Merhaba arkadaşlar. Bu gün biraz geç kaldım ama ancak bilgisayar başına oturabildim. Bölümü umarım seversiniz. Keyifli okumalar!
****
Genç kız gözlerini kulağına gelen ağlama sesiyle açmıştı. Başucunda duran telefonunu eline alarak saate baktığında gecenin üçü olduğunu görünce derin bir nefes bırakıp yavaşça yerinden kalktı. Bebek bir türlü susmak bilmiyordu. Endişeyle ayağına giydiği pofumduk terlikleriyle odasının kapısından çıkarken çaprazında olan odanın kapısını hafifçe tıklatmıştı. İçeriden seslenme beklemeden kapıyı aralayıp odaya girdiğinde halasını kucağında bebeği ile odada dolaşırken bulmuştu.
“Halacım, Ayaz neden ağlıyor?” Çisem genç kıza döndüğünde onunda gözleri ıslaktı.
“Ayşem onu susturamadım. Karnı tok, altıda temiz. Ağlaması durmuyor.” Ayşem ağlamak üzere olan genç kadından bebeği alarak omzuna yatırıp sırtını sıvazlamaya başlamıştı.
“Gazını çıkardın mı?” Çisem başını sallarken genç kız bebeği yatağa yatırarak kontrol etmeye başlamıştı. Çocuğun haddinden fazla kızarmış olduğunu fark edince halasını endişelendirmemek için sakin davranmaya çalışıyordu.
“Hadi hazırlan hala ufaklığı hastaneye götürelim.”
“Neden hastaneye gidiyoruz, bir şey mi oldu oğluma?”
“Telaşlanma hemen hala sadece önlem amaçlı. Gaz sıkışması olabilir. İlaçla Ayaz’ı rahatlatır doktor.”
“Emin misin başka bir şey yok değil mi?” Ayşem gülümseyerek kadına bakmıştı.
“Hadi hala üzerini değiştir bende üzerime bir şeyler alayım çıkalım.” Çisem itiraz etmeden yeğeninin dediğini yaparken odaya uykulu gözlerle Ayşem Hanım gelmişti.
“Çisem kızım ne oluyor?” kadın ağlayan torununu kucağına alarak sakinleştirmeye çalışmıştı.
“Babaanne biz hastaneye gidiyoruz. Ayaz’ı doktora göstereceğiz.” Ayşem Hanım kaşlarını çatarak ikiliye bakarken bebeği yatağın üzerine yatırarak karnına masaj yapmaya başlamıştı. Ayşem Hanım bebeğe dikkatle baktığında o da bir değişiklik olduğunu hemen anlamıştı. Bakışları torununa dönerken Ayşem Çisem’e fark ettirmeden işaret ederek ‘sakin olmasını’ söylemişti.
“Biz üzerimizi değiştirene kadar Ayaz ile ilgilenir misin babaanne.”
“İyi madem siz hazırlanın ben torunuma bakarım.” Kadın endişeli olsa da kızına belli etmemeye çalışıyordu. Çisem zor zamanlar geçiriyordu ve üzerine bir de bebeğinin hasta olabileceğini duyması ona iyi gelmeyecektir. Ayşem ve Çisem hazırlanıp evden bebekle çıkarken kapıdaki korumalar hemen öne çıkmıştı.
“Ayşem Hanım, bir sorun mu var?”
“Bebek hasta oldu onu hastaneye götürüyoruz.” Adamlar başını sallayarak kendi arabasına yönlendirmişti ikiliyi.
“Ayşem ne oluyor, kim bu adamlar?” Ayşem halasının sözleri ile gerilmişti. Başını iki yana sallayarak genç kadına cevap verdi.
“Babamın işleri işte, son zamanlarda korkuma içgüdüsü gelişti. Peşime adamlar taktı.” Çisem inanmasa da şuanda bebeğinden başka bir şey düşünmek istemiyordu. İkili kısa sürede hastaneye ulaştığında onlar babası karşılamıştı. Babaannesi ona haber vermiş olmalıydı.
“Ayşem Çisil ne oluyor?” Cesur kardeşinin kucağından yeğenini alarak hemen acil servise götürmüştü. Yanında çocuk doktoru da vardı. Cesur sararmaya başlayan Ayaz’ın sarılık olduğunu anladığında hemen çocuğu müdahale odasına almışlardı. Çisem abisini takip ederken Ayşem koltuklardan birine oturarak bebeğin iyi olması için dua etmeye başlamıştı.
“Ayşem, bu saatte hastanede ne yapıyorsun? Birine bir şey mi oldu?” Serdar doğumdan çıktıktan sonra acil servise inip Cesur ile konuşmak istemişti. Ayşem’i görünce şaşıran adam hızlı adımlarla ona doğru ilerlemişti.
“Ayaz bebek, eğer doğru anladıysam sarılık oldu.” Serdar’ın kaşları duyduklarıyla çatılmıştı.
“Merak etme kuzenin iyi olacaktır.”
“Halam çok korktu. Haklı olarak tabi… Ama Ayaz’ın sarılığı çok hızlı ilerliyor gibiydi, sence ona bir şey olur mu?” Ayşem endişeyle genç adama bakarken Serdar kızın yanına oturarak yönünü ona dönmüştü.
“Cesur abi onunla ilgilenecektir. Hem bu gece çocuk doktoru da hastanede.”
“Bilmiyorum, Ayaz’a bir şey olursa halam toparlayamaz. Zaten kocası yüzünden oldukça üzgün.” Serdar yerinden kalkarak kızı da tutup kaldırmıştı.
“Hadi kantine gidip bir şeyler içelim. Sakinleştikten sonra halanın yanına gideriz. Bu şekilde ona bir faydan olmaz.” Ayşem istemese de adamı takip etmişti. Üzerinde hala pijama takımı vardı. Fazla vakit kaybetmeden üzerine sadece uzun bir hırka almıştı.
***
Çisem bebeğinin başından biran olsun ayrılmazken korkulu gözlerle bebeğine yapılan müdahaleyi izliyordu. Abisi bir yandan çocuk doktoru bir yandan bebeğini muayene ederken getirilen güvez ile genç kadın ağlayarak abisine baktı.
“Abi neler oluyor?” Cesur dikkatle yeğenini güveze yatırırken Çisem ağlayarak ondan cevap bekliyordu.
“Korkma Çisem önlem amaçlı Ayaz’ı yoğun bakıma alacağız.”
“Yoğun bakım mı oğluma ne oldu abi?” diyen kadın hıçkırıklarını kontrol edemiyordu. Çocuk doktoru hemşireyle birlikte acil servisten güvezle birlikte çıkarken Cesur kardeşini kollarının arasına alarak sıkıca sarılmıştı.
“Çisem hadi otur konuşalım. Korkma Ayaz iyi olacak.”
“O zaman bebeğim neden yoğun bakımda?”
“Ayazda kan uyuşmazlığı var Çisem, bu da sarılığa neden oldu. Neyse ki erken fark edildi. Doktoruyla konuşacağım büyük olasılıkla kan değişimi yapılacak. Bu yüzden hastanede kalması gerek. Daha steril bir ortamda olması için onu yoğun bakıma aldık.”
“Bebeğime bir şey olmayacak değil mi abi?”
“Korkma olmayacak. Hadi seni odaya çıkaralım biraz dinlen.”
“Bebeğim orada öylece yatarken ben nasıl dinleneyim. Yapamam ben yoğun bakıma gitmek istiyorum.”
“Olmaz Çisem, hadi odaya çıkalım. Hem senin süt sağıp hemşirelere vermen gerek. Kendine dikkat etmelisin ki Ayaz annesinden süt alabilsin değil mi?” Çisem gözleri yaşlı bir şekilde abisiyle birlikte vip odasına giderken Ayşem onlarla koridorda karşılaşmıştı.
“Ayaz nasıl oldu baba, sarılık başlangıcı mıydı?” dediğinde Çisem hızla başını kaldırıp genç kıza bakmıştı.
“Sen biliyor muydun? O yüzden mi hastaneye gidelim dedin?” Çisem genç kıza ıslak mavileriyle bakarken Ayşem mahcup bir şekilde halasına bakmıştı.
“Şüphelenmiştim sadece hala, seni boş yere endişelendirmek istemedim.” Çisem genç kıza sıkınca sarılırken Cesur ikiliyi kolunun altına alıp Serdar’a bakmıştı. Gözlerini kısarak genç adama bakarken Serdar adamın bakışından etkilenmeyerek omuzlarını dikleştirip bakışlarını karşılamıştı.
“Doğum nasıl geçti Serdar?”
“Anne de bebekte iyi durumda.”
“Ne zaman arkamı dönsem seni kızımın yanında buluyorum, bu bir tesadüf mü?” diye soran adam Ayşem’in şaşırmasına neden olurken Serdar Cesur’un sözlerine aldırış etmeyerek “Kader,” diye cevaplamıştı. Cesur genç adamın kendisine verdiği cevaba gülmeden edememişti. Hep birlikte odaya geçtiklerinde on dakika sonra da yanlarına çocuk doktoru gelmişti.
“Bebeğim nasıl?” Çisem hemen adama dönerken Cesur kızı kendine çekerek “Sakin ol Çisem,” dedi. Doktor endişeli anneye buruk bir şekilde gülümsemişti.
“Ayaz Cihangir bebekte kan uyuşmazlığı var bu yüzden tedavi edilecek. Kanını değiştireceğiz. Çisem Hanım size birkaç sorum olacaktı. Daha önce düşük yapmış mıydınız?” doktorun sorusuyla Çisem gerilmişti.
“Neden soruyorsunuz?”
“Bakın bu sorular bebeğiniz ve sizin sağlığınız için önemli. Soruma doğru bir şekilde cevap vermenizi rica ediyorum.”
“Bir kez düşüğüm olmuştu.”
“Ben neden bilmiyorum bunu?” Serdar araya girerek genç kadına sormuştu.
“Önemli bir şey değildi. Evde kanama olunca hastaneye gitmiştim. Gittiğim doktor düşük yaptığımı söyledi.”
“Ve bunu bana şimdi söylüyorsun.” Serdar gerçekten endişeli bir şekilde genç kadına bakmıştı.
“O halde indirekt coombs testi de yaptırmadınız. Eğer yaptırmış olsaydınız sonuca göre doğumdan önce RhoGam testi yaptırırdık. Böylece bebeği sarılığa karşı takibe alırdık.” Çisem üzgün bir şekilde abisine bakmıştı.
“Bebeğim benim ihmalim yüzünden mi bu halde?”
“Kendini suçlama Çisem, bilemezdin.”
“Ama Serdar’a düşük yaptığımı söyleseydim beni yönlendirebilirdi.” Çisem yeniden ağlamaya başlayınca Cesur sıkıca kardeşine sarılmıştı.
“Ağlama artık Çisem. Bak hastalığı erken fark ettik.” Cesur genç kadının sırtını sıvazlarken Serdar Ayşem’i alarak odadan çıkmıştı. Geride kalan üçlü ise tedavi sürecini konuşmaya başlamıştı.
***
Ayşem Hanım evde dört dönüyordu. Torununu hastaneye götürdüklerinden beri haber alamadığı için endişeliydi. Kapıdan salona giren kocasıyla göz göze gelen kadın üzgün bir şekilde ona baktı.
“Ayşem neden hala ayaktasın?” Servet Bey karısının yanına gelerek onu koltuğa oturtmuştu.
“Ayaz hastalandı. Çisem Ayşem ile birlikte hastaneye götürdü.” Servet Bey karısının sözleri ile kaşlarını çatmıştı.
“Neden beni uyandırmadın?”
“Ne bileyim Servet o an düşünemedim. Hem acil çıkıp gittiler. Cesur’u arıyorum telefonu açmıyor.”
“Serdar’ı arasaydın ya, neden onu aramadın?”
“Serdar hastanede olur mu ki?” Servet Bey endişeli karısının yüzünü okşayarak masanın üzerinde ki ev telefonundan hastaneyi aramıştı. Birkaç çalışın ardından danışmadaki nöbetçi yaşlı adama cevap vermişti. Cesur’un kendilerini armasına dair not bırakarak telefonu kapattığında o da karısı kadar endişeliydi.
“Ayaz’a bir şey olmaz değil mi Servet?”
“Çocuğu niye götürdüler bilmiyorum ki bir şey söyleyeyim Ayşem. Hadi sakin ol kötü bir şey olsa Cesur arardı. Adamın sözlerinin bitmesiyle telefonu çalması bir olmuştu. Cesur danışmanın verdiği haber ile hemen babasını aramıştı. Birkaç dakikalık konuşmanın ardından telefonu kapatan yaşlı adam karısına dönerek olanları anlatmıştı. Yaşlı kadın elini dizine vurarak üzülürken Servet Bey karısının elini tutup dudaklarına götürmüştü.
“Böyle yapma Ayşem, bak Ayaz iyi olacak.”
“Bu kızın başına gelenler bitmiyor Servet, ne olacak Çisem’in hali?”
“Allah kimseye kaldıramayacağı yük vermez Ayşem merak etme. Hem Cesur yanında kardeşinin. Hadi odamıza çıkalım.”
“Ben uyuyamam Servet sen çık.” Yaşlı adam karısının sözlerine gülümseyerek onu oturduğu yerden kaldırmıştı.
“Ben sensiz ne zaman uyudum da şimdi uyuyayım Ayşem, hadi odamıza gidelim.” Ayşem Hanım kocasının ısrarına dayanamayarak ayaklanmış odasına çekilmişti. Yaşlı kadın uyuyamayacağını biliyordu.
-**-
Cesur sabah erkenden gözünü açtığında masasında uyuya kaldığı için her yeri tutulmuş bir şekilde başını kaldırmıştı. Odasında ki ikili kanepede kızı Ayşem uyuyordu. Ne yaptıysa gece onu eve gönderememişti. Çisem’in odasında da kalmaya ikna edememişti. Ayşem babasından ayrılmak istemiyordu. Yerinden kalkarak üzerinde ki ince örtüyü açan kızının üzerini örterek odadan çıkıp bebeği görmek için yoğun bakıma doğru ilerledi. Henüz erken olduğu için hastane oldukça sakindi.
Yoğun bakım ünitesine geldiğinde bölümden çıka doktoru görünce duraksamıştı. Adama yaklaşarak seslendiğinde doktor Cesur’u fark etmişti.
“Yorgun görünüyorsunuz?”
“Gece zor geçti sayılır. Siz yeğeninizi görmeye mi geldiniz?”
“Evet, bir gelişme var mı?”
“Gerekli testler ile kan sayımı yapıldı. Sıvı takviyesine başlandı. Duruma göre de kan değişimi yapacağız. Şuanda durumu stabil,” dediğinde Cesur başını sallayarak adamı onaylamıştı.
“Teşekkür ederim,”
“Görevimiz Cesur Bey, bu gün anneyi kısa aralıklarla bebeği yanına sokabiliriz.”
“Çisem buna sevinecektir. Bağışıklıkta bir sorun yok değil mi?” Cesur’un sorusu ile adam onaylar şekilde başını salladı.
“Şimdilik bir sıkıntısı yok. Dediğim gibi duruma göre hareket edeceğiz.” Adam oradan uzaklaşırken Cesur steril kıyafet giyerek yeğeninin yanına girmişti. Bebek geceye göre oldukça sakin bir şekilde yatıyordu.
“Ah küçük adam bizi çok korkuttun, annen seni görünce rahatlayacak.” Bebeğin küçük kolundaki damar yolunu takip ederek seruma bakmıştı. Serumun bitmesine daha çok vardı.
“Sen iyi ol ki annen de iyi olsun,” diyerek eldivenli elini aradan uzatarak bebeğin yanağını okşamıştı. Diğer bebeklere de bakarak fazla kalmadan yoğun bakımdan ayrılan genç adam Aylin’i görmeye gitmeden önce Çisem’i görmek için odasına doğru ilerlemeye başladı. Asansörle vip katına çıktığında etrafa bakınarak yürümeye başlamıştı.
“Her şey senin yüzünden, senin yüzünden oğlum kaçan durumuna düştü!” Cesur kulağına gelen bağırışla adımlarını hızlandırmıştı.
“Neden bahsettiğinizi bilmiyorum Göksel Hanım ama Soner bir suç işlediyse cezasını da çekecek.”
“Bunu yanınıza bırakmayacağım Çisem Hanım, kimse benim oğluma iftira atamaz.”
“İftira mı?” Cesur sert bir şekilde odaya girerek kardeşini arkasına çekmişti.
“Hele sen hiç konuşma, gittiğin yerde kalamadın dönüp başımıza bela oldun.”
“Göksel Hanım haddinizi bilin benimle konuşma şeklinize bir şey demedim ama abimle bu şekilde konuşamazsınız.”
“Abi mi, hangi abi yıllardır arayıp sormaz.”
“Bu sizi ilgilendirmez bu bizim aile meselemiz. Oğlunuza gelince boşanma davasını açtım yakında hiçbir bağımız kalmayacak.”
“Torunumu senden alacağım, oğlumu boşamak neymiş göreceksin.”
“Hiçbir hakim katil bir adama bebek teslim etmez.” Çisem abisinin sert sözleri ile donup kalmıştı.
“Oğluma iftira atma Cesur Bey, benim oğlum karınca bile incitemez.”
“Öyle mi dersin daha birkaç gün önce silahla hastaneyi basarak beni öldürmeye çalıştı. Polis yakında onu yakalayacak. İçeriden çıkmaması için elimden geleni yapacağım. Ayrıca ilk geldiğim zamanlarda hastaneye silahlı saldırı düzenletti. Hedefi ben olsam da suçsuz insanları yaraladı. Bu da yanına kar kalmayacak.”
“Yalan söylüyorsun, oğluma iftira atıyorsun.”
“Öyle mi o zaman kamera kayıtlarını size zevkle göndereceğim. Oğlunuzun nasıl bir cani olduğunu gözlerinizle görürsünüz. Şimdi buradan defolun yoksa güvenliği çağıracağım. Bir daha kardeşime ve yeğenime yaklaşmayın.” Kadını odadan dışarıya atarken arkasını döndüğünde şok olmuş bir şekilde kendisine bakan kardeşi ile göz göze gelmişti. Genç adam o anda az önceki konuşmayı hatırlamıştı. Gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışan Cesur derin bir nefes alıp kardeşine yaklaştı.
“Çisem, canım iyi misin?”
“Soner seni öldürmeye mi çalıştı?” Çisem’in güçlükle kurduğu cümle Cesur’un canını yakmıştı.
“Sen bunları düşünme Çisem, ben de diğerleri de iyi,” dediğinde Çisem hızla ger çekilmişti.
“Nasıl düşünmeyeyim abi,” derken sesi oldukça yüksek çıkmıştı.
“O adamı ailemize ben soktum. Bu kadar gözü dönmüş biri olabileceğini asla tahmin edemezdim. Ben o adamı sevdiğime inanmıştım abi,” dediğinde genç kadın hıçkırarak yere çökmüştü.
“Çisem sakin ol canım,”
“Benim yüzümden…” Çisem kollarını kendine dolayarak sürekli aynı şeyi sayıklıyordu. ‘benim yüzümden’
“Çisem yapma hayatım senin bir suçun yok. Bilemezdin, onun insanlıktan nasibini almamış biri olduğunu bilemezdin.” Cesur kardeşine sarılarak onu yerden kaldırıp yatağa yatırmıştı. Genç kadının saçlarını okşarken Çisem’in hıçkırıkları bir süre sonra iç çekmelere dönmüştü. Onları kapıda dinleyen Çisil dişlerini sıkarak ellerini iki yanda yumruk yapmış bir şekilde derin derin nefes alıyordu.
“Onu öldüreceğim,” genç kız sessizce fısıldarken öfkeyle geriye dönmüştü. Gözleri alev alev yanarken yanından geçtiği personel yutkunarak kızın yolundan çekilmişti. Çisil iki kat alta inerek hızını kesmeden açtığı kapıdan içeriye girmişti.
“Seninle evlenmemi istiyor musun?” Çisil Asaf’ın odasına girdiğinde kapı sert bir şekilde odanın duvarına çarparak yeniden kapanmıştı. Asaf kontrol için gelen hastasına özür dileyerek bakarken Çisil’in gözü kimseyi görmüyordu.
“Kusura bakmayın sonra gelin lütfen!” Çisil adamın itirazına aldırış etmeden oturduğu yerden kaldırarak odadan dışarıya çıkmıştı. Genç kız hala çok sinirliydi. Asaf şaşkınlıkla kıza bakarken Çisil kapıyı kapatıp Asaf’a döndü.
“Bu yaptığın hiç etik değil Çisil, hastam varken odaya bu şekilde giremezsin.”
“Sana bir soru sordum Asaf, seninle gerçekten evlenmemi istiyor musun?”
“Cevabını bildiğin sorular sonra Çisil, istediğimi biliyorsun.”
“O zaman Soner’i bul bana!” Asaf şaşkınlıkla genç kıza bakarken Çisil elleri yumruk olmuş bir şekilde odada dolanmaya başlamıştı. Geçen gün olan silahlı saldırı yüzünden adamı istediğini tahmin edebiliyordu.
“Polis zaten onu arıyor Çisil, neden benden onu bulmamı istiyorsun?”
“Polis iki gündür onu bulamadı, senin ailenin eli uzun diye duymuştum. Lütfen aşiretin bir işe yarasın ve o adamı bana bulsun.” Asaf kızın sözleri ile yutkunmuştu. Çisil’in ailesi hakkında araştırma yaptığı sözlerinden anlaşılabiliyordu.
“Sen ailemi mi araştırdın?”
“Şuanda sorunumuz bu mu Asaf, o adam dışarıda olduğu sürece ne ben ne de ailem güvende olmayacak. Seni vuran o şerefsiz üçüncü kez abimi öldürmeye çalışırsa ne olacak?” Asaf kızın sözleri ile kaşlarını çatmıştı. Önceki saldırıyı da Soner’in planladığını düşünüyordu ama emin değildi.
“Durup dururken ailemi araya sokamam.” Çisil adamın sözleri ile genç adama doğru ilerleyerek tam önünde durmuştu. Dişlerini sıkarak adeta genç adama doğru öfkeyle tısladı.
“O zaman onlara seni vurduğunu söylersin.”
“Soner’in ölüm emrini vermemi mi istiyorsun?” Asaf kızın yanan gözlerine takılı kalmıştı.
“Sence bu umurumda mı? Ölü ya da diri, o adamı istiyorum Asaf. Ya Soner’i bulursun ya da bu evliliği rüyanda görürsün.” Asaf kısa bir süre düşündükten sonra geriye çekilerek masasına yaslanıp kollarını göğsünde bağlamıştı.
“Soner’i bulursam birkaç ay içinde evleneceğiz.”
“İstersen haftasına evleniriz, yeter ki o adamı bul!” Çisil son sözlerini söyleyerek geldiği hızla odadan çıkıp gitmişti. Genç kızın odadan çıkmasıyla kovulan hasta odaya girmişti.
“Doktor Bey, gelebilir miyim?” genç adam hastayı içeri alırken masasına geçerek kardeşine kısa bir mesajla Soner’in bulunmasına dair mesaj atmıştı. Kardeşinin kendisine döneceğini bildiği için telefonu sessize alıp çekmecesine attı.
***
Genç kadın kafesini açarak masasına doğru ilerlerken aklı Cesur da kalmıştı. Kendi kafasında bir karara varmış olsa da adım atmak için cesaret edemiyordu. Özellikle geçen gün olanlardan sonra hayatını geri plana atmak istemiyordu. Bilgisayarını açarak ortama hoş bir müzik doldururken masaların üzerini silmeye başlamıştı. Elemanlar bir bir gelmeye başladığında Aylin’i görenler selam verip işinin başına geçmişti. Masalar düzenlenerek hazırlanırken sabah müşterileri de gelmeye başlamıştı. Cengiz usta akşamından yaptığı hazırlıkları kontrol ederek işinin başına geçmişti.
“Aylin abla çay içer misin?” Aylin bilgisayarından başını kaldırarak elemanına bakmıştı.
“Olur içerim bir tane,” genç garson Aylin’in önüne çayını bırakırken genç kadın yeniden bilgisayar ekranına dönmüştü. Masanın üzerine bırakılan poşetle başını ağır bir şekilde kaldırarak poşeti bırakan kişiye bakmıştı.
“Günaydın Aylin,” genç kadın kendisine gülümseyen adamı görünce istem dışı kendisi de gülümsemişti.
“Günaydın Cesur Bey hangi rüzgar attı seni buraya?”
“Güzel bir kadını görmeye geldim,” diyen Cesur’un gülümsemesi daha da büyümüştü. Aylin adama başını iki yana sallayarak karşılık vermişti.
“Garsonlardan biri Cesur’un önüne çay bırakırken genç adam geriye yaslanarak etrafına bakmaya başlamıştı.
“Burası daha bir güzel görünüyor. Her gün daha sıcak bir ortama dönüşüyor.”
“Öyle, burada kendimi huzurlu hissediyorum.” Aylin de genç adam gibi etrafına bakınmaya başlamıştı. Derin bir iç çekerek yeniden genç adama döndü.
“Nöbette miydin? Yorgun görünüyorsun.”
“Evet, gece zor geçti. Serdar’ın seni aramadığını varsayarak Çisem’in bebeği sarılık olduğu için şuanda hastanede olduğunu söylemeliyim.” Aylin aldığı haberle üzülmüştü.
“Çisem nasıl?” dediğinde Cesur uzanarak üzülen genç kadının masadaki elini tutmuştu.
“Çisem iyi olacak sen üzülme. Bebeğin de kan değişimi yapılacak.” Genç kadın birleşen ellerine bakarak derin bir iç çekti. Cesur’dan kendisine doğru geçen sıcaklıkla gülümsemişti.
“Öğleye doğru Çisem’i görmeye gelirim. Anladığım kadarıyla bir süre hastanede olacak.”
“Sadece Çisem’i görmeye mi geleceksin?”
“Serdar’ı da görürüm.” Cesur kadının kaçamak cevapları karşısında gülmüştü.
“Peki hanım efendi, kardeşinizi de görürsünüz. Peki kardeşinden ne zaman istemeye gelelim seni.” Aylin gelen soruyla hızla elini çekmişti. Gözleri şaşkınlıkla büyürken Cesur tek kaşını kaldırarak Aylin’e baktı.
“İstemeye mi?”
“Neden şaşırdın, annem sürekli soruyor ne zaman Aylin kızımı isteyeceğiz diye,” dediğinde Aylin yutkunmadan edememişti.
“Öyle bir şeye gerek yok. Aramızda nikah kıyarız biter.” Cesur genç kadının sözleri ile gözleri parlamıştı.
“Kabul ediyorsun yani?” dediğinde hızla yerinden kalkmıştı.
“Sakin ol Cesur müşteriler bize bakıyor.” Cesur sevinçli bir şekilde genç kadına bakarken aklına gelen şeyle hızla başını iki yana sallamıştı.
“Olmaz öyle şey düğün yapmadan evlenmem ben!” Aylin şaşkınlıkla genç adama bakarken Cesur plan yapmaya başlamıştı.
“Cesur saçmalama ne düğünü?”
“Annem bizi paralar Aylin, düğün olmadan evlenmem ben. Hem sen de gelinlik giyeceksin.”
“Olmaz öyle şey.” Aylin de genç adam gibi ayağa kalkmıştı. Cesur ile karşılıklı durduklarında Cesur kızın elinden tutarak meraklı gözlerden onu uzaklaştırmıştı.
“Nereye gidiyoruz Cesur, beni çekiştirip durma.”
“Sende diretme Aylin, hadi seninle gidiyoruz.” Genç adam Aylin’i arabasına bindirirken genç kadın sessiz kalmıştı. Cesur arabayı çalıştırıp yola çıktığında Aylin geride bıraktıkları yola bakıyordu. Cesur sessiz kalan genç kadına kısa bir bakış atarak gülümsedi.
“Sakin ol biraz, çok gergin duruyorsun.”
“Nereye gidiyoruz?” Aylin arabanın durmasıyla etrafına bakınmıştı.
“Neden buraya geldik?” genç adam arabadan inerek kadının kapısını açıp inmesine yardım etmişti. Aylin’in elini sıkıca tutarak hastaneden içeriye girerken yeniden tüm bakışlar ona dönmüştü.
“Cesur elimi bıraksan…”
“Asla, bir daha bu eli bırakmayacağım. Kimse umurumda değil.” Aylin gittikleri yönü fark edince adamın elini daha da sıkmıştı.
“Cesur yapma!” Cesur kadını duymazlıktan gelerek hedefinde ki odanın kapısına gelip derin bir nefes aldı. Kapıyı tıklatmadan odaya girdiğinde görmek istediği kişi hızla uzandığı kanepeden kalkarak odasına destursuz giren kişilere bakmıştı.
“Abla, ne oluyor?” Cesur Serdar’ın toparlanmasını beklemeden direk konuya girmişti.
“Yarın akşam ablanı istemeye geleceğiz. Ona göre hazırlığını yap!” Cesur odaya bombayı bıraktıktan sonra iki şaşkın kardeşi yalnız bırakarak odadan çıkıp gitmişti.
***
Sonraki bölümde düğün olabilir mi acaba? Çisil bakalım Asaf’a sunduğu şartı sonuna kadar diretecek mi? Ayşem ve Serdar arasında neler olacak? Yorumlarınızı bekliyorum!
BÖLÜM BİTTİ, REKLAM ZAMANI!
29. BÖLÜM <<<<<<—->>>>> 31. BÖLÜM
Üç düğünü bir arada yapsalar ne güzel olur
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
ellerinize emeğinize sağlık harika bir bölüm olmuş
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ Asaf hemen evlenmek için bulur Soneri 😀 dmsmsmsmsm. Diğer bölüm Aylin ve cesur’un düğününü goruruz inşallah ❤️ Serdar ve Aysem harikalar ya ama Ayşem biraz uzak duruyor :/
Bu ne hız Cesur efendi
Emeğine yüreğine sağlık canım harikaydı
Herşey duzelicek gibi birde Soner bulunsa emeğine sağlık güzel bir bölümdü
[…] Cesur 30. Bölüm […]