Merhaba arkadaşlar bu akşam bölüm geç geldi maalesef. Dışarıda müthiş bir fırtına var ve elektrikler sürekli gidip geliyor. Ancak bölümü yayınlayabildim. Keyifli okumalar!
-**-
Nefes nefese adamın göğsüne uyguladığı baskıya son verirken ekranda gördüğü kalp atımı çizgisi genç adamın rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Neredeyse kırk dakikadır hastaya kalp masajı uyguluyordu. Yanındaki asistana dönerek “Hemen ameliyathaneyi hazırlasınlar,” diye emir verirken genç asistan hızla doktoru dediğini yapmak için oradan ayrılmıştı.
“Hocam, diğer hasta ameliyata alındı, küçük çocuk şok geçiriyor.” Cesur yaklaşık bir saat önce acile getirilen kazazedelere yardım ederken bir yandan da yetersiz personelini düşünmeye başlamıştı. Acil bölümüne daha fazla personel alımı yapılmalıydı. Bu düşünceyi aklının bir köşesine yazarken kapıdan içeriye giren Serkan’ı görünce ona seslendi.
“Sen buraya gel ve diğer hastaların yaralarıyla ilgilen.” Serkan kendisine seslenen Cesur’a dönerek hemen adamı onaylamıştı.
“Peki hocam,” diyen genç adam söylenileni yaparken bu kez acil servise Serdar girdi.
“Hamile bir hasta olduğu söylendi, nerede?” Serdar’ın sorusuyla hemşirelerden biri ona dönerek ayrı bölmeye alınan hastaya doğru ilerlemeye başlamıştı. İşi söz konusu olunca ciddiyetini takınan genç adama uzaktan kısa bir bakış atan Cesur hafif gülümsemişti. Onun bu saate kadar Ayşem’in yanında olduğuna emindi. Kızı yaşadığı saldırı sonrası birkaç gündür hastanede babasının gözetimi altındaydı.
“Babacım?” Cesur düşüncelerinden düşüncelerinin sahibinin sesiyle çıkmıştı.
“Ayşem senin burada ne işin var?” Ayşem babasına yaklaşarak etrafa kısa bir bakış atmıştı.
“Kaza olmuş dediler, yardım ageldim.”
“Senin dinlenmen gerek Ayşem, lütfen odana git.”
“Hocam, ben iyiyim. Şimdi izin verirseniz işimi yapmak istiyorum.” Ayşem babasının itiraz etmesine fırsat bırakmadan gözüne kestirdiği ilk hastaya doğru ilerlemişti. Hastanın başındaki asistan doktora dönerek “Yardım edebileceğim bir şey bar mı?” diye sorduğunda doktor başını kısa bir süre kaldırarak genç kıza bakmış sonrada hemen işine dönmüştü.
“Alanınız nedir?”
“Ben ebeyim,” diyen genç kız sanki yanlış bir şey söylemiş gibi adamın yüzünü buruşturmasını izlemişti.
“Bir ebe ne yapabilir ki, gölge etme başka bir şey istemem.” Ayşem aldığı cevapla kaşlarını çatarak adama bakmıştı.
“Sizi annenizden doğurtmuş ya!” Ayşem’in ters cevabıyla hızla kıza dönen adam kızın sinirle arkasını dönüp gittiğini görünce kaşlarını çatmıştı. Olanları uzaktan izleyen Cesur ise işe yeni alınan asistan doktorun tavrından hiç hoşlanmamıştı. Söz konusu bu davranışın kızına olması durumu değildi. Ona göre kim olursa olsun bir diğerinin mesleğini küçümseyerek konuşamazdı.
“Ayşem Hanım bana yardım eder misiniz?” Serdar kızın sinirli bir şekilde acil kapısına yöneldiğini görünce ona seslenmişti. Ayşem Serdar’ın sesini duyunca ona dönerken genç adamın hamile bir kanını muayene ettiğini görünce hızla onun yanına gitmişti.
“Buyurun hocam nasıl yardımcı olabilirim?” serdar kadının elini bırakmayan küçük çocuğu göstererek konuşmuştu.
“Şu küçük adama yiyecek bir şeyler ısmarlayarak yardım edebilirsin. Bu şekilde annesini daha rahat iyileştirebiliriz değil mi?” Çocuk Serdar’ın sesiyle omzunu silkerken Serdar genç kıza yaklaşarak kulağına eğilip sessizce konuşmuştu.
“Çocuğun buradan çıkarılması gerek Ayşem, annesini acil doğuma almam gerek.” Ayşem başını olumlu anlamda sallarken yanından ayrılmak üzere olan kızın kolunu tutan Serdar genç kızın kendisine bakmasını sağlamıştı.
“Sen iyi misin?” Serdar oldukça endişeli bir şekilde Ayşem’e bakıyordu. Ayşem adamın endişesi karşısında gülümseyerek başını sallamıştı.
“Çok iyiyim hocam, merak etmeyin.”
“İyi ol Ayşem, sana üzülmek yakışmıyor!” Ayşem adamın sözlerini sindiremeden Serdar hızla hastasına yönelmişti. Genç kız adamın arkasından yutkunarak bakarken gözleri korkmuş olan çocuğa takıldı. Yanına yaklaşarak çocuğun önüne diz çöken genç kız çocuğun boştaki elini kavrayarak kendisine bakmasını sağlamıştı.
“Adın ne senin küçük kahraman?”
“Kahraman!” Ayşem çocuğun verdiği cevapla gülümsemişti.
“Adın Kahraman mı?” çocuk hızla başını sallarken Ayşem devam etmişti. “Annenin iyi olmasını istiyor musun?”
“İstiyorum…” diyen çocuğun yanağını okşayarak hafif gülümsedi kız.
“O zaman bırakalım da bu doktor abi anneni de kardeşini de kurtarsın.”
“Ama onun elini bırakırsam gider ki!” dediğinde Ayşem neredeyse ağlayacaktı.
“Söz veriyorum küçük adam, annen seni bırakmayacak. Ama şimdi sen onu tutmaya çalışırsan doktor amcan ona yardımcı olamaz.” Dediğinde çocuk hemen annesinin elini bırakmıştı. Serdar kaşlarını çatarak kıza bakmış ve konuşmuştu.
“Amca olacak kadar yaşlı mıyım? Bana Serdar abi de Kahraman!” Ayşem gözlerini devirirken Serdar onun bu hareketini görerek konuşmuştu.
“Gözlerini devirdiğini görüyorum. Bunu sonra konuşacağız küçük Hanım, şimdi kahramanımıza bir şeyler yedir ki annesi uyandığında oğlunu güçlü görsün.” Ayşem küçük çocuğun elini tutarak onu acilden uzaklaştırmıştı. Genç kız arada çocuğu inceleyerek bir yarası olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
“Senin bir yerin acıyor mu Kahraman?” çocuk başını iki yana sallayarak “Hayır” dedi. Ayşem acile kısa bir göz gezdirirken Serkan ile göz göze gelince hemen başını çevirmişti. Hala onunla aynı ortamda olduğuna inanamıyordu. Serkan’ı etrafında görmekten hoşlanmasa da iş ile özel hayatını birbirine karıştıracak değildi. Hem bu konuda babasına güven sonsuzdu.
“Baban da arabada mıydı?” Ayşem çocuğu konuştururken çocuk birde hüzünlenmişti.
“Benim babam yok ki?” genç kız çocuğun cevabıyla üzülmüştü. Babası yoksa annesi nasıl hamile kalmıştı? Ayşem’in aklında birçok soru birikirken kantinden tost yaptırarak çocukla birlikte boş masalardan birine yerleşmişti.
“Peki size kim bakıyor? Annen hasta oldu ya ona birinin bakması lazım arayabileceğimiz kimse var mı?” Çocuk başını sallayarak kızı cevaplamıştı.
“Dedem var, babaannem var,” genç kız derin bir nefes alarak çocuğun tostunu yemesini izlemişti. Sonrada aileye ulaşmaya karar verdi.
***
Genç adam oldukça endişeli bir şekilde odasında dolanırken abisini bekliyordu. Telefonda söylediklerine inanamamıştı. Derin bir nefes alırken odasının kapısı bir kez tıklatılarak açılmış ve içeriye güzel gülümsemesiyle Çisil girmişti. Asaf beklediği kişiyi göremeyince yüzünü asarken Çisil kaşlarını çatarak çıkışmıştı.
“Ne oldu Asaf Bey beni gördüğüne pek sevinmedin galiba?” Asaf kıza yaklaşarak gözlerinin içine odaklanmıştı.
“Seni her zaman yanımda görmek istiyorum güzelim ama şuanda abimi bekliyordum. Geçikdiği için endişeliyim.”
“Neden, Erhan abinin bir sorunu mu var?” Asaf başını bilmiyorum diyerek iki yana sallamıştı.
“İnan ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Urfa’ya dönmeye karar verdi ve biz kardeşleri olarak bunu istemiyoruz.”
“Neden, orası sizin memleketiniz değil mi? hem annenlerde orada bildiğim kadarıyla.”
“Bilmediğin şeyler var Çisil, abimin oraya dönmesi demek hayatının tamamen değişmesi demektir.” Çisil gerçekten genç adamın ne söylediğini anlamamıştı.
“Bana anlatmadığın bir şey mi var?” Asaf kızla yan yana oturarak derin bir nefes almıştı. Çisil’in ellerini avuçlarının arasına alarak gözlerine baktı.
“Biz sandığın gibi kalabalık bir aile değiliz sadece Çisil, ailem tahmin edemeyeceğin kadar kalabalık bir aşirete sahip!” Çisil ‘aşiret’ sözünü duyunca gerilmişti.
“Aşiret derken? Bildiğimiz aşiret tarzı aşiret mi?” Asap yüzünü asarak başını sallamıştı.
“Kanunların söz geçiremediği törelerin olduğu bildiğimiz aşiret. Babam ailenin en büyük oğlu olduğu için aşiretin başında o vardı. Şimdi ise artık aşireti yönetecek kadar sağlığı iyi değil. Abim babamın yerini almak için Urfa’ya dönecek. Aşiretin başına geçecek.”
“İyide Erhan abi tanıdığım kadarıyla oldukça iyi biri, adaletlide. Belki de ailenin başına onun geçmesi güzel olur. Şu saçma törelerin uygulanmasına engel olur.”
“Değişim o kadar kolay değil Çisil, babam varken bazı şeyleri değiştirmeyi kolaylaştırdı ama diğer aşiret büyükleri babam bırakınca eski düzene geçmeye çalışabilir.” Çisil duyduklarından hoşlanmamıştı.
“Abin üstesinden gelecektir. Hem neden Erkan abin gitmiyor da Erhan abin gidiyor?” Çisil’in sorusuyla genç adam gerilmişti.
“Erkan abim asabidir, aşiretin altından girer üstünden çıkar ki yengem Menekşe’nin de ondan aşağı kalır yanı yok. Hem ailenin en büyüğü Erhan abim.” Çisil anladım der gibi başını sallamıştı. Odanın kapısı hızla açıldığında Asaf abisinin görünce hemen yerinden kalkmıştı.
“Neredesin sen, telefonda söylediklerinde neydi öyle?” Erhan Çisil’i görünce gülümseyerek onu selamlamıştı.
“Merhaba gelin Hanım nasılsın?”
“İyiyim abi ama daha gelininiz olmadım.” Erhan kızın sözlerine gülerek kardeşine bakmıştı.
“Bu kız senin hakkından gelecek, bakalım bize yaptıklarını ona yapabilecek misin?”
“Abi konumuz bu mu şimdi?” diye çıkışan Asaf ortamın gerilmesine neden olmuştu.
“Aslında Çisil’in de burada olması daha iyi ona danışmam gereken şeyler vardı.” Asaf gergin bir şekilde abisine bakarak nefesini dışarıya vermişti.
“Tabi abi bana ne danışacaksın ki?” Çisil az önce kalktığı yere otururken Erhan da tam karşısına geçerek yüzünde ki gülümsemeyi silip oldukça ciddi bir ifade takınmıştı.
“Ablan ne zaman ayrıldı?” Çisil gelen alakasız soruyla duraksamıştı.
“Ablam mı neden bunu soruyorsun?”
“Sen soruma cevap ver. Ablan kocasından neden ayrıldı?” Asaf şaşkınlıkla abisine bakarken Çisil yutkunarak cevap vermişti. “
“Soner hastanede satın alma müdürüydü. Hastaneyi dolandırdı ayrıca abimi öldürmesi için adam tuttu.” Son sözleri genç kızın canını yakmıştı. Abisine yapılan saldırılardan birinin tam ortasında kalmıştı ve Asaf sayesinde hayatta kalmıştı.
“Bana o adamın tam adını ve ailesi hakkında bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum.” Çisil kaşlarını çatarak genç adama bakarken dayanamayarak sormuştu.
“Bunları neden soruyorsun abi?”
“Nedenini sonra açıklarım sen dediğimi yap Çisil. Bu çok önemli!” dediğinde Çisil Soner hakkında bildiği her şeyi genç adama anlatmıştı. Asaf abisinin neyin peşinde olduğunu anlamaya çalışırken Çisil hastası olduğu için oradan ayrılmıştı. Yalnız kalan iki adam karşılıklı otururken Asaf dayanamayarak sormuştu.
“Neler oluyor abi, neden Çisem ablanın kocasını araştırıyorsun? Hem sen ne zamandan beri Çisem ablayı tanıyorsun?” Erhan geriye doğru yaslanarak kardeşine bakmıştı. gözünün önüne oğluna sıkıca sarılmış bir şekilde korkuyla etrafına bakınan genç kadın gelince dişlerini sıkmıştı.
“Bu gün tesadüfen karşılaştık. Narin Çisem hanıma çok bağlandı. Bu gün yanına bir adam geldi sanırım kocasının bir akrabasıydı ve kadın tehdit etti. Bebeğiyle!” dediğinde Asaf’ın kaşları çatılmıştı. Genç adam yerinden kalkarken hemen telefonuna sarılmıştı.
“Kimi arıyorsun?”
“Suat bu olayı araştıran polis. Onunla konuşmam gerek!”
“Telefonu kapat Asaf, bu konuyu ben halledeceğim. Ayrıca polisin bir şey yapacağını sanmıyorum. Farkında değiller ama Soner denilen adamın ailesi hiç tekin bir aile değil. Adamın gözlerinden bu belli oluyordu.”
“Peki şimdi ne olacak? Çisem zaten yeterince darbe aldı birde bebeğiyle tehdit edilmesi onu mahveder.”
“Ben halledeceğim ama bana destek olman gerek.”
“Nasıl?” Erhan kardeşinin sorusuna imalı bir kaş kaldırmayla cevap vermişti.
“O da bende kalsın. Ama önce ana kraliçeyle konuşmak için gitmem gerek.” Asaf annesinin bu durumla ne alakası olduğunu anlayamamıştı. Asaf abisi odadan çıkacakken arkasından seslenmişti.
“Annemler iki gün içinde buraya gelecek, unuttun mu Çisil’i istemeye gideceğiz.” Erhan kardeşinin sözleri ile duraksamıştı. Bu durum genç adamın aklından tamamen çıkmıştı.
“O zaman evde görüşürüz.” Adam çıkıp giderken arkada aklı karışmış bir adam bırakmıştı.
****
Hayat her insanı en çok acıttığı yerden vuruyordu. Belki de hayat sadece olan bir şekilde akıyor ama insanlar acımasız olduğu için en çok değer verdiğimiz şeylerden ya da zayıflıklarımızdan üzerimize oyun kuruyordu. Genç kadın aynı bu şekilde hissederken karşısında perişan bir halde duran genç kadına üzülerek bakmıştı.
“Artık sakin olmalısın Çisem, bu kadar düşünme.”
“Nasıl düşünmeyeyim Aylin abla, adam beni Ayaz ile tehdit etti.” Aylin Ayşem’in saldırısından beri büyük evde Cesur’un ailesinin yanında kalıyordu. Çisem korkmuş bir şekilde eve girerken genç kadın endişeyle ona doğru ilerlemiş ve kadının kucağında ki bebeği almıştı.
“Cesur’a ya da Servet amcaya anlatman gerek.” Çisem başını iki yana sallayarak “Yapamam,” dedi. “
“Ne demek yapamam, bu tek başına baş edebileceğin bir durum değil anlamıyor musun?” Aylin genç kadına kızarken Çisem gözyaşlarına boğulmuştu.
“Anlamıyorsun Aylin abla onlara artık sorun oluşturmak istemiyorum. Bu benim meselem.” Dediğinde Aylin kaşlarını daha ada çatmıştı.
“Aile arasında böyle bir şey söz konusu değil Çisem, bir daha duymayayım. Hadi abine anlatmadın ne yapacaksın bir başına?”
“Burada gideceğim.” Çisem’in cevabıyla Aylin hızla oturduğu yerden kalkmıştı. ,
“Aklını mı kaçırdın ne demek gideceğim? Nereye gideceksin?”
“Bilmiyorum ama Soner ve ailesinin beni bulamayacağı bir yere gideceğim.” Aylin sıkıntıyla nefesini verirken genç kadının yanına oturarak ellerini kavramıştı.
“Bak güzelim yeni doğum yaptın ve başına kötü olaylar geldi. Sakin bir şekilde düşünemiyorsun bu yüzden ani kararlar verme. Biliyorsun Cesur gittiği günden beri ailen hep yarım kaldı. Şimdi o geldi sen gitmekten bahsediyorsun. Annen baban buna dayanamaz.” Çisem üzgün bir şekilde bakışlarını kaçırmıştı. Ne söyleyeceğini nasıl davranacağını bilmiyordu. Sıkıntıyla nefes alırken yatağın ortasında küçücük kalmış bir şekilde uyuyan bebeğine bakmıştı.
“Onun için yapmak zorundayım. Burada kalamam.”
“O zaman ailenle konuş ve onların desteğiyle git nereye gideceksen.” Çisem kadının sözleriyle duraksamıştı. Aylin ablası haklıydı ve özellikle annesi ile konuşması gerekiyordu. Babasına açık olamasa da annesi babasını ikna edebilirdi. Aylin ile biraz daha sohbet ettikten sonra genç kadının telefonu çalınca izin isteyerek Çisem’in yanından ayrılmıştı.
Genç kadın çalan telefonunun ekranına baktığında arayan kişinin adını okuyunca bile çıldırmış gibi atan kalbini sakinleştirmek için bir elini kalbinin üzerine koyarak telefona cevap vermişti.
“Efendim?”
“Güzelim ne yapıyorsun?”
“Çisem ile sohbet ediyorduk,” diye cevap veren genç kadın adamın sevgi sözlerine hala alışamamıştı. Cesur ile evleneceğine hala inanamıyordu.
“Çisem nasıl, birkaç gündür iyi görünmüyordu. Onunla konuşamadım bir sorunu yok değil mi?” Aylin Cesur’un sorusu ile duraksamıştı. Ona anlatabilirdi ama abi kardeş arasına girmek istemiyordu.
“Onunla konuşman daha doğru olur Cesur bu sizin aranızda.”
“Bir sorun var yani?” diye soran genç adam endişelenmişti.
“Onunla en yakın zamanda konuşursan daha iyi olacak Cesur, sadece bunu söyleyebilirim.”
“Anladım canım, neyse ben seni neden aradım. Akşama yemeğe çıkalım mı?”
“Hastanede yoğun değil misin?” Aylin sorusunu sorarken bile akşama giyeceği elbiseyi düşünmeye başlamıştı.
“Bu gün oldukça yoğun geçti ama seni özledim. Biraz mola vermek bana da iyi gelecek.” Cesur’un sözleriyle genç kadın heyecanlanmıştı. Bu kadar kısa sürede kendisini özlediğini söylemesi burulan kalbinin kırıklığına iyi geliyordu.
“Peki nereye gideceğiz? Ona göre hazırlanayım.”
“Spor giyin güzelim, elbise sakın giyme!” diye uyarıda bulunan genç adam göremese de genç kadın kaşlarını çatmıştı.
“Neden elbise giymiyorum?”
“Havalar iyice soğudu Aylin, düğünden önce hasta olmanı istemiyorum.” Aylin adamı onaylarken genç adam sevgiyle “Seni çok seviyorum,” diyerek kadının bir şey söylemesini beklemeden telefonu kapatmıştı. Aylin elindeki telefona hülyalı bir şekilde bakarken Ayşem Hanım genç kadını uzaktan izleyerek gülümsemişti. İçinden şükürler eden yaşlı kadın Aylin’in mutluluğu ile mutlu olmuştu.
***
“Yemek yedin mi?” Serdar yeni doğan bebekleri izleyen genç kızın yanına gelerek sormuştu. Ayşe kulağının dibinde konuşan genç adamla ürkerek geri çekilirken Serdar mahcup bir şekilde kıza bakarak konuştu.
“Özür dilerim ben korkutmak istemedim.”
“Sorun değil, dalmışım. Annenin durumu nasıl oldu?”
“Anne iyi bebek erken doğduğu için güveze alındı.” Ayşem başını sallayarak yeninden bebeklere dönmüştü.
“Çok masumlar değil mi? dünyadan bir haber öylece yatıyorlar.”
“Sende masumsun Ayşem,” genç kız adamın sözleri ile ona dönerken Serdar kıza bakmak yerine bakışlarını bebeklere dikmişti.
“Bu aralar çok farklı davranıyorsunuz hocam?”
“Öyle mi ne gibi?” Ayşem omzunu silkeleyerek cevap vermişti.
“Bilmem bana öyle geliyor sanki. Babam ile Aylin abla eleneceği için bana yakın davranıyor olma ihtimaliniz ne kadar?” Serdar kızı sorusuyla kaşlarını atmıştı. Ayşem de böyle bir izlenim bırakmış olabileceği düşüncesinden bile hoşlanmamıştı.
“Saçmalama Ayşem, bu olayın sana yakın davranmamla ne alakası var?” Serdar’ın ani çıkışı genç kızın geri adım atmasına neden olmuştu.
“Ben özür dilerim sizi kırmak istememiştim.” Genç kız bakışlarını kaçırarak önüne bağladığı ellerine odaklanmıştı. Serdar kısa bir süre genç kızı izledikten sonra yutkunarak bakışlarını kaçırdı.
“Anlaşılan sana olan yakın davranışlarım seni rahatsız etti, bundan sonra daha mesafeli olacağıma emin olabilirsiniz. Size iyi günler Ayşem Hanım!” diyerek hızla oradan uzaklaşan adamın arkasından genç kız şaşkınlıkla bakmıştı. Ne olmuştu şimdi de Serdar bu kadar ciddileşmişti? Ayşem panikle adamın arkasından gitmek isterken, birden kendini durdurmuştu. Neden onun kırılmasını bu kadar kafasına takıyordu ki? Genç kız başını iki yana sallayarak personelin üzerini değiştirdiği odaya giderek üzerini değiştirmişti. Babasına eve geçtiğine dair mesaj atarak çıkışa yöneldiği sırada “Ayşem Hanım,” diye kendisine seslenen adamla duraksadı.
“Bir sorun mu vardı Serkan Bey?” Ayşem dişlerinin arasından konuşurken yanlarından geçen personele hafif baş sallamasıyla selam vermişti.
“Mesai bitti Ayşem hala resmi mi konuşacaksın benimle.”
“Ne bekliyorsun acaba, mesai bitmesi umurumda değil. Biz seninle yakın değiliz.” Genç kız adama ters bir şekilde cevap verirken çıkışa doğru hızlı adımlarla gelen adamı görünce yutkunmuştu. Serdar yanlarında duraksamadan hızla kapıdan çıkıp giderken Ayşem’in gözleri dolmuştu. İlk kez genç adam kendisini görmezden gelmişti. Yanında ki adama bakmadan hızla kapıya yöneldiğinde ne Serkan’ın kendisine seslenmesini duyuyordu ne de onları izleyen diğer çalışanların farkındaydı. Dışarı çıkar çıkmaz yoldan çevirdiği taksiye binerek evin adresini vermişti. Geriye yaslandığında yine Serdar’ın kendisini görmezden gelişini düşünüyordu. Kısa süren yolculukta eve ulaştığında taksiye ücretini vererek hızla eve doğru ilerlemişti. Kapıdan içeriye girdiğinde kendisine bakan babaannesine “Yorgunum babaanne biraz dinleneceğim,” diyerek yanından geçerken yaşlı kadın şüpheyle torununun arkasından bakarken Aylin yanına gelerek sormuştu.
“Ayşem mi geldi?” Ayşem Hanım genç kadını onaylarken Aylin kadının üzgün olduğunu görünce duraksamıştı.
“Bir sorun mu Ayşem anne?” diye sorduğunda kadın üzgün gözlerini genç kadına çevirmişti.
“Ayşem’in morali bozuktu. Yorgunum dedi ama sanki canı bir şeye sıkılmış gibiydi. Benimle konuşmak istemedi!” diyen kadına sarılarak gülümsemişti Aylin.
“Belki sadece yorgundur anne, üzerine gitmeyelim.”
“Bilmiyorum onu öyle görünce, gözlerini benden kaçırdı kızım, ağlamıştı sanki.” Aylin kadının sözleri ile meraklanmıştı.
“Tamam sen salona geç anne ben Ayşem’e bakarım.”
“Allah senden razı olsun kızım, çok teşekkür ederim,” diyerek Aylin’in yüzünü okşamıştı. Onun bu hareketi genç kadının içini sıcacık etmişti. Yaşlı kadın her zaman onun yanında olmuştu ancak Cesur ile nişanlandıklarından beri üzerinde ki anne şefkati daha bir artmıştı sanki. Kendi kızlarından ayırmıyordu onu. Aylin kadını salona gönderirken kendisi derin bir nefes alarak merdivene yönelmişti. Merdivenleri ağır bir şekilde çıkarken aklına kardeşi gelmişti. Kardeşini gün içinde görmemişti ve hiç konuşmamıştı. Ayşem’in odasının kapısına geldiğinde kapıyı tıklatıp beklemeye başlamıştı. Aylin içeriden ses gelmeyince kapıyı aralayarak içeriye girmişti. Aylin yatağında uzanmış kıza kısa bir bakış atarken Ayşem kapıya arkası dönük bir şekilde gelenin yaşlı kadın olduğunu düşünerek “Babaanne yorgunum sadece,” dedi. Aylin kızın yanına yaklaşıp yatağın boş kısmına oturup sırtını başlığa yaslamıştı.
“Canını bu kadar sıkanı öğrenebilir miyim Ayşem?” Ayşem genç kadının sesini duyunca hemen doğrulmuştu. Islak gözlerini genç kadına çevirdiğinde Aylin dayanamayarak kızı kollarının arasına çekmişti.
“Neden ıslandı güzel gözlerin, ağlama hiç bir şey ağlamaya değmez.” Aylin kızı göğsüne yaslarken Ayşem daha da ağlamaya başlamıştı.
“Bilmiyorum, ama ağlamak istiyorum.”
“Hastanede bir şey mi oldu Ayşem?” genç kız kadının sorusunu duymazdan gelerek iyice başını kadının göğsüne yaslayarak “Uyuyana kadar yanımda yatar mısın?” diye sordu. Aylin yatağın içine kayarak kızın isteğini yerine getirirken soru sormaktan vazgeçmişti. Ayşem kadının sıcaklığında uykuya dalarken Aylin düşüncelere dalmıştı. Ne kadar zaman geçtiğinin farkında olmayan genç kadın kapının açılmasıyla bakışlarını kapıya yöneltmişti.
“Cesur, saat kaç?” Aylin kenardaki telefonu alarak ekranına bakmıştı. Genç adam kızına kısa bir bakış atarken sevdiği kadınla kızını bu şekilde yakın görmek onu mutlu ediyordu.
“Ayşem neden ağladı?” Aylin adamın bunu nereden anladığını anlamak için genç kızın yüzüne bakarken şaşırmıştı. Ayşem’in yanakları kıp kırmızı olmuştu.
“Bu kadar şaşırma kızım asla yalan söyleyemez ve ağladığını saklayamaz. Yalan söylediğinde de ağladığında da kıp kırmızı olur.” Aylin ister istemez genç kız için üzülmüştü. Ne kadar onaylamasa da bazen genç bir kızın babasına anlatamayacağı durumlar olabiliyordu.
“Bilmiyorum hastanede bir şey olmuş olmalı.” Cesur kızının genç kadına ahtapot gibi sarıldığını görünce yüzünü asmıştı.
“Bir gün kızımı kıskanacağım aklıma gelmezdi. Daha ben sana böyle sarılamadım.” Aylin adamın asılan yüzüne gülerken yavaşça kızı uyandırmadan yataktan kalkmıştı.
“Geç kaldık değil mi ben daha hazırlanmadım.” Aylin üzgün bir şekilde adama konuşurken Cesur başını iki yana sallamıştı.
“Bu akşam evde yiyelim mi Aylin, kızımın yanında olmak istiyorum.” Aylin yatakta uyuyan genç kıza kısa bir bakış atıp başını sallamıştı.
“Bende Serdar ile hiç konuşmadım bu gün onu aramalıyım.”
“Gelmedi mi buraya?” Cesur kadının sözlerine şaşırmıştı. Hastanede öğrendiğine göre erken çıkmıştı.
“Hayır gelmedi, hastanede değil miydi?” Cesur başını iki yana sallarken Aylin kaşlarını çattı. Telefonunu alarak genç adamdan izin isteyip kendisine verilen odaya geçmişti. Serdar’ın ezbere bildiği numarasını tuşlayarak karşı tarafta cevap beklerken kulağına dolan yüksek müzik sesiyle yüzünü buruşturmuştu.
“Serdar neredesin?” Aylin direk sorarken kardeşinin nefes nefese cevap vermesiyle kaşlarını çatmıştı.
“Bir şey mi oldu abla?”
“Erken çıkmışsın ama beni görmeye gelmedin? Neredesin Serdar, ablandan daha önemli ne yapıyorsun?”
“Abla spor salonundayım…” Aylin kardeşinin sözleri ile duraksamıştı. Serdar spor salonuna gittiyse kesin canı sıkkındı. Kaşlarını çatarak düşünmeye başlayan genç kadın “Ayşem’in ağlamasının seninle bir ilgisi var mı Serdar?” diye sormuştu. Genç adamın yutkunma sesi Aylin’e kadar gelirken Aylin kardeşinden şüphelenmeye başlamıştı.
“Ayşem’in ağlaması neden benimle ilgili olsun abla, ben ondan önce çıktım hastaneden.”
“Bilmiyorum Serdar, kız geldiğinden beri odasından çıkmadı. Yüzü ağlamaktan kıp kırmızı oldu. Eğer seninle alakası varsa elimden çekeceğin var.” Serdar ablasının sözlerinden hoşlanmamıştı. Ayşem’in neden o kadar üzüldüğünü anlamazken dilinden dökülenlere engel olamamıştı.
“Bana hesap soracağınıza eski sevgilisine sorun. Ben çıkarken onunla birlikteydi!” Serdar’ın telefonu kapatmasıyla duraksamıştı. İlk kez kardeşini bu kadar sert bir şekilde konuşurken duyuyordu.
“Neler dönüyor yine?” Aylin çıkmaza girerken Cesur’a ne diyeceğini düşünüyordu. Bu durum hiç hoşuna gitmemişti.
****
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen beni yorumlarınızdan mahrum bırakmayın!
NOT: LÜTFEN BÖLÜMÜ OKUDUKTAN SONRA SADECE TEK REKLAMA TIKLAYIN. BİRDEN FAZLA REKLAMA TIKLAMAYIN! TEŞEKKÜR EDERİM!
36. BÖLÜM <<<<<<<——->>>>>> 38. BÖLÜM
Küçük kahraman annesinin ve kardeşinin kahramanı☺️ umarım mutlu bir hayatları olur . Annesi iki çocukla hayatta zorlanacaktır of üzüldüm birden .
Erhan ,Soner ve ailesinin hakkından gelecek belli oldu. Çişemle asaf ve çisilden önce evlencekler gibi
Emeğine sağlık Yazarcigim harikaydi❤️ Erhan Soner ve ailesini halledecek ha 😀 ❤️ Çisem ve Erhan harika olacak . Ah Ayşem ve Serdar bir konusamadilar ya birbirlerini anlamıyorlar bir 🙁 Kahraman ve annesine üzüldüm babası da yokmuş mutlu olurlar umarım 🙂
Yine yanlış anlamalar emeğine sağlık canım
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
Çok güzel bir bölümdü yazarcim ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık
Harika bir bölüm olmuş , bence Erhan ve Çişem birbirleri için biçilmiş kaftan çok güzel olacaklar.Bu Ayşem ve Serdarın ali ne olacak böyle neden daha açık olmuyorlar birbirlerine o yüzden böyle yanlıs anlama kurbanı oluyorlar umarım duygularını ikiside çabuk farkeder emeğinize sağlık
[…] 37. BÖLÜM <<<<<——>>>>> […]
Ayşem ağlama Serdar kıskandı.
[…] Cesur 37. Bölüm […]