Keyifli okumalar.
BEŞ YIL SONRA
“Sana koş dedim, yirmi saniyede burada olmazsan birkaç tur daha atarsın.” Orhan sert bir şekilde genç adama doğru bağırıyordu. Özlem yanına gelerek selam verirken bir yandan da onaylamaz bir şekilde Orhan’a bakıyordu.
“Bana şöyle bakmaya son ver.”
“Ona fazla yüklenmiyor musun?”
“Aklını başına almazsa daha çok ceza alır.” Özlem başını iki yana sallayarak derin bir nefes almıştı.
“Bu kez ne yaptı?”
“Görev almadığı bir operasyona katıldı. Onun tek görevi strateji kurmak, uygulamak değil.”
“Bana birini hatırlatıyor.”
“Bu konuyu kapatsak iyi olur, kızlar nerede?” Orhan nefes nefese yanından geçen genç adamın arkasından yeniden bağırmıştı.
“İki tur daha koş ve otur yaptığın hatayı düşün.” Orhan arkasını dönerek birkaç metre ilerdeki binaya doğru ilerledi. Özlem onu takip ederken arada arkasına bakıp Erem’in koşup koşmadığına bakıyordu. Orhan onun kaçamak bakışlarını fark edince gülümsemişti.
“Boş yere bakma, cezasını tamamlamadan durmayacaktır.” İkili binanın içine girerken Özlem sıkıntıyla nefes alıp verdi. Birkaç kat merdiveni ağır adımlarla çıkan ikili sessizdi. Çift kanatlı büyük ahşap kapının yanına geldiklerinde ikisi de duraksamıştı. İçeriden gelen sesler ikilinin gülümsemesine neden olmuştu. Sude yine Özge’nin eşyalarını kullandığı belli eden tatlı atışma kulaklarına yankılanıyordu Özge sahte bir kızgınlıkla henüz genç kızlığa adım atmaya başlayan Sude’yi eşyalarını kullanmaması için uyarıyordu. Kapıyı açıp içeriye giren ikili tartışmanın sona ermesini sağlamıştı. Özge koşarak Orhan’ın boynuna sarılırken Sude kaşlarını çatarak genç kıza bakmıştı.
“Özge abla, artık bunu yapmaktan vazgeçmelisin. Üniversite bitmek üzere ve sen hala küçük bir çocuk gibi amcamın boynuna atlıyorsun. Bir gün senin yüzünden sakatlanacak.” Orhan kendisine sıkıca sarılan genç kıza gülümserken Özlem de Sude’yi destekler gibi başını sallamıştı.
“Kıskanmaktan vazgeç Sude, hem o benim babam.”
“Hayır o benim amcam…”
“Küçük çocuk kimmiş? Şu haline baksana, kıskançlıktan ne yapacağını şaşırdın.” Onlar atışmasına devam ederken evin kapısından içeriye terden sırılsıklam olmuş Erem girmişti. Sude nispet yapar gibi Erem’in boynuna atlarken Erem bitkin bir şekilde on iki yaşında ki kardeşini kendisinden uzaklaştırmak istemişti.
“Abicim, çok terliyim ıslanacaksın.”
“Olsun bir şey olmaz.” Sude abisine daha sıkı sarılırken onun neden bu şekilde davrandığını Özge’nin amcasına sakırdak gibi yapışmasından anlamıştı. Anlaşılan küçüğü yine amcasını kıskanmıştı.
“Erem, hasta olacaksın hadi bir duş alıp yemeğe gel.” Genç adam kardeşinden ayrılarak odasına geçerken Özge arkasından bakmıştı. Erem yirmi bir yaşında olmasına rağmen oldukça gösterişli bir bedene sahipti. Amcasının yıllardır verdiği zorlu eğitimle bedeni daha da şekillenmişti. Zekası sayesinde dikkatleri hemen üzerine çeken Erem üniversiteyi vaktinden önce bitirip işletme ve ekonomi okumuştu. Yaptığı zekice hamlelerle şimdiden ailesinin kaybettiği tüm mal varlığını geri almayı başarmıştı. Henüz kimse bunu bilmiyordu. Özellikle üvey amcasının karşısına çıkmak için henüz erken olduğunu düşünen Erem, artık amcasının işlerini baltalamaya başlamıştı. Bir şeyi geri almayı başaramamıştı. O da bankanın açık artırma ile sattığı evini geri alamamıştı. Sahibinin özellikle saklanması Erem ve Orhan’ı oldukça şaşırtmıştı. Evin değerinin iki katını teklif etmelerine rağmen yeni sahibini bir türlü ikna edememişlerdi.
Erem odasına girdiğinde dolabından temiz çamaşırlarını alarak odasında ki banyosuna girdi. Kısa bir duşun ardından odasından çıkarken içeriden gelen sesleri kısa bir süre dinleyerek gülümsemişti. Amcası geri hizmete başlayarak sadece asker eğitmeye başlamıştı. Başka bir şehre taşınırken Özlem ve Özge de onlarla gelmişti. Başta Özlem kabul etmek istemese de ölen kocasının ailesi kızını almaya kalkışınca tayinini istemiş, kabul olmayınca da eş durumundan tayinini onaylatmıştı. Hüzün’ün ortadan kaybolması, amcasının onların peşini bırakmayışı, başta torununu kabul etmeyen Özge’nin dedesinin Özlem’in elinden kızını almak istemesi… Hepsi üst üste gelmişti ve her şey o kadar hızlı oluştu ki Erem takip etmekte zorlanmıştı. Tek merak ettiği yerini bir türlü öğrenemediği Hüzün’dü.
“Abi şua bir şey söyle, sürekli benimle uğraşıyor.”
“Özge kardeşimi rahat bırak.”
“Ben bir şey yapmıyorum, Sude kendi kendine sorun çıkarıyor.” Erem tek kaşını kaldırarak genç kıza bakarken Özge omzunu silkeleyerek Erem’e karşılık vermişti.
“Hadi geçin masaya.” Özlem’in seslenmesi ile ailecek yemek masasına geçen grup şaşırtacak şekilde sessizdi. Sessizliğe fazla dayanamayan Özge derin bir iç çekerek Orhan’a dönmüştü.
“Baba, size söylemem gereken bir şey var.” Özge annesi ve Orhan’ın evlenmesinden sonra Orhan’a baba demeye başlamıştı. Başta bu hitap Orhan’ı şaşırtsa da mutlu olmuştu. En azından Özge’nin baba özlemini biraz olsun dindirmeye çalışmıştı. Özlem kızının Orhan’a her baba değişinde içinin ezildiğini hissediyordu. Kızını kocasının ailesine vermemek için Orhan ile evlenmişti. Dört yıldır evli olmalarına rağmen gerçek bir eş gibi olmamışlardı. Bu durum çocukların dikkatini çekse de ne Orhan ne de Özlem birbirine karşı bir adım atmamıştı.
“Söyle hayatım seni dinliyorum.”
“Biliyorsunuz, bu yıl mezun oluyorum ve staj görmek için bir şirkete başvuru gönderdim.” Özge kısa bir duraksamanın ardından devam etmişti.
“Staj için kabul edildim.”
“Bu çok güzel, peki neden sıkıntılısın?”
“Staj İstanbul’un en büyük şirketlerinden birinde.” Orhan İstanbul sözünü duyunca gerilmişti. Özge’yi o şehre tek başına gönderemezdi.
“İstanbul mu?” Özlem araya girerek kızına bakmıştı.
“Başka şehir mi yoktu Özge?”
“Ama anne, ülkenin en iyi teknoloji şirketlerinden biri İstanbul da…”
“Bize yakın bir yer seçmeliydin.”
“Özlem, kızı rahat bırak. Onu sürekli dizinin dibinde tutamazsın.” Özlem kaşlarını çatarak Orhan’a bakmıştı.
“Sürekli onu desteklemekten vazgeç Orhan. Bu durum hiç hoşuma gitmiyor.”
“Sende sürekli abartma Özlem, kızı cam fanusta yaşatamazsın. Sen istedin diye bize yakın bir üniversiteye gitti. Üstelik puanı en iyi bölümlerde okuyabilecek kadar iyiyken.” Özlem bakışlarını kaçırırken Orhan’ın haklı olduğunu biliyordu. Yemek sessiz bir şekilde devam ederken Erem her gün sorduğu gibi amcasına bakmıştı.
“Ondan haber var mı?”
“Her gün sormaktan bıkmadın mı?”
“Öğrenene kadar soracağım.” Erem’in kimden bahsettiğini artık herkes biliyordu. Hüzün’ün ortadan kaybolması genç adamın hala içini yakan bir durumdu. Yıllarca genç kızı aramış ama bulamamıştı. Amcası da kendisine yardımcı olmuyordu. Yurtta genç bir kıza saldıran adamın haberini gördükten sonra çılgına dönmüştü. Orhan genç adamı sakinleştirmek için çok uğraşmış olsa da Erem Hüzün’ü bulmak için elinden geleni yapıyordu. Amcası olacak adamın karşısına bile çıkmayı göze almıştı. Orhan gözünü karartan genç adamı bulunduğu ortamdan ayırmak için tayinini istemiş ve Karadeniz bölgesine atanmıştı.
Erem yemeğini bitirerek izin isteyip masadan kalkıp odasına yöneldi. Yapması gereken işleri vardı. Katılmaması gereken bir operasyona katıldığı için sağlam bir rapor hazırlaması gerekiyordu. Sıkıntıyla nefesini verirken bilgisayarını açarak yıllardır ekranda olan resme bir süre öylece dalmıştı. Eli istem dışı resmin üzerinde dolanırken odasının kapısının açıldığından ve yanına doğru gelen kişiden habersizdi.
“Hala bulamadın değil mi?” Özge’nin sesi ile kendisine gelen genç adam hızla elini çekmişti. Özge onun bu ani tepkisi karşısında gülümserken başını iki yana salladı.
“Onu özledin değil mi?” Erem bakışlarını kaçırırken Özge kahkaha atarak genç adamın omzuna vurmuştu.
“Şu haline bak, ne zaman Hüzün’den söz etsem bizim dahi kızarıyor.”
“Sen işine baksana Özge, yapacak derslerin yok mu?”
“Beni başından kovmakla içindeki özlemi bastıramazsın.”
“Özge lütfen, biliyorum benimle uğraşmaktan keyif alıyorsun ama bu yaptıklarının sana geri döneceğini de unutmamalısın.”
“Aman beni boş ver. Hem öyle bir şey olmayacak. En azından şimdilik…”
“Neyse, söyle bakalım ne istiyorsun?” Özge gelen soruyla duraksamıştı. Bakışlarını kaçırırken odanın penceresine doğru ilerledi. Aklında ki düşünceleri nasıl dile getireceğini bilmiyordu.
“Hadi yapacak işim var ve senin anlatmanı bekliyorum.”
“Bizimkiler hakkında konuşmak istiyorum.”
“Ne olmuş onlara? İkisi de gayet iyi görünüyordu.” Erem yerinden kalkarak Özge’nin yanına pencere kenarına gitmişti. Genç kız gibi dışarıya bakan Erem sessizdi.
“İstanbul’daki şirkete bilerek gitmek istedim.”
“Biliyorum.” Özge bakışlarını Erem’e çevirirken genç adam sözlerine devam etmişti.
“Bana öyle bakma, seni tanıyorum. Annenin yanından ayrılma nedenini öğrenebilir miyim?”
“Annem bütün hayatını bana adadı. Hala çok genç ama genç değilmiş gibi davranıyor. Bunu görmeye dayanamıyorum. Ben uzaklaşırsam belki biraz olsun etrafına bakar.” Erem genç kıza tek kaşını kaldırarak bakarken Özge umursamazca omzunu silkelemişti.
“Bu düşündüğünü annen biliyor mu?”
“Bilse bile umursamıyor.”
“Onunla açık bir şekilde konuşmak daha kolay değil mi sence?”
“Konuşmadım mı sanıyorsun? Kadın kırk yaşına girecek ama hala kendini düşünmekten aciz. Varsa yoksa ben… Son beş yıldır bu duruma sizde katıldınız. Farkında değil misin? Bizim için her şeyi yapmaya hazır ama söz konusu kendisi olunca geri duruyor. Bir adım atsa eminim hayatı daha güzel olacak.”
“Biliyorum. Bu onun hayatı bizim yapabileceğimiz bir şey yok.”
“O zaman Orhan amcadan boşansın.” Erem son sözlerle gerilmişti. Bakışları sertleşirken Özge ona aldırmayarak devam etmişti.
“Orhan amca benim babam gibi, hatta babam. Damarlarımda onun kanı akmıyor olabilir ama o benim babam. Annemle beni kaybetmemek için evlendiklerini biliyorsun. Ama bu Orhan amcaya haksızlık değil mi? hala çok genç, belki evlenip kendi çocuğu olmasını ister. Madem annemle gerçekten karıkoca olmayacaklar o zaman boşansınlar. Ben artık çocuk değilim, istemediğim bir şey yaptıramazlar.”
“Bunu onlara söylemelisin.”
“Haklısın aslında!” Özge öfkeyle odanın kapısından çıkarken Erem şaşkınlıkla arkasından gitmişti. Salonda oturan Orhan ve Özlem genç kızın hızla salona girmesiyle gerilmişti. Orhan gözlerini kısarak Özge’ye bakarken içinden yine ne söyleyeceğini düşünmeden edememişti. Son aylarda Özge’nin bir derdi olduğu belli olsa da kendisine anlatmaması canını sıkmaya yetmişti.
“Anne, Orhan amcadan boşamanı istiyorum!” pat diye söylenen sözler ortamı bir anda dondururken Özlem yutkunarak ayağa kalkmıştı. Orhan ise her zamanki sakinliği ile genç kızı inceliyordu.
“Nereden çıktı şimdi bu?”
“Benim yüzümden evlendiniz, artık evli kalmanıza gerek yok.”
“Öyle mi küçük Hanım?” Orhan sessizliği bozarak araya girmek isterken Özge ondan gözlerini kaçırarak konuşmuştu.
“Bu saçma evliliğe bir son vermenizi istiyorum. Ya gerçekten evlenin ya da boşanın.” Özlem gözlerindeki yaşlarla kızına bakarken Özge arkasını dönerek hızla salondan ayrılmıştı. Orhan onun salondan çıkması ile bakışlarını Özlem’e çevirmişti. Genç kadın yıkılmış bir şekilde az önce kalktığı koltuğa yeniden çökmüştü. Onun bu durumuna dayanamayan Orhan önünde diz çökerek genç kadının yüzünü sakladığı ellerini avuçlarında hapsetti.
“Ağlamak sana yakışmıyor.” Özlem bakışlarını kaçırırken Orhan derin bir iç çekerek genç kadını kollarının arasına çekerek sıkıca sarılmıştı.
“Her şey düzelecek, ağlama artık.”
“Büyüdükçe daha da sorun çıkartıyor.” Orhan hafif gülümseyerek Özlem’i daha sıkı sarmıştı.
“O sadece doğru bildiği yolda yürümek istiyor.” Özlem hıçkırarak ağlarken Erem ikiliye kapıdan bakıp az önce çıkıp giden Özge’nin peşinden gitti. Bir süre dolandıktan sonra genç kızı karargâhın dışında ki parkta salıncakta otururken bulmuştu.
“Anneni ağlattın.” Erem genç kızın yanında ki diğer salıncağa oturarak ayaklarını öne doğru uzatmıştı.
“Eminim Orhan amca ona sarılmış teselli ediyordur.” Erem Özge’nin sözlerine gülerken başını sallayarak onu onaylamıştı.
“İkisi de birbiri olmadan duramıyor ama arkadaş olarak kalmakta ısrar ediyorlar.”
“Onlar için kolay değil Özge, arada babanın hatıraları var.”
“Babam öleli yirmi yıl oldu Erem, eminim o da annemim mutlu olmasını isterdi.”
“Bunu amcamların anlaması lazım.”
“Bunca yıl anlayamadılarsa bundan sonra da anlayamazlar. Artık bir şekilde aile olmak istiyorum.” Özge yanağından akan yaşı silerken derin bir nefes alarak ayağa kalktı. “Benim valizimi hazırlamam gerek.” Erem onu gidişini izlerken bir süre daha yalnız kalmak istemişti. Aklında her zaman olduğu gibi Hüzün vardı.
“Neredesin?” kendi kendine söylenirken yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu. Az bir zaman kalmıştı amcasının karşısına çıkmaya. Yıllar çok şeyi alıp çok şeyi vermişti. Gidenlerin telafisi olmasa da önemli olanları geri almak için elinden geleni yapacaktı.
“Seni bulacağım, seni bulacağım ve bir daha ayrılmayacağız.”
Erem eve dönmeden önce kısa bir yürüyüş yapmaya karar vermişti. Bir süre yürüdükten sonra eve dönmeye karar veren genç adam karargâhtan içeriye girdiğinde askerlerden bir kaçının toplanıp saz çaldığını görmüştü. Yüzünde oluşan buruk bir gülümseme ile gruba doğru ilerlerken az ilerden yürüyen kadın dikkatini çekmişti.
“Özlem abla?” Özlem genç adamı duymamış gibi yürürken Erem peşine takıldı. Anne kız anlaşılan sıkışınca başını alıp gitme huyundan vazgeçmemişti. Dalgın bir şekilde ilerleyen kadının arkasından takip etmeye devam etmişti. Birkaç dakika yürüdükten sonra kadının bir banka oturarak elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ağladığı sallanan omuzlarından belli oluyordu. Erem genç kadının yanında ki boşluğa oturarak geriye yaslandı.
“Ağlamakla bir şeyi çözemezsin. Özge bazı konularda haklı.” Özlem iç çekerek yüzünü silerken bakışlarını Erem’e çevirdi. Onun konuşmasına devam etmesini bekledi. “Amcam ve sen, hala çok gençsiniz ve yalnız olmayı tercih etmeniz bizi üzüyor. Özge amcama haksızlık olduğunu düşünüyor. Sanırım kendisine gösterdiği ilgi yüzünden onun harika bir baba olacağını… Ona hak veriyorum. İkinizi de haksızlık bu, birlikte olamayacaksanız o zaman başka bir hayat arkadaşı seçin kendinize.” Özlem dehşete düşmüş gibi gözlerini açarken istem dışı itiraz etmişti.
“Ben hayatımda başka birini istemiyorum.” Onu ani tepkisi Erem’in gülümsemesine neden olmuştu.
“Belki de amcam başka bir hayat arkadaşı ister.” Erem’in sözleri genç kadının yutkunmasına neden olmuştu.
“İster mi gerçekten? Ona haksızlık yapıyorum değil mi? Onu kendime bağlı tutarak haksızlık ediyorum.”
“Amcamla konuşmanız ve bir karar vermeniz gerekiyor. Biz ne karar verirseniz verin arkanızda olacağız. Özellikle Özge, sizi bir arada görmek istiyor. Kendini suçlu hissediyor. Onun yüzünden bir hayatın olmadığına inanıyor. Bunu düşün tamam mı?” Erem oturduğu yerden kalkarak eve doğru ilerlerken ardında aklı karışık bir kadın bırakmıştı. Birkaç dakika sonra evin kapısından içeriye girerken kulaklarına dolan isimle şok olmuştu.
*****
Yorum yapmayı unutmayın!
Bölüm çok güzeldi umarım Hüzün gelmiştir artık Erem çok aramış bulamamış Sude de mutlu olsun
❤️❤️❤️