Herkese keyifli akşamlar. Söz verdiğim gibi yeni bölümü yayınlıyorum. Umarım fazla hata yoktur çünkü kontrol edemedim. Keyifli okumalar.
****
Genç adam banyoda üzerini giyinerek odaya döndüğünde Çisem ve Narin’i yatakta uzanır bir şekilde bulmuştu. Odada ayrı bir kanepe olmadığı için ayakları ağır bir şekilde yeterince büyük olan yatağa doğru ilerlemişti. Genç kadın kocasının sessizce yatağa girerek üzerini örtmesini izlerken iç çekerek adamın karışmış düşüncelerine cevap vermişti.
“Soner ailemle bir araya gelmeyi pek sevmezdi. Kalabalıktan hoşlanmazdı,” dediğinde Erhan genç kadının eski kocasının adını duyunca gerilmişti. Çisem bu yüzden eski kocasıyla çok tartışmıştı. Kalacağını söylediği gecelerde bile geç vakitte evden ayrılır sabah erken saatte de kahvaltıya yetişirdi. Şuanda Erhan’ın bu odada kalıyor olması bile iki adamın ne kadar farklı olduğunu anlamasına yetmişti.
“Yarın ne yapmak istersin?” genç adam konuyu değiştirirken Çisem sessizce ona cevap vermişti.
“Bir planım yok, senin varsa…”
“İstersen ailenle vakit geçir. Ben de buradaki şirkete uğrarım. Akşama da bizimkilerle yemek yeriz.” Genç adamın sözleriyle Çisem hafif başını sallamıştı. Ailesiyle vakit geçirmeyi özlemişti.
“Olur, öyle yaparız.” Karı kocanın son konuşması bu kadardı. Ortalarında Narin’le birlikte derin bir uykuya daldıklarında ikisi de huzurluydu.
***
Genç adam yanınsa solgun bir şekilde uzanan kadına endişeyle bakarak yanı başında ki lambanın düğmesine uzanmıştı. Gözleri uykusunda bile rahatsız olan karısına takıldı. Elini uzatarak kadının ateşi olup olmadığını anlamaya çalışırken olmadığını anlayınca rahat bir nefes bırakmıştı.
“Aylin hayatım,” diyerek kadının saçlarını okşamaya başladı adam. Uykusunda bu kadar rahatsız olmasını kötü rüya görmesine yormuştu. Kadın uyanmayınca bu kez dudaklarını alnına gezdirerek kadını uyandırmaya çalışmıştı.
“Hım…” Aylin hafif dönerek adama iyice sokulurken genç adam kolunu kaldırarak kadının başının altından geçirip karısını göğsüne çekmişti. Bu yakınlaşmayla göğsünde ki kadının daha rahat uyuduğunu fark eden Cesur rahat bir nefes almıştı.
“Seni o kadar seviyorum ki, hala kollarımda yatanın sen olduğuna inanamıyorum.” Genç adam kendi kendine mırıldanırken çoğu akşam yaptığı gibi kollarında ki kadın kaybolacakmış gibi onu izlemeye başlamıştı. Kolunun üzerine yayılan saçlarını düzelterek yeniden kadının başına dudaklarını bastırırken içinden şükrediyordu. Yirmi iki yılın sonunda hiç umudu olmasa da sevdiği kadınla birleştirmişti hayatını. Karısı ve ailesinin iyi anlaşması onun için çok önemliydi. Aylin ailenin üçüncü kızı olmuştu. Annesi de babası da Aylin’i çok seviyordu. Ayşem ise her zaman ılımlı bir çocuk olsa da az da olsa Aylin’e tavır alacağını düşünmemiş değildi. Ancak kızı onu yine yanıltmıştı. Aylin ile arası beklediğinden daha iyiydi. İç çekerken göğsü yükselip inmişti.
“Cesur,” diye sayıklayan karısına eğilerek baktığında genç adam onun uykusunda konuştuğunu düşünerek hafif gülümsemişti. Aylin’in gözleri kapalıydı ve biraz daha kocasına sokularak konuşmuştu.
“Neden hala uyumadın?” konuşsa da karısının gözleri hala kapalıydı.
“Uyandırdım mı?” Aylin yüzünü kocasının göğsüne sürterek uykulu sesiyle cevap vermişti.
“Canın bir şeye mi sıkıldı, neden iç çekip duruyorsun?” Aylin sonunda gözlerini aralayarak kocasına doğru başını kaldırmıştı. Cesur onun kısık gözlerine gülümseyerek bakarken kollarını daha da sıkılaştırarak karısını iyice kendisine hapsetmişti.
“Sen yanımdayken canım neye sıkılabilir ki?”
“Bilmem, bu gün kız kardeşin yuvadan uçtu. Belki de ona sıkıldın.” Cesur karısının sözlerine gülerek başını iki yana sallamıştı.
“Çisil geç bile kaldı evlenmekte. Asaf iyi dayandı.” Aylin tek kaşını kaldırarak genç adama bakmıştı. Kollarında olduğu adamı bazen hiç anlayamıyordu. O kadar sakin bir yapısı vardı ki onu şimdiye kadar hiç sinirli görmediğini düşününce gülümsemeden edemedi.
“Yakında kızını da vereceksin biliyorsun değil mi?” Cesur kaşlarını çatarak genç kadına bakmıştı.
“Ayşem’e daha çok var. Mümkünse halaları gibi geç evlensin.” Aylin adamın somurtan yüzüne gülerek başını yeniden kocasının göğsüne yaslamıştı. Kocası gibi derin bir iç çekerek boştaki elini adamın kalbinin üzerine bıraktı. Cesur anında karısının elini tutarken Aylin sessizce adamın kendi için atan kalp atışlarını dinlemeye başladı.
“Bazen şu halimize inanamıyorum, rüyadan uyanacak gibi oluyorum.”
“Düşüncelerinde yalnız değilsin karıcım. Arada uyanıp seni yanımda görünce inanmakta güçlük çekiyorum. Tek duam her son nefesime kadar yanımda olman.”
“Allah geçinden versin Cesur, böyle dualar etme.”
“Ne var duamda, son nefesimde yanımda olmanı istemek suç mu?” genç kadın uzanarak eliyle adamın ağzını kapatmıştı.
“Ölümden bahsetme Cesur, daha yeni kavuştum sana…” Aylin’in hüzünlü sesi genç adamı da hüzünlendirmişti. Kadının başına öpücük kondurarak “Hadi uyu hayatım, sabah erkenden kalkacağız. Biliyorsun evde misafir olunca annem sabah çok erken kalkar.” Aylin başını sallayarak yeniden gözlerini kapatırken sessizce mırıldanmıştı.
“Bana türkü söyler misin?” Cesur karısının sözlerine gülümseyerek huzur veren bariton sesiyle en sevdiği türküyü söylemeye başlamıştı.
Cahildim dünyanın rengine kandım,
Hayale aldandım, boşuna yandım.
Seni ilelebet benimsin sandım,
Ölürüm sevdiğim zehrim sensin
Evvelim sendin, ahirim sensin.
Cesur göğsünde düzenli nefes almaya başlayan karısının uyuduğunu anlayınca gülümseyerek gözlerini kapattı. Karısı uykusunda huzurluydu, artık kendisi de rahat bir şekilde uyuyabilirdi.
Genç kadın sabahın ilk ışıklarıyla mide bulantısıyla uyanmıştı. Bu ilk kez oluyordu ve Aylin heyecanlanmadan edememişti. Kocasının kollarından sessizce çıkarak banyoya koşturmuştu. Cesur karısının yokluğunu fark ederek dönüp yastığına sarılırken Aylin banyoda öğürmesine rağmen kusamayınca elini yüzünü yıkayıp odaya dönmüştü. Kocasını kendi yastığına sarılmış görünce tüm keyfi yerine gelmişti. Aynanın karşısına geçerek solgun yüzünü azda olsa renklendirerek kimseyi telaşlandırmak istememişti.
“Ne zaman uyandın?” Cesur’un boğuk sesini duyan Aylin aynadan kocasına bakarken hafif gülümseyerek “Erken daha sen uyumana bak hayatım. Ben annemin yanına ineceğim.” Cesur karısının sözleri ile yeniden gözlerini kapatmıştı. Aylin odadan çıkarak aşağıya indiğinde Ayşem hanımın çoktan uyandığını görüce gülümsedi.
“Hayırlı sabahlar annecim, yardım edebileceğim bir şey var mı?” Ayşem Hanım gelinini görünce keyiflenmişti.
“Gel kızım, mutfağa geçiyordum bende. Hadi sende bana yardım et,” dediğinde Aylin hemen öne çıkmıştı. Ayşem Hanım ilk başlarda ona iş buyurmak istememişti ancak Aylin onun bu şekilde davranmasından alındığı için yaşlı kadın küçükte olsa ondan yardım istemeye başlamıştı. Aylin’i bu şekilde daha mutlu görünce içi rahatlamıştı. İkili mutfağa girdiğinde çalışanların çoktan hazırlıklara başladığını görünce hepsine neşeli bir şekilde konuşmuştu.
“Hadi kızlarım misafirlerimize güzel bir kahvaltı hazırlayalım,” diyen Ayşem Hanım çalışanları gülümsetmişti. Ne kadar ev sahibi de olsa da çalışanlarına her zaman sıcak davranırdı. Hep bir saat içinde güzel bir kahvaltı hazırlamışlardı.
Ev halkı uyanıp salona geldiğinde Ayşem Hanım sabah kahvesini içiyordu. Aylin kadının karşısında acıktığı için hazırladıkları poğaçalardan yiyordu.
“Annecim eline sağlık, çok güzel olmuş poğaçalar,” diyen Aylin’e gülümseyerek baktı kadın. Sevim Hanım salona girdiğinde iki kadına selam vererek karşılarına oturmuştu. Normalde daha erke kalkmasına rağmen yatağı oldukça rahat geldiği için evden ses gelene kadar kalkmamıştı.
“Herkese hayırlı sabahlar,” diyerek kucağında Cihangir ile salona giren Erhan kadınlara selam verirken Ayşem Hanım kollarını uzatarak torununu istemişti. Erhan hemen bebeği ananesine vererek boş olan bir yere geçmişti. Evin diğer üyeleri de bir bir salona girerken en son Çisem ve küçük kız girmişti. Çisem ve Narin’in bir örnek giyinmesi kimsenin gözünden kaçmamıştı. Anne kız kıyafeti ikiliyi oldukça sevimli göstermişti.
“Hadi kahvaltıya geçelim,” Servet beyin salona girmesiyle Ayşem Hanım ayaklanmıştı. Hep birlikte kahvaltı masasına geçen aile zilin çalmasıyla bakışları kapıdan içeriye giren Serdar’a dönmüştü. Genç adam selam vererek ablasının yanında ki boş sandalyeye oturmuştu. Cesur homurdansa da Aylin ayağına vurarak onu uyarmıştı.
“Hoş geldin oğlum, nasılsın?” Ayşem Hanım genç adama sorarken Serdar karşısında oturan Ayşem’e bakarak “Hoş buldum Ayşem teyze çok iyiyim,” dediğinde bakışları sevdiği kızdaydı. Cesur adamın neşeli sesine bile tepki verir durumdaydı.
“İyi iyi, daha sık gelmelisin kahvaltılara.”
“Elimden geldiğince gelirim inşallah,” diyen adamla Servet Bey araya girmişti.
“Buyurun lütfen başlayalım.” Hoş sohbet eşliğinde kahvaltı yapılırken Çisem yanında oturan küçük kıza önce kahvaltısını yaptırmaya çalışıyordu. Hareketleri o kadar doğaldı ki bilmeyen biri genç kadının Narin’in gerçek annesi olduğunu düşünürdü. Cesur arada Erhan’a sorduğu sorularla dikkati üzerine çekerken Servet Bey de yeni damadı hakkında bilgi edinmiş oluyordu. Ayşem sessizdi. Aklında türlü sorular geçiyordu. Başını iki yana sallayarak hemen karşısında oturan kadına bakmıştı. Aylin’in zorla bir şeyler yemeye çalıştığını görünce içinde tarifi olmayan bir şefkat belirmişti. Kadın belli etmemeye çalışsa da Ayşem onun midesinin bulandığını anlamıştı. Yerinde rahatsızca kıpırdanırken Aylin’in izin isteyerek masadan kalkmasıyla Ayşem de izin isteyip hemen peşinden gitmişti. Genç kadın merdivenlerden çıkarken oldukça acele ediyordu.
“Aylin abla?” Ayşem kadının odasına girmesiyle banyodan gelen öğürme sesini duymuş, kapıyı aralayarak genç kadının yanına gitmişti. Kusmak için çırpınan Aylin’in sırtını sıvazlarken genç kadın onun farkında bile değildi.
“Daha iyi misin?” Ayşem’in sesiyle bitkin bir şekilde ona bakan genç kadın başını iki yana sallamıştı. Oturduğu yerden yavaşça kalkarak lavaboda elini yüzünü yıkadı.
“Ne zamandır var bulantıların?”
“Bu gün başladı,” diye cevap veren Aylin yüzünü kurularken Ayşem hemen araya girmişti.
“İşi boş ver hemen doktora gidelim. Bu gün muayene olduktan sonra babama söylemelisin. Hem bulantıların başladıysa ondan saklayamazsın zaten.” Aylin genç kıza hak verirken bir yandan da korkuyordu. Doktorun ona kötü bir şey söyleyecek olmasına aklı gidiyordu.
“Tamam ben yarım saate çıkarım evden, sende gelirsin.” Ayşem kadını onaylayarak odasına gitmişti. Nasılsa Çisem halası buradaydı, akşama onu görürdü.
***
Erkekler işlerine gitmek için evden ayrılırken Ayşem ve Aylin de izin isteyerek hastaneye doğru yola çıkmışlardı. Aylin’in yüzü yeniden solmaya başladığında Ayşem endişelenerek ona baktı.
“Aylin abla arabayı benim kullanmamı ister misin?” Ayşem’in sorusuyla genç kıza bakan Aylin iç çekmişti.
“Arabayı kullanmayı biliyor musun?” Ayşem başını sallarken cevap verdi.
“Babam ehliyet almamı çok istedi. Kullanmayı sevmesem de fena kullanmıyorum.” Aylin arabayı kenara çekerek direksiyonu Ayşem’e bırakmıştı. Şuanda arabayı kullanacak durumda hissetmiyordu kendisini. Genç kız arabayı yeniden yola koyarken sormadan edememişti.
“Hangi hastaneye gideceğiz?”
“Üniversite hastanesine bir tanıdığım var, bizi bekliyor.” Ayşem başını sallayarak genç kadını onayladıktan sonra dikkatli bir şekilde yoluna devam etmişti. Nitekim Ankara’nın trafiği onun kasaba yollarına benzemiyordu. Nereden araba çıkacağı belli değildi. Aylin’in yönlendirmesiyle arabayı park ederken ikisi de oldukça gergindi. Ağır adımlarla randevusu olduğu doktora doğru ilerlerken genç kız gergin olan kadının elini tutup güç vermek istercesine sıkmıştı.
“Aylin Karahanlı!” Aylin adını duyunca ayaklanırken Ayşem de onunla birlikte odaya girmişti. Masanın arkasında Aylin yaşlarında olduğunu tahmin ettiği kadın doktor yerinden kalkarak kollarını açıp Aylin’i karşılamıştı.
“Aylin hoş geldin, çok sevindim seni gördüğüme.” Aylin kadına aynı şekilde karşılık vererek gülümsemişti.
“Hoş buldum Canan, bende seni gördüğüme sevindim.”
“Çok uzun zaman oldu görüşmeyeli, evlendiğini duyunca çok sevindim ama Cesur ile evlendiğini duyunca çok şaşırdım.” Aylin bakışlarını kaçırırken Ayşem babasının adını duyunca kadını daha bir dikkatle incelemeye başlamıştı. Onun bakışlarını fark eden doktor genç kadına dönerek sormuştu.
“Senin kardeşin erkek değil miydi? Ben mi yanlış hatırlıyorum.” Ayşem kadının sorusuyla öne çıkarak kendini tanıtmıştı.
“Ayşem Karahanlı ben, memnun oldum Doktor Hanım.” Canan doktor kızın kendini tanıtmasıyla tek kaşını kaldırarak “Karahanlı!” dediğinde Aylin gülümseyerek “Cesur’un kızı,” dediğinde kadının şaşkınlığı görülmeye değerdi.
“Hadi canım, bizim dâhinin boyu kadar kızı mı var,” dediğinde Ayşem kadının tavrını sevimli bularak gülümsemişti.
“Anladığım kadarıyla babamı tanıyorsunuz?”
“Babanı bu okulda tanımayan mı var canım, başarı tablosunda hala adı yazılı.” Ayşem tek kaşını kaldırarak Aylin’e kısa bir bakış atarak yeniden Canan’a dönmüştü.
“Başarı tablosu mu?”
“Bu üniversitenin en genç mezun olan öğrencisi kendisi olur. Hem de birincilikle, sahi bunu nasıl başardı? Onu hiç derslerde görmedik.”
“Bilmem bunu babama sormalısınız,” diyen kızla Aylin araya girmişti.
“Şey Canan bu konuları daha müsait bir zamanda konuşsak? Malum dışarıda hastalar bekliyor.” Canan kadını onaylayarak masanın arkasına geçip yerine oturmuştu.
“Seni dinliyorum, sorun ne?”
“Hamileyim,” diyerek direk konuya girmişti genç kadın.
“Ay çok sevindim, tebrik ederim. Peki neden bu kadar endişelisin?”
“Yıllar önce bir kaza geçirmiştim,” diyen Aylin cesaret toplamak istercesine susmuştu.
“Biliyorum, ziyaretine geldik ancak kimseyi içeri almadılar. Üzgünüm Aylin, yanında olmayı çok isterdim.”
“O dönem senin de başının kalabalık olduğunu biliyorum. Bu yüzden dert etme. Doktor hamileliğimin riskli olabileceğinden bahsetti. Bebeğin gelişimi olmayabilirmiş. Rahmin bebek için yeterince sağlıklı olmayabilir.”
“Anlıyorum, hemen umutsuzluğa kapılma. Bizde bir bakalım. Biliyorsun üniversite hastanesi olduğu için birçok alanda daha çok teçhizata sahibiz. Özellikle okulumuz pilot okul olduktan sonra.” Aylin gözlerini kaçırırken Canan yerinden kalkarak kadının da kalkmasını istemişti.
“Önce bir muayene edelim seni. Ondan sonra bazı testler yapacağım. Tıp çok gelişti umutsuz olursan bebeğinde stresten etkilenebilir.”
“Kesenin oluşup oluşmadığını anlamamız ne kadar sürer?”
“Beş altı haftada belli olur Aylin. Ayrıca altıncı hafta sonrasında kesin olarak görebiliriz. Bu yüzden yolk kesesini izleyeceğiz.” Aylin’e terimler yabancı gelse de Ayşem ebeliğin verdiği tecrübeyle kadının sözlerini dikkatle dinliyordu. Gerekirse müdahale ederek Aylin’e daha rahat bilgi verebilirdi.
“Sen şöyle uzan transvajinal ultrasonagrafiye bakalım.” Aylin denilen yere yatarken Ayşem kadının elini biran olsun bırakmamıştı. Aylin ona minnetle bakarken oldukça gergindi. Canan gerekli muayeneleri yaparken Ayşem dikkatle onun ifadelerini inceliyordu. Kadın elindeki eldiveni çıkarıp tıbbı atık kutusuna atarken Aylin yutkunarak arkadaşına bakmıştı.
“Ne düşünüyorsun?” Aylin sonunda cesaretini toplayarak sormuştu. Canan kadının endişeli yüzünü görünce hafif gülümsedi.
“Şuanda kese normal görünüyor Aylin, bu yüzden bu kadar stres yapmamalısın. Doktorun doğru söylemiş, hamileliğin biraz sorunlu geçebilir. Ancak bu bebeğine bir şey olacağı anlamına gelmez. En fazla erken doğum olur. Ama birkaç test yapıp onların sonucuna da bakmalıyız.” Aylin kadının sözlerine hıçkırmıştı. Ayşem kadının yattığı yerden kalkmasına yardımcı olurken bir yandan da onu teselli etmeye çalışıyordu.
“Aylin abla tüm hamilelerin ilk ayları tehlikeli olur. Bu yüzden kendini kasmamalısın.”
“Ayşem doğru söylüyor. Hasarlı bir rahmin olması bebeği sağlıklı dünyaya getiremeyeceğin anlamına gelmiyor Aylin. Kaldı ki daha testlerin sonuçlarını görmedik. Eğer onların sonuçları iyi çıkarsa gebelikte sorun yaşamadan bebeğini kucağına alırsın.” Aylin ıslak gözleriyle ikiliye bakarken bir eli karnının üzerinde bebeğini korumaya çalışır şekilde duruyordu.
“Onu çok istiyorum Canan, biliyorsun bu yaştan sonra bebeğimin olması çok düşük. Bu bebek benim son şansım olabilir.”
“Neden düşük olsun, sağlıklı beslenirsen birkaç bebek daha kucağına alabilirsin. Vücudun oldukça dinç ve sağlıklı görünüyor.” Canan’ın sözlerine Ayşe gülerken Aylin de hafif tebessüm etmişti.
“Ee babama ne zaman söyleyeceksin?” Ayşem kadının düşüncelerini dağıtmak için konuyu değiştirmişti.
“Bilmiyorum, onunda endişelenmesini istemiyorum.” Aylin’in sözlerine ikisi de kaşlarını çatmıştı.
“Bu dönemde babamdan başkasının sana yardımcı olabileceğini sanmıyorum Aylin abla. Yanında ansiklopedi gibi adamla uyuyorsun,” diyen kızla Aylin utanırken Canan kendini tutamayarak kahkaha atmıştı.
“Neyse siz kan alma bölümüne gidin ben ekrandan hangi testleri yapacağını düşeceğim.” Aylin genç kadına yeniden sarılarak teşekkür ederken ikili odadan çıkarak test için kan alma bölümüne gitmişlerdi. Gerekli testler için kan veren Aylin oldukça bitkindi. Ayşem arabanın direksiyonuna geçerek arabayı çalıştırırken Aylin kemerini takarak geriye yaslanmıştı.
“Babanın yanına gidelim,” Ayşem gözleri kapalı bir şekilde konuşan kadına kısa bir bakış atarak yola koyulmuştu. Babası bu duruma çok sevinecekti. Kendisi de çok mutluydu. Her zaman bir kardeşi olmasını istemişti.
“Umarım erkek olur,” diye farkında olmadan sayıklayan genç kız Aylin’in dikkatini çekmişti.
“Erkek mi?” Ayşem sesli düşündüğünü fark ederek mahcupça bakışlarını kaçırmıştı.
“Yani, erkek olması güzel olurdu. Hep bir erkek kardeşim olmasını istemişimdir.” Aylin kızın bebeği bu kadar çabuk kabullenmesine şaşırmadan edemiyordu. Öyle ki bebeğin erkek olmasını isteyecek kadar neşeliydi.
“Ya kız olursa?” Aylin de kıza ayak uydurmuştu. Ayşem omzunu silkerek genç kadına cevap vermişti.
“O zaman ikinci kardeşim erkek olur. Kız olursa da bir şey diyemem. Sadece kıyafetlerime ortak gelir. Gülsüm’den alışığım zaten.” Aylin kızın umursamaz sözlerine dayanamayarak gülmeye başlamıştı.
“Kıyafetlerine ortak olması için çok büyümesi gerekir. Sence de saçma bir bahane değil mi? Yoksa babanın tek kızı olmak mı istiyorsun?” Aylin’in sorusuyla bu kez Ayşem gülmüştü.
“Beni yakaladın,” derken sesindeki muziplik olmasa kıza inanabilirdi. Konuşmaları telefon sesiyle kesilirken Ayşem arayan kişiyi görünce gerilmişti. Serdar ile ablasının yanında konuşamazdı.
“Neden açmıyorsun?”
“Araba kullanıyorum sonra ben ararım onu,” diyen Ayşem sakin kalmaya alışıyordu. Aylin kızın sözlerine kıkırdarken morali yerine gelmişti.
“Serdar duygularında ciddi biliyorsun değil mi?” genç kız başını sallayarak kadını onaylarken derin bir nefes vermişti.
“Kardeşin alınma ama çok inatçı. Bazen beni bunaltacak raddeye getiriyor. Ona söyledim, okula odaklanmam gerek. İlk yıllar zor geçecek gibi,” dediğinde Aylin kıza hak vermişti.
“Her zaman tez canlı olmuştur. Düzgünce anlatırsan anlayacaktır.” Arabayı Karahanlı Hospital’ın doktorlar için ayrılan park yerine park eden genç kız Aylin’e dönerek cevap vermişti.
“Bunun farkındayım, bende ona göre hareket etmeye çalışıyorum. Kendimi birden evli olarak bulmak istemiyorum.” Ayşem’in sözleriyle Aylin gülmüştü. Kardeşini tanıyordu. Aralık kapı bulduğunda Ayşem’i nikah masasına oturtacağına emindi. İkili arabadan inerek yan yana hastaneden içeriye girerken onları görenler hem selam veriyor hem de kendi aralarında fısıldaşıp duruyordu. Aylin yirmi yıldan fazla çalıştığı hastanede işlerin nasıl yürüdüğünü en iyi bilenlerden biriydi. Şuanda adı gibi emindi ki Cesur ile evliliği kulaktan kulağa dolaştığı gibi Ayşem ile yan yana olması yeni bir dedikodu fitilini ateşleyecekti. Yönetim katı asansörüne doğru ilerlediklerinde Aylin duraksayarak “Ben Serdar’a uğrayıp geliyorum sen istersen yukarı çık,” dediğinde Ayşem kadını onaylamıştı.
Genç adam yorgun bir şekilde önündeki dosyayı kapatırken aklına gece iyi olmayan karısı gelmişti. Sabah iyi olduğunu söylemişti ancak Cesur iyi tanıdığı karısının yüzünün renginden bile onun bir sorunu olduğunu anlayabiliyordu. Üzerine gitmek istemediği için konuşmayı geçeye bırakmıştı. Önündeki dosyayı kapatarak sandalyesinden geriye doğru yaslanmıştı. Kapısının tıklanıp içeriye doğru uzanan başı gördüğünde genç adamın yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Bu hayattaki en büyük destekçisiydi kızı.
“Gel kızım,” diyerek Ayşem’in odaya girmesini istemişti. Ayşem hızlı adımlarla oturan babasının arkasına geçerek boynuna sıkıca sarılıp yanaklarını öpmüştü.
“Nasılmış babaların en yakışıklısı,” diye soran kızın neşesi bulaşıcıydı.
“Seni gördü daha iyi oldu evlatların en ballısı,” dediğinde Ayşem kıkırdamıştı. Ayşem yeniden babasının yanağını öperek geriye çekilmiş ve ellerini adamın omzuna koyarak masaj yapmaya başlamıştı. Cesur anında mayışmaya başlarken Ayşem kaskatı olan babasının omuzlarını ovalamaya var gücüyle devam etmişti.
“Ellerinde şifa akıyor biliyorsun değil mi?”
“Bunu sen mi söylüyorsun dahi doktor!” dediğinde Cesur kızının omzundaki elini tutarak başını geriye yaslayıp Ayşem’e bakmıştı.
“Bunu nerden duydun? Uzun zamandır bu şekilde çağrılmıyordum.”
“Yani doğru tıp fakültesini en genç bitiren doktor olduğun?” Cesur gülerek kızının elinin üzerine birkaç kez vurmuştu.
“Bilmem belki benden sonra da bitiren olmuştur. Neyse neredeydin sen? Evi aradığımda çıktığını söylediler. Hani bana haber vermeden bir yere gitmeyecektin.” Ayşem derin bir nefes alarak babasının yan tarafına geçip masasına yaslanmıştı.
“Yalnız değildim merak etme, Aylin ablayla birlikteydim.”
“Öyle mi? ne yaptınız?” Ayşem omzunu silkerek babasını geçiştirmişti.
“Birazdan o da gelir ona sorarsın. Serdar’ın yanına uğradı.”
“Serdar?” diyerek genç adamın adının üzerine bastırarak söyleyince Ayşem babasına gülümseyerek başını iki yana sallamıştı.
“Baba, bu zamana kadar senden bir şey sakladım mı?”
“Saklamasan iyi edersin, kızımın benden gizli saklı bir şeyi olmasını istemiyorum. Kızacağımı bilsen bile bana her şeyi anlatmanı istiyorum.” Ayşem başını sallayarak babasına bakmıştı. Uzanıp adamın elini avucunun içine hapsederken iç çekerek devam etti.
“Söz baba senden bir şey saklamayacağım. En azından kendimle alakalı her şeyi bileceksin.”
“Başkasıyla alakalı sakladığın bir şey var yani?” diyen adamla genç kız doğrularak masanın önünde ki sandalyeye yönelmişti. Cesur dikkatle kızını incelerken kapının tıklatılmasıyla Aylin ve Serdar odaya giriş yapmıştı.
“Sen burada mıydın? Bende seni arıyordum, neden telefonu açmadın?” Serdar Cesur’u unutarak genç kıza sorarken Cesur boğazını temizleyerek varlığını belli etmişti. Genç adam yaptığı hatayı fark ederken ilk kez utanmıştı. Babasının yanında hiçbir hakkı olmamasına rağmen kızına hesap sormuştu.
“Hoş geldin hayatım.” Cesur yerinden kalkıp karısının yanağını öpmüştü. Genç kadının hala solgun olduğunu görünce dayanamayarak “Hazır geldin seni bir muayene edelim. Rengin hiç hoşuma gitmedi.” Aylin adamın sözlerine “Ben iyiyim,” diye karşılık verirken Serdar araya girmişti.
“Cesur abi haklı, yüzün sapsarı olmuş. Bir baktıralım sana,” dedi.
“Serdar hocam biz çıkalım Aylin abla ile babamın konuşacakları vardır.” Serdar anlamaz bir şekilde genç kıza bakarken Aylin başını iki yana sallayarak itiraz etmişti.
“Çıkmanızı istemiyorum, bu konuyu hep birlikte konuşalım.”
“Ama Aylin abla bu sizin özeliniz. Yalnız olsanız daha iyi olur.”
“Sizden saklımız yok Ayşem, ne konuşacağımı se biliyorsun zaten. Hem yanımda olursanız daha iyi hissederim. Babanın ne tepki vereceğini bilmiyorum.” İkilinin konuşmasından bir şey anlamayan Serdar kaşlarını çatarak sormuştu.
“Neler oluyor, neden gizemli konuşuyorsunuz?”
“Ablan açıklayacaktır. Madem gitmemizi istemiyor o zaman şu tarafa geçelim biz.” Serdar kızın yönlendirmesiyle Serdar ile birlikte pencere tarafına geçerken Cesur endişeyle karısına baktı.
“Şöyle oturalım mı?” karşılıklı olan koltukları gösteren karısına uyum sağlayan Cesur yutkunarak Aylin’in endişeli bakışlarına odaklanmıştı.
“Beni korkutmaya başladın Aylin, neler oluyor?” genç kadın gözlerini kaçırırken Cesur uzanarak kadının elini tutup kendine dönmesini sağlamıştı.
“Sana söylemem gereken önemli bir şey var.”
“Seni dinliyorum,” diyen adam oldukça gerilmişti. Aylin’in solgun görünmesi adamı endişelendirmeye yetmişti.
“Ben…” Aylin duraksayarak derin bir nefes aldı.
“Sen…”
“Cesur… Ben hamileyim,” dediğinde Cesur şok olmuş bir şekilde karısına bakarken Serdar’ın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. İki adam da Aylin’e donmuş bir şekilde bakıyordu. Aylin kocasından bir tepki alamayınca endişeyle hızla yerinden kalkmıştı.
“Ay adama inme indi, Ayşem yetiş…” Ayşem babasının yüzünün ifadesine gülmemek için kendisini kasarken yanında ki adamın da babasından aşağı kalır yanı olmadığını anladığında Serdar’ın koluna sert bir şekilde vurarak kendisine gelmesini sağlamıştı.
“Ayşem duydun mu ablam hamileyim dedi,” diye transtaymış gibi konuşan Serdar’a gülen genç kız babasını kendisine getirmek için hızla onların yanına yaklaşmıştı.
“Cesur, hayatım kendine gel… Ay tepki vermiyor…” Aylin endişeyle adamın yüzüne masanın üzerinde ki sudan serperken Cesur bakışlarını biran olsun Aylin’den çekmiyordu.
“Babacım kendine gel, Aylin ablayı korkutuyorsun.” Ayşem babasını sarsarken adam bu kez kızına dönmüştü.
“Ayşem duydun mu? Kardeşin olacakmış?” rüya âleminde gibi konuşan Cesur genç kızı gülümsetmişti.
“Duydum babacım, ne güzel değil mi?”
“Güzel…” Cesur başını sallayarak aşağıya eğdiğinde bir süre ondan böyle bir tepki beklemeyen kızlar birbirine bakmıştı. Cesur olayı yeni anlamış gibi hızla başını kaldırmıştı.
“Aylin… Sen…” genç adam kadının yaşlı gözlerle başını aşağı yukarı sallarken Cesur “Allah be!” diye bağırıp yerinden kalkıp karısını kollarının arasına çekmişti.
“Hamilesin, baba olacağım.” Aylin kocasının kolları arasında huzura ererken adamın her geçen saniye daha da sıkı sarılmasıyla Cesur’un omzuna vurarak “Nefes alamıyorum Cesur,” dedi. Cesur hızla geri çekilerek karısının yüzünü avuçlarının arasına almıştı.
“Hamilesin, çok şükür…” Adamın gözleri dolarken Aylin’in bakışları arkada kendilerine gülümseyerek bakan kardeşine takılmıştı. Serdar’ın duygusal bir şekilde gözlerini doldurması Aylin’in de ağlamasına neden olmuştu. Genç adam hızlı birkaç adımla ablasına yaklaşarak kadını sıkıca kollarına almıştı.
“Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin ablacım, çok sevindim.” Aylin başını her zaman güven duyduğu göğse yaslarken Cesur kızını kolunun altına alarak ikiliyi seyretmeye başlamıştı. Hayatta birbirlerinden başka kimsesi olmayan iki kardeşte oldukça duygusaldı. Cesur aklına gelen şeyle duraksamıştı.
“Siz neden bu kadar endişelisiniz o zaman? Doktor kötü bir şey mi dedi?” Cesur’un sorusuyla gerilen Aylin geriye çekilerek kalktığı koltuğa yeniden oturmuştu. Kadının iki yanına çömelen adamlar merakla gözünün içine bakıyordu.
“Abla neler oluyor? İkinizde iyisiniz değil mi?” Serdar’ın sözleriyle genç kadının gözleri çağlayan gibi taşmıştı. Aylin’in konuşamayacağını anlayan Ayşem araya girerek doktorun söylediği her şeyi anlatmıştı. Cesur endişeli olan karısının elini sıkarak hafif gülümsedi.
“Korkma hayatım, Allah’ın iziyle bebeğimizi kucağımıza alacağız. Ne gerekirse yapacağız ve bebeğimizi sağlıkla kucağımıza alacağız. Olmazsa da taktiri ilahi, Aylin. Sen yeter ki üzülme. Sen üzüldükçe bebekte strese girer.” Cesur’u onaylayan Serdar ablasının diğer elini tutmuştu.
“Biz her zaman yanında olacağız. Bak bir tarafında Türkiye’nin en iyi doktorlarından biri dururken diğer yanında Ankara’nın en iyi kadın doğum doktoru var. Ebeni karıştırmıyorum bile. Ayşem’in marifeti ortada…” Serdar’ın sözlerine gülen genç kadın minnetle iki adama bakmıştı. Onlar kendisinin güç kaynağıydı. Aylin kendisini çok şanslı hissediyordu. Bebeği de öyleydi. Şanslıydı!
***
Evet Aylin ablamız bebişini taşıyor. Çisil yuvadan gitti. Ayşem ve Serdar bakalım ne durumda olur. Ayrıca Gülsüm faktörü var. Bakalım ne yapacak. Belki hayatına yakışıklı birini alır. Yorumlarınızı bekliyorum!
58. BÖLÜM <<<<<——>>>>> 60. BÖLÜM
Gülümseyerek okudum yüreğime sağlık ❤️
Bir önceki bölümüde işk okuyan benim ama yorum yazamamıştım. Çok güzel ilerliyor çişil,aylin derken bölümün sonuna gelmişim eline emeğine sağlık
Benim favorim çişem onun duruşu çok hoşuma gidiyor
Aylin inşallah sağlıkla doğuracak inanıyorum ben ❤️ Serdar ve Ayşem çok tatlı ya 🙂 Gülsüm hayatına Denizi alacak gibi hissediyorum ben shipliyorum ikisini 😀 ❤️
Muhteşemdi yine ellerinize sağlık
Aylin aile bir aradayken söyler sandım.
Aylin gerçekten şanslı etrafı doktor.
Ayşem de halaları gibi hemen nikah masasına oturursa şaşırmam.
Herşey yolunda bakalım neler olacak emeğine sağlık
Harika çokkk güzel duygusal bir bölüm dü emeğine yüreğine sağlık yazarcığım
Çok sevindirdin beni harika bir bölüm daha okudum
Harika bir bölümdü iñşallah sağlıkla kucaklarlar .Emeğine sağlık yazarcım
[…] Cesur 59. Bölüm […]
[…] Cesur 59. Bölüm […]