Dilay Hanım 38. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız. Bu gün bölüm biraz geç geldi farkındayım. Evde değildim dolayısıyla yayınlayamadım. Bundan sonra fırsat buldukça bölüm yazıp yayınlayacağım. Üç hikayenin de finali yaklaştı. Bu yüzden siteyi takipte kalın. Keyifli okumalar!

-****—

 Genç adam avucundaki eli titreyerek tutuyordu. Kulaklarında ambulansın acı siren sesi çınlarken sarsıcı bir şekilde duran arabanın arka kapısı hızla açıldı. Selim sedyeyle ambulanstan indirilen genç kızın elini biran olsun bırakmamıştı. Ambulansın hemen arkasından kapıda duran arabadan Engin ve Dilay inip koşarak genç adamın yanına gelmişti.

“Bir şey söylediler mi?” Dilay endişeyle Selim’e sorarken Selim kızarmış gözleriyle genç kadına bakmıştı.

“İçeri aldılar, bir şey de söylemediler.” Engin genç adamın omzunu sıkarken ona destek olmaya çalışmıştı.

“Gece Aydın’ın yakınları kim?” Selim genç kızın adını duyunca hızla konuşan hemşireye yönelmişti.

“Benim, bir şey mi oldu?” genç kızın kendisine uzattığı poşeti alırken soğuk bir şekilde “Gece hanımım üzerinden çıkanlar,” diyerek yeniden sürgülü kapıdan içeriye girmişti. Selim eline tutuşturulan kanlı kıyafete bakarken gözünden aşağıya düşen yaşla yanına gelen Dilay’a bakmıştı.

“İyi olacak değil mi Dilay? Benim yüzümden ona bir şey olursa ne yaparım?”

“Saçmalama Selim senin ne suçun var?” diye çıkışan genç kadın adamın ıslak gözlerine odaklanmıştı.

“Elmas’ı hayatımıza ben soktum, bu kadar gözünü karartacağını tahmin edemedim.”

“Kendin söylüyorsun, bunu bilemezdin. Hadi toparlan artık. Asıl düşünmen gereken Gece uyandığında ona nasıl bir açıklama yapacağın olsun!” Selim buruk bir şekilde gülümseyerek genç kadına bakarken “Yeter ki o iyi olsun ben bir şekilde kendimi affettiririm.” Selim’im sözleri ile Engin araya girmişti.

“Eve haber vermemiz gerek, çocuklar perişan olmuş durumda. Özellikle Enes ablasını o şekilde gördükten sonra korkmuş olmalı.” Selim başını sallarken Dilay telefonunu alarak acilden dışarıya çıkmıştı. Genç kadının uzaklaşmasıyla Engin Selim’in yanına oturarak derin bir nefes almıştı.

“Kendini suçlamayı bırak, olanların önüne geçemezsin.”

“Bizi korumaya çalışırken vuruldu Engin nasıl kendimi suçlamam.”

“O bir polis Selim, bu tip olaylarla sürekli karşılaşıyordur. Üstelik hep karşılaşacak. İlk darbede böyle dağılırsan ilerde ne yapacaksın?” Engin’in sözleriyle Selim gerilmişti. Adam haklıydı, Gece bir polisti ve bu tip tehlikelerle sürekli karşı karşıya gelecekti. Peki kendisi buna dayanabilecek miydi? Sürgülü kapı yeniden açıldığında hızla yerinden doğrulmuştu.

“Gece nasıl?” Selim doktorun karşısına çıktığında adam duraksayarak ona bakmıştı.

“Birazdan ameliyata alacağız, kurşun neyse ki içerde kalmamış.”

“Ne demek bu?” Selim’in sorusu ile doktor konuşmuştu.

“Şu anda acil ameliyata girmemiz gerekiyor. Biz elimizden geleni yapacağız. Neyse ki hastamız genç ve sağlıklı. Bu yüzden umutluyuz.” Doktor genç adamın daha fazla soru sormasına izin vermeden hızla geri dönmüştü.

“Sanki bir şey saklıyordu,” diyerek Engin’e dönen genç adam Engin’in de gerildiğini fark edince iyice korkmuştu.

“Sakin ol Selim, elimizden dua etmekten başka bir şey gelmez.” Selim elindeki poşeti sıkarak az önce kalktığı yere yığılırcasına çökmüştü. Birkaç dakika sonra kapı açılıp içeriden sedye ile çıkarılan genç kızı gören Selim hemen yerinden doğrulmuştu. Gece’nin boşta kalan elini tutarak dudaklarına götürürken “Buradayım, dayan lütfen,” diye kıza seslenmişti. Sağlık görevlisi sedyeyi ameliyat asansörüne götürürken Selim’e dönerek “Siz burada kalmalısınız, beklemek için iki kat aşağıda ki ameliyathane kapısına inebilirsiniz.” Dedi.

“O iyi mi?”

“Size bilgi veremem, Doktor Bey gerekli açıklamayı yapacaktır. Geçmiş olsun,” diyerek asansörün kapısını kapatmıştı. Selim’in gözleri kapı kapanana kadar Gece’nin üzerinde gezinmişti.

****

Genç kadın telefonla konuştuktan sonra hızlı adımlarla acil servise girmişti. Selim ve Engin’i bıraktığı yerde bulamayan Dilay endişeyle etrafına koşturmaya başladı. Engin’i arayarak nerede olduklarını sorarken ikilinin ameliyathane önüne indiklerini öğrenince kendisi de ameliyathanenin nerede olduğunu öğrenerek yanlarına inmişti.

“Engin, Selim ne oldu?” Dilay hızla iki adamın yanına giderken Engin genç kadını yanına çekerek saçlarını öpmüştü. Selim’e baktıkça Dilay’ı daha çok yamacında tutmak istiyordu. Genç kadına bir şey olacak düşüncesi tüm bedenini sarsarken gerçek olması korkusunu içinde hissetmişti. Selim’in yerinde olmak istemezdi.

“Gece’yi ameliyata aldılar. Evdekiler ne yapıyor?”

“Seyhan ile konuştum. İkizleri uyutmayı başarmış ama Enes ve Nisan bir türlü uyumamış.” Dilay’ın sözleri ile iki adamda başını sallamıştı.

“Enes çok korkmuş olmalı, ablasından başka kimsesi yok çocuğun.” Engin konuşurken Selim adamın sözlerine üzülmüştü.

“Enes artık yalnız değil, o da aileden biri oldu. Gece iyi olacak, Allah’ın izniyle sağ salim oradan çıkacak,” diyen Selim başıyla ameliyathanenin kapısını göstermişti. Üçü birlikte oturmuş ekranda adı dönen hastalara bakıyordu. Ameliyata giren, ameliyatı biten, bekleme odasına alınan hastalar hakkında sürekli bilgi akışı sağlanıyordu. Gece’nin adının karşısında ‘ameliyatta’ diye düşülen not birden değişince zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Selim saatine bakmıştı. Yaklaşık dört saattir boş boş ekrana bakarak sessizce oturmuşlardı.

“Ameliyat bitti,” diyerek hızla ayağa kalkan genç adam endişeyle ekrana bakıyordu. Engin ve Dilay adamın heyecanıyla ekrana dönerken onlarda en az genç adam kadar gergin beklemeye başlamıştı. Dilay ameliyathanenin kapı ziline dokunarak içerden bilgi almak istemişti. Birkaç saniye sonra açılan kapıda görülen görevli Dilay’a bakarak “Bir şey mi oldu?” diye sordu.

“Hastamızın ameliyatının bittiği ekranda göründü. Durumunu öğrenebilir miyiz?” Adam genç kadına kısa bir bakış attıktan sonra “Hastanızın adı nedir?” diye sordu.

“Gece Aydın, vurulma vakası.”

“Hastanız şuanda uyandırma bölümünde. Siz üçüncü kat 314.  odada bekleyebilirsiniz. Burada beklemenize gerek yok,” diyerek kapıyı kapatmıştı. Dilay aldığı bilgiyle adamlara dönerken Selim hızla asansöre doğru ilerlemeye başladı. Kalbi deli gibi atıyordu. Ameliyat sonrası yoğun bakım almadıklarına göre durumu iyi olmalıydı.

“Selim yavaş ol daha odaya çıkarmadılar.” Dilay’ın seslenmesiyle genç adam üzgün bir şekilde Dilay’a bakmıştı.

“Yavaş olamam Dilay, odaya alındığında orada olmalıyım.” Dilay anlayışla genç adama bakarken Engin’in elini tutmasıyla ona dönmüştü.

“Bırak nasıl istiyorsa öyle davransın Dilay, bu şekilde içi daha rahat edecektir.” Dilay başını sallayarak genç adamla birlikte Selim’i takip etmişti. Hep birlikte söylenilen odaya gittiklerinde sabırsız bir şekilde Selim odada dolanmaya başlamıştı. Görevlilerden biri odaya girerek yatağın çarşaflarını değiştirirken Selim dikkatle kadını izlemişti. Sanki yatağın çarşaflarında bir kusur arar gibi bakıyordu.

“Selim kendine gel,” Dilay’ın sert uyarısıyla genç adam ne yapmaya çalıştığını fark edince derin nefes almıştı. Yüzünü sıvazlayarak ikiliye döndü.

“Kafayı yiyorum galiba,” diye söylenen genç adam odadaki sandalyelerden birine oturmuştu. Yaklaşık on beş dakika sonra Gece odaya getirildiğinde yarı baygın bir şekilde arada gözlerini aralayarak etrafına bakınıyordu. Dilay genç kızın üzerinde sadece bir örtü olduğunu görünce erkeklerin dışarıya çıkmasını isterken Engin’e bakarak  “Aslı’ya haber gönder Gece için birkaç bol kıyafet getirsin,” dediğinde Engin genç kadını onaylayarak dalgın bir şekilde kapıda bekleyen Selim’in yanına geçmişti.

“Doktor neden gelmedi hala?” Selim’in sorusuyla Engin ona dönmüştü.

“Şuanda başka bir ameliyatta olmalı Selim, merak etme odaya aldıklarına göre durumu iyi olmalı.” Selim başını sallarken Engin Aslı’yı aramak için oradan uzaklaşmıştı. Hasta bakıcıları genç kızı yatağa yerleştirerek odadan çıkarken Dilay Gece’nin açılan üzerini örtmeye başlamıştı. Kapı tıklatıp açıldığında Selim Dilay’a bakarak “Gelebilir miyim?” diye sormuştu. Dilay genç adamı başıyla onayladıktan sonra Selim hızla yatağın yanına ulaşmıştı. Dilay ikiliyi yalnız bırakmak için odadan çıkarken Selim biran olsun gözlerini Gece’nin üzerinden ayırmamıştı.

“Ah!” diye inleyen genç kızla genç adam yerinde doğrularak gözleri kapalı kıza doğru eğilerek yüzünü incelemeye başlamıştı. Gece’nin acıdan buruşan her bir mimiği genç adamın canını daha çok yakıyordu.

“Gece, güzelim buradayım,” diye fısıldayan adamın kulaklarına dolan “Selim?” seslenmesiyle genç adam gözyaşlarını akıtmaya başlamıştı. Selim kızın bonesinden taşan saçlarını kenara çekerek alnını alnına dayarken “Buradayım,” diye seslendi. Kızın alnına dudaklarını bastırırken Gece’den yeni bir acı ses yükselmişti.

“Canım çok mu yanıyor?” Selim üzgün bir şekilde konuşurken sesinde ki şefkat Gece’nin bulanık zihnini açmaya başlamıştı.

“Selim,” diye yeniden inleyen genç kız acı içinde yüzünü buruşturmuştu.

“Buradayım güzelim, buradayım… Yanındayım,” diye kıza seslense de artık onun kendisini duyup duymadığından emin değildi. Tek tesellisi Gece’nin iyi olması ve baygınken bile kendisine seslenmesiydi. Odanın kapısı açıldığında içeriye mavi kıyafetiyle doktor girmişti.

“Geçmiş olsun, hastamız nasıl oldu? Uyandı mı?” Selim doktorun sorusuyla ona dönmüştü.

“Sayıklıyor hala kendine gelmedi. Ameliyat nasıl geçti?” Doktor genç kızı muayene ederek yan yatırılmış olan kızın sırtında ki bandajı kontrol etmişti.

“Ameliyatı beklediğimden güzel geçti. Kurşun sırt kısmından girip çapraz olarak çıkış yapmış. Neyse ki hayati organlara denk gelmedi. Şimdilik durumu stabil olsa da dikkatli hareket etmesinde fayda var. Ameliyat yarasının açılmaması için ani hareketlerden uzak durmalı. Daha önce de bu kurşun yarası almış olduğundan bedeni bu kez uzun süre dinlenmeli.”

“Daha önce mi?” Selim dalgın bir şekilde uyuyan genç kıza bakarken içi yanmıştı.

“Evet, bedeninde birkaç kurşun izi daha vardı. silahlarla pek haşır neşir anlaşılan,” diyen doktorun rahatlığı Selim’i kızdırmak yerine canını yakmıştı.

“Kendi polis olduğu için silahlardan uzak tutmama imkan yok.”

“Selim!” genç kızın sesi odada yankılanırken doktor Gece’nin uyanmak üzere olduğunu görünce yeniden ona yönelmişti.

“Gece Hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” Gece gözlerini hafif aralayarak tanımadığı adama bakmıştı.

“Neredeyim ben?” genç kızın sorusuyla adam gülümsemişti.

“Ne olduğunu hatırlamıyor musunuz?” Doktorun sorusuyla genç kız kısa süreliğine gözlerini kapatmıştı. Gözünün önün eğelen görüntüyle birden gözlerini aralayarak korkuyla doktora baktı.

“Onlar iyi mi?”

“Kim?” genç kızın endişeyle sorduğu soruyla Selim yutkunmuştu. Öne çıkan genç adam kızın görüş açısına girdiğinde Gece gözleri yaşararak Selim’e bakmıştı.

“İyiler mi?” Selim başını olumlu anlamda sallarken genç kız “Çok şükür,” diyerek gözlerini kapatmıştı.

“Çok şükür Allah’ım,” diye tekrarlayan genç kız doktorun sorusuyla kendine gelmişti.

“Çok ağrın var mı? Yeni bir ağrı kesici için bir saat daha dayanman gerek.” Gece bedenini dinleyerek sızlayan yarasını hissetmeye çalışmıştı.

“Çok fazla yok arada sızlıyor. Yaram çok mu kötü?”

“Ucuz atlattığını söylemeliyim. Birkaç ay dinlenmen gerek. Daha önce de ateşli silahla yaralanma yaşamışsınız. Bu süreyi bedeninizi iyice dinlendirerek geçirin.”

“Mümkün değil. Takip ettiğim davalar var.” Gece’nin itirazı ile Selim öne çıkıp kızın elini kavramıştı.

“Hiç biri senden kıymetli değil, başka polislerde o davalara bakabilir.” Doktor geçmiş olsun dileyerek oradan ayrılırken Selim hiç vakit kaybetmeden kızın yanında soluğu almıştı. Gece’nin elini tutarken genç kız kaşlarını çatarak adama baktı.

“Kimdi o kadın?” Selim kızın acı çektiğini ifadesinden anlayabiliyordu.

“Bunu sonra konuşalım, şimdi zamanı değil.”

“Elimi tutmaya cüret ediyorsan şimdi konuşacağız Selim, kimdi o kadın?” genç adam kızın vazgeçmeyeceğini anladığında sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

“Elmas, buradan ayrıldıktan birkaç yıl sonra birlikte olduğum kadındı. Boşamadan önce imam nikahlı karımdı!” dediğinde Gece’nin gözleri şaşkınlıkla adama bakmıştı.

“Sen Dilay ile evliyken başkasıyla mı birlikteydin?” Gece’nin kızgın çıkan sesi Selim’i kendine getirmişti.

“Bilmediğin şeyler var!” diyen adama ters bir şekilde bakmıştı.

“Bilmediğim çok şey olduğu doğru. Sen resmen attan inip eşeğe binmişsin. Şu hale bak ben Dilay gibi güzel bir kadının yerini dolduramam derken senin zevkinin bu kadar kötü olduğuna inanamıyorum.” Selim kızın sözleri ile kaşlarını çatmıştı.

“Dilay’ı bu işin dışında tutalım Gece, onun bu olanlarda bir suçu yok. Tek suçu benim gibi bir adama güvenmiş olması. Biz zorunluluktan evlenmiştik. Evlendiğimizde bile ilerde boşanacağımızı biliyorduk.”

“Öyleyse çocuklar nasıl oldu?”

“İnan bunu anlatmama imkan yok. Belki düğün büyüsü de, belki de farkında olmadığımız bir gereklilik gibi hissetmiş olabiliriz. Ama oldu ve ben ikizlere baktıkça pişman olamıyorum. Tek pişmanlığım onlar büyürken yanlarında olamamamdı.” Gece adamın her sözünde iyice şaşırıyordu.

“Haklısın bu konuşmayı sonra yapsak iyi olacak. Kafam allak bullak oldu. Herkes iyiyse sorun yok.” Selim kızın kendisini kapatmasıyla üzülmüştü. Avucunun içindeki eli sıkıca tutarken farkında olmadan tuttuğu eli dudaklarına götürmüştü.

“Özür dilerim böyle olmasını istemezdim. Benim yüzümden bu haldesin!” Selim’in samimi sözleri Gece’nin de üzülmesine neden olmuştu. Kapı tıklatılıp içeriye elinde paketle giren Dilay’ı gören genç adam ayaklanırken Gece içeri giren kadını inceler bir şekilde bakmıştı. Dilay hayatında gördüğü en güzel kadınlardan biriydi. Simsiyah saçları, masmavi gözleri ile oldukça etkileyici görünüyordu. Selim’in böyle bir kadını bırakıp Elmas denen kadın gibi birine bakmasını anlayamıyordu. Gece ne zamandır kendini Dilay ile karşılaştırıyor ve Selim’e kendini yakıştıramıyordu.

“Geçmiş olsun Gece nasılsın?” diye sormuştu.

“Teşekkür ederim, daha iyiyim. Siz nasılsınız, çocuklar iyi mi?” Dilay genç kıza gülümseyerek başını sallamıştı.

“Çok şükür sayende iyiler.” Selim’e dönen genç kadın, “Sen dışarıya çık Selim, ben de Gece’nin üzerini giyinmesinde yardım edeyim.” Selim odadan çıkarken genç kadın Gece’nin yatağını kaldırarak yavaşça oturmasını sağlamıştı. Gece acıyla yüzünü buruştururken Dilay üzgün bir şekilde ona bakmıştı.

“Canın çok mu yanıyor?”

“Daha kötü günlerim olmuştu.” Gece’nin cevabıyla genç kadın daha da üzülmüştü. Onun zor zamanlar geçirmiş olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. Hayatlarına girdiği günlerde Dilay Gece hakkında araştırma yapmıştı. Her zaman tedbirli olmakta fayda vardı. polis olması bile Dilay’ı araştırma yapmaktan alıkoyamamıştı.

“Güçlü olmalısın, kardeşinin ve Selim’in sana ihtiyacı var.” Selim’in adını duyan genç kız bakışlarını kaçırırken anlamaya çalışıyordu. Dilay kızın üzerindeki ameliyat kıyafetinin yanlarında ki çıt çıtı açarken bir yandan da Gece ile konuşarak onun dikkatini dağıtıyordu. Aslı’dan istediği bol önden düğmeli geceliği kızın başından geçirerek düğmelerini iliklerken bir yandan da Selim hakkında ona bilgi veriyordu. Gece karşısında ki kadını şaşkınlıkla dinlerken sormadan edememişti.

“Hiç mi rahatsız olmuyorsun?”

“Hangi konuda?”

“Sonuçta Selim senin çocuklarının babası, bu şekilde bizim aramızı yapmaktan hiç mi rahatsız olmuyorsun?” Dilay kızın sorusu ile gülümsemişti.

“Selim ve benim aramdaki tek bağ çocuklarımız. Onun mutlu olmasını isterim. Belki güzel şeyler yaşamadık ama en zor zamanımda hiç zorunluluğu olmamasına rağmen bana yardım etmesini unutamam. Biz evlendiğimizde çocuk denecek yaştaydık Gece, ikizimde evliliğin ne olduğunu bile kavrayamamıştık. Bu yüzden başkasıyla mutlu olmasını çok isterim. Çünkü bizim birlikte mutlu olmamıza imkan yok.”

“Ama çocuklar?”

“Çocuklar babalarını yeni tanıdığı için henüz tam bir bağları oluşmasa da Selim’e çok alıştılar. Özellikle kızım babasına oldukça hayran. Süha ise hala Selim’e temkinli yaklaşıyor. Senden tek isteğim çocuklarım ile Selim’in arasına girmemen. Beni tek ilgilendiren bu…”

“Asla böyle bir şey olmayacak. Bir babanın çocukların hayatında ne kadar önemli olduğunu biliyorum.” Gece kendi babasını düşününce gözleri dolmuştu.

“Teşekkür ederim, senden sadece ikizlere iyi bir abla olmanı istiyorum.” Gece buruk bir şekilde gülümseyerek genç kadına bakmıştı.

“Peki sen, ne yapacaksın? Eğer Selim’i kabul edersem ne yapacaksın?” Gece’nin sorusuyla Dilay gülmüştü.

“Engin ile yeni bir yola çıkacağım. Hayatımı yaşayacağım.” Dilay’ın cevabı Gece’nin de gülmesine neden olmuştu. Yarası acıyınca derin derin nefes alan genç kız sakinleşmeye çalışmıştı.

“Yaran mı acıdı, hadi biraz dinlen. Bende eve geçip çocukları sakinleştireyim.” Dilay kapıya yöneldiğinde Gece’nin seslenmesiyle duraksamıştı.

“Çok teşekkür ederim. Biliyorum söylememe gerek yok ama Enes size emanet. Lütfen ona iyi olduğumu söyleyin.”

“Merak etme, Selim burada olacak. Ben kalmak isterdim ama onu eve gönderebileceğimi sanmıyorum. Vurulduğunda neredeyse aklını kaybedecekti.” Dilay kısa bir süre duraksadıktan sonra devam etmişti. “Bu sevginin kıymetini bil olur mu Gece, inan bana sevgi kolay kazanılmıyor. Hele ki Selim gibi birinin sevgisi kolay kazanılmaz. Belki hatalar yaptı ama bu onun sevgiyi arayışından kaynaklanıyordu. Onu uzun zamandır tanırım ve ilk kez gözlerinin bu şekilde parladığını görüyorum.” Dilay Gece’yi düşünce denizine bırakarak odadan çıkarken Selim hemen odaya damlamıştı.

“Nasılsın? Yaran çok acıdı mı?” Gece Selim’e bakarken Dilay’ın söylediklerini düşünüyordu. Genç adam kızın dalgın bir şekilde kendisine bakmasına anlam veremezken Selim kızın daha fazla rahatsız olmaması için Dilay’ın kaldırdığı yatağın başlığını aşağıya indirmişti.

“Bir şey itiyor musun?” Selim’in son sorusu ile genç adamın gözlerine bakarak konuşmuştu.

“Uyurken elimi tutar mısın? Sadece varlığını hissetmek istiyorum,” dediğinde başta şaşıran genç adam mutlulukla kızın elini kavramıştı.

“Sen yeter ki iste ben bu eli hiç bırakmam.” Adamın parıldayan gözlerinde ki mutlulukla yutkunan genç kız Dilay2ın neden bahsettiğini o an anlamıştı. Selim kendisine değerli bir mücevhere bakar gibi ışık saçan gözlerle bakıyordu. Tekrar yutkunma isteği duyan genç kız gözlerini kapatmadan önce adamın elini çekiştirerek yanağının altına hapsetmişti. Selim kıza aşkla bakarken dudaklarını kızın alnına dokundurarak “Tatlı rüyalar güzelim. Uyandığında burada olacağım.” Gece kulaklarına dolan sözlerle gülümseyerek uykuya dalmıştı. Yeni günler onlar için güzel olacağın müjdesiydi!

****

Gece’miz iyi, Selim freni patlamış kamyon gibi bodoslama dalıyor konuya. Çiftimizin sonraki bölümü oldukça güzel olacak gibi. Bakalım nasıl olur. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin!

NOT: LÜTFEN ÇIKARKEN TEK REKLAMA TIKLAYIN. BİRDEN FAZLA REKLAMA TIKLAMAYIN! ANLAYIŞ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM!

37. BÖLÜM <<<<<<—–>>>>> 39. BÖLÜM

24721cookie-checkDilay Hanım 38. Bölüm

12 yorum

  1. Emeğine sağlık Yazarcigim harika bir bölümdü ❤️ Selim koşuyor valla 🙂 gece çok şükür iyi 🙂 yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum ❤️

  2. Bolumu biraz geç okumuş bulundum ama çok güzeldi gecenin ıyi olmasına sevindim yazarcim ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık birde sitenin önceki hali daha iyiydi sanki bilemiyorum yazılar çok birbiri içine girmiş gibi geldi

  3. Emeğine sağlık canım harikaydı ama bölümü okurken çok zorlandım bir türlü üstteki reklamdan kurtulamadı bana yardımcı olursanız sevinirim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir