Gelincik Çiçeği 59. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Normalde bu akşam bölüm yayınlamayacaktım. Ancak elimde yarımda olsa bir bölüm vardı. Biliyorsunuz iki bölüm içinde final verecektim. Son iki bölüm oldukça uzun olacaktı ama evdeki hesap çarşıya uymadı maalesef. Hafta sonu finallerim var. Bu yüzden istediğim uzunlukta bir bölüm olmadı ama önceki bölümler kadar olduğunu söyleyebilirim. Cesur’un yeni bölümü bu hafta gelmeyecek, haftaya iki bölüm yayınlamayı planlıyorum. Umarım bu bölümü seversiniz. Lütfen sınavım için dua edin. Bitireyim şu okulu. Keyifli okumalar!

****

Genç adam korkuyla karısını kucağına alarak hızla odadan çıkmışlardı. Diğer hocalardan biri de Cenk’e kapıları açarak yardımcı oluyordu. Alya’yı arabasına bindirerek hızla üniversitenin tıp fakültesine doğru ilerlemeye başlamıştı.

“Alya, hayatım kendine gel, beni korkutma.” Kızdan tepki alamayınca Cenk daha hızlı arabayı kullanmaya başlamıştı. Telefonu çalmaya başladığında Cenk endişeyle arayan kişiye bakmıştı. Aras’ın aradığını görünce hızla cevap verdi.

“Arya’ya bir şey mi oldu?” Cenk hızla sorarken karşı tarafta bir sessizlik oluşmuştu.

“Buraya gelseniz iyi olur Cenk.”

“Alya kardeşinin adını sayıklayarak bayıldı. Söyle bana Aras, Arya iyi mi?” genç adam biliyordu ki Arya’ya bir şey olursa karısı mahvolurdu.

“Acil doğuma alındı, bekliyoruz şuanda. Alya’nın yanında olması ona iyi gelecektir.” Cenk üzgün bir şekilde adama cevap vermişti.

“Henüz erken değil mi Aras, bebekler iyi olacak mı?” Aras’ın acı dolu sesi genç adamın kulağına ulaşmıştı.

“Bilmiyorum Cenk, onların iyi olması için dua etmekten başka elimden bir şey gelmiyor. Henüz yedi aylıklardı Cenk, ne yapacağımı bilmiyorum.”

“Dua et Aras, Arya ve ikizler iyi olacaktır.”

“İnşallah. Gelebilecek misiniz?”

“İlk uçakla orada olacağız Allah’a emanet olun.” Cenk telefonu kapatarak geldiği fakültenin önüne arabasını park etmişti. Karısını kucağına alarak acil servisten içeriye girerken oldukça endişeliydi.

“Karım bayıldı, lütfen yardım edin.” Görevliler genç kadının adamın kollarından sedyeye yatırırken acil müdahale bölümüne girmişlerdi. Cenk dışarıda kalırken hemen eve haber verdi. Olanları onlara anlatarak Trabzon’a gideceklerini haber verirken Deniz Hanım da onlarla gelmek istemiş ancak Cenk şimdilik gelmesine gerek olmadığını bildirerek Cemile’yle kalmasına ikna etmişti.

“Karım nasıl?” doktorun acilin kapısından çıkmasıyla Cenk hemen önüne geçmişti.

“Karınız strese bağlı bir baygınlık geçirdi. Kan şekeri düşmüş bu yüzden takviye serum verdik. Serum bitince gidebilirsiniz.”

“Kendine geldi mi?” Cenk’in merakla sormasıyla doktor başını iki yana sallamıştı.

“Yarım saate kendine gelir merak etmeyin. Şuanda dinlenmesi onun için daha iyi olacak.”

“Bakın Doktor Bey, karım kötü bir haber aldığı için baygınlık geçirdi. Bizim şehir dışına gitmemiz gerekiyor. Ailevi bir konu söz konusu…”

“Anlıyorum ancak şuanda yapabileceğim bir şey yok. Serum bitsin gidersiniz.”

“Yanına girebilir miyim?” doktor genç adama izin verirken Cenk hemen kapıdan içeriye girmişti. Bir yandan genç kızın elini tutuyor, diğer yandan da Serdar ile konuşuyordu.

“Arya’dan haber var mı?” genç adama sorarken Serdar sıkıntıyla cevap vermişti.

“Hala ameliyatta, doktor henüz bir şey söylemedi.” Cenk üzgün bir şekilde yatakta uyuyan kıza bakarken ne yapacağını bilmiyordu.

“Bir haber alırsanız bana da haber edin. Biz Alya ile ilk uçakla geleceğiz.”

“Alya nasıl?” Cenk genç adamın sorusuyla gözlerini yummuştu. Kızın abisine diğer kardeşinin de hastanede olduğunu nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.

“Baygınlık geçirdi. Arya’nın acısını hissediyor Serdar.” Karşıdan birkaç onay cümlesi duyduktan sonra telefonu kapatan genç adam Alya’nın sayıklayarak kendine gelmeye başlamasıyla yerinde doğrulmuştu.

“Alya, hayatım buradayım.”

“Arya?” Ayla gözlerini araladığında ağlamaya başlamıştı. Hıçkırarak ağlarken Cenk karısını kendine çekerek sıkıca sarıldı.

“Sakin ol canım, Arya iyi olacak.”

“Ona bir şey oldu Cenk, hissediyorum. Şuramda acısı var,” derken göğsüne vurmaya başlamıştı.

“Arya doğuma alındı, serumun bitsin hemen gideceğiz.” Genç kız kolunda ki seruma bakarken üzgün bir şekilde Cenk’e dönmüştü.

“İyi olacak değil mi?”

“Merak etme Allah’ın izniyle iyi olacaklar.” Alya başını geriye yaslarken gözlerini kapatmıştı. Şuanda müthiş bir baş ağrısı vardı. Gözlerini kapatarak bu ağrının geçmesini diliyordu.

“İyi misin?” Cenk endişeyle ona bakarken genç kız gözlerini aralayarak ıslak bakışlarıyla kocasına bakmıştı.

“Başım ağrıyor, Arya’nın iyi olduğunu duymadan iyi olamam.” Cenk buruk bir şekilde genç kıza bakarken Serumun bitmek üzere olduğunu görünce hemşireye haber vermişti. Baş ağrısı ile Alya’ya ilaç verilirken Cenk kızın yataktan kalkmasına yardım etmişti. Hastaneden ayrılarak arabaya bindiklerinde Cenk hiç beklemeden İstanbul’a doğru yola koyulmuştu. Alya yolda giderken yetişebilecekleri ilk uçakta bilet ayırırken Cenk kızın havaalanına kadar dinlenmesini istemişti. Alya itiraz edecek durumda değildi. Araba seri bir şekilde yolda ilerlerken Cenk’in telefonu çalmıştı. Genç kız hemen genç adama bakarken Cenk endişeli kıza telefonunu uzatarak cevap vermesini istemişti.

“Abi, Arya nasıl?”

“Ameliyattan çıktı. Bebekler güveze alındı Arya da önlem amaçlı yoğun bakımda.”

“Yoğun bakım mı? Benden bir şey saklamıyorsun değil mi abi?” dediğinde kızı sesi ağlamaklı çıkmıştı.

“Senden bir şey saklasam sen hissetmez misin Alya? Arya ile arandaki bağa da mı inanmıyorsun?” Alya abisinin sorusuyla susmuştu. Arya’ya bir şey olsa hissederdi. İçi rahattı ama bu endişelenmesine engel olmuyordu.

“Biz yoldayız geliyoruz. Bir şey olursa beni mutlaka arayın.” Serdar telefonu kapattığında Alya kocasının telefonunu ona uzatmıştı.

“Çıktı mı ameliyattan?” Cenk’in sorusunu başını sallayarak cevaplamıştı.

“Evet, bebekler güvezde. Arya’yı da yoğun bakımda tutuyorlarmış.” Alya’nın sesi titrerken genç adam uzanarak karısının elini tutmuştu. İki saat sora havaalanından içeriye girdiklerinde valizleri olmadığı için hızla yolda internetten bilet check in yaptıkları için direk uçağın biniş kapısına doğru ilerlemişlerdi. Kapıdan geçerek uçağa doğru ilerlediklerinde Cenk annesine yola çıktıklarına dair bilgi veriyordu. Deniz Hanım üzgün bir şekilde Alya ile de konuştuktan sonra yerine geçen ikili son olarak Serdar’a uçağa bindiklerine dair mesaj atıp telefonu kapatmıştı.

“Sakin ol Alya, sen güçlü olacaksın ki Arya’ya güç vereceksin.”

“Elimde değil Cenk, Arya’yı görmeden sakinleşebileceğimi sanmıyorum. Umarım ikizler iyidir.” Alya’nın yüzünde ikizleri düşününce buruk bir gülümseme oluşmuştu. Tamı tamına seksen dakikalık bir yolculuğun saniyesini saydıktan sonra uçak piste indiğinde valizleri olmadığı için hızla havaalanının çıkış kapısına ilerlemişlerdi. Taksi için etrafına bakınırlarken “Alya!” diye seslenen kişiyi görünce genç kız hızla koşarak Selim abisine sarılmıştı. Genç kız ağlarken Selim kardeşinin sırtını ovalayarak sakinleşmesini istemişti.

“Arya nasıl oldu?”

“Doktor iyi olduğunu söyledi. Kan kaybı fazla olduğu için kan veriyorlar hala.”

“Kan mı?” Alya yutkunurken Cenk’e selam veren genç adam ikilinin arabaya binmesiyle hızla hastaneye doğru yola çıkmışlardı. Neyse ki fakülte çok uzak değildi onlara. On dakika sonra hastanenin içinde hızlı adımlarla ilerlediklerinde yoğun bakımın önünde oturmuş kafasını ellerinin arasına alan adamı görünce duraksamıştı. Anne ve babası da oradaydı ancak genç kızın gözüne perişan haldeki eniştesi takılmıştı. Tüm ailesi oradaydı ve endişeyle bekliyordu.

“Enişte?” Aras genç kızın sesini duyunca hızla başını kaldırmıştı. Genç adamın gözleri kıpkırmızı olmuştu.

“Alya,” genç kız hızlı adımlarla adamın yanına ulaşırken Cenk anne ve babasının yanına gidip ‘geçmiş olsun’ dilemişti.

“Nasıl oldu? Doğuma daha çok vardı?” Aras gözleri ıslak bir şekilde başını iki yana sallamıştı. Her şey çok güzeldi. Sabah ezanından sonra Arya’nın acı çığlığıyla uyanmıştı. Karısının gözleri kan gölüne dönen yatağa takılmış sonrada birden kendinden geçmişti.

“Bilmiyorum, Alya. Akşam hiçbir şeyi yoktu. Sabah ezanında birden çığlık attı. Her yer kan olmuştu Alya, ne yapacağımı şaşırdım.” Alya üzgün bir şekilde eniştesine bakarken adamın kolunu sıvazlayarak hafif gülümsemişti.

“İyi olacak, benim diğer yarım güçlüdür. Bebekler nasıl?” Aras bebeklerin sorulmasıyla gülümsemişti. Gülümsemesinde her duyguyu barındırıyordu sanki. Sevinç, üzüntü ve korku…

“Minicikler, ciğerleri tam gelişemediği için güvezde kalacaklar. Doktor durumlarının stabil olduğunu söyledi. Şimdilik hayatı tehlikeleri yokmuş ama belli de olmaz dediler.”

“O nasıl oluyor?”

“Bilmiyorum, doktoru anlayacak durumda değildim.” Alya anlayışla adama bakarken Cenk de karısının yanına gelerek Aras’a “Geçmiş olsun abi,” dedi. Aras genç adama sarılarak teselli ararken tüm aile adamın çaresizliğine üzülmüştü.

“Az kalsın onları kaybediyordum.”

“Allah korumuş abi, öyle deme. Ne gelirse ondan değil mi?” Aras başını sallarken Alya dayanamayarak sormuştu.

“Yeğenlerimi görebilir miyim?” Aras kızın sorusuna gülümseyerek başını sallamıştı.

“Yeni doğan ünitesine giderseniz size gösterirler.”

“Sen gelmiyor musun?” Aras başını iki yana sallamıştı.

“Arya’dan iyi bir haber almadan buradan ayrılamam.” Alya anne ve babasına dönerek hızlı adımlarla onlara yaklaşarak sıkıca sarılmıştı. Emine Hanım kızına sıkıca sarılırken ağlamaya başlamıştı. Yaşlı kadın da çok korkmuştu. Kızına bir şey olacak diye ölüp ölüp dirilmişti.

“Annem sen böyle yaparsan bizi kim toparlayacak?”

“Elimde mi kızım, kardeşini öyle kanlar içinde görünce aklım gitti. Hoş geldin,” diyen kadın damadına dönerek düzeltmişti. “… geldiniz,” diye.

“Hoş buldum annem, çok hoş buldum. Şimdi yeğenlerimi bir göreyim değil mi? ailenin ikinci nesil ikizleri nasıl olsa.” Alya ailesini neşelendirmeyi başarırken babasının yanağını öperek hafif gülümsemişti. Cenk, Alya, Serdar ve Selim yeni doğan ünitesine giderken oldukça heyecanlıydı.

“İkizlerden biri erkekti, diğerinin cinsiyeti ne?”

“İkisi de erkek Alya, şansına küs.” Alya abisine ters bir şekilde bakarken Selim gülmüştü.

“Ne var canım, daha Gülşen’in bebeği var. Belki o kız olur.”

“İnşallah,” diyen Serdar herkesi güldürmüştü. Genç adamın kız çocuklarına olan aşkını bilmeyen yoktu. Yeğeni Eda’yı ne kadar sevdiğini herkes biliyordu. Arya ile Aras’ı evlenmesiyle Ecem’de Serdar’ın gözdesi olmuştu. Hep birlikte bebeklerin bulunduğu bölüme geldiklerinde içerde ki görevliye yeğenlerini göreceklerini söylediklerinde kadın hemen ikizlerin bulunduğu güvezi göstermişti. Cama biraz uzak olsalar da minicik bedenlerinde ki kabloları görmek Alya’nın içini acıtmıştı.

“Güzellerim benim, ne kadar minikler.” Serdar kolunu kardeşinin omzuna atarken Selim de diğer tarafına geçerek genç kızı aralarına almışlardı.

“İşimiz çok bu ikisiyle. Sizin gibi olacaklar.” Alya abisinin sözleriyle kıkırdarken Cenk merakla ona bakıyordu.

“Bu ikisi küçükken bize çok çektirdi. Bir birinin kopyası iki kızla büyümek gerçekten fena bir şey.” Alya gülerken Serdar da ona takılmıştı.

“O değil de küçükken benim yüzümü yeşile boyayan hangisiydi hala öğrenemedim,” dediğinde Cenk gülerek karısına bakmıştı.

“Ne önemi var abi, aradan kaç yıl geçmiş.”

“Öyle söyleme, hanginiz olduğunu bilmediğim için ceza da veremedim.” Alya gülerken bebeklerden biri onlara doğru dönmüştü. İkizler aynı güveze koyulmuştu. Bir süre bebekleri izledikten sonra yoğun bakım bölümüne gitmişlerdi. Hemşire ailesini çok kalabalık olduğu için uyarıyordu.

“Alya kim?” hemşire sorarken genç kız hızla öne çıkmıştı. Alya’yı gören kadın şaşırırken Alya kadının neden şaşırdığını anlayarak “Benim,” demişti.

“Şey, hasta sizi görmek istiyordu.”

“Karım kendine geldi mi?” Aras hızla araya girerken hemşire başını sallayarak genç adamı onaylamıştı.

“Evet, Alya hanımı görmek istiyor.” Aras genç kıza bakarken Alya o gözlerde hayal kırıklığı görmemek için bakamamıştı Aras’a.

“İçeri girebilir miyim?”

“Doktor beş dakika müsaade etti. Normalde eşini alırız böyle bir durumda ama hasta sizi görmek istedi.” Alya mahcup bir şekilde Aras’a dönerken genç adamın beklediğinin aksine kendisine gülümseyerek bakması karşısında rahatlamıştı.

“Enişte,” dediğinde Aras başını sallayarak konuşmuştu.

“Git Alya, Arya’nın sana benden daha çok ihtiyacı var.” Alya buruk bir şekilde gülümseyerek hazırlanmak için hemşireyle gitmişti. Sürgülü kapıdan içeriye girerken oldukça heyecanlıydı.

“Kardeşim ne kadar kalacak burada?”

“Ona doktor karar verecek, bizim bir şey söylememiz doğru olmaz.” Alya hazırlanarak Arya’nın olduğu bölüme girdiğinde ikizinin baygın bir şekilde kendisine bakmasıyla Alya gülümsemeye çakışmıştı.

“Diğer yarım,” diyerek kızın buz gibi elini tutarken nefesini vererek o eli ısıtmak istemişti.

“Bebeklerim nasıl Alya? Sen beni kandırmazsın. Gözünden anlarım doğru söyleyip söylemediğini.” Alya yutkunarak ıslak gözleriyle ikizine bakmıştı.

“Minicikler Arya, ama çok güçlüler. Doktor toparlanmaları için güvezde kalmaları gerektiğini söyledi. Bir süre onları kucağımıza alamayacağız ama ikisi de iyi.”

“Aceleci bebeklerim. Çok korktum Alya, onlara bir şey olacak diye çok korktum.” Alya anlayışla ikizinin elini sıkarken başını sallamıştı.

“Çok acı çektin mi?” Alya’nın sorusuyla Arya bakılarını kaçırmıştı.

“Şimdi hissetmiyorum, onlar iyi ya ben her şeye dayanırım.” Alya yerinde doğrularak ikizinin alnını öpmüştü.

“Herkes dışarıda seni bekliyor. Eniştemin gözleri kıpkırmızı oldu. Çok korktu Arya, lütfen onlar için güçlü olmaya çalış. Bizimkiler perişan.”

“Onlara iyi olduğumu söyle Alya, sana inanırlar biliyorsun. Biraz sancım var sadece o da normal. İki çocuk aldılar benden,” dediğinde Alya istem dışı gülmüştü.

“Kendini toplasan iyi edersin iki afacan canına okuyacak.”

“İkisi de erkek değil mi?” Alya gülerek başını sallarken cevaplamıştı.

“Dayıları şimdiden önlem almaya başladı. Bizim yaptığımız gibi onları kandırmalarına müsaade etmeyeceklermiş.” Arya gülümserken canı acımıştı.

“Eminim bizi ayıramadıkları gibi onları da ayıramayacaklar. Ama biz ayırt ederiz değil mi Alya?”

“Elbette, ne de olsa tecrübeliyiz.” İkizler gülerken hemşire yanlarına gelerek Alya’nın dışarı çıkması gerektiğini söylemişti.

“Ne zaman normal odaya alınacak?”

“En azından bu gün yoğun bakımda kalması gerekiyor. Vücudu yorgun düştü. Normal odaya alırsak daha da yorulabilir.” Hemşire biten kan torbasını genç kadının kolundan çıkarırken serumuna ağrı kesici yaparak Alya ile birlikte yoğun bakımdan çıkmıştı.

“Nasıl?” Alya sürgülü kapıdan çıkarken Aras hemen önüne dikilmişti.

“Merak etme enişte, Arya çok iyi. Biraz sancısı var sadece o da normal. Dediğine göre iki tane bebek çıkarmışlar karnından.” Aras genç kızın sözlerine gülerken Alya ailesine dönerek konuşmuştu.

“Anne, baba burada kalmanıza gerek yok. bu gün yoğun bakımda tutulacak. Hem evde de yapılması gerekenler vardır. Siz eve geçin.”

“Kızım kalsaydık?” Emine Hanım itiraz ederken Alya annesinin elini tutup öpmüştü.

“Anne zaten bundan sonra çok yorulacaksın. Yarına kadar yapacak bir şey yok. Hem Arya’nın ihtiyaçları olacaktır. Sen benden daha iyi bilirsin, onları halledersin. Biz bir süre daha burada kalıp eve geleceğiz.” Kadını ikna ettikten sonra Aras da kendi ailesini göndermişti. Ecem’i de Selim’e vermişlerdi. Küçük kızı sadece Selim dayısı sakinleştirebilirdi. Hastanede Alya, Cenk, Aras ve Aras’ın kardeşi Akın kalmıştı. Alya’nın abileri diğerlerini eve bırakmak için hastaneden ayrılmıştı.

“Alya sende eve geçseydin, yol yorgunusunuz. Dilenirdiniz.”

“Biz iyiyiz enişte, sen kendine bak. Berbat görünüyorsun bende eve gidip bir duş alıp kendine gel. Arya seni böyle görmesin.” Aras kızı onaylarken Akın ve Zeynep hastanede bırakılarak toparlanmak için eve geçmişlerdi. Cenk bu sırada okulu arayarak durumu açıklamış ve birkaç gün izin almıştı.

“Bize gidelim Cenk, abimin kıyafetlerinden sana ayarlarız bir şeyler.” Alya kocasına dönerken genç adam sessizce ona bakmıştı. Karısının gözlerindeki hüznü görmek genç adama iyi gelmiyordu.

“İyisin değil mi? Arya senden güç alacak biliyorsun.”

“Elbette, Arya iyi oldukça ben daha iyi olacağım. Birkaç gün burada kalmam gerekecek. Okulu ne yapacağız?”

“Sen okulu merak etme, gerekirse Adnan hoca da konuşur okulla.” Alya başını olumlu anlamda sallarken evin önüne arabayı park ederek arabadan inmişlerdi.

“Annem çok korkmuştu, belli etmiyordu ama annemi hiç bu kadar korkmuş görmedim.” Alya’nın sözlerine genç adam üzgün bir şekilde gülümsemişti.

“Evlat bu Alya, acısı hiçbir şeye benzemez. Arya’ya bir şey olacağından korkmuştur.” Alya genç adamın gözlerinden geçen hüzünle üzülmüştü. Ona acısını hatırlattığı için kendine kızıyordu.

“Özür dilerim, ben acını tazelemek istememiştim.” Cenk başını iki yana sallayarak karısına baktı.

“Bu hatırlatabileceğin bir şey değil Alya, o acı her zaman orada olacak. Eğer doğsaydı şimdi ikinci yaşını dolduruyor olacaktı. Bazen düşünüyorum, acaba kız mıydı erkek miydi diye ama hiçbir cevap bulamıyorum.” Alya uzanarak genç adamın elini tutmuştu.

“Dünyada alacak nefesi yokmuş demek ki Cenk. Sebepler vardır ve ne kadar aklımız almak istemese de o sebepler sonumuzu belirliyor.” İkili daha fazla binanın dışında beklemeyerek eve doğru ilerlemişti. abileri evlenmiş olsa da hala evde kıyafetleri vardı. Evin zilini çalarak açılmasını bekleyen ikili kapıyı açan yengesiyle hafif gülümsemişti.

“Hoş geldiniz Alya, geçin içeriye.” Kapıyı onlara yengesi Esma açmıştı.

“Hoş bulduk yenge nasılsın?”

“Çok şükür canım, hadi geçin içeriye bende masayı hazırlıyordum.” Alya genç kadına gülümseyerek eve girmişti. Cenk’te karısının peşinden eve girerken salona geçen ikili yaşlı çifti dalgın bir şekilde otururken bulunca sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti.

“Ne bu haliniz anne, baba neden bu şekilde duruyorsunuz?” Alya’nın sesini duyan çift hızla başını kaldırırken Cenk selam vererek anne babasının elini öpmüştü.

“Hoş geldiniz evladım, sizde yol yorgunusunuz.”

“Hoş bulduk anne, biz iyiyiz sen bizi düşünme şimdi.” Emine Hanım başını sallarken Esma’nın çağırmasıyla masaya geçmişlerdi. İkili önce banyoda işlerini halletmiş sonrada yemek için masaya geçmişti. İlk kez bir yemekte bu kadar sessizlik olmuştu ailede. Küçük çocuklar bile ses çıkarmıyordu.

“Ecem nerede?” Alya’nın sorusuyla Esma genç kıza üzgün bakarak cevap vermişti.

“Ağlayınca susturamadık. Abinde dışarıya çıkarıp biraz dolaştıracak.”

“Anladım. Yenge abimin kıyafetlerinden Cenk’e verebilir misin? Acele ile gelince yanımıza bir şey almadık.”

“Yemekten sonra bakarız seninle.” Alya karnı aç olmamasına rağmen atıştırmaya çalışmıştı. Yaşlı adamın sessizliği genç kızın hoşuna gitmemişti.

“Baba neden yemiyorsun?”

“Hı…”

“Baba sen böyle yaparsan bizi kim toparlayacak. Lütfen, Arya da ikizlerde iyi durumda.”

“Ne bileyim kızım çok korktuk. Kızımı öyle kanlar içinde görünce aklım çıktı sandım.” Ahmet Bey başını eğip gözünden akan yaşı saklamaya çalışırken Alya dayanamayarak yerinden kalkıp babasının boynuna sarılmıştı.

“Yapma babam, dağımıza kar yağdırma. Bak iyi olacaklar. Yarın Arya normal odaya geçecek. Daha iyi olacak…” Cenk yaşlı adamı anlayabiliyordu. Üzgün bir şekilde ona bakarken karısının güçlü duruşuna hayran kalmıştı. Yemek yendikten sonra Alya genç adama kıyafet vererek duş almasını söylemişti. Kocası duş alırken o da yengesine mutfakta yardım etmeye başlamıştı.

“İyisiniz değil mi yenge, başka sorun yok. Babamı ilk kez böyle görüyorum.” Alya genç kadına bakarken Esma başını sallayıp onu onaylamıştı.

“Hepimiz çok korktuk Alya. Doktor kanamanın fazla olduğunu söyleyince acil kan aradık. Neyse ki abinle Akın’ın kanları uyuyordu.”

“Keşke bende burada olsaydım. Bende kan verirdim.” Seda odakta kaynayan çay suyunu demlerken Cenk mutfağa gelerek dışarıya çıkacağını söylemişti.

“Ben dışarıya çıkıyorum, almam gerekenler var Alya, senin istediğin bir şey var mı?”

“Yok Cenk, gelince hastaneye gideriz.” Genç adam Esma’ya dönerek ona da sormuştu.

“Yenge bir şeye ihtiyaç var mı? Çıkmışken alıp geleyim.”

“Yok Cenk, Selim zaten ne gerekirse almıştı.” Cenk evden ayrılırken Alya da anne babasının yanına geçmişti. Ananesi köyde olduğu için ona henüz haber verilip verilmediğini bilmiyordu.

“Ananeme haber verdiniz mi?”

“Serdar abin almaya gitti, gelince söyleyeceğiz. Biliyorsun tansiyonu var.” Bir süre sessizlik oluştuktan sonra Alya odasına geçerek Cenk gelene kadar uzanmak istemişti.

****

Genç kız hızlı adımlarla hastanenin koridorunda ilerlerken elindeki çantayı sıkı sıkıya kavramıştı. Cenk karısının peşinden onu takip ederken Alya’nın heyecanına gülümsemişti. Arya sabah erken saatte normal odaya alınmıştı ve Aras karısının isteği üzere Alya’dan birkaç kıyafet istemişti. Kendisi karısını kıyafet getirse de genç kadın yedek isteyince Aras’ın Alya’dan başka kimseyi aramak aklına gelmemişti.

“Alya, biraz yavaşlasan mı? Birine çarpacaksın.”

“Ne yapayım Cenk, biran önce diğer yarımı görmek istiyorum.” Aras’ın söylediği oda numarasını görünce kapalı kapının yanında durarak kısa bir an nefeslenmişti.

“Sen içeriye bak, Arya müsait olmayabilir.” Alya kocasını onaylayarak odanın kapısını tıklatmıştı. İçeriden Aras’ın “Gel,” diye seslendiğini duyun Alya heyecanla odaya girdi.

“Hoş geldin Alya,” diyen Aras karısının ağzına yemek doldurmakla meşguldü. Alya onların durumuna gülerken Arya ağzı dolu olduğu için güçlükle yutkunarak ikizine bakmıştı.

“Tek mi geldin, annemler yok mu?”

“Annemler birazdan gelir, Cenk ile geldim ben.”

“Cenk nerede?” Aras’ın sorusuyla genç kız kapıyı işaret etmişti.

“Müsait olmazsınız diye kapıda beklemek istedi.” Aras başını sallarken Alya dayanamayarak ikizine sarılmıştı. Arya dikişleri yüzünden fazla hareket edemiyordu.

“Nasılsın Arya, çok sancın var mı?” Arya kucağında ki yastığı hafif çekerek gülümsemişti.

“Çekemeyecek kadar bir ağrım yok çok şükür. Tek ağrım yüreğimde Alya, hala ikizleri görmedim.” Alya üzgün bir şekilde ikizine bakarken yeniden ona sarılmıştı.

“Üzülme Arya, şükredelim ki ikisi de hayatta. İnşallah sağlıklı bir şekilde buradan çıkacaklar.”

“İnşallah Alya, çok merak ediyorum onları. Doğduğunda onları göremedim.” Alya Aras’a bakarken Aras üzgün bir şekilde başını sallamıştı.

“Hemen güveze alındıkları için Arya hala bebekleri görmedi. Malum yoğun bakımdan yeni çıkardılar.” Alya eniştesine bakarak “Bize biraz izin verir misin enişte, Arya’yı hazırlayayım,” dediğinde Aras kaşlarını çatarak ona bakmıştı.

“Neye hazırlayacaksın?” Arya kocasının yüzünü asmasına hafif kıkırdamıştı. Alya elinde ki çantanın fermuarını açarak içinden yeni doğum yapan kadınların giydiği kıyafetlerden çıkarırken Arya bebe mavisi kıyafete hayranlıkla bakmıştı. Aras kıyafeti görünce karısı utanmasın diye “Ben bir Cenk’e bakayım,” diyerek odadan çıkmıştı. Alya ikizinin üzerini değiştirmekte ona yardımcı olarak başına kırmızı bir kurdele takmıştı. Saçlarını da geriye doğru tararken Arya iç çekerek ikizine bakmıştı.

“Bebeklerimi bu gün gördün mü Alya?” dediğinde Alya başını iki yana sallamıştı.

“Birlikte görürüz merak etme. Doktor ikisinin de iyi olduğunu söyledi, sadece gelişimlerini tamamlamaları için bir süre burada kalacaklar.”

“Ben onları burada bırakamam Alya, düşündükçe içim daralıyor.”

“Evde de seni bekleyen bir kızın var Arya, Ecem dün gece sürekli seni aradı.”

“Kızımı özledim,” diyen genç kadın duygusallığın dibine vurmaya başlamıştı. Birkaç dakika sonra aile üyeleri bir bir hastaneye damlarken Aras tekerlekli sandalyeyle odaya gelerek Arya’ya bakmıştı.

“Hazır mısın hayatım?”

“Neye?”

“Bizim yaramazları görmeye,” dediğinde Arya’nın gözleri parlamıştı. Yerinde kıpırdarken dikişlerinin acımasıyla hafif inlemişti.

“Sakin ol Arya, acele etmeye gerek yok.” arya o kadar heyecanlanmıştı ki kimseyi duyacak durumda değildi. Genç kadın kocasının onu kucaklayarak sandalyeye oturtmasıyla utanmıştı. Babası dahil tüm büyükleri oradaydı.

“Siz gelmiyor musunuz anne?” diye yaşlı kadına soran genç kadın Emine hanımın “Biz sonra da görürüz kızım, hadi git de bebeklerini gör,” demesiyle gözleri yaşarmıştı. Arya’nın arkasına geçerek tekerlekli sandalyeyi süren Aras, yavaş bir şekilde yeni doğan ünitesine doğru ilerlemeye başlamıştı. Hemen arkalarından ise Alya ve Cenk onları takip ediyordu.

“Çok heyecanlıyım,” diyen kadınla kocası eğilerek saçlarını öpmüştü.

“Bende hayatım, onları daha önce görsem de yine de heyecanlıyım.” Aras hemşireye bebeklerini görmek istediklerini söylerken hemşire anlayışla Arya’ya bakmıştı. Genç kadın oturduğu için içeride bebekleri göremiyordu. Aras onu yavaş bir şekilde yerinden kaldırırken Hemşire camın arkasından güvezin içinde ki ikizlerin yanına ulaşmıştı. Bebeklerden biri ağlıyordu. Diğeri ise sakince etrafı dinliyor gibiydi.

“Allah’ım bin şükür, Aras çok güzeller, çok minikler,” diyen Arya yanağından aşağı incilerini bırakmıştı.

“Öyleler ama çok güçlüler. Baksana nasılda ağlıyor…” bebeğinin ağlamasına sevinen tek anne olabilirdi o anda Arya, bu şekilde en azından birinin ciğerlerinin durumunun o kadar da kötü olmadığını anlamıştı. Karı koca hayranlıkla ikizlere bakarken Cenk ve Alya da hemen yanlarında aynı şekilde bebekleri izliyordu.

“Alya gördün mü? Ne kadar güzeller,” diyen Arya sevinçle ikizine bakmıştı.

“Aynı size benziyorlar,” diyen bu kez arkalarından gelen dayıları olmuştu. Adnan bebekleri görmeye gittiklerini öğrendiğinde hemen onların peşinden gelmişti.

“Dayıcım,” diyen arya Adnan’a sarılırken Adnan diğer kolunu açarak Alya’yı da davet etmişti.

“Siz de bu kadar küçüktünüz,” diyen adam muzip bir şekilde Aras’a bakmıştı. “Bakalım onları ayırt edebilecek misiniz?”

“Aşk olsun dayı, ben annesiyim elbette ayırt ederim”

“Ablam da ilk doğduğunuzda öyle söylüyordu. Siz dört yaşınıza gelene kadar ayırt edememişti.”

“Şaka yapıyorsun,” diyen Alya dayısının ciddi olduğunu görünce Aras ve Cenk kızların şaşkınlıklarına gülmüşlerdi. Onların hayalleri vardı ve ilk hayalleri ikizlerin doğumuyla gerçekleşmişti.

****

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

Hatırlatma! Cesur’a bölüm gelmeyecek bu hafta.

58. BÖLÜM <<<<<<——>>>>>> 60. BÖLÜM

28021cookie-checkGelincik Çiçeği 59. Bölüm

10 yorum

  1. Rabbim hamile kadınları sağlık ömürler versin inşallah evlatlarıyla çok bebek annesiz kalıyor doğumda harika bir bölüm dü emeğine yüreğine sağlık yazarcığım

  2. Bi ara arya ölecek diye çok korktum yalan yok içim rahatladı, emeğine sağlık, sınavında başarılar dilerim inşallah bitirirsin okulunu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir