Keyifli okumalar…
Genç kız yıllar sonra içine girdiği evi dolaşırken her köşesinde kahkaha seslerini duyuyor gibiydi. Gözlerini kapatarak üst salonda etrafına dönmeye başlamıştı. Sanki her köşeden biri çıkacak gibi hissediyordu. Bir süre etrafı inceledikten sonra büyük salonun balkona açılan kapısına yönelerek etrafa bakınmaya başlamıştı. Aklı Erem’de kalsa da şuanda yapması gereken bir görevi daha vardı. Odasına kimin girip dağıttığını tanımasa da kim olduklarını tahmin etmekte zorlanmıyordu. Çantasında ki bilgisayarını çıkararak şirket bağlantısına girmiş ve çalışanlar hakkında tüm bilgileri kontrol etmeye başlamıştı. Özellikle bu gün gördüğü o iki kişiyi araştırırken bir yandan da şirketin internet ağına bu kadar kolay girdiği için öfkeliydi.
Hüzün telefonunu eline alarak kısa bir görüşme yapmadan önce duvarda asılan büyük taşlı saate bakmıştı. Yurtdışı ile aradaki saati kontrol ederken hala mesai içinde olan patronunu aramak için telefonun numaralarını duşlarken içindeki sıkıntıyı gidermeye çalışıyordu. Telefon kısa bir çalıştan sonra açılırken Hüzün derin bir nefes almıştı. Karşıdan gelen sesle yutkunan genç kız konuştu.
“Uzun sürdü aramam, ama durumlar sandığımdan daha kötü!”
“…”
“Şirket güvenlik duvarı yok denecek kadar zayıf. Şuanda evimdeyim ve hiçbir sorunla karşılaşmadan şirketin ağına girebiliyorum. Ayrıca bu gün öğrendiğim kadarı ile şubenim başına geçmemden hoşlanmadılar.”
“…”
“Eğer sakıncası yoksa kendi yöntemlerimle bu işi halledeceğim. Ben şirket dosyalarına girebiliyorsam herkes girer.”
“…”
“Kendimi küçümsemiyorum, sadece basit bir paylaşım ağı ile tüm dosyalara erişiyorum. Program kullanmadan…” Hüzün birkaç bilgi daha alırken patronundan tam yetki alarak şubenin başına geçmişti. Telefonunu kapattıktan sonra acıktığını hissederek mutfağa doğru ilerledi. Yüzünde buruk bir gülümseme ile yemek hazırlarken aklında biran oldun yengesi çıkmıyordu. Yemeği pişmesi için ocağın üstüne bırakırken ketılda ısıttığı suyla kendisine kahve yaparak yemek pişene kadar bahçeye çıkmıştı. Düşünceli bir şekilde havuz başında ki masaya gecerek derin bir iç çekti. Birkaç dakika sonra çalan telefonunu açarken avukatının kendisine ulaştırması gereken belgeleri otele götürdüğünü ama olanları öğrenince endişelendiğini söylemişti. Telefonunu kapatarak yerinden kalkıp yemeğine bakmak için mutfağa yönelmişti. Ertesi gün kendisi için oldukça çetin geçecekti. Ama önce şirket için güvenlik ağını halletmesi gerekiyordu.
Genç adam öfkeli bir şekilde otelden dışarıya çıkarken elinde genç kızın valizi vardı. Arabasının kapıya geldiğini görünce hızlı adımlarla arabasına yönelirken gözüne takılan yabancı arabaya şüpheyle bakmış ve hemen arabasına binmişti. Yavaş bir şekilde ilerlerken gözü sürekli dikiz aynasından arkadan kendisini takip eden arabayı kontrol ediyordu. Arabanın plakasını alarak araştırması için arkadaşına verirken sıkıntılıydı. Birkaç dakika içinde kendisine dönen arkadaşının arabanın çalıntı olduğunu öğrenince sıkıntısı daha da artmıştı. Kendisi için değil ama etrafındakiler için endişeliydi. Eve giden yolu değiştirerek trafik kontrolünün olduğu bir yola girerken işini şansa bırakmak istemediği için polislere de uyarıda bulunmuştu. Kendisini takip eden arabanın trafik kontrolden hızla uzaklaşarak kaçmaya çalışması peşine taktiği polis arabası ile gözden uzaklaşasını bekledikten sonra arabanın direksiyonunu evin yoluna döndürmüştü.
Erem evin bahçe kapısından içeriye girerken arabasını park ederek genç kızın valizini alıp eve girmişti. İçeriye girdiğinde burnuna dolan yemek kokusu ile duraksamıştı. Etrafa bakınırken mutfaktan gelen sesleri takip ederek oraya yönelirken karşılaşacağı manzaradan habersizdi. Hüzün yemeğini yerken gelen avukatını kendisine eşlik etmesi için içeri davet etmiş mutfağa yönelip Ali’ye de servis açmıştı. Uzun zaman sonra ilk kez biriyle yemek yiyen genç kız oldukça keyifliydi.
“İyi akşamlar!” Erem sıkılı dişlerinin arasından varlığını belli ederken Hüzün bakışlarını kapıda duran genç adama çevirmişti.
“Hoş geldin. Aç mısın?”
“Hayır değilim. Siz yemeğinize devam edin.” Erem sözlerini bitirir bitirmez oradan ayrılırken oldukça öfkeliydi. Hüzün’ün yanında ki adamdan hoşlanmıyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde o adama güvenemiyordu. Genç kız Erem’in gözlerinde ki ateşi görmüş ve izin isteyerek peşinden gitmişti. Erem merdivenleri çıkıp odasına giderken söylenmeden edememişti. Odasının kapısını sert bir şekilde kapatmış bir yandan da ceketini çıkarırken kapısının tıklatılması ile derin bir nefes almıştı. Seslenmesini beklemeden kapıyı açan kıza gözlerini kısarak bakarken Hüzün de ona aynı şekilde karşılık vermişti.
“İçeri girmen için izin verdiğimi hatırlamıyorum.” Hüzün genç adamın sözlerine aldırış etmeyerek odaya girip Erem’in karşısına dikilmişti.
“Sorun nedir?”
“Sorun olduğunu nereden çıkardın?”
“Davranışlarından. Benimle oynama Erem, seni iyi tanıyorum.”
“Beni önceden tanıyordun, aradan yıllar geçti.” Hüzün genç adamın sözleri ile duraksamıştı. Erem’in değiştiği konusunda ona hak verse de hala tanıdığı kişi olduğunu düşünüyordu. İnsanın mayası ne olursa olsun değişmezdi. En azından Hüzün buna inanıyordu. Erem ne kadar inkar etse de eskiden olduğunu bildiği kişiydi.
“Haklısın, seni artık tanıyamıyorum. Neyse bu konuyu konuşmak için gelmedim. Otelde ne oldu?”
“Önemli bir şey yok. Yakında yakalanırlar.”
“Bu işe karışmanı istemiyorum. Kendi meselemi ben hallederim.”
“Bu konuda tartışmayacağım Hüzün, şimdi izin verirsen üzerimi değişeceğim.”
“Ciddiyim Erem, bu konudan uzak dur. Ben halledeceğim.”
“Hüzün?”
“Neden bu kadar ısrar ediyorsun ki? Beni yanında istemeyen sendin, şimdi neden?”
“İstediğini düşünebilirsin. Hala senden neden uzak durmaya çalıştığımı anlayamıyorsan beni tanıdığını ileri süremezsin.”
“Bende bu konuda konuşmak istemiyorum.” Erem genç kızın dik bir şekilde kendisine bakması karşısında istem dışı gülümsemişti. Uzun zamandır ilk kez yüzünde tebessüm olan genç adam gülümsediğini fark edince hemen toparlanmıştı.
“Yıllar sana yaramış, huyunu değiştirmiş.”
“Öyle mi? Şartlar insanı değiştiriyor.”
“Öyle, şartlar herkesi değiştirebiliyor. Ama iyi yönde, ama kötü yönde…” İkili kısa bir sessizlikten sonra konuşmanın bir yere varamayacağını düşünerek susmuştu. Hüzün kapıya yöneldiğinde Erem “Şu belgeyi hazırladığını kim biliyor?” diye sorduğunda genç kız yeniden ona döndü.
“Ben ve avukatım. Neden sordun?”
“Bu durumu baban öğrendiğinde neler olabileceğinin farkında mısın?”
“Benim olanla istediğimi yaparım…”
“Söz konusu baban olunca yapamayacağını biliyorsun? O adam…”
“O adam bir katil! Bunu mu söylemek istiyorsun?”
“Hüzün,”
“Merak etme, senden farklı düşünmüyorum. Ama ben işi hukuk yoluyla halledeceğim.” Erem başını iki yana sallayarak genç kıza onaylamaz bir şekilde baktı.
“Bunun şakası yok Hüzün, baban sana acımayacaktır.”
“Bana dokunamaz, en azından şimdilik.”
“Ne demek istiyorsun?” Hüzün genç adamın sorusunu cevapsız bırakarak odadan dışarıya çıkmıştı. Merdivenlerden aşağıya indiğinde arkasından gelen genç adamı umursamayarak kendisini bekleyen Ali’nin yanına gidip getirdiği dosyalara bakmaya başladı.
“Bana cevap ver Hüzün, ne demek istedin?” Ali ikilinin tartışması karşısında sessiz kalırken, Erem cevap alamayacağını fark ederek bakışlarını Ali’ye çevirdi.
“Avukat sendin değil mi?”
“Evet, bir sorun mu var?”
“Şu hisse devri belgelerini sen mi hazırladın?”
“Evet, neden sordunuz?” Erem kendisine sakin bir şekilde cevap veren adama öfkeyle bakmıştı.
“Hangi akla hizmet böyle bir şeyi yaparsın?”
“Sanırım sizi anlayamadım.”
“O belgeleri hazırlamakla kendi kuyunu kazdığının farkında mısın?”
“Erem,” Hüzün araya girerken kapının zilinin çalması ile ikili aynı anda görecekmiş gibi dış kapının olduğu tarafa bakmıştı.
“Birini mi bekliyorsun?” Hüzün’ün sorusu ile genç adam başını iki yana sallamıştı.
“Hayır,” Erem hızlı birkaç adımda odada bulunan dolabın çekmecesinden silahını alırken Hüzün endişeli, Ali ise korkuyla genç adama bakmıştı.
“Abartmıyor musun?” Hüzün’ün sorusu ile genç adam ona dönerek tek eliyle yerinde kalmasını söylemişti.
“Bu gün takip ediliyordum, ne olursa olsun buradan ayrılmayın.” Erem genç kızın konuşmasını beklemeden kapıya yönelmiş ve dikkatle gözetleme deliğinden bakarak kimin geldiğini anlamaya çalışmıştı. Kapıda kimse görünmüyordu. Gelen kişinin ana kapıdan bahçeye nasıl girdiğini düşününce dişlerini sıkmıştı. Aklına gelen kişi ile silahını beline sokarken kapıyı açar açmaz üzerine uçan kişiyi yakalayıp kucağına almıştı.
“Abicim ben geldim!” Sude’nin ısrarlarına daha fazla dayanamayan Özlem, Orhan’ı ikna ederek birkaç günlüğüne Erem’in yanına gelmişti.
“Sude senin ne işin var burada?”
“Seni çok özledim, Özlem ablada beni getirdi.”
“Özlem abla mı?” Erem başını kapıdan dışarıya uzatarak gelen olup olmadığına bakmıştı.
“Özlem abla nerede?”
“Buradayım.” Özlem elinde küçük valizi ile onlara doğru ilerlerken Erem gözlerini kısarak genç kadına bakmıştı.
“Amcam sizi nasıl oldu da yalnız gönderdi?”
“Yalnız gönderdiğimi kim söyledi?” Orhan hemen arkalarında biterken onlara aldırış etmeyerek kucağında kardeşi ile salona geçmişti. Sude Hüzün’ü görünce debelenerek abisinin kucağından inip genç kıza koşmuştu.
“Hüzün ablam da burada!”
“Sude, canım senin ne işin var burada?” Özlem içeriye girdiğinde daha önce uzaktan bir kez gördüğü kızı görünce duraksamıştı. Erem ikilinin sarılmasını izlerken yüzünde acı dolu bir gülümseme oluşmuştu. En son kardeşiyle bu evden çıktıklarında ailesini kaybetmişti. Orhan yanlarına geldiğinde genç kızı görünce imalı bir şekilde yeğenine gülümsemişti.
“Hüzün nasılsın kızım?”
“Orhan amca, hoş geldiniz.”
“Asıl sen hoş geldin, hayırdır bir sorun yok ya?”
“Yok, bu akşamlık buradayım. Yarın kalacak bir yer bulurum.”
“Aklından çıkar o düşünceyi.” Erem araya girerken genç kız onu takmayarak bu kez Özlem’e dönmüştü.
“Merhaba, daha önce tanışmamıştık. Hoş geldiniz.” Özlem genç kızın naif sesi karşısında gülümsemişti. Mesafeli duran kızı kendisinden beklenmedik bir şekilde kollarının arasına çekerek sarılmış ve sıcak bir şekilde karşılamıştı. Ali orada fazlalık olduğunu düşünerek ayrılmak isterken Orhan genç adamın kalmasında ısrar etmişti. Bu şekilde onu yakından takip edecek nasıl biri olduğunu anlamaya çalışacaktı.
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
Orhan ve Özlem geldiyse sorun yok ikiliyi okumam güzel oluyor
Ali Orhan’ın tanıdığı diye hatırlıyordum neden onu tanımaktan bahsediyor ki !