Türk ailesi ve misafirleri sabahın ilk ışıklarıyla kalkmıştı. Evdeki kızlar kahvaltıyı hazırlarken Serdar yanına Efe’yi de alarak kahvaltı için ekmek almaya evden ayrılmıştı. Arya ocağın önünde patates kızartırken Alya da masayı hazırlıyordu. Gülşen yardım etse de uykusuz olduğu için oldukça dalgındı. Onun dalgınlığı ne Emine hanımın ne de kızların gözünden kaçmamıştı. Emine Hanım salona geçerek Gülten Hanım ile kızların masayı hazırlamasını izlerken kadına döndü.
“Gülşen kızımla konuşmuşsun Gülten, bu dalgınlığının başka sebebi gelmiyor aklıma.” Kadın başını sallayarak gülümsemişti.
“Konuştum Emine,” Gülten Hanım salona kızların girmesi ile susmuştu.
“Ee ne dedi kızımız, zorlamasaydın.” Emine Hanım yeniden masanın ortasına kahvaltılıkları yerleştiren kıza bakmıştı. O kadar dalgındı ki kendisine baktıklarının farkında bile değildi.
“Yok emine, zorlamadım. Başta çok şaşırdı, sanırım Serdar’ın tepkisinden çekiniyor.”
“Kabul etti yani,” Emine Hanım kadının diğer söylediklerine aldırış etmemişti bile. Kadın başını sallarken Emine Hanım ellerini dizine vurarak “Çok şükür,” deyip ayağa kalktı. Onun bu ani tepkisi ile elinde ki bardağı masaya düşüren genç kız kırılan bardağın cam parçalarını toplamak için acele ile uzanınca “Ahh..” diye acıyla inlemişti.
“Ah be kızım, niye dikkat etmezsin. Bir şey oldu mu?” Gülşen mahcup bir şekilde kesilen elini saklamaya çalışsa da seslere gelen Arya ve Alya kızın elini tutarak onu banyoya sokmuştu.
“Masada rezil oldu,” Gülşen üzgün bir şekilde kızlara bakarken Alya dilini tutamayarak “Sen asıl elinin halini görecek olan abimi düşünsen iyi edersin. Çok kızacak,” dediğinde Gülşen yutkunarak kıza akmıştı.
“Alya, kes şunu…”
“Ne yalan mı? Abim bir kıza bakamadınız diye bize kızacak.” Gülşen iki kardeşin konuşmasına hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Serdar’ın kendisini kardeşlerini endişelendirecek kadar düşünmesine şaşırsa da bir yandan da mutlu olmuştu.
“Merak etmeyin, size kızmaz. Hem benim sakarlığımın sizinle ne alakası var?”
“O işler öyle olmuyor canım. Misafire iş yaptırdığımızı söyleyecek…” Alya’nın sözlerinin bitmesi ile salondan gelen sesle üç kızda yutkunmuştu.
“Allah aşkına anne, niye kıza iş yaptırıyorsunuz? Nerede şimdi?” Serdar’ın gür çıkan sesi ile Alya ikizine ‘duydun mu?’ bakışı atarak imayla gülümsemişti. Banyonun kapısının vurulmasıyla kızlar yerinde sıçradı.
“Arya, müsait misiniz?” genç kız bakışlarını kaçıran Gülşen’e gülümseyerek “Değiliz abi, kapının önünden çekilirsen mutlu olacağız,” dediğinde kapıya sertçe inen darbe ile kızlar korkmuştu.
“Arya beni deli etme, nasıl oldu Gülşen’in eli? Doktora gidelim mi?”
“Yok daha neler? Küçük bir kesik,” diyen Alya kızın eline baktığında temizlenen kan ile kesilen yerin derisinin kalktığını görünce dişlerini sıkmıştı.
“Bence de doktora gitmelisin, elin fena kesilmiş.”
“Ama…” Kız daha itiraz edemeden Arya kapıyı açarak kızgın bir boğaya benzeyen abisine “Onu doktora götürelim abi, yara derin görünüyor,” dediğinde Serdar kimseye aldırış etmeden kızın elini tutarak incelemeye başlamıştı. Kesilen kendi eliymiş gibi canı yanan genç adam kenarda duran temiz havlulardan birini alarak yarayı sardı.
“Biz hastaneye gidiyoruz, siz kahvaltınızı yapın.” Gülşen genç adama müdahale edemiyordu. Nitekim elini tutan sıcaklığın etkisinden kurtulamamıştı.
“Bende geleyim mi abi?” Arya’nın sorusunu duymayan genç adam kızı dış kapıya doğru götürdü.
“Ne oldu oğlum nereye gidiyorsunuz?” Emine Hanım ve Gülten Hanım kapıya çıktıklarında Serdar kızgın bir şekilde kadınlara bakmıştı.
“Eli derin kesildi, doktora götürüp baktıracağız. Siz kahvaltınızı yapın,” Serdar’ın taviz vermez sesi kadınları susturmuştu. Efe şaşkın bir şekilde ikiliye bakarken gözleri ablasının kanayan elinden çok onun elini tutan Serdar’daydı. İkili evden çıkıp giderken Gülten Hanım şaşkınlıkla yanında ki kadına baktı.
“Bu neydi şimdi Emine?” kadının sorusu ile Emine Hanım kahkaha atmıştı.
“Bu gördüğün delirmiş bir aşık,” dediğinde Efe kadının sözlerine yutkunmuştu.
“Serdar abi ablamı mı seviyor?” çocuğun sorusu ortamı gererken Arya araya girerek Efe’nin omzuna elini atmıştı.
“Sevmesini istemez miydin?” Efe kısa bir süre duraksadıktan sonra gülmüştü.
“Bu harika, o zaman dayımın sinir bozucu oğluyla evlenmek zorunda kalmaz değil mi?” Gülten Hanım oğlunun sözlerine karşılık utanarak “Efe, oğlum dediğin laf mı şimdi?” diye onu uyarmıştı.
“Dayının oğlu avucunu yalar, ablanı biz alacağız,” Alya’nın sözlerine Efe gülerken Emine Hanım ve Arya “Alya!” diye ona uyarıda bulunmuştu.
“Ne yalan mı? Abim bizi kesecek diye korkmadık değil, o nasıl sinirdi öyle?” kızın sözlerine herkes gülerken Ahmet beyin de onlara katılmasıyla yeniden kahvaltı masası hazırlanmış ve kahvaltıdan sonra hazırlıklara başlanmıştı.
***
“Biraz abartmadın mı Serdar?” Gülşen acil servise gelene kadar konuşmamıştı. Evde olanları sindirmeye çalışırken kendisini acilde eline dikiş atılırken bulmuştu.
“Abartmak mı? Şu elinin haline bak. Bu hale gelene kadar aklın neredeydi senin?” Serdar üzgün bir şekilde kızın sarılan eline bakarken Gülşen’in “Seni düşünüyordum,” sözleri ile duraksamıştı. Genç adam kulaklarının ona oyun oynadığını düşünürken Gülşen bakışlarını kaçırarak sargıyı bitiren kıza döndü.
“Çok duracak mı bu sargı?” kızın sorusuna karşılık Serdar araya girmişti.
“Daha yeni sarıldı, bu acele niye?” genç kız susarken doktorun verdiği reçete ile hastaneden ayrılmışlardı. Araba meydana doğru ilerlerken genç kız sessizce yolu seyrediyordu. Az önce ağzından kaçırdığı şey yüzünden utanmıştı. Serdar arabayı sahile doğru sürerken Gülşen kendisine gelerek “Eve gitmiyor muyuz?” diye sordu.
“Önce kahvaltı yapalım.”
“Ama evdekilere yardım edecektim. Akşama gelecekler biliyorsun.”
“Bırak kendi işlerini kendileri halletsinler. Zaten kaç gündür evin her köşesini temizlediler. Onu geçtim sen bu elle neye yardım ediyorsun?” Serdar’ın sona doğru sesi kızgın çıkmıştı.
“Serdar, lütfen. Kimsenin bir suçu yok benim dalgınlığıma geldi.” Serdar arabayı kenara çekerek derin bir iç çekti. Bakışları yanında oturan kıza dönerken Gülşen onun bakışları altında yutkunmak zorunda kalmıştı.
“Anlamıyorsun değil mi? Senin canın yandığında benim de canım yanıyor.” Gülşen genç adamdan gelen itirafla şaşkına dönerken arabadan inen Serdar’ın kapıyı kapatması ile kendine geldi. O da arabadan inerek genç adamı takip ederken yüreği yerinden çıkacak gibi çırpınıyordu. İkili sahilde bir kahvaltı evine girerek denize bakan masalardan birine geçti. Karşılıklı oturduklarında Gülşen’in eli ayağı birbirine dolanmıştı. Serdar garsondan serpme kahvaltı isterken Gülşen’in kendisine bakmamak için uğraştığını görünce yüzü asılmıştı.
“Bana bakmayacak mısın?”
“Ben…” kız ilk kez karşısında ki adama ne söyleyeceğini bilememişti.
“Gülşen, lütfen yüzüne bak. Sadece artık içimde tutamıyorum. Okulunun bitmesini bekleyecektim ama daha fazla bu duruma kayıtsız kalamayacağım. Özellikle Efe’nin anlattıklarından sonra yapamam. Gülşen?” genç kız titreyen ellerini masanın altına indirirken heyecandan ne yapacağını bilememişti. Genç kızın suskunluğuna üzülen Serdar derin bir iç çekerek konuşmasına devam etti.
“Ben açık biriyimdir. Lafı dolandırmayı sevmeden direk söylerim. Bunu da bildiğine eminim. Söz konusu sevdiklerim olunca her şeyi yaparım biliyorsun. Seni seviyorum… Bunu bilmeni istiyorum ki benim sevgime karşılık vermek zorunda değilsin. Kendini zorunlu hissetmeni istemiyorum. Ne olursa olsun her zaman senin ve ailenin yanında olacağım. En önemlisi siz bana can kardeşimin emanetisiniz. Bunu sakın unutma. Dün babamla konuştum.” Gülşen son sözleri duyunca hızla başını kaldırıp adama baktı. Gözleri nemlenmişti.
“Bakma bana öyle ıslak gözlerle. Ağlamana dayanamıyorum. Ankara’ya geldiğimde sana söyleyecektim ama annenin hastalığı yüzünden ertelemek istedim. Dün de Efe olanları anlatınca çıldırdım. Annenle konuşmak istedim ama babam izin vermedi. Annemin konuşmasının daha doğru olacağını söyledi. Ben seninle evlenmek istiyorum. Tabi sende kabul edersen.” Gülşen adamın sözlerini sessizce dinlemişti. Mutluluktan ağlamak istiyordu ama yanlış anlaşılmaktan korkuyordu. Asıl yanlış anlaşılmaya neden olan şeyin suskunluğu olduğunu bilmiyordu.
“Özür dilerim, seni üzmek istememiştim. Anneme söylerim konuyu açmaz annene…” adamın son sözleri ile kendine gelen genç kız heyecanla atılmıştı.
“Artık çok geç, annen anneme söylemiş.”
“Ne?”
“Dün gece, annem söyledi…”
“Sen ne dedin?” Adam da en az kız kadar heyecanlıydı. Kızın ağzından çıkacak tek kelime ile hayatı değişecekti. Gülşen ellerini masanın üzerine çıkararak dalgınca bakmaya başladı. Heyecandan ne söyleyeceğini bilememişti.
“Gülşen, bana işkence yapmaya bayılıyor musun?”
“Ben özür dilerim, sadece nasıl toparlayacağımı bilemedim.”
“Sadece şuna cevap ver, benimle evlenir misin?” Gülşen şaşkınlıkla bakışlarını genç adama çevirmişti. Açık açık evlenme teklif ediyordu. Serdar’ın tedirgin bakışlarına karşılık genç kız gülümsemişti. Başını sallayarak ona cevap verirken Serdar yutkunarak konuştu.
“Bu evet demek mi oluyor?” Gülşen yine başını sallarken Serdar eli ayağına dolanmış bir şekilde ne yapacağını şaşırmıştı. İçinden bağırmak geliyor ama ortama bakınca vazgeçiyordu. Deli gibi gülmek, mutluluğunu dışa vurmak istiyor ama yapamıyordu. Elini uzatarak genç kızın sağlam elini tuttu.
“Gülşen, hayatta aldığım en güzel cevaptı bu. Asla pişman olmayacaksın, mutlu olman için elimden geleni yapacağım.” Kızın elini dudaklarına götürürken utanan Gülşen elini çekip etrafına bakınmaya başladı.
“Serdar, millet bize bakıyor.”
“Baksın, inan şuan hiçbir şey umurumda değil.”
“Ama benim umurumda. Lütfen…” Serdar kızın kızaran yüzüne aşkla bakarken dilinden “Seni seviyorum,” sözleri dökülmüştü. “Hem de öyle böyle değil, çok seviyorum.” Kız onun sözlerine gülerken bakışlarını kaçırmıştı.
“Hadi kahvaltımızı yapıp eve gidelim. Çok iş var,” dediğinde Serdar’ın telefonu çalmıştı. Kulağına Arya’nın endişeli sesi yankılanırken bir süre sonra kapadığı telefona gülümseyerek baktı.
“Tüm gün bizim, akşama misafirler gelmeyecekmiş.”
“Neden?”
“Bilmem dinlemedim,” diyen adama kaşları çatılarak bakmıştı.
“Kardeşine çok ayıp ettin Serdar, kötü bir şey olmasın?” Serdar kızın sorusuyla yutkunmuştu. Aklına babası gelince hızla kardeşini aradı. Bir süre çalan telefon cevap vermeyince bu sefer Alya’yı aramıştı. Kısa bir konuşmanın ardından rahatlasa da yüzü asılmıştı.
“Ne oldu?”
“Aras’ın kızı hastalanmış,” dediğinde Gülşen genç adama anlamaz bir ifade ile bakmıştı. Aras kimdi bilmiyordu bu yüzden kurcalamamaya karar verdi.
“Ne yapalım, eve dönelim mi?” dediğinde Serdar kıza bakarak buruk bir şekilde gülümsedi.
“Önce kahvaltıyı bitirelim sonra hastaneye uğrar ondan sonra karar veririz,” dediğinde Gülşen önünde ki çaydan bir yudum alarak kafasını salladı.
***
Evde hazırlıklar tüm hızı ile devam ederken Arya’nın çalan telefonu ile genç kız gerilmişti. Telefona cevap verdiğinde aldığı haberle içi endişeyle doldu. Akın aramış ve Ecem’in gece ateşlendiği için hastaneye kaldırıldığını söylemişti. Sabah çıkacaklarını düşündükleri için haber vermediklerini ve kızın birkaç gün hastanede kalması gerektiğini söyleyerek akşama gelemeyeceklerini haber vermişti. Arya endişeli bir şekilde hangi hastanede olduklarını sorup ailesine durumu açıklar açıklamaz yola koyulmuştu. Arabasını özel hastanenin otoparkına park ederken aceleyle arabadan inerek hastaneye giriş yaptı. Ecem’in hangi odada kaldığını öğrenerek hızlı adımlarla ilerlerken odanın dışında duran adamla adımları kesilmişti.
“Aras?” Aras duyduğu sesle arkasını dönerken Arya genç adamın bir gecede ne kadar çöktüğünü düşünmeden edemedi. Endişeyle adımlarını hızlandırırken genç adam da kıza doğru ilerledi.
“Arya, seni kim aradı?” adam o kadar korkmuştu ki akşamki istemeye olayını unutmuştu.
“Ecem nasıl? Kötü bir şey yok değil mi?” Aras kızın endişesi karşısında buruk bir şekilde gülümsedi.
“Daha iyi, önlem amaçlı tutuyorlar. Nasıl oldu bilmiyoruz enfeksiyon kaptı dedi doktor.” Arya’nın kaşları çatılırken Aras dikkatle onu izliyordu.
“Durup dururken enfeksiyon kapması normal mi? Yarası mı vardı?” Aras gelen soruyla gerilmişti. Başını iki yana sallayarak “Bildiğim bir yarası yok,” diyerek kızı cevapladı.
“Görebilir miyim?” Aras kızı onaylayarak odanın kapısını açarken odada sadece bakıcı bir kadın vardı. Etrafına bakınarak “Annenler yok mu?” diye sorarken Aras soru karşısında sessiz kalmıştı. Küçük kız kocaman yatakta küçücük kalmış bir şekilde uyuyordu. Üzeri çıplak sadece altında bez vardı. Kolunda ki serumla öylece savunmasız bir şekilde yatan Ecem’e ağır adımlarla yaklaştı. Bakıcı kadın adamın içeri girmesi ile dışarı çıkarak ikiliyi yalnız bıraktı.
“Ah meleğim benim, ne kadar da soldu yüzü,” diyen genç kız yavaşça yatağın kenarına oturarak küçük kızın saçlarını okşamaya başladı. Aras kızın her hareketini dikkatle izlerken telefonuna gelen mesajla odadan dışarı çıkmak zoruna kalmıştı. Aras’ın odadan dışarı çıkması ile Arya kıza daha da yaklaşarak dudaklarını alnına bastırdı. Geri çekilirken gözleri kendisine cansız bakan mavilerle buluşurken Arya hafif gülümseyerek Ecem’e mırıldanmıştı.
“Meleğim uf mu olmuş?” küçük kız eksik dişi ile genç kıza gülerken Arya onu sarmalayıp içine sokmak istemişti. Hissettiği duygulara şaşıran Arya yutkunarak kızın saçlarını okşarken Ecem serum takılı kolunu göstererek cılız bir şekilde şakıdı.
“Bak, abla bana iğne yaptı.”
“Abla sana iğne mi yaptı?” Arya kızın kolunu tutup öperken “Yerim senin kolunu,” diye küçük kızı seviyordu. Ecem gülerken Arya yatağın kenarına uzanarak kızı kollarının arasına çekti. Ecem hiç itiraz etmeden kızın göğsüne yerleşirken Arya yaşadıklarına inanamıyordu.
“Hadi uyu meleğim, ben buradayım,” Arya kızın saçlarını okşayarak onu uyuturken kendisi de uyku moduna geçmiş durumdaydı. Gece boyu gerginlikten doğru düzgün uyuyamamıştı. Ecem ile dalan gözleri kapının açılıp kapanmasını bile duymamıştı. Aras kızı uyuduğu için sessizce odaya girerken karşılaşacağı manzaradan habersizdi. Kızını Arya’nın göğsünde uyur vaziyette bulmayı beklemiyordu. Sadece yarım saat dışarıda durmuştu. İkilinin karşısına geçerek dikkatle izlemeye başladı. Kendi kızı ne kadar sarıysa Arya o kadar siyah saçlara sahipti. İlk karısıyla yaşadığı eziyetli evlilik sonrası bir daha evlenmeyi düşünmüyordu. Arya’nın fotoğrafını gördüğü ilk anda genç kıza karşı çekildiğinin farkındaydı. Zamanın ne göstereceğini bilmese de evliliğinin kızı için iyi olacağını görebiliyordu. Kapının hafif tıklatılması ile Aras odanın kapısına giderek sessizce açtı.
“Geçmiş olsun, duyunca gelip bir bakmak istedik. Nasıl oldu ufaklık?” Aras kapı ardında Serdar’ı görmeyi beklemediği için şaşırmıştı. Arya’nın büyük abisi ne kadar sakin yapılı olsa da Serdar’ın evliliklerine şiddetle karşı çıktığının farkındaydı.
“Teşekkür ederim, şimdi daha iyi.” Serdar Arya’nın hastaneye geleceğini tahmin edebiliyordu. Etrafa bakınarak “Arya yok mu?” diye sorduğunda genç adam kapıdan geri çekilerek yatakta uyuyan Arya ve Ecem’i görmelerini sağlamıştı.
“Uyuya kaldı, dün çok yoruldu sanırım.” Aras sakin cevaplar verirken Serdar yutkunarak kız kardeşine bakmıştı. Genç kızın küçük kızı korumak istercesine göğsüne sarması Serdar’ı gafil avlamıştı. Arya’nın yeğenlerine ne kadar düşkün olduğunu, çocukları ne kadar çok sevdiğini elbette biliyordu ama karşısında ki manzara bundan çok farklıydı. Arya resmen küçük kızı anne kanadı altına almaya çalışmıştı. Biraz bile şüphesi varsa karşısında ki görüntü ile şüphesi yok olmuştu. Arya bu aileye iyi gelecekti, onlarda kardeşine…
“Biz rahatsız etmeyelim, bir şeye ihtiyaç olursa aramaktan çekinmeyin,” Aras başını sallarken Serdar yanında ki kıza dönerek “Gidelim Gülşen,” dedi. Aras ikilinin arkasından bakarken derin bir iç çekti.
Akın hızlı adımlarla abisinin yanına gelirken onun baktığı yöne dönerek “Biri mi geldi?” diye sordu. Aras kardeşinin sorusu ile genç adama dönerken derin bir iç çekti.
“Arya’yı sen mi aradın?”
“Evet, akşama isteme olacaktı. Bu durumda gidemeyeceğimize göre boş yere hazırlık yapmasınlar dedim.” Aras başını sallayarak bir elini genç adamın omzuna koyup sıktı.
“Haber verdiğin iyi oldu, benim aklımdan tamamen çıkmış.” Akın ağabeyinin geceki telaşını hatırlayınca yeniden üzülmüştü. Koskoca adamın çaresizliğini asla unutamayacaktı. Kollarında Ecem ile evden çıkarken resmen şoka girmişti.
“Arya geldi mi?” Aras başını sallayarak odanın kapısını göstermişti.
“İçerde, Ecem’in yanında…”
“Bu kez mutlu olacaksın, bunu görebiliyorum.” Aras kardeşine hafif gülümseyerek karşılık vermişti.
“O kadar emin olma Akın, ne olacağını kimse bilemez. Kızıma iyi davransın yeter bana.”
“Bundan şüphen mi var?” Aras başını iki yana sallayarak derin bir iç çekti.
“Zaman, herşey zamanla belli olacak. Daha önce de aynı yanılgıyı yaşadım. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer hesabı benimki. Şimdilik bir sorun yok, bakalım evlendikten sonra ne olacak.”
“Bu kadar korkma abi, iyi olacaksınız.”
“İnşallah.” Akın odanın kapısından içeri girerken Aras ona engel olmak için geç kalmıştı. Kardeşinin kapı ağzında donup kalmasının nedenini elbette ki biliyordu.
“Bunu sende gördün mü?” Akın şaşkınlıkla yatakta uyuyan ikiliyi işaret ederek abisine bakmıştı. Aras Akın’ın kolundan tutarak onu odadan dışarıya çıkardı.
“Evet gördüm, biraz sessiz ol.”
“Sen hala emin değilsin öyle mi?”
“Bunun konumuzla alakası yok Akın, şimdi kantinde çay içelim.” Aras kardeşinin çabalarını boşa çıkararak onu kolundan tutup hastanenin kantinine götürdü.
***
Serdar ve Gülşen arabaya bindiklerinde oldukça sessizdi. Genç adamın sessizliği Gülşen’i endişelendirmeye başlamıştı.
“Neden sustun?”
“Sende gördün değil mi?” Gülşen sessizliğini korurken genç adam devam etti. “Arya o kıza nasıl sarılmıştı, sanki annesi olmuştu.” Gülşen genç adamın sözlerine hafif gülümsedi.
“Bunda sorun ne?”
“Sadece kabullenmek zor geldi, küçük kardeşim yine beni şaşırtmayı başardı.”
“Üzülme bu kadar, kısmetin nereden geleceği belli olmaz der annem. Şu halimize bak Serdar, daha düne kadar bir köşede öylece duruyorduk, şimdi ise evlenmeye karar verdik.”
“Pişman mısın?” Genç adamın sorusuyla Gülşen hafif gülümsemişti.
“Pişman değilim, kafandan at artık şu düşünceyi.” Serdar derin bir iç çekerek vitesteki elini uzatıp genç kızın elini kavramıştı.
“Olmada zaten. Biliyorum polis eşi olmak zor ama üstesinden geleceğiz.” Genç kız derin bir iç çekerek genç adama baktı.
“Sandığın kadar zor değil Serdar, at aklından bu düşünceyi. Annemlere nasıl söyleyeceğiz onu düşün bence.” Serdar gülerek kıza bakarken onun aklında annelerinden çok Efe vardı.
“Ben Efe’nin tepkisinden daha çok endişeliyim. Ya istemezse?” ikili sessizliğe gömülerek düşünmeye başlamıştı. Efe’nin Serdar’a hayran olduğunu genç kız biliyordu. Evliliklerine de kızacağını sanmıyordu.
“Hadi eve gidelim, Efe’yi alıp gezmeye çıkarız. Yarın annenin doktor randevusu var.” Gülşen genç adamı onaylarken Serdar’ın çalan telefonu planları değiştirmişti.
***
Genç adam bir elinde tost diğer elinde çay ile kızının odasına doğru ilerlerken kulaklarına yankılanan sesle kısa bir duraksama yaşamıştı. Algıladığı sesi tanıyınca da elindekileri bir köşeye bırakarak hızla kızının odasına girdi.
“Neler oluyor burada?” Arya kucağında ağlayan kızı sakinleştirmek için odanın içinde dolanırken ona öfkeyle bakan annesi ve kardeşini görünce öfkeyle ikiliye dönmüştü.
“Sizin en işiniz var burada?”
“Asıl bu kızın ne işi var burada? Bu paçavra yüzünden mi torunumu göremiyorum ben?” Aynur hanımın yükselen sesi ile Ecem korkarak başını genç kızın boynuna gömmüştü.
“Bağırmayın artık, çocuğu korkutuyorsunuz.”
“Ne yapacağımı sana soracak değilim. Aç kulaklarını ve beni iyi dinle. Oğlumla evlenmeyi hayal dahi etme, sen bizim aileye giremezsin.”
“Ailenize girmeye meraklı değilim Aynur Hanım, ama Ecem’in yanında bu şekilde bağırmaya devam ederseniz yapacaklarımdan ben sorumlu olmayacağım.” Ecem hıçkırarak kıza daha çok sarılırken Arya küçük kızın neden babaannesinden korktuğunu anlamaya çalışıyordu.
“Kesin artık, kızımı korkutuyorsunuz.”
“Aras, son kez söylüyorum. Bu kızı hemen göndereceksin.”
“Anne, karşında üç yaşında çocuk yok senin. Ne istersem onu yaparım. Ayrıca Arya’ya alışsan iyi edersin, yakında gelinin olacak.”
“Asla, anladın mı beni asla onu kabul etmeyeceğim.”
“Keyfin bilir o zaman. Ben de size bayılmıyordum.”
“Arya lütfen…” Aras kıza yalvarırcasına bakarken genç kız derin bir iç çekti.
“Sorun benden kaynaklanmıyor Aras, biz uyuyorduk annen ve kardeşin bir anda bağırmaya başladı. Ecem sesten korkup ağlayınca kendimi tutamadım.”
“Şuna bak anne, birde bizi şikayet ediyor.”
“Sen sus!” Arya Seda’nın sözlerine sinirlenerek bağırmıştı.
“Sen…”
“Sana kes sesini dedim. Kaç yaşına geldin hala şımarık çocuk gibi davranıyorsun. Farkında bile değilsin davranışlarının. On yaşında ki çocuk bile senden daha olgun. Cenk hocanın seni boşamasına şaşmamak lazım. Adamı ana kız canından bezdirdiniz. Birde utanmadan adama kabahat buluyorsunuz. Önce aynanın karşısına geç bir bak bu adam benden neden soğudu diye. Başkalarına çamur atacağına önce davranışlarını sorgula. Henüz geç değil, annen için bir şey diyemem değişmeyecektir ama sen değişmek için bir şeyler yapmalısın. İlerde tek başına ölmemek için kendine çeki düzen ver artık.”
“Sen benimle nasıl böyle konuşursun?”
“Birinin konuşması gerek. Benden kaç yaş büyüksün ama aklın küçücük. Baba parası yemekten insanları küçümsemekten başka bir meziyetin yok.”
“Bana bak, ağzını topla kızımla bu şekilde konuşamazsın.”
“Elbette konuşabilirim. Siz benim ve kardeşim hakkında atıp tutarken sessizce duracak mıyım sanıyorsunuz. Eğer bir daha kardeşimin adını ağzınıza alırsanız size dava açarım. Belki kazanamam ama cemiyet dediğiniz o beyinsiz kokonalara rezil olursunuz.”
“Aras bir şey demeyecek misin?” Arya’nın saldırgan tavrı karşısında şaşkına dönen genç adam ne söyleyeceğini bilememişti. Bir yandan kızını sakinleştirmeye çalışan kız diğer yandan annesi ile kardeşine ayar çekiyordu.
“Onun bir şey demesine gerek yok. Sizi uyarıyorum. Beni sevmeyebilirsiniz, inanın duygular karşılıklı ama bana ve aileme saygısızlık yapılmasına izin vermem. Son olarak bir daha kızımın yanında bağırırsanız, sizin yüzünüzden ağlarsa o aileyi size dar ederim. Şimdi çıkın odadan.” Aras şaşkınlıkla kıza bakarken Arya küçük kızı biraz geri çekerek gözlerine bakmıştı.
“Korkma hayatım, ben yanındayım kimse sana kızamaz.”
Seda ve Aynur Hanım öfkeyle odadan çıkarken Aras ne yapacağını şaşırmış bir şekilde bir kapıya bir de kızına bakıyordu.
“Sende çık, biz uyuyacağız.” Aras kendisini de odadan kovan kıza tek kaşını yukarı kaldırarak baktı.
“Emin misin?” Arya adama cevap vermeyerek yatağa geçip Ecem’i kollarına alarak gözlerini yumdu. Aras onun ciddi olduğunu anlayınca gülümseyerek odadan dışarıya çıktı. Az önce olanları düşününce annesi ve kardeşine kızsa da Arya’nın kendini savunabilmesine mutlu olmuştu.
“Neye gülüyorsun sen?” Akın ağabeyinin yüzüne bakıp sormuştu. Adamın odadan çıkması ile gülümsemesi bir oldu.
“Annem ile Seda’yı gördün mü?” Akın etrafına bakınarak “Onlar mı geldi, neden?” diye sordu. İki kardeş üzgün bir şekilde birbirine baktı. Annesi ve kız kardeşi gittikçe daha da saldırgan olmaya başlamıştı. Akın aklına gelen kızla hızla abisine döndü.
“Arya’ya bir şey söylediler mi?”
“Sence?”
“Bunlar ne yapmaya çalışıyor abi, ikisini de artık tanıyamıyorum.”
“İnan bende aynı durumdayım. Özellikle son yıllarda ikisi de iyice saldırganlaştı. Seda evlendiğinden beri böyle…”
“Cenk ile alakalı olduğunu düşünmüyorsun sanırım.”
“Elbette düşünmüyorum. Cenk Seda için çok fazlaydı. Gitti de kurtuldu adam.” Aras’ın sözleri ile Akın yutkunarak abisine baktı.
“Adamın tüm düzeni bozuldu, yazık oldu desene.”
“Merak etme gittiği yerde oldukça iyi durumda. Okulda başarılı olacağına eminim. Sanırım ailesini de yanına aldı.” Akın abisinin sözleri ile başını sallarken odanın dışında ki banka oturan ikili derin bir sessizliğe gömülmüştü.
“Şimdi ne olacak? Arya ile evlenirsen size rahat vermeyeceklerdir.”
“Merak etme, yakında her şeyi halledeceğim. Ayrıca artık babamda bizden yana.”
“Doğru Kemal Bey, torununu aldırdıklarını öğrendikten sonra çok değişti. Anneme artık eskisi kadar müsahama göstermiyor. Neyse Arya yedi mi yemeğini.” Akın’ın sorusu ile genç adam sıkıntıyla nefes vermişti.
“Yemesine fırsat olmadı. Şimdi de uyuyor. Beni odadan kovdu.” Akın duydukları ile gülerken Aras’ta ona katılmıştı. Zamanla hayatlarının ne şekilde değişeceğini bilmiyorlardı ama Arya ile sıkıcı bir hayatı olmayacağına emindi.
***
Merhaba arkadaşlar. Bölüm nasıl gidiyor. Lütfen kısa da olsa yorumunuzu yapınız. Son bölümlerdeki yorumlara cevap yazamadım. Hepsine toplu bir şekilde yapacağıma emin olabilirsiniz. Teşekkür ederim.
16.BÖLÜM <<<<<<—–>>>>>> 18.BÖLÜM
Güzel bir bölüm olmuş. emeğine sağlık. Karadenizli hikayeler i seviyorum
Olaylı bir bölüm olmuş ve keyifle okunuyor, emeğine sağlık canım, devamını merakla bekliyorum
Olaylı bir bölüm olmuş ve keyifle okunuyor, emeğine sağlık canım
Ecem nasıl hasta oldu acaba
Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
Keyifle okyor merakla yeni bölümleri bekliyorum ellerine yüreğine sağlık yazarcım
Ellerine sağlık yazarım. Tam da istediğim gibi hareketli bir bölüm olmuş.
Bu ana kız tam birer canavarlar. Kişiliksiz, sonradan görme insanlar pardon, şahsiyetler.
Arya’nın Ecem’i bu kadar çabuk sahiplenmesi çok güzel gerçekten. Gelecekleri parlak, görebiliyorum.
Aras ve diyerlerinin Aynur ve Seda’ya bu kadar müsemma göstermeleri bile fazla. Ben olsam ağızlarını bile açtırmam onların.
Bir de yazarım, olayları uzatacağım diye abartarak anlatmıyorsun ya o yönüne bayılıyorum. Anlatımını, şeklini çok seviyorum. Tebrik ederim.
Ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık yazarım çok güzel bir bölümdü Ecem nasıl hasta oldu onu çok merak ediyorum birde çocuk neden bu kadar korkuyor babaannesi ve halasindan
Aryanın yerinde Alya olsaydı gerçekten ağlamaktan hiçbir şey yapamazdı Arya ve Aras muhteşem olacaklar ve birbirlerine çok yakışıyorlar bölüm çok güzeldi bundan sonra bizi neler bekliyor acaba
Arayanın tavrı gayet yerinde olması gerekendi küçük kızı koruması çok güzel bu babaneyle hala bişeyler yaomışlar ki kız onlardan korkuyor
En beğendiğim parça Arya’nın ikisine de haddini bildirmesi oldu. Çok güzel bir bölümdü. Ellerine sağlık. Merakla yeni bölümü bekliyorum.
Bravo Arya ya ikisinede hadlerini bildirdi
Küçük kızın hastalığı arya nında dediği gibi nasıl enfeksiyon almış acaba babanne ve hala bu işin altından çıkarmı bilemedim şimdi ama arya iyi ayar verdi gürültülü günler yaşanacak sanırım
Harikaydı bölüm emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ Arya’ya bir kere daha hayran oldum harika ya ❤️ çocuğun babaanneden bu kadar korkması garip hastalanması ile kadının alakası var mı acaba :/
Ben Aryanın kendisini ve küçük meleği koruyacağından zaten emindim ama Arasın annesi ve kız kardeşinin bu kadar saldırgan olmalarındaki sebebi bende merak ediyorum ve bende Aras gibi düşünüyorum. Aras bence bir an önce o sebebi bulmalı çünkü bulmazsa annesi ve kardeşiyle daha çok uğraşırlar. Bence küçük meleğin hastalanmasında ve babannesinden korkmasının altında başka bir neden var. O iki yılan küçücük çocuğa neler yaptılar ve yapıyorlar acaba? Altından ne çıkacak çok merak içindeyim.
çok güzel olmuş kalemine sağlık birilerinin bu anne kıza haddini bildirmesi iyi oldu belki seda aklını başına alır ecemi bu hale babaannesinin getirdiğini düşünüyorum
Arya reis yine yargı dağıtıyor
Aracım ağzını seveyim ağzını ohh aynen böyle hakkını savunacaksın saygısızlık yapmadan bu işler olabildiğini cümle aleme gösterdin ayy arasında kovduya odadan orda koptum yaa 🙂 🙂 🙂