Gelincik Çiçeği 27. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Ben çok yorgunum ve inanın bölümü yetiştirmek için elimden geleni yaptım. Bölümü kontrol edemedim. Umarım fazla hatam yoktur. Anlayışınız için teşekkürler keyifli okumalar!

***

Genç adam sabahın erken saatinden kalkarak kimseye haber vermeden evden ayrılmıştı. Arabasına bindiği gibi soluğu sözleştiği gibi İstanbul’da almıştı. Yol boyu düşünen genç adam nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını endişeyle merak ediyordu. Alya’nın ailesine ne kadar değer verdiğini biliyordu. Abisinin kendisiyle ne konuşacağını merak etse de onunla görüşmeden bir şey düşünmek istemiyordu. Gece yarısı aldığı arama adamı tedirgin etmişti. Arabayı Sabiha Gökçen Havaalanının otoparkına bırakarak birkaç dakika sonra inecek olan uçağın çıkış kapısında beklemeye başlamıştı.

Cenk sabırsızca piste inen uçağın yolcularının inmesini beklemeye başladı. Yolcular yavaş bir şekilde kapıdan çıkış yaparken Cenk Selim’in çıkışını kaçırmamaya çalışıyordu. Sonunda beklenen kişi geldiğinde elini kaldırarak kendini belli etti.

Selim öğrendiği gerçeklerle ilk uçakta kendine yer ayırtmıştı. Sonra da Cenk’i arayarak onunla görüşmek istediğini söylemişti. Cenk hemen adamın görüşme isteğini kabul etmişti.

“Selim abi hoş geldin,” diye adamı karşılayan Cenk genç adama elini uzatırken Selim de Cenk’e elini uzatıp tokalaşmıştı.

“Hoş buldum, nasılsın Cenk?”

“Şükür halimize, sen nasılsın abi. Seni buraya kadar ne getirdi?” diye soran Cenk Selim’in sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

“Pek iyi değilim açıkçası. Seninle önemli bir konuda konuşmak istiyorum. Senden bana yardım etmeni rica edeceğim.”

“Elbette Selim abi ne oldu?”

“Konu Alya ve onun hakkında duyduğum şeyler hiç hoşuma gitmedi. Onunla konuşmak için gelecektim aslında ama kardeşimi tanıyorum. Başına gelenleri öğrendiğimi bilseydi kendini kötü hissederdi.” Cenk Selim’in neden bahsettiğini anlayınca yüzünü asmıştı. O da yeni öğrenmesine rağmen olanları düşündükçe deliriyordu.

“Özür dilerim Selim abi Alya’ya sahip çıkamadım.” Selim genç adama kaşlarını çatarak bakmıştı.

“Senin olanlarla ne kabahatin var ki?”

“Stajda benim yanımdaydı, Alya’ya biraz daha dikkat edebilirdim.” Selim buruk bir şekilde genç adama bakmıştı.

“Senin bir suçun yok Cenk, sen her öğrencine davrandığın gibi davrandın Alya’ya,” dediğinde Cenk başını sallamıştı.

“Ama son zamanlarda garip davranıyordu. Bir şey olduğunu anlamalıydım.”

“Neyse ben senden bir şey rica edecektim. Malum ben Alya’ya başına gelenleri bildiğimi belli edemem. Ama sen her zaman onun çevresinde olduğun için ona yardım edebilirsin.”

“Sen nereden öğrendin abi? Biz bile daha dün öğrendik.”

“Bunu nasıl sakladı bilmiyorum. Gerçi Arya’ya söylemiş, hatta o kadar iyi üniversitelere girebilecekken bu üniversiteyi seçme nedeni de bu olay olmuş.” Cenk şaşkınlıkla genç adama bakmıştı.

“Bunu bilmiyordum.”

“Arya’yı biraz sıkıştırınca her şeyi anlattı.” Cenk başını sallayarak genç adamı onaylamıştı. Ama Selim’e anlatası gereken önemli bir konu vardı. Ona olanları anlatması gerekiyordu. Sıkıntıyla elleriyle oynarken onun bu hareketi bir öğretmen olarak gözünden kaçmamıştı.

“Neler oluyor Cenk, bana anlatman gereken bir şey mi var?”

“Abi ayaküstü konuşmasak. Kahvaltı yapmamışsındır, hadi kahvaltı yaparken konuşalım.” Selim genç adamın arabasına doğru ilerlerken Cenk kumandayla arabanın kapılarını açarak Selim’le birlikte arabaya binip oradan uzaklaşmıştı.

İkili yolda ilerlerken Cenk’in telefonu çalmaya başladı. Genç adam arayanı gördüğünde gerilse de sakin bir şekilde telefonuna cevap verdi.

“Alya bir şey mi oldu?” Telefon hoparlörde olduğu için Selim de arayanın konuşmasını duyabiliyordu.

“Hocam Deniz teyze sizi merak etmiş. Kendi telefonunu bir türlü açamayınca benden rica etti aramamı. Neredesiniz?” dediğinde Cenk yanında ki genç adama bakmıştı.

“İşlerim vardı, sabah erkenden çıkmak zorundaydım. Annem uyuyordu…” dediğinde Alya adeta genç adama çemkirmişti.

“Bir not bırakmayı da düşünemediniz mi? Deniz teyze çok korktu.” Cenk mahcup bir şekilde Selim’e bakarken Selim gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Kardeşinin damarına basılmıştı anlaşılan.

“Bu konuyu sonra konuşuruz Alya, ben iyiyim. Akşama görüşürüz.” Telefonu kızın yüzüne kapattığında Selim istem dışı gözlerini kapatmıştı.

“Bunu yapmamalıydın?” Cenk anlamaz bir ifadeyle Selim’e bakarken Selim gülerek başını iki yana salladı.

“Neden öyle söyledin abi?”

“Alya yüzüne telefon kapatılmasından hiç hoşlanmaz. Sana ters davranırsa alttan almaya çalış,” dediğinde Cenk yutkunmuştu. Alya sessiz görünmesine rağmen gerektiğinde ne kadar yırtıcı davranabildiğini daha önceden görmüştü. Arabayı kahvaltı yapabilecekleri bir kahvaltıcının önüne park ederek genç adamla birlikte mekana girmişti. Cenk kendini görücüye çıkan damat gibi hissediyordu. Tek isteği Selim’e kendini doğru bir şekilde anlatabilmekti. Biliyordu ki Selim ailenin büyük çocuğu olmanın yanı sıra evin ikici babasıydı. Ailesi üzerinde oldukça etkiliydi.

“Evet seni dinliyorum,” Selim yerine geçtiğinde karşısına oturan genç adama vakit kaybetmeden sormuştu.

“Önce kahvaltımızı söyleseydik?” diyen Cenk vakit kazanmaya çalışıyordu.

“Cenk, sende eğitimcisin ve karşımda liseli çocuklar gibi davranıyorsun. Ne söyleyeceksen açık bir şekilde söylemeni rica ediyorum.”

“Kolay bir şey değil konuya girmek abi,” Cenk derin bir nefes alıp masanın üzerinde bağladığı ellerine odaklanarak söze girmişti.

“Alya’nın okulumuzun hocalarından birine dava açmaya hazırlandığını biliyorsun.” Selim başını sallarken Cenk devam etti. “Nasıl olduysa önceki üniversitede çıkan dedikoduları duyup komitenin önünde yala yanlış beyanlarda bulundu.” Selim tek kaşını kaldırarak konuşmuştu.

“Ne gibi beyanlarda?”

“Biliyor musun bilmiyorum ama dosya benim bilgisayarımdan çalındı. Dolayısıyla en etkili şahit benim. Bu yüzden ikimiz hakkında karalama yapmaya çalıştığını düşünüyorum. Alya ile aramda bir şey olduğunu iddia etti.” Selim düşünceli bir şekilde başını sallamıştı. Garip bir şekilde Alya’nın başı iki tur derde giriyordu ve ikisinde de Cenk dahil oluyordu.

“Alya ne söyledi bu konuda?”

“Aslında asıl önemli olan Adnan hocamın bizden yapmamızı istediği şey.” Selim şüpheyle gözlerini kısarak genç adama bakarken Cenk hızla konuşmuştu.

“Adnan hoca bizim sözlü olduğumuzu söyledi!” Cenk hızla konuşup derin bir nefes alarak Selim’den bir tepki beklemişti. Başını kaldırıp Selim’e baktığında kendisine düşünceli bir şekilde baktığını görünce duraksamıştı.

“Abi, bir şey demeyecek misin?”

“Dayım böyle bir şey söylediyse vardır bir bildiği.”

“İnanın nedenini bilmiyorum ama diğer arkadaşlar bu şekilde Ayla’nın saldırılardan korunacağını söyledi. Önceki yıllarda da böyle bir olay olmuş sanırım. Hoca ilişkisini kabul etmeyince kızın başına gelmeyen kalmamış.” Selim üzgün bir şekilde karşısında ki genç adama bakmıştı. Cenk’in mahcup halleri hoşuna gitmemişti.

“Bak Cenk, Aras senin hakkında oldukça iyi konuşuyor. Hatta sana çok güveniyor. Bu olayı ilk duyduğumda Aras’ı aramıştım. Arya telefonda avukatla konuşuyordu. Avukatı tanıyıp tanımadığını sormak için aradım ve uzun uzun konuştuk. Konuya sen de dahildin. Bu yüzden kardeşim bu olaydan yara almadan kurtulmalı.”

“Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz. Arkadaşları Alya’nın yanında. Bende ve birkaç öğretmeni de Alya’ya destek oluyor. Endişelenmenizi anlayabiliyorum ama Alya iyi olacak.  Her zaman yanında olacağım.” Cenk son sözleri ile tedirginlikle genç adama bakmıştı. Garson yanlarına geldiğinde serpme kahvaltı istedikten sonra yeniden konuşmalarına dönmüştü. Uzun süren konuşmanın ardından Cenk Alya’yı görmesi için genç adamı güçlükle ikna etmişti. Böyle bir zamanda Selim’i görmek Alya için çok iyi olacaktı.

“Yarın dersin var mıydı Selim abi?”

“Yok ama eşimden başka kimse bilmiyor buraya geldiğimi. Kalacağımı söylemedim.”

“Zor bir şey değil abi, Alya seni görünce çok mutlu olacak. Ona moral olacak seni görmek.” Selim genç adama hak vermeden edememişti. Ama neden geldiğine dair bir bahane üretmeliydi. Yol boyunca ne cevap vereceğine karar verirdi nasıl olsa.

***

Genç kız sürekli çalan kapı zilinin sesiyle uyanmıştı. Odasından çıkarken Akasya da kendi odasından gözlerini ovalayarak çıkmıştı. Alya’ya bakarak “Ne oluyor?” diye sorduğunda genç kız omzunu silkeleyerek “Bilmiyorum,” dedi. Üzerine geçirdiği hırkasını düzelterek dikkatli bir şekilde kapıyı açmıştı.

“Deniz teyze, hayırdır?” Alya kapıda ki telaşlı kadını görünce duraksamıştı.

“Cenk yok kızım, sabah erkenden gitmiş bana bir şey demedi sana söyledi mi?”

“Hayır söylemedi. Bu gün dersi de yoktu.” Alya kaşlarını çatarken Akasya araya girmişti.

“Telefon etseydiniz ya Deniz teyze.” Kadın üzgün bir şekilde genç kıza bakarak konuşmuştu.

“Ah kızım telefonum kapandı bir türlü açamadım. Bozuldu galiba. Siz bir arasanız…” dediğinde Alya başını sallayarak odasına yönelmişti. Bu sırada kapıda kalan kadında telaşlı bir şekilde salona girmişti.

“Bu kadar telaşlanma Deniz teyze ne de olsa koskoca adam. Ne olacak ki? İşi vardır.” Deniz Hanım başını iki yana sallayarak cevap vermişti.

“İşi de olsa bana haber vermeden gitmezdi. Ya başına bir şey geldiyse? Ya kötü bir şey olduysa?” kadın kendi kendini panikletiyordu. Alya telefonuyla salona gelirken Cenk’i aramıştı. Birkaç çalıştan sonra açılan telefonda genç adama nerede olduğunu sorarken altığı üstü kapalı cevaplardan hoşlanmamıştı. Nedense Cenk’in kendisini geçiştirdiğini düşünüyordu. İyi olduğunu söyleyerek telefonu yüzüne kapattığında Alya öfkeyle dişlerini sıkmıştı.

“Ne oldu kızım, neredeymiş?” diye soran kadına dönen genç kız sinirine hakim olmaya çalışıyordu. Arya’nın da kendisinin de en sinir olduğu hareketti yüzüne telefon kapatılması.

“İyiymiş Deniz teyze, yüzüme telefonu kapattı.” Deniz Hanım kızın yüzünde ki ifadeye gülümsemeden edememişti.

“Bu kadar dert etme Alya, eminim müsait değildi.” Alya şaşkınlıkla az önce ortalarda endişeyle dönüp duran kadına bakmıştı.

“Deniz teyze bazen seni anlayamıyorum. Az önce hop oturup hop kalkıyordun. Şimdi bana sataşıyorsun. Aşk olsun yani,” diyerek yüzünü asan Alya kadının kendisine sarılmasına izin vermişti.

“Ah benim kuzum alınmış mı? Ne yapayım kızım Cenk ilk kez haber vermeden evden çıktı. Sen onunla konuştun ya, iyi olduğunu öğrendin ya nerede olduğu önemli değil.” Akasya kadının sözlerine gülerek Alya’ya bakmıştı.

“Senin kaynanan çok fena Alya benden söylemesi,” dedi. Alya genç kızın sözleriyle şok olurken Deniz araya girmişti.

“O nasıl söz Akasya, ben gelinimi çok seviyorum,” dedi. Alya şaşkınlıkla ikilinin konuşmasını dinlerken Akasya’nın kahkaha atmasıyla dalgaya alındığını düşünmüştü. Belki akasya genç kıza takılıyordu ancak Deniz hanımın hiç öyle bir niyeti yoktu. Oldukça samimi konuşuyordu.

“Neyse madem kalktık hep birlikte kahvaltı yapalım.” Akasya Alya’ya itiraz ederek “Benim eve geçmem gerek Alya, biliyorsun abim gidiyor. Bu akşam evde olmam gerek.”

“Unutmuşum. Erhan abi bu gece gidecekti değil mi?”

“Sabaha karşı yola çıkacak. Bizimkiler henüz kalkmamıştır. Onlarla kahvaltı yapayım ben. Size afiyet olsun. Hem gelin kaynana takılırsınız. Değil mi Deniz teyze?”

“Akasya, şakanın tozunu kaçırma.”

“Aşk olsun kim şaka yapıyor. Bu güne bu gün Cenk hoca ile sözlenmedin mi?”

“Akasya!” diye uyara Alya öne çıkarken Akasya gülerek odasına koşmuştu. Deniz Hanım iç çekerek Alya’ya bakarken Alya başını sallayarak kadına, “Sen onun sözlerine bakma Deniz teyze, takılıyor işte.” dedi.

“Olsun canım, benimde hoşuma gidiyor açıkçası.” Alya gülerek kolunu kadının omzuna atmıştı.

“Ne dersin, bu gün dışarıda kahvaltı yapalım mı?”

“Ay olmaz öyle şey, ben sana şimdi güzle bir kahvaltı hazırlarım. Hem akşamdan hamur yoğurmuştum, kolof (tavada pişirilen ince ekmek) yapar yağla yeriz.”

“Allah be, gerçekten yapar mıyız?”

“Sen yeter ki iste. Hadi aşağıya inelim.”

“Burada yapsak, hem balkonda güzel bir kahvaltı yapmış oluruz. Yemek yeidk ama daha önce kahvaltı yapma şansımız olmadı.”

“Peki sen nasıl istersen.” Deniz Hanım evine hamuru almak için inerken Alya da odağın üzerine çay suyu koymuştu. Annesinin gönderdiği köy peyniri ve yağını da tezgahın üzerine bırakarak sabırsızlıkla Deniz hanımın geri dönmesini beklemişti.

“Alya ben çıkıyorum.” Akasya’nın seslenmesiyle genç kız kapıya giderek arkadaşını yolcu etmişti.

“Çok şey kaçırıyorsun Akasya haberin olsun.” Akasya kızın parmaklarını birleştirerek dudaklarına değdirip konuşmasına gülmüştü.

“Size afiyet olsun bana da borcun…” Akasya ayakkabılarını giyerek kapıdan çıkarken Deniz Hanım da elinde hamur teknesiyle kapıda belirmişti.

“Gidiyor musun kızım?”

“Evet Deniz teyze, size keyifli kahvaltılar,” diyerek merdivenlere yönelmişti.

“Annenlere selam söyle kızım. Belki akşama bize uğrarız Erhan oğlumla görüşmeye.”

“Bekleriz,” diyerek Akasya hızla merdivenlerden aşağıya inip yola koyulmuştu. Deniz Hanım eve girerek genç kızla mutfağa geçmişti. Keyifli bir şekilde işe koyularak kahvaltıyı ve kolofları hazırlayarak balkona geçip afiyetle yemişti. Gün boyu Deniz Hanım Alya ile kalmıştı. Apartmanda ikisinden başka kimse yoktu. Onur’un hastanede işi vardı.

“Kızım benim ilaçlarımı almam lazım, birlikte aşağıya inelim mi?” Alya kadının neden kendisini tek bırakmak istemediğini bildiği için gülümseyerek onu onaylamıştı.

“Üzerimi değiştireyim inelim teyzem.” Kadın Alya’nın kıyafetlerini değişmesini beklerken salonun penceresinden sokağı izliyordu. Akşam olmak üzereydi. Eve inerek Cenk için yemek yapması gerekiyordu. Ama Alya’nın tek başına kalmasına müsaade edemezdi.

“Ben hazırım Deniz teyze hadi inelim.” İkili kapıyı kilitleyip alt kata inerken sessizdi.

“Cenk aramadı seni değil mi?” Alya başını olumsuzca sallarken cevap vermişti. “Aramadı ama iyi olduğuna eminim.”

Alya sabah olanları hatırlayınca kaşlarını çatmıştı.

“Bir daha arasan mı kızım?” Alya cebindeki telefonu çıkararak genç adamı aramıştı. Deniz hanıma telefonu uzatarak onun konuşmasını istedi.

“Alo oğlum nerede kaldın sabahtan beri aramadın da.”

“Anne, biraz abartmıyor musun? Sana mesaj atmıştım.”

“Telefonum bozuldu oğlum, Alya kızıma atsaydın ya mesajı.” Kadın telefonun diğer ucundan duyduğu sıkıntılı nefeslenme ile telefonu oğlunun yüzüne kapatmıştı. Alya şaşkınlıkla kadına bakarken birden gülmeye başlamıştı.

“Yüzüne telefon mu kapattın?”

“Hak etti eşek sıpası,” diyen kadın devam etmişti, “Babası hariç:” Alya kendini tutamayarak kahkaha atarken onları öfkeyle izleyen kadından habersizdi. Alt katın kapısına geldiklerinde karşısına dikelen kadınla ikili duraksarken Alya istem dışı Deniz hanımı arkasına almıştı.

“Burada ne işin var?”

“Mahkeme açmışsın, çok cesurca doğrusu.” Alya arkasında ki kadına kısa bir bakış atarak elinde ki telefonu alıp ses kaydını açmıştı. Üstelik bunu Ayfer’den gizlemeden yapmıştı.

“Size söylemiştim, yaptığınızı itiraf etseydiniz olaylar bu kadar ileri gitmezdi.”

“Ne o şimdi de beni tehdit mi edeceksin?”

“Aksine, sizin tehditlerinizin önünü kesiyorum. Bana ve aileme yapacağınız her türlü tehdidi kayda alıyorum. Bunu da gördüğünüz gibi saklamadan yapıyorum.”

“Kendini zeki sanıyorsun değil mi?”

“Aksine, kendimi hiç olmadığım kadar aptal hissediyordum. Çok önceden sizin de amcanızın da ipini çekmem gerekirdi. Ama size şans tanımak istemiştim.”

“Sen…” Ayfer ileri atılırken Alya da ona doğru adımlamıştı. Genç kadın Alya’nın korkacağını düşündüyse hata yapmıştı.

“Eğer devam ederseniz bu kez saldırıdan şikayetçi olacağım. Şimdi evimin önünden gitmenizi istiyorum.”

“Buraya fazla alışmasan iyi edersin. Ev sahibiyle görüşeceğim, senin gibi bir kiracıyı burada tutmak istemeyecektir.” Alya kadının sözlerine alaycı bir şekilde gülmüştü.

“Benim gibi kiracı mı? Ne varmış bende? Kiramı ödüyorum, evine zarar vermiyorum. Ev sahibi daha ne isteyebilir ki?” Deniz Hanım Alya’nın sakin bir şekilde konuşmasını şaşkınlıkla izlemişti. Ona kalsa çoktan Ayfer’in saçlarını eline dolamıştı.

“Göreceğiz bakalım, dava açtığına seni pişman edeceğim.”

“Elinden geleni yapabilirsin. Hatta amcana söyle kendine iyi bir avukat tutsun. Onu da savcılığa verdim.” Ayfer son duyduğuyla genç kıza saldırırken Alya ona engel olmamıştı. Oysa Ayfer’in o cılız kolunu kırabilecek yetenekteydi. Ama genç kız kılını bile kıpırdatmamıştı. Yüzüne yediği tokatla başı hafif yana kayarken Alya alayla genç kadına gülümsemişti. Ayfer daha da öfkelenirken yanlarından gelen ani fren sesiyle Alya’nın bakışları arabadan inen ikiliye takılmıştı. Genç kız gördüğü kişiyle gözlerini doldururken araya giren öfkeli ses tüm büyüyü bozmuştu.

“Neler oluyor burada?” Cenk arabayı sokağa soktuğunda evlerinin önündeki grup dikkatini çekmişti. Ayfer’i görünce arabayı daha da hızlandırırken Alya’ya attığı tokadı görünce direksiyonu sert bir şekilde sıkarak arabayı aniden durdurmuştu. Hızla arabadan inerek Alya’yı arkasına çekerken karşısında ki kadına öfkeyle bağırmıştı.

“Sen kim oluyorsun da onun canını yakmaya kalkışıyorsun? Bu tokadın hesabını vereceksin.”

“Onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun. Asıl sen benimle bu şekilde konuşamazsın.” Alya kadını takmayarak “Öfkeni çıkardıysan mahkemede görüşürüz,” dedi. Sonra da elleri iki yanda yumruk olan ve Ayfer’e öldürecek gibi bakan ağabeyine doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştı.

“Abicim,” Alya gözleri yaşlı bir şekilde kendini Selim’in kollarına atarken Selim kardeşini sıkıca sarmıştı.  Az önce şahit olduklarına inanamıyordu.

“Neden sana vurmasına izin verdin?”

“Ona engel olabilirdim ama onun istediği de buydu. Bu şekilde hatalı olan o oldu.”

“Yine de canını yakmasına izin vermemeliydin.” Selim geri çekilerek genç kızın kızaran yanağına bakmıştı.

“Çok canın yanıyor mu?” Alya gülümseyerek genç adama bakmıştı. Hala abisinin yanında olduğuna inanamıyordu.

“Sen neden geldin?” Selim kızın sorusuna yüzünü asarak cevap vermişti.

“İstemiyorsan gideyim,” dedi. Alya abisine sıkıca sarılarak başını göğsüne saklamıştı.

“Çok özlemişim seni, ev gibi kokuyorsun.”

“Hadi şu yanağına buz koyalım yoksa şişecek.”

“Merak etme acıtması, sinek ısırığı gibiydi.” Alya kendisine nefretle bakan Ayfer hocaya bakarak konuşmuştu. Selim öne çıkarak Ayfer’in karşısına dikilmişti.

“Bir daha kardeşime el kaldıracak olursanız o elinizi kırarım.” Alya abisinin sözleriyle gözlerini büyütürken Cenk’te şaşkınlıkla adama bakmıştı. Selim her zaman kibar bir adam olmuştu. Üstelik öğrencilerine her zaman şiddetin kötü bir şey olduğunu öğütlerdi.

“Şuna da bakın Alya hanımın ağabeyi beni tehdit ediyor.” Selim tek kaşını kaldırarak kadına gülümsemişti. Ancak bu gülümseme neşeden oldukça uzak karanlık bir gülümsemeydi. Gözleri öyle bir kararmıştı ki Ayfer yutkunarak geri adımlamıştı.

“Ben tehdit etmem Ayfer Hanım. Sizin gibi eğitimciler yüzünden gün geçtikçe saygınlığımızı yitiriyoruz. Dolaylı da olsa sizinle aynı meslekten olmaktan utanıyorum. Bir daha sakın kardeşime el sürmeyin. Benim için herkes eşittir. Kadın da erkekte… Kadına el kaldırılmaz düşüncesine saygı duysam da bazı kadınların ki siz onların başını çekiyorsunuz bu kategoride olduğunu sanmıyorum. İnanın o kolu kırar bir daha kalem tutamazsınız. Şimdi defolun buradan, sabrımı daha fazla zorlamadan.” Ayfer adamın bakışlarından korkarak hızla oradan ayrılmıştı. Alya şaşkınlıkla ağabeyine bakarak yanına sokulmuştu.

“Beni bile korkuttun abi, seni tanımasam ciddi olduğunu düşünürdüm.”

“O zaman beni tanımıyorsun Alya sözlerimde ciddiydim. Kimse benim aileme şiddet uygulayamaz. Hele haksız yere asla!” Selim Cenk’e dönerek devam etmişti.

“Şu kadına dikkat et Cenk, bir daha böyle bir olayın yaşandığını duymak istemiyorum.” Cenk mahcup bir şekilde bakışlarını kaçırırken Alya kaşlarını çatarak ikiliye bakmıştı. Alya anlamadığı bir olayın içinde gibi hissediyordu kendini.

“Sahi abi sen ne zaman geldin?”

“Yeni geldi Alya, dersim yoktu. Dayım da olanları anlatınca seni görmek istedim.”

“Öyle olsun bakalım, Cenk hocayla nerede karşılaştınız?”

“Havaalanından beni almaya geldi.” Alya şüpheyle Cenk’e bakarken Cenk annesine dönerek sormuştu.

“Anne yemek var mı çok acıktım.”

“Yok evladım daha yapmamıştım. Ama hemen bir şeyler hazırlarım sana.”

“Gerek yok Deniz teyze, ben yapmıştım akşam. Onları aşağıya indiririz.” Selim kardeşini kolunun altına alarak merdivenlere yönelirken yarım saatte aşağıya ineceklerini söylemişti. Cenk iki kardeşin merdivenlerden çıkışını izledikten sonra annesine döndü.

“Anne olanlara nasıl izin verdin?”

“Anlamdım ki evladım, Alya önüme geçti bende bir şey yapamadım.”

“Yine de o kadınla Alya’yı karşı karşıya bırakmamalıydın. Alya ile eve girmeliydin.”

“Kimi koruyacağım oğlum, Alya kendini koruyabilir.”

“Gördük nasıl koruduğunu…” Cenk üzgün bir şekilde annesine bakarken devam etti. “Canı çok yandı mı acaba?” Deniz Hanım oğluna gülerek cevap vermişti.

“Duymadın mı, sinek ısırığı gibiydi!”

“Anne ya…” Cenk eve girerken Deniz Hanım da arkasından eve girmişti. oğlunun peşinden odasına girerken Cenk sorar bir ifadeyle annesi baktı.

“Bir şey mi söyleyeceksin?”

“Ben değil sen söyleyeceksin. Sabahın erken saatinde nereye gittin?”

“Selim abiyi almaya!”

“Bunca saat birlikte miydiniz?” Cenk başını sallayarak gömleğini çıkarmaya başlamıştı.

“Anne izin verirsen üzerimi değiştireceğim.”

“Görmediğim şey değil oğlum seni ben doğurdum. Sen benim sorularıma cevap ver.” Cenk şaşkınlıkla annesine bakarken birden gülmeye başladı.

“Anne neredeyse otuz yaşına geldim, beni giyinirken mi seyredeceksin.”

“Ay, lafı çevirme hemen söyle. Selim oğlumla ne konuştunuz?” Cenk derin bir iç çekerek elinde gömleğiyle yatağına oturdu.

“Pes etmeyeceksin değil mi?”

“Anlat!” Deniz Hanım kollarını göğsüne bağlayarak oğlunun karşısına dikilmişti.

“Tamam, ona olan her şeyi anlattım. Şu sözlüyüz mevzusu da dahil.” Kadın oğlunun cevabı karşısında eliyle ağzını kapatarak genç adama bakmıştı.

“Ne dedi, çok kızdı mı?” Cenk annesinin telaşına gülümsemişti.

“Kızmadı anne, bana da kardeşine de güveniyor.”

“Ne demek o?”

“Kardeşiyle aramda bir şey olmadığını, olaylar durulunca bu söz işinin bozulacağını biliyor diyelim.” Deniz Hanım omzunu silkerek umursamaz bir tavırla kapıya yönelmişti.

“Hıh siz öyle sanın. Benim de adım Deniz ise yakında sizin nişanı da yaparım!” Cenk annesinin sözleriyle donup kalırken Deniz Hanım kapıdan çıkıp gitmişti. Dış kapının çalınmasıyla kapıya yönelirken kapı ardında bulunan sürpriz misafirden habersizdi.

***

Bölümde ne yazdım hiç farkında değilim. Sadece son kısmından eminim. Gelen kişi ortalığı biraz karıştıracak gibi. Bakalım ne olur! BÖLÜMLERİN YORUMLARI EPEY DÜŞMÜŞ MAALESEF LÜTFEN KISA DA OLSA YORUM YAPIN! Acaba bölümlerden sıkılıyor musunuz? Bölümleri sevmiyor musunuz da yorum yapmıyorsunuz. Eksik ya da aklınıza yatmayan şeyler varsa lütfen yorum yaparak beni uyarın ki bende hatalarımı görüp kendimi geliştirebileyim. Teşekkür ederim. BÖLÜM BİTTİ ŞİMDİ REKLAM ZAMANI, REKLAMA TIKLAMAYI UNUTMAYIN!

26. BÖLÜM <<<<<——->>>>> 28. BÖLÜM

23212cookie-checkGelincik Çiçeği 27. Bölüm

11 yorum

  1. Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ bir tane daha kanıt oldu Alya ‘nin elinde şimdi bitti işi o pisliğin 😡 Deniz teyze sen yaparsın insanların bekliyorum ❤️. Gelen kim ki Cenk ‘in eski karısı desem ne alaka :/ bilemedim simdi

  2. Yemin ediyorum şu ayfer denen kadar sinsi ve aynı oranda aptal kimseyi görmemiştim hayatımda. Resmen kendi kuyusunu kazıyor ama farkında bile değil salak.

  3. Hoba bu Ayfer iyice çıldırdı bakalım bizi daha neler bekliyor
    Gelen kim ki şimdi
    Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi her zaman ki gibi

  4. Bölüm çok güzeldi ama kısaydı. İşiniz olduğu halde yine de bizi bölüm süz bırakmadınız, teşekkür ederim.

  5. Bölüm için teşekkürler yoğun olduğunuza rağmen atıyorsunuz teşekkürler..Ayfer tam aptalmış…Deniz hanım süper yaa aralarını yapacak inşallah…Kapıdaki Cenk in eski karısımı acaba ayy o gelse Alya biraz kıskansa falan güzel olurdu …Cenk&Alya

  6. Ay super bir bölümdü bu ayferin suyu ısındı bence biran önce cezalarını alsalarda rahatlasak kim geldi çok merak ettim emeğinize sağlık yazarcım

  7. Canım yazarcım senin gibi bizler Bağ bahçe işlerine sardık aman şunuda ekelim bunuda ekelim derken akşama pestil vaziyette çıkıyoruz eve oturduğumuz yerde uyuya kalıyorum yoksa okumadan yorum yapmadan bırakırmıyım hiç emeğine sağlık güzel bir bölüm dü gelen kim çok merak ediyorum cenkin eski eşi olmasında gerisi kabulum Alya bir tek bunu kaldıramaz gerisi okadar sıkıntı değil

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir