Merhaba arkadaşlar. Şehir dışında olduğum için anca bölümü yayınlayabildim. Umarım bölümü seversiniz. Keyifli okumalar!
****
Genç kız elindeki kalemi ayağında ki alçısının içine sokarak kaşıntısını gidermeye çalışırken bir yandan da kapıdan Akasya’yı kontrol etmeye çalışıyordu. Yaklaşık üç haftadır yatıyordu ve bu durum genç kız için bir rekor sayılırdı. Sadece ayağında ki kırık olsaydı bu kadar süre yatmazdı ama arada ameliyat yeri sızlıyordu. Doktor üzerine uzun süre olmadığı müddetçe basabileceğini söylediğinde Alya sevinçten havalara uçmuştu. Şüphesiz kızı en mutlu eden şey ise banyo yapabiliyor ve namaz kılabiliyor oluşuydu.
“Akasya, nerede kaldın?” Alya kaşınma işini bitirerek arkadaşına seslendi. Başında sıkı sıkı bağlı yemeni ile salona giren genç kız Alya’yı güldürmüştü.
“Bir şey mi istedin canım?”
“Yine mi ders çalışıyordun? Akasya şu huyundan vazgeçmelisin. Başını ne kadar sıkı bağlarsan bağla anlamanı kolaylaştırmayacak,” dediğinde Alya yeniden gülmüştü.
“Gül tabi sen, herkes senin gibi zeki değil.” Alya kızın isyanına başını iki yana sallarken masanın üzerinde duran bilgisayarını göstererek “Çalışmam gerekiyor canım, bilgisayarımı bana verir misin?” dedi. Akasya kıza dizüstü bilgisayarını uzatırken sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.
“Alya, sınavlar başlayacak, sense ders çalışmak yerine her gün bilgisayarda bir şeyler yazıyorsun,” dedi. Alya arkadaşına kısa bir bakış atarak gülümsemişti.
“Bu gün bitiyor yazım canım, yarın notlara bakarım.” Akasya nedense genç kızın sözlerine inanmıyordu. Alya değişik kitaplar okuyor, tuttuğu notlara kısa bir bakış atarak kenara bırakıyordu.
“Hoca bu gün seni sordu, nasıl olduğunu yani…”
“Öyle mi, iyi olduğumu söyleseydin.”
“Söyledim, raporun varmış o yüzden devamsızlık yazmayacağını söyledi. Ama sınavlardan iyi puan almazsan dersi geçirmezmiş.” Alya kızın endişesi karşısında ona bakmıştı. Akasya ile geçirdiği şu birkaç haftada kızdaki değişim gözle görülür şekildeydi. Eskisi gibi içe kapanık durmuyordu, aksine sözlerini esirgemeden konuşuyordu. Üstelik değişen sadece Akasya da değildi. Cenk hocanın da davranışları garip olmaya başlamıştı. Önceden Alya’dan uzak duran adam şimdi en küçük şeyde yanına bitiyor, yardımcı olmak için resmen zaman kolluyordu. Dayısı ise yaşından beklenmeyecek bir şekilde aklı bir karış havada aşk kuşu gibi dolanıp duruyordu. Aklına dayısı geldiğinde gülmeden edemedi.
“Neye gülüyorsun?”
“Dayıma, yakında evlenecek biliyorsun.” Akasya da Adnan hocasını düşününce gülmeden edememişti.
“Adam kırkından sonra aşkı buldu iyi mi? Bizde hala bir şey yok,” dediğinde Alya yine gülmüştü. Bu gün çok mutluydu. Sonunda istediği araştırmayı bitirmişti ve dayısı okuduktan sonra dergiye gönderecekti. Akasya kızın neşesinin farkında olarak o da neşelenmişti.
“Ben bir çay koyayım, Deniz teyzeyi de çağırırız içeriz.”
“Bende o zamana kadar bitiririm,” dedi arkasından. Akasya mutfağa geçerek çayı ocağa koyarken bir yandan da yanında yemek için akşam Cenk hocanın getirdiği atıştırmalıkları koyuyordu. Bir süre duraksayarak düşünmeye başlamıştı. Deniz hanımın Alya’ya olan sevgisini başından beri farkındaydı ama Cenk hocanın son zamanlarda ki davranışları Akasya’nın da dikkatini çekmişti. Alya ne zaman yüzünü buruştursa sanki adamın da canı yanıyordu. Başını iki yana sallayarak düşüncelerinden uzaklaştı. Nasılsa kokusu çıkardı.
“Akasya, ne yapıyorsun gelsene,” diye seslenen Alya kapıya yönelmişti. Birkaç dakika sonra elinde tepsi ile Akasya salona gelmişti. Alya’nın yattığı yere yakın olan sehpaya elindekini bırakırken “Ben Deniz teyzeye haber vereyim,” demişti. Alya kızın salondan çıkmasını izlerken neden birden dalgınlaştığına anlam verememişti. Kapı zili çaldığında gelenin Deniz Hanım olmadığını biliyordu. Çünkü o anahtarıyla eve giriyordu. Alya merakla kapıya bakarken bir ses beklemiş ama kimseden ses çıkmayınca “Akasya, kim geldi?” diye seslenmişti. Alya duyduğu patpat adımlarla kaşlarını yukarıya kaldırmıştı. Elindeki bilgisayarın ekranını kapatarak kenara koyduğunda gözüne takılan küçük ayaklarla duraksamıştı.
“Teyze!” Alya duyduğu sesle hızla başını kaldırmıştı.
“Ecem, aşkım,” diye sevinçle şakıyan genç kız yerinde doğrulmaya çalışmış ama alçı yüzünden başarılı olamamıştı. Küçük kız iki yandan bağlı sarı saçları salınarak Alya’ya doğu giderken Alya kollarını açarak küçük kızı kucağına almıştı.
“Kıskanıyorum ama,” Alya duyduğu ikinci bir sesle başını küçük kızın boynundan çekerek gözleri dolu bir şekilde ikizine bakmıştı.
“Arya, siz…”
“Daha fazla dayanamadım, seni görmem gerekiyordu. Aras sürekli bir bahane uydurdu ama sonunda onu atlattım.” Alya gözleri büyüyerek ikizine bakarken Ecem kucağından inerek Arya’ya doğru ilerlemişti. Arya kızını kucağına alarak kenardaki pufun üzerine bırakırken hızlı birkaç adımda ikizinin yanına ulaşarak ona sıkıca sarılmıştı. İkili ağlamaya başladığında ortamı Ecem’in de ağlaması bozmuştu. Arya küçük kızın ağladığını duyunca hızla geri çekilerek kızını kucağına almıştı.
“Arya geldiğine inanamıyorum,” dediğinde kapıda donup kalmış arkadaşını görünce onun durumuna gülmeden edememişti.
“Akasya, neden orada dikiliyorsun?” Akasya kapıyı açtığında karşısında Alya’nın kopyasını görünce donup kalmıştı. Biran arkadaşının salondan çıkıp kapıda bittiğini bile düşünmüştü.
“Şoka girdi galiba,” Arya gülerken Alya da ona eşlik etmişti.
“Akasya gel seni diğer yarımla tanıştırayım,” dedi. Akasya birazda olsa kendine gelerek Arya’ya sarılmıştı.
“Hoş geldin, kusura bakma. Birbirinizin kopyası olduğunuzu biliyordum ama bu kadar olmasını beklemiyordu. Biran karşımda Alya var sandım,” dediğinde ikili gülmüştü. Sonra gözüne takılan küçük kızın yanına giderek onu kucağına almıştı.
“Ay sen ne kadar şekersin, yerler seni…” diye kızı severken Ecem de hemen ona ayak uydurmuştu. Neşeli sesi evin içinde yankılanırken Arya kızının yabancılık çekmemesine hayrandı.
“Ee ne yapıyordunuz?”
“Sen onu bırak da Aras eniştem nasıl verdi sizin buraya gelmenize?” dediğinde Arya bakışlarını kaçırmıştı.
“Bilmiyor ki?”
“Ne?”
“Ne yapayım Alya, kaç gez gidip görelim dedim izin vermedi. Dün akşam yine söyledim, en azından hafta sonu gidelim dedim yine kabul etmeyince bende sabah erkenden bilet alıp yola çıktım. Birazdan arar söylerim,” dediğinde Alya şaşkınlıkla kardeşine bakmıştı.
“Çıldıracak.” Arya omzunu silkelerken kapıdan gelen sesle Arya yerinden kalkarak Alya’ya bakmıştı. Birkaç adımda salonun kapısına giden genç kız kendisine şaşkınlıkla bakan kadına hafif gülümsemişti.
“Alya, neden ayaktasın sen?” diyen Deniz Hanım kısa bir duraksamadan sonra başını iki yana sallamıştı. “Sen Alya değilsin,” dedi. Arya gülerken Deniz Hanım kıza sarılarak “Hoş geldin kızım, az kalsın beni bile yanıltacaktın,” dedi.
“Akasya çay demlemişti, aç mısın Arya yemek ye.”
“Ben değil ama Ecem aç olmalı. Uçakta yedirsem de acıkmıştır.” Akasya hemen mutfağa giderken kapı yeniden çalmıştı. Bu kez gelenin kim olduğunu Alya tahmin edebiliyordu. Arya kapıya doğru ilerlerken Alya merakla kulaklarını kabartmıştı.
Arya kapıyı açtığında kapıda elinde ki anahtara bakan genç adamı görünce hafif gülümsemişti. Ses etmeden ona bakarken Cenk başını kaldırıp karşısında ki genç kızı görünce o da gülümsemişti.
“Ne zaman geldin Arya?” dediğinde Arya hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu.
“Vay canına hocam, beni hemen tanıdınız.”
“Sizi sobeleyen bendim, unutuyorsun galiba!” dediğinde Arya küçük bir kahkaha atmıştı.
“Haklısınız hocam, nasılsınız? Gelmez misiniz?”
“Annem anahtarı almayı unuttu, bunu ona verir misin?” diyerek genç kıza anahtarı uzattığında arkasından koşarak gelen küçük kızı gören Cenk eğilerek kendisine “Cenk amca,” diye seslenen Ecem’i kollarına almıştı.
“Küçüğüm, sende mi geldin? Baban nerede?”
“Aras gelmedi, şimdilik!” derken son kelimeyi sessiz söylemişti.
“Öyle mi, sizi nasıl bıraktı?” Arya omzunu silkelerken onları uzaktan izleyen Akasya şaşkındı. Aklı karışmıştı. Cenk’in Alya’nın hocası olduğunu biliyordu elbette. Ama Arya ile nasıl danıştıklarını ve Ecem’in Cenk’e olan samimi yaklaşımı şaşırmasına yetmişti. Birkaç dakika sonra Cenk okula gitmek için ayrılırken Arya elindeki anahtarı Deniz hanıma uzatarak “Cenk hoca bıraktı,” dedi. Kadın başını sallarken bir yandan da küçük kızı kucağına alarak sevmeye başlamıştı. Sohbet koyu olunca bu kez aralarına Akasya’nın annesi ile yengesi dahil olmuştu. Akşama kadar güzel vakit geçiren grup dağılma zamanı geldiğinde Akasya ayağa kalkarak “Bende eve geçeyim Alya, siz kardeşçe vakit geçirin,” dedi.
“Saçmalama Akasya, bunun için eve gitmene gerek yok.”
“Yok kız ondan değil, yeğenlerimi ne zamandır görmüyorum. Onları da görürüm,” dedi. Alya anlayışla ona bakarken Arya genç kızı ve diğerlerini geçirmek için kapıya yönelmişti. Ecem yorgun olduğu için uyuyordu. Alya ona kendi odasında ya da dayısının odasına kalabileceğini söylemişti. Birkaç dakika sonra Alya’nın yanına gelip tam karşısına oturdu.
“Anlat bakalım, nasılsın?” Alya ikizine omzunu silkeleyerek bakmıştı.
“Gördüğün gibiyim, değişik bir şey yok.”
“Alya, beni kandıramayacağını biliyorsun. Göbeğimiz birlikte kesildi,” dediğinde Alya gözlerini devirmişti.
“Şu şakayı hala yaptığına inanamıyorum.”
“Ağrın yok, onu biliyorum. Bana hislerinden bahset. Kendini nasıl hissediyorsun?”
“Ne gibi?”
“Buraya neden geldiğini benden iyi bilen yok Alya, o adamı yeniden gördün mü?” Alya ikizinin neden bahsettiğini anladığında gerilmişti.
“Elbette gördüm. Üstelik sadece onu değil, gereksiz yeğenini de.” Arya tek kaşını kaldırarak kardeşine baktı.
“Yeğeni ne alaka, sana bir şey mi yaptı?” Arya yerinde dikelirken Alya başını iki yana sallamıştı.
“Hayır tabii ki bana ne yapabilir. Sadece bir ara Cenk hoca onun asistanı olmam için teklifte bulunmuştu ama ben kabul etmedim.”
“Cenk hoca mı?” Arya şaşkınlıkla yerinden kalkmıştı.
“Arya abartılacak bir şey değil. Üstelik o teklifi aldığımda onun profesörün yeğeni olduğunu bile bilmiyordum. Gözüm üzerinde en küçük hatasında onu mahvedeceğim,” dedi. Arya gergindi. Kardeşinin kafasına koyduğunu yapacağını elbette biliyordu. Ama onun için endişelenmeden yapamıyordu.
“Dikkatli olmalısın Alya, bu iş sandığın kadar kolay olmayacaktır.”
“Elbette kolay olmayacak, ama o adama yaptığı ve yapmaya çalıştığı şeylerin bedelini ödeteceğim.”
“Birine söylesen, dayıma mesela?”
“Asla, kafayı mı yedin Arya, dayım öğrenirse o adamı öldürür.” Akşam ezanı okunmaya başladığında genç kız susmuştu. İçi içini yiyordu. Alya’nın tek başına böyle bir şeye kalkışması Arya’yı endişelendiriyordu.
“Bana bir söz ver Alya, ne olursa olsun beni arayacaksın. İçinden çıkamayacağın bir durum olduğunda muhakkak bana haber vereceksin.”
“Elbette haber vereceğim, benim avukatım sen olacaksın. Boşuna mı okuttuk seni,” dediğinde Arya gülmüştü. Kapı zilinin çalmasıyla iki kardeş bakışlarını kapıya çevirmişti.
“Biri mi gelecekti Alya?” dediğinde Alya başını iki yana sallamıştı. Arya kapıyı açmak için yerinden kalktığında Alya da bilgisayarını tamamen kapatarak yastığının altına koymuştu.
“Kim geldi Arya?” diye seslendiğinde Arya salonun kapısında bitmişti.
“Cenk hoca ve yanında başka bir hocan var sanırım,” dediğinde Alya merakla yerinde daha da dikelmişti. Kapıdan önce Cenk girmişti. Alya’nın bakışları onun arkasında duran kadını görünce donuklaşmıştı.
“Geçmiş olsun Alya, ne zamandır seni ziyaret etmek istiyordum ama Cenk müsait olmadığını söyleyince bu güne kısmet oldu,” diyen Ayfer hocaya sadece başını sallayarak cevaplamıştı. İçinden ona ‘hoş geldin’ demek gelmemişti. Bakışları Cenk’e kaydığında gözlerini kısarak onu da başıyla selamladı. Arya kardeşinin davranışından gelen kadının kim olduğunu hemen anlamıştı.
“Oturmaz mısınız?” kadın elinde ki çiçeği Arya’ya uzatırken Cenk’te aldığı tatlıyı masanın üzerine bırakmıştı.
“Bu gün nasıl oldun Alya, ağrın var mı?” Cenk’in sorusu ile bakışları yeniden genç adama dönmüştü.
“Çok şükür, bir sıkıntım yok bu gün. Keşke zahmet etmeseydiniz,” dediğinde masanın üzerinde ki kutuyu göstermişti. Alya yeniden sustuğunda bu kez Arya onların önüne çay bırakarak ikizinin yanına oturmuştu.
“Kapıda kardeşini görünce biran iyileştin sandım.” Ayfer hocanın sözleriyle Cenk gülümsemişti. Ama Alya bir mimik belirtisi yapmamıştı. Arya araya girerek “Evet, genelde bizi tanımayanlar ikimizi karıştırır. Değil mi Cenk hocam?” dediğinde Alya ikizine bakmıştı.
“Öyle, birkaç kişi ve ailesi hariç onları ayırt eden pek yok,” dediğinde Alya’ya bakışlarını çevirmişti.
“Okula ne zaman döneceksin? Sanırım sadece alçın kaldı?” diyen kadına şüpheyle bakmıştı genç kız.
“Gelecek hafta alçım alınacak, o zaman derslere girebileceğim.” Kadın bir süre evi inceledikten sonra gözüne Alya’nın yastığının altında ki bilgisayar takılmıştı. Gözlerini kısarak genç kıza bakışlarını çevirdiğinde onun da kendisine baktığını görmüştü.
“Sanırım bilgisayarda çok fazla vakit harcıyorsun. Sınavların yaklaşırken boş şeylerle vakit harcamamalısın. Bu süreyi iyi değerlendir.” Alya’nın yüzünde ilk kez bir gülümseme oluşmuştu. Arya o gülümsemenin alaycılığını fark eden tek kişiydi.
“Siz merak etmeyin hocam, arkadaşlarım notlarımı getiriyor. Derslerden geçmek için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.”
“Buna sevindim…” Alya kadının bir karın ağrısı olduğunu hemen anlamıştı.
“Bir sıkıntınız mı vardı hocam?” dediğinde Cenk’te yanında oturan kadına dönmüştü.
“Aslında ben bir şey soracaktım. Geçende Cenk hocandan bir araştırma örneği almıştım,” dediğinde Alya’nın alev alan gözleri Cenk’e kaymıştı.
“Öyle mi?” dediğinde sesinde ki soğukluk genç adamın üşümesine neden olmuştu.
“Evet, bende o konuda araştırma hazırlıyordum. Araştırmayı nereden bulduğunu soracaktım, kaynak olarak kullanmak istiyorum da,” dediğinde bakışlarını Alya’ya dikmişti.
“O araştırmanın özel olduğunu Cenk hocaya söylemiştim, kimseye göstermemesi gerektiğini de…” dediğinde sesinde ki titreşimler Arya için tehlike sinyalleri çağrıştırıyordu.
“Aşk olsun Alya, ben kimse miyim?”
“Sizin ne özelliğiniz var hocam, bana göre sıradan birisiniz.” Alya’nın ani çıkışı ile Arya araya girmek istemişti.
“Alya…” ikizinin kolunu tutarken genç kız ona hafif gülümsedi.
“Şimdi izin verirseniz bu gün çok yoruldum. Dinlenmek istiyorum,” diyerek yavaşça yerinden doğrulmaya çalışmıştı. Koltuğun kenarında ki koltuk değneklerini alırken bakışları Cenk’e dönmüştü. Gözleri buz gibiydi, ayrıca hayal kırıklığı doluydu.
“Alya, bu kadar kızacak ne vardı anlamadım. Sanki sana ait bir şey istedik.” Alya kadının sözlerine aldırış etmeden hafif gülümsemişti.
“Teşekkür ederim hocam, bana ne kadar güvenilmez olduğunuzu gösterdiğiniz için. Şimdi izninizle,” diyerek Cenk’in ileri atılmasına fırsat vermeden yavaşça salondan çıkıp gitmişti. Arya karşısında ki ikiliye bakarken ne söyleyeceğini bilememişti.
“Hocam ben sizi geçireyim, malum hasta ziyaretinin kısası makbuldür.” Cenk üzgün bir şekilde Arya’ya bakmıştı.
“Üzgünüm Arya, ona elimde olan bir şey olmadığını söyle lütfen. Kontrolüm dışında gerçekleşti her şey,” dediğinde Arya sadece başını sallamıştı.
“Geçmiş olsun hocam, bundan sonra size güveneceğini sanmıyorum,” dediğinde genç adamın içini yaktığından habersizdi.
“Sabah onunla konuşmaya geleceğim.”
“Gelmezseniz sizin için daha iyi olur, Alya sakinleşmeden onunla konuşursanız aranız daha da açılır.” Cenk kapıdan çıkmak üzere olan kadına öfkeyle bakarken ona araştırmadan bahsettiği için pişman olmuştu. Bilgisayarını açık unutmasaydı bunların hiç biri olmayacaktı. İkili evden giderken Arya ikizinin yanına odaya geçmişti. Alya çalışma sandalyesine oturmuş geriye yaslanarak kitaplığına bakıyordu.
“Senin araştırmandı değil mi?” Alya üzgün bir şekilde başını sallarken buruk bir şekilde ikizine cevap vermişti.
“Bana söz vermişti kimseye göstermeyeceğine dair.”
“Belki kazayla görmüştür o kadın.”
“Sanmıyorum, Cenk hoca o kadınla çok samimi.” Arya yatağın kenarına oturarak Alya’yı da kendine doğru çekmişti.
“Cenk hoca ile aranızda bir şey mi oldu?” Alya sıkıntıyla nefesini dışarıya verirken elleriyle yüzünü kapatmıştı. Kısa bir süre durduktan sonra aralarında geçen her şeyi ikizine anlattı. Arya kardeşinin sıkıntısını anlayabiliyordu. Ama anlamadığı şey her şeyle dalga geçen ikizinin bu yakıştırmaya kafayı haddinden fazla takmasıydı.
“Ne yapacağım Arya?”
“Sen böyle şeyleri kafana takmazdın, neler oluyor Alya?”
“Bilmiyorum, inan hiçbir şey bilmiyorum. Canım sıkılıyor. Cenk hocanın beni o şekilde tanımasını istemiyorum.”
“Ne şekilde?”
“Onun peşindeymişim gibi düşünmesini istemiyorum Alya, Deniz teyze beni seviyor. Bende onu çok seviyorum ve bu aramızda ki sevgiyi kendisine bağlamasından korkuyorum.”
“Buna mı takılıyorsun? Alya seni zamanla tanıyacak. Kendine dert ettiğin şeye bak.” Alya başını iki yana sallarken üzgün bir şekilde ona bakmıştı.
“Anlamıyorsun Arya, kafam çok karışık. Hastaneden çıktığımdan beri sanki tavrı değişti, daha bir ilgili olmaya başladı. Bense bunun annesinin isteğiyle olduğunu biliyorum. Adam annesinin zoruyla sürekli bana yardım etmeye çalışıyor,” dediğinde Arya kaşlarını çatmıştı.
“Bundan emin olamazsın Alya, Cenk hocanın annesi istedi diye sana yakınlık göstereceğini sanmıyorum.”
“Ben… Oh Arya, açıklayamıyorum,” derken derin bir nefes salmıştı dışarıya. Arya yerinden kalkarak ikizine sarıldı.
“Boş ver bunları sen, hadi dinlen gerçekten bu gün uyumadın.”
“Ben Ecem değilim Arya,” diyerek ikizine kaş çatarken Arya ona gülmüştü.
“Doğru, sen ondan da çocuksun.” Arya genç kızı yatağına yatırarak yanaklarını öpmüştü. Uzun zaman olmasa da onlar için uzun zaman olmuştu görüşmemeleri. Yatak biraz daha büyük olsaydı Arya da onunla yamak isterdi. Özlemişti ikizi ile gece sohbetlerini, Alya gözlerini kapatırken Arya odanın ışığını kapatarak kızının uyuduğu dayısının odasına geçmişti. Küçük kızı kontrol ettikten sonra salonda ki bardakları toplayarak balkona çıkmıştı. Sokak lambalarının bir yanıp bir söndüğü mahalleye bakarken içi ısınmıştı. Alya güzel bir mahallede kalıyordu. Komşularının iyi olduğunu kardeşinin anlatmasından biliyordu. Kulağına dolan seslerle başını balkondan aşağıya uzatmıştı. Merdivenlerden yukarıya çıkan iki kişiyi görünce onların kim olduğunu hemen anlamıştı. Yüzüne oluşan gülümseme ile kapıya giderken kendisini gören ikilinin ne tepki vereceğini merak ediyordu.
“Hoş geldiniz!” Arya kapı çalmadan hızla açmıştı. Karşısında şaşkın bir şekilde bakan kişilere gülümserken Aslı hızla kızın etrafına dolanmıştı.
“Alya sen ne zaman alçını çıkardın? Neden bize haber vermedin?” diye sorarken Ahmet’in dikkatle genç kızı incelemesi Arya’nın tek kaşını kaldırmasına neden olmuştu.
“Sen bir şey söylemeyecek misin?” genç adam gülümseyerek Arya’yı taklit ederek başını iki yana salladı.
“Size hiç yakıştıramadım, beni hala kandırabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?”
“Ahmet ne diyorsun?” Ahmet içeriye girerek Arya’nın iki yanağından öpüp uzun zaçlarını aşağıya doğru çekmişti.
“Tanıştırayım hayatım, Alya’nın yarım elması Arya!” dediğinde Aslı gözlerini büyüterek genç kadına bakmıştı.
“Arya mı?” Aslı şaşkınlıktan bir şey söyleyemezken Ahmet kıza sarılarak “Hoş geldin, keşke haberimiz olsaydı seni alırdık,” dedi. Arya gülümserken genç adama karşılık vermişti. Aslı hala şaşkındı.
“Şuna Alya’yı gösterelim de o olmadığına inansın cadaloz,” dediğinde Arya gözlerini büyüterek Ahmet’e bakmıştı. İlkokulda Arya’ya cadaloz diye seslenen Ahmet hala bunu unutmamıştı.
“Ahmet bunu sakın başkasının yanında söyleme, özellikle kocamın yanında,” dediğinde ikisini de salona davet etmişti.
“Alya nerede?”
“Uyuyor, yoruldu bu gün,” dedi. Aslı kızın odasına giderek yatakta uyuyan kızı görünce emin olmuştu karşısında ki kızın Arya olduğuna. Salona girdiğinde Ahmet genç kıza imayla gülümseyerek “İnandın mı bari Alya olmadığına?” dediğinde Aslı kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı.
“Hoş geldin, kusura bakma şaşkınım biraz.” Arya kıza sarılarak cevap vermişti.
“Alıştık artık sorun değil. Çay içer misiniz? Ya da kahve?” dediğinde Arya sabahtan beri çay içmekten midesinin bulandığını söyleme gereği duymamıştı.
“Ayne!” kapıdan gelen sesle bakışlar kapı ağzında gözlerini ovalayan küçük kıza kaymıştı.
“Ay bu kim?” Aslı hızla yerinden kalkarak saçı başı dağılmış küçük kızı kucağına almıştı. İki yanağını öperken Arya onlara gülerek bakıyordu. Ahmet’te kızın yanına giderek sarı saçları okşamaya başlamıştı.
“Ahmet, şunun sevimliliğe baksana, çok tatlı,” dediğinde Ecem annesini görünce ona doğru kollarını uzatmıştı. Arya küçük kızı kucağına alırken küçük kollar anında boynuna dolanmıştı.
“Uyanmış mı benim küçüğüm,” dediğinde Ecem başını sallayarak annesine daha da sokulmuştu.
“Aslı sana zahmet mutfakta Ecem’in biberonu var onu getirir misin?” dediğinde Ahmet kıza dönerek “Biberon mu kullanıyor hala?” diye sordu. Arya adamın sorusuna gülmüştü.
“Arada veriyorum,” dedi. Aslı biberonla salona girdiğinde Ecem uzanarak kızın elinden biberonunu açmıştı. Arya kızını kucağına iyice yerleştirerek suyunu içmesini beklerken ikilinin tüm ilgisi Ecem’in üzerindeydi.
“Alya ne zaman uyanır?” Ahmet’in sorusu ile Arya dikkatle ona bakmıştı.
“Bir sorun mu var Ahmet?” dedi. Ahmet sıkıntıyla nefesini dışa verdi. Arya iyice şüphelenmeye başladığında bu kez bakışları Aslı’ya kaydı.
“Sen söyle bari, neler oluyor?”
“Bu gün hocalardan biri Alya’nın devamsızlığı konusunda derste kalma durumu olacağını söyledi?” Arya gözlerini kısarken merakla sormuştu.
“Raporu olduğunu sanıyordum?”
“Var ama bu hoca biraz takık bir hoca,” dediğinde Arya başını sallamıştı.
“Kaç dersinize giriyor?” Arya düşünceliydi. Kardeşinin dersten kalması söz konusu bile olamazdı.
“Haftada iki derse giriyor, Pazartesi ve Salı,” dediğinde Arya başını sallayarak anladığını belirtmişti.
“Sen merak etme, bu hafta zaten Alya’nın alçıları çıkacak,” dediğinde Ahmet daha da sıkılmıştı.
“Bu hafta Alya’nın derse gelmesi gerekiyor,” dedi. Bakışları bir süre Arya’nın üzerinde dolaştıktan sonra yüzüne oluşan gülümsemeden genç kadın hiç hoşlanmamıştı.
“Aklındakini çıkar Ahmet, olmaz,” dediğinde Ahmet daha da gülümsemişti.
“Bunu yapmak zorundasın, yoksa ikizin dersten kalacak.” Aslı merakla genç adama bakarken onun neden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu.
“Siz neden bahsediyorsunuz?”
“Arya, ikizinin yerine derse girebilir. Kimse onu tanımıyor, kimse Alya olmadığını anlamaz.”
“Olmaz dedim Ahmet,” diye karşı çıkmıştı genç kadın.
“Neden olmasın, hem senin içinde bir macera olur. Daha önce de yapmıştınız, yine yaparsınız.” Arya sıkıntıyla nefesini dışarıya doğru verdi.
“Bu konuyu konuşmak istemiyorum,” dediğinde küçük kızın kucağında kıpırdaması ile onu yere bırakmıştı. Gözü sürekli Ecem’in üzerinde olsa da Ahmet’in teklifini düşünmeden yapamamıştı. Belki de son bir kez denemeliydi. Ama ortada Cenk hoca gibi bir durum vardı.
“Cenk hoca beni hemen tanır,” dediğinde Ahmet ona cevap vermişti.
“Cenk hoca bizim derslerimize girmiyor. Ayrıca gireceğin ders sabahın ilk dersi, kimse görmez.”
“Düşüneceğim,” derken Ahmet zafer kazanmış gibi sevinmişti. Aslı onaylamaz bir şekilde başını iki yana sallarken bir süre daha orada kaldıktan sonra evlerine gitmişlerdi. Arya hala kendisini aramayan kocasını merak ederek telefona sarıldığında kapalı telefonla yüzü asılmıştı. Kocasına ulaşamayınca bu kez Akın’ı aramıştı. İkinci çalışta açılan telefondan genç adamın kızgın sesini işitmişti.
“Arya, nasıl haber vermede gidersin, abim delirdi resmen.” Arya telefonu kulağından çekerek yüzünü buruşturdu.
“Aras’ı aradım, ulaşamadım. Yanındaysa telefona verir misin?”
“Abim seninle konuşmak istemiyor. Küsmüş sana.”
“Saçmalama Akın, çocuk mu da küsüyor?”
“Sen çocuk gibi evden kaçıyorsun, o da küsüyor işte,” dediğinde Arya çalan kapı zili ile ayaklanmıştı. Bir yandan Akın’a kızarken diğer yandan da bu saatte kim geldi diye söyleniyordu. Genç kadın kapıyı açtığında kendisine kaşları çatık bir şekilde bakan kocası ile göz göze gelmişti.
“Kapat telefonu Akın, gelince konuşacağız,” dedi. Genç adamın yüzüne telefonu kapatarak karşısında ki adamın boynuna dolamıştı kollarını.
“Hoş geldin hayatım,” diye şakırken Aras geri çekilerek “Boşuna sevimlilik yapma Arya, evden kaçmanın cezasını çekeceksin,” dedi. Arya dudaklarını kemirirken Aras eve girerek salonda koşturan kızını kucağına almıştı.
****
Yorum ve beğeni bekliyorum. Ayrıca reklama tıklamayı unutmayın. Teşekkürler.
10.BÖLÜM <<<<<<<——->>>>> 12.BÖLÜM
Alya iyi sert çıktı yandın sen Cem hoca bakalım Arya girecek mi sınava merakla bekliyorum emeğine sağlık güzel bir bölümdü
Cenk hocaya üzüldüm ya adamın suçu yok gibi (Alya ve Cenk )bölüm için teşekkürler emeğinize sağlık
Ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık yazarcım çok güzel bir bölümdü
teşekkür ederim.
Muhteşemdi yaaa ,hiç bitmesin istedim….ellerinize emeğinize sağlık ❤❤❤
Teşekkür ederim 🙂
Çok güzeldi ellerine emeğine sağlık
Arya tekrar yer değiştirecekler mi acaba
Yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum
Sanmıyorum ama değiştirebilir de . 🙂
Heyecan başlıyor
Ellerine sağlık yazarcım Arya’yı özlemiştim bu çok güzeldi
ben teşekkür ederim.
Emeğine sağlık Yazarcigim harika bir bölümdü ❤️ Cenk ‘e üzüldüm ya onun suçu yok ki;/;( pislik kadın ne düşünüyorsa gözlü ayrı ağzı ayrı çalışıyor 😀 :‑X Arya tekrar yer değiştirecek ha özledim o halleri harika olur :-D;-) Aras’i da çok özlemişim ya ❤️ Cenk ve Alya arasında yakınlaşmalar bekliyorum Cenk canı acıyacak diye tetikte sürekli ama Alya’dan bir şey göremedik daha :-|:-(
Zamanla her şey yerine oturacak. Cenk ve Alya savaş baltalarını çekecek gibi. Arya ve Aras’ı bende özledim.
Şu profesör ne yapmış olabilir merak ettim eline sağlık
Tatlı hata hikayesinde yazmıştım aslında. Adam sapığın önde gideni.
Arya ile Aras’ çok özlemişim. Burada görmek çok güzel oldu
bende yazmayı özledim. 🙂
Aras,Arya ve Ecem i okumak güzeldi. Arya umarım Alya olmaz.
Cenkin Ayfer ile muhabbeti sıkıcı. O kadın Alyanın başına bela olacak gibi druyor. Belli ki araştırmasının da peşine düşecek. Arya’yı Alyanın yanında görmek de güzeldi