Merhaba arkadaşlar. Yavaş yavaş iki hikaye içinde finale yaklaşıyoruz. Yorumlar düşmüş 🙁 umarım bu bölümde yorumlar artar. Keyifli okumalar!
***
Genç kız uzayıp giden yolların geride bıraktığı sis perdesini bulutlu gözlerle takip ederken bir eli göğsünde sakinleşmeye çalışıyordu. Bu olanlara inanamazken arabanın sapa bir yola girmesi ile düşüncelerinden çıkmıştı. Gözleri sürekli geçtiği yolları inceliyordu. Derin bir iç çekerek yan tarafına baktığında yüzü duvardan farksız olan kocasına bakmıştı. Balta girmemiş ormanlarda ilerlerken araba oldukça zorlanıyordu. Altlarında ki 4*4 jeep son bir bayırı çıkarken genişçe bir alanda durdu. Aras arabadan inerek genç kızın tarafına dolanıp onu arabadan aşağıya indirmişti. İkisi de sessizdi. Karısının kolunu tutarak ormanlık araziye girdiklerinde Arya istem dışı ürpermişti.
Balta girmemiş ormanda çalıların arasında ilerleyen genç kız düşmemek için dikkatli olsa da kolunu sıkıca tutan parmakların kıskacından kurtulamamıştı. Parmaklar sıkı olsa da canını yakmıyordu. Bu durum karşısında gözleri dolsa da yaşları yanağından aşağıya akıtmamıştı. Daha birkaç hafta önce ne kadar da mutluydular. Ne olduysa genç kızın habersizce dayısının gezisine katılmasından sonra olmuştu. Aras onu eliyle koymuş gibi bulmuş ge ger getirmişti. O günden sonra her şey ters gitmeye başlamıştı. iki tarafı çınar ağacı ile kaplı olan patika yoldan ilerlerken Aras’ın durması ile o da duraksamıştı. Merakla etrafına bakarken az ilerde görünen evle yutkunmuştu.
Genç kız karşısında ki harabe eve baktığında şaşırmadan edememişti. Kasabadan uzak etrafında tek bir kulübe bile bulunmayan eve neden geldiklerini anlayamasa da sessizliğini sürdürmüştü. Arya bir iç çekerek önünde ilerleyen adamın peşinden yürümeye başladı. Hala neden buraya geldiklerini düşündükçe aklına gelen ihtimalle adımları duraksadı. Elleri istem dışı yumruk olurken tırnakları avuç içini kanatacak kadar öfkelenmişti.
“Neden buradayız?” Kızın sorusu ile duraksayan adam başını çevirmeden onu cevaplamıştı. “Yeni evini görmeye geldik!”
“Demek cezam burası?” Kendi kendine konuşan Arya istem dışı gülümsemişti. Demek kocası olacak adam onu bu şekilde cezalandıracaktı. Hiç sorun değildi. Hızlı adımlarla eve doğru ilerlerken onu şaşkınlıkla izleyen adamın yüzü birden asıldı. Kadının itiraz etmemesi beklediği bir şey değildi.
Hızlı adımlarla bir tarafı yana düşmüş kapıdan içeriye girerken duraksadı. Derin bir iç çekerek yüzünü buruşturdu. Evin durumu beklediğinden daha vahim durumdaydı. Ama ‘hiç sorun değil’ diye düşünen Arya eve girer girmez plan yapmaya başlamıştı. Kocası olacak adam onun korkacağını düşünüyorsa yanılıyordu. Arya daha kötü durumlarla da karşılaşmıştı. Aras’ın kendisi ile konuşmadan ceza uygulayacağını asla düşünmemişti. Başını iki yana sallayarak harabe evde zaman geçirebileceği güvenli bir alan bulmaya çalıştı. Üç katlı olan evin sahipleri tarafından terk edildiğini içinde hissedebiliyordu. Etrafı incelerken alt katta sağlam kapısı olan oda dikkatini çekmişti. Bastığı yere dikkat ederek odanın kapısına doğru ilerlerken Aras’ın kendisini izlediğini biliyordu. Kapı büyük bir gıcırtı ile açılırken Arya kapalı perdelerden içeriye sıçan zayıf ışığın gösterdiği toz çizgisine dikkat etti. Adımlarını yavaşça atarak pencerelere yaklaştı. Yüksek çerçeveli pencerelerdeki toz içindeki perdeyi çekip çıkardığında yüzüne gelen tozla öksürmeye başlamıştı. Eli ile önündeki tozları savuştururken aydınlanan odaya dönüp baktığında yutkunmadan edememişti.
Mobilyalar ne kadar eski olsa da hayatından görüp görebileceği en görkemli mobilyalar karşısında duruyordu. Eski olsalar da servet değerinde oldukları bir bakışta hemen anlaşılıyordu. Oymalı vitrinler, klasik koltuk takımı ve köşede bulunan büyük oymalı masa takımı. Aras’a döndüğünde adamın kendisine baktığını görünce gözlerini kısmıştı.
“Sanırım burada işin bitti, gidebilirsin artık!” Aras kızın sözleri ile elleri iki yanında yumruk olmuştu. Arya’nın bu kadar çabuk kabullenmiş olması canını sıkmıştı. Bir kez olsun özür dilerse genç adama onu affetmeye razıydı ama inatçı karısı hala yaptığını savunuyordu.
“Evet bitti, sana kolay gelsin!” Aras arkasına bile bakmadan öfkeyle evden çıkıp giderken Arya arkasından üzüntülü bir şekilde bakmıştı.
“Özür dilerim,” dediğinde genç adam çoktan ormanın içinde kaybolmuştu.
“Evet Arya Hanım, bakalım burada ne yapacaksın.” Evi incelemeye başlayan genç kız üst kata çıkmaya başladığında merdivenlerin sağlamlığından emin olduktan sonra üst kata çıkmıştı. Üst kat alt kata göre daha iyi durumdaydı. Odaları gezerken kalabileceği bir oda arıyordu. Sonunda evin arka odalarından iyi durumda olan birini seçti. İçeri girerek temizliğe nereden başlayacağına karar vermeye çalışıyordu.
“Beklemekle olmaz Arya, hadi başla.” Odadaki kullanamayacağı fazlalıkları çıkararak su bulabilmek için evin dışına çıkmıştı. Arka tarafta olan tulumbayı görünce heveslense de evin durumunu düşününce çalışmayacağından endişelenmişti. Birkaç denemeden sonra kuyudan su çekmeyi başaran genç kız eve girerek daha temiz olması için odağa yönelmişti. Ocağın bacasını kontrol ederek kenarda duran kibrit ile kenarda duran odunlardan ateş yakmıştı. Başta salon duman altında kalsa da birkaç dakika sonra bacası çekmeye başlayınca dumanı camları açarak dışarıya çıkarmıştı. Mutfak kısmını kontrol ederek kullanabileceği kapları ayarlayıp yıkamak için sıraya koymuştu. Akşama kadar temizlik yaparken sadece yatacağı oda ve salonu temizleyebilmişti. Karnı zil çalıyordu. Ne yiyeceğini bilmiyordu.
“Zalim, bana erzak bile vermedi.” Koltuğa oturarak ocağın ateşine bakıp dizlerini kendine çekmişti. Yanağından aşağıya damlalar akarken kırık olan kapıya baktı. Bu şekilde güvende olamazdı. Ormanlık arazide en azından dış kapısının sağlam olduğunu bilmek genç kıza iyi gelecekti. Daha önce çadırlarda kalsa da yanında her zaman dayısı olduğu için kendini güvende hissediyordu. Ayaklarını koltuktan aşağıya sarkıtarak ayağa kalkmıştı. Kapının yanına giderek kırık kanatları güçlükle kaldırıp yerine taktı. Kilidi tutmadığı için arkadan kapıyı destekleyerek sağlamlaştırmıştı. Derin bir nefes alarak kalktığı koltuğa kendini bıraktı. Bedeni iyice mayışmış durumdaydı. Ocağın ısısı uykusunu getirmişti. Gözlerini kapattığında kendisini izleyen bakışlardan habersizdi. İçinin ürpermesi ile uykusunda sıçradığında kulağında yankılanan “Beni bırakma!” yakarış kızın tüylerini diken diken etmişti. Gözlerini aralasa dahi hala kulaklarında acı çığlıklar vardı.
“Beni, Ecem’i bırakma. Uyan Arya, daha sana sevdiğimi söyleyemedim.” Arya duydukları ile gözyaşına boğulurken etrafa bakınıp sesin sahibini görmeye çalışıyordu.
“Aras?”
“Arya, uyan güzelim, bu kadar uyumak yetmedi mi?” genç kız yanağından esip gecen tatlı rüzgarın nedenini merak ederken kulağına gelen “Seni seviyorum,” melodisi ile ferah bir nefes almıştı.
“Aras!” kızın fısıltı gibi çıkan sesi ile gözleri aralandığında bulunduğu yere anlam verememişti. Üzerine doğru eğilmiş ıslak gözlerle kendisine bakan adamın varlığını kavrayınca güçlükle yutkunmaya çalışmıştı.
“Sonunda uyandın!” Aras’ın duygu yüklü sesi genç kızı şaşırtsa odanın parlaklığında başı ağrıyınca gözlerini kapatmıştı. Birkaç dakika içinde bulunduğu yerde tanımadığı birkaç kişinin daha varlığını hissedince genç kız göz kapağına hissettiği temasla kirpiklerinin arasından sızan ışıkla yeniden gözlerini kapatmaya çalışmıştı.
“Arya Hanım, nasıl hissediyorsunuz?” Arya kendisine soru soran adamı görmek için güçlükle ona bakmıştı.
“Doktor mu?” aklı karışan genç kız tanıdık birini görmek için başını hafif hareket ettirmişti. Etrafa bakındığında hastane odasında olduğunu anlamıştı.
“Neden buradayım?” kızın güçlükle çıkan sesi ile Aras öne çıkıp elini kavramıştı. Adamın perişan hali Arya’nın içini yakmıştı. Eline kondurulan sayısız öpücük karşısında utansa da elini çekecek gücü kendisinde bulamıyordu.
“Uyandın, çok şükür uyandın.”
“Ne oldu bana, dumandan mı zehirlendim?” Arya’nın sorusu ile doktor ile Aras birbirine bakmıştı.
“Size ne olduğunu hatırlamıyor musunuz?”
“Kaza mı geçirdim, merdivenden mi düştüm,” genç kız harabe evde başına gelebilecek kazaları düşünürken Aras’ın yüzünden yanlış bir şey söylediğini düşünmüştü.
“Arya, hatırlamıyor musun?”
“En son beni ormandaki eve bırakmıştın,” dediğinde Arya yüzünü asmıştı. Aras hızla doktora bakarken doktor yeni tetkikler için kızın dosyasına bir şeyler yazmıştı.
“Arya araba kazası geçirdin, hangi harabe ev!” Arya yutkunarak genç adama bakarken olanları hatırlamaya çalışıyordu. Gözünü kapattığında hatırladığı görüntüyle başına müthiş bir ağrı girmişti.
“Beni ormana bırakmadın!”
“Asla!” Aras’ın ani cevabı ile kız gülümsemek istemiş ama başaramamıştı.”
“Kaza nasıl oldu,” Arya’nın sorusu ile genç adam gerilmişti. Gözünün önüne Arya’nın kazada arabanın üstünden takla atarak yere düşme anı gelince dişlerini sıkmıştı.
“Bunu sonra konuşuruz Arya, hadi dinlen birazdan. Annemler perişan oldu, herkesi eve zor gönderdim.”
“Alya, Alya nasıl?” Arya ikizini düşününce korkmuştu. Daha önce küçük bir kaza geçirdiklerinde Alya’nın ne hala geldiğini bildiğinden böyle bir kazada nasıl tepki vermiş olduğunu kestiremiyordu.
“Dışarıda, kazadan beri kimseyle konuşmadı. Ruh gibi bekliyor!” Arya endişeli bir şekilde genç adama bakarken odanın kapısının sert bir şekilde açılması ile ikili kapıya dönmüştü. Alya kapıda donmuş bir şekilde ikizine bakarken Arya’nın uyandığını duyduğunda koşarak alındığı özel odaya gelmişti.
“Alya?” Arya’nın cılız sesini duyan genç kız dizlerinin üzerine çökerek ağlamaya başlamıştı. O kadar sesli ağlıyordu ki Aras hızla ona ulaşarak kızı yerden kaldırmaya çalışmıştı.
“Arya, Arya…” kızın sürekli ikizinin adını sayıklaması Aras’a da ağlatacak duruma getirmişti.
“O iyi, daha da iyi olacak. Sakinleş artık onu üzüyorsun.” Alya eniştesine bakarak yeniden ağlamaya başlamıştı.
“Uyandı değil mi? ben yanlış görmüyorum.” Aras kızın sorusuna ıslak gözlerle başını sallayarak cevap vermişti.
“Alya, buraya gel.” Arya’nın da ağlamaya başlaması ile ikili hızla genç kıza yaklaşmıştı. Aras karısının ağlamasına dayanamayarak yanına oturarak ona sarılmaya çalışmıştı.
“Ağlama artık.” İkili takılı zil gibi ağlamasına devam ederken Aras ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Teki ile baş edebilirken ikisi ile asla baş edemiyordu.
“Alya, ağlamayı kes Arya’yı da ağlatıyorsun.” Alya kendine hakim olmak istese de başaramıyordu. Hemşirenin genç kızı tomografi için hazırlaması üzere ikili odadan çıkmıştı. Aras Arya ile tomografi odasına giderken Alya’ya sakinleşmesi için zaman vermişti. genç kadının tüm tetkikleri yapıldıktan sonra odasına getirildiğinde onu büyük bir kalabalık karşılamıştı. Annesi, babası ve kardeşlerinin yanı sıra Aras’ın da annesi dışında tüm ailesi odada onu bekliyordu.
“Arya, kızım?” emine Hanım ağlayarak kızına sarılırken Arya sedyede güçlükle annesine karşılık verebilmişti.
“Hanım, kızımı bırak da nefes alsın.”
“Karışma Ahmet, ne kadar korktum biliyor musun? Ya uyanmasaydı!” Doktor odaya geldiğinde kalabalığı onaylamayarak dışarıya çıkarmıştı. Odada Arya’nın anne babası ve Aras kalmıştı.
“Ne oldu anne?” Arya fısıltı şeklinde sorarken Aras’tan bakışlarını kaçırıyordu. Hala genç adamın onu dağ başına bırakmış olmasını rüya olup olmadığına karar vermeye çalışıyordu.
“Gelinlik provasından sonra Aras’la yemek yiyecektin. Forumun orada karşıya geçerken araba çarptı.”
“Ne?” Arya kaşlarını çatarak annesine bakarken onun ani çıkışı ile Aras ileri atılmıştı.
“Ne oldu, bir yerin mi ağrıyor.” Genç adamın telaşlı hali Arya’yı üzerken ne zamandır hastanede olduğunu öğrenmek istemişti. Bedeninde ki kasların ağrımasından az bir zaman olmadığını tahmin edebiliyordu.
“Ne kadardır uyuyorum.”
“İki hafta!”
“İki haftamı?” Arya eli ile hesap yaparken gözleri dehşetle büyümüştü.
“Nikaha on gün kaldı!” dediğinde Aras gülümsemesini saklamaya çalışmıştı. Emine Hanım kızına ters bir şekilde bakarken Ahmet Bey kızına içi rahatlamış bir şekilde bakıyordu.
“Şimdi sırası mı Arya, az kalsın ölüyordun.
“İyiyim anne, daha hiçbir hazırlık yapmadık.”
“Merak etme ikiz, eniştem her şeyi halletti.” Arya’nın bakışları genç adama dönerken Aras’ın gülümseyen yüzü ile karşılaşmıştı. Kulaklarına dolan ‘seni seviyorum’ sözleri ile utanarak gözlerini kaçırırken onun bu hali genç adamın dikkatinden kaçmamıştı.
“Doktor yorulmaması gerektiğini söyledi emine anne, sen yanında kalmak ister misin?” Emine Hanım minnetle genç adama bakarken Aras izin isteyerek odadan çıkmıştı. Arya onun arkasından bakarken Emine Hanım bir gün olsun kızını yalnız bırakmayan genç adama içten içe minnet duyuyordu.
“Anne, ne oldu?” Arya annesinin duygusal halinden şüphelenerek sormuştu.
“Hiç, kızımın şanslı olduğunu düşünüyordum. Aras hastaneye yattığından beri ilk kez bana kalmamı söyledi. Başından hiç ayrılmadı.” Arya yutkunarak annesine bakarken Ahmet Bey kızının kızaran yüzünü görünce onu daha fazla utandırmamak için odadan ayrılmıştı.
“Şanslıyım değil mi anne?” Arya odada annesi ile yalnız kalırken Arya iyice duygusala bağlamıştı. Kadın kızının yanına oturarak başının üzerine dudaklarını kondurmuştu.
“O da çok şanslı, senin gibi biri ile evlendiği için.”
“Aras diğerlerinden çok farklı anne, onun yanında nasıl davranacağımı bilmiyorum.” Emine Hanım kızının sözlerine gülerken derin bir iç çekmişti.
“Kızım ile dertleşmeyeli uzun zaman oldu değil mi?” Arya başını sallarken Emine Hanım kızının elini tutarak öpmüştü.
“Sence bu normal mi? sen babamla evlendiğinde böyle mi hissetmiştin?”
“Nasıl?” Arya bakışlarını kaçırarak ellerini önünde birleştirdi. Kızının utandığını anlayınca kadın keyifle gülmüştü.
“Anne ya?”
“Hadi kızım sen benden ne zamandan beri utanmaya başladın?”
“Kolay değil, daha ben bile nasıl hissettiğimi bilmiyorum. Aras yanımda olunca elimi ayağımı nereye koyacağımı bilmiyorum. Bazen bana öyle bir bakıyor ki sanki beni…” Arya duraksayınca Emine Hanım onu tamamlamıştı.
“Seviyor gibi…” Arya hızla annesine bakarak başını sallamıştı.
“Değil mi? Sonra bir şey oluyor ben kendime geliyorum. Gün içinde onunla konuşmazsam kendimi yalnız hissediyorum. Ne zaman Aras ile konuşsam tamamlanmış gibi hissediyorum. Sence bu normal mi anne?” Emine Hanım kızının saçlarını geriye atarak alnını öpmüştü.
“Sen bu genç adamı sevmişsin kızım. Bu beni çok mutlu ediyor.”
“Seviyorum değil mi anne, ben karma karışığım…”
“O zaman çözelim duygularını.” Arya annesine dikkatle bakarken annesi sormaya başlamıştı.
“Aras yanında olunca heyecanlanıyor musun?” Arya başını sallayarak annesine cevap vermişti.
“Diyelim ki bir şey oldu evlenemediniz!”
“Anne, biz zaten evliyiz.”
“Evlenemediğinizi düşün, başkası…”
“Anne lütfen böyle konuşma. Aras’ın yanında kimse olamaz.” Emine Hanım kızının ani çıkışı ile kahkaha atmıştı. Arya annesinin kahkahası ile sözlerini fark ederek yatağa yatıp çarşafın altına girmişti. Kızının bu tavrına gülen kadın devam etmişti.
“Karar verdin mi?”
“Yalnız kalmak istiyorum…” Emine Hanım keyifle gülerken kapı aralığında gördüğü yüzle gülümsemesi daha da genişlemişti. Başını iki yana sallayarak eliyle kapıdaki Aras’ı içeri çağırırken eliyle omzuna vurarak odadan çıkmıştı.
Genç adam dayanamayarak odaya geri döndüğünde Arya ve annesinin kendi hakkında konuştuğunu görünce merakına yeni düşerek kapıdan dinlemeye başlamıştı. Kalbi deli gibi atarken Arya’nın her bir tepkisinde daha da mutlu olmuştu. Duygularının karşılıklı olduğunu duyduğunda ile dünyalar genç adamın olmuştu. Odanın kapısının kapanması ile yatakta çarşafın altına saklanmış karısına doğru ağır adımlarla ilerlemişti. Çarşafı kaldırmak isterken genç kızın isyanı ile karşılaştı.
“Anne ya, tamam anladım. Aras’ı seviyorum. Benimle uğraşmayı bıraksan artık, ben hastayım…” Aras duyduğu sözlerle heyecanlanırken çarşafı kızın üzerinden çekerek genç kızla göz göze gelmişti. arya şaşkınlıkla gözlerini büyütürken Aras eğilerek kızın alnına dudaklarını bastırmıştı. Geri çekilirken Arya’nın şaşkın haline gülümseyerek “Bende seni seviyorum karıcım,” dediğinde Arya nefesini içine alamayarak hıçkırmıştı. Hıçkırığı öksürüğe dönerken hala Aras’ın neden odada olduğunu anlamaya çalışıyordu.
“Aras?”
“Efendim karıcım,”
“Sen… Sen ne zammadır buradasın?”
“Sevdiğini duyacak kadar!” Arya aldığı cevapla yeniden çarşafın altına saklanmıştı.
“Ama ya!” diye isyan ederken Aras onun bu haline gülmekten başka bir şey yapmamıştı. “Arya ne kadar süre orada kalacaksın?” Arya’nın çarşafın altına uzun süre durması Aras’ı endişelendirmeye başlamıştı.
“Boğulana kadar, sen neden eve gitmedin?”
“Hadi güzeli, çık da o güzel gözlerini göreyim. Uzun zaman oldu onlara bakmayalı.”
“Söyleme şöyle!” Arya’nın utangaçlığı Aras’ı keyiflendirse de çarşafın altından çıkması için elinden geleni yapıyordu.
“Ne söylemeyeyim? Sevgili karımın gözleri çok güzel.”
“Ya…” Aras sesli gülmeye başladığında Arya kaşlarını çatarak kafasını dışarıya çıkarmıştı.
“Ne gülüyorsun, komik mi?” kızın sözlerine karşılık yatağa uzanarak kızın itiraz etmesine fırsat vermeden kolları arasına almıştı.
“Rahat dur Arya, canın yanacak.”
“Ne yapıyorsun, biri içeri girecek,”
“Girsin, yanlış bir şey yapmıyoruz. Karıma sarılmak istiyorum. Ne kadar korktuğumu biliyor musun? Ya uyanmasaydın ben ne yapardım.” Arya adamın üzüntüsü karşısında dudaklarını kemirmeye başlamıştı. Aklına gelen şeyle kaşlarını çatarak yeniden genç adama dönmüştü.
“Beni dağ başında bıraktın!”
“Ne?” Arya genç adama sırtını dönerken Aras ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kız kendine döndürmeye çalışsa da canı yanmasın diye fazla zorlamamıştı.
“Ne zaman bıraktım?” Arya omzunu silkeleyerek susmuştu. “Arya, susma konuş benimle.” Arya adamın endişeli sesiyle daha fazla dayanamayarak arkasını dönüp genç adama sığınmıştı.
“Hala gerçek mi rüya mı olduğunu anlayamadığım bir olay yaşadım. Sana haber vermeden dayımın yanına gittiğim için beni ceza olarak dağ başında ki bir eve bıraktın. Hem de yıkık dökük!” dediğinde Aras kızın sözlerinin gerçek olup olmadığını anlamak için bir süre ona bakmış daha sonrada dayanamayarak kahkaha atmaya başlamıştı. Aras kendini bir türlü durduramıyordu.
“Ne gülüyorsun?”
“Sen ciddi misin?”
“Aras?” genç adam gülmesini biranda keserek gözlerin kızın gözlerine dikmişti.
“Seni asla bırakmam, hele dağ başına asla. Suçlarına başka türlü cezalar verebilirim ama seni gözümün görmediği bir yere göndermem karıcım. Bunu sakın aklından çıkarma, ben nereye sen oraya. Bundan sonra benden kaçışın yok.” Genç kız adamın gözlerinde ki kararlılık karşısında yutkunurken Aras ona daha sıkı sarılarak gözlerini yummuştu.
***
Bir sonraki bölümde düğünü okuruz sanırım. yorumlarınız eksik etmeyin!
31.BÖLÜM <<<<<<——>>>>>> 33.BÖLÜM
Yazarcigim bu bölüm neydi öyle şok oldum:O bir baktım ormandalar ne oluyor diyemeden kazar geçirdiğini öğrendik:O. Bu kaza işi kesin Arasın annesi yaptı kesin yani . Finale yaklaşmadan keske 🙁 daha Akın ve , Zeynep okumadık;(
Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
Bu kaza nasıl oldu ki acaba
Yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum
Ya bende diyorum Aras nasıl karısını ormana bırakabildi gelecek bölüm düğünü okumak çok güzel olacak bölüm harikaydi
Ters köşe bir başlangıç oldu. Sonrası da iyiydi.severek okuyorum.
Aras’ın annesi iş başında galiba. Kaza onun marifeti mi? Bölüm çok güzeldi, emeğine sağlık yazarım
Ellerine sağlık çok güzel bir bölümdü başta ne oluyur dedim bölüm ilerledikçe güzel bir bölümdü kaza Arasın annesi yaptırmış olabilir yeni bölümü heyecanla bekliyorum keşke hemen final olmazsa
Bende ne oluyoruz diyenlerdenim … güzel bir bölümdü düğünü sabırsızlıkla bekliyorum.. kaza annenin işi ise düğünde sürpriz olabilir