Merhaba arkadaşlar. Fazla uzatmadan hemen bölümü yayınlıyorum. Keyifli okumalar!
***
Genç kadın evin kapısından içeriye girerken kardeşinin kucağında ki oğluna kısa bir bakış atmıştı. Çisil dikkatle bebeğin pusetini tutarken Ayşem Hanım kızını yönlendirerek içeriye girmişti.
“Çisil Cihangir’i alt odaya yerleştir. Ablan üst kata kadar yorulmasın.”
“Tamam anne,” diyerek annesinin söylediği alt odaya uyuyan yeğenini dikkatle yatırmıştı. Çisem salona geçerek koltuğa oturup geriye yaslanmıştı. Dünden beri olanları düşünmeden edemiyordu. Doğum yapmıştı ama çocuğunun babası merak edip oğlunu görmeye gelmemişti. Çisem kendine kızıyordu. Nasıl Soner’e inanmış, onu nasıl sevmişim diye kendi kendini yiyip bitiriyordu.
“Bu kadar düşünme kızım.”
“Nasıl düşünmeyeyim anne? Soner bebeği görmeye bile gelmedi.” Çisil odanın kapısını aralık bırakarak salona girmişti.
“Yeni doğum yaptın üzülmemelisin. Üzüntüden sütünün kesilmesinden korkuyorum.”
“Beni düşünme anne, neler olduğunu öğrenmek istiyorum. Soner’in annesi neden bahsediyordu?”
“Bu konuları abinle konuşsan daha doğru olur kızım. İnan bende pek bir şey bilmiyorum. Sadece polis Soner’in peşinde.” Çisem annesinin sözleriyle yutkunmuştu.
“Polis neden peşinde?” diye sorarken Ayşem Hanım ne söyleyeceğini bilememişti. Çisil annesinin kararsız duruşundan hoşlanmayarak araya girmişti.
“Soner hastaneyi dolandırdı abla. Tarihi geçmiş ilaçların alımını yaparak fazla parayı cebe attı. O da yetmedi bizden tırtıkladığı paralarla başka bir hastaneye ortak olmuş.” Çisem şaşkınlıkla kardeşine bakarken Ayşem Hanım “Çisil kes sesini,” diye çıkışmıştı. Çisil annesinin çıkışmasıyla susarken Çisem annesine dönmüştü.
“Bu doğru mu?”
“Abinle konuşursun.”
“Anne lütfen benden olanları saklama, elinde sonunda öğreneceğim.”
“Kızım bende tam olarak bilmiyorum ki, abin gelince sorar öğrenirsin.” Çisem bu kez Çisil’e dönmüştü.
“Annem haklı abla, abimle konuşmalısın. Bizde çok fazla bir şey bilmiyoruz.” Çisem bir şey öğrenemeyeceğini anladığında yerinden kalkıp bebeğin uyuduğu odaya doğru ilerlemişti.
“Ayaz uyurken biraz dinleneceğim anne, abim gelince haber edersiniz.” Ayşem Hanım bir şey söyleyemeden genç kadın odaya girip kapıyı kapatmıştı.
“Neden çeneni tutmuyorsun Çisil, ablan yeni doğum yaptı üzüntüden sütü kesilirse ne yapacaksın?”
“Anne ablam çocuk değil, bazı şeyler kaldırabilecek durumda. O da kocasının ne mal olduğunun farkına vardı sadece ayrıntı bilmek istiyor.”
“Yine de sen karışma abin anlatsın.” Çisil omzunu silkeleyerek yorgun olduğunu söyleyip odasına çekilmişti. Ayşem Hanım salonda tek başına kalmış düşünürken evin yardımcısı bir şey isteyip istemediğini sormuştu. Yaşlı kadın kahvesini söylerken geriye doğru yaslanmıştı. Ev kalabalık olsa da sessizdi. Kendisi de oldukça yorgundu ama aklı Soner’in annesi Göksel hanımın tavrına takılmıştı. Kızının canının sıkılacağı belli olmuştu. Bu zor zamanlarda çocuklarının yanında olacaktı elbette ama canı sıkılmadan da edemiyordu. Bir de Cesur vardı, Aylin ile evlenmesini çok istiyordu ama Aylin’in temkinli davranışı yaşlı kadının dikkatinden kaçmıyordu. Çisil’in de hayatını kurmasını istiyordu artık. Derin bir iç çekerken yardımcı kız kahvesini getirerek önüne bırakmıştı.
****
Genç kız zorlu bir doğumdan çıktıktan sonra derin bir nefes alarak personelin dinlenmek için kullandığı odaya doğru seri adımlarla ilerlemişti. Odanın kapısından içeriye girdiğinde içerinin boş olmasıyla köşede duran kahve makinesinden kendine kahve alıp kanepeye oturmuştu. Sessizde olan telefonunu alarak birkaç araştırmak yaptıktan sonra yeniden cebine geri koyarken kahvesini yarıda bırakarak ayaklarını çıkarıp uzanmıştı. Yarım saatte olsa dinlenmek ona iyi gelecekti. Gözlerini kapattığında ne zamandır planladığı şeyi yapmak için kesin kararını vermişti. Kısa sürede uykuya dalan genç kız yaklaşık yarım saat sonra izlendiğini hissederek gözlerini aralamıştı. Bir süre tavana baktıktan sonra başını çevirdiğinde karşısında ki kanepede elinde fincanıyla kendisine bakan adamla göz göze gelmişti.
“Günaydın!” genç adam yumuşak bir ses tonuyla konuşurken kendine gelen Ayşem hemen yerinde doğrulmuştu.
“Saat kaç,” dedi.
“Dörde geliyor, çok yorulmuş olmalısın. Neden erken çıkmıyorsun?”
“Bu gece nöbetteyim çıkamam.” Serdar kızın bakışlarını kaçırmasıyla dikkatle onu izlemişti.
“Nöbetini diğer arkadaşlarınla değiştirebilirsin. Çok yorgun görünüyorsun.”
“Gerek yok Doktor Bey, ben böyle iyiyim.” Ayşem yerinden kalkarak üzerini düzeltirken genç adam dikkatle onu izliyordu. Genç kız adamın bakışlarının üzerinde olduğunun farkında olarak yeniden kahve makinesine doğru ilerlerken Serdar konuşmuştu.
“Bu kadar çok kahve içmemelisin, sağlığın için iyi değil.” Ayşem elinde kupasıyla durarak genç adama döndü.
“Çok fazla içmiyorum merak etmeyin.” Yeniden makineye uzandığında Serdar masanın üzerinde ki yarısı dolu bardağı işaret ederek “Bu senin değil mi?” diye sordu.
“Gördüğünüz gibi hepsini içmedim.” Serdar kıza laf anlatamayacağını anladığında yerinden kalkarak genç kızın yanına gitmişti. Elindeki bardağı alıp kenara koyarken kızın itiraz etmesine fırsat tanımadan kolundan tutarak onu odadan çıkarmıştı.
“Serdar hocam ne yapıyorsunuz?”
“Sabahtan beri doğru düzgün bir şey yemedin, önce yemek yiyeceksin.”
“Kolumu bırakır mısınız, lütfen herkes bize bakıyor.” Ayşem etrafa kaçamak bakışlar atarken bir yandan da kolunu genç adamdan kurtarmaya çalışıyordu.
“Rahat dur canın yanacak.” Serdar kızı kantine doğru götürürken arkalarından fısıldamaya başlayanları görebiliyordu. Çalışanların ne düşündüğünü umursamıyordu. Şuanda onun için önemli olan Ayşem’in karnını doyurmaktı. Ne zamandır kızın çalışırken yemek yemeği unuttuğu dikkatini çekiyordu. Bundan sonra ona daha fazla dikkat edecekti. Derin bir iç çekerek kızı masalardan birine oturtarak Ayşem’in çatık kaşları altında büfeye doğru ilerlemişti. Ayşem için karışık tost yaptırırken kendisine de bisküvi almıştı. Çayla birlikte kızın önüne tostu bırakan Serdar kızın karşısına geçerek çayına bisküvi batırarak yemeğe başlamıştı.
“Bu yaptığınız hiç doğru değildi.”
“Asıl senin yaptığın doğru değil. Kendine hiç dikkat etmiyorsun. Yemek yemeği unutuyorsun.” Ayşem adamın sözleri ile duraksamıştı. Onun kendisine bu kadar dikkat ettiğini bilmiyordu. Tostundan bir ısırık aldığında ne kadar çok acıktığını fark etmişti. Serdar sessizce tostunu yiyen kızı izlerken Ayşem son lokmasını alarak geriye yaslanmıştı. Çayından yudumlamaya başladığında genç adamla göz göze gelmişti.
“Ne oldu?”
“Hep böyle mi yaparsın?”
“Nasıl?” Serdar henüz çayından bir yudum aldığı bardağını göstererek cevap vermişti.
“Tostunu yerken bir yudum bile içmedin. Ne zaman bitirdin ondan sonra çayından içmeye başladın. Çayın soğumuş olmalı.”
“Ben bu şekilde seviyorum.” Ayşem omzunu silkerken Serdar hafif gülümsemişti. Serdar operasyon gerektirmeyen doğumlarda bulunmuyordu. Genelde bu tip doğumları ebeler yaptırıyordu. Başka özel hastanelerin aksine normal doğuma daha çok yönlendiriliyordu hastalar.
“Bu gün yoğun olmalı, anne ve bebekler iyi mi?” Ayşem adamın sorusuyla gözleri parlayarak genç adama bakmıştı.
“Bu gün ilk kez çoklu gebelik vakasına girdim. Anne de bebeklerde çok iyi. Ama helal olsun anneye ikizleri hiç düşünmeden normal doğumla yaptı.” Serdar başını sallarken çağrı cihazının çalmasıyla yerinden kalkmıştı.
“Benim gitmem gerek sen doymadıysan bir tost daha ye. Kendine dikkat et Ayşem babanın bu kadar sorunu varken bir de seni düşünmesin.” Serdar hızlı bir şekilde oradan ayrılırken Ayşem elinde bardağıyla kalakalmıştı. Hastanede bir şeyler döndüğünün farkındaydı ama babasına soramamıştı. Çayını bitirerek işinin başına döndüğünde gün içinde doğumuna girdiği üç hastanın odalarını ziyaret etmişti. Bu onun görevi değildi belki ama Ayşem hastaları görmeden rahat edemiyordu. Bebekleri severek yeniden personel odasına gidecekken babasının sekreteri ona seslenmişti.
“Bir şey mi oldu Selda Hanım?”
“Ayşem Hanım Cesur Bey sizi görmek istiyor.” Genç kız kadının sözlerine şaşırmıştı.
“Bunun için buralara kadar gelmenize gerek yoktu, arayabilirdiniz.”
“Aradık ama cevap vermediniz.” Ayşem cebindeki telefonuna bakarken yüzünü asmıştı. Anlaşılan telefonu ölmek üzereydi. Daha bir saat önce baktığında dolu olan şarj birden boşalmıştı. Derin bir iç çekerek Selda’nın peşinden babasının odasına doğru ilerlerken babasının kendisiyle ne konuşacağını merak etmişti.
“Cesur Bey Ayşem Hanım geldi,” diye kapıdan geldiğini haber veren kadına gülümseyen Ayşem başını iki yana sallamıştı.
“Kendimi önemli bir şirkete toplantıya gidiyormuş gibi hissettim.” Ayşem babasına doğru ilerlerken alaycı bir şekilde gülümsüyordu.
“Sen hastanemizi küçümsüyor musun?”
“Asla, ne haddime Karahanlı Hospital’ı küçümsemek.” Genç kız gülerek babasına sarılırken Cesur kızının başının üzerini öperek oturması için sandalyeyi göstermişti.
“Seninle konuşmam gereken önemli bir konu vardı Ayşem, beni kesmeden dinlemeni istiyorum.” Ayşem babasının ciddi ifadesi karşısında şaşırmıştı.
“Bir şey mi oldu?”
“Birkaç gün hastaneye gelmeni istemiyorum. Evde kalman gerekiyor.”
“Neden?” Ayşem gerçekten adamın sözlerine şaşırmıştı. Babası ondan böyle bir şey istiyorsa sorun büyük demekti. Cesur derin bir nefes alarak kızına bakmıştı.
“Polis Soner’in peşinde ve hala yakalayamadı. O dışarıda elini kolunu sallayarak gezerken seni tehlikeye atamam.”
“Baba neden bahsediyorsun? Benimle açık konuş lütfen.” Cesur yerinden kalkarak genç kızın oturduğu koltuğun önündeki sehpanın üzerine oturarak kızının ellerini tutmuştu.
“Biliyorsun geri dönmem Soner’i hiç memnun etmedi. Hastanenin yönetimine geçince iyice bilendi bana karşı. Hastaneyi dolandırdığı anlaşıldığı için polis onu arıyordu ama dün hastanede beni öldürmeye çalıştı.” Ayşem çığlığını bastırmak için elini ağzına kapatmıştı.
“Baba sen ne diyorsun?”
“Bu aramızda kalsın kızım babaannen bilmesin. Şuanda her yerde onu arıyorlar. Daha önceki silahlı saldırıyı da o düzenlemiş. Aklınca beni ortadan kaldırınca hastane onlara kalacaktı.”
“Baba sana bir şey olmadı değil mi?”
“Merak etme iyi bir nişancı değildi. Ama sana zarar vermesinden endişeleniyorum. Sen benim tek çocuğumsun ve benim olan her şey sana kalacak.” Ayşem yutkunurken gözleri dolmaya başlamıştı. O hiç bir şey istemiyordu. Yeter ki babası başında olsundu.
“Baba ben korkuyorum.”
“Korkma canım sana bir şey yapmasına izin vermeyeceğim. Polis tarafından korunacaksın Soner yakalana kadar. Seni buraya çağırmamın asıl nedeni başka,” dediğinde Ayşem dikkatle babasını dinliyordu. Cesur masanın üzerindeki belgeler kızına uzatarak, “Bunu imzalaman gerekiyor,” dedi.
“Nedir bu?”
“Soner hastaneye çok büyük zarara soktu Ayşem, kasayı toparlayabilmem için hisse satışı yapmam gerekiyor. Bu şekilde her şey usulüne göre olacak. Hisselerimin yüzde onunu senin üzerine geçiriyorum.” Ayşem babasının sözleriyle kaşlarını çatmıştı.
“İyide baba benim o kadar param yok ki?” dediğinde Cesur gülümseyerek kızına bakmıştı.
“Senin yok ama benim var.” Ayşem hiç anlamasa bile hastanenin hisselerinin değerini tahmin edebiliyordu. Babasının o kadar çok parayı nereden bulduğunu düşünmeden edemedi.
“Sen bu kadar parayı nerede buldun? Benimle dalga geçme baba.”
“Bu hastaneden gelen paralar yıllardır hesapta toplanıyor Ayşem, daha önce kullanma gereği duymamıştım.” Ayşem şaşkınlıkla babasına bakmıştı. Yıllarıdır yani kendisi doğduğundan beri babası o paraya dokunmamıştı. Birikmiş olabilecek parayı düşününce yutkunmadan edemedi.
“Bu bana göre değil, ben sakin hayatımda mutluydum. Hem bana hisselerini vermen doğru olur mu? Ya ilerde başka çocukların olursa?” diye sorduğunda Cesur duraksamıştı.
“Bunları düşünmek için çok erken Ayşem, üstelik başka kardeşlerin olsa bile bu senin hakkın. Hatta daha fazla hakka sahipsin. Şimdi imzala şurayı da mesai saati bitmeden işlemleri halledeyim.” Ayşem istemeye istemeye imzayı atarken hastaneye ortak olduğuna inanamıyordu. Aklından bin bir soru dönüyordu.
“Sen eve geçecek misin?”
“Nöbetçiyim baba, bir yere gidemem.”
“Kızım beni duymadın galiba, hastanede kalmanı istemiyorum. Soner yakalana kadar evde kalmalısın. Polisler evi koruyacak. Hem halana da yardımcı olursun.” Ayşem’in yüzü asılmıştı. Başını sallarken aklına takılan soruyu sormuştu.
“Aylin abla evlenme teklifini kabul etti mi?” Cesur kızının sorusuyla gülümsemişti.
“Henüz değil ama edeceğine dair sinyaller verdi.”
“Senin adına sevindim babacım, çok sevindim.” Cesur kızına sarılırken Ayşem başını genç adamın göğsüne yaslayarak babasının kokusunu içine çekmişti.
“Beni bırakta Serdar’la neler oluyor? Bu gün hastanede Serdar’ın seni zorla kantine götürdüğünü görenler olmuş.” Ayşem babasının sorusuyla bakışlarını kaçırarak yüzünü saklamaya çalışmıştı. Babasıyla her zaman arkadaş gibi olan genç kız ondan hiçbir şeyini saklamıyordu.
“Ne olacak baba, yemek yemeği unuttuğumu söyleyerek kantine götürdü işte. O da senin gibi beni azarlayıp duruyor.”
“İyi bari gözüm arkada kalmayacak kızım nasıl diye düşünmekten.”
“Baba ne demeye çalışıyorsun?” Ayşem babasına çıkışırken Cesur kızının çıkışına kahkaha atmıştı. Başını iki yana sallayarak oturduğu yerden kalkıp belgeleri eline almıştı. Elini kızına uzatarak “Tebrik ederim ortak, hayırlı olsun,” dediğinde Ayşem gözlerini devirerek babasına baktı.
“Hiç komik değil baba, ben çıkıyorum o zaman.”
“Tek başına gitme Ayşem, Serdar’ı arayacağım o seni bıraksın eve.”
“Baba, neden o bırakıyor beni, ben giderim dedim ya…”
“Kızım sen beni anlamadın sanırım. Soner hala dışarıda bir yerlerde.” Ayşem yüzünü asarken Cesur çoktan Serdar’ı aramıştı. Nedense genç adama kızı konusunda sonuna kadar güveniyordu. Ayşem hazırlanmak için personel odasına giderken çantasını alıp dışarıya çıktığında duvara yaslanmış Serdar’ı görünce gözlerini devirmeden edememişti.
“Sende amma meraklıymışsın bakıcılık yapmaya!” dediğinde Serdar kızın tavrına gülmüştü.
“Emir büyük yerden Ayşem Hanım, hem duyduğuma göre sizde artık benim patronum sayılırsınız.” Ayşem ses etmeden öne geçerken Serdar onu sessizce takip etmişti. İkili Serdar’ın arabasına binerek eve doğru yola çıktıklarında oldukça suskundu. Kısa süren yolculuktan Ayşem arabadan inip eve girerken Serdar da onu takip ediyordu.
“Sen nereye?”
“Çisem ablayı göreceğim. Bebek seveceğim,” dediğinde Ayşem bıkkınlıkla nefesini dışarıya vermişti. Genç kız kapıyı çalarken kapıdan babaannesinin naif sesini duymuştu. Ayşem yaşlı kadının kendisini görür görmez gülümsemesine içi giderek bakmıştı. Yıllardır böyle bir karşılamanın hasretini çekmişti.
“Ah çocuklar siz mi geldiniz, geçin içeri hadi.”
“Merhaba Ayşem teyze Çisem abla nasıl oldu?”
“Odada Cihangir’le ilgileniyor.”
“Cihangir? Bebeğe adını verdiniz mi?” dediğinde genç adam duyduğu adı sevmiş gibi gülümsemişti.
“Evet torunum koydu adını.” Serdar genç kıza dönerken Ayşem ona bakmadan salona geçmişti. Çantasını kenara bırakırken halasının sesinin geldiği odaya doğru ilerlemişti. Kapıdan içeriye girdiğinde ise halasının beceriksiz bir şekilde bebeğin altını değişmeye çalıştığını görünce gülümsemişti.
“O şekilde sıkmamalısın hala, yoksa Cihangir rahatsız olur.” Çisem kapıdan konuşan yeğenine döndüğünde yüzü asıktı. O da kaçıncı kezdir bebeğin bezini değiştiriyordu. Annesi öğrenmesi için ona müdahale etmezken Ayşem’in kendisine doğru gelmesini izlemişti. Bebeği kendine doğru çekerek halasına göstererek bebeğin bezini ne kadar sıkı bağlaması gerektiğini gösteriyordu. Çisem kızı dikkatle izlerken Ayşem el çabukluğuyla bebeğin üzerini giydirmişti.
“Bebekler çok üşür onu daha sıkı giydirmelisin. Odanın sıcaklığına göre tabi, bu oda bebeğe göre soğukmuş.” Çisem sessizce bebeği kucağına alan yeğenini dinlerken yerinden kalkarak kızın önüne gelen saçını okşayarak geriye çekmişti.
“Teşekkür ederim canım, alışacağım zamanla.” Genç kız başını sallarken Ayşem bebeği severek salona götürmüştü. Serdar Ayşem ve bebeği görünce oturduğu yerden kalkarak onlara doğru ilerlemişti.
“Ah paşamda gelmiş, gel bakalım Serdar abine,” diyerek Ayşem’in kollarından bebeği alarak sevmeye başlamıştı.
“Hoş geldin Serdar,” diyerek salona giren Çisem adamın kendisine kısa bir bakış atıp yeniden bebeğe odaklanmasına gülmüştü.
“Hoş buldum Çisem abla, nasıl oldun, ağrın sızın var mı?”
“Yok çok şükür arada küçük sızılar ama dayanılmayacak gibi değil.”
“İyi bari senin adına sevindim. Normal doğum her zaman annenin daha çabuk toparlanmasına yardımcı olur.” Ayşem izin isteyerek üzerini değiştirmek için odasına çekilirken Çisem genç adama dönerek sormuştu.
“Hastanede durumlar nasıl? Neler oluyor hastanede?”
“Şuanda bir sıkıntı yok. Mali durum çözüldü bildiğim kadarıyla,” dediğinde Çisem de Ayşem hanımda şaşkın bir şekilde genç adama bakmıştı.
“Nasıl oldu bu? Yeni yatırımcı mı buldu abim?” dediğinde Serdar bebekle ilgilenirken genç kadına cevap vermişti.
“Yok hisselerinden sattı,” dediğinde Çisem hızla yerinden kalkmıştı.
“Ne demek hisselerinden sattı, bunu bize sormadan nasıl yapar?” dediğinde Çisem oldukça üzülmüştü. Ayrıca o değil benim satmam gerekirdi hisselerimi. Bu belayı başlarına ben saldım.”
“Bu kadar sinirlenme Çisem abla, hem merak etme yabancıya gitmedi hisseler,” dediğinde Ayşem Hanım kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı.
“Ne demek istiyorsun, hisseleri kim aldı?”
“Cesur abi hisselerinin bir kısmını Ayşem’e sattı.” Çisem genç adamın sözleriyle duraksamıştı.
“Kızına mı?”
“Ayşem o hisseleri alacak parayı nereden bulacak ki?” diyen Ayşem Hanım duraksamıştı. Çisem ile göz göze geldiklerinde ikisinin de aklında tek bir şey vardı.
“Dokunmadığı hesabı kullandı!”
“Anlamadım?” Serdar ikilinin aynı anda konuşmasıyla neden bahsettiklerini anlamamıştı. Çisem başını iki yana sallarken yeniden abisinin durumuna üzülmüştü. Onlar yıllardır hastaneden gelirlerini harcayıp yerken abisi tek kuruşuna bile dokunmamıştı. Kim bilir ne zorluklar çekmiş ama o paraya asla dokunmamış olan abisi şimdi kendi kocası yüzünden birikimini harcamak zorunda kalmıştı.
“Abimle konuşmam gerek bu şekilde olmamalı. Benim hisselerimi alması gerekir.”
“Otur oturduğun yere Çisem. Senin bir suçun yok sakın abinin karşısında da bu şekilde konuşma.”
“Ama anne…”
“Sana konuyu karıştırma dedim. Hem Cesur kızına verdi hisseleri. Zaten Cesur’un her şeyi Ayşem’in değil mi? bırak abin nasıl biliyorsa öyle çözsün sorunu.”
“İçim hiç rahat değil anne anlamıyorsun.” Çisem gözleri dolu bir şekilde ikiliye bakarken Ayşem üzerini değiştirerek salona girdiğinde ortamın gerilmiş olduğunu hemen anlamıştı.
“Halacım patron birkaç gün izin verdi bana. Sana yardımcı olmak için evde kalacağım.” Ayşem konuşurken Çisem gözleri dolu bir şekilde genç kıza bakmıştı.
“Teşekkür ederim hayatım,” Ayşem babaannesine bakmıştı. Babası olanları onlara söylemesini istememişti. Ama yaşlı kadının şüphelendiği bakışlarından belliydi. Evin kapı zili çalarken Ayşem kapıya yönelmişti. Serdar bebeği muayene ederken kapıdan giren kalabalıkla duraksamıştı. Asaf’ın annesi ve kardeşleri salona doluşurken Çisem de ilk kez toplu bir şekilde gördüğü aile üyelerine şaşırmadan edememişti. Daha öncede ziyaretlerine gelmişlerdi ancak genç kadın hamileliğini bahane ederek yanlarına çıkmamıştı.
“Sevim Hanım hoş geldiniz!” Ayşem Hanım kadına sarılarak sıcak bir karşılama yaparken kadın gülümseyerek “Hoş buldum Ayşem Hanım. Duyduk ki torununuz doğmuş bir hayırlı olsuna gelelim dedik.” Çisem de aile üyelerini selamalarken oldukça şaşkındı. Sevim Hanım bebeğe yaklaşarak “Maşallah tü tü tü maşallah,” diyerek bebeğin yakasına tam altını takarken Çisem’in gözleri büyümüştü. Kadın hiç çekinmeden bebeğin yakasına tam altını takarken diğerleri de aynı şekilde küçük altın takarak bebeğin yakasını altınla doldurmuştu.
“Ne gerek vardı Sevim hanımcım,” diye mahcupça araya giren Ayşem Hanım kadının hayranlıkla torununa baktığını görünce gülümsemişti.
“Maşallah pek tatlı,” diyerek Çisem’e dönmüştü. “Sen nasılsın kızım, daha önce tanışamadık. Allah sağlıkla büyütmeyi nasip etsin.”
“Amin Sevim Hanım, teşekkür ederim.” Çisem diğer aile üyeleriyle de tanıştıktan sonra birden kendini genç kızların arasına bulmuştu. Çisem’in bakışları köşede etrafına tedirgin bakışlar atan küçük kıza takılınca yavaş bir şekilde ona doğru ilerlemişti.
“Güzelim senin adın ne?” Çisem küçük kızın önünde eğilirken kız elini tuttuğu genç kadına daha da yaklaşmıştı.
“Narin’cim ablaya merhaba de bakalım.” Naz yeğenine sevgiyle bakarken elini Çisem’e uzatmıştı.
“Merhaba ben Naz, Asaf’ın kardeşiyim. Bu da benim yeğenim Narin,” dediğinde küçük kız Çisem’e kaçamak bakışlar atıyordu. Kızın lüle lüle saçlarını yanaklarını okşarken Çisem dayanamayarak yanağını okşamıştı.
“Sen ne tatlı şeysin öyle?” dediğinde bebeğin ağlaması ile bakışları oğluna dönmüştü. Küçük kız bebeğin sesini duyunca merakla bakınmaya başladı.
“Hala bebek ağlıyor,” dediğinde ayaklarının üzerine kalkıp bebeğe bakmaya çalışmıştı.
“Bebeği görmek ister misin?” Narin başını sallarken Çisem elini kıza uzatarak tutmasını istemişti. Narin çekinerek halasına baktığında Naz gülümseyerek başını salladı. Çisem avucunda ki küçük elle gülümseyerek bebeğin yanına doğru ilerlerken Asaf’ın ailesi nefesini tutmuş küçük kızı izliyordu. Daha önce yabancı birinin değil elini tutmak yanına bile yaklaşmamıştı.
“Bak burada kim varmış,” diyen Çisem Ayaz’ı kucağına alarak Narin’e yaklaştırmıştı.
“Çok küçük,” diyen Narin babaannesinin gözlerinin dolmasına neden olmuştu.
“Onu tutmak ister misin?”
“Tutabilir miyim?” Narin heyecanla sorarken Çisem gülümseyerek küçük kıza başını salladı.
“Hadi otur şuraya bebeği kucağına vereyim.” Narin hemen kanepeye çıkarak kollarını uzatmıştı. Çisem Ayaz’ı Narin’in kucağına yerleştirirken bir yandan da düşmemesi için tetikte bekliyordu. Narin hayranlıkla bebeğe bakarken bir eliyle usulca bebeğin yanağını okşamaya başladı.
“Babaanne bak onu tutuyorum,” dediğinde Sevim Hanım torununa sevgiyle bakmıştı.
“Görüyorum canım, sıkı tut kardeşi düşmesin.” Ayaz yeniden ağlamaya başlayınca Narin korkarak Çisem’e bakmıştı.
“Ben bir şey yapmadım,” diyen küçük kızın gözleri dolarken Çisem bebeği kucağına alarak Narin’in başını okşamıştı.
“Acıktığı için ağlıyor küçüğüm, sen bir şey yapmadın.” Çisem izin isteyerek bebeği emzirmek için salondan ayrılırken Narin arkasından bakmıştı.
“Anne sende fark ettin mi Çisem ablaya olan bakışlarını?” Azra annesine sorarken diğer kızlarda onu onaylamıştı.
“Öyle yavrum sevdi Çisem ablasını,” dedi. Ayşem Hanım ailenin neden bu şekilde konuştuğunu bilmediği için merakla onları dinlerken Ayşem ve Serdar olanları sessizce izlemişti.
***
Bölüm kısa olmasa da kısa gibi gelebilir. daha fazla yazacaktım ama maalesef cenazemiz oldu. hem akrabamız hem de genç bir komşumuz vefat etti. Allah rahmet etsin demekten başka birşey gelmiyor elden.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum…
BÖLÜM BİTTİ REKLAM ZAMANI!
28. BÖLÜM <<<<<——>>>>> 30. BÖLÜM
Çok güzel bir bölümdü yazarcim ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık başınız sağ olsun rabbim geride kalanlara sabır versin inşallah
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ Çisem sonunda aile ile tanıştı ve Naz babasından önce sevdi Cisemi 😀 babası ile Cisemi tanistirmasini sabırsızlikla bekliyorum Yazarcigim ❤️. Serdar ve Aysem harika ya ama Ayşem çok soğuk davranıyor:/
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ Çisem sonunda aile ile tanıştı ve Naz babasından önce sevdi Cisemi 😀 babası ile Cisemi tanistirmasini sabırsızlikla bekliyorum Yazarcigim ❤️. Serdar ve Aysem harika ya ama Ayşem çok soğuk davranıyor:/
Ellerine emeğine sağlık çok güzeldi
Acaba Çisem narine anne olur mu ki
Ayşem ve Serdar da geliyor
Harika bir bölümdü emeğine sağlık canım ✌️ çisem ve Asaf ın abisi hiç aklıma gelmemişti çok iyi oldu bence
Harika bir bölümdü bence çisem bu küçük hanımla iyi anlaşicak narin sevmiş gözüküyor belki narinin babasıyla ilerleyen zamanlarda bize bir süpriz olur merakla beklemedeyim .Emeğinize sağlık.
Ayşem anlamasa da serdar hafiften ayşeme yürüyor ☺️ sanki cesur bile anladı☺️
Narin küçücük yüreği farkında olmada çişemi benimsedi . Babasından önce tanıştılar minik cihangirin küçük ablası olacak inşallah ☺️
Ellerine emeğine sağlık yazarım bölüm çok güzeldi başınız sağ olsun Allah geride kalanlara sabırlar versin
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık ❤❤❤❤❤
Kitabımızın yeni çifti hayırlı olsun, bayılıyorum böyle yeni ve güzel çiftlere
bir solukta okudum bölümleri çok güzeldi kalemine sağlık yeni bölüm için sabırsızlanıyorum
[…] Cesur 29. Bölüm […]