İntikam 38. Bölüm

Hayırlı geceler arkadaşlar. Bu zor günlerde umarım herkes iyi ve sağlıklıdır. Lütfen kendimize dikkat ettiğimiz gibi çevremizdeki insanlara da özen gösterelim. Kurallara uyalım ve hep birlikte bu zor günleri atlatalım inşallah. Evden zorunlu olmadığımız sürece çıkmayalım. Fırsat bu fırsat okuyabiliriz. 🙁 Allah herkesin yardımcısı olsun. 

***

Çimlerin üzerine uzanmış masmavi gökyüzünü izlerken derin bir nefes almıştı. Gözlerini alan mavilikte ruhu huzur buluyordu. Arada kulağına yankılanan melodiyi dinlerken yerinden kalkıp sesin nereden geldiğine bakmak bile gelmiyordu içinden. Gözlerini masmavi gökyüzüne dikerek kendisine seslenen adamın sesini ruhunda duyuyordu. Başını yan çevirerek kendisine doğru gelen ayakların sahibine odaklanmıştı. Güneşin yüzüne vurduğu adamın yüzü seçilmese de onu tanımak için yüzünü görmesine gerek yoktu. Yanına gelip yere oturarak genç kıza gülümseyen adama o da gülümsedi.

“Ne yapıyorsun burada?”

“Güneşleniyorum.” Genç adam gülümseyerek yanına uzandığında Hüzün gibi gözlerini mavinin en berrak tonuna çevirmişti. Gözleri parlaklıkla kamaşan genç adam gözlerini kısarken yanında ki kızın parlaklıktan etkilenmemesini anlayamadı.

“Bu kadar dikkatli bakarsan gözlerin bozulabilir.”

“Bu maviliği izlemek için kör olmaya razıyım.”

“Ama ben değilim. Ne zaman kalkacaksın?” Erem yan dönüp bir elini başının altına koyarak onu izlemeye başlamıştı.

“Kalkmak istemiyorum, burası çok güzel.”

“Ama yapacak çok işimiz var, daha Sude’yi görmeye gideceğiz.” Hüzün hafif gülümserken oda genç adam gibi yan dönmüştü.

“Çok özledim onu, sence çok kızar mı bana?”

“Buradan kalkmazsan kızar. Lütfen artık, kalk!” genç kız uzun zaman sonra bulduğu mutluluğu kaybetmek istemiyordu. Erem onu ikna edemeyeceğini anlayınca yanından kalkarak oradan uzaklaşmıştı. Onun gidişini üzgün bir şekilde izlerken yeninden yüzünü gökyüzüne çevirerek bulutları izlemeye başlamıştı.

**

“Hüzün, kızım, ben geldim!” genç kız duyduğu sesle hızla etrafa bakınmaya başlamıştı. İnanmakta güçlük çektiği sesin sahibini bulmaya çalışıyordu.

“Zeynep anne? Neredesin?” sorusuna cevap alamayan genç kız yüzünü asmıştı. Hayal gördüğünü düşünerek yeniden önüne dönmüştü. Kulaklarına yeniden gelen sesle hızla sağa sola döndü.

“Biliyorum, orada mutlusun ama burada seni bekleyenler çok üzülüyor. Bizi özlemedin mi? Ben seni çok özledim kızım. Annen perişan durumda, hadi aç gözlerini de hasret kaldığım o güzel gözlerini göreyim.”

“Zeynep anne neredesin? Seni çok özledim.” Kız duyduğu ama göremediği kadının sesi ile heyecanlanmıştı. Elinin üzerinde ki baskıyı hissedince başını eline çevirmiş ama teması hissetmesine rağmen, elini tutanı görememişti.

“Uyanmayacak mısın? Bence de uyanmamalısın, sen burada dinlenirken benim aptal oğlum evlenmeye karar vermiş. Seni unutacakmış!” Az önce yanında olan adamı düşününce kaşlarını çatmıştı. Kendisine şikayette bulunan kadının sözleri içini yakarken düşünmeye başlamıştı. Erem onu unutur muydu acaba? Ama az önce yanında uzanıyordu. Başını iki yana sallarken farkında olduğu şeyle duraksamıştı. Yengesi neden uyanmasını istiyordu ki? O uyumuyordu, sadece huzuru hissediyordu. Kulağına gelen son sözlerle hızla yerinden kalkmıştı. Ne demek Eren evlenmeye karar vermişti. Öfkesi içini yakarken farkına varmadan öfkeyle konuşmuştu.

“Onu öldürürüm!”

Hüzün gözlerini araladığında kendisine gülümseyerek bakan kadının varlığına inanamıyordu. Güçlükle “Zeynep anne, bu sen misin?” diye sormuş sonra derin bir nefes alarak gülümsemişti.

“Öldüm mü?” Zeynep Hanım kızın sözleri ile kısa bir kahkaha atarken Erem şaşkınca annesi ve genç kızın haline bakıyordu.

“Buradayım kızım, uyandın sonunda.” Hüzün aklına gelen şeyle kaşlarını çatmıştı.

“Anne, Erem nerede? Gerçekten evleniyor mu?” kızın güçlükle sorduğu soru karşısında Zeynep Hanım kendisini tutamamış yeniden gülmüştü.

“Erem istese bile ben izin verir miyim sanıyorsun?” elini genç kızın saçlarında gezdirerek kızın yüzünü incelemeye başlamıştı. Solgun olsa da güzelliğinden bir şey kaybetmemişti. Yüzünü en ince ayrıntısına kadar incelerken ne kadar çok şey kaybettiğini fark ediyordu.

“Ne kadar büyümüş ve güzelleşmişsin, genç bir kadın olmuşsun.” Kadının sesinden hüzün akıyordu. Hüzün elini oynatarak kadının varlığını hissetmeye çalışıyordu.

“Gerçeksin, ölmedin!” Hüzün şiddetli bir şekilde ağlamaya başladığında Zeynep hanımın eli ayağına dolanmıştı.

“Sakin ol kızım, Erem doktoru çağır!” Erem hızla odadan çıkarken kapı yanında oturan Gülşen Hanım korkarak yerinden kalkmıştı.

“Erem, ne oldu?” Kadın cevap alamazken bakışları genç adamın az önce çıktığı kapıya takılmıştı. “Hüzün!” kadın hızla odanın içine girerken beklemediği görüntü ile ayaklarının bağı çözülerek yere düşmüştü. “Kızım, Hüzün!” genç kız annesinin sesini duyunca ağlamasını azaltmaya çalışsa da başaramamıştı. Ağlaması hıçkırığa döndüğünde yarası acımıştı.

“Anne?” genç kız yerde ağlayan kadına seslenirken Gülşen Hanım hızla yerinden doğrulmuştu. Genç kızın başucuna geldiğinde sevinçten ağlamasına devam etti.

“Kızım.”

“Anne, ağlama!” dediğinde genç kız da ağlıyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı.

“Anne gördün mü, yengem yaşıyormuş.” Kızın sesindeki sevinç kadının gülümseyerek başını sallamasına neden olmuştu. Odanın kapısı hızla açılırken içeriye doluşan kişilerle gözleri kapıya yönelmişti. Özlem ve iki doktor daha içeri girdiğinde hemen ardından Orhan ve Erem de içeri girmişti. Doktor onları diğer kişilerin dışarı çıkmasını isterken Hüzün Zeynep hanımın elini sıkıca tutmuş bırakmıyordu.

“Gitme, beni bırakma!” genç kızın sözleri ile kadın doktora bakarken sessiz onay ile genç kızın yanına kalmış, diğer kişiler dışarıya çıkarılmıştı. Gülşen Hanım hemen dışarıdan içeriyi gösteren pencereye yaklaşarak sessiz gözyaşlarıyla kızına bakmaya başlamıştı. Özlem genç kızı kontrol ederken rahat bir nefes almıştı. İkilinin sıkıca tutunan ellerine karşılık gülümsemişti.

“Hüzün, Zeynep hanımın dinlenmesi gerekiyor. Artık onu bırakmalısın.”

“Ama…”

“Yoruldu canım, çabuk iyileşmesi için dinlenmesi gerek.” Genç kız yengesinin yüzündeki ifadeden zorlandığını anlayabiliyordu. Ne kadar kendisine gülümsese de acı çektiği belli oluyordu. Başını kaldırmak istediğinde Özlem hemen yatağının başlık kısmını yükseltmeye başladı. Yatarken göremediği tekerlekli sandalyeyi fark eden genç kız yutkunmuştu. Gözleri dolarak kadına bakarken güçlükle yutkunmuştu.

“Yenge, sen…” başını iki yana sallayan kız devam etmişti. “Neyse, sonra konuşuruz. Yatağına dönmelisin yenge, iyi görünmüyorsun.” Zeynep elini uzatarak kızın yüzünü okşarken hafif gülümsemişti.

“Benim Hüznüm büyümüş…” yanağından akan yaşa inat gülümsüyordu. “Kim bilir Sude’m ne kadar büyümüştür!” dediğinde genç kız da gülümsemişti.

“Tıpkı sana benziyor yenge, büyüdükçe annesine benzedi.”

“Sanki ömür geçti…” İkili bir süre sessiz kaldıktan sonra Özlem ikilinin arasına girerek konuştu.

“Konuşacak bol bol vaktiniz olacak, Zeynep abla hadi seni odana bırakayım.” Zeynep Özlem’e dönerek başını sallamıştı. Kadın tekerlekli sandalyenin arkasına geçerken ikilinin elinin ayrılması zor olmuştu.

“Hadi ama, akşama doğru söz ikinizi aynı odaya alacağım. Ama önce Hüzün’ün testleri yapılmalı.” Kadın üzgün bir şekilde ona bakarken kapıdan dışarıya çıkana kadar gözleri genç kızın üzerinden ayrılmamıştı.

Erem annesinin odadan çıkması ile hızla odaya girmişti. Onu gören Hüzün kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı. Onun bu tavrı Erem’i şaşırtırken Hüzün diş bileyerek konuştu.

“Zeynep annenin dediği doğru mu?”

“Ne söyledi ki?”

“Evleniyormuşsun!” dediğinde Erem tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı.

“Neden olmasın, sende evlenmiyor muydun?” Hüzün’ün sıkılı olan eli genç adamın gözünden kaçmamıştı. Onun her hareketini dikkatle inceliyordu.

“Rüyanda ne görüyordun?” Hüzün gelen alakasız soruyla duraksamıştı. Onun rüya gördüğünü nerden anlamıştı ki. Başını iki yana sallayarak kafasında ki düşüncelerden kurtulmaya çalıştı. Erem ona yaklaşarak başucuna dikelmişti.

“Rüya görmüyordum.”

“O zaman uykunda neden gülüyordun?” genç kız gelen soruyla utanarak bakışlarını kaçırmıştı. Erem gözlerini kısarak “Ahaa, yakalandın. Ne görüyordun?” dedi.

“Seni görmediğim kesin!” Hüzün’ün sözleri ile genç adam gerilmişti.

“Kimi görüyordun?”

“Seni ilgilendirmez.” İkili atışırken onları pencereden izleyen kadın rahat bir nefes almıştı. Gülşen Hanım kızının yüzüne can gelmesi ile rahatlamıştı. Annesini fark eden genç kız yutkunarak bakışlarını Erem’e çevirdi.

“Ona ne oldu?” Erem kim diye sormamıştı bile. Genç kızın kimi sorduğu o aşikardı.

“Kaçmaya çalışırken yaralandı. Seni vurduktan sonra kaçmaya çalıştı ama o kargaşada yaralandı. Birkaç gün hastanede kaldıktan sonra tutuklu bir şekilde yargılanacak.” Hüzün derin bir nefes alarak genç adama bakmıştı.

“Çok şükür, kimseye bir şey olmadı.” Erem onun sözleri ile sinirlenmişti.

“Olmadı mı? Nasıl olmadı? Şu haline bak, az kalsın ölüyordun!”

“Abartma Erem, iyiyim.” Genç adam yere çökerek kızın elini avucunun arasına almıştı. Bakışlarını biran oldun Hüzün’ün üzerinden çekmemişti. Gözlerini kapatırsa Hüzün’ün yeniden uykuya dalacağını düşünüyordu.

“Uyandığına hala inanamıyorum. Zaman geçmek bilmedi.”

“İyiyim Erem, artık kendini suçlamayı bırak.” Bakışları annesi ile kesişen genç kız elini kaldırarak annesine içeri girmesini söylemişti. Kadın heyecanla odaya girerken Hüzün’ün diğer tarafına geçerek kızın elini tutmuştu.

“Annem, iyi misin?” genç kız başını sallarken Erem anne kızı yalnız bırakmak için izin isteyip odadan ayrılmıştı. Gülşen Hanım üzgün bir şekilde Hüzün’e bakarken onun mahzun bakışları kızın içini acıtıyordu.

“Üzülme artık, ben iyiyim.”

“İyi ol, iyi olmalısın. Senden başka kimim var ki benim?” kızının elini öperek saçını okşamaya başlamıştı. Annesinin bu hareketleri Hüzün’ün içini çocuk sevinci ile dolduruyordu. Yıllardır görmek istediği sevgiyi annesi ona gösteriyordu, hem de hiç yüksünmeden. Annesinin sevgisine şaşırsa da mutlu olmuştu.

“Anne, sen iyi misin?” Kadın dikkatle kıza bakarken Hüzün devam etti. “Babam, babam için üzülmemelisin. O…”

“O adam için asla üzülmem, yaptıklarının cezasını çekecek!” dediğinde Hüzün annesinin nefretinden korkmuştu. Gülşen hanımın gözleri adeta alev almıştı.

“Anne?”

“O adamın adını sakın ağzına alma Hüzün, asla… Duydun mu beni, o adama sakın bir daha baba deme!” sesi sert bir şekilde çıkarken Hüzün endişe ile geriye yaslanmıştı. Kadın kızını korkuttuğunu düşünerek derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışmıştı.

“Özür dilerim hayatım, seni korkutmak istememiştim. Sana yaptıkları gözümün önüne geldikçe… Ekrem’in bu dünyada para için yapmayacağı hiçbir şey yoktu. Bebeğimin katili o. Dedenin katili o! Amcanın, ve bir çok kişinin daha katili o adam. Sakın onun için üzülme.” Hüzün annesinin sözleri ile gerilmişti. Kadının sözleri doğru olsa da kaç yıllık kocasını bu kadar kolay bırakamayacağını düşünmüştü. Annesi genç kıza her zaman bu izlenimi vermişti.

“Anne, mahkeme görülene kadar dikkatli olmanı istiyorum. Biliyorsun onun eli kolu uzundur.”

“Korkmuyorum. Beni düşünme, sen iyileşmene bak.”

“Söylediklerimi yabana atma anne, birkaç gün Erem’de kal. Onun evi daha güvenli, eve gitmeni istemiyorum.” Kadın kızının endişesine gülümsemişti. Başını iki yana sallayarak “O eve bir daha adım atmam, babana ait her şeyi satacağım.” Hüzün annesinin sözleri ile derin bir nefes almıştı. Çocukluğunu geçirdiği o evde mutlu tek bir anısı yoktu.

“Sen bilirsin anne, istersen sana daha güvenli bir ev alabilirim.”

“Sen benimle kalmayacak mısın?” kadın üzgün bir şekilde kızına bakarken Hüzün onun elini sıkarak gülümsemişti.

“Seni yalnız bırakmayacağım anne, endişe etmeni istemiyorum. Sadece artık mutlu olmanı istiyorum. Sosyal çevrenden ayrı kalmanı istemiyorum.”

“İstemiyorum, kimseyi istemiyorum. Babanın hataları herkesin gerçek yüzünü dışa vurdu. Anlayacağın aforoz edildim sosyeteden.” Kadın tiz bir kahkaha atarak kızını şaşırtmıştı. “Ne kadar rahatladım bilemezsin. Onların o sahte samimiyetine karşılık vereceğim diye çenem ayrılmıştı. Oh çok şükür, kurtuldum!” kadın heyecanla konuşurken Hüzün annesine uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Ağzı tam anlamı ile açık kalmıştı.

“Anne, sen iyi misin?” kendisine yakın olan kadının alnına elini koyarak dalgın bir şekilde konuşmuştu. “Ateşin de yok ama…” kadın kızının tavrına gülerek alnında ki elini tutmuştu.

“İyiyim kızım, bundan sonra daha iyi olacağım.” İkili konuşurken kapıdan atışarak içeriye giren ikili ile susmuşlardı.

“Sana söyledim, canlı çiçek almamalıydık, annem kızacak.” Özge ve Koray aniden kapıyı açıp odaya girdiğinde Gülşen Hanım kaşlarını çatarak “Kapı çalmak gibi adetiniz yok mu sizin?” diye çıkışmıştı. Özge kendisine kızan kadından bakışlarını kaçırırken Koray özür dileyerek Hüzün’ün yanına yaklaşmıştı.

“Kusura bakma, uyandığını duyunca heyecandan kapıya vurmayı akıl edemedik.” Hüzün ikiliye gülümserken annesinin hala kaş çattığını görünce kadını uyarmak için elini sıkmıştı.

“Anne, bu Özge, Orhan amcamın kızı!” kadın Orhan’ın adını duyunca duraksamıştı. Özge’yi baştan aşağı inceleyerek “Annene benziyorsun, Orhan’a hiç benzemiyorsun,” dediğinde Koray öksürmüş Hüzün gözlerini kapayarak annesinin devam etmemesi için dua etmeye başlamıştı. Gülşen hanımın sözlerinde art niyet bulmayan Özge, kadının sözlerine karşılık gülümseyerek “Evet, anneme benzediğimi söylüyorlar,” dediğinde Hüzün kızın sesinde bir kırıklık aramış ama bulamamıştı. Genç kızın bakışları kendisine döndüğünde Hüzün bakışlarını kaçırmıştı.

“Bana şu şekilde bakmayı kesin,” kızın çıkışı ile Gülşen Hanım şaşırırken Koray susmak zorunda kalmıştı.

“Özge!” Kapı ağzında annesinin sesi kızının sesini bastırmıştı. Özge’nin sesindeki sertlik hoşuna gitmemişti.

“Anne, Hüzün’ü ziyarete gelmiştim.” Kadın başkası göremese de kızının gözlerinde kendisinin gördüğü üzüntünün nedenini anlamak istercesine dikkatle Özge’ye bakıyordu.

“İyi etmişsin, bu gün çok yoruldu, sonra yeniden gelirsiniz.” Koray kadının otoriter sesi ile odadan dışarı çıkmak zorunda kalmıştı. Özge Hüzün’e dönerek hafif gülümsemişti.

“Geçmiş olsun, biz sonra yeniden geliriz.” Hüzün kızın odadan çıkması ile bakışlarını annesine çevirmişti. Kadın ne olduğunu anlamadığı için kızının ardından çıkan Özlem’in kapıyı kapatması ile Hüzün’e döndü.

“Ne oldu şimdi, bir şey anlamadım. Bilmeden bir şey mi söyledim?” Hüzün annesine üzgün bir şekilde bakarak konuşmuştu.

“Özge, amcamın öz kızı değil. Özge’nin babası şehit oldu!” Gülşen Hanım duydukları ile üzülmüştü.

“Ah canım, nasılda üzüldü benim yüzümden.”

“Senin suçun yok anne, bilmiyordun!”

“Olsun, kızı üzdüm.” Hüzün annesine hayretle bakıyordu. Vurdumduymaz annesine ne olmuştu böyle. İçinden kadının değişmemesi için dua etmeye başlamışı. “Orhan iyi bir adam, eminim onu çok seviyordur.” Gülşen Hanım sözlerinde temenni ve eminlik vardı. Hüzün başını sallarken ikisinin samimi halleri geldi gözünün önüne.

“İnan anne kendi kanından olsa Özge kadar sevemezdi. Kızda şeytan tüyü var, kendini hemen sevdiriyor. Bir de inatçı görmen lazım.”

“Belli, belli sevdirdiği!” kadının ima ile konuşması Hüzün’ü güldürmüştü.

“Sende fark etti mi, Koray’ın bakışlarını?” kadın kıkırdayarak başını sallamıştı.

“Bu kız bu oğlanı süründürür demedi deme, acıdım çocuğa.”

“Anne?”

“Ne yalan mı? Gözlerinden belli ne cingöz olduğu.” İkili gülerken Erem odaya girmişti. Hüzün uyandığından beri oda boş kalmamıştı. Onun hemen ardından da odaya hemşire girmişti.

“Kontroller için sizi almaya geldik.” Gülşen Hanım kızına yardım ederken hemşire de ona yardım ediyordu. Erem kendisine iş bırakmayan iki kadına kaşlarını çatarak baktı. İşe yaramaz hissediyordu. Kızı yatağından kaldırıp tekerlekli sandalyeye oturturken acıyla inleyen genç kız Erem’in bir adım öne çıkmasına neden olmuştu.

“Dikkat etsenize!”

“Erem!” Hüzün genç adamın sert sesine karşılık onu uyarmıştı.

“Ama canın yandı,” genç kızın odadan çıkarılışını endişeli bir şekilde izlerken Gülşen Hanım da onun ardından gitmişti. Bir kadın olarak onun yardım edebileceğini biliyordu ama içi kıza yardım edemediği için acıyordu. Hüzün tüm kontrollerden geçtikten sonra normal odaya alınırken daha rahat etmişti. Yoğun bakımın adı bile genç kızı ürkütüyordu. Koridor boyu askerlerin dolandığı hastane de canı sıkılmıştı. Zeynep annesini görmek istiyordu. Odanın aralık kapısı açıldığında içeriye giren hasta yatağıyla gözleri ışıldamıştı. Zeynep Hanımın odaya getirilmesi ile gülümseyen genç kız tüm ağrılarından kurtulmuştu.

“Zeynep anne?”

“İyiyim kızım, merak etme. Bu gün yormuşum kendimi.” Kız başını sallarken Özlem son kontroller için odaya girdiğinde ikilinin haline sevinmişti. Yıllardır hasret kalan ikilinin birbirini ne kadar sevdikleri gözlerinden belli oluyordu. İkisini muayene ettikten sonra odadan ayrılmıştı.

***

Erem koridorda Özlem’in odadan çıkmasını beklerken oldukça tedirgindi. Özlem odadan çıkar çıkmaz karşısına dikilen genç adamın davranışına gülümsemişti.

“Merak etme, ikisi de iyi. Bu kadar endişe sağlığını bozacak.”

“Doğru söylüyorsun değil mi? Hani kalbi durduğunda bir sıkıntı olup olmadığını anlamak için uyanması gerekiyor demiştiniz.”

“Bunu nereden biliyorsun?” kadın kaşlarını çatarak Erem’e bakmıştı. “Sen bizi mi dinledin?”

“Ne yapayım, benden bir şey saklayıp duruyorsunuz. Bende…” Özlem başını iki yana sallayarak onu onaylamazken az önce çıktığı kapıyı göstererek “O odaya girmiyorsun, biraz dinlenmeleri gerek. Ayrıca Sude, artık bilmeli.” Erem küçük bir çocuk gibi yüzünü asarken kardeşi ile konuşmayı ertelememesi gerektiğini biliyordu.

“İyi bir pedagog tanıyor musun yenge? Sude ile konuşurken yanımızda olması gerekiyor.” Özlem genç adama hak vererek kendisine tanıdığı bir doktoru önermişti. Birkaç gün içinde Sude ile konuşacaktı. Bu durum hem annesine hem de kardeşine haksızlıktı. Koridorun sonundan koşar adım kendisine doğru gelen amcasını gören genç adam onun telaşının nedenini öğrenmek için Orhan’a doğru ilerledi.

“Amca?”

“Konuşmamız gerek!” adamın sesinde ki endişe Erem’in dikkatini çekerken Özlem de merakla kocasına bakmıştı.

“Ne oldu Orhan?”

“Özlem, sen Hüzün’ün televizyon izlemesine izin verme!” kadın ne olduğunu anlamasa da kocasının sözünü dinleyerek hızla odaya girmişti. Odaya girdiğinde ise kulaklarına dolan konuşma kapı ağzında kalmasına neden oldu.

“Kahretsin!”

***

Umarım beğenmişsinizdir. Aşağıya instagram adresimi yazıyorum. takip etmek isteyenler için. 

mermarid.yy hesabına beklerim.

Ayrıca ilgilenenler için yeni kitabım ve diğer kitaplarım kitapsepeti.com da kampanyada. Keyifli okumalar!

14670cookie-checkİntikam 38. Bölüm

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir