Gelincik Çiçeği 37. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Geçen hafta bölüm gelemedi ama bu hafta bölümleri telafi etmeyi düşünüyorum. Umarım okurken keyif alırsınız.

****

Genç kız yengesiyle birlikte masayı kurarken Özlem yengesine dönerek hafif gülümsemişti. Son tabakları da masaya koyarken “Yenge Sude yengem nerede?” diye sormuştu. Özlem genç kızın sorusu ile duraksamıştı.

“Öğleye doğru yorgun olduğunu söyleyip odasına gitmişti.” Akasya kaşlarını çatarken cevap vermişti.

“O zamandan beri odasından çıkmadı mı?” Özlem başını iki yana sallayarak cevap verirken Akasya endişeyle “Ya yenge ya hiç mi merak etmediniz?” diyerek hızla Sude yengesinin odasına koşturmuştu. Yengesine bir şey olursa abisine nasıl hesap verirlerdi. Odanın kapısından içeriye girerken yatakta uyuyan kadını görünce kapıda kısa süreli bir duraksama yaşadı.

“Sude yenge, yengecim!” diye seslenen genç kız cevap alamayınca kaşlarını çatmıştı. Yengesi en küçük tıkırtıda uyanırdı. Hızla yatağa yaklaşarak odanın içini abajurdan yayılan ışıkla doldurmuştu.

“Yenge?”

“Akasya ne oldu, uyanmadı mı?” Özlem de meraklanarak yanlarına geldiğinde Sude’nin kıpırdamadan yatığını görünce merakla kadına bakmıştı.

“Sude hadi yemek yiyeceğiz,” diye söylenen genç kadın uyuyan Sude’nin üzerinden örtüsünü çekerken karşılaştığı manzara ile donup kalmıştı.

“Yenge!” diye çığlık atan genç kız aynı anda kapının açılmasıyla Özlem koşarak telefonunu eline almıştı.

“Kızım ne oluyor?” Sevgi Hanım gelininin telaşlı bir şekilde telefonla arama yapmaya çalıştığını görünce kızının çığlık çığlığa bağırdığı odaya koşmuştu. Onur da yaşlı kadının peşinden giderken Akasya’nın yataktaki kadını uyandırmaya çalıştığını görünce hızla elindekileri yere atarak kızın yanına ulaşmıştı.

“Onu kıpırdatma Akasya!” Akasya genç adamın sesini duyunca gözleri yaşlı bir şekilde ona bakmıştı.

“Onur bir şey yap, yengeme bir şey olmasın. Onur abime ne derim sonra?” diye ağlarken Onur kanaması olan genç kadına ilk müdahaleyi yapmaya başlamıştı. Sevgi Hanım dövünerek gelinine ağlarken kendini suçluyordu.

“Ah kızım, ah evladım… Ne oldu kızıma, oğlumun emanetine ne oldu?” diye sorarken genç adam kadına bakarak “Sakin ol Sevgi teyze, sanırım düşük yapıyor,” dediğinde Akasya elleri ağzında üzgün bir şekilde yengesine bakmıştı.

“Onur lütfen bir şey yap. Abim de yengem de bu bebek için çok uğraş vermişti.”

“Kaç aylık hamileydi?” Onur’un sorusu ile Akasya annesine bakmıştı.

“Hamile olduğunu bilmiyorduk ki? Tedavi oluyordu ama işe yaramamıştı.” Onur anlayışla başını sallarken dışarıdan gelen ambulans sesiyle hızla kapıya yönelmişti. Sağlık görevlilerini bilgilendirirken genç kadını sarsmadan sedyeye aldırarak ambulansa binmişti. Akasya ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Birilerini aramak istiyor ama kimi arayacağını bilemiyordu.

“Abin geliyor birazdan hastaneye gideceğiz.”

“Abimi bekleyemeyiz!” diyen Akasya koşarak iki sokak altta oturan Alya’nın evine gelmişti. Merdivenleri nefes nefese çıkarken bir yandan da bağırıyordu.

“Alya!” genç kızın çığlıkları kapıda yankılanırken Alya endişeyle kapıyı açmıştı.

“Akasya ne oldu?”

“Alya bize araba lazım, yengemi hastaneye kaldırdık. Aklıma senden başka kimse gelmedi,” diye ağlayarak konuşan genç kız Alya’nın hızla eve girip dayısını çağırması bir olmuştu.

“Hadi gidelim.” Adnan Bey arabasının anahtarını alarak kızları takip ederken alt katın kapısı açılmıştı.

“neler oluyor Alya kızım? Akasya neden ağlıyorsun?” Akasya Deniz hanıma sarılarak hemen ondan ayrılmıştı.

“Deniz teyze hemen hastaneye gitmemiz gerek. Sonra anlatırım.” Adnan arabasını çalıştırırken Deniz Hanım merakla onların arkasından baktı.

“Ne oluyor Akasya Sude yengene ne oldu?”

“Onur düşük yaptığını söyledi. Hastaneye götürdüler.” Alya üzgün bir şekilde genç kıza bakarken araba hızla hastaneye doğru yola çıkmıştı. Akasya durmadan ağlıyordu. Sürekli yengesinin iyi olması için dua ederken bir yandan da abisine ne cevap vereceğini düşünüyordu.

“Alya bir şey olmaz değil mi?” Alya kızın sorusuyla onu kendisine çekerek sıkıca sarılmıştı.

“Korkma dua et Allah’ın izniyle bir şey olmayacak.” Akasya sürekli ağlarken araba hastanenin acilinin önüne durunca hızla arabadan inerek etrafına bakınmıştı. Nereye gideceğini, kime ne soracağını bilememişti. Allak bullak olan kafasıyla Alya’ya bakarken genç kız arkadaşının bulunduğu çıkmazı hissederek onu kolundan tutarak yönlendirmişti. Acil servisin içine girdiklerinde Alya danışmada olan görevliye yönelmişti.

“Az önce kanaması olan bir kadın getirildi, nerede olduğunu öğrenebilir miyiz?” Alya2nın sorusuyla görevli genç kıza kısa bir bakış atıp cevap vermişti.

“Şuanda acil müdahale odasına alındı. Yanında kadın doğum uzmanımız var.” Akasya hıçkırırken kulaklarına dolan sesle sağına dolmuştu.

“Akasya? Geldiniz mi? Bu evrakları doldurmanız gerekiyor.” Onur’un kendisine uzattığı kağıtlara kısa bir bakış atan genç kız ne olduğunu anlayamamıştı.

“Ne bunlar Onur?”

“Yengeni acil ameliyata alacaklar. Ailesinden birinin onayı gerekiyor!” Akasya aldığı cevapla sendelerken Onur hızlı davranarak onu tutmuştu.

“Sakin ol Akasya yengenin de ailenin de sana ihtiyacı var.” Onur genç kıza sıkıca sarılırken Akasya adamın göğsüne sığınarak ağlamasına devam etmişti. Onur kızı duvarın dibinde duran sandalyeye oturttuktan sonra Alya’ya bakarak “Ona dikkat et Alya benim içeri girmem gerek,” dedi. Alya arkadaşının yanına oturarak ona sıkıca sarılmıştı. Birkaç dakika sonrada ailenin diğer üyeleri acilin içine doluşmuştu. Sevgi Hanım ağlarken Erkan karısını Özlem’in hemen ardından içeri girmişti. Akasya abisini görünce yerinden kalkarak hızla genç adama sarılmıştı. Erkan kardeşine sarılırken bir yandan da Alya’ya ne olduğunu soruyordu.

“Onur ameliyata alınacağını söyledi,” dediğinde Sevgi Hanım dizini döverek ağlamaya başlamıştı.

“Oy kuzumun emaneti,” diye kadın ağlamasına devam ederken görevliler kalabalık olduklarını söyleyerek onları acilin dışına çıkarmıştı. İçeride sadece Akasya ve Erkan abisi kalmıştı. İkili Sude’nin ameliyata alındığını öğrenince onun için hazırlanan oda numarasını öğrenerek dışarıda bekleyen ailesinin yanına çıktılar. Alya dayısının yanında durarak karşısında ki perişan aileye bakmıştı. Hayat gerçekten sonu belli olmayan bir bumerang gibiydi. Ne zaman işlerin yoluna girdiğini düşünsen bir yerden bir patlak veriyordu. Akasya’dan abisi ile yengesinin bu bebeği ne kadar çok istediklerini duymuştu. Şimdi ise genç kadının bebeğini kaybetmek üzere olduğunu öğrenince içi acımıştı. Telefonu çalınca izin isteyerek dayısının yanından ayrılırken arayan kişiyi görünce gözlerini kapatarak derin bir nefes alıp telefona cevap vermişti.

“Efendim?”

“Neler oluyor Alya, annem bir şeyler söyledi ama anlamadım. Akasya’nın ailesine bir şey mi oldu?” Cenk’in endişeli sesini duyunca genç kız görmese de başını sallamıştı.

“Yengesi sanırım düşük yapıyor. Şuanda hastanedeyiz.” Cenk kızın sözleriyle derin bir iç çekmişti.

“Gelmemi ister misin?” Alya genç adamın sorusuyla kaşlarını çatmıştı.

“Hastaneden yeni çıktın nereye geliyorsun? Otur oturduğun yerde ve odana geçip dinlen. Bir de seni düşünmeyelim.” Cenk kızın kendisini azarlamasıyla duraksamıştı. Alya o kadar samimi azarlıyordu ki Cenk gülümsemeden edememişti.

“Tamam ama bir şeye ihtiyaç olursa bana haber ver. Annenler de çok merak etti.” Alya genç adamı onaylayarak telefonu kapatmıştı. Dayısını arayarak nerede olduğunu öğrendiğinde onun ameliyathane kapısında olduğunu öğrenince yanına gitmişti. Akasya ve ailesi geldikleri zamana göre daha sakin davranıyordu. Yaklaşık bir saat sonra Sude’nin odaya alındığını öğrenen aile odaya doğru ilerlerken Akasya oldukça endişeliydi. Bebekten çok yengesinin durumunu merak ediyordu.

“Onur?” genç kız karşıdan kendilerine doğru gelen genç adamı görünce adımlarını hızlandırarak ona doğru ilerlemişti. Genç adam ağlayan kızın ıslak yanaklarını silerek kıza gülümsemişti.

“Ağlama artık, yengen iyi.” Akasya adamın sözleriyle ona sarılırken ne annesi nede abisinin orada olduğunu düşünüyordu.

“Çok şükür, çok şükür Allah’ım,” diye ağlamasına devam ederken Onur kızın saçını okşayarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Bakışları Erkan ile kesişince gerilen genç adam yutkunarak kıza sarılmayı bırakmıştı. Sevgi Hanım iki adamın bakışlarını fark edince hemen araya girdi.

“Oğlum, gelinim iyi değil mi?”

“İyi sevgi teyze merak etme. Doktor arkadaşım odada son muayenesini yapıyor. Size daha iyi açıklar olayı,” dediğinde Sevgi Hanım hemen odaya girmişti. Sude yatakta baygın bir şekilde yatarken yaşlı kadının gözleri gelinin başında ki doktora kaymıştı.

“Doktor evladım, durumu nasıl?”

“Eşi burada mı?” Doktorun sorusu ile Sevgi Hanım üzgün bir şekilde adama bakmıştı.

“Oğlum dış devlette çalışıyor evladım. Olanlardan haberi yoktur.” Doktor anlayışla kadına bakarken hafif gülümsemişti.

“Bak teyzecim, gelinin düşük tehlikesi atlattı. Neyse ki tam zamanında getirdiniz. Şuanda kanamayı durdurduk ama çok dikkat etmesi gerekiyor. Rahim ağzında bazı kistler var parça alımı yaptık. Tetkikler bitene kadar gelinin hastanede kalmalı. Yeniden kanaması olması durumunda burada olması daha iyi olacak.” Sevgi Hanım sevinçle elleriyle ağzını kapatarak heyecanla sormuştu.

“Gelinim gebe mi?”

“Bilmiyor muydunuz?”

“Yok oğlum nereden bilelim. Tedavi görüyorlardı.” Doktor başını sallarken Sevgi hanımı onaylamıştı.

“Sude Hanım üç aylık hamile ve düşük riski maalesef devam ediyor.”

“Sen merak etme oğlum ben kızıma çok iyi bakarım. Onu yerinden bile kaldırmam.” Sevgi Hanım heyecanla konuşurken kapının tıklatılmasıyla aile üyeleri odaya doluşmuştu. Doktor kalabalığa kısa bir bakış atarak “Hastamızı çok fazla yormayın, lütfen on dakika sonra odayı boşaltın. Sadece bir kişi kalabilir.” Doktorun uyarısı ile herkes onu onaylarken adam Onur ile birlikte odadan ayrılmıştı.

“Yengem!” Akasya genç kadının yatağının kenarına oturarak saçlarını geriye doğru taramıştı. Erkan annesine bakarken kadının gülmekle ağlamak arasında bir duygusallıkta olduğunu görünce sormadan edememişti.

“Doktor ne dedi anne?” Sevgi Hanım oğluna bakarak cevap vermişti.

“Çok şükür ikisi de iyi. Bir süre dinlenmesi gerek, yataktan kalkmamalı.”

“İkisi mi?” Erkan annesinin sözlerinden bir şey anlamazken Özlem kadının sözleriyle sevinçle yaşlı kadına bakmıştı.

“Doğru mu anne, gerçekten Sude hamile mi?” Erkan da en az karısı kadar sevinmişti. Ama içinde ki buruk bir sevinçti. Erkek kardeşinin yanlarında olmasını çok isterdi. Bu haberi ilk onun alması gerekiyordu. Sevgi Hanım mutlulukla başını sallarken oğlunu cevaplamıştı.

“Doğru Erkan, amca olacaksın Allah izin ederse.”

“İnşallah anne, inşallah.” Alya ailenin mutlu haberini aldıktan sonra izin isteyerek dayısına dönmüştü.

“Dayı biz çıkalım artık, fazla kalabalık olmaması gerekiyor.” Adnan Bey ve Alya ‘ geçmiş olsun’ diyerek odadan çıkarken Erkan onları yolcu etmek için kapıya çıkmıştı.

“Teşekkür ederim Adnan abi, Allah sizden razı olsun. Zor zamanımızda yanımızda oldunuz.”

“Biz üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Bir ihtiyaç olursa aramaktan çekinmeyin.” Erkan Adnan’ın elini sıkarken Alya’ya da baş selamı vermişti. Alya ve dayısı arabaya binerek eve doğru yola çıkarken Adnan sessiz olan yeğenine kısa bir bakış atarak sormuştu.

“Ne düşünüyorsun Alya?” Alya dayısının seslenmesiyle daldığı düşüncelerden çıkmıştı.

“Olanları, zor bir durumdu.”

“Öyle, Akasya ve ailesi uzun süredir bu haberi bekliyor gibiydi.”

“Öyle, tedavi görüyordu yengesi.” Adnan başını sallarken konuyu deriştirmeye karar vermişti.

“Cenk konusunda ne karar verdin?” Alya dayısına dönerek kısa bir süre sorusunda ki niyeti anlamaya çalışmıştı.

“Bakma bana öyle Alya, merakımdan soruyorum. Cenk iyi bir adam ve ikinizin bir birinize uygun olduğunu düşünmeden edemiyorum.”

“Dayı sende mi?” Alya isyanla dayısına sorarken adam kahkaha atmıştı.

“Başka kim söyledi bunu sana?”

“Annem Cenk ile evlenmem için resmen baskı uyguluyor. Ona göre Cenk’ten daha iyi bir damat yokmuş.”

“Haklı!” Alya şaşkınlıkla dayısına bakarken birden nefesini dışarıya bırakmıştı.

“Aklım çok karıştı dayı, ne karar vereceğimi bilmiyorum.”

“İyi düşün Alya, kim ne der diye değil, yüreğin ne diyor diye düşün ve kararını ona göre ver. Ne karar verirsen ver seni desteklerim. Ama şunu bilmeni istiyorum, ailedeki herkes Cenk’i onaylıyor.” Alya başını sallayarak adamı onaylamıştı. O da bu durumun farkındaydı. Nasıl olmuşsa babası dahil herkes Cenk ile olabilecek olan evliliğini onaylıyordu.

“Sence Cenk bizimkilere büyü yapmış olabilir mi? benim aklıma başka açıklama gelmiyor. Babam resmen onunla evlenmem için her şeyi yapıyor.”

“Ne demek bu?”

“Fark etmediğimi sanıyor ama kızgınlığı tamamen göstermelik. Bilerek bu şekilde sert davranıyor.” Adnan kızın bu durumu fark etmesine şaşırmamıştı. Alya babasını oldukça iyi tanıyordu ve eniştesinin rol yeteneği sıfır denecek kadar yoktu.

“Elinde sadece sen kaldın Alya, senin de yuvanı kurmanı istiyor.”

“Ama bana sormuyor.”

“Aksine sana seçenek sundu ama sen anlamıyorsun. O kadar zekisin ki konu kendine geldiğinde zekan sıfırlanıyor.” Alya dayısının neden bahsettiğini anlayamamıştı. Eve geldiklerinde üst kata çıkmak yerine alt katın kapı zilini çalan ikili kapının açılmasıyla içeriden gelen kalabalık sesiyle derin bir nefes almıştı.

“Anlaşılan arkamdan kuyum kazılmaya devam ediyor.” Cemile kızın sözleri ile gülmeden edememişti.

“Bu kez konu sen değilsin Alya, Akasya ve ailesi hakkında konuşuyorlar.”

“Öyle mi çok sevindim. Bir günde beni konuşmamaları mutluluk verici.” Cemile başını iki yana sallarken çayları tazelemek için mutfağa geçmişti. Alya salonda ki kalabalığa selam verdikten sonra Cemile’nin yanına giderek ona yardım etmeye başlamıştı.

“Cenk hoca odasında mı?” Salonda göremediği adamı merak ederek sormuştu. Cemile’nin bakışlarını görünce sorduğuna pişman olan genç kız başını iki yana salladı.

“Bana şu şekilde bakmayı bırak Cemile abla, sadece sordum.”

“Seni mutlu edecektir!” Alya kadının sözleri ile duraksamıştı.

“Anlamadım?”

“Eğer Cenk ile evlenmeyi kabul edersen ikinizde çok mutlu olacaksınız. Bunu biliyorsun değil mi? kabul etmemenin altında tam olarak ne var Alya? Kardeşimin daha önce evlenmiş olması mı?” Alya açık bir şekilde gelen soruyla başını hızla iki yana sallamıştı.

“Elbette ki hayır, sadece evlenmeyi hiç düşünmemiştim.”

“Hayatın boyunca bekar mı kalacaksın? Bana bak Alya, berbat bir evlilik yaşadım ve hala umudumu kaybetmedim.” Alya genç kadının sözleri ile üzülmüştü. Onun başına gelenleri az çok biliyordu. Hele son olanlara bizzat şahit olmuştu.

“Ya ilerde Cenk pişman olursa o zaman ne olacak?”

“Olmayacaktır!”

“Nereden biliyorsun? Aşık olarak evlendiği karısından ayrıldı. Beni sevmiyor bile!” diye sorduğunda Cemile bilmiş bir şekilde gülümsemişti.

“Nereden biliyorsun?” Alya kadının sözlerine kaşlarını çatarken kapıdan boğaz temizleme sesi gelince bakışlar kapıya dönmüştü.

“Ne zaman geldiniz?” Cenk yatmaktan sıkılarak odasından çıkarken salonda Adnan hocasını görünce Alya’nın nerede olduğunu merak ederek etrafa bakınmaya başlamıştı. Ablasının da salonda olmadığını görünce onların olabileceği tek yere mutfağa yönelmişti. Ablasının son sözlerini duyunca hızla boğazını temizlemişti. Daha kendi duygularını kabul edemezken ablasının Alya’ya böyle bir konuda konuşması hoşuna gitmemişti.

“Fazla olmadı sen neden ayaklandın?”

“Karnım acıktı, ayrıca yatmaktan sıkıldım.” Cenk’in cevabı ile Alya farkında olmadan dolaba yönelmişti. Cemile genç kızın hareketlerini sessizce izlerken Cenk’te mutfak masasındaki sandalyelerden birini çekerek oturmuştu. Alya dolaptaki yemekleri ısıtmak için ocağa bıraktığında Cemile gülümseyerek başını iki yana salladı. Genç kızın dalgın bir şekilde hazırladığı masayı gülümseyerek izlerken içinden ikili için dua etmişti. Herkesin farkında olduğu ama bu ikilinin birbirine olan hislerinin farkında olmadığı bu durumun kısa sürmesi için dua etmişti.

Alya yemekleri ısıtarak tabaklara alıp Cenk’in önüne bıraktığında Cemile’nin gülümseyen yüzünü fark edince ne yaptığını anlayarak utanıp bakışlarını kaçırmıştı. Cenk ise sanki her zaman Alya tarafından yemeği hazırlanıyormuş gibi sakince yemeğini yemeye başlamıştı.

“Afiyet olsun ben bir salona bakayım.” Alya mutfaktan kaçmak istediğinde Cemile onu durdurmuştu.

“Sen otur ben bir ihtiyaç var mı bakarım.” Alya’yı omuzundan tutarak sandalyelerden birine oturtmuştu. Cenk ablasının mutfaktan çıkmasıyla başını kaldırarak karşısında oturan genç kıza baktı.

“Eline sağlık,” dediğinde Alya bakışlarını genç adama dikerek cevap verdi.

“Afiyet olsun!” Cenk kızın durgun ifadesine bakarak gülümsemişti.

“Yine o zehir aklından ne geçiyor?” Alya tek kaşını kaldırarak genç adama bakmıştı.

“Bir şey düşündüğümü nereden çıkardın?”

“Farkında olmadan gözlerini kısıyor yanağının içini kemiriyorsun.” Alya adamın sözleri ile dikkatle ona bakmıştı. Cenk kızın bakışlarına gülerken başını iki yana salladı. “Kendini çok belli ediyorsun Alya, o kadar durusun ki ne düşündüğün ne istediğin hemen belli oluyor.” Alya boğazını temizlerken utanarak bakışlarını kaçırmıştı.

“Beni bu kadar inceleme hocam,” diye sessizce konuşan kız adamı yeniden güldürmüştü.

“Bu elimde olan bir şey değil. Ne zaman etrafımda olsan dikkatim sana yöneliyor.” Alya adamın itirafı ile yutkunmuştu. Böyle bir şeyi beklemeyen genç kız ne söyleyeceğini bilememişti.

“Ben…”

“Bu senin suçun değil Alya, o kadar zekisin ki farkında olmadan dikkatleri üzerine çekiyorsun. Ama sende zekâdan çok daha farklı bir şey var. Temiz kalplisin, iyi niyetlisin ve etrafında ki insanlara mutluluk veriyorsun.”

“Sana mutluluk vereceğimi nereden biliyorsun?” Alya’nın sözleriyle genç adam kısa bir duraksama yaşamıştı. Genç kıza dikkatle bakarken Alya alacağı cevabı merakla bekliyordu.

“Bilmiyorum, hissediyorum!” Alya aldığı cevapla tatmin olmazken derin bir nefes alıp vermişti. Yerinden kalkarak adama bir süre sessizce baktıktan sonra mutfaktan salona geçmişti. Cenk kızın bakışlarından şüphelenerek ayaklanırken Alya’nın salonda dikilerek aile üyelerini incelemesini izlemişti.

“Baba, anne…” Emine Hanım ve Ahmet Bey kızına dönerken diğerleri de merakla genç kıza bakmıştı.

“Bir şey mi oldu Alya?”

“İsteğini kabul ediyorum baba,” diyen adam anlamaz gözlerle kızına bakarken Alya Deniz hanıma dönerek devam etmişti. “Deniz teyze hafta sonu nişanı yaparız!” Deniz Hanım heyecanla yerinden kalkıp kıza sarılırken Cenk şaşkınlıkla Alya’ya bakmıştı. Onun bu kadar kolay pes etmesine şaşırmıştı. 

“Kızım daha isteme olacak, ben kızımı öylece nişanlayamam.”

“Anne hazırlık yapacak vaktim yok. Eğer nişanın olmasını istiyorsanız bu hafta sonu olsun bitsin.”

“Olmaz öyle şey, annen haklı. Önce isteme sonra söz nişanı bir arada yaparız. Hem ananende gelecek.” Deniz Hanım araya girerken Cenk kızdan bakışlarını bir türlü ayıramıyordu.

“Siz bilirsiniz. Benim okulda çok işim var. Alışverişe falan çıkamam. Arayın Arya’yı gelsin.” Alya2nın sözleri ile Ahmet Bey yerinden kalkarak kızının karşısına dikilmişti.

“Emin misin kızım?” Alya babasının gözlerinde ilk kez tereddüt görmüştü.

“Eminim babacım, eğer Cenk hoca da istiyorsa onunla evlenmeye razıyım.” Ahmet Bey kızına şaşkın bir şekilde bakan adamı görünce istem dışı gülümsemişti.

“Sen ne diyorsun Cenk, kızımı mutlu edebilecek misin?” Ahmet beyin sorusu ortamı gererken genç adam kendinden emin bir şekilde adama cevap vermişti.

“Endişelenme Ahmet amca, kızın bana Allah’ın emaneti,  başımın tacı olacak.” Dediğinde Alya adamın cevabında ki samimiyeti iliklerine kadar hissetmişti. İçinden yanlış bir karar vermemiş olmayı dilerken Cenk’e güvendiğini yüreğinde hissetmişti.

“O zaman ben bizimkilere haber vereyim hazırlık yapsınlar. Ailenin son üyesini de veriyoruz.”

“Ailenin son üyesi sensin Adnan, ne zaman Gülten ile evleneceksin?” Adnan sevdiği kadının adını duyunca hasretle iç çekmişti.

“Biliyorsunuz bu aralar Efe’nin sorunlarıyla uğraşıyoruz. Ama en kısa sürede o nikah masasına oturtacağım Gülten’i.” Emine Hanım kardeşine gülerken ellerini açarak “İnşallah, o günleri de görürüz,” dedi. Adnan ablasına kaşlarını çatarak bakarken Alya ailenin yanından ayrılarak mutfağa gitmişti.

“Kararını ne değiştirdi?” Cenk kızın arkasından mutfağa girerken Alya arkasını dönerek adama bakmıştı.

“Ne oldu hocam pişman mı oldun yoksa?” Cenk kızın alaycı tavrına rahat bir şekilde cevap vermişti.

“Pişman olmayacağıma eminim. Sadece senin acele karar vermeni istemiyorum.”

“Konu açıldığından beri düşünüyorum, inan kolay olmadı ama sana güvenmek istiyorum.” Cenk kızın sözleriyle kaşlarını çatarak ona bakmıştı.

“Bana güvenmiyor musun?” Alya adamın ciddi bir şekilde sorması karşısında aynı ciddiyetle ona karşılık vermişti.

“Sıradan konularda size elbette güveniyorum ama hayatımızı birleştireceksek güven şekli değişiyor.” Cenk kızın cevabı ile düşünmeye başlamıştı. Alya ona güveniyordu ama evlilik konusunda güveninden emin olamıyordu. Birkaç adımda kızın yanına yaklaşarak bir baş boy farkıyla kıza üsten bakmaya başlamıştı.

“Güvenini boşa çıkarmayacağım Alya, Allah hayırlısını versin hakkımızda!” Cenk hızla mutfaktan çıkarken Alya ardından “Amin,” diyerek adamın duasını içten bir şekilde tekrarlamıştı. Genç kız aldığı kararla hayatını tamamen değişeceğinin farkındaydı.

***

Evet kızımız evlenmeyi kabul etti. bakalım bundan sonra ne olur. İnşallah bir aksilik olmazsa yarın bir bölüm daha gelecek. Yorum yapmayı unutmayın!

NOT: LÜTFEN ÇIKARKEN TEK REKLAMA TIKLAYIN! BİRDEN FAZLA REKLAMA TIKLAMAYIN! ANLAYIŞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.

36. BÖLÜM <<<<<<——>>>>> 38. BÖLÜM

24781cookie-checkGelincik Çiçeği 37. Bölüm

12 yorum

  1. Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️yeni bölümu sabırsızlıkla bekliyorum ❤️ ay sonunda kabul etti ya ❤️❤️ ah Sevda ‘ya üzüldüm bebeğe bir şey olmaz inşallah :'( Onur ve Akasya fenaydı ya daha çok yakınlık görmek isteriz 😀 abisi de fark etti 😀

  2. Ay nihayet kabul bence çok güzel olacaklar biran önce evlensinler bence emeğinize sağlık çok güzel bir bölümdü

  3. Emeğine sağlık yazarım. Keşke birbirlerine açık itiraf etselerdi. Sanki böyle bi yakiştirmanin peşine hissedilen zorunluluk gibi davrandılar.

  4. Emeğine sağlık yazarım. Keşke birbirlerine açık itiraf etselerdi. Sanki böyle bi yakiştirmanin peşine hissedilen zorunluluk gibi davrandılar.

  5. Onur düşük yapıyor dememiş miydi?Kadın gelinin hamile olduğunu bilmiyor muydu? Kafam karıştı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir