih bey?” Melih dikkatli bir şekilde yatakta yatan kadına bakıyordu. Güneş’in seslendiğini duyunca kendisine gelmişti. Nerisa da onun baygın kadına olan bakışlarından hoşlanmamıştı. Zoraki bir şekilde odadan çıkarken Kemal elinde ki kolonyayı uzatarak Güneş’e vermişti. “Asya, hayatım aç gözlerini!” Kemal onun şefkatli sesine hayran kalarak hafif bir tebessüm etti.

“Güneş hanım, sizce nesi var?” Güneş acı bir şekilde gülümseyerek genç adama bakmıştı. “Sanırım yaşadıkları ona ağır gelmeye başladı. Kocası denen şerefsiz ona boşanma davası açmış, bu yüzden eve gitmek istemiyordu. Bir süre bizde kalmasını istedim o da kabul etti. Ayrıca şu dışarıda ki kadından hiç hoşlanmadım. En azından bana bir arkadaş olur.” Kemal Güneş’in sözlerini dinledikten sonra bakışları yataktaki genç kadına çevrilmişti. Ne kadar yıprandığı ortadaydı ve ona yardım etmek için elinden geleni yapacaktı. Üstelik kendi düşüncelerini destekleyen Güneş’in sözleriyle de içi rahatlamıştı.

“Kemal, ona biraz yakın davranmanı istiyorum. Ama sakın asılayım deme. Mesafeni koru. Şuanda hassas bir dönem geçiriyor ve şu Melih denen adamın bakışlarından hoşlanmadım. Asya’ya bakışlarında beni rahatsız eden bir şey var. Nasılsa kimse ne olduğunu bilmiyor, Asya ile biraz vakit geçirirsen çok mutlu olurum.” Kemal başıyla onu onaylarken diğer taraftan Melih’in kendisine olan öfkeli bakışlarını hatırlamıştı.

“Merak etmeyin efendim, Asya hanımla yakından ilgileneceğim. Ayrıca ben sözlü sayılırım. O yüzden ona asılmak gibi bir şeye yeltenmeyeceğime de emin olabilirsiniz. En azından arkadaş olmaya çalışırım.” Güneş şaşkın bir şekilde genç adama bakmıştı. “Sen sözlü müsün? Ama senin yanında şimdiye kadar kimseyi görmedim.” Kemal meraklı bir şekilde konuşan kıza gülümseyerek bakmıştı. Başını sallayarak onu onaylarken “O memlekette, birkaç ay içinde istemeye gideceğiz. Umarım sizde Doğu Bey de benim yanımda olursunuz.” Güneş gülümseyerek ona bakarken yatakta ayılmaya başlayan Asya’ya bakışlarını çevirmişti. Genç kadın elini başına götürerek gözlerini araladığında tanımadık bir yerde olduğunu fark ederek hızla doğrulmak istemişti. Güneş onun elini sıkarak konuşmuştu.

“Sakin ol, ben yanındayım.” Asya bakışlarını üzgün bir şekilde genç kıza çevirirken Kemal’in de varlığını fark ederek çekingen bir şekilde başını önüne eğmişti. “Ne oldu bana? Ben… Ben birden etrafın karardığını hissettim.” Güneş genç kadının elini sıkarak ona güç vermeye çalışmıştı. “Bayıldın, merak etme bir süre sonra doktor burada olur.”

“Doktora gerek yoktu, ayrıca misafirlerinize de ayıp oldu. Ben çok özür dilerim. Kocanız size kızmadı değil mi?”
“Merak etme dedim ya, hem kocam bana kızmaya cesaret edemez.” Kemal onun sözleri ile şaşkınlıkla genç kıza bakmıştı. Ayrıca kapıdan gelen boğaz temizleme sesi ise Güneş’in ağır bir şekilde kapıya bakmasına neden olmuştu. Doğu kapıda dikelmiş ters bir şekilde karısına bakıyordu. Az önce söylediklerini elbette ki duymuştu. İçinden “Demek sana kızmaya cesaret edemem ha?” diye geçirirken bir yandan da ona kızmaya gönlünün el vermeyeceğini kabul etmek zorundaydı. O maviş gözleriyle kendisine bakması genç adamın dengesini alt üst etmeyi başarıyordu. “Sana çalışma odasında beklediğimi söylemiştim Kemal!” Kemal yerinde doğrularak mahcup bir şekilde “Özür dilerim, bende şimdi geliyordum.” Doğu odaya girerek bakışlarını hala yatakta olan genç kadına çevirmişti. Kendi karısının saçı ne kadar sarıysa yatakta ki kadının da o kadar siyahtı. İki renk birbirine o kadar zıt görünüyordu ki genç adam karısının açık ara önde olacağını düşünmeden edemedi. Tamam, az önce karısının Asya diye hitap ettiği kadın da çok güzeldi ama genç adama göre Güneş’in güzelliğinin yanında sönük kalıyordu.

“Bizi tanıştırmadılar, merhaba ben Doğu, Güneş’in kocasıyım.” Asya kendisine uzatılan eli mahcup bir şekilde sıkarken “Bende Asya… şey..” genç kadın yardım ister gibi Güneş’e bakınca Güneş araya girerek “Işık’ın öğretmeni, birkaç gün bizde kalması için davet ettim.” Doğu karısının sözleriyle şaşkın bakışlarını ona çevirmişti. Gözlerini kısarak genç kıza bakarken Doğu konuşmak istediğini işaret ederek onu dışarıya çağırmıştı. “Öyle mi? Önceden haberim olsaydı sizi daha iyi karşılamaya çalışırdım.” Doğu’nun sesi ne kadar yumuşak çıkmaya çalışsa da içindeki hafif sertliği genç kız anlayabiliyordu.

“Ben rahatsız etmek istemezdim, biraz toparlanınca giderim.” Güneş onun sözleriyle hemen öne doğru atılarak “Bunu duymamış olayım Asya. Sen benim misafirimsin, hem Doğu da çok sevinir değil mi kocacım…” Doğu şaşkınlıkla Güneş’in son söylediği ve üzerine vurgu yaparak belirttiği ‘kocacım’ kelimesine takılmıştı. Gözleri şaşkın bir şekilde açılırken Güneş yerinden kalkarak genç adamın koluna girmiş ve “Hadi biz senin misafirlerinle ilgilenelim de Kemal de Asya ile ilgilensin.” Kemal patronunun az önceki şaşkınlığını görünce elini ağzına kapatmış ve gülmesini engellemeye çalışmıştı. Daha önce Doğu’yu bu kadar şaşkın görmediğine yemin edebilirdi. “Elbette, ben Asya hanımla ilgilenirim.”

İkili odadan çıkarken Doğu karısının elini tutarak onu hızla odasına sokmuş kapıyı kapar kapamaz “Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bana sorman gereken şeylerde neden tek başına karar veriyorsun?” Güneş onu umursamayarak yatağın yanına giderek yatağa oturmuştu. “Senden izin almam gerektiğini, bilmiyordum. Madem ben bu evin hanımıyım o zaman bazı şeyler için senden izin almama gerek yok. Ayrıca ne yapsaydım, çaresiz bir kadını ortalığa mı bıraksaydım. Madem rahatsız oldun o zaman onunla birlikte bir süreliğine çiftliğe gidebilirim. Sende misafirlerinle rahat edersin. Nasılsa ben süs eşyası olmaktan başka bir şey yapmıyorum. Üstelik şu Nerisa denen kadından da hiç hoşlanmadım.” Doğu gözlerini kısarak ona akmıştı. “Ondan neden hoşlanmadın ki? Gayet hoş bir bayan ve oldukça güzel! Sen neyini beğenmedin. Her erkeğin isteyebileceği biri…” Güneş kocasının yüzüne gülümseyerek bakmıştı. “Öyleyse bu gece onun odasında kalmaya ne dersin?” Doğu Güneş’in sözlerini duyunca öfkeyle genç kızın kolunu yakalamıştı. “Sözlerine dikkat et Güneş, bazen sabrımı zorluyorsun.” Güneş onun kıskacından kurtulmaya çalışırken dik bir şekilde genç adama bakmıştı. “Niye kızıyorsun ki? Az önce onun hoş bir bayan olduğunu sen söyledin. Ben değil, sen sözlerine dikkat et. Madem çok heveslisin benimle evli kalmaya başka kadınlar hakkında yorum yaparken dikkat et.” Doğu karısının sinirli bir şekilde odadan çıkışını izlemekten başka bir şey yapamamıştı. Güneş sinirli bir şekilde merdivenlerden inerken karşısına çıkan Nerisa ile karşılaşınca içinden ‘ya sabır’ çekerek mutfağa yönelmişti.

“Şu kız, nasıl oldu?” Güneş onun konuşmasıyla duraksamış ve bakışlarını Nerisa’ya çevirmişti. “Bakma bana öyle sadece merak ettim. Burada mı kalacak?” Güneş onun endişeli olduğunu fark edince şaşırmıştı. “Evet, bir süre benim misafirim olacak. Bu sizi rahatsız mı etti?” Nerisa imalı bir şekilde gülümseyerek “Seni rahatsız etmiyor mu? Sonuçta çok güzel bir kadın ve kocanla aynı çatı altında olacak.” Güneş onun iması karşısında dişlerini sıkarak öfkesini bastırmaya çalışmıştı. Bu kadının da Melih’in bakışlarını fark ettiğini anlamıştı. Anlaşılan küçük hanım sevgilisini kaptırmaktan korkuyordu.
“Benim için sorun değil, nitekim kocama güveniyorum.”
“Öyle mi? Ama sana bir tavsiye canım, ne kadar evli de olsalar güzel bir kadın görünce erkeklerin ağzının suyu akar. Kocana dikkat etsen iyi edersin.”
“Kimsenin kimseye dikkat etmesine gerek yok Nerisa Hanım. Ayrıca sizi karımı dolduruşa getirmekten men ederim. Misafirim olmasaydınız sırf bu sözleriniz yüzünden size kapıyı göstermek zorunda kalırdım.” Doğu onların konuşmasının sonunu duyunca az önce ki öfkesi katlanmıştı. Güneş ona aldırış etmeyerek mutfağa doğru ilerlemeye devam etmişti. Karısının hiçbir şey söylemeden oradan ayrılması genç adamın öfkesini daha da çok harlamıştı. Çalışma odasına girdiğinde Melih’i pencereden dışarıyı izlerken bulmuştu. “Olanlar için üzgünüm. Asya Güneş’in arkadaşı ve başında sanırım bir sorun var. Onun için bir süre burada kalacak. Malum kadınlara söz geçirmek biraz zor… Üstelik Güneş’e istemediği bir şeyi yaptırmak daha zor.” Gülümsemek zorunda kalan genç adam itirafından utanmışa benzemiyordu. Melih ona ciddi bir şekilde bakarken konuşmaya başlamıştı. “Benim için sorun değil, madem eşinizin arkadaşı. Şimdi iyi mi? Yere kötü düşmüştü.” Doğu onun ciddi bir şekilde konuşması karşısında duraksamıştı. Kendisi de bazen anlaşılmaz oluyordu ama karşısında ki adam ondan daha anlaşılmaz davranıyordu. “Şuanda kendisine geldi, Kemal yanında.” Adam bakışlarını yeniden pencereden dışarıya çevirerek ağır bir şekilde “Anlıyorum!” demişti.

“Artık şu dosyaları inceleyerek yeni iş yerinin alımı için işlemleri başlatmamız gerek. Biliyorsunuz ki şimdiki bina çalışmanın büyüklüğünü karşılayacak durumda değil. Ekleme yapmalıyız. Ayrıca sizde ortak olacaksınız.” Adam başını sallayarak masanın başına geçerken doğu da hemen karşısında yerini almıştı. Birkaç saat sonra kapının tıklatılmasıyla Güneş odaya girmişti. “Yemek hazır, onu haber verecektim. İsterseniz yemeğinizi buraya da getirebilirim.” Melih onun sözleriyle yerinden doğrularak birkaç gerilme hareketiyle saatlerdir oturmanın etkisini yok etmeye çalışmıştı. “Hep beraber yersek daha iyi, en azından biraz mola vermiş oluruz.” Doğu da yerinden doğrularak karısının yanına geçmişti. Güneş onun yüzüne bakmıyordu. Genç adam misafiri olduğu için ona bir şey söyleyemezken onun soğuk davranışını anlamamalarını dilemekten başka elinden bir şey gelmemişti. Üçü birlikte yemek salonuna giderken Işık koşarak Güneş’e sarılmıştı. “Anne ben çok acıktım.” Doğu oğlunun karısına sarılışı karşısında Güneş’e ters bir şekilde bakarak onu tedirgin etmişti. Işık’ın elini tutarak onu da yemek salonuna götüren genç kız, Doğu’nun bakışını önemsememeye çalışmıştı. Doğu onları arkadan izlerken Melih omzuna vurarak “Anlaşılan küçük beyi kıskanıyorsun.” Doğu bakışlarını hızla genç adama çevirirken onun alaycı gülümsemesi ile karşılaşmıştı. “Bunda ne var, karımı kıskanmam neden sorun olsun ki?” Adam kahkahasını tutamayarak Doğu’nun daha da kızmasına neden olmuştu. “Elbette sorun yok ama oğlundan kıskanman bence bir sorun. Nede olsa senin çocuğun ve babası tarafından kıskanılıyor.”

Doğu konuşmayı keserek Melih’e yol göstermiş onu yemek salonuna götürmüştü. Yemek masasında oturan Nerisa Melih’i görünce hızla yerinden kalkarak kollarını boynuna dolamıştı. Güneş genç kadına ters bir şekilde bakarak “Nerisa hanım sevincinizi sonra gösterseniz, malum burada küçük bir çocuk var.” Tam da bu sırada Asya ile Kemal yemek salonunun kapısından içeriye girerek ikiliyi görmüştü. Melih’in bakışları yeniden genç kadına kaymıştı. Gözleri kısılı bir şekilde Kemal ile Asya’yı izlerken Asya bakışlarını kaçırarak Güneş’e bakmıştı. Güneş gülümseyerek genç kadının yanına gitmiş ve “Bu oğlumun öğretmeni ve benim arkadaşım Asya, bir süre benim misafirim olarak kalacak.” Asya hafif gülümseyerek genç kıza bakmıştı. Melih genç kıza yaklaşarak elini uzatmış ve “Melih…” Melih konuşamadan araya Nerisa girerek hızla Asya’nın elini kendi eline alarak “Nerisa, Melih’in nişanlısı.” Melih bakışlarını Asya’dan çekemiyordu. Kemal araya girerek “İzninizle, biz çıkalım artık.” Güneş Kemal’in kendisine olan imalı bakışlarıyla gülümsemeden edememişti. “Çıkalım mı? Bize katılmayacak mısınız?” Melih’in sorusu herkesi şaşırtmıştı. Asya Kemal’e gülümseyerek Güneş’e bakmıştı. Melih’in sorusunu duymazlıktan gelmişti. “Kemal beni yemeğe çıkarmak istedi bende kabul ettim. Benim için de bir değişiklik olur. Sizi için bir sakıncası yoktur herhalde.” Son sözlerini Doğu’ya bakarak söylemişti. Doğu imalı bir şekilde Kemal’e dönerken onun bakışlarını kaçırdığını görmüş ve içinden ‘Bu adam ne yapmaya çalışıyor?’ diye sormadan edememişti. Kemal’in sözlü olduğunu biliyordu ve bu öğretmene neden bu kadar ilgi gösterdiğini de anlayamıyordu. Bakışları bir an karısına takılınca onun yüzündeki sinsi ifadeyle bu işin arkasında olduğunu anlamıştı. Başını iki yana sallayarak derin bir iç geçirmişti.

“Yine neyin peşindesin sen?”

**************

36. BÖLÜM <<<<————>>>>> 38. BÖLÜM

5350cookie-checkÜSAO 37. Bölüm

2 yorum

  1. Asta ile kemal olacak herhalde dedim kemal sözlü elimizde bir tek Melih kaldı Asya Melih sana geliyor çok güzel bir bölümdü

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir