Tatlı Hata 24. Bölüm

Bölümü iki kez yazdım arkadaşlar. Yorum ve beğeni yapmayı unutmayın. Cevap yazamasam da yorumlarınızı okuyorum. Teşekkür ederim, keyifli okumalar!

**–***

Genç kız çantasını omzuna geçirirken bir yandan da annesine işe gittiğini bildirerek evden ayrılmıştı. Arya kapıdan çıktığında arabasına doğru ilerlerken annesi arkasından seslenmişti.

“Kızım telefonu unuttun.” Arya telefonu alarak annesine sarılıp hızla arabasına bindi. Limana doğru ilerlerken yolda arkadaşı Zeynep’i de almıştı. İki kız limana geldiklerinde ne Aras ne de Akın henüz gelmemişti. Görevlinin yardımı ile geçici olarak kullanacakları ofise geçtiklerinde Zeynep hemen denize bakan masaya yerleşmişti. Onun bu atılımı Arya’yı gülümsetirken aklına gelen şeyle birden duraksamıştı.

“Ne oldu, neden yüzün asıldı?”

“Bu sabah ilk kez Alya olmadan uyandım, içim bir garip oldu.” Zeynep arkadaşının sözlerine gülerek karşılık vermişti.

“Yakında evleniyorsun, o zaman ne yapacaksın?”

“İnan hiç bilmiyorum. Ecem olmasa evlenmezdim.” Arya’nın sözlerine Zeynep kaşlarını çatarak arkadaşına baktı.

“Hala tereddüttün mü var? Eğer varsa yol yakınken vazgeçmelisin.” Genç kız cevap vermek üzereyken ofisin kapısı açılıp Akın içeriye girmişti.

“Neden vazgeçmesini istedin?” dediğinde Arya arkadaşına kaş göz işareti yaparak onu susturmuştu.

“Aras gelmedi mi?” Arya konuyu değiştirirken Akın genç kıza cevap vermişti.

“Bu gün Seda Almanya’ya gidecek, onu yolcu etmek için havaalanına gitti.”

“Seda gidiyor mu?” Arya’nın sorusu ile Akın üzgün bir şekilde başını sallamıştı.

“Buradan uzaklaşması onun için daha iyi. Annemi görmek ona yaramıyor.” Arya anladığını belirterek bakışlarını kaçırmıştı. Zeynep sessizce ikiliyi dinledikten sonra toplantı için hazırlanmaya başlamışlardı.

“Ee karar erdiniz mi? size yaptığımız teklife ne dersiniz?” Zeynep arkadaşına bakarken Arya kararsız bir şekilde “Bilmiyorum,” dedi.

“Neden kararsızsın? Yakında diplomanızı alacaksınız. Ayrıca birçok avukata göre daha başarılı iş çıkarıyorsun.”

“Yine de tecrübemiz yok.”

“Tecrübe kazanılır, durduğun yerde sana gelmez. Biraz daha düşünün. Başka bir firmayla çalışmamızı istemiyorsan elini çabuk tutmalısın!”

“Baskı yapmayı bırak Akın, hadi şu toplantıya çalışalım. Neden birde bu toplantıya katılıyoruz hala anlamış değiliz.” Arya’nın sorusu ile Akın derin bir iç çekmişti.

“Sizi toplantıya alıyorum çünkü tecrübe edinmeniz gerek. Avukatlarımızı iyi dinlemenizi yeni anlaşmanın nasıl yapılacağını öğrenmelisiniz. Tabi bir açıklık varsa bulmakta sizden.”

“Bizi kullanıyorsunuz yani?” Zeynep’in sözleri ile genç adam geldiğinden beri bakmamaya çalıştığı kıza kısa bir bakış atıp cevaplamıştı.

“Bu sizin işiniz yanlış hatırlamıyorsam Zeynep Hanım.” Zeynep adının arkasından hemen gelen ‘Hanım’ hitabı ile tek kaşını kaldırarak genç adama bakmıştı.

“Demek bu şekilde devam edeceksiniz Akın Bey, siz bilirsiniz.” Akın kızın altta kalmayışı ile hafif gülümsemişti. Zeynep devam edecekken çalan telefonu ile endişeyle hemen telefona cevap vermişti.

“Asu abla hayırdır?” karşıdan gelen konuşma ile hızla yerinden kalkmıştı.

“Hemen geliyorum abla, söyle kapıyı kimseye açmasınlar!” Zeynep’in hızla ayağa kalkıp kapıya yönelmesi ile Arya araya girmişti.

“Ne oluyor Zeynep? Ne bu acele?”

“Amcamlar evi basmışlar. Babama saldırmış…”

“Ne? Neden?”

“Artık para alamayacak ya ondan. Babam bundan sonra emeğini ona yedirmeyecek. Beni evlendirme çabası da boşa çıkınca aklınca babamı korkutmaya çalışıyor.”

“Jandarmayı ara,” Zeynep başını sallayarak telefonundan jandarmayı arayarak hızla limandan ayrılmıştı. Akın genç kızın peşine takılırken bir yandan da Arya’ya toplantıya girmesi için direktif veriyordu.

“Ben ne anlarım…”

“İlerde bunlar senin olacak. Kocanı batırmak istemiyorsan toplantıyı dikkatle dinle.”

“Ama Akın!” Akın arabasına binerek hızla kızın peşine takılırken Arya ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. İkilinin hızlı bir şekilde limandan ayrılması ile genç kız elini alnına koymuştu. Toplantıya bir saatten az bir zaman kalmıştı. Derin bir iç çekerek ofise girerken Akın’ın getirdiği dosyaları alarak toplantı için hazırlanmaya başlamıştı. Aklı arkadaşında kalmıştı. Amcası olacak adam genç kızı korkutuyordu. Hiçbir meziyeti olmayan adam rahata alışmış olduğu için Zeynep ve ailesi için bir tehdit olabilirdi. Telefonu çaldığında genç kız endişeyle telefonuna cevap vermişti.

“Abicim, bir şey mi oldu?”

“Asıl sana ne oldu, neden bu kadar endişelisin?” Serdar kardeşine babasının uyandığını haber vermek için aramıştı.

“Zeynep’in amcası eve baskın vermiş onun için endişeleniyordum.” Serdar geçen hafta arkadaşının ailesinin zor durumda olduğunu kardeşinden öğrenmişti. Bu zamana kadar anlatmadıkları için de iki kıza çok kızmıştı.

“Ben hallederim Arya sen endişe etme. Ayrıca babam uyandı onu haber vermek için aramıştım.” Arya aldığı güzel haberle sevinçten havalara uçmuştu. Heyecanla babasının nasıl odluğunu, doktorun ne dediğini öğrenmiş ve telefonu kapatmıştı. Hemen ikizine mesaj atarak güzel haberi vermişti.

***

Zeynep taksiye verdiği yol parası ile hızla arabadan inmişti. Amcası elinde sopayla kapılarına vurup duruyordu. Genç kız öfkeyle amcasının elindeki sopayı yakalayarak çekip almıştı. Adam beklemediği hamle karşısında boş bulunup geri savrulup sopayı bırakırken Zeynep’i gören adam öfkeyle kızın üzerine yürümüştü.

“Sakın amca, sakın bana ve aileme elini süreyim deme. Bu zamana kadar babamı sömürdüğünüz yeter. Birazda çalışıp aç karnını doyur. Bundan sonra babamdan tek kuruş bile alamayacaksınız.” Adam kızın saçını tutmak isterken Zeynep elini yakalamıştı. Araya amcasının karısı girince de genç kız iki öfkeli kişinin arasında kalmıştı.

“Şu kaltağa da bakın, nasılda amcasına bağırıyor. Senin dilin çok uzadı keserler o dili!” diyen kadın kızın saçına asılırken komşuları sadece izlemekle kalmıştı. Zeynep’in babası Zeki Bey kızının sesini duyunca hemen evden dışarıya çıkmıştı. Kızını dövmeye çalışan kadını kızının üzerinden alarak belki de ilk kez abisine bağırmıştı.

“Bir daha sakın çocuklarıma el kaldırayım demeyin. Sustuysam onlar için. Şimdi bahçemden gidin. Bundan sonra kızımın da dediği gibi çocuklarımın rızkını size vermeyeceğim. Aha tarlanız orada çalışıp kendi paranızı kazanın.” Adamın kızını arkasına çekmesi ile Zeynep babasına gururla bakmıştı.

“Zeki bunu yanına komam. O kızına da çok güvenme, bir sıkımlık canı var.” Zeynep babasının arkasından çıkarak amcasının karşısına dikilmişti.

“Sen babamı tehdit mi ediyorsun? Sen bizimle uğraşacağına hangi ganyanda olduğu belli olmayan oğlunu bul. Bizden size zırnık yok bundan sonra.” Adam elini sallayarak tehdit ederken gelen Jandarma arabası ile herkes şaşırmıştı. Komutan arabadan inerek gurubun yanına gelirken Zeynep rahat bir nefes almıştı.

“Kim ihbar etti, neler oluyor burada?” Zeynep öne çıkarak konuşmuştu.

“Ben aradım komutanım. Bu adam elinde sopa ile aileme saldırdı.” Zeki Bey kızını durdurmak istese de başaramamıştı. Komutan adama dönerek “Bu doğru mu? Ne istiyorsunuz bu aileden?” diye sorduğunda amcasının karısı öne atlamıştı. Saf gibi “Bu adam bu ay bize para vermedi, onu almaya gelmiştik,” dedi. Komutan kıza dönerek “Ne parası, kiracı mısınız?” diye sordu. Zeynep kadının aptallığına gülerek cevap vermişti.

“Yok komutanım, burası da bizim para da bizim. Bunlar babamın kardeşleri olur. Çalışmazlar etmezler. Üstüne de sürekli babamdan para alır geri vermezler. Bu aydan sonra onlara para vermeyeceğimizi öğrenince evi  bastılar. Yani haraç istiyorlar.”

“Haraç mı?” Komutanın sesi yükselirken amcası kem küm etmeye başlamıştı.

“Komutanım bu adamlar küçük kardeşimin de olduğu eve saldırdılar. Şikâyetçiyim. Ayrıca az önce de babamı beni öldürmekle tehdit ettiler.” Zeki Bey kızının kolunu tutarken Zeynep babasına dönerek “Korkma baba, bundan sonra onlara boyun eğmek zorunda değilsin. Kimse bana da size de zarar veremez.” Komutan kızın sözleri ile sinirlenmişti.

“Bu doğru mu?”

“Doğru komutanım.” Zeynep cevap verse de komşuların şahit olduğu olaya kimsenin cevap vermemesi Zeynep’i çileden çıkarmıştı. Amcası gerinerek “Bu kız yalan söylüyor, görüyorsunuz kimse onu doğrulamıyor,” dediğinde Zeynep babasına bakarak komşularını gösterip, “Görüyorsun değil mi baba, bu zor zamanında yanında olmayan, her zaman yardım ettiğin komşularının nasıl insanlar olduğunu! Yazık onlara verdiğin emeğe…” Zeynep komutana dönerek “Tehdidi belki ispatlayamam ama bu adam evime saldırdı. Ayrıca benim arazimde şikayetçiyim.”

“Ben şahidim komutanım. Bu adam bu kızı ve ailesini tehdit etti.” Zeynep kalabalığın ardından gelen sesle gözlerini kapatmıştı. Komutan şahit olan kişiye dönerek baktığında üzerinde oldukça pahalı bir takım olan Akın ile göz göze gelmişti. Köy yerinde bu şekilde giyinen birini ilk kez gördüğü için tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı.

“Siz kimsiniz?”

“Ben Akın Aksoy, Zeynep hanımın patronuyum. Ailesine saldırı olduğunu öğrenince işten çıkıp buraya geldi.” Kalabalık ‘Aksoy’ soyadını duyunca yutkunmuştu.

“Görüyorsun değil mi Zeki, kızın kimlerle düşüp kalkıyor!” amcasının sözleri ile Zeynep gözleri alev almış bir şekilde amcasına bakarken Zeki Bey kızına laf edilmesi ile yumruklarını sıkmıştı.

“Benim kızımı kendi kızınla karıştırma abi, bir daha kızıma laf söyleyenin ne mal olduğunu herkese gösteririm. Benim kızımın namusu kimseyi ilgilendirme. O ne yaptığını bilir. Sakın bir daha kızıma dil uzatayım deme!” Zeki beyin çıkışı ile hem karısı hem de Zeynep şok olmuştu. Aynı şoku köylülerde yaşıyordu. Mülayim Zeki beyin çıkışını kimse beklemiyordu.

“Zeki, haddini bil.”

“Asıl sen haddini bil abi, bunca yıl ağzımı açmadıysam korktuğum için değildi. Sırf kalbiniz kırılmasın diye ne dediyseniz yaptım. Çoluğumun çocuğumun rızkını size yedirdim. Sürekli çocuklarımın üzerine baskı kurmaya çalıştın eyvallah dedim ama bir daha ne kızıma ne oğluma laf edersen bu kadar sessiz kalmam. Bu hepiniz için geçerli.” Zeki Bey konuştukça şaşıran kalabalık karısını yanına alarak konuşmasına devam etmişti.

“Bu gördüğünüz evi kendi ellerimle yaptım. Bu arazilerin bazıları bana babadan kaldı bazılarını da dişimle tırnağımla biriktirip aldım. Kimse üzerine hak iddia edemez. Ayrınca tüm malımı dün kızımın üzerine yaptım. Bundan sonra Zeynep ne derse o!”

“Baba sen ne diyorsun?”

“Duydun kızım, şu garip babanın artık hiçbir şeyi yok. Emekli maaşımdan başka. Her şeyi senin üzerine yaptım.”

“Peki Esat ne olacak baba?” Kızın sorusu ile adam kızına gülümsemişti.

“Oğlumun senin gibi bir ablası var. Biz yaşlandık kızım ne olacağımız belli değil nasılsa sen kardeşine hakkını zamanı gelince verirsin.” Zeynep gözleri yaşlı bir şekilde babasına sarılırken “Allah seni başımızdan eksik etmesin babacım,” dedi. Komutan şaşkın bir şekilde adama bakarken daha önce de kızına malını vereni görmüş olsa da bu bölgede pek rastladığı bir durum olmadığı için şaşırmıştı.

“Bunu yapamazsın Zeki, buna izin vermem.”

“Sana sormadı, mal adamın değil mi? Kime verirse verir!” Komutanın sert çıkışı ile adam öfkeyle baba kıza bakmıştı.

“Senin bu yaptığın diğer kızlarında mal istemesine neden olacak. Bunu yapamazsın!”

“Kes sesini adam, atarım şimdi seni içeri!” komutanın sözleri ile adam ve karısı bir adım geri gitmişti.

“Komutanım, kızıma bir şey olursa sebebi abimdir. Bu böyle bilinsin. Kızımın ayağı taşa değerse amcasından bilin.” Komutan adamın yüzünden ne kadar saf ve iyi niyetli olduğunu anlayabiliyordu. Akın baba kıza hayranlıkla bakarken gelen polis arabası ile herkes ikinci şaşkınlığını yaşamıştı. Zeynep arabadan inen Serdar’ı gördüğünde istem dışı gözlerini kapatmıştı.

“Ne oluyor burada?” Komutan üzerinde üniforması olan genci gördüğünde tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı.

“Memur Bey, burası jandarma bölgesi biliyorsunuz değil mi?” Serdar komutana gülümseyerek elini uzatmıştı.

“Biliyorum komutanım, ben Zeki amcayı ziyarete gelmiştim. Kalabalığı görünce mesleki merak ile sormuştum.” Komutan genç adama inanmasa da gülümsemişti. Zeki Bey daha önce tanımadığı adama bakarken oldukça ifadesizdi.

“Hoş geldin evladım, hayırdır.”

“Serdar abi bir şey mi oldu!” Zeynep özellikle genç adamın adını söylemişti. Böylelikle babası onun kim olduğunu anlayacaktı. Anne babası görmese de en yakın arkadaşı Arya’nın ailesini onlara sık sık anlatırdı.

“Yok bacım, buradan geçerken yakında nişan olacağı için annenle babanı da davet etmek istemiştim.”

“Öyle mi çok sevindim, Arya söylemişti.” Zeki Bey kızını kendine çekerek Serdar’a bakmıştı.

“Gelmişken bir çayımızı içseydin oğlum,” dediğinde Serdar başını iki yana sallayarak konuşmuştu.

“Başka zaman inşallah. Bir sorun yok değil mi? Zeynep bacım bir şeyler anlatmış bizim kıza bende bir bakayım aksilik var mı diye geldim.” Sesi o kadar tehditkar çıkmıştı ki gözleri Zeynep’in amcasını delip geçiyordu.

“Yok evladım, komutan Bey ilgilendi sağ olsun.”

“Aslında Remzi Soral’ın ailesini arıyordum. Sonra aklıma Zeynep’in de soyadı Soral diye gelince bir uğrayayım dedim. Tanıyor musunuz Zeki amca?”

“Abimin oğlu bir şey mi oldu Remzi’ye?”

“Yasa dışı kumar oynarken yakalandı amca, nezarette şuanda!” adam öne çıkarak Serdar’ın önüne dikilmişti.

“Yalan söylüyorsun, benim oğlum kumar oynamaz!”

“Öyle mi, memura hakaretten atarım seni içeriye. Sana niye yalan söyleyeyim. Oğlun nezarette, git de çıkar oradan!” adam öfkeyle kalabalığa rezil olmuş bir şekilde oradan ayrılırken komutan aileye dönerek “Bir sorun olursa hemen bizi arayın, sakın korkmayın,” dediğinde Zeki Bey başını sallayarak adama cevap vermişti. askerler giderken geriye Serdar ve kalabalığın içinde Akın gelmişti.

“Kızım, sende işe dön istersen bir şey olursa ararız seni.”

“Baba, lütfen bu kadar üzülme. Tansiyonun çıkacak yine.” Zeki Bey kızını kolunun altına alarak saçlarını öpmüştü.

“Seninle gurur duyuyorum kızım, Allah ayağına taş değdirmesin.” Zeynep’in gözleri dolu dolu olmuştu.

“İyi ki benim babasın babacım. Bu gün seninle yeniden gurur duydum. Allah seni başımızdan eksik etmesin.”

“Bu kadar yeter, şimdi şu iki gençle tanışalım bakalım.” Serdar öne çıkarak adamın elini öpmüştü.

“Nasılsın Zeki amca, bu kızın bir şey söylemiyor ki bilelim.”

“Baban ameliyat olmuş evladım, nasıl oldu geçmiş olsun. Bu arada hoş geldin yeniden.” Adamın sevecen tavrı Serdar’ın hoşuna gitmişti.

“Şükür gözlerini açtı bu gün, asıl siz nasılsınız. Bir şey yapmadılar dimi size?”

“Yok oğlum evdeydik biz içeri giremediler.” Adamın konuşmasıyla koşarak evden çıkan küçük oğlan babasının beline sarılmıştı.

“Esat, oğlum neden yüzünü saklıyorsun?”

“Bakın burada kim varmış, küçük adam utandın mı?” Serdar çocuğu kucağına alırken üniforması yüzünden hemen Esat’ın dikkatini çekmişti.

“Sen polis misin?”

“Evet, polisim…”

“Bende büyüyünce polis olacağım. O zaman amcam babama kızamayacak!” dediğinde Zeynep bakışlarını kaçırmıştı.

“Elbette kızamayacak.”

“Hem ablamı da koruyacağım, o Remzi bir daha ablama vuramayacak!” Zeki Bey oğlunun sözleri ile hızla kızına dönmüştü.

“Remzi sana el mi kaldırdı? Benim niye haberim yok kızım.” Zeynep babasının sorusu ile hızlı davranarak cevap vermişti.

“Çok önceydi babacım, geçti. Üniversiteyi kazandığım zamandı. Şu adamla evlenmek istemediğim için…”

“Bana niye söylemedim be Zeynep’im?”

“Üzülme geçti artık.” Akın kızın sözlerini duyunca elleri iki yanda yumrul olmuştu. Kızın zor bir hayatı olduğunu biliyordu. Söylediği günü de tahmin edebiliyordu. İlk karşılaştıkları gün olmalıydı. Kızı yalnız bıraktığı için kendi kendine kızıyordu.  Gözleri az ilerde kızgın bir şekilde duran genç adama takılmıştı.

“Gel evladım öyle uzakta durma.” Akın adamın çağrısına uyarak yanlarına gitmişti. Serdar’ın bakışları altında adamın elini öperken Serdar tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı.

“Akın, hayırdır senin de burada olduğunu bilmiyordum.”

“Haberi aldığında Zeynep’in yanındaydım. Yardımım dokunur diye geldim ama bana gerek kalmadı.”

“Olur mu evladım, sen şahitlik etmeseydin abim geri adım atmazdı.”

“Önemli değildi Zeki amca… Bu arada benim adım Akın, Akın Aksoy. Zeynep’in patronuyum.”

“Kızım size emanet oğlum, Arya kızım da sizinle çalışıyor biliyorum. Uzağa gidecek diye endişe etmiştim. Sizinle çalışmasına çok sevindim. Abini tanıyorum zaten…”

“Aras abimi mi?” Akın şaşkındı. Şu Trabzon da bir kişi dahi abisini tanımasa şaşardı.

“Başka abin de mi var?”

“Yok bir tane yetiyor bize!” Akın’ın sözleri ile Serdar dudaklarını ısırarak gülümsemişti.

“Hayırdır damatla bir sorunun mu var Akın?”

“Kimin benim mi? Daha neler, benim abim bir tanedir ya! Eşi benzeri yoktur!” Serdar adamın sözleri ile gülmüştü.

“Damat kim evladım?” Zeki Bey Akın’a dönerek “Sen mi evleniyorsun, hayırlı olsun evladım,” dedi.

“Yok Zeki amca, Serdar abimden bahsediyor. Abim Serdar’ın kız kardeşi Arya ile evlenecek,” dediğinde adam hem şaşırmış hem de sevinmişti. Arya’yı tanıyordu. Aras’ın da iyi biri olduğunu bildiği için çok sevinmişti. Tebrik ederken gurup bir süre daha konuştuktan sonra dağılmıştı. Serdar polis arabasına binerek önden giderken Zeynep Akın’ın arabasıyla limana dönmüştü.

-***

“Çok şükür gelebildiniz!” Arya ikiliyi göründe rahat bir nefes almıştı.

“Toplantıda bir şey mi oldu?” Akın sorarken bir yandan da masasına geçiyordu.

“Yok, gerekli notları masana bıraktım. Dosyayı iyice incelemek lazım. Bir köşede sessizce not aldım.”

“Abim gelmedi mi?” Arya başını iki yana sallarken Akın şaşırmıştı. Abisi Seda’yı bırakır bırakmaz limana gelecekti. Telefonunu eline alarak abisini aradığında oldukça gergindi.

“Alo, abi nerede kadın?” Akın bir süre karşı tarafı dinledikten sonra rahat bir nefes almıştı.

“Ne oldu, bir sorun yok ya?”

“Yok, doktor aramış, babaannemi hastaneden çıkarıp eve götürdü. Bu gün evde kalacak,” dediğinde Arya başını sallamakla yetinmişti. Zeynep ile kendilerine verilen odaya gittiklerinde Arya olanları en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı.

“Sizin adınıza sevindim, ayrıca baban akıllıca davrandı.”

“Bilmiyorum Arya, kardeşimi düşününce…”

“Saçmalama Zeynep, babanın okuma yazması yok. Dua etki bu zamana kadar amcan babandan arazileri almayı akıl edemedi.”

“Çok şükür!” Zeynep’te bu konuda şanslı olduklarını biliyordu. Neyse ki amcası bu konuyu akıl edememişti.

“Alya’dan bir haber var mı? Nasıl beğenmiş mi oraları?” Arya ikizinin adını duyunca hüzünlenmişti.

“Üzül diye sormadım Arya!”

“Yok üzülmedim de burnumda tütüyor resmen.”

“Sizin şu bağınıza hayranım kızım ya. Keşke benim de kız kardeşim olsa.”

“İkiz olmadığı sürece aynı olmazdı. Aa bak sana ne söyleyeceğim, bizimkini havaalanından kim aldı biliyor musun?” Zeynep merakla genç kıza bakmıştı.

“Kim?”

“Cenk hoca!” Arya’nın sözleri ile Zeynep’in ağzı açık kalmıştı.

“Cenk hoca ne alaka ya? Onun orada ne işi var?”

“Bizde bilmiyorduk. Meğer projenin başında Cenk hoca varmış.”

“Hadi ya, o zaman Alya’yı bilerek mi seçti?” Arya başını iki yana sallayarak cevap vermişti.

“Alya’dan haberi olduğunu bile sanmıyorum. Dayım ayarladı bu stajı. Cenk hoca dayımın öğrencisiymiş. Alya ‘beni görünce çok şaşırdı’ dedi. Bilmiyorum ama Alya’nın şansına da şaşırmadan edemiyorum.”

“O şans değil Arya, kader. Bu adam sürekli kızın karşısında.”

“Bu şekilde konuşma Zeynep, Alya için gerçekten endişeliyim. Burada başına gelenleri biliyorsun. Orada da stajyerler arasında tek kız bizimkiymiş.”

“Hadi ya o zaman Cenk hoca ona göz kulak olur.”

“Biliyorum ama yine de endişeliyim. Bizimkinin sağı solu belli olmuyor. Başını belaya sokmasından korkuyorum.”

“Alya sen varken sorumsuz davranıyordu Arya, bu kadar endişelenmemelisin.”

“Bir de işin Aras meselesi var, ona anlatmam gerekir değil mi?” Zeynep düşünceli bir şekilde genç kıza bakmıştı.

“Bence de anlatmalısın, sonradan başına kalkmamalı.”

“Aras öyle biri değil.”

“Hemen de korumaya çalış nişanlını.” Zeynep gülerken Arya kaşlarını çatmıştı. Başını iki yana sallayarak o da gülmeye başladı.

“Babam uyandı, bu gün erken çıkacağım. Sen ne yapacaksın?”

“Bende eve geçerim, bu akşam ailemi yalnız bırakamam.” Zeynep stajyer olduğu için hala yurtta kalıyordu. Eğer ailesini ikna etmeyi başarırsa merkezde bir ev tutmayı planlıyordu. Ailesini de yanına almak için elinden geleni yapacaktı. O köyde o insanların arasına anne babasını bırakamazdı. Özellikle bu gün olanlardan sonra asla bırakamazdı.

“Sen git, istersen Akın beye söyle şimdi çık. Babanı daha fazla görürsün.” Genç kız arkadaşının sözlerinden sonra çantasını alarak Akın’ın ofisine doğru ilerledi. Kapıyı çalacağı sırada içeriden gelen sesle duraksayan genç kız ne yapacağını şaşırmıştı.

“Ne demek velayet davası açmışlar. Bunun saklanacak bir yanı yok abi.” Akın’ın öfkeli sesiyle genç kız kapıyı çalmadan odaya girmişti. Arya’yı gören genç adam bir şey söylemeden telefonu kapatırken Arya kaşlarını çatarak “Neler oluyor Akın?” diye sordu.

“Yenge, sen ne zamandır oradasın?”

“Yeni geldim, beni bırakta neler olduğunu söyle. Kim kime dava açmış?”

“Söylersem abim beni öldürür.” Arya adamın sözleri ile olayı anlamıştı. Aras’ı ilgilendiren bir konuysa Ecem için dava açılmış olmalıydı.

“Ecem’i kim istiyor?” Akın sıkıntılı bir nefes vererek “Ananesi abimin yeniden evleneceğini duyunca dava açıp torununu istemiş,” dedi.

“Anlamadım, evlilikle ne alakası var?”

“Sanırım torununa alt sınıf bir üvey anne istemiyor.”

“Alt sınıf mı?” Arya’nın öfkeli sesiyle genç adam elini yukarı kaldırarak kızdan gelebilecek darbeyi engellemeye çalışmıştı.

“Demek istediğim sosyete olmayan bir anne, anla işte.”

“Çok saçma, bu onu ne ilgilendirir ki?” Akın omzunu silkerken Arya dişlerini sıkarak genç adama bakmıştı.

“Neyse abinle bu konuyu konuşacağız. Ben erken çıkıyorum, babamı ziyaret edeceğim.” Akın2ın cevap vermesini beklemeden hızla odadan çıkmıştı. Genç kız ne arkasından Akın’ın dalga geçer gibi “Tabi çıkabilirsin yenge, şirket senin zaten!” dediğini duymuştu ne de selam göndermesini.

Arya arabasına binerken oldukça gergindi. Kemerini takarak arabayı çalıştırıp hızla yola çıkmıştı. Telefonu hoparlöre alarak Aras’ı aramış ulaşamayınca sinirle telefonu kapatmıştı. Hastane yakın olduğu için genç kızın hastaneye gelmesi on dakikayı bulmamıştı. Park yerine arabasını park ettikten sonra hızla aşağı inip ailesinin olduğu yere doğru ilerledi. Selim abisini gördüğünde ona el sallayarak geldiğini belli ederken Selim kardeşine gülümseyerek bakmıştı.

“Abicim, babam nasıl oldu? Görebildiniz mi?” Selim kızın heyecanına gülümseyerek onu kolunun altına çekmişti.

“Sakin ol güzelim, doktorlar iyi olduğunu söyledi. Bu günde yoğun bakımda olacak, yarın normal odaya alacaklar.” Arya’nın yüzü duydukları ile asılmıştı.

“Yani göremeyecek miyiz? Ama ben babamı çok özledim.”

“Doktora soralım izin verirse uzaktan görürsün canım.” Arya heyecanla adamın peşine takılarak doktorun odasına doğru ilerledi. Birkaç dakikalık konuşma sonrasında kısa süreli babasını görmesine izin vermişlerdi. Arya yoğun bakıma girdiğinde babasını kabloların içinde uyurken görünce gözyaşlarını tutamamıştı. Heybetli babası birkaç günde çok zayıflamıştı.

“Sağlıklı olsa ben sana iyi bakarım,” kendi kendine konuşurken Ahmet beyin gözlerini aralaması ile Arya heyecanla babasına bakıp gülümsedi. Eli cama uzanırken Ahmet beyde kızına gülümsemişti. Elini hafif kaldırdığında Arya ağlayarak adama bakıyordu. Adamın yeniden gözlerini kapatmasıyla görevlinin kendisini uyarması bir olmuştu. Genç kız sürgülü kapıdan çıkarken Selim onu kapı önünde bekliyordu.

“Ne oldu, neden ağlıyorsun?”

“Babam gözlerini açıp bana gülümsedi.”

“Oh… Bende kötü bir şey oldu sandım.”

“Allah korusun abi!”

“Hadi gidelim.” Arya abisi ile hastaneden ayrılırken oldukça düşünceliydi. Selim dikkatini çeken bu durum karşısında susmamıştı.

“Bir sorun mu var Arya? Neden yüzün asıldı?”

“Sanırım Aras’ın bir sorunu var. Ecem için velayet davası açmışlar.”

“Öyle mi? kızının annesi ölmüştü değil mi?” Arya başını sallayarak “Evet, zaten onun annesi torununu istiyormuş.” Selim kardeşinin ifadesinden konunun bu kadar basit olmadığını anlamıştı.

“Bunca zaman sonra nereden esmiş?”

“Torununa sosyeteden olmayan bir üvey anne istemiyormuş hanımefendi.”

“Hadi ya!” Selim’in gülmesi ile Arya’nın morali daha da bozulmuştu.

“Gülmesene abi, hiç komik değil. Benim yüzümden kızını Aras’tan almak istiyorlar.”

“Saçma saçma konuşma, Aras ile bu konuyu konuşmalısın.”

“Aradım ama telefonu açmadı.” Selim evin kapısına arabayı park ettiğinde karlıda arabasına yaslı olarak bekleyen Aras’ı göstererek “O zaman yüz yüze konuşun,” dedi. Arya genç adamı görür görmez arabadan inerek hızla onun yanına gitmişti.

“Neden buradasın? Seni aradım cevap vermedin.”

“Eve geliyorsun diye açmadım telefonu ama sen geç kaldın,” Arya abisine bakarak ondan izin alırken Selim kardeşine “Geç kalma,” diyerek izin vermişti. İkili Aras’ın arabasına binerek oradan uzaklaşırken oldukça sessizdi.

“Sana önemli bir şey söylemem gerek!” ikisi de aynı anda konuşunca şaşırmıştı. Aras kızın ona söyleyeceği önemli şeyi merak ederken Arya Aras’ın önemli konu olarak davayı söyleyeceğini düşünüyordu. Belki ikisi de haklıydı ama belli olmazdı!

***

Umarım beğenmişsinizdir.

23.BÖLÜM <<<<<<——>>>>>> 25.BÖLÜM

13921cookie-checkTatlı Hata 24. Bölüm

7 yorum

  1. Ellerine emeğine sağlık yazarcım bölümün silinmiş olması kötü olmuş yeni yazdığınız bölüm de güzeldi ellerine sağlık

  2. Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
    Bakalım birbirlerine neler söyleyecekler
    Yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum

  3. En can alıcı yerde bitti ama Arya ve Aras çok güzel ikili oldular umarım Aras ayrılmak zorundayız filan demez çok üzülürüm

  4. İşini kesinlikle biliyorsun yazar hanım, bizleri haftaya buraya kitledin. Bekleyelim bakalım bir hafta, inşallah meraktan çatlamamış oluruz.

  5. Bölüm için teşekkürler harikaydi emeğine sağlık Yazarcigim ❤️❤️ Zeynep ve Akına bayılıyorum ya ❤️amcası sonunda hak ettiğini buluyor gibi :@ merkeze gelmeyi kabil eder umarım anne babası rahat etsinler artık:)❤️ Aras ve Aryanin arası umarım bozulmaz;( Ecem’i de alamaz inşallah anneannesi :@

  6. Şimdi anneannenin yaptığı saçma bir şey olmuş ama Alya hakkında inşallah Aras yanlış düşünmez

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir