Hava sabahkine göre daha da kasvetli bir hal almıştı. Genç kız arabayı yavaş bir şekilde sürerken dikkatli olmaya çalışıyordu. Ne de olsa araba ona emanetti. Arabanın radyosunu açarak içini Karadeniz müziği ile doldururken ses sistemine hayran kalmadan edemedi. Farkında olmadan sesi daha da açarken yoldan geçen diğer şoförlerin bakışlarına aldırmayarak arabayı limana doğru sürdü. Güvenlik kapısından geçerken kendisini arabanın içinde gören güvenlikçinin şaşkın ifadesine neredeyse gülecekti. Radyoda Ekin Uzunlar’ın ciğerim yanıyor şarkısı çalarken sesin yüksek olduğunun farkında bile değildi. Arya kendisini müziğe kaptırdığında parmakları direksiyon üzerinde ritim tutuyordu. Arabayı park ederken kapıda kendisine gülerek bakan Akın’ı görünce utanarak radyoyu kapattı. Arabanın kontağını kapatarak aşağı inerken genç adamın yüzünde hala aynı gülümseme vardı.
“Neden şu yüzünde ki sırıtmaya benzeyen gülümsemeyi yok etmiyorsun?”
“Çok ayıp yengecim, benimle bu şekilde konuşman hiç hoş değil.”
“Akın lütfen, benimle uğraşmayı bıraksan…”
“O zaman zevki kalmaz ki bu hayatın.” Akın’ın sözleri ensesine inen hafif darbe ile kesilmişti.
“Kızı rahat bırak Akın,” Aras’ın kapıya çıkmasıyla Akın’ın yüzü asılmıştı.
“Hep böyle yapıyorsun abi, ne zaman yengeme sataşmak istesem mantar gibi aramıza bitiyorsun.” Akın’ın sözleri ile Arya şok olurken Aras alışık olduğu kardeşine hiç şaşırmamıştı.
“Uzatma, hadi sen eve geç benim az işim var.”
“Neden ben kurban seçiliyorum. Ben anlamam birlikte eve gideceğiz.”
“Akın, yarın için alacaklarım var, peşimde dolaşmak istediğine emin misin?” dediğinde Akın bir Aras’a bir de Arya’ya bakmıştı.
“Anladım, ben kaçar ama eve gitmem. İşin bitince haber et bana birlikte dönelim. O zamana kadar mahallede takılırım ben.” Aras yanlarından hızla uzaklaşan kardeşinin arkasından bakarken başını iki yana sallamıştı.
“Hiç akıllanmayacak.” Arya’nın kendisine baktığını görünce genç kızın elinden arabanın anahtarını alarak “Hadi gidelim, işimiz var,” dediğinde Arya ona gözlerini kısarak bakmıştı.
“Ben neden geliyorum?”
“Kıyafet almayacak mısın?” Arya gelen soruyla yutkunmuştu.
“Ben hallederim, senin gelmene gerek yoktu,” dediğinde Aras kaşlarını çatarak genç kıza baktı.
“Bunu duymamış olayım, babaannem bu dediğini duysaydı ikimizi de bastonla kovalardı.”
“Ama…”
“Hadi Arya, çok iş var yapılacak.” Aras cebindeki kağıdı çıkararak kızın şaşkın bakışları arasında okumaya başlamıştı.
“Önce sana kıyafet alacağız, sonra çiçek ve çikolata seçeceği, bu benim işim. Sonra amcan yoktu değil mi?” diyerek başını kaldırdığında Arya’nın şaşkın ifadesine gülmüştü.
“Ne oldu?”
“Sen liste mi yaptın?”
“Babaannemin kesin emri var, her şey eksiksiz olmalı.” Arya gülerek nefesini dışarı vermişti. Arabaya bindiklerinde nereye gideceklerini düşünmeye başlamıştı.
“Avm’ye mi gidelim yoksa meydana mı?”
Meydan daha iyi, kapalı alan beni basıyor.” Aras kıza onay vererek direksiyonu meydana çevirmişti. Akşama kadar uzun sokakta mağazaları gezdiler. Arya’nın giydiği hiçbir kıyafeti genç adam beğenmiyordu. Her birine bir kusur bulurken genç kız isyan bayrağını çekmek üzereydi.
“Yeter artık, lütfen dışarı çıkar mısın?” Aras’ı mağazadan kovan genç kız az önce gözüne takılan lila rengi elbiseyi denemeye karar verdi. Üzerine tam oturan elbiseyi beğenen genç kız mağaza görevlisine hemen onu paketlemesini rica ederken Aras’ın kapı önünde dolandığını görünce başını iki yana sallayarak “İşim var,” diye yakındı.
Elinde paketle mağazadan çıkan genç kız Aras’ın keskin bakışlarıyla karşılaşmıştı.
“Ne oldu?”
“Alırken neden beni çağırmadın?”
“Niye çağırayım?”
“Alacaklarının hepsini ben karşılayacağım, bunu sakın bir daha yapma.” Arya bir şey söylemek istemiş ama Aras genç kızın kolunu tutarak onu gözüne kestirdiği ayakkabıcıya sürüklemişti. İkili neredeyse mağazalar kapatana kadar alış veriş yapmıştı. Arya’nın her itirazına karşılık Aras onu susturuyordu. Sonunda pes eden genç kız Aras’ın almak istediği her şeye izin vermek zorunda kalmıştı. Genç adam yeğenlerine bile oyuncak almıştı. Tabi Ecem’e alıyorum adı altında bunu yapınca Arya alışveriş bitene kadar bunu anlamamıştı. Genç kızın telefonu çalınca Arya gerilerek telefona baktı.
“Annecim,” dediğinde karşıdan gelen soruyla genç kız cevap vermişti.
“Birazdan geleceğim anne, Aras ile meydandayız.” Kadın eve geç kaldığını söyleyerek kızına gelmesini söylerken Arya evdeki misafirleri hatırlayarak elini alnına koymuştu. Telefonu kapattığında Aras merakla genç kıza bakıyordu.
“Sorun ne?”
“Annem eve dönmemi istedi. Misafirleri tamamen unutmuşum, çok ayıp oldu.”
“Şimdi çıkıyoruz zaten,” arabaya doğru elleri dolu bir şekilde ilerleyen ikili dikkatli bakışların hedefinde olduklarını biliyorlardı. Kendisi olmasa da Aras’ın Trabzon’da tanındığını biliyordu. İkili arabaya binerek yola çıktıklarında oldukça sessizlerdi.
“Yarın annen de gelecek mi?”
“Sanmıyorum, sen bunu dert etme.” Arya sıkıntılıydı. Bir aksilik çıkmasını istemiyordu.
“Umarım bir aksilik çıkmaz. Babamın yeni bir krizi atlatacağını sanmıyorum.”
“Merak etme, her şey yoluna gidecek.” Aras arabayı evin bayırına soktuğunda birkaç dakika sonra evin önüne gelmişlerdi. Genç kız kapısını açarak aşağıya indiğinde Aras’ta paketleri vermek için onunla birlikte inmişti. Arabanın kapıları kapandığında hemen yanlarına park eden abisinin arabası ile genç kız gerilmişti. Selim arabadan inerek dikkatle kardeşi ve Aras’a baktı.
“Hayırdır Arya, nereden geliyorsunuz?” Arya arabadan inen yengesi Esma ile bakışları ona döndü.
“Çarşıdaydık abi, hoş geldiniz. Geleceğinizi bilmiyordum.” Selim şüpheyle Aras ve Arya’ya bakarken evin kapısından dışarıya çıkan Emine Hanım olaya müdahale etmişti.
“Geldiniz mi çocuklar, hadi içeri geçin.”
“Anne, ne oluyor? Bizi çağırdın ama kapıda karşılaştığım manzaraya bak.”
“Evde konuşuruz evladım, hadi hem misafir var hem de ananen içeride.” Selim ananesinin evde olduğunu duyunca gülümseyerek hızla eve doğru ilerlemeye başlamıştı. O da en az diğer kardeşleri gibi Hatice kadına düşkündü.
“Hoş geldin oğlum, gel sende bir çayımızı içersin.”
“Yok Emine anne, evdekiler bekliyor. Yarın kısmetse içeriz.” Dediğinde Arya ve Esma şaşkınlıkla Aras’ın yüzüne bakmıştı. Arabasından indirdiği paketleri genç kızın eline tutuşturarak direksiyona geçti. İki kez korna çalarak yola çıkarken Esma şaşkınlıkla Arya’ya bakmıştı.
“Neler oluyor Arya, neden anneme anne dedi?” Arya yengesinin sorusu ile yutkunurken arabanın içinden peltek bir şekilde “Hala!” diye bağıran Gül ortamın havasını değiştirmişti.
“Halacım, sen mi geldin?” Arya can simidi gibi yeğenine tutunurken Esma görümcesine gözlerini kısarak bakmıştı.
“Boşuna uğraşma Arya, nasılsa öğreneceğiz.” Erkek yeğeni Ali de annesinin elinden tutarak eve doğru ilerlediler. Eve girdiklerinde uzun zaman sonra ilk kez bu kadar kalabalık olduklarını düşünen genç kız derin bir iç çekmişti. En son abisinin düğününde bu kadar kalabalık olmuşlardı. İki abisi de ananesinin iki yanına oturmuş yaşlı kadının kolunun altına yerini almıştı.
“Şunlara bak, sanırsın küçük çocuk.” Yanına gelen Alya’nın sözleri ile Arya gülümsemişti.
“Sorun yaşamadınız değil mi?” Arya köşede oturmuş abilerini izleyen Gülşen’i göstererek sormuştu.
“Yok canım, iyi anlaştık. İyi kız ama biraz çekingen sanırım.” Alya dikkatle Gülşen’i izlerken Arya ona hak vermişti. Arada Serdar’a attığı bakışlarını yakalayan Alya ikizinin kulağına eğilerek sessizce fısıldadı.
“Bak sana söylüyorum, bu kız bizim oğlana yanık,” dediğinde Arya elini ağzına kapayarak gülmesini batırmıştı. Abisinin bakışları ile çakışan bakışları ile yutkunan genç kız Selim’in “Ee anlatın bakalım, az önce gördüklerim neydi öyle?” diye sormasıyla salonda kısa süreli bir sessizlik oluştu. Ahmet Bey başköşeye oturmuş ailesini keyifle izlerken kucağına tırmanan torununu dizine oturtarak saçını öpmüştü. Oğlunun sorusu ile oluşan sessizliğe karşılık adam rahat bir şekilde iki oğluna baktı.
“Sizi ben çağırdım, biliyorsunuz bir süredir Arya’nın evlenme durumu vardı,” dediğinde Serdar hızla yerinden kalkmıştı.
“Öyle bir şey olmayacak.” Serdar’ın konuşmasıyla Ahmet Bey kaşlarını çatarak oğluna baktı.
“Kızım üzerindeki söz hakkı sadece bana ve annenize aittir Serdar, şimdi otur yerine.” Serdar babasının ses tonundan çekinerek yerine otururken bakışları ile Arya’yı delip geçiyordu. Onun bakışlarını gören Selim kardeşine bakarak “Serdar, kızı rahat bırak,” diye uyarıda bulunmuştu. Selim babasına dönerek her zamanki sakin haliyle sordu.
“Peki Arya’nın cevabı ne?” genç adam emin olsa da bir kez daha sözlü olarak onaylatmak istemişti.
“Dün kardeşinle konuştuk. Arya evlenmek istediğini söyledi,” dediğinde Serdar yeniden ayağa kalkarak “O adam seni zorladı mı?” diye çıkıştı.
“Serdar!”
“Serdar!” hem abisinden hem de babasından veto yiyen genç adam yüzünü asarak yerine oturmuştu.
“Hayır abi, kimse beni zorlamadı. Hem evlenmek istemediğimi en iyi sen biliyordun,”
“O yüzden soruyorum ya,” Serdar’ın çıkışıyla Arya gülümsemişti.
“Belki de böylesi daha hayırlıdır abi, üstelik her konuda Aras’ın beni desteklediğini bilmen gerekiyor.”
“Ya okul, staj?”
“Stajı burada, limanda yapacağım. Hatta dün başladım bile.” Serdar ve Selim şaşkınlıkla kardeşlerine bakarken onun İstanbul da bir hukuk firmasında staj hayali olduğunu bildikleri için duraksamıştı.
“İstanbul, ne oldu gitmene izin vermedi mi?”
“İstanbul’daki firma staj belgelerimi geri gönderdi.” Serdar şüpheyle genç kıza bakarken Arya ona fırsat vermeyerek devam etmişti.
“Ayrıca burada olmam daha iyi. Alya zaten staj için Sakarya’ya gidecek, bizimkilerin yanına biri kalır.” Bakışlar bu kez Alya’ya dönmüştü. İki abi de yeni öğrendikleri bilgileri sindirmeye çalışıyordu. Selim kardeşini daha fazla strese sokmamak için konuyu değiştirmek istemişti.
“Arya karar verdiyse bize saygı duymak düşer. Hem bu şekilde kardeşimiz gözümüzün önünde olur değil mi Serdar?” Serdar abisinin ne yapmak istediğini anladığında ona ayak uydurmuştu.
“E ne zaman gelecekler?”
“Yarın,” Ahmet beyin cevabı ile iki adamla ayaklanmıştı.
“O kadar çabuk mu?” ikisi aynı anda konuşunca salondaki kadınlar adamların tepkisine kıkırdamıştı.
“Babacım, neden kızdın?” Gül’üm sorusu ile Selim kızına baktı. Küçük kızın gözleri dolu dolu olmuştu.
“Kızmadım küçüğüm, hadi sen annene git sana yemek yedirsin.” Babasının dizinden kızını alan Selim, küçük kızı ortamdan uzaklaştırmak istemişti. Esma kocasından kızını alarak salondan çıkarken Hatice kadın sözü aldı.
“Çok konuşmayın bakalım, babanız Arya’nın kararını uygun bulmuş, size abi olarak kardeşinizin arkasında durmak yakışır. Ben oğlanı tanıyorum. Aras oğlum kızımıza iyi bakar.”
“Sen öyle diyorsan anane, ne yapalım. Bir gün gidecekti zaten ama çok erken oldu.” Selim sözlerini bitirir bitirmez bakışlarını Alya’ya çevirdi.
“Bana bak, yarın bir gün karşımıza evleneceğim diye sakın çıkma, Arya’yı verdik, sen biraz daha kal elimize.” Arya abisinin sözleri ile gözleri kocaman açılırken arya ikizinin ifadesine gülmeden edemedi.
“Abi sen ne diyorsun?”
“Duydun küçük hanım, sen kolay evlenemeyeceksin,” dediğinde Alya ikizine dönerek “Vazgeç evlenmekten, senin yüzünden evde kalacağım,” dedi. Kızın ani çıkışı ile kadınlar gülerken Ahmet Bey homurdanarak Alya’yı uyarmıştı.
“Şu diline hiç hakim olamıyorsun kızım, başına iş açacaksın bir gün.”
“Ama baba ne söylediğini duydun?”
“Neden bu kadar tepki veriyorsun, yoksa bilmediğimiz bir durum mu var?” Alya gelen soruyla yutkunmuştu. Abisi öyle bir şekilde sorumuştu ki sorusunu biran kendisinden şüphe etti.
“Ne alakası var abi, şimdi olmasa da bende bir gün evleneceğim. Bu yaptığınız ayrımcılık. Hem Serdar abimde yakında evlenir,” dediğinde Arya ikizini dürtmüş, Serdar kızgın bakışlarıyla kardeşine bakmıştı. Alya’nın sözlerini duyan Gülşen ise yutkunarak Serdar’a bakmıştı. Genç kızın bakışlarını fark eden Arya dişlerini sıkarak Alya’ya sadece onun duyabileceği bir şekilde söylenmişti.
“Yaptığını beğendin mi Alya, kızı bir sözünle ne hala getirdin.”
“Aman canım oda elini çabuk tutsun, aslan gibi abim var.” Arya kızın sözlerine daha da şaşırmıştı.
“Sus manyak, kız ağladı ağlayacak duruma geldi.” Arya sözlerini bitirdiğinde cılız bir ses ortama yankılanmıştı.
“İzniniz olursa ben dinlenmek istiyorum,” Gülşen’in ayaklanması ile annesi Gülten Hanım kızına bakmıştı. Emine Hanım kızın yüzünü görünce bir yandan mutlu olmuş bir yandan da üzülmüştü.
“Olur mu kızım, daha yemek yemedik,” Emine Hanım araya girerken Gülten hanımda ona hak vermişti.
“Emine teyzen doğru söylüyor kızım, sabahtan beri bir şey yemedin,” dedi.
“Aç değilim Emine teyze, size afiyet olsun,” Gülşen salondan çıkarken Arya kardeşine kızgınlıkla bakmıştı. Az önce Alya’nın ağzından çıkan sözler arada kaynamıştı.
“Hadi kızlar siz sofrayı kurun, bizde Gülten’le biraz konuşalım.” Gülten Hanım yaşlı kadının sözleri ile duraksayarak Hatice hanıma baktı.
“Hayırdır Hatice anne?” yaşlı kadın yerinden kalkarak kapıya yönelirken “Gel Gülten kızım, seninle bir konuşalım. Bizimkilere kalsa konuşmayacaklar.” Emine annesine şaşkınlıkla bakarken Ahmet Bey kayınvalidesinin yine iş başında olduğunu anlamıştı. İçi rahat bir şekilde iki oğluna bakarak onlarla sohbet etmeye başladı.
Yaşlı kadın kızların odasına girerek kapıyı açık bırakmıştı. Arkasından gelen Emine ve Gülten’e bakarak yatağa oturdu. Emine annesinin yanına otururken Gülten Hanım hemen karşısında odaya yeni yerleştirilen tek kişilik yatağa oturmuştu.
“Hayırdır Hatice anne, bir şey mi oldu?” Gülten Hanım merakla yaşlı kadına bakarken Emine oldukça gergin bir şekilde bekliyordu. Karşısında ki kadının cevabı hem oğlunun hayatını değiştirecek hem de kızının.
“Sen de istersen hayır olur kızım, sen istersen olur elbet,” dediğinde kadın daha da meraklanmıştı.
“Seni dinliyorum ana, de hele ne diyeceksen?”
“Az önce torunumun ettiği lakırdı…” Gülten Hanım biraz düşününce neden bahsettiğini anlamıştı.
“Serdar oğlumun evlenmesi mi? Çok sevindim, biliyorsunuz Serdar benim oğlum sayılır.” Hatice kadın gülümseyerek Gülten’e bakarken konuşmuştu.
“Sende istersen torunum sana da ana desin,” dediğinde Gülten Hanım şaşkınlıkla kadına bakmıştı.
“O zaten bana anne diyor?” Kadının yüz ifadesinden yaşlı kadının tam olarak ne demek istediğini anlamadığı anlaşılıyordu.
“Öyle değil kızım, diyorum ki gel he de senin kızla bizim oğlanı evlendirelim.” Yaşlı kadın sözünü bitirdiğinde Gülten Hanım şaşkınlıkla elini ağzına götürmüştü.
“Ama nasıl olur, yani…”
“Olur, hem de güzel olur. Maşallah kızın ay parçası gibi. Bizim oğlanında çok şükür işi gücü yerinde, kötü bir alışkanlığı yok. Ee yaşı da geldi, diyorum ki sen kızınla konuşsan o he derse hazır buradayken sözlerini keselim.” Kadın karşısında ki ana kıza bakarak gülümsemişti.
“Serdar oğlumun damadım olmasını çok isterim, ama Gülşen’e sormadan bir şey diyemem size. Önce bir kızıma sorayım,” dediğinde iki kadında sevinmişti.
“Konuş tabi kızım, konuş sen kızımızla. Yarın inşallah Arya’yı isteyecekler. Sende hastasın biliyoruz ama sana da moral olur dedik.” Kadın başını sallayarak onları onayladı. “O zaman kalkalım, sofra hazır olmuştur.” Hatice kadın ayaklanırken Gülten dayanamayarak sormuştu.
“Ya Serdar oğlum ne diyor bu işe?” dediğinde iki kadın gülerek ona cevap verdi.
“Serdar oğlumun mutlu olacaktır. Bizim oğlanın senin kızı sevdiğini anlamamış olamazsın.” Kadın ne diyeceğini bilememişti. Kızı için mutlu olurken konuyu ona en kısa sürede açmaya karar verdi. Üç kadın odadan çıkarak hazır masaya geçerken Serdar’ın elinde yemek tepsisi ile kendilerine doğru geldiğini görünce üç kadında bir birine bakmıştır.
“Hayırdır oğlum, nereye?” Serdar yakalandığını düşünse de normal davranarak annesine cevap vermişti.
“Gülşen’e yemek götürüyorum anne, sabahtan beri bir şey yemedi. Hava çarptı herhalde.”
“Sen o tepsiyi geri götür oğlum, Gülşen kızımı içeri çağırırım ben. Herkes masada olacak.” Genç adamın yüzü aydınlanırken annesinin sözünü ikiletmeden geri dönmüştü. Serdar’ın arkasından bakan Hatice kadın yanında ki Gülten’e dönerek gülümsemişti.
“Sende görüyorsun değil mi Gülten, bizim oğlan senin kıza kıyamıyor.” Kadın yaşlı kadının sözleri ile gülmüştü.
“Çok şükür, Allah gönlüme göre damat verdi. Hele şu birkaç ayda olanlardan sonra içim rahatladı.” Emine Hanım onun neden bahsettiğini anladığı için üzülmüştü. Kendi kardeşi aklına geldiğinde gözleri dolmuştu. Adnan mesleği yüzünden ülke ülke dolanıyordu.
“Anne, Adnan’dan haber yok mu hala. Yeğeninin nişanına gelse bari,” dediğinde Hatice kadın gülerek kızının sırtını sıvazlamıştı.
“Merak etme, haber verdim gelecektir.”
“Gelir umarım, yoksa kızların dilinden kurtulamazdı. Hem özledim onu.” Salona giren kadınlar susmuştu. Büyük masansın etrafına ek sandalyeler koyularak herkes için yer ayarlanmıştı. Dört kardeş masanın bir tarafında başköşeye Ahmet Bey ve Hatice Hanım masanın iki başına oturmuş masanın diğer tarafına da misafirlere yer verilmişti. Ahmet beyin el işareti ile yemeğe başlanırken masada büyük bir sessizlik mevcuttu. Tek ses iki kardeşin oynarken çıkardığı sesti.
“Serdar abi, yarın gezelim mi?” Efe’nin sorusu ile genç adam ona bakarken Gülten Hanım oğluna “Efe, Serdar abinin işi vardır. Sonra gezersiniz,” dedi.
“Sorun değil Gülten anne, yıllık iznim geldi zaten. Hazır sizde buradayken kullanırım gezeriz biraz.” Serdar gülümseyerek kadına cevap verirken bakışları dalgın olan Gülşen’e takılmıştı.
“Kızım yesene, beğenmedin mi yoksa?” Emine Hanım dalgın olan kızın tabağında ki yemekle oyalandığını görünce konuşmuştu. Gülşen annesinin dürtmesi ile kendisine gelirken Emine hanıma bakmıştı.
“Elinize sağlık Emine teyze, çok aç değildim zaten.”
“Olur mu öyle şey kızım, aç durulur mu?” kadının itirazına gülümsemeye çalışan genç kız karşısında oturan üç kardeşin odak noktası olmuştu.
“Sen okuyorsun değil mi Gülşen?” Esma’nın sorusu ile genç kız ona bakmıştı.
“Evet Esma abla, Allah nasip ederse öğretmen olacağım,” dediğinde Esma’nın bakışları kocasına kaymıştı. Selim de öğretmendi.
“Çok sevindim canım, bir bayan için en uygun meslek bana göre öğretmenlik. Zaten annelik içgüdüsü ile doğuştan öğretmen değil miyiz?” genç kız kadının sözlerine gülümserken akşam boyu ilk kez gülümsediğinin farkında bile değildi.
“Haklısın abla,” kızın son konuşması bu olmuştu. Yemek yendikten sonra kızlar mutfağı toparlamış yaşlılarda salonda oturarak konuşmaya başlamıştı. Kızlar işini bitirip salona döndüklerinde Serdar gülümseyerek “Hadi sizi kafelere götüreyim, çayı Boztepe de içeriz,” dediğinde ikizler sevinirken babası ve anneler başını sallayarak “Siz gençler olarak gidin, biz evde kalalım,” dediler. Gülten Hanım yorgun olduğunu söylerken bakışlar Güşlen’e dönmüştü.
“Kızım kalk hadi çıkıp biraz hava alın,” dediğinde Gülşen itiraz etmek için ağzını açtığından Alya ondan hızlı davranarak kızın koluna girip “Hadi sana kalın bir şeyler vereyim. Akşamın rüzgarı çarpmasın seni,” dedi. Serdar kardeşine minnetle bakarken Selim ve Esma uyuyan küçük kızı babaannelerine bırakıp Ali’yi alıp arabaya geçmişlerdi.
Arya Selim abisinin arabasına geçerken Efe ve Alya diğer arabada Serdar ve Gülşen ile kalmıştı. Akşamın karanlığında kafelere doğru ilerlerken Efe heyecanla etrafına bakınıyordu. Işıkların oynaştığı şehir yukarıdan müthiş bir manzara sergiliyordu. Kapalı alanda oturmak yerine bir semaver alıp balkonlardan birine oturup manzaraya karşı çekirdek çitleyip sohbet etmeye başlamışlardı. Efe meraklı bir genç olarak sorular soruyor Selim ve Serdar ona sabırla cevap veriyordu.
“Serdar abi, buralarda kiralar pahalı mıdır?” diye sorduğunda Gülşen kardeşine uyarır bir şekilde baktı.
“Efe, biraz az soru sorar mısın?” kızlar şaşkınlıkla çocuğa bakarken bakışlar Serdar’a dönmüştü.
“Kiralık evi ne yapacaksınız ki?” diye soran Arya Gülşen’e baktı.
“Annem ile Ankara’dan taşınmaya karar verdik. Henüz kesin değil o yüzden konuşmak erken…” dediğinde Serdar dişlerini sıkmıştı.
“Babamın ameliyatından sonra bakarız size uygun bir yer,” Serdar’ın konuşması ile Selim kardeşine bakmıştı. Genç adamın sıkıntısını yüzünden okuyabiliyordu.
“Burayı sevdim, Ankara’yı da seviyorum ama burası daha küçük ve denizi var.” Efe’nin son sözlerine herkes gülmüştü. Küçük çocuk Ali Efe’nin yanından ayrılmıyordu.
“Oğlum, abine o kadar yapışmamalısın, rahat otursun.” Ali omzunu silkerken Efe küçük çocuğun kafasını okşamıştı.
“Ben rahatım abi sorun yok. Sen okula gidiyor musun Ali?” Ali hevesle başını sallarken elini kaldırıp iki parmağını gösterip “İkiye gidiyorum,” dedi. Selim oğluna gülümserken Efe çocuk çok büyükmüş gibi ona iltifat etmeye başlamıştı.
“Geç oldu, eve geçelim artık. Biz eve gideceğiz zaten,” Selim ve Esma kalkarken diğerleri de onlara katılarak ayaklanmıştı. Eve dönen grup sessizce eve girerken salonda oturan Emine Hanım ve Gülten Hanım çocukları görünce gülümsemişti.
“Eğlendiniz mi çocuklar?” Gülten hanımın sorusu ile Efe annesinin yanına giderek “Anne manzara çok güzeldi, sende gelmeliydin…” dedi. Kadın oğluna sarılarak “Bir dahakine bende gelirim oğlum. Hadi bu gün yorucu geçti, yatalım.” Kızlar hayırlı geceler diyerek odalarına çekilirken Serdar da Efe’yi alarak kendi odasına geçmişti. Herkes odasına geçerken Gülten Hanım üzerini çıkarmaya başlayan kızına bakarak hüzünlenmişti. Oğlu şehit olduktan sonra en büyük dayanağı kızı olmuştu. Kendisine hem eş, hem oğul hem de evlat olmuştu.
“Gülşen, gel kızım biraz konuşalım.” Gülşen annesine dönünce duraksamıştı. Kadının ifadesindeki bir şey kızı endişelendirmişti.
“Bir şey mi oldu anne?” kızın yutkunarak yanına oturmasını hüzünlü bakışlarla izlemişti kadın.
“Seninle önemli bir konu hakkında konuşacağım. Sözümü kesmeden dinle tamam mı kızım?”
“Ne oldu anne, beni korkutuyorsun.” Kızın endişesine karşılık kadın derin bir nefes çekti.
“Korkma kızım, sadece sana bir şey soracaktım. Emine teyzen bu gün bir şey söyledi, bende sana söylemeden bir şey demek istemedim.”
“Ne oldu anne, neden üzgünsün?” genç kız annesinin neden üzüldüğünü anlamak için dikkatle ona bakıyordu. Gülten Hanım kızının elini tutarak hafif sıktı.
“Üzgün değilim kızım, sadece hüzünlendim sanırım. Kocaman kız oldun…” kadın bir süre duraksadıktan sonra konuşmasına devam etmişti.
“Emine teyzen benden seni Serdar’a istedi,” dediğinde Gülşen şaşkınlıkla annesinin elinden elini çekerek oturduğu yerden kalkmıştı.
“NE?” kız annesinin ciddi olup olmadığını anlayabilmek için dikkatle kadına bakıyordu.
“Duydun, bana eğer sende istersen Serdar’la evlenmeni çok istediğini söyledi.”
“Sen ne dedin anne?” kız merakla annesine baktı.
“Ben bu duruma çok sevindim, saklayamam. Ama önemli olan senin isteyip istememen.” Kız ne söyleyeceğini bilememişti. Şaşkınlıktan dili tutulmuştu resmen.
“Anne, Serdar biliyor mu annesinin istediğini?” Kız ellerini birleştirerek belli etmese de heyecanla beklemişti.
“Sanmıyorum, önce sana sormak istedi sanırım.” Genç kızın yüzü duydukları ile asılmıştı. Kadın kızının asılan yüzüne gülümseyerek baktı.
“Ne diyorsun kızım?”
“Anne, Serdar’a sormadan bir yakıştırma yapmış Emine teyze. Ben evet desem ne olacak ki, Serdar ister mi?” kızın sözleri ile Gülten Hanım derin bir rahatlama yaşamıştı. İçi rahatlayarak kızına bakarken gülümseyerek yeniden kızın elini tuttu.
“Bak kızım, sen kabul edersen Serdar dünden razı olacaktır.”
“Ne?”
“Ah benim saf kızım, oğlanın bakışlarından hiç mi anlamadın sana nasıl baktığını? Bu gün sana olan bakışından emin oldum ben kızım, Serdar oğlum seni mutlu edecek.” Gülşen’in aklı annesinin sözleri ile karışmıştı. Bu akşam Alya’nın sözlerini düşününce yüzü utançla kızarmıştı.
“Alya beni kastederek konuştu değil mi?”
“Sence kızım?” Gülşen elleri ile yüzünü kapatırken kadın kızını hareketi ile gülümsemişti.
“O zaman yarın Emine’ye olumlu cevap vereceğim?” dedi. Kız annesinin yanına oturarak kadına sıkıca sarılmıştı. Utansa da annesine başını sallayarak cevap verdi. Onlar anne kızdan çok arkadaş gibiydiler. O gece iki gençte sabaha kadar uyuyamamıştı. Serdar kızın dayıoğlunu düşünürken Gülşen genç adamı düşünerek sabahı sabah etmişti.
***
YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN ARKADAŞLAR. YORUMLARA GÖRE HİKAYENİN GİDİŞATI DEĞİŞEBİLİR.
15.BÖLÜM <<<<<<—–>>>>> 17.BÖLÜM
Serdar’la Gülşen yakıştı bence. Aras’la Arya da öyle
bence de çok yakıştılar.
Güzel bölümdü ellerine sağlık. Serdar ile Gülşen çok yakıştılar
teşekkür ederim. bende yakıştırdım. 🙂
Etraf sanki fazla durgun gibi. Hareketli sahneler ne zaman başlayacak?
bir iki bölüme başlar diye düşünüyorum.
Ellerine emeğine sağlık yazarcım yine güzel bir bölüm okuduk
teşekkür ederim. 🙂
Çok güzel bir bölümdü yazarım ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık Gülşen ile Serdar çok tatlı oldular onlar da çok mutlu olurlar inşaallah Aras in annesi bir dahaki bölüm bir şey yapmasa bari
Aras’ın annesi gittikçe saldırganlaşacak gibi. Bakalım ne olur.
Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
Çok güzel çift olacaklar
Bakalım yeni bölümde neler olacak
teşekkür ederim. 🙂
Gülşen ve Serdar iyi oldular arya ve aras ta akın ve zeynwpte olsun herkes mutlu olsun
Sıra yavaş yavaş onlara geliyor. 🙂
Ya çok güzel bi bölümdü sonunda gülşen serdar oldu tam oldu çok güzel olacaklar Aras ve Arya ikilisine bayılıyorum zaten harika bi bölümdü yazarcığım haftayı sabırla bekliyor olacağım
Harika bir bölümdü emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ Gülşen ve Serdar harika bir çift olacak darısı Akın ve Zeynep’e ❤️
Yine bayılarak okuduğum bir bölümdü, ellerine sağlık
Teşekkür ederim
Bu ikiliye bayıldım yaa alyaya kimi yapacaksın çok merak ediyorum 🙂
Alya sürpriz olacak gibi..
Bu çiftte iyi oldu bence hadi bakalım hayırlısı ortalık sanki bundan sonra hareketlenecek merakla bekliyorum .