Keyifli okumalar arkadaşlar….
****
Genç kadın aceleci bir şekilde arabaya binerek yola koyulurken geç kalmamak için elinden geleni yapıyordu. Bu gün oldukça önemli bir gündü ve ona güvenenleri yarı yolda bırakmamak için elinden geleni yapacaktı. Nefes nefese arabadan inerek koştur koştur terziye girerken hızını ayarlayamadığı için terzinin kapısı sert bir şekilde açılmıştı.
“Biraz yavaş be i zoi mou…” genç kadın mahcup bir şekilde kadına bakarak konuşmuştu.
“Özür dilerim madam ama işim oldukça acil. Bu akşam sözümüz var ve bu elbisenin hemen tamir olması gerekiyor.” Kadın kaşlarını çatarak karşısında ki kadına bakmıştı. onu uzun zamandır tanıyordu ve elindeki pakete kısa bir göz atarak sordu.
“Söz kimin senin mi?”
“Hayır görümcemin sözü olacak. Bir kaza oldu ve eteği yırtıldı.”
“Sende bana getirdin öyle mi?” Aylin üzgün bir şekilde başını sallarken kadına cevap vermişti.
“Senden daha iyi bir terzi tanımıyorum madam. Lütfen beni mahcup etmeyin. Hem beğenilirse bundan sonra sana müşteri çekerler.” Kadın kıza bir süre düşündükten sonra sıkıntıyla elindeki işi bırakarak kızın elindeki paketi almıştı. Koyu kırmızı arkadan uzun önden kıza fakir kol elbiseyi gören kadın elbiseyi alıcı gözle incelemişti.
“Zevk sahibi bir görümcen varmış. Hem söyle bakalım hayatım sen ne zara sözlendin. Hani bekliyordun.” Aylin kadının sözleri ile utanmıştı. Yanakları kızarırken gözlerini kaçırarak “Beklediğim geldi madam,” dedi. Kadın şaşkınlıkla Aylin’e bakarken “Senin beklediğin evli değil miydi Aylin, nasıl geldi.” Diye sorarken Aylin yüzünü buruşturmuştu. Cesur’un bir zamanlar evli olduğu gerçeği yeniden önüne gelirken içi acımıştı. Belki hiçbir zaman unutmayacaktı ama geçmişin geleceklerini etkilemesine de izin vermeyecekti.
“Öyleydi ama eşi vefat etmiş.””
“Ah be kuzum, kader yine sizi bir araya getirdi desene.” Aylin başını sallayarak cevap verdi.
“Haklısın madam. Ee ne diyorsun elbiseyi düzeltebilecek misin?” kadın başını sallayarak direk arkadaki uzun kuyruğu kesip atmıştı.
“Ne yaptın madam kız elbiseyi arka kuyruğu için almıştı.”
“Sen benim işime karışma hayatım. Hadi sen git iki saat sonra gelip alırsın,” dediğinde Aylin duraksamıştı.
“İki saat mi? küçük bir parça için iki saat mi bekleyeceğiz?” Aylin ne söyleyeceğini bilememişti. Sıkıntıyla nefes alırken madam genç kadına dönerek “Akşama değil mi bu söz? Daha saat bir şimdiden mi başlayacak bu kız hazırlanmaya?” Aylin saatine bakarak başını sallamıştı.
“Saat üçte gelir alırım madam. Sana güveniyorum yüzümü kara çıkarma lütfen.”
“Hadi kuzum hadi beni yalnız bırak. Elbise eskisinden daha güzel olacak.” Aylin terziden çıkarken kararsız bir şekilde nereye gideceğini düşünüyordu. Uzun zamandır hastaneye gitmediğini düşünerek Cesur’u ve kardeşini görmek için hastaneye gitmeye karar vermişti. Önce Cesur’un sekreterini arayarak ameliyatta olup olmadığını öğrenmişti. Genç adamın yönetim katında olduğunu öğrenince sevinerek yola çıktı. Yirmi dakika sonra hastaneden içeriye girdiğinde oldukça heyecanlıydı. Onu görenler selam verirken ilk önce kardeşini görmeye karar verdi. Serdar’ın doğumda olduğunu öğrenince güvenliğe giderek asansörün kilidini açmasını isteyerek yönetim katına çıkmıştı.
Ağır adımlarla sessiz koridorda ilerlerken ayağındaki topuklu ayakkabının çıkardığı ses kulağına yankılanıyordu. Uzun zamandır bulunmadığı koridorun kısa sürede bile yaşadığı değişiklik hemen belli oluyordu. Duvardaki abartı tabloların yerini daha tıbbı tablolar almıştı. Bazı duvarların rengi beyazdan maviye döndürülmüştü. Yönetim katı daha ferah ve iç açıcı bir ortam olmuştu.
“Aylin Hanım hoş geldiniz?” Cesur’un sekreteri genç kadını karşılarken Aylin ona gülümseyerek cevap vermişti.
“Hoş buldum Selda, Cesur odasında mı?”
“Odasında Aylin Hanım girebilirsiniz.”
“Teşekkür ederim Selda, kolay gelsin.” Selda yerine otururken Aylin Cesur’un odasının kapısını iki kez tıklatarak içeri girmişti. Genç adam dalgın bir şekilde masasının üzerinde ki dosyaları inceliyordu.
“Müsait misin?” genç adam Aylin’in sesini duyunca hızla başını kaldırmıştı.
“Aylin, hoş geldin.” Cesur yerinden kalkarak genç kadının yanağını öperken birlikte ikili koltuğa geçmişlerdi.
“Seni meşgul etmiyorum değil mi?” Aylin’in sorusuyla Cesur geriye yaslanarak kadını da kendine çekmişti. Aylin başını genç adamın omzuna yaslayarak iç çekmişti. Bazen hala rüyada olduğunu düşünüyordu.
“Geldiğin iyi oldu sabahtan beri mola vermemiştim.”
“Ne yani öğle yemeği yemedin mi?” Aylin kaşlarını çatarak adama bakıyordu.
“Unutmuşum hayatım. Poliklinik, ameliyatlardı derken dosyalar birikmişti. Bu gün yarısını halledeyim dedim.”
“Bu şekilde devam edemezsin Cesur, ya bir yönetici al ya da sadece yöneticilik yap. Gerçi sen doktorluk yapmadan duramazsın.”
“Bende düşünüyordum. Belki yönetimi Ayşem’e bırakırım.”
“Ayşem mi?” Aylin şaşkınlıkla genç adama bakmıştı. Ayşem henüz çok gençti ve hiçbir tecrübesi yoktu. Bunca sorumluluk ona fazla gelirdi.
“Evet, bu dönem mezun oluyor nasıl olsa.”
“Ama tıp okumak istediğini söylemişti.” Cesur yüzünü asarak kadını onayladı.
“Ve bu konuda oldukça kararlı!”
“Neden yüzünü astın? Tıp okumasını istemiyor musun?” kadının sorusu adamın sessizleşmesine neden olmuştu.
“Açık konuşmak gerekirse tekrar stres altına girmesini istemiyorum. Ayşem özgün eğitimde özellikle sınav zamanı çok stresli oluyor ve zayıflıyor. Ebelik okurken yaşadığı stresin daha fazlasını tıp okurken yaşayacak.”
Anladım sen kızına kıyamıyorsun. Ama başarılı olursa senin gibi iyi bir doktor olacaktır.”
“Benden bile iyi olacağına eminim.” Aylin tek kaşını kaldırarak adama bakmıştı.
“Bundan pek emin olamadım. Ne de olsa değişik bir zekaya sahip olan ben değilim.” Cesur kadının sözlerine gülerken başını iki yana sallamıştı. Cesur’un deha denecek bir zekaya sahip olması her zaman ikili arasında espri konusu olmuştu.
“Ayşem’in de benden aşağı kalmadığını sana söylemek isterim.” Aylin iyice yerinde doğrularak adama dönmüştü.
“Hadi canım, o da mı?” Cesur başını sallayarak gülmüştü.
“Neyse ki tüm iyi özelliklerini benden aldı.” Aylin adamın çocukça sözlerine gülerek yeniden başını omzuna yasladı.
“Bu böyle olmaz hadi gidip aç karnını doyuralım. Madem ara verdin bana bir kahve ısmarla. Fazla vaktim yok nasıl olsa.”
“Nasıl, nereye gideceksin?”
“Unuttun mu bu akşam Çisil’in sözü kesilecek?” Cesur kısa bir duraksamanın ardından kadına gülümsemişti.
“Orası kesin değil. Daha kızı vermedik.”
“Hadi ama Ayşem anne ve Servet baba kızını çoktan verdi. Tamamen formalite bir gece olacak.” Cesur kahkaha atarak ayağa kalkmıştı. Anne ve babası Çisil’i evlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Özellikle Asaf ve ailesiyle iyi anlaşan ailesi bu evlilik için el ele vermiş hiçbir şeyi genç kadına bırakmamıştı.
“Söz akşama güzelim neden erkenden gideceksin ki?”
“Çisil’in elbisesi yırtıldı benim bir tanıdığa götürdüm. Saat üçte alacağım.” Cesur kolundaki saate bakarak yüzünü asmıştı.
“Kırk beş dakikamız var.”
“Yarım saat hayatım. Daha bunun yolu var.” Cesur iyice yüzünü asarak Aylin’in elinden tutup odadan çıkmıştı. Sekreterine dönerek “Selda ben çıkıyorum arayan olursa not al beni rahatsız etme,” dedi. Genç kız hızla başını sallayarak “Peki Cesur Bey,” diyene kadar ikili asansöre binmişti.
“Bana ne ısmarlıyorsun?”
“Kantinde ne varsa onu canım,” Aylin verdiği cevaba gülerken yanlarından geçen çalışanlar onlara selam verip duruyordu. İkili kantine girdiklerinde Aylin hemen boş masa bakınmıştı. İlerde kendine kahve alan kardeşinin bir yere öfkeli gözlerle baktığını görünce merak edip başını çevirerek kime öfkeyle baktığını görünce kaşlarını kaldırmıştı. Ayşem karşısında oldukça hoş bir gençle oturmuş bir şeyler içiyordu.
“Ne bekliyorsun Aylin?” hala ayakta dikili olan genç kadın yanına gelen adamın sorusuyla Ayşem’i göstererek sormuştu.
“Ayşem’in yanında ki genç kim?” Cesur kızının oturduğu masaya bakarak gülümsemişti.
“Deniz o, Ayşem’in okuldan arkadaşı. Burada görüşeceklerini bilmiyordum. Gel bir selam verelim.” Cesur keyifli bir şekilde kızının masasına giderek Ayşem’in başından öpüp karşısında ki genç adama bakmıştı.
“Hoş geldin Deniz seni burada görmek ne güzel.” Deniz şaşkınlıkla Cesur’a bakarak hızla yerinden kalkmıştı.
“Cesur abi sen burada ne arıyorsun?” Deniz’in sorusuyla Cesur kızına bakmıştı. Anlaşılan kızı arkadaşına onun hakkında bir şey söylememişti.
“Burada çalışıyorum Deniz,” diyen adamla Aylin gülmemek için kendisini tuttu.
“Öyle mi çok sevindim. Cesur’un üzerinde ki doktor önlüğünü gören Deniz oldukça aklı karışmış görünüyordu. Ayşem arkadaşının daha fazla zor durumda kalmaması için araya girdi.
“Deniz, babam bu hastanede doktor. Kendisi gelen cerrah,” dediğinde Deniz daha da şaşırmıştı. okul zamanında kaç kez Ayşem’in evine misafirliğe gitmişti ama babasının doktor olduğunu bilmiyordu.
“Ben bilmiyordum.”
“Biraz karışık bir mesele, ben sana sonra anlatırım.” Ayşem’in sözleriyle Cesur sandalyeyi çekmeden önce yanında ki kadını göstererek “Seni müstakbel karımla tanıştırayım. Aylin bu genç adam Deniz, Ayşem’in en yakın arkadaşlarından.”
“Öyle mi memnun oldum,” diyen kadın elini uzatırken Deniz kadının elini sıkarak tebrik etmişti.
“Çok sevindim Cesur amca, seni tekrar görmek çok güzel.”
“Bundan sonra sık sık görüşeceksiniz nasıl olsa.” Ayşem’in sözleri ile Cesur genç kıza bakmıştı.
“Hayırdır kızım?”
“Benden boşalan pozisyonu Deniz’e teklif ettim. Az önce iş görüşmesinden çıktı. Referansları iyi kabul edilir sanıyorum. Hem biliyorsun kendisi okulu derece ile bitirdi.” Cesur kızının alttan alttan kendisine mesaj verdiğini hissedebiliyordu.
“Elbette kadromuza katılmasına çok seviniriz. Dediğin gibi senin pozisyon açık.”
“Ama yetkili kişi beni kabul etmeyebilir. Nede olsa çoğu hastane erkek ebe işe almıyor.”
“Biz o hastanelerden değiliz değil mi baba?” Cesur başını sallarken araya Aylin girmişti.
“Anlayamıyorum, erkek kadın doğumcuya hiç tereddüt etmeden giden hastalar erkek ebe görünce hemen söyleniyor. Çok saçma değil mi?”
“Öyle Aylin abla ama onların ‘doktor’ diye unvanları var. Bu yüzden her şey.”
“Yine de çok saçma.”
“Saçma olan nedir ablacım?” Serdar gurubu uzaktan izlemeye daha fazla dayanamayarak merakına yenik düşüp yanlarına gitmişti. Kardeşinin sesini duyan Aylin ona dönerken gülümseyerek cevap vermişti.
“Erkek kadın doğumcuya ses çıkarmayanların erkek ebeye burun kıvırması.” Serdar kendisine taş atıldığını düşünerek cevap vermişti.
“Hatırlatırım ablacım, bende mesleğe ilk başladığımda oldukça zor zamanlar geçirdim. Başarılarım sayesinde tercih edilen bir doktor oldum.”
“Siz Serdar beysiniz değil mi? Seminerinize katılmıştım.” Serdar genç adama kısa bir bakış atarak başını sallamıştı. Deniz’in davranışlarında bir yapmacıklık arıyor ama bulamıyordu. Genç adam konuşmalarında ve tavırlarında oldukça içten ve samimiydi.
“Nasılsın Ayşem, hastaneye gelmeyeceğini söylemiştin.”
“Öyle ama zorunluluktan geldim.” Serdar başını sallayarak sormuştu.
“Bu zorunluluğun nedenini öğrenebilir miyim?”
“Size arkadaşımı tanıştırayım hocam, Deniz benim okuldan arkadaşım ve sizin yeni ebeniz.” Serdar tek kaşını kaldırarak genç kıza bakmıştı.
“Öyle mi? hayırlı olsun ne diyelim. Sen kesin hastaneyi bıraktın öyle mi?”
“Benim okuluma odaklanmam gerek.” Serdar imalı bir şekilde gülümseyerek sormuştu.
“Tıbbı kazanacağına bu kadar çok inanman ne iyi. Sınava iki aylık bir zaman kaldı. Yapabilecek misin?” Ayşem adamın sözlerine sinirlense de belli etmemeye çalışmıştı. Tabi onu iyi tanıyan babası hariç kimse de anlamamıştı.
“Siz benim için endişelenmeyin. Ben kazanacağıma inanıyorum.”
“Öyle mi?” Serdar kızın üzerine giderken cesur hemen araya girmişti.
“Ne dersin Serdar iddiaya girelim mi?” Serdar merakla genç adama bakarken Aylin başını iki yana sallamıştı.
“Ne iddiası?”
“Ayşem tıbbı kazanırsa ablanla evlendiğimizde bizimle yaşayacaksın.” Serdar kaşlarını çatarak hızla itiraz etmişti.
“Olmaz öyle şey!” Aylin şaşkınlıkla Cesur’a bakarken ondan böyle bir teklif beklemediği için ne söyleyeceğini bilememişti. Onlar evlendiğinde Serdar tek başına kalacaktı.
“Neden? Ne yapacaksın bir başına o evde?” Cesur’un sorusuyla Serdar umursamaz bir şekilde omzunu silkmişti.
“Yalnız kalacağımı nereden biliyorsun? Belki siz evlendikten sonra bende kendime uygun birini bulup evlenirim.”
“Kabul etmiyor musun?” Böyle bir teklifi kabul edemem.” Ayşem babası ile genç adamın atışmasını sessizce dinliyordu. Deniz eğilerek genç kıza “Bunların alıp veremediği nedir?” diye sessizce sormuştu.
“Bilmiyorum ama babamın bir bildiği olduğunu düşünüyorum.” Deniz kıza eğilerek “Cesur amca hiç değişmemiş. Hala eskisi gibi şakacı,” dediğinde Ayşem gülümsemişti. Bu gülümseme Serdar’ın dikkatinden kaçmamıştı. İçini kaplayan öfkeyi saklamaya çalışıyordu.
“Ne oldu Serdar, az önce Ayşem’in okulu kazanmasından şüphe duyuyordun.”
“O başka bu başka.” Serdar’ın cevabı ile Cesur omzunu silkmişti.
“Sen emin değilsin ben eminim kızımdan. Kazanırsam isteğimi söyledim. Sen kazanırsan benden bir istekte bulunacaksın.”
“Ne olursa mı?” Serdar’ın bakışları istem dışı Ayşem’e takılmıştı. Cesur genç adamın kızına olan bakışlarına karşılık hafif gülümsemişti. Ama bu gülümsemeyi kimse görmemişti.
“Ne olursa, kazanırsan istediğini yapacağım.” Serdar gaza gelerek adamla iddiaya girmişti.
“Kazanırsan kabul sizinle yaşayacağım. Ama evlenene kadar,” dediğinde Ayşem farkında olmadan nefesini tutmuştu. Karşısındaki iki adam onun üzerinden iddiaya girmişti. Bu kez sinirini dışa vurmuştu.
“Size inanamıyorum, resmen üzerime iddiaya girdiniz.” Ayşem’in sert sesiyle ikili ona dönmüştü. Cesur kızının bakışlarından kırıldığını anlayabiliyordu.
“Ayşem…”
“Sana inanamıyorum baba, istediğin şeyi almak için beni kullandın.” Ayşem Serdar’a dönerek devam etmişti. “Ya sen, senin üzerimde neye iddiaya girdiğini bile bilmiyorum.”
“Ayşem ben…”
“Mümkünse bir süre gözüme görünmeyin.” Ayşem hızlı adımlarla oradan uzaklaşırken gözleri dolu dolu olmuştu. Biri başarısız olacağına inandığı için iddiaya girmeyi kabul ederken babası sırf yeni karısı mutlu olsun diye kızının üzerine iddia kurmuştu.
“Ayşem, kızım…” Cesur genç kızın arkasından giderken Ayşem yoldan geçen ilk taksiye atlayarak oradan ayrılmıştı. Cesur yaptığı şeyin yeni farkına varıyordu. Kızının gözünün önünde onun üzerine iddiaya girmişti. Gözlerini kapatarak alnını ovuştururken ona seslenen kadına dönmüştü.
“Ayşem gitti mi?”
“Gitti, beni dinlemedi bile. Kızımın kalbini kırdım Aylin. Gözündeki hayal kırıklığını görmeliydin.”
“Yapmamalıydın Cesur, Ayşem bizi ona tercih ettiğini düşünüyordur.” Cesur gözlerini büyütürken yutkunmadan edememişti.
“Öyle bir şey mümkün mü? O benim kızım, kızımı kimseyle mukayese edemem. İkinize beslediğim sevgi tamamen farklı.”
“Bunu sen biliyorsun, ben biliyorum. Ayşem çelişkiye düştü Cesur, onunla konuşmalısın.”
“Şimdi gidersem her şey daha da kötü olur. Onu tanıyorum.”
“Gitmezsen de haklı olduğunu düşünecek.” Cesur kararsız bir şekilde kadına bakarken sıkıntıyla nefesini dışarı vermişti. Odasından arabasının anahtarını alarak eve doğru sürmeye başlamıştı. Akşam isteme vardı ve o kızının kalbini kırmıştı. Kısa sürede eve gelerek arabasını park alanına bırakarak anahtarıyla eve girdi. Oldukça hareketli olan evde akşam için hummalı bir çalışma vardı.
“Ayşem odasında?” çalışan kadına sorarken kadın elindeki tabakları masanın üzerine bırakarak adama döndü.
“Geldiğini görmedim Cesur Bey,” Cesur aldığı cevapla merdivenlere yönelerek hızla kızının odasına gitmişti.
“Ayşem ben…” diyerek odaya girdiğinde odada kimsenin olmadığını görünce odada ki banyonun kapısını tıklatmıştı. “Kızım içerde misin?” cevap alamayan genç adam kapıyı açıp içeri baktığında banyonu da boş olduğunu görünce odadan çıkmıştı. Annesinin odasına gidip geldiğini bildirerek “Ayşem geldi mi anne?” diye sordu.
“Yok oğlum gelmedi daha…” Cesur aldığı cevaptan hoşlanmamıştı. Telefonunu çıkararak kızını aramış ama telefonun kapalı olduğuna dair sesi duyunca endişelenmeye başlamıştı. Kızına ulaşamıyordu.
“Ne oldu Cesur neden yüzün asıldı?” yaşlı kadının sorusuyla genç adam annesine dönmüştü.
“Ben büyük bir hata yaptım anne, kızımın kalbini kırdım.” Ayşem Hanım kaşlarını çatarak oğluna bakmıştı.
“Ne yaptın?”
“Ne yaptığım önemli değil anne, kızıma ulaşamıyorum.” Ayşem Hanım oğluna kısa bir bakış atarak kendi telefonundan torununu aramaya başlamıştı. Telefonun kapalı olduğunu anladığında oğluna ters bir bakış atarak kocasını aramıştı. İkinci çalıştan sonra konuşan kadın oğlunun dikkatini çekmişti.
“Servet Ayşem yok, senin tanıdığın kişiler vardır bir sorsan torunum nerede bulsalar.”
“…”
“Senin yanında mı çok şükür!” diyerek rahat bir nefes almıştı.
“Ayşem babamla birlikte mi?” Ayşem Hanım başını sallarken Cesur rahat bir nefes almıştı.
“Akşama misafir var Servet, kızı al eve gel.” Yaşlı kadın telefonu kapatırken evin zilinin çalmasıyla odadan çıkıp gelen kişiyi karşılamaya gitmişti.
“Hoş geldin Aylin, geç kızım içeri.”
“Kıyafeti getirdim Çisil odasında mı?”
“Kuaför geldi, odasında hazırlanıyor.” Ayşem Hanım genç kadına yol verirken Aylin elindeki paketle merdivene yönelmişti. Cesur genç kadının yanına gelmesiyle duraksamıştı.
“Ayşem ile konuştun mu?”
“Eve gelmedi, babamla dışarıda.” Aylin başını sallayarak Çisil’in odasına yönelmişti. Akşam hareketli geçecekti anlaşılan.
****
Yorum yaparsanız sevinirim.
BİR DE TANITIM VİDEOLARI İÇİN YOUTUBE KANALINA BEKLİYORUM.
39. BÖLÜM <<<<<<——>>>>> 41. BÖLÜM
[…] 38. BÖLÜM <<<<<<—–>>>>> 40. BÖLÜM […]
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
Emeğine sağlık nice güzel bölümlere inşllh:)
Yaa bütün hikayelerin bana neden kısa gelmeye başladı anlamadım :)) Galiba su gibi akıp gidiyor ne ara hikaye bitti anlamıyorum :)) Yine çooookk güzel bir bölümdü ellerine sağlık.
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ay Ayşem ve Serdar arası düzeleceğine daha da batıyor ya 🙁 Cesur ve Serdar Ayşemin önünde iddiaya girmekle hata yaptilar
Aceba cesurun 41 ini erken görürmüyüz diye hergün kontrol eden ben
Cesur ve Serdar ın yaptığı olmadı.
Sanırım bu hata kötü oldu hen cwsur için hemde serdar için zaten araları iyi deģildi nasıl düzelecekler bilemedim .Güzel bir bölümdü emeğinize sağlık
Yazık oldu Seyhana Aslı az kalsın dul kalıyordu Mwhmwt bey Nazlı hanımın hikayesinide ayrıca çok merak ediyorum .Emeģinize sağlık.
[…] 40. BÖLÜM <<<<<—–>>>> […]