İntikam 24. Bölüm



Keyifli okumalar. Yorum yapan herkese teşekkür ederim.

***

Genç kız şirkette bir süre daha vakit geçirdikten sonra asıl çalıştığı şirkete uğramak için ayrılmıştı. Babasının yanında göstermelik kalsa da asıl işi uzun zamandır emek verdiği şirketin Türkiye şubesinin başında olmaktı. Şirket dışına çıktığında yoldan ilk geçen taksiye binerek çalışacağı şirkete doğru ilerlemeye başlamıştı. Aklında bin bir düşünce ile geride bıraktığı yolu izlerken derin iç çekmeden edememişti.

“Nereye gidiyoruz?” taksicinin sorusu ile düşüncülerinden sıyrılan genç kız taksiciye gideceği adresi verirken yeniden yola odaklanmıştı. Taksicinin uyarısı ile geldiği binaya bakarken beklediğinin aksine babasının şirketine bu kadar yakın olmasına sevinmişti. İki işte çalışmak zor olsa da bir süre idare etmek zorunda kalacaktı. Arabadan inerken kendi şirketlerinin aksine üç katlı müstakil bir bina olması genç kızın gülümsemesine neden olmuştu. Binanın güvenliğinden geçerken garip bir şekilde durdurulmadığını fark edince tedirgin olmuştu. Birkaç adım daha atıp binanın lobi kısmına geldiğinde duraksayarak geri dönmüştü.

“Hüzün Hanım bir sorun mu var?” genç kız kendisine soru soran adama gözlerini kısarak bakarken sormuştu.

“Beni tanıyor musunuz?”

“Elbette, siz yeni müdürümüz değil misiniz?” genç kız başını iki yana sallayarak adamın sözlerine karşılık gülümsemişti. Anlaşılan kendisi gelmeden kim olduğu çalışanlara bildirilmişti.

“Güvenlik düzeyini daha da arttıracaksınız, yarın ilk iş tüm güvenlik toplantıya gelecek haber edersin.”

“Peki efendim, size eşlik etmemi ister misiniz?”

“Gerek yok, herkes kim olduğumu biliyor mu?”

“Sadece güvenlik birimine resminiz gönderildi. Üst kademelerdekilerin bildiğini sanmıyorum.”

“Peki öyleyse, sizinle sonra konuşuruz. Şimdilik kimse bilmese de olur.” Adam genç kızın sözlerine şaşırırken başıyla onaylayarak görev yerine dönmüştü. Hüzün merdivenlere yönelerek yukarıya çıkmaya başlamıştı. İlk kata çıktığında etrafa bakınarak hangi bölümün hangi katta olduğunu anlamaya başlamıştı. Oldukça sade döşenmiş kat cam bölmelerle ayrılmış ofislerden oluşuyordu. Birkaç ofis boştu ve diğer bölmelerde toplanmış gruplar halindeki çalışanları görünce duraksamıştı. Çalışma saati içinde toplanmaları genç kızı düşündürse de bir şey söylememişti. Kendisini fark etmeyen çalışanlar kendi aralarında konuşarak birbirini onaylamaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Anlaşılan sohbet oldukça koyuydu. Arkasını dönüp üst kata çıkmak için adım attığında kulaklarına yankılanan sözlerle duraksamıştı.

“Bu size yapılan haksızlık değil mi? Bunca yıl çalıştınız, müdür siz olmalıydınız. Dışarıdan biri değil.” Hüzün merdivenlerden gelen sesle birlikte duraksamıştı. Karşı kişinin ne söyleyeceğini merak ederken köşe kenarına geçerek bekledi.

“Merak etme, gelen kadınmış, birkaç güne ağlayarak kaçar gider nasılsa.”

“Öyle tabi, kimse sizden başkasını müdür olarak görmek istemiyor.”

“Arkadaşlar kararlı değil mi?”

“Evet, kararlaştırdığımız gibi, müdür geldiğinde çalışmayı durduracaklar.” Hüzün duydukları karşısında hafif gülümsemişti. Bir işi de rast gitse şaşıracaktı. Neyse ki bu kez şansı yaver gitmişti. Yanından geçip giden ikilinin ardından bakarken kimseye görünmeden hızla üst kata çıkıp müdür yazan kapıdan içeriye adım atmıştı. Kapıyı kapatıp üzerine kilitlerken ilk işi bilgisayarını açarak çalışanların dosyalarını incelemeye başlamıştı. Bilgisayarını şirket ağına bağlarken kimsenin bunu fark etmemesine şaşırmadan edemedi. Yaptığı şey korsancılıktı ama ulusal güvenliği olan şirketin internet ağına kolaylıkla girmişti. Hiçbir güvenlik kontrolüne de takılmamıştı. İşini hallettikten sonra geldiği sessizlikle şirketten çıkıp giderken düşünceliydi. Güvenlik görevlisine selam vererek oradan uzaklaşırken sıkıntılıydı. Ertesi gün grevle karşılaşacaktı anlaşılan.

***

Erem ofisinde oturmuş gireceği ihale dosyalarını incelerken gözü sürekli Hüzün’ün kendisine verdiği dosyaya kayıyordu. Hala nasıl olurda onun böyle bir şey yaptığına inanamıyordu. Tek bir imza ile genç kızın şirkette ki tüm hisseleri kendisine geçebilirdi. Kapısının açıldığını duyunca bakışları gelen kişiye dönmüştü.

“Yine neden geldin, kovuldun mu sonunda?”

“Sana da merhaba, bu kez iş için geldim. Ne hikmetse patronum seninle görüşme ayarlamamı söyledi. Bende telefonla konuşmak yerine bizzat geldim.”

“İyi yaptın.” Özge şaşkın bir şekilde genç adama bakarken yanlış duyduğunu düşünmüştü.

“Efendim?”

“İyi yaptın dedim. Seninle konuşmak istediğim bir konu vardı.”

“Öyle mi, nedir?” Özge heyecanla masanın önünde ki koltuğa çökerken bir elini çenesinin altına koyarak genç adama bakmıştı. Masanın üzerinde ki kağıdı genç kıza uzatarak fikrini sorarken Özge şaşkınlıkla devir kağıtlarına bakıyordu.

“Bu kız kafayı yemiş.”

“Bence de.”

“Babası bu yaptığını öğrenirse kendisini Karaca Ahmet mezarlığında bulur.”

“Aynen öyle…” Erem dalgın bir şekilde genç kıza cevap verirken birden neyi onayladığını öğrenince hızla yerinden kalkmıştı.

“Bunu kimse bilmemeli. Ekrem kızının yaptığını öğrenirse ona acımaz.”

“Benim için sorun yok ama dosyaları kim hazırladıysa…”

“Avukatıyla bağlantıya geç.”

“Bu benim görevim değil Erem.”

“Biliyorum ama sen yapmalısın. Buradaki kimseye güvenemem. Bu dosyaların hazırlandığını kimse bilmemeli.”

“Bunu bana değil, avukatına söyle, sürekli aynı şeyleri söyleyip duruyorsun.”

“Özge!”

“Anladık, ben gidiyorum o zaman.” Genç kız kapıya giderken arkasına bakmadan sözlerine devam etmişti. “Yarın on gibi bizim şirkette ol. Patronum yoksa bana çok kızar.” Erem genç kızın ardından gülümseyerek bakarken başını iki yana sallamıştı. Önündeki dosyalarına yeniden gömülürken aklı sürekli Hüzün’e kayarken çalışmaya odaklanamayacağını anlayınca dosyalarını toparlayarak yerinden doğrulmuştu. Genç kızı görmeden içi rahat etmeyecekti.

Erem elinde çantası ile ofisinden çıkarken sekreterine işini bitirince çıkmasını söyleyerek şirketten ayrılırken arabasına binmeden önce telefonunu eline alarak amcasını aramıştı. Kısa süren bir çalıştan sonra cevap alırken derin bir iç çekmişti.

“O nerede?”

“Kim?”

“Kimi sorduğumu biliyorsun, Hüzün nerede?”

“Bana neden soruyorsun? Arayıp kendisine sorsana.”

“Amca, telefonlarıma cevap vermiyor.”

“Akıllı kız, seni hayatından çıkarmakla kararlı anlaşılan.”,

“Amca! Lütfen.” Orhan yeğeninin daha fazla endişelenmesine dayanamayarak Hüzün’ün kaldığı otelin adını vermişti. Genç adam onun tek başına bir otelde kalmasına kızsa da elinden bir şey gelmemişti. Aldığı adrese doğru yola çıkarken genç kıza ne söyleyeceğine dair düşünmeye başlamıştı. Hüzün onun yüzüne bakmayacaktı. Küçükken inatçı olan kızın büyüdüğünde inadının daha da arttığına emin bir şekilde yoluna devam ederken düşüncelerinin arasında boğulmaya başladığını hissedince gömleğinin yakalarını açmaya başlamıştı.

Arabasını otelin önüne park ederken kendisine doğru gelen valeye arabanın anahtarını verirken kendisi ağır adımlarla otelin kapısından içeri girmişti. Lobideki görevliye Hüzün’ün adını vererek oda numarasını öğrenmek istediğinde genç adama şüpheyle bakan görevli kız müşterileri hakkında bilgi veremeyeceğini söyleyerek genç adamı geri çevirmişti.

“En azından odasını arayıp, geldiğimi söylerseniz benimle görüşmek isteyecektir.” Erem sözlerine çelişkili olarak içinden Hüzün’ün kendisiyle görüşmeyeceğini geçiriyordu. Görevli telefonu kaldırarak oda numarasını tuşlarken Erem kızın bastığı tuşlara dikkatle bakmıştı.

“Telefona cevap vermiyor.”

“Otelde değil mi?” çalışan oda anahtarlarını kontrol ederken anahtarın yerinde olduğunu görünce genç adamı onaylamıştı.

“Hüzün Hanım henüz otele gelmedi.” Erem yüzünü asarak genç kızı beklemeye karar vermişti. Otelin girişindeki gösterişli bekleme bölümüne geçerken gözü sürekli kapıya takılıyordu. Hüzün’ün geldiğini kaçırmak istemiyordu. Yanından geçen garsonlardan birinden içecek bir şeyler isterken iyice oturduğu yerde geriye yaslanmıştı.

***

Hüzün taksiyle otele doğru ilerlerken birden vazgeçerek hastaneye gitmeye karar vermişti. Yaşlı çiftin ne durumda olduğunu merak ediyordu. Emin ellerde olduklarını bilse de içi rahat değildi. Yolda giderken taksiyi durdurarak çiçek alan genç kız hastaneye geldiğinde yüzünde kocaman gülümsemesi ile kendisini karşılayan kadına şaşkınlıkla bakmıştı.

“Ah Hüzün Hanım, yalnız mı geldiniz?” Hüzün Ali’nin adını hatırlayamadığı ablasına cevap verirken kadın ona yaşlı çiftin odasının kapısına kadar eşlik etmeye karar vermişti.

“Keşke Ali de gelseydi.”

“Arayıp gelmesini isteseydiniz.”

“Gelmezdi ki? Hukuksal işleri bile dışarıdan hallediyor.” Hüzün kadının şikayetlerini dinlerken sessiz kalmak için kendisini zorlamaya başlamıştı. Kadın hiç susmuyordu. Birden Ali’ye hak vermeye başlamıştı. Bu ailenin içinde insan delirebilirdi. En azından kendisi gibi kimsesi olmayan biri için fazla sesli bir aile olduğu kesindi.

“İlginiz için teşekkür ederim. Ama kardeşinizle aranızda olan sorunların beni ilgilendirdiğini sanmıyorum.” Kadın Hüzün’ün çıkışı ile duraksarken birden kahkaha atmaya başlamıştı. Genç kız onun delirdiğini düşünse de bir şey söylememişti. Odanın kapısından içeriye girmeden önce kapıyı tıklatan genç kız arkasından doktorunda içeri girdiğini görünce bıkkınlıkla nefes almıştı.

“Hilmi amca, nasılsınız?” Hüzün yaşlı adama selam verirken karısına gülümseyerek yaklaşmıştı. “Eşiniz nasıl?” dedi.

“Kızım hoş geldin. Çok şükür Allah senden razı olsun.” Doktor kadın ikilinin konuşmasına gülümseyerek araya girmişti.

“Hastamız çok iyi maşallah. Çabuk toparlanacak gibi.”

“Ne zaman çıkar hastaneden?”

“En az bir hafta kalır, sonra evinize gidebilirsiniz.” Doktorun ‘eviniz sözü ile hüzünlenen çift genç kızın dikkatini çekmişti.

“Elbette, o zamana kadar evin tadilatı da bitmiş olur.” Hilmi Bey genç kız minnetle bakarken yaşlı kadın kocasına bakıyordu.

“Teyzeciğim, sen iyileşmene bak, başka bir şey düşünme tamam mı?”

“Kızım, biz sana daha fazla yük olmasak…” Hüzün hemen araya girip kadının sözünü kesmişti.

“Duymamış olayım, ben o koca evde tek başıma ne yaparım. Bana da aile olursunuz işte. Hem bugün evin tadilatı başladı. İşçiler iyi iş çıkarmış. Bir haftaya hazır olacak.”

“Ama…” Hilmi Bey araya girerken bu kez doktor konuşmuştu.

“Neden ısrar ediyorsunuz? Bakın ne kadar hevesli sizinle yaşamak için.”

“Ne diyelim, Halime’m iyileşsin de gerisini düşünürüz.” Hilmi beyin karısına aşkla bakması genç kızın içini yakmıştı. Bir gün kendisine de bu şekilde bakacak biri olacak mı diye düşünmeden edememişti. Yarım saat sonra izin isteyerek hastaneden ayrılan genç kız düşünceliydi. Yoldan çevirdiği taksiyle oteline doğru giderken avukatını arayarak ertesi gün buluşmak için sözleşmişti.

***

Erem sıkıntıyla kaçıncı olduğunu bilmediği kahve fincanını masanın üzerine bırakırken gözü sürekli kapıdan girecek olan genç kızı arıyordu. Yaklaşık iki saattir Hüzün’ün gelmesini bekliyordu. Sonunda kapıdan içeriye giren genç kızı gören Erem dikkatle onu izlerken, kendisini fark etmeyen kızın görevliden oda anahtarını almasını bekledikten sonra hemen ardından onunla birlikte asansöre doğru ilerlemeye başlamıştı. Hüzün’ün kendisini fark edemeyecek kadar dalgın olması canını sıkarken hala onunla ne konuşacağını bilmiyordu. En azından bir süre kendisi ile kalmasını isteyebilirdi. Derin bir iç çekerken kalabalıkla birlikte asansöre binen ikili, genç kızın odasının bulunduğu katta indiklerinde Erem hala kendisini fark etmeyen kızın arkasından ilerliyordu.

“Beni daha ne kadar takip edeceksin?” Hüzün’ün duraksayarak konuşması Erem’i gafil avlamıştı.

“Ne zamandır farkımdasın?”

“Asansöre binmeden önce… Seni fark edemeyeceğimi nasıl düşünebildin?”

“Hüzün?”

“Neden buradasın?”

“Konuşmamız gerek, bu şekilde olmaz.”

“Evet, bu şekilde olmaz. Ama konuşmak için geç kaldın.” Genç kız yürümeye devam ederek odasına doğru ilerledi. Erem onu takip ederken birden içine dolan hisle ürpermişti. Hüzün’ü kolundan tutarak durduran genç adam onun kendisine bakmasını sağlamıştı. Genç kıza susmasını işarete ederek önüne geçerken Hüzün yutkunarak genç adamın koluna yapışmıştı. Erem kendisine endişeli bakan kıza hafif gülümserken Hüzün gitmemesi için başını iki yana sallamıştı. Aralık olan kapıya ulaşan ikili içeriden ses gelip gelmediğini anlamaya çalışırken ses duymadıkları için Erem onu geride bırakarak odaya ilk giren kişi olmuştu. Birkaç dakika sonra Hüzün dayanamayarak odasına girerken Erem elinde silahı ile etrafı kolaçan ediyordu.

“Erem?”

“Neden beklemedin?” Hüzün genç adama aldırış etmeyerek darmadağın olan odasına göz atmıştı. Yerde duran kıyafetlerini alarak yatağın üzerine bırakırken Erem sessizce genç kızı izliyordu. Aynada yazan yazıya dikkat kesilen genç adam öfkeyle dişlerini sıkmıştı.

“Arkanı kolla!”

“Toparlan hemen buradan gidiyoruz.”

“Nereye?”

“Ne demek nereye, hemen gidiyoruz. Benimle geliyorsun?” Hüzün genç adama üzgün bakışlar atarken başını iki yana sallamıştı.

“Gerek yok, başımın çaresine bakarım.”

“Sana sormadım Hüzün, gidiyoruz dedim. Ya eşyalarını toplarsın ya da…”

“Beni düşünmene gerek yok, başımın çaresine bakarım.” Hüzün bir yandan genç adama cevap verirken bir yandan da aynada yazan ‘Arkanı kolla’ yazısına bakıyordu. Erem kızın hareket etmediğini görünce kolundan tutarak onu odadan çıkarmak istemişti. Hüzün kolunu kurtararak elindeki çantadan bilgisayarını çıkararak daha önceden odaya yerleştirdiği kamera kayıtlarını kontrol etmeye başlamıştı. Odaya giren kişileri gördüğünde dişlerini sıkarak ekranı kapatırken öfkeyle yerinden doğrulmuştu. Savaş isteyene istediğini verecekti.

“Onları tanıyor musun?”

“Hayır ama tahmin edebiliyorum.”

“Kim?”

“Halledemeyeceğim bir konu değil.” Erem kendisine cevap vermeyecek olan genç kızı kolundan tutarak tüm itirazlarına rağmen otelden ayrılmıştı. Hüzün arabaya bindirildiğinde hala söyleniyordu. Onu dinlemeyen genç adam kızı evin kapısından içeriye sokarak yeniden otele geri dönmek için yola çıkmıştı. Bu işin peşini bırakmaya niyeti yoktu. 

****

Bakalım bundan sonra ikili ne yapacak. 🙂 

14090cookie-checkİntikam 24. Bölüm

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir