Genç kız odasına kapandığında dışarıdan gelen sesleri duymamak için kulaklığını takıp son ses sureyi şerifleri dinlemeye başlamıştı. Ne zaman huzur bulmak istese telefonuna indirdiği süreleri yüksek sesle dinliyor, ruhunu dinlendiriyordu. Süre arasında odasının kapısının sertçe çalındığını duyunca sıkıntıyla kulaklığını çıkarıp kapıyı açmak için yatağından kalkmıştı.
“Kızım niye kapıyı kilitliyorsun, ne kadar korktum haberin var mı?” Emine Hanım kızına sarılırken Alya arkadan üzgün gözlerle onları izliyordu. Suçu olmasa da kendisini suçlamadan edemiyordu. İkizi yine onu kurtarmak için istemediği bir şey yapacaktı.
“Arya, yapma!” Arya yutkunarak ikizine bakarken yanağından aşağıya akan yaşa inanamıyordu. Kaç gündür o kadar şey atlatmıştı, ilk kez gözünden aşağıya yaş akıyordu. Hem de hiç olmadık bir anda. Babası hastaneden çıkalı beş gün olmuştu ve üç gün sonra ameliyata girecekti.
“Kararımı verdim Alya, kendini suçlama artık. Senin bir suçun yok.”
“O zaman bırak ben evleneyim, neden kendini feda ediyorsun?”
“Ortada feda edecek bir durum yok Alya, biliyorsun ki evliliği hiç düşünmemiştim. Demek ki bu kaderimde bu şekilde yazılmış.”
“Saçmalama Arya, kimsenin kaderinde bu şekilde evlenmek yazmaz.” Alya’nın sözlerine karşılık cevap annesi Emine hanımdan gelmişti.
“Tövbe de Alya, Allah’ın hikmetinden sual olunmaz. Siz şanslı olanlardansınız. Eskiden kızlarına sormadan babaları onları verirdi. Kim olduğu önemli olmadan biraz toprağı varsa hemen evlendirilirdi.”
“Anne, eskide değiliz.”
“Eskide olmasak da hala bu şekilde evlenen var Alya, sakın büyük konuşma.” Alya’nın yüzü asılırken Arya kardeşinin ifadesine gülümsemişti.
“Birde şöyle düşün Alya, en azından evleneceğim adam bana saygı duyuyor. Üstelik doğurmadan sevimli bir kızım olacak!” Emine Hanım kızının içinde ki yangının farkında olsa da küçük kıza olan sevgisini gözlerinden görebiliyordu. O aileye katılmasını istemese de tek tesellisi damadı olacak delikanlının ailesine söz geçirebiliyor olmasıydı.
“Arya, iyi düşün kızım. Gerekirse buradan taşınırız.”
“Taşınsak ne olacak anne, şu beş günde olanları ne çabuk unuttun.” Emine hanımın yüzü asılırken dedikodulara inanan komşuları onlarla selamı kesmiş, her gördüklerinde duyurur gibi kızlarını kötülüyorlardı. Ne kadar cevap vermek istese de bir süre sonra ardını alamamışlardı.
“Yine de içim hiç rahat değil.”
“Anne, sen üzülme olur mu? Hem biliyorsun ki kızın kendisini ezdirmez.” Emine Hanım iki kızını da kollarına alarak sarılmıştı. İkizleri onun gurur kaynağıydı. Arya aklına gelen şeyle duraksayarak ikizine dönüp “Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var,” dedi. Emine Hanım iki kızını baş başa bırakarak odadan çıkarken kocası ile konuşmayı düşünüyordu. Belki onu bu işten vazgeçirebilirdi.
Arya odanın kapısını kapattığında ağır adımlarla yatağında oturan ikizinin yanına yaklaşmıştı. Çalışma masasının yanında duran sandalyesini çekerek genç kızın karşısına oturdu.
“Ne oluyor Arya, neden bu kadar sakin davranıyorsun?” Arya hafif gülümseyerek ikizine baktı. Onu belki de en iyi tanıyan kişiye. Nasıl iyi tanımasındı ki aynı karından aynı anda çıkmışlardı. Üstelik doğduklarından beri üniversite zamanına kadar aynı odada aynı yatakta yatmışlardı. Elini uzatarak Alya’nın elini yakaladı.
“Seninle önemli bir konuda konuşmalıyım Alya, bu yüzden sakin olmanı istiyorum.”
“Beni korkutuyorsun.” Alya tedirgin bir şekilde genç kıza baktı. Arya derin bir iç çekerek konuşmaya başladı.
“Dün okuldan beni aradılar. Bölüm başkanının sekreteri…”
“Eee,”
“Başkanın benimle konuşmak istediğini söyledi, gittim…” Arya duraksayarak derin bir iç çekmişti. Alya iyice tedirgin olarak araya girmişti.
“Ne olduğunu hemen anlatacak mısın artık!” Alya’nın sesi yüksek çıkarken Arya gözlerini kapatarak devam etmişti.
“Başkan özellikle kendisi benimle konuşmak istemiş. Biliyorsun okul başarılı olan öğrencileri İstanbul’daki en iyi hukuk bürosuna stajyer olarak sokuyor.”
“Biliyorum, sen de stajını orada yapacaksın.”
“Artık değil!” Alya duyduklarını algılamak için kısa bir süre duraksamıştı.
“Ne demek artık değil,” Alya elini çekerken Arya sıkıntıyla cevap vermişti.
“Okul başkanı hukuk bürosunun okulu arayarak staj başvurumun iptal edildiğini söylemiş. Başkan başlarına ilk kez böyle bir durum geldiğini söyledi. Büroya baskı yaptığında ise üstlerden birinin benim orada staj yapmama sıcak bakmadığını söylemiş.” Alya elleri ağzında kardeşini dinlerken Arya yutkunarak devam etmişti.
“Başkan üzgün bir şekilde birilerinin stajıma engel olduğunu söyledi. Yeni staj yeri için bir hafta süre verdi. Staj yapamazsam okulum uzayacak.” Arya sözlerini bitirdiğinde Alya ağlayarak kardeşine sarılmıştı.
“Hepsi o kadının yüzünden. Hepsi benim yüzümden.”
“Seninle bir alakası yok. Eminim senin staj yapacağın yer kesinleşseydi senin stajına da engel olmak için elinden geleni yapardı. Bu yüzden o aileye gireceğim ve o ana kıza haddini bildireceğim.”
“Bundan emin misin?” Alya hala kardeşine engel olmak istiyordu.
“Bak Alya, bu şekilde olmasını inan bende istemezdim. Seda kendi yaptıklarını kavrayabilecek bir ruh halinde değil. İnan normal bir ruh halinde olduğunu bilseydim bu şekilde olmasına asla izin vermezdim. Kendine bir günah keçisi aradığından bizi seçti, belli. Ama ona anladığı dilden karşılık verebilmek için o aileye girmem gerekiyor.”
“Ya Aras, o stajını yeniden ayarlayamaz mı?”
“Eminim ayarlar ama sırf kendini bilmez şımarık bir kadın yüzünden stajımı iptal eden o şirkete artık ben gitmem. Adaleti savunduğunu düşünen bir topluluğun başkasının sözü ile geleceğimi karartmasına izin vermeyeceğim. Zamanı geldiğinde o şirketle de hesabımı göreceğime emin olabilirsin.” Alya ikizinin gözlerinde ki ifadeden korkmaya başlamıştı. Biliyordu ki Arya dediğini yapmadan hiçbir işin peşini bırakmazdı.
“Peki şimdi ne olacak?”
“Önce Aras ile konuşacağım, bana söz vermişti. Kardeşini ailemden uzak tutacaktı. Önce onun hesabını soracağım.”
“Arya, yapma!”
“Senden sadece bana söz vermeni istiyorum Alya, ne olursa olsun bu işlerden uzak duracaksın. Ne olursa olsun, karışmayacaksın.”
“Ama…”
“Söz ver Alya, sözünde durmazsan bir daha yüzüne bakmam.” Alya yutkunarak ikizine bakarken onun ciddi olduğunu anladığında gözlerini kapatmıştı.
“Bunu yapamam.”
“Alya, bunca karışıklığın arasında seni düşünmek istemiyorum. Okula başvur ve staj için buradan ayrıl.”
“Bu o kadar kolay değil. Biliyorsun bizim staj işi sizinki kadar kolay olmuyor. Öncelikle araştırma yapabileceğim bir alan olmalı.”
“Sen bunu düşünme, ben senin için bir yer buldum.”
“Ne?” Alya şaşkınlıkla genç kıza bakarken Arya yerinden kalkarak konuşmasına devam etti.
“Dayımla konuştum, tam senlik bir proje varmış. Oraya stajyer olarak girebilirsin. Sadece okulun kabul etmesi gerek.”
“Proje ne?” Alya ikizini dikkatle dinlerken Arya onun heyecanını gözlerinden okuyabiliyordu. Çalışma masasının üzerinde duran dosyayı kardeşine uzatarak dikkatle dosyayı incelemesini izledi.
“Bu kesin proje mi?”
“Evet, eğer kabul edersen…”
“Elbette, beni kabul ederlerse okulu ayarlamak için elimden geleni yaparım.”
“Merak etme, dayım o işi halletti bile. Senden staj başvuru dosyası bekliyorlar.” Alya yerinden kalkarak genç kıza sarılmıştı. Sonra aklına Arya’nın stajı gelince yüzü asılarak geri çekilmişti.
“Peki sen ne yapacaksın? O şirket seni geri çevirdiyse diğer şirketler stajyer olarak sana sıcak bakmayacaktır.”
“Sen beni düşünme. Stajımı yapıp elinde sonunda müfettiş olacağım.”
“Müfettiş mi?” Alya şaşkınlıkla genç kıza bakmıştı. Hayali savcı olmak olan ikizi nasıl olmuştu da bundan vazgeçmişti.
“Evet, müfettiş. Hukuk bürolarını teftiş için müfettiş olacağım. Bu bürolar adaletsiz bir şekilde başkalarına göre işlev görüyorsa oranın denetlenmesi gerekiyor.” Alya kardeşinin her sözünde şaşkınlığı artıyordu.
“Savcılık ne olacak?”
“Eminim savcı bir çok kişi vardır ama işini iyi yapan müfettişlerin olmadığı aşikar. Bu şekilde olmasaydı benim ortalamamda ki bir öğrenciyi bu şekilde hiçbir gerekçe göstermeden geri çevirmezlerdi. Üstelik o kadar hevesle kabul ettikten sonra.” Arya’nın sesi konuştukça sertleşiyordu. Alya onun fikrini değiştiremeyeceğini anladığında susmayı seçmişti.
“Peki şimdi ne olacak?”
“Bu hafta isteme olayını olup bitecek. Asiye babaanne sevinecektir.” Arya’nın sözleri genç kızı güldürmüştü. O yaşlı kadın ikizine kafayı takmış durumdaydı. Bu olaylar olmasaydı bile Aras’a Arya’yı almak için elinden geleni yapacağını biliyordu.
“Sende bu kadar sevecen olmasaydın, kocan olacak adamdan önce büyük kaynanayı kendine aşık ettin.”
“Alya, şaka yapmayı kes.”
“Ne, yalan mı? Asiye babaanne erkek olsaydı seni kendisine alırdı.” İki kız ilk kez gülerken Arya başını iki yana sallayarak kardeşini ikaz etmişti.
“Hadi, benim çıkmam gerek, sen anneme staj işi hariç isteme olayını söylersin.” Arya dolabından kısa ceketini alırken Alya duraksayarak yeniden sormuştu.
“Emin misin Arya, o ailede erkekler hariç kimse normal değil.”
“Hiç olmadığım kadar eminim, sen beni düşünme. Sadece rahat dur yeter.”
“Elimden geleni yapacağım.” Alya odadan çıktığında genç kız çantasını da alarak evden çıkmıştı. Arabasına binmeden önce telefonundan Aras’ın numarasını bularak genç adamı aradı. Birkaç çalıştan sonra karşı taraftan cevap geldiğinde kısaca “Neredesin?” diye sorarak genç adamın limanda olduğunu öğrendikten sonra yola koyulmuştu.
***
Genç adam heyecanla telefonunu açtığında iş arkadaşları onun heyecanına gülerek bakıyordu.
“Açsana oğlum, kapanacak şimdi.”
“Sessiz olun,” Arkadaşlarını uyardıktan sonra ortak kullandıkları odadan çıkarak telefonun cevaplama tuşuna basmıştı. Kısa bir sessizliğin ardından iç çekerek konuştu.
“Merhaba,” Karşıdan aldığı cevapla heyecanı biraz olsun dinmişti. İlk cümleyi kurduktan sonra sanki en zorunu başarmış gibi hissediyordu.
“Nasılsınız? Gülten anne iyi mi?” Serdar karşıda ki melodik sesi duyabilmek için neredeyse nefes almayacak durumdaydı.
“Gülşen, bir sorun yok ya?” kızın cevap vermemesi genç adamı endişelendirmeye başlamıştı.
“Neden susuyorsun, bana cevap versene?” Karşıdan gelen hıçkırık sesi ile hızla doğrulmuştu.
“Gülşen ne oldu? Cevap versene…” Serdar’ın sesi yükselince karşıdan cılız bir ses duymuştu.
“Annem iyi değil,” Serdar duydukları ile gerilerek karakoldan dışarıya çıkmıştı. Sessiz bir köşeye çekilerek konuşmasına devam etti.
“Anlat bana, Gülten anneye ne oldu?” kısa bir konuşmanın ardından Serdar amirine çıkarak birkaç gün izin almak istemişti. Son olan olaylardan sonra yeni bir bilgi ile Serdar’ın tayin meselesinin askıya alındığını öğrenmişlerdi. Amiri genç adamın kafa dinlemesi için ona üç gün izin verirken eve gitmeden önce Ankara’ya uçak bileti alarak hızla eve ulaşmıştı. Kapıdan içeriye girer girmez babası ile karşılaştığında genç adam çaresiz bir şekilde duraksadı. Babası üç gün sonra ameliyat olacaktı.
“Serdar, hayırdır oğlum?”
“Baba, Gülşen aradı.” Oğlunun sözleri ile Ahmet Bey yattığı yerde dikelmişti. Endişeli bir şekilde “Bir şey mi oldu Gülşen kızıma?” diye sorduğunda Serdar üzgün bir şekilde babasına bakmıştı.
“Gülten anne hastaymış, korkmuşlar. Kimi arayacağımı bilemedim dedi…”
“İyi yapmış seni aramakla. Ne yapmayı düşünüyorsun?”
“Ankara’ya gitmek istiyordum ama sen ameliyat olacaksın. Amir üç gün için verdi.”
“Git sen oğlum, o aile bize emanet.”
“Ama ameliyatın?”
“Evladım benim yanımda kaç kişi var. O kızcağız korkmuştur şimdi, git emanetlerimizi alıp buraya gel. O zamana kadar Allah’ın izni ile bana bir şey olmaz. Hem ameliyat üç gün sonra, sen gelmiş olursun.” Serdar babasının yanına giderek adama sarılmıştı. Emine Hanım baba oğulun konuşmasını dinledikten sonra evladı ile bir kez daha gurur duymuştu. Hafif gülümseyerek Serdar’ın omzunu sıkarken genç adam bu kez annesine sıkıca sarıldı.
“Anne, ben küçük bir el çantası hazırlayacağım. Biletimi aldım çıkmam gerek.”
“Git sen oğlum, abin de burada kalıyor zaten.” Serdar annesinin yanağını öperek çantasını hazırlamak için odasına gitmişti. Emine Hanım ve Ahmet Bey birbirlerine gülerek bakarken derin bir iç çekmişti. Anlaşılan ellerine sadece Alya kalacaktı. Serdar hazırlanıp evden çıktıktan sonra Emine Hanım Alya’nın odasına giderek hazırlık yapmaları gerektiğini söylemişti. Alya misafirlerinin geleceğini öğrendiğinde heyecanlanarak hızla yatağından çıktı. Evin havası bir anda değişmişti. Sadece birkaç kez gördüğü Gülşen’i merak ediyordu. Kendi yaşıtı olsa da muhabbetleri fazla yoktu. Serdar abisinin o kıza ilgisi olduğunu biliyordu. Misafirler geldiğinde kalmaları için ağabeyinden boşalan odayı düzenleyen ana kız, erkek kardeşi için de Serdar ağabeyinin odasına tek kişilik bir yatak daha atılmıştı.
***
Arya arabayı liman güvenliğine yanaştırdığında kendisini gören adam hızla kapının otomatik düğmesine basmıştı. Arya gülümseyerek adama bakarken adam mahcup bir şekilde “Hoş geldiniz efendim,” dediğinde genç kız tek kaşını yukarı kaldırarak adama bakmıştı.
“Aras Bey beni bekliyordu.” Adam alışkanlık gereği genç kıza yolu tarif ederken Arya başını sallayarak arabasıyla ofise doğru ilerlemeye başlamıştı. Arya kısa süren yol boyunca konuşmasını aklında dolandırıp durmuştu. Öncelikle staj işini halletmeliydi. Arabasını daha önce park ettiği alana park ederken binanın merdivenlerine kendisini bekleyen adama kaşlarını çatarak bakmıştı.
“Arya Hanım?”
“Aslan Bey,” Arya genç adama onun ses tonunda cevap verirken Aslan gülmemek için kendisini tutuyordu.
“Aras Bey bir toplantıda, sizi biraz bekleteceğiz.” Arya başını sallayarak daha önce beklediği ofise alınırken önüne bırakılan çaya ters bir şekilde bakmıştı.
“Çay istediğimi hatırlamıyorum.”
“Sevdiğinizi duymuştum.” Arya kendisine hafif gülümseyerek bakan adama sinir olmaya başlamıştı. Aslan’ın bakışlarında ki ifade onun eğlendiğini gösteriyordu.
“Aras beyle yakın olmalısınız, konuklarını size karşılattığına göre.”
“Ben onun yardımcısıyım. Birçok işini bana gördürür.” Aslan’ın cevabına karşılık Arya gülmüştü.
“Öyle bir konuşuyorsunuz ki kendimi mafya filmlerinde hissettim. Ne gibi işlerini siz görüyorsunuz?” Aslan gelen soruya şaşırırken kapıdan giren adam son soruyu duyduğunda gülmeye başlamıştı.
“Akın Bey?” Aslan kenara çekilerek genç adama bakmıştı. Normalde Akın ile resmi olmazdı ama yanlarında başka biri olduğunda Aras beyin kesin emri vardı. Akın’a karşı resmi olması için.
“Yengecim, ziyaretini neye borçluyuz.”
“Senin boş boğazlığını neye borçluyuz.” Akın kısa bir süre duraksadıktan sonra yeniden gülmüştü.
“Açık sözlü olmanı sevdim. Abimle yakışacaksınız.”
“Kiminle yakışıp yakışmadığım sizi ilgilendirmez sanırım. Bana yenge demezsen sevinirim.”
“Ama yengem olacaksın.”
“Kesin olmayan bir durum hakkında yorum yapmayı istemiyorum.” Akın gözlerini kısarak genç kıza bakmıştı. Aslan’a dönerek “Aslan, bana da çay göndersinler,” dediğinde Aslan odadan çıkarak ikiliyi yalnız bıraktı. Akın az önceki neşeli davranışının aksine ciddi bir ifade ile genç kıza bakmıştı.
“Mevcut durumdan hoşlanmadığını biliyorum, açıkçası benimde hoşuma gitmiyor. Ama seni uyarmak zorundayım. Ağabeyim zaten berbat bir evlilik yaşadı, en azından ona saygı göstermeni istiyorum. İlerde ne olur bilemem ama onun sorumluluğunda olmamasına rağmen ailenizi korumak için ikinci kez sevmediği biri ile evlenmek üzere.” Arya genç adamın sözleri ile yutkunurken ne cevap vereceğini kestirememişti. Akın masanın arkasına geçerek sandalyeye oturduğunda bakışları genç kıza çevrildi.
“Buraya geldiğine göre bir sorun olmalı.”
“Bunu Aras ile konuşmayı tercih ederim.”
“Onun kadar olmasa da benimde sana yardımın dokunabilir. Abimin toplantısı uzayacak gibi. Belgeler hakkında bazı pürüzler var.” Arya neden kendisine açıklama yaptığını bilmediği Akın’a dikkatle bakmıştı. Adamın keskin bakışlarından rahatsız olurken ağzından nasıl çıktığını anlamadan konuşmuştu.
“Okulun benim için ayarladığı stajım iptal oldu.” Akın tek kaşını yukarı kaldırarak genç kıza bakarken “Yani,” dedi. Arya onun anlamadığını fark edince açık konuşmaya başladı.
“Okulun başarı sırasına göre önemli hukuk bürolarına gönderdiği öğrenciler vardır. İstanbul’un en iyi hukuk bürosu başvurumu büyük bir coşkuyla kabul ettikten sonra biranda hiçbir açıklama yapmadan dosyamı okuluma geri gönderdi. Bölüm başkanı birilerinin stajımı özellikle iptal ettirdiğini söyledi.” Akın genç kızın sözlerini dinledikten sonra dişlerini sıkarak öfkesini bastırmaya çalışmıştı.
“Neden olduğunu ikimizde biliyoruz değil mi Arya, kardeşim adına çok özür dilerim.”
“Onun yaptıkları sizin suçunuz değil. Hukuk bürosunun geri çevirdiği bir öğrenciyi kimse stajyer olarak kabul etmek istemeyecektir. Aras beyin tanıdığı bir şirket var mı diye soracaktım. Staj görmezsem okulum uzayacak.”
“Merak etme, staj yapabileceğin bir yer biliyorum. Gerçi son yaşananlardan sonra stajyer kabul etmiyorlardı ama bir istisna yapabilirler.”
“Öyle mi neresi?” Akın kızın heyecanına gülerek cevap vermişti.
“Burası!” Arya aldığı cevapla şaşkına dönerken Akın onun ifadesine kahkaha atmaya başlamıştı.
“Benimle dalga mı geçiyorsun?”
“Asla, birkaç yıl öncesine kadar stajyer kabul ediyorduk ama bazı nedenlerden dolayı bu uygulamayı kaldırıştık. Seda’nın elinin ulaşamayacağı tek yer burası.”
“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Yabancı bir yerden kolaylıkla atılmamı sağlarken kendi şirketinden atması hiçte zor olmasa gerek.”
“Birincisi burada sadece Abimin sözü geçer, Seda’nın hiçbir yetkisi yok. Üstelik Seda abime karşı gelemez.”
“Yine de bunu ondan isteyemem.”
“Ondan istemeyeceksin zaten, bu konulara ben bakıyorum. Şimdi hukuk sorumlumuz ile seni görüştürelim. Şanslısın ki bu gün buradalar.”
“Ama…”
“Dert etme, ağabeyim bir şey söylemeyecektir.” Ofisin kapısı tıklatılarak elince çay tepsisi ile çalışan geldiğinde Akın genç kızın önünde ki soğumuş çayın tazelenmesini söyleyerek çayından bir yudum almıştı.
İkili bir süre sessiz bir şekilde otururken Akın önünde ki belgeleri incelemeye çalışıyordu. Düşünceleri dağıldığı için kendisine kızarak dosyayı sert bir şekilde kapatmıştı. Onun bu hareketi ile genç kız ürkerken Akın unuttuğu kızın varlığını fark ederek “Özür dilerim, biran boş bulundum,” dedi. Arya başını sallayarak oturduğu yerden kalkmıştı.
“Daha ne kadar sürecek bu toplantı?” pencerenin önüne giderek denizi izlemeye başlayan genç kız yanına gelen Akın ile bakışlarını ona çevirmişti.
“Rusya’ya gidecek olan mallarda bazı yasal olmayan belgeler var sanırım. Anlaşmanın yenilenmesi için avukatlar çözüm üretmeye çalışıyor.”
“Anlıyorum, peki gönderilecek olan mallar yasal mı?” Arya’nın sorusu ile kaşlarını çatan genç adam “Bu nasıl bir soru, tabii ki de yasal. Şirketimiz yasal olmayan hiçbir şeye bulaşmaz,” dediğinde Arya onun tavrına gülmüştü.
“Kendinizden bu kadar emin olmayın Akın Bey, siz doğru olsanız da sepette her zaman bir çürük vardır.”
“Bu çok genelleme bir yorum oldu. Aras çürükleri sağlamların arasından ayıklamıştır.”
“Umarım öyle olmuştur. Başka ülkelerle yapılan anlaşmaların maddelerine dikkat edilmelidir. İstemediğiniz bir durumda kalabilirsiniz.”
“Bundan bu kadar emin konuşman hoşuma gitmedi. Sakın ağabeyimin yanında da bu şekilde konuşma.”
“Bize okulda dış ticaret yaptığınız ülkelerin yasal işlemlerin maddelerinde nasıl oynama yapıldığı gösterilmişti. Siz normal madde olarak algılarsınız ama bir kelime o normal maddeyi size yaptırım olarak geri döndürür.” Akın genç kızın sözleri ile kaşlarını çatmıştı. Bakışları masanın üzerinde ki belgeye döndüğünde yutkunmuştu. O belgede kendisini rahatsız eden bir şeyler vardı ama ne olduğunu çözememişti.
“Gel benimle,” Akın genç kızın kolunu tutarak onu masaya yönlendirmişti. Arya ne olduğunu anlamadan önüne koyulan belgeye şaşkınlıkla bakmıştı.
“Bu dosyada beni rahatsız eden bir şeyler var ama ne olduğunu anlayamadım. Senin de bakmanı istiyorum.”
“Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.” Arya dosyayı kapatmak üzereyken Akın yeniden açarak genç kıza dosyayı işaret etmişti.
“Doğru olmayan ne, sende bu şirketin bir çalışanısın artık.”
“Yasal olarak değil.”
“İnat etme de bak şu dosyaya. Zaten ağabeyim gelirse bakamayacaksın.” Arya genç adamın sözleri ile merakına yenilerek dosyayı incelemeye başlamıştı. Sözleşme nüshası olan belgelerin içeriğini okudukça her maddede dikkat kesilmeye başlamıştı. Maddelerden birinde gözleri takılıp kalırken kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı.
“Bu firmayla daha önce çalışmış mıydınız?”
“Henüz değil, geçen hafta bize teklif gönderdiler.” Arya başını sallayarak maddeleri yeniden okumaya başlamıştı.
“Peki ne taşıyacaklarını söylediler mi?”
“Sanırım kuru gıda firmasıydı.”
“Anlıyorum…” Arya sesini kısarken Akın onun ifadesini okumaya çalışıyordu. bir süre sessizce aynı sayfayı okuduğunu görünce dayanamayarak sormuştu.
“Neden durdun, okumaya devam etsene.”
“Bu dosyayı hukuk bölümü inceledi mi?” Akın başını sallayarak cevap vermişti.
“Genelde sözleşmeler avukatlardan sonra bize gelir. Aras abim ya da ben son kez okuyup imzalarız.”
“O zaman hukuk danışmanlarınızı değiştirseniz iyi edersiniz.” Akın genç kızın sözleri ile şaşkına dönmüştü. Cevap vereceği sırada odanın kapısı açılarak odaya Aras girdiğinde ikilinin bakışları kapıya dönmüştü.
Aras ofisine girdiğinde masasında Arya’nın oturmasını beklemiyordu. Üstelik Akın başından aşağıya dikilmiş bir şekilde genç kızın önünde ki dosyaya bakıyordu. Nedense aralarında ki yakınlıktan hoşlanmamıştı.
“Neler oluyor burada?” Arya genç adamın bakışlarından hoşlanmayarak oturduğu koltuktan kalkarak masanın önündeki sandalyelere geçmişti. Akın ağabeyinin sorusunu es geçerek genç kıza bakmıştı.
“Az önce ne demek istedin?” Aras kardeşinin neden bahsettiğini bilmediği için araya girmişti.
“Akın bir açıklama bekliyorum, siz ne yapıyordunuz?”
“Abi bekle az, Arya’nın cevabını bekliyorum.”
“O sözleşmeyi gerçekten okudunuz mu?” Aras hangi sözleşmeden bahsettiğini anlamadığı için masanın üzerinde açık olan dosyaya bakmıştı. Geçen hafta kendisine teklif gönderen Irak’lı bir şirketin dosyasıydı.
“Sözleşmede yanlış olan nedir?” Akın’ın sorusu ile Aras genç kıza bakmıştı. Avukatların gönderdiği dosyalarda son birkaç aydır sorun çıkmaya başlamıştı. Daha bu gün iki sözleşmeyi fes etmişti.
“Diyorum ki hiçbir avukat bir çıkar sağlamadığı sürece müşterisine böyle bir sözleşmeyi imzalatmaz.”
“Açık konuş!” Aras dayanamayarak araya girmişti.
“Sözleşmeden iki maddeye göre konteynırların içindekileri kontrol edemiyorsunuz. Yani siz e taşıdığınızı bilmeyeceksiniz. Bu da yasal olmayan bir şeyler taşıyabileceğiniz anlamına gelir. Belki silah, ya da uyuşturucu… Yakalanma durumunda da şirkete tazminat ödeyeceksiniz.”
“Ne demek bu?”
“Yani siz dahil kim olursa olsun açılan konteynırlara karşılık tüm mesuliyet sizde olacak.” Aras duydukları ile dişlerini sıkarken öfkeyle yerinde doğrulmuştu.
“Bunda emin misin?” Arya omzunu silkelerken Akın gözlerini kapatarak derin bir nefes almıştı.
“Hukuk bürosunu ara, son iki aydır yapılan tüm sözleşmelerin nüshasını göndersinler!” Aras’ın emri ile Akın odadan çıkarken kapıda durarak abisine bakmıştı.
“Bu arada abicim tanıştırayım, yeni stajyer öğrencimiz Arya Türk. Büyük ihtimalle yakında Aksoy olacak!” Akın hızla odadan çıkarken Aras şaşkınlıkla genç kıza bakmıştı.
***
11.BÖLÜM <<<<<<——>>>>> 13.BÖLÜM
Cok güzel.bir bölümdü çok severek ve beğenerek okuyorum Aras ve Aryayi
Yazarım çok güzel bir bölümdü azıcık daha uzun olsa keşke doyamıyoruz okumaya bir de öyle bir yerde kesiyorsun ki ah yazarım ahhh
Yine süper bir yerde bitti. Ellerine sağlık.
Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
Emeğine sağlık yazarcığım bölümü severek okudum
Arya nasılda zekasını konuşturdu bravo ona farkını ortaya koydu
Harika sın yazarcım seni gökde ararken yerde buldum bak şu Allah ın işine yeni bölümlerini heyecan ile bekliyorum
Alya gittiği yerde Cenk olacak gibi ha:D
Çok güzeldi ,sanırım bizimkiler iyi anlaşacaklar , emeğinize sağlık