Cesur 58. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Bir haftalık aradan sonra birlikteyiz. Bölüm bana göre eğlenceli oldu umarım sizde beğenirsiniz. Keyifli okumalar!

-***-

Genç kız hızlı adımlarla ilerlerken oldukça sinirliydi. Babasının sözleri kulağından gitmiyordu. Ne demek başka kadınla görüşmek! Çisil buna asla izin vermezdi. Madem kendisiyle olamıyordu o zaman kimseyle olamazdı. Çisil kıskançlıktan ne düşüncelerinin saçmalığının farkında bile değildi. Asaf’ın başka bir kadınla görüşecek olması tüm devrelerini yakmıştı. Öğrendiği mekana geldiğinde hızla etrafına bakınmaya başladı. Gözleri aradığını bulunca dişlerini sıkarak iki yanda yumruk olan ellerinden güç almaya çalışmıştı. Başının tepesinde hayali dumanlar yükselirken serçe yeri döverek karşısında ki ikiliye doğru ilerlemeye başlamıştı.

“Bakın Hanım Efendi, birini bekliyorum masamdan kalkarsanız sevinirim.” Asaf Servet beyin verdiği adrese geldiğinde küçük ama sevimli bir restoran olduğunu görünce sevinmişti. Çisil’i buraya nasıl göndereceklerini bilmiyordu ama kız gelince onu bırakmaya niyeti yoktu. Sevdiği kadını beklerken karşısında ki sandalye çekilip daha önce tanımadığı bir kadının oturmasını gözlerini kısarak izlemişti. Asaf etrafına bakınarak diğer masaların boş olduğunu görünce kaşlarını çatmıştı.

“Masama oturmanız için izin verdiğimi sanmıyorum, kalkar mısınız?” Asaf elinden geldiğince kibar bir şekilde kadını uyarırken kadının onu dinlediği yoktu. Hatta umursamaz bir şekilde telefonunu eline alarak Asaf’ı duymamış gibi yapıyordu.

“Hanım efendi, lütfen masamdan kalkar mısınız?” kadın yine adama cevap vermezken Asaf sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes almıştı. Çisil’in gelmesi an meselesiydi ve masasında bir kadın olduğunu görürse burayı başına yıkardı.

“Bakın Hanım Efendi, birini bekliyorum, masamdan kalkarsanız sevinirim,” dediğinde kadın başını kaldırarak genç adama gülüşmemişti.

“Beklediğiniz Hanım gelince kalkarım,” diyen kadınla Asaf başını iki yana sallamıştı.

“Şaka mı yapıyorsunuz? Burada durmanız sizin için tehlikeli söylemedi demeyin.” Asaf kadını uyarsa da kadın oralı olmamıştı. Bakışları mekana dönerken karşıdan sinirli bir şekilde gelen kızı görünce yutkunmadan edememişti.

“İşte şimdi yandık,” dediğinde Çisil masanın başına dikilmiş ikiliye öldürücü bakışlar atıyordu.

“Asaf kim bu kadın?” Asaf bu soruyu Çisil’den beklerken karşısında oturan kadının sormasıyla şaşırmıştı. Kadın onu tanıyordu.

“Asıl sen kimsin?” Çisil araya girerken genç adam neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

“Ben Asaf’ın müstakbel sözlüsüyüm siz kimsiniz?” Asaf gözlerini büyüterek hızla başını iki yana sallamıştı. Çisil sinirli bakışlarını genç adama çevirirken Asaf iki elini kaldırarak acele ile konuşmuştu.

“Valla tanımıyorum Çisil, yalan söylüyor.”

“Yalan öyle mi? yazıklar olsun sana, biz ayrılalı ne kadar oldu da hemen birini buldun?”

“Yok öyle bir şey Çisil, yalan söylüyor.” Asaf hızla oturduğu yerden kalkarken genç kız istifini bozmadan oturan kadına öldürecek gibi bakıyordu.

“Asaf seni öldürürüm, bana bunu nasıl yaparsın?”

“Hayatım yok öyle bir şey diyorum neden anlamıyorsun? Hanım efendi lütfen gerçeği söyler misiniz?”

“Aşk olsun Asaf, hani benimle evlenecektin?” Asaf kadının her sözünde daha da şaşırıyordu.

“Kafayı mı yedin sen, seni tanımıyorum bile.” Asaf hızla Çisil’e dönerek devam etmişti. “Yalan söylüyor, geldi masama oturdu. İnan tanımıyorum onu.”

“Bana yalan söyleme Asaf, ablam anneme söylemiş. Ailenin bulduğu kadınla evlenmeyi kabul etmişsin.”

“Yok öyle bir şey kimden duyuyorsun bu yalanları?” diye çıkışan Asaf’ta sinirlenmeye başlamıştı.

“Sen babama yalancı mı diyorsun? Seni parçalarım Asaf!” diyerek genç adama vurmaya başladığında Asaf bu işin Servet beyin başının altından çıktığını anlamıştı. Masada oturan kadına kısa bir bakış attığında kadının alttan alttan güldüğünü görünce sinirleri iyice tepesine çıkmıştı. Ailece Asaf’ı deli ediyorlardı. Çisil’in kollarını tutarak kendine yaslamıştı. Kızın bedenini zapt etmek hiçte kolay değildi.

“Yeter bu kadar şımarıklık. Yok öyle bir şey diyorsam yoktur Çisil. Benim evleneceğim tek kadın sensin, aklına sok artık bunu.”

“Sen öyle san, bir daha sana inanır mıyım ben?” Çisil öfkeyle adamın kulağının dibinden bağırırken Asaf geri çekilerek kızın bileğini tutup hızla mekandan çıkarmıştı. Çisil’in tüm itirazlarına rağmen genç kızı arabasına bindirerek hızla direksiyona geçmişti. Arabanın kapılarını kilitleyerek genç kızın aşağı inmesini engellerken kendisine saldırmasına engel olmaya çalışıyordu.

“Sakin ol artık kaza edeceğiz.”

“Arabayı durdur. Seninle hiçbir yere gelmem ben, hemen arabayı durdur.”

“Bunu sen istedin Çisil, bundan sonra benden uzağa bir adım bile gidemezsin.” Genç adam telefonuna uzanarak Servet beyi aramıştı.

“Servet baba nasılsın?”

“Hayırdır Asaf, bir şey mi oldu?” diye soran adama cevap vermeden önce hala debelenen kıza kısa bir bakış atarak cevap vermişti.

“Çisil’i kaçırdığımı haber vermek için aramıştım. Haberin olsun kızını kaçırıyorum. Bu iş çok uzadı.”

“Saçmalama Asaf ne demek kaçırıyorum!” Çisil’in çığırmasıyla genç adam yüzünü buruşturmuştu.

“Duydun baba, kızının sesi çok çıkıyor. Onu beklersek ikimizde karta kaçacağız. Balayından dönünce el öpmeye geliriz.”

“Oğlum böyle olmaz,” diye araya girmek isteyen Servet Beye Asaf hızla cevap vermişti.

“Baba biz durdukça sürekli aramız açılacak. Söz geri geldiğimizde kızına düğün yapacağım.” Çisil adamın ciddi olduğunu anlayınca donup kalmıştı. Kızın duraksamasıyla Asaf gülümserken bu kez Gürsel’i aramıştı.

“Efendim abi?” diye açılan telefonla Asaf hızla konuşmuştu.

“Gürsel senin şu nikah memuru olan arkadaşını ayarla Çisil ile yıldırım nikahı kıyacağız.”

“Ne yapacaksın?”

“Duydun, bir saate belediyede oluruz.” Asaf telefonu kapattığında yanında ki kızın sessizliğinden hoşlanmamıştı.

“Neden susuyorsun?” arabayı kenara çekerek genç kıza dönmüştü. Çisil adamı duymuyordu bile. Beyninde Asaf’ın telefonda ‘yıldırım nikahı kıyacağız’ sözleri dolanıyordu.

“Sen aklını mı kaçırdın?” kedine gelen Çisil hızla adama vurmaya başlamıştı.

“Aksine aklım başıma geldi. Senin keyfini beklersek yaşlanınca evleniriz. Ben anlamam Çisil, ya o deftere bu gün imzanı atarsın ya da bu iş burada biter. Bir daha karşına çıkmam.” Çisil adamın ciddi olup olmadığını anlamak için dikkatle gözlerinin içine bakıyordu. Asaf’ı ilk kez bu kadar ciddi gören Çisil yutkunmadan edememişti.

“Git dersen giderim Çisil, inan bir daha karşına çıkmam. Eğer beni sevmiyorsan şimdi söyle,” dediğinde Çisil ne söyleyeceğini bilememişti. Yanağından aşağıya akan yaşı hızla elinin tersi ile silerken ne söyleyeceğini kestiremiyordu. Eğer adama ‘git’ derse gidecekti ve bir daha Asaf’ı görmeyecekti. İstediği bu muydu? Çisil hızla başını iki yana sallayarak akan yaşlarını silmeye başlamıştı.

“Ailemin olmadığı bir nikah istemiyorum Asaf, bunu bana yapamazsın.”

“Eğer kabul edersen sizinkileri hemen çağırırım, henüz vaktimiz var.” Çisil ağlayarak başını sallarken Asaf derin bir nefes bırakmıştı. Uzanarak genç kızın elini tutarken bir eliyle de yanağından akan yaşları silmeye çalışıyordu.

“Ben ablamın gibi büyük bir düğün istiyordum.” Asaf kızın çocuksu sözlerine gülümseyerek başını salladı. Birkaç hafta önce Çisem ve Erhan için Urfa’da büyük bir düğün yapılmıştı. Çisil ve ailesi o düğüne katıldıklarında oldukça şaşırmışlardı. Daha önce aşiret düğününe hiç biri katılmadığı için kalabalık onları şaşkınlığa uğratmıştı.

“Nikahı kıyalım söz sana istediğin büyük düğünü yapacağım.”

“Söz mü?” burnunu yukarıya doğru çeken Çisil adamın gülmesine neden olmuştu.

“Söz, her şey istediğin gibi olacak. Ama önce sen vazgeçmeden şu nikahı kıyalım olur mu?” Çisil hıçkırık altında gülerek başını sallamıştı.

“Üzerimde pijama var,” diyerek yeniden ağlamaya başlayan genç kız Asaf’ı güldürmüştü. Çisil’in gözü nasıl döndüyse pijamalarıyla restorana gelmişti. Genç adam bundan asla şikayetçi değildi. Çisil ne yapsa ona yakışıyordu. Geriye yaslanarak eline telefonu alan genç adam kız kardeşini aramıştı.

“Efendim abi?” Naz’ın telefonu açmasıyla Asaf hemen araya girmişti.

“Bana gelinlik lazım! Bir saat içinde Gürsel’in sana vereceği adrese getireceksin. Çisil’e göre olacak.”

“Ay evleniyor musunuz?” Naz’ın çığlığı arabanın içine dolarken Asaf yüzünü buruşturarak çıkışmıştı.

“Yavaş kızım ne cırtlak sesin var. Bir saat içinde söylenilen yerde ol. Diğerlerine de sen haber ver. Kimseyi arayamam ben.” Asaf telefonu kapattıktan sonra bu kez Cesur’u aramıştı.

“Efendim Asaf, bir şey mi oldu? Hastaneye de gelmemişsin.” Cesur’un sorusuyla genç adam yanında ki kıza bakmıştı.

“Abi bir saat içinde Çisil ile evleniyorum. Gelirseniz sevinirim.” Asaf’ın sözleriyle Cesur’un gür sesi telefondan yankılanmıştı.

“Ulan sen kimden izin aldın da kardeşimle evleniyorsun?”

“Abi haber verdiğime pişman etme beni. Biz artık beklemek istemiyoruz. Bu gün nikahı kıydık kıydık yoksa iflah olmayız biz. Hem babamdan izin aldım ben,” Cesur birkaç şey daha saydıktan sonra telefonu genç adamın yüzüne kapatmıştı.

“Abin beni seviyor,” diye yanında ki kıza söylendiğinde Çisil kendini tutamayarak kahkaha atmıştı.

“Ya ne demezsin. Abim seni dövmezse iyidir.”

“Şimdi asıl söylemem gereken kişiyi arayacağım.” Asaf derin bir nefes alarak annesinin numarasını aramıştı. Birkaç çalıştan sonra karşıdan gelen naif sesle Çisil gerilmişti. Sevim hanımı sevmesine rağmen son olanlardan sonra kadından çekiniyordu.

“Selamünaleyküm anne nasılsın?” kadın oğlunun sesiyle keyifli bir şekilde konuşmuştu.

“Sesini duydum daha iyi oldum oğlum, sen nasılsın?”

“Çok şükür anacım, ben sana bir şey demek için aramıştım.” Kısa bir sessizlik ardından Sevim hanımın sorusuyla ikili şaşırmıştı.

“Ne zaman evleniyorsun?”

“Nasıl anladın anne?”

“Abinde aynı bu şekilde aramıştı. Doğurduklarımı bilmez miyim ben?”

“Anacım inan acele oldu, yoksa sizi de çağıracaktım. Kızma bana olur mu? Gelinine şimdi nikah kıyamazsam bir daha hiç kıyamam.”

“Tamam oğlum bir şey demedim. Nasılsa babaannenin önüne ben atılıyorum. Siz keyfinize bakın ananız alıştı her şeye…”

“Öyle söyleme anne, inan orada büyük bir düğün yapacağım gelinine.”

“Peki evladım, siz bilirsiniz. Allah utandırmasın sizi. Çisil kızıma selam söyle. Çisem’e ben söylerim evleneceğinizi.” Genç kız ablasının adını duyunca yeniden duygulanmıştı. Ablasının yanında olmasını çok isterdi ama bu mümkün değildi. Yanağından akan yaşı genç adam silerek alnını alnına dayamıştı.

“Ağlama kurban olduğum, söz her şeyi telafi edeceğim.” Çisil başını sallarken gaza gelerek geri çekilmişti.

“Hadi gidip evlenelim,” dediğinde Asaf gür bir kahkaha atmıştı. Yanında ki kadınla asla sıkılmayacaktı. Kıskançlıkları bile keyif vericiydi. Çisil aklına gelmiş gibi kaşları çatılarak arabayı süren adama döndü.

“Masadaki o kadın kimdi Asaf?”

“Ne?”

“Duydun, masada oturan o kadın kimdi? Nasıl senin sözlün olabileceğini söyler?” Asaf sıkıntıyla nefesini dışarıya verirken genç kıza cevap vermişti.

“Ben nereden bileyim Çisil, babana sormaya ne dersin? Eminim bu işe onun bir parmağı vardır.”

“Babam ne alaka?”

“Bana restorana gitmemi o söyledi. Sen gelmeden önce de o kadın masaya oturdu. İnan tanımıyorum.” Çisil duraksayarak genç adama bakmıştı.

“O kadını babam mı gönderdi dersin?” aklı karışan genç kız bir süre sessiz kalırken Asaf’ın telefonunun çalmasıyla dilinin ucuna gelenleri yutmuştu. Arayan kişiyi gören Çisil telefonu eline alarak cevap verdi.

“Annecim nasılsın?” Ayşem Hanım kızının sesinin keyifli olduğunu duyunca rahatlamıştı. Çisil’in zorla evlendirilmesine izin veremezdi.

“Duyduklarım doğru mu Çisil, zorla evlenmiyorsun değil mi?” Çisil annesinin sözleri ile gülümseyerek Asaf’a bakmıştı. Eğer zorla evlendiğini söylerse biliyordu ki annesi dünyayı Asaf’ın başına yıkar yine de bu nikaha izin vermezdi.

“Hayır annecim, Asaf ile beklememeye karar verdik. Bekledikçe hep bir sorun çıkıyor.”

“Ama bu şekilde de olmaz ki kızım, hiçbir hazırlığımız yok.”

“Merak etme annecim, düğünü sonra yapacağız. Üstelik evimiz de hazır. Çisil isterse sonradan değişiklik yapabilir.”

“Evini seviyorum Asaf, sadece odayı değiştiririz.” Çisil araya girerek konuşunca Ayşem hanımın derin soluk alışı kulaklarına gelmişti.

“Siz bilirsiniz, ailenin haberi var mı Asaf?”

“Kardeşlerim ve annem biliyor Ayşem anne, diğerleri de umurumda değil.” Ayşem Hanım Asaf’ın neden bu şekilde konuştuğunu anlayabiliyordu.

“Sevim Hanım bir şey söylemedi mi?”

“Mutluluklar diledi anne, şeker gibi kayınvalidem var.” Çisil kendi sözlerine gülerken annesi onu ayıplayarak telefonu kapatmıştı. İki kızı da aceleyle evlenmişti. Sanki yangından mal kaçırıyorlardı. Çisil ve Asaf nikahlarının kıyılacağı belediyeye doğru ilerlerken arada Gürsel’i arayıp işi halledip halledemediğini öğrenmeye çalışmıştı. İki saat sonra bir boşlukta ikilinin nikahı kıyılacaktı. Çisil aldığı haberle rahatlarken geriye yaslanarak yolu izlemeye başlamıştı. Birlikle belediye binasına geldiklerinde son işlemleri halledip nikah salonunun olduğu bölüme geçmişlerdi. Birkaç dakika sonra elleri dolu bir şekilde Naz ve Gül yanlarına doğru koştururken Çisil minnetle onlara bakmıştı.

“Ay çok sevindik Çisil abla, sonunda sizin evlendiğinizi göreceğiz. Hadi seni hazırlayalım.” Çisil kızlarla giderken Gül elinde ki koruyuculu kıyafeti Asaf’a vermişti.

“Sende hazırlan abi, bu şekilde nikaha katılmayı düşünmüyorsun herhalde.”

“Diğerlerine haber verdiniz mi?” Gül diğerlerinin peşinden giderken cevaplamıştı.

“Evet, herkes yolda geliyorlar.” Asaf üzerini değiştirmek için lavaboya girerken oldukça heyecanlıydı. Aynadan kendisine bakarken oldukça mutluydu.

“Sonunda aldın kızı oğlum, sakın yanlış bir şey yapma!” kendi kendine uyarıda bulunurken gülerek başını iki yana salladı.

Çisil kızların koruyucu içinden çıkardığı gelinliği görünce şaşkınlıktan ne söyleyeceğini bilememişti. Balık model gelinliğin üst kısmı dantelli ve inci desenliydi. Kalp yaka gelinliğin yarım kolları tülden yapılmıştı. Uzun duvağı ise tamamen dantel görünümlüydü. Çisil gelinliğe bayılırken sevinçle iki kıza birden sarılmıştı.

“Çok teşekkür ederim, bu gelinlik bir harika,” dediğinde Naz burnunu havaya kaldırarak söylenmişti.

“Elbette öyle olacak, ben tasarladım. Bir eşi daha yok,” dediğinde Çisil gülümseyerek kızın yanağından makas almıştı.

“Aferin kız, sende iş var.” Naz Çisil’in sözleri ile şoka uğrarken Gül kardeşinin ifadesine kahkaha atmıştı.

“Hadi oyalanmayalım da seni hazırlayalım.” İki kız Çisil’i hazırlarken oldukça heyecanlıydı. Gelinlik genç kızın üzerine tam olmuştu. Gül bir yandan Çisil’in saçlarını yaparken Çisil de makyajını yapıyordu. Sonunda hazırlıkları bittiğinde genç kız oturduğu yerden kalkarak aynadan kendisine bakmıştı. Karşısında ki görüntü onu mutlu ederken Naz ve Gül ıslık çalarak beğenilerini belli etmişti.

“Kimin yengesi be, çok şanslıyız değil mi Gül, iki yengemizde dünya güzeli,” dediğinde Naz kızın başına hafif vurmuştu.

“Bizi dört tane yengemiz var, diğerleri duymasın sakın,” dediğinde iki kızda gülmüştü.

“Haklısın özellikle Menekşe yengem canımıza okur,” dediğinde odanın kapısı tıklanıp açıldığında adı geçen iki gelin de odaya girmişti.

“Vay canına çok güzel olmuşsun hayatım. Asaf’ın aklı uçacak.” Menekşe keyifle şakırken Çisil’e sarılarak tebrik etmişti. Ahmet’in eşi Zehra da eltisine katılmıştı.

“Yalnız Erkan abim çok kızdı Asaf’a. Yangından mal mı kaçırıyorsunuz diye Asaf’ı bir azarlayışı vardı görmeniz gerek.” Çisil tedirgin bir şekilde ikiliye bakarken Naz araya girmişti.

“Merak etme Çisil yenge, abim evlenmenize karşı değil. Sadece bu kadar acele olmasına kızdı. Yoksa siz ayrıldığınızdan beri gönlünü alması için abime sürekli baskı yapıyordu.” Diğer kızlarda Naz’ı onaylarken Çisil’in içi rahatlamıştı.

“Ne kadar kaldı?”

“Yarım saat içinde alırlar sizi. Var mı bir isteğin?” Zehra sorarken Çisil başını iki yana sallamıştı. Birkaç dakika sonra odaya annesi, Aylin, Ayşem ve Gülsüm girince ortam iyice şenlenmişti.

“Maşallah görümcelerinde çok güzelmiş Çisil abla.” Gülsüm neşeyle konuşurken Ayşem koluyla kuzenini dürtmüştü.

“Kızım çok güzel olsun, Allah utandırmasın sizi.”

“Amin annecim. Kızmadın değil mi bize?”

“Yapacak bir şey yok Çisil, bu ailede acele etmek huy galiba. Siz mutlu olun da bizi mutluluğunuzda avunuruz.”

“Anne,” diyerek yaşlı kadına sarılan genç kız ağlamak üzereyken Gül’ün vetosunu yemişti.

“Sakın ağlayıp makyajını akıtma Çisil yenge, zamanımız yok yenilemek için.” Çisil geri çekilirken odayı neşeli bir sohbet doldurmuştu.

“Hazır mısınız?” kapının tıklanmasıyla dışarıdan Suat’ın sesini duymuşlardı. Naz üçüzünün sesini duyunca hemen kapıyı aralayarak cevap verdi.

“Asaf abim nerede, o neden gelmedi?”

“O şuanda Cesur abiden dayak yemekle meşgul,” dediğinde Çisil öne çıkmıştı.

“Ay keşke yüzüne vurmasa, fotoğraflarda kötü çıkar yoksa,” dediğinde odadakiler gülmeye başlamıştı.

“Kızım ne diyorsun?” Ayşem Hanım şaşkınlıkla kızına bakarken Çisil omzunu silkmişti.

“Hak etti anne, birde üzülecek miyim?” kızlar Çisil’e gülerek bakarken Gülsüm dilini tutamayarak konuşmuştu.

“Vah eniştem vah, ölmüşte ağlayanı yok. Kız Ayşem halan Asaf enişteyi çiy çiy yer.”  Ayşem kızı uyarırken Gülsüm geri adım atmamıştı.

“Ne yalan mı? Şurada damat dayak yiyor gelin bu duruma seviniyor. Yazık değil mi Asaf enişteye?” dediğinde Çisil kıza çemkirmişti.

“Gülsüm sende benden dayak yiyeceksin. Şu çeneni az tutsana sen.” Gülsüm kendisine hiç bağırılmamış gibi Naz’a dönerek konuşmuştu.

“Siz modacısınız öyle mi? Benim de kıyafetlerime el atsanız ne güzel olurdu!” dediğinde Ayşem onaylamazca başını iki yana sallarken odanın kapısı yeniden tıklatılmış ve odaya hiç beklemedikleri kişiler girmişti.

“Abla, Sevim anne?” yaşlı kadın haberi alır almaz büyük oğluna söylemiş, özel uçakla hemen yola koyulmuşlardı. Erhan’ın nikahına katılamamıştı ancak Asaf’ın nikahına katılmasaydı kendini suçlu hissederdi. Ne de olsa nişanlarının bozulmasına engel olamamıştı. Çisem kucağında ki oğlunu annesinin kollarına bırakarak sıkıca kardeşine sarıldı.

“Çisil, harika görünüyorsun güzelim.”

“Siz nasıl geldiniz?” diye şaşkınca soran genç kız Sevim hanımın da ona sarılmasıyla duygulanmıştı.

“Ah güzel gelinim, gelmeyecektik de ne yapacaktık. Haberi alınca hemen yola çıktık.” Çisil Sevim hanıma minnetle bakarken yaşlı kadın yanında ki çantasını açarak içinden koca bir kese çıkarmıştı. Herkes şaşkınlıkla kadına bakarken kadın keseden çıkardığı altınları gelinine takmaya başlamıştı. Bileziğinden gerdanlık setine, küpesinden altın kemerine birçok ziyneti Çisil’e takarken genç kız neye uğradığını şaşırmıştı.

“ne gerek vardı Sevim anne?” diye mahcupça konuşan genç kız utanarak bakışlarını kaçırmıştı.

“Acele ile bu kadar oldu, düğünde telafi ederiz kızım.” Kadının sözleriyle Gülsüm’ün gözleri irice açılmıştı.

“Kuyumcu dükkanını taksaymışlar, bu ne kızım? Ayşem bu teyzenin başka oğlu var mı ben alsam?” diye sorduğunda Ayşem sessizce konuşan kuzenini kaçıncı kez olduğunu bilmediği bir şekilde yeniden uyarmıştı. Kızın sözlerini duyan Naz eğilerek Gülsüm’e cevap vermişti.

“Elimizde bir tane daha bekarımız var, ona alalım seni,” dediğinde Naz kızın utanacağını düşünmüş olacak ki Gülsüm’ün gözleri parlayarak “Ay gerçekten mi? Nasıl biri yakışıklı mı? Yakışıklı değilse almam haberin olsun,” dediğinde Ayşe elini alnına vurarak bakışlarını kaçırırken Naz dayanamayarak tiz bir kahkaha atmıştı.

“Hazır mısınız, birazdan bizi çağıracaklar.” Asaf’ın kapıdan seslenmesiyle Gülsüm hızla kapıya koşmuştu. Kapının kolu aşağıya inerken genç kız kapıyı iterek kapanmasını sağlamıştı.

“Ne oluyor Çisil, neden kapı açılmıyor?” Asaf’ın sorusuyla şaşkınlıkla odadakiler Gülsüm’e bakmıştı. Genç kız omzunu silkerek dışarıda ki adama seslendi.

“Enişte kapı açılmıyor.”

“Nasıl açılmıyor? Çekil arkadan ben açarım kapıyı,” diye cevap veren Asaf’a gözlerini deviren Gülsüm yeniden seslenmişti.

“Kapıyı ancak yeşillik gösterirsen açarım enişte. Annen kuyumcu dükkanı gibi dolaşıyor, binlikten aşağısına gelini alamazsın.”

“Gülsüm ne yapıyorsun?” Ayşem kuzenine kızarken genç kız onu umursamayarak omzunu silkmişti.

“Ne halayı ona bedavaya mı verelim? Ben anlamam paramı almadan kimse buradan çıkamaz.”

“Aç şu kapıyı Gülsüm, ben sana veririm.” Ayşem mahcup bir şekilde odadakilere bakarken kimsenin bu durumu garipsemediğini görünce rahatlamıştı.

“Binlik fazla değil mi?” adamın sorusuyla Çisil kaşlarını çatarak çıkışmıştı.

“Ne demek fazla Asaf, sen benim için bin lirayı veremeyecek misin?”

“Öyle değil gülüm ya, üzerimde o kadar para yok.”

“İban denen bir şey var enişte, ibana atsana parayı.” Odadakiler gülerken Asaf kapı ağzında söylenmeye başlamıştı.

“Tamam ver hadi hesabı geç kalıyoruz.” Gülsüm neşeye Ayşem’e bakarken Ayşem başını iki yana sallamıştı.

“Sen uslanmazsın Gülsüm, şu yaptığına bak.”

“Ne, adet kızım bunlar. Siz zenginsiniz diye adetleri yapmayabilirsiniz ama ben fakirim,” dediğinde Naz ve Gül kıkırdamıştı. Diğerleri ise elinin altında gülümsemelerini saklamaya çalışıyordu.

“Bana bak enişte fast gönder anında parayı görmezsem kapı açılmaz,” dediğinde Asaf kapı ağzında söylenmeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra kızın telefonuna gelen bildirimle gözleri sonuna kadar açılmıştı. Adam bin erine on bin göndermişti.

“Ulan heyecandan fazla gönderdim iyi mi?” dediğinde Gülsüm gülerek kapıyı açmıştı.

“Verilen para geri alınmaz enişte, kesene bereket. Gelini alabilirsin,” dediğinde Asaf Çisil’i görüce yutkunmadan edememişti. Genç kızın beyazlar içinde bir kuğuya benzemesi Asaf’ı gafil avlamıştı. Çisil’in güzel olduğu aşikardı ancak gelinlikle nefes kesici olmuştu.

“Oğlum daha ne kadar bakacaksın? Geç kalıyorsunuz.” Sevim hanımın uyarısı ile Asaf kendisine gelerek gelininin yanına yaklaşmıştı. Odadakiler çifti yalnız bırakırken Asaf uzanarak müstakbel karısının alnını öpmüştü.

“Çok güzel olmuşsun hayatım, harika görünüyorsun.”

“Sende çok şık olmuşsun.” Çisil heyecanla adama bakarken Asaf kolunu kırarak Çisil’in girmesini beklemişti.

“Hadi gidip şu imzaları atalım,” dediğinde Çisil kıkırdayarak adamın koluna girdi. On beş dakika sonra şahitler eşliğinde nikahları kıyılırken Ayşem Hanım buğulu mavi gözleriyle kızının mutluluğunu izliyordu. Servet Bey damadı olacak adama kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Planı yaparken aklında kızının nikahına gelmek yoktu. Her zamanki gibi iki kızı da acele evlenmişti. Homurdanan adama karısı “Sen istedin böyle olmasını Servet, şimdi homurdanıp durma,” dediğinde yaşlı adam karısına dönerek cevap vermişti.

“Bilseydim kızımı anında nikah masasına oturtacak yapar mıydım bu planı?” dedi.

“Kızımızın gözündeki ışıltıya değer Servet, onlar mutlu olduktan sonra nasıl evlendikleri o kadar da önemli değil. Bizim nasıl evlendiğimizi unuttun mu?”

“Baban seni verseydi kaçarak evlenmezdik Ayşem,” diyen adamla kadın başını kocasının omzuna dayamıştı.

“İyi ki kaçtık Servet, bir kez olsun pişman olmadım.” Servet Bey karısının şakağını öperken ortama Asaf’ın ‘ah’ nidası yankılanmıştı.

“Deldin ayağımı insafsız,” diye söylenen genç adam herkesi güldürürken Çisil nikah defterini alarak ailesine gülümsemişti. Nikahtan sonra Asaf’ın kardeşleri genç kıza takılarını takarken Çisil’in anne babası da aile yadigarı takılarını takmıştı. Cesur ve Aylin ayrı ayrı genç kıza set takmıştı. Ayşem ise hediye olarak son model bir telefon alınca ortam neşelenmişti.

“Artık o külüstürü atarsın halacım, bu telefonla daha kaliteli fotoğraflar çekersin.” Çisil gözlerini kısarak Ayşem’e bakarken genç kız gülümseyerek halasına sarılmıştı. “Allah mutlu etsin hala,” dediğinde Çisil muzır bir şekilde Ayşem’e bakarak “Darısı başına artık,” dedi. Ayşem gülümseyerek başını sallarken Çisil şaşkınlıkla kıza bakmıştı. Serdar genç kızın yanına gelerek altın bir bileklik takarken Ayşem’in kulağına eğilerek “Bir sonraki bizim nikahımız olacak,” diye fısıldamıştı. Ayşem adamın sözleri ile titrerken hızla yanından ayrılmıştı. Babasının kolunun altına girerken Serdar gülerek başını iki yana salladı.

Nikahtan çıktıktan sonra hep birlikte yemek yemek için Aylin’in restoranına gitmişlerdi. Aylin arada kardeşi ve Ayşem’e kaçamak bakışlar atarken ikilinin birbirine fark ettirmeden bakmaya çalışmasını izlemiş ve mutlu olmuştu.

“İyi misin güzelim?” Cesur karısının solgun yüzüne endişeyle bakarak sormuştu.

“İyiyim hayatım, neden sordun?”

“Yüzün çok solgun. Bir ara hastaneye gel de tahlil yapalım sana,” diyen adamla Aylin hafif gülümsemişti.

“Merak etme, iyiyim ben. Bahar havasından halsizlik var sadece,” diyerek adamı geçiştirmişti. Onların konuşmasını duyan Ayşem de endişelenmişti. O Aylin’in neden böyle olduğunu bildiğinden daha dikkatli davranıyordu.

“Aylin abla yarın müsait misin?” dediğinde genç kadın kıza dönmüştü.

“Kafede birkaç küçük ş var sonrasında müsaidim,” dedi.

“Sevindim, yarın benimle gelir misin diye soracaktım.” Aylin genç kızı onaylarken Cengiz Çisil’i tebrik ederek birleştirilen uzun masayı donatmıştı.  Hep birlikte güzel bir yemek yiyen aile oldukça keyifliydi. Çisil ailesine gözleri dolu bir şekilde bakarken Ayşem Hanım kızına sevgiyle bakarak dünürüne dönmüştü.

“Bu akşam bizim misafirimiz olun Sevim, hem torunumu da çok özledim. Hasret gideririz.”

“Anne biz zaten sizde kalacağız. Değil mi Erhan?” diyerek kocasına bakarken Erhan “Emir büyük yerden,” diyerek masadakileri güldürmüştü.

“Elbette, Hanım ağam emir verirde biz yapmaz mıyız?” görümceleri de genç kadınla şakalaşırken Çisem gözlerini kısarak onlara bakmıştı.

“Kızdırmayın beni, yoksa sonuçlarına katlanırsınız.” Çisem’in onlarla şakalaşması Servet beyi de Ayşem hanımı da mutlu etmişti. Çisem mutluydu ve bu anne baba olarak onlar için yeterliydi. Hep birlikte günü sonlandırdıklarında Çisil ve Asaf onların yanından ayrışmıştı. Asaf’ın kardeşleri de kendi evlerine dönerken Sevim Hanım ve Çisem ailesinin evine doğru yola çıkmıştı. Cihangir dayısını görünce ona gitmek için yırtınırken Erhan şaşkınlıkla küçük bebeğe bakmıştı.

“Çisem, abin gizliden Urfa’ya mı geliyor? Şuraya baksana Cihangir’in sanki hep yanındaymış gibi düşkün dayısına.”

“Her gün görüntülü konuşuyorlar Erhan, dayısını tanıması normal.”

“Tanıması başka böyle ona gitmek için yaygara koparması başka. Abinden tiyo almak lazım.” Çisem adamın sözlerine kıkırdarken Narin uzanarak genç kadının kucağına gitmek istemişti. Küçük kızın gözleri kapanmak üzereydi.

“Uykun mu geldi kızım?” Narin başını sallarken Çisem küçük kızın başını göğsüne yaslayarak rahat bir pozisyon almasını sağlamıştı. Eve gidene kadar uyuyan Narin’i arabadan inerken kucağına alan Erhan, Çisem’in önden kapıyı açmasıyla Erhan’ı kendi odasına yönlendirmişti. Küçük kız kocaman yatağa yatırılırken karı koca kızı güvene alarak sessizce odadan çıkmıştı. Narin birkaç saat uyanmazdı nasıl olsa. İkili salona girdiklerinde Cihangir’i ortalarına alıp seven aile üyeleri onları gülümsetmişti.

“Anne kahve içer misin?” Çisem’in sorusu ile iki kadında cevap verince ortamda gülümseler olmuştu. Çisem mutfağa geçerek kahveleri yaparken Sevim Hanım arkasından hayranlıkla bakmıştı. Onun bu bakışı Ayşem hanımın gözünden kaçmamıştı.

“Maşallah Ayşem, çok güzel kız yetiştirmişsin. Allah sizden razı olsun.” Ayşem Hanım kadının sözlerinden memnun kalırken buruk bir şekilde cevaplamıştı.

“Allah hepimizden razı olsun Sevim, çocuklarımızın mutluluğu tek duamız.”

“İnşallah.” Çisem elinde kahvelerle salona girdiğinde herkes ona bakmıştı. Genç kadın bakışların odağı olduğunu anladığında utanarak bakışlarını kaçırmıştı. Kocasına kahvesini vererek annesinin yanına otururken abisinin Cihangir’i zıplatarak sevişini izlemeye başlamıştı. Küçük bebek neşeli sesler çıkarırken ortamı huzur kaplamıştı. Bir süre hoş sohbet eden aile yoldan gelenlerin dinlemek için odalarına çekilmeleriyle dağılmıştı. Çisem acısıyla tatlısıyla yaşadığı bu evi özlese de şimdi bulunduğu yeri de yuvası olarak benimsemişti.

“Bu odada kalmak zorunda mıyız?” Erhan’ın sorusuyla duraksayan genç kadın başta neden bu şekilde konuştuğunu anlayamazken aklına gelen ihtimalle derin bir nefes almıştı.

“O bu odada hiç kalmadı, eğer bunun için rahatsız olduysan olmana gerek yok!” genç kadının sözleriyle Erhan şaşırmıştı. Çisem bakışlarını kaçırarak odasının banyosuna girerken aklına Soner’in ailesine kalmaya geldikleri zamanlarda sürekli bahaneler uydurarak evden ayrılışı gelmişti. Şimdi iyi ki diyordu! İyi ki onunla ailesinin evinde kalmamıştı!

***

Bölümü nasıl buldunuz. Bazı okuyucular o kadar güzel yorum yapıyor ki alıntı yapıp paylaşmamak için kendimi zor tutuyorum. Cevap yazamasam da hepsini mutlaka okuduğumu bilmenizi isterim. Bu bölüme de güzel yorumlarınızı bekliyorum. Ayrıca bir aksilik olmazsa yarın bir bölüm daha gelecek. Allah’a emanet olun!

57. BÖLÜM <<<<<<<<——>>>>>> 59. BÖLÜM

28320cookie-checkCesur 58. Bölüm

17 yorum

  1. Kaleminize kuvvet yarını bekliyoruz artık. Umarım öğretmen kızın durumunu da öğrenebiliriz.

  2. Çişil ,asafı parçalar bunların çocukları olsa bunlarda çocuğa sıra gelmez yaramazlıkta
    Sevim hanım çok iyi bir kadın bütün evlatlarını gelinlerin seviyor .
    Servet plan yaparken asafın hızını düşünemedi

  3. Emeğine sağlık Yazarcigim harika bir bölümdü ❤️ barissinlar diye plan yaptılar bunlar evlendi 😀 Aylin rahatsız gibi bir şey olmaz umarım ya:'( 🙁

  4. Çok güzeldi ellerine emeğine sağlık
    Kıskanç halamızda evlendi
    Bakalım başka kim evlenecek

  5. Her bölüm olduğu gibi bu bölümde enfesti Asaf en doğrusunu yaptı yoksa Çisil yine vazgeçe bilirdi hele Gülsüm beni çok güldürdü 🙂 yarın bir bölüm daha geleceğini bilmek daha çok sevindirdi ellerine emeklerine sağlık güzel yazarım ♡♡

  6. Çisil sonunda nikah masasına oturdu. Sevetbey istedi. Plan tuttu da istediği gibi tutmadı. Kendi de dedi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir