“Seni Seviyorum! Seni hep sevdim… Sana aşığım!”
Doğu duyduğu sözlerle donup kalmıştı. Yer ayaklarının altından çekiliyordu sanki. O an nefes almayı unutmuş bir şekilde karşısında kucağında bebekle duran karısına bakıyor ama bir türlü ağzını açıp konuşamıyordu. Kalbi deli gibi atarken ne diyeceğini nasıl davranacağını, elini ayağını nereye koyacağını şaşırmış bir şekilde yüzünü kapatmıştı. Sonun da derin bir nefes alarak kahkaha ile gülme arası bir ses çıkarırken Güneş tedirginlikle kocasına bakıyordu. “Doğu, iyi misin? Bir şeyler söylesene.” Doğu ellerini yüzünden çekerken içinden taşan tüm aşkla genç kıza bakıyordu. Güneş o bakışlar karşısında yutkunurken Doğu birden genç kızı kollarına alarak sıkıca sarmış ve kahkaha atarak “Çok şükür! Çok şükür hala kalbindeyim, seni çok seviyorum, seni her zaman sevdim!” dediğinde Güneş onun davranışına elini araya koyarak onu uzaklaştırmaya çalıştı. “Doğu, bebek…” Doğu genç kızın melodik sesinin kulaklarında yankılanması ile derin bir iç çekmişti. Genç adamın kulaklarına farklı bir ses gelince hızla geri çekilip arada kalan bebeğe bakmıştı. Bebek ağlamaya başlayınca ikilinin ayrılması kaçınılmaz olmuştu. Doğu yüzünü asarak “Şu hale bak, sevdiğime doğru düzgün sarılamıyorum bile.” Doğu’nun sözlerine gülümseyerek gözlerini kaçıran genç kız burnunu bebeğin boynuna gömerek derince kokusunu içine çekmişti. “Sen Doğu amcana bakma hayatım, o sadece kıskançlık yapıyor.” Doğu homurtu gibi bir ses çıkararak dudaklarını genç kızın alnına bastırmış ve “Ben Işık’ı arayacağım, bu gece burada kalacağımı haber vereyim.”“Ama Doğu onu yalnız…”“O yalnız değil hayatım, Şahin yanında ve inan keyfine diyecek yoktur şimdi!” Güneş tek kaşını havaya kaldırarak “Bence fırsatçılık yapıyorsun, Işık yokken kendi keyfini düşünüyorsun.”“Keyif yapabileceğimi pek sanmıyorum karıcım, en azından o kucağında ki küçük yaygaracı bizimle yatacakken. Ne talihsiz bir adamım ben, karımla bir türlü baş başa kalamadım.” Güneş onun söylene söylene merdivenlere yönelmesini şaşkınlıkla izlemişti. Doğu telefonunu alarak Şahin’i aramış ve oğlunun söylenmelerini dinlemişti.“Anneme giderken beni götürmedin baba, bunun için seninle konuşmayacağım artık.” “Annenin yardıma ihtiyacı vardı oğlum, hem sen okuldaydın…”“Beni okuldan alabilirdin…” Doğu küçük bir çocuğa hesap verdiğine inanamıyordu. Işık’ın Güneş’e bağlılığı şaşılacak derecedeydi. Derin bir iç çekerek “Hadi ama aslan parçası, annenle biraz yalnız kalmaya benim de hakkım yok mu? Hem çiftliğe geldiğinde seninle ilgilenmekten benim yüzüme bile bakmayacak.”“Doğu bu söylediğin çok ayıp, küçük bir çocukla atıştığına inanamıyorum.” Güneş odaya girdiğinde Doğu’nun konuşmasını duymuş ve kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı. Işık annesinin sesini duyunca telefondan sesini ona duyurmaya çalışmak için bağırınca Doğu irkilerek telefonu kulağından uzaklaştırmıştı. “Baba, annemle konuşmak istiyorum.” Doğu telefonu karısına uzatırken onun kollarında uyuklayan bebeği almak için ellerini uzatmıştı. Güneş şaşkın bir şekilde kocasına bakarken Doğu onu rahatlatmak için gülümsemiş ve “O telefonda konuştuğunu ben büyüttüm, yani bir bebek nasıl tutulur biliyorum!” dediğinde Güneş’in içi acımıştı. Şu birkaç günde Güneş bebekle neler çektiğini hatırlayınca Doğu’nun yaşamış olabileceği zorlukları tahmin bile edemiyordu. Sonunda bebeği onun kollarına bırakarak telefonu kulağına götürmüştü. “Hayatım, nasılsın?”“Anne babam beni almadı yanına.” Işık’ın sesi neredeyse ağlayacak şekilde çıkıyordu. Bunu hisseden genç kız içinin ezildiğini hissetmişti. “Babanın acil gelmesi gerekiyordu hayatım, ona kızma tamam mı? Hem sana bir sürprizim var, bir kardeşin oldu…” Işık şaşkın bir şekilde Güneş’e “Sizin çocuğunuz mu oldu?” diye sorarken Güneş’in bakışları kocasına çevrilmişti. Doğu kollarında ki bebeği dikkatli bir şekilde yatağa yatırmaya çalışıyordu. Gülümseyerek ona bakarken “Hayır hayatım, annenin…” kısa bir duraksama yaşadıktan sonra derin bir iç çekerek konuşmasına devam etmişti. “Esra’nın bir bebeği oldu, üstelik çok güzel bir kız…” Işık sessizleşmişti. Konuşmayınca Güneş “Işık, bir şey söylemeyecek misin?” dedi. Işık telefonu kapatmadan önce “Seni özledim anne, ne zaman geleceksin sen?” dedi. “Güneş’in yüzü asılmıştı. Işık bebek hakkında bir şey söylememişti. Derin bir iç çekerek “Hafta sonu senin için geleceğim hayatım, şimdi Şahin abini üzme ve baban gelince de uslu dur.” Doğu karısının oğluyla konuşurken sözlerini dikkatle seçmeye çalışmasını hayranlıkla izlemişti. Telefonu kapattıktan sonra gözüne gelen yaşları geri göndermeye çalışarak hüzünlü bir şekilde kocasına bakmıştı. Doğu dayanamayarak karısını kollarının arasına çekerken saçlarını okşamaya başlamıştı. “Sakın ağlayayım deme, gözyaşlarına dayanamıyorum.” Dediğinde genç kız hıçkırarak sıkıca kollarını kocasına sarmıştı. “Kardeşini kabullenmeyecek!” “Tamam, ona zaman ayırmalısın…”“Ama bebeğin suçu ne? Işık gibi harika bir ağabeyden mahrum kalmak onun için iyi olmayacak.” “Hadi ama yapma böyle…” Doğu karısını elinden tutarak yatağına oturtmuş ve kendisi de yanına oturarak kollarının arasına karısını çekmişti. Genç kız kısa süren ağlamasını keserek huzurlu bir şekilde oturur vaziyette kocasının kollarında uyuya kalırken Doğu onun ne kadar yorulmuş olduğunu anlayabiliyordu. İçine sığmayan genç adam karısını yatağına yatırarak üzerini örtmüş kendisi de yanına uzanmıştı. Şimdi genç kız kocası ile bebeğin ortasında huzurla uyuyordu. Sabahın ilk ışıklarında uyanan genç kız bir gariplik hissetmişti. Deliksiz bir uyku çektiğini yadırgayan Güneş hızla yattığı yerde doğrularak yanında olması gereken küçük bedeni aramış ama bulamamıştı. Yoktu.“Doğu!” sesi evi adeta inletmişti. Korkuyla odadan çıkarken onun sesini duyan Kemal ve yeni gelen kadın genç kıza endişeli bir şekilde bakıyordu. Doğu da kucağında bebekle Işık’ın odasından çıkınca Güneş derin bir nefes alarak bebeği Doğu’nun kollarından almıştı. “Çok korktum bir şey oldu diye…” Doğu esneyerek elini ağzına koyarken Güneş gözlerini kısarak kocasına bakmıştı. “Sen uyumadın değil mi?” Doğu omzunu yukarıya kaldırarak umursamadığını belirtmiş ve kimseye aldırmadan karısının yanağına masum bir öpücük kondurarak “Günaydın hayatım.” Diyerek genç kızın kızarmasına gülümseyerek kendi odasına geçmişti. Güneş Kemal ve kadının sırıtmasına ters bir bakış atarak “Tiyatro bitti hadi işinize…” dediğinde Kemal kısa bir kahkaha atarak başını iki yana sallamıştı. “Bu yaptığın hiç doğru değildi Doğu!” Doğu karısının yastığına başını gömerek yastığa yayılan kokusunu içine çekiyordu. “Çok uykum var hayatım, sonra tartışsak?” “Ben çok üzgünüm, beni uyandırmalıydın, tek başına sabaha kadar uykusuz kalmazdın o zaman.”“Senin dinlenmeye ihtiyacın vardı, hem antrenman olmuş oldu…” dediğinde Güneş şaşkınlıkla kocasına bakmıştı. “Antrenman mı?” Doğu başını kaldırarak çapkın bir gülümseme ile karısına bakmıştı. “Neden şaşırdın karıcım, bizim bebeğimizin bakımını sadece senin üzerine yıkacağımı mı düşünüyordun?”“Bizim bebeğimiz mi?” Doğu başını sallayarak şoka uğramış karısına bakarken hala yüzünde kocaman bir sırıtma vardı. “Hadi ama karıcım, çocuk istemediğini bana söyleyemezsin, üstelik kendinin bile olmayan bu bebeğe bu kadar çok sevgi gösterirken…”“Doğu beni çıldırtma… Tamam bende çocuk istiyorum ama…” Kapı tıklatıldığında ikilinin konuşması bölünmüştü. “Efendim ziyaretçiniz var…” Doğu bıkkınlıkla yerinden kalkarak kapıya yönelmişti. Aşağıda onları bekleyen Kader bebeğin gerçek babası olduğunu söyleyen adam ve karısını heyecanlı bir şekilde kendilerine doğru gelişini izlemişti. “Daha kargalar…” Güneş genç adamın karnını dürterken kadın ağlayarak öne doğru atılmış ve Güneş’in kollarında ki bebeği kendi kollarına almıştı. “Bebeğim…” Güneş kadının içten bir şekilde bebeği sahiplenmesi karşısında yutkunarak adamın Doğu’ya uzattığı zarfa bakıyordu. “O nedir?” Doğu şaşkınlıkla eline tutuşturulan dna testine bakıyordu. “Dna testini yaptırmış…”“Bu kadar çabuk mu?” Adam derin bir nefes çekerek anlayışla genç kıza bakmıştı. “Paranın neler yapacağına inanamazsınız. Ayrıca hastane bize ait olunca testi yaptırmak hiç zor olmadı.” Doğu dikkatle adamı inceliyordu. Adam da yapmacık hiçbir hareket göremeyince karısının yanına giderek kağıdı ona uzatmıştı. “Bebek onların hayatım, gerçekten üzgünüm…” Güneş başını sallayarak “Üzülme hayatım, Kader için en iyisi bu… Ama hala bebeğin yasal vasisi benim. Bu yüzden yasal prosedür zaman alacak gibi.” Adam anladığını belirten bir işaretle başını sallarken bebeğin eşyaları hazırlanmaya başlamıştı bile. Süt anne de onlarla birlikte gidecekti. Sadece birkaç saat içinde evden bebekle birlikte ayrılan çiftin arkasından hüzünle bakan Güneş başını kocasının göğsüne yaslamış ve kollarını onun bedenine dolamıştı. “Büyüyünce çok güzel bir bebek olacak.” Doğu gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu. Güneş ilk kez ona bu kadar samimi davranıyordu. Rahat ve kendisini kabullenmiş bir şekilde. Onlar eve girerken Kemal kahvaltının hazır olduğunu söyleyerek onlara bilgi vermişti. Doğu isyanla “Çok uykum var!” derken karısını da elinden tutarak odaya doğru sürüklemeye başlamıştı.“Doğu ne yapıyorsun sen?” “Sadece karımla birlikte uyumak istiyorum… Birkaç saat içinde yola çıkmazsam Işık beni bitirir…”“Evet gitmen gerekiyor.” Güneş hüzünlü bir şekilde kocasının sözlerini onaylamıştı.ikili odalarına girdiğinde Doğu karısını yatağa doğru yönlendirerek yatırmış ve kendisi de yanına yatarak karısını kollarının arasına çekmişti. Güneş onun davranışlarına sesini çıkarmadan sakinlikle uyum sağlıyordu. Doğu’nun göğsüne çekilen başını hafif kıpırdatarak iyice yerini belli ederken genç adamın heyecanla atan kalbinin üzerine elini koymuştu. Mutluydu… Mutlu olmak için istediği her şeye sahipti. Doğu elini saçlarının arasından ensesine götürürken Güneş birden irkilmişti.“Hala gıdıklanıyor musun?” Güneş dehşetle gözlerini açarak kocasına bakarken Doğu küçük bir kahkaha atmıştı. “Evet hala gıdıklanıyorsun…” Güneş yerinden doğrulmaya çalışarak kocasının kollarından kurtulmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. “Doğu hayır… Doğu yapma…” Odayı kahkaha ve yalvarma sesleri kaplarken gelecek günlerin daha mutlu geçmesi için içinden dua ediyorlardı. **“Evet hayatım, tamam hayatım… Geleceğim dedim ya…” Güneş son sözlerini biraz sert bir şekilde söylemişti. İki gündür Doğu onu her fırsatta arıyordu. Ders aralarında, okul çıkışında, her fırsatta karısını arıyor onunla konuşuyordu. Güneş okulda bir casus olduğundan bile şüphelenmeye başlamıştı. Adımını nereye atsa kocasının haberi oluyordu. Sonunda pes ederek “Tamam Doğu, yarın geleceğim dedim ya…” diyerek telefonu kocasının suratına kapatmıştı. Kemal genç kıza bakarken gülümsemeden edememişti. Patronu şaşılacak derecede değişmişti. Güneş’in dengesiz hareketleri de değişmişti. Derin bir iç çekerek ertesi gün olacaklara kendisini hazırlamaya çalışıyordu. “Senin şu patronun bazen çekilmez oluyor Kemal…” “Benim patronum sizin eşiniz hanım efendi…”“Kemal benim sabrımı zorlama…” Kemal gülümseyerek elinde tuttuğu zarfı genç kıza vermişti. “Nedir bu?” Güneş zarfı açarken Kemal onun tepkisini ölçmek için dikkatle onu izliyordu. Sonunda zarfın içinden çıkan fotoğrafları gören Güneş şaşkınlık ve bir o kadar duygusal bir şekilde “Ben bunları tamamen unutmuştum, çok güzel çıkmışlar…” dedi. Zarfın içinden Kemal’in nikahta çektiği fotoğraflar vardı. Fotoğrafların en altında olan resim ise Güneş’in gözlerinin büyümesine neden olmuştu. Doğu’nun tam Güneş’in alnına dudaklarını kondurduğu anda ki kare gerçekten iki aşık gibi onları göstermişti. Genç adam bir yandan karısını öperken bir yanda da gözleri kapalı bir şekilde onun kokusunu içine çekiyordu. Güneş birden ürpermişti. O anda sanki kocası yanındaymış gibi bir hisse kapılmıştı. “Bunlar çok güzel çıkmış, teşekkür ederim.” Dediğinde yanağından aşağıya akan yaşa engel olamamıştı. “Yarın sabah erkenden çıkalım, vakit kaybetmek istemiyorum.” Kemal ona anlayışla bakarken gülümsemişti. İkili evden içeriye girerken Güneş hala resimlere bakıyordu. Ellerinin kocasının yüzüne gezdirirken nikahın her anını çeken Kemal’e içten teşekkür ediyordu. Gece boyu Doğu ile konuşmuş ve sabah erkenden Kemal’in kapısını tıklatmasıyla uyanmıştı. Sonunda yola çıktıklarında ise saat sabahın yedisini gösteriyordu. Güneş yol boyu alamadığı uykusunun acısını çıkarır gibi uyuklarken Doğu heyecanla onu bekliyordu. Birkaç saat sonra Kemal’i arayan Doğu nerede olduklarını sormuş ve aldığı cevapla heyecanı daha da çok artmıştı. Karısı evine dönüyordu. İki günlüğüne de olsa onun yanında olacaktı. Üstelik ona harika bir sürprizi de vardı… Birkaç saat sonra çiftliğe varan Güneş’in şaşkın yüzünü görünce de bu sürprizin doğruluğundan bir kez daha emin olmuştu.****************
Umarım beğenmişsinizdir arkadaşlar. Bu arada diğer bölüm final olacak.
53. BÖLÜM <<<<<<——–>>>>>> FİNAL
100150cookie-checkÜSAO 54. Bölüm
Bitmesine çok üzülüyorum ama çok güzel bir şekilde bitecek diye seviniyorum da bölüm yine süperdi final bölümünü bekliyorum bakalım neler olacak
Evet her güzel şeyin sonu vardır. Son olmalı ki yeni başlangıçlar olsun. Sevdim bunu.
[…] ÜSAO 54. Bölüm […]
[…] ÜSAO 54. Bölüm […]