Gelincik Çiçeği 62. Bölüm

Herkese hayırlı akşamlar arkadaşlar. Bu bölümü çok daha farklı yazmayı hayal etmiştim ama nasip olmadı. Açıkçası bölüm pek içime de sinmedi… Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar!

***

Genç kız yorgun bir şekilde sınıftan çıkarken oldukça rahatlamıştı. Son sınavı da verdikten sonra sınav kağıtlarını hızla okuyarak sisteme girecekti. Düğüne birkaç hafta kalmıştı ve zaman çok çabuk geçiyordu. Ertesi gün Cenk ile oda takımı bakmaya gideceklerdi. Son zamanlarda oldukça yoğun bir dönem geçiren ikili eve kendilerini zor atıyorlardı.

“Bitti çok şükür, kurtuldum.” Akasya’nın sözleriyle genç kız gülümsemişti.

“Nasıl geçti sınavın?”

“Sayende çok iyiydi, bu seneyi atlattık. Seneye nasip işler…” Alya başını sallarken Ahmet’te yanlarına gelmişti. O da oldukça yorgundu. Ahmet’in yorgunluğuysa daha çok gönül yorgunluğuydu.

“Nasılsın Ahmet?” Akasya üzgün bir şekilde arkadaşına sorarken genç adam umursamaz görünerek omzunu silkmişti.

“Daha iyiyim, hayat devam ediyor.” Alya kaşlarını çatarak arkadaşına bakmıştı.

“O ne demek? Vaz mı geçiyorsun?” Ahmet üzgün gözlerle genç kıza bakarak cevap vermişti. “Elimden geleni yaptım, Aslı kabul etmiyorsa bir şey diyemem.”

“Saçmalama Ahmet, sen onu seviyorsun.”

“Doğru, Aslı’yı seviyorum. Ancak tek taraflı sevmekle bu işler olmaz Alya, Aslı benden vazgeçecek kadar sevmiyor.” Akasya üzgün bir şekilde genç adama bakarken ne söyleyeceğini bilememişti.

“Emin misin Ahmet, belki son kez konuşsan ikna olur ha, ne dersin?”

“İki gün sonra sözü varmış hanımefendinin.” Alya’nın gözleri büyürken Akasya kendini tutamayarak “Çüş yani,” dediğinde Ahmet gülmeden edememişti. Ne kadar sevse de kimseye zorla bir şeyleri kabul ettiremeyeceğinin farkındaydı. Aslı ailesinin kendisi için uygun gördüğü zengin bir gençle evlenmeyi kabul etmişti. Ahmet kız arkadaşının bir derdi olduğunu düşünerek üzülürken onun başka bir adamla yaz tatilinde nişanlanacağını öğrenmişti. Bunu da Han sayesinde öğrenmişlerdi. Genç adam büyük bir şok yaşamıştı. Dört yıldır birlikte olduğu, ailesinin içine kadar soktuğu sevdiği kız sırf ailesi kendisini uygun görmediği için başka bir adamla evlenmeyi kabul etmişti. Hiç çekinmeden de Ahmet’in yüzüne “Ailem seninle evlenmeme razı değil. Memur ailesine kız vermek istemiyorlar,” diyebilmişti. Ahmet bir hafta evden çıkmamıştı ve iki arkadaş onun için elinden geleni yapmıştı. Bir ara Akasya Aslı’nın saçını başını yolacağım diyerek kızın kaldığı eve giderken Alya tarafından güçlükle durdurulmuştu.

“Bırak Allah’ından bulsun,” diyerek kızı eve götürürken yolda vazgeçip Ahmet’in evine doğru ilerlemiştelerdi. Ahmet’in annesi Gülay Hanım üzgün bir şekilde onları ağırlamış ama Aslı hakkında tek kötü söz söylemeyerek Alya’nın hayranlığını yeniden kazanmıştı. Kadının dediği tek şey “Kısmet değilmiş demek ki” olmuştu.

“Yaz tatilinde ne yapacaksın?” Alya’nın sorusuyla genç adam derin bir iç çekmişti.

“Amcamın yanına gideceğim. Biliyorsun büyük bir ilaç firması var, ilaç için yetiştirilen bitkiler üzerinde çalışmalar yapacağız. Yani tatil yapmayacağım çalışacağım.”

“Çok güzel, keşke bende çalışabilsem…” Akasya’nın sözleriyle Ahmet gülmüştü. Başını sallarken Alya kıza dönmüştü.

“Burada da çalışabilirsin Akasya, yeter ki istekli ol. Bildiğim kadarıyla burada da ilaç firmaları var.”

“Öyle de aynı şey değil. Ahmet daha önce söylemişti. Amcasının ilaç firması Türkiye’nin ileri gelen firmalarından. Orada kariyer yağmak çok güzel olurdu.

“O zaman sana bir müjde vereyim, amcamlar burada bitki yetiştirmek için alan bakınıyorlar. Yeni bir tesis kuracaklar.” Akasya’nın gözleri büyürken neredeyse Ahmet’in boynuna atlayarak sevincini gösterecekti.

“Gerçekten mi?”

“Öyle, bu yaz orada çalışıp tecrübe kazanmamı istiyorlar. Yani eğitim gibi bir şey olacak benimki. Sonrada burada ki tesiste çalışacağım. Yani işe sıfırdan başlayacağız.”

“Harika, duydun mu Alya, sende bize katılırsın değil mi?” Alya kızın heyecanına gülerek başını iki yana sallamıştı.

“Okuldan sonra memlekete döneceğiz biz Akasya, arada ziyarete gelirim sizi.” Akasya’nın yüzü asılırken onun ailesinin yanında yaşamak istemesini anlayabiliyordu.

“Elbette Alya hocam, sizin engin bilgilerinize talibiz.” İkili gülerken Ahmet sadece tebessüm etmişti.

“Sen ne yapacaksın? Ne zaman gideceksin Trabzon’a?” Ahmet kendisinden konuyu uzaklaştırmak için genç kıza sormuştu.

“Sınavları okuduktan sonra duruma göre bu hafta içi gideriz. Düğüne az kaldı biliyorsunuz.”

“Anneme söyledim, bende geleceğim.” Akasya neşeyle konuşurken Alya koluna girerek başını sallamıştı.

“Elbette gelirsin, sana çok ihtiyacım olacak.” Akasya saçını geriye doğru atarak Ahmet’e nispet yaparken Alya iç çekerek yürümeye başlamıştı.

“Benim Cenk’in yanına gitmem gerek. Son sınavı yapacağız. Sonrada eve geçeriz siz ne yapacaksınız?” Ahmet ve Akasya bir birine bakarak konuşmuştu.

“Biz bu gün sinemaya gideceğiz. Sınavların bitişini kutlamak için.”

“Oh ne güzel, biz uğraşalım siz eğlenin.” Ahmet ve Akasya gülerek kızın yanından ayrılırken “Sana kolay gelsin hoca hamım,” demeyi de ihmal etmemişlerdi. Alya hızlı adımlarla sınav yapacağı bölüme doğru giderken bu günün çabuk bitmesini umuyordu.

***

“Cenk oğlum hadi çıkmıyor musunuz?” genç adam elinde ki fırçayı yere bırakarak kapıdan seslenen annesine başını uzatarak bakmıştı.

“Bitti işim anne, camları akşama doğru kapatırız.”

“Hadi seni bekliyoruz, kız aşağıda ağaç oldu.” Genç adam kendi eliyle düğünden sonra kalacakları odayı boyamak istemişti. Evin birçok yeri yeni boyanmış, eksikler alınmış ve son olarak da yatak odası takımı almaya çıkacaklardı. Alya’nın boya işi bitene kadar yuları çıkmasını istememişti. Evdeki her yer yeniden düzenlenmişti. Büyük oda ikili için hazırlanırken diğer odalarda da misafir için gerekli olan her şey vardı.

Cenk evin kapısını kilitleyerek aşağıya inerken Onur evinden çıkıyordu. Genç adamı görünce selam veren Onur bir ihtiyaç olup olmadığını sorduğunda Cenk başını iki yana sallayarak teşekkür etti. Onur da evde bazı değişiklikler yapmaya karar vermişti. Akasya’yla evlendiğinde bu evde oturmayı planlıyordu. Hem ailesine yakındı hem de iş yerine yakındı.

“Bir ihtiyaç olursa söylemeniz yeterli, elimden geldiğince yardım ederim.” Onur’un sözlerine Cenk “Allah razı olsun, olursa söyleriz,” diye cevap vermişti.

“Hastaneye mi?”

“Evet, bu akşam nöbetim var. Yarın görüşürüz.” Onur hızlı adımlarla merdivenlerden inerken Cenk’te aşağı inerek evin zilini çalmıştı. Kapıyı açan Alya kenara çekilerek genç adamın eve girmesini izlemişti.

“Bitti mi boya?”

“Evet, iki güne kurur.”

“İstersen yarın gidelim alış verişe? Yorgun görünüyorsun.”

“Bu gün şu işi halledelim Alya, daha çok işimiz var. Çarşamba gününe bilet aldım.”

“Bilet mi? Dayımın arabasıyla gideriz diye düşünmüştüm ben.”

“Biliyorum ama zaten yorucu geçecek. Bir de o kadar saat yol çekmeyelim.” Alya adamın düşüncesine minnet duyarken son zamanlarda oldukça masraf yaptıkları için daha dikkatli olmaya çalışıyordu. Cenk üzerini değiştirdikten sonra mobilya için evden ayrılmışlardı. Alya Deniz Hanım ve Cemile’nin de onlarla gelmesi için ısrar etse de ikisi buna yanaşmamıştı. Kendi eşyalarını kendilerinin seçmesini istemişlerdi.

Araba büyük bir mobilya mağazasının önünde dururken Ahmet’te karşıdan gelerek onlara katılmıştı. Genç adamın tanıdığına ait olan bu mağazayı ikiliye Ahmet önermişti. Üçü birlikte içeriye girerken Ahmet’i gören mağaza sahibi gülümseyerek genç adamı karşılamıştı.

“Hayırdır Ahmet, seni buralara ne attı?”

“Selamünaleyküm İlyas amca, sana müşteri getirdim. Yardımcı olacağını umuyorum.” Cenk’e elini uzatan adam gülümseyerek “Elbette, ne lazımsa yardım ederiz.” Cenk adamı onaylarken “Biz yatak odası bakacaktık,” dediğinde adam ikiliyle çalışan yerine bizzat kendisi ilgilenmişti. Genç kız daha çok kullanışlı spor bir mobilya seçerken Cenk’in gözleri daha ağır mobilyalara gidiyordu. Sonunda ortak karar olan hem spor hem de biraz klasik olan bir takım seçmişlerdi. Mağazada çok güzel ve kaliteli mobilyalar vardı. Alya birçok mobilyayı beğense de geçici oldukları bir ev için bu kadar masrafa girmek istememişti.

“Başka almak istediğin şey var mı? Hazır gelmişken aradan çıksın.” Genç adamın sorusuyla Ayla cevap vermişti.

“Güzel mobilyalar var ancak geçici süre buradayız. O kadar masrafa gerek yok. Bizim orada şubesi olsaydı güzel olurdu.”

“Bildiğim kadarıyla Trabzon’da da yerleri var.” Alya merakla adama bakarken İlyas Bey Ahmet’i onaylayarak konuşmuştu.

“Ahmet haklı, Yalıncak’ta da mağazamız var. İsterseniz oradan alış veriş yapabilirsiniz.” Alya merakla genç adama dönerken Cenk “Öyle yaparız artık,” dedi. İhtiyaç olabilecek mobilyaları aldıktan sonra ödemesi yapılmış, iki gün sonraya eve getirilmesi için anlaşılmıştı. İkili rahat bir şekilde eve dönerken yolda akşam yemek için tatlı almışlardı. Cenk yanında oturan karısının elini tutarak dudaklarına götürürken Alya bakışlarını kaçırarak önüne dönmüştü.

“Az kaldı ha düğüne. İçim içime sığmıyor Alya,” dediğinde genç kızda aynı duyguları paylaşsa da sessiz kalmıştı. Düşündükçe kalbi deli gibi atıyordu. Sürekli yanında ki adam için şükürler ediyordu. Gün geçtikçe Cenk’i daha iyi tanıyor ve adamın düşünceli yapısına, içten ve samimi davranışına hayran kalıyordu. Deniz annesinden öğrendiğine göre genç adam beş vakit namazına da başlamıştı. Belki de bu Alya’yı en mutlu eden olay olmuştu. İçine dert edinmişti genç adamın ibadetini eksik yapıyor olması.

“Bu gün bizde kalırsın. Evde boya kokusu var.”

“Ama…”

“Merak etme ben Onur’a çıkacağım. Sen rahat bir şekilde benim odamda uyursun. Kokunun yastığıma sinmesini istiyorum Alya, inan çok özledim.” Alya yanakları kızararak adama bakarken iç çekerek “Bu şekilde konuşma,” demişti. Cenk karısına kısa bir bakış atıp önüne dönerken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

“Nasıl davranmayayım, sevmeyeyim mi?” Alya kaşlarını atarak genç adama döndü.

“Ne demek sevmeyeyim mi? Ben onu mu diyorum. Annemin yanında da bu şekilde davranıyorsun. Beni utandırmak hoşuna gidiyor sanki.”

“Evet, utanınca yanakların elma gibi kızarıyor.” Alya gülümseyerek önüne dönmüştü. Eve geldiklerinde Deniz hanımın coşkulu karşılamasıyla eve girmişti. Şu bir gerçekti ki Deniz Hanım en az kili kadar heyecanlıydı.

***

Aynadan yansımasına bakan genç kız hala inanamıyordu. Üzerinde ki kabarık işlemeli gelinlik genç kızın güzelliğine güzellik katmıştı. Mavi gözleri dumanlı makyajıyla ön plana çıkarken kendisine hayran bir şekilde bakan kızla göz göze geldi.

“Çok güzel oldun Alya, Cenk hoca seni görünce düşüp bayılmazsa iyi.” Alya arkadaşının sözlerine kıkırdayarak gülmüştü. İki hafta çok çabuk geçmişti. Cenk’in amcasının boşalttığı evi yeniden düzmüşler, yeni mobilyalarla yeniden dizayn etmişlerdi. Alya dıştan sevdiği evin içine girdiğinde hayranlıkla etrafı incelemişti. Yeni evine adeta bayılmıştı genç kız. Ailesiyle birlikte evin eksikleri giderilmiş, yıpranmış bazı yerleri yeniden aslına uygun olarak inşa edilmişti.

“Oldu mu dersin?”

“Olmak mı? harika görünüyorsun.” Odaya yorgun bir şekilde giren Arya, iki kolunda ikizleriyle aynanın karşısında ki ikizine bakmıştı. Arya kucağında ki bebeklerini yatağın üzerine yatırarak Alya’nın karşısına dikilmişti.

“Maşallah sana, benden daha güzel oldun!” dediğinde Akasya ve Alya gülmüştü. Birebir kopyası olan kardeşiler hayranlıkla birbirine bakarken odanın kapısını tıklatan annesiyle üçü de kapıya dönmüştü. Emine Hanım kızını gelinlikler içinde görünce duygulanarak kızına sarılmıştı.

“Arya Aras seni çağırıyordu,” diyerek diğer kızına bakarken Arya’nın odadan çıkmasıyla bakışları Alya’ya dönmüştü.

“Maşallah kızım, Allah nazarlardan saklasın. Yuvanda her daim huzurlu ve mutlu olasın.”

“Amin anne,” diyen genç kız annesinin elini öperken ağlamamak için kendisini tutuyordu. Ev çok kalabalıktı. Ne kadar akrabası varsa hepsi meraktan gelmişti. Öyle ki Arya’nın düğününde bile olmayan akrabalar onun düğününe gelmişti.

“Var mı bir isteğin kızım, evden çıkmadan halledelim.” Alya başını iki yana sallayarak Akasya’yı göstermişti.

“Akasya ile hallettik anne, bir sıkıntım yok şimdilik.”

“Aç mısın, düğünde yiyemezsin. Bir şeyler getireyim sana.” Alya annesinin elini tutarak öpmüştü.

“İhtiyacım yok anne, sen telaş yapma. Dayımlar geldi mi?” Emine Hanım kızını onaylarken erkeklerin binanın kapısında beklediğini söylemişti. Genç kız zaman geçtikçe daha da heyecanlanıyordu. Dışarıdan gelen korna sesleriyle genç kız gelinliğin verdiği ölçüde hızlanarak odasının penceresine gitmişti. Tülün arkasından gelenlere bakarken Cenk’in daha önce görmediği lüks bir arabadan inerek ceketini düzelttiğini görünce yutkunmadan edememişti. Genç adam damat tıraşı olmuş, saçlarının arkalarını biraz kısaltmış daha düzenli bir saç stiline kavuşmuştu. Gözleri tülün arkasından bile görünebilecek parlaklıktaydı. İki abisi genç adamı karşılarken Deniz Hanım ve Cemile de yanında Han ile birlikte genç adamın arkasında yerini almıştı.

“Maşallah Cenk hoca da ateş ediyor,” diyen Akasya’ya gözlerini devirerek bakan Alya “O her zaman ateş ediyor,” diye karşılık verince iki arkadaş gülmeden edememişti. Annesinin varlığını hatırlayan genç kız utangaç bir şekilde arkasını dönerken Emine Hanım duygusal bir şekilde kızına bakıyordu.

“Arya nerede kaldı anne, onun da burada olması gerekiyor.”

“İkizler huzursuzlanmış kızım onlara bakıyordu.” Alya yeğenlerinin sözü edilince hemen yelkenleri suya indiriyordu. İki küçük adama da takım elbise giydirilmiş küçük boyunlarına papyon takılmıştı. Erken doğdukları için iki ailede üzerlerine titriyordu.

“O zaman kalsın paşalarımın yanında. Acele etmesine gerek yok.” kapının tıklatılmasıyla Esma yengesi kafasını içeriye uzatmıştı. Hemen ardından da Gülşen gelmişti. Genç kadın hamile olduğu için karnı epey büyümüştü.

“Kız gelin sakın doğurayım deme,” diye yengesine takılan Alya bir bakıma stresini atmaya çalışırken Gülşen elini şiş karnına koyarak gülümsemişti.

 “Belli olmaz halası sende biliyorsun son aylarında.”

“Aman, sağlıkla doğsun da ne zaman doğarsa doğsun.”

“Anne babam seni çağırıyordu. Misafirleri karşılamak için,” diyen Esma Emine hanımı salona gönderirken Alya heyecanla elleri birbirine bastırmıştı.

“Sakin ol Alya, her şey yolunda gidecek.”

“İnşallah.” Birkaç dakika sonra odasının kapısı açıldığında iki ağabeyi peş peşe odaya girmişti. Selim elinde ki kurdeleyi Serdar’a uzatarak “Arya’ya ben bağlamıştım, bu senin hakkın,” dediğinde Serdar yutkunarak kardeşine bakmıştı. Abisinin elinden kurdeleyi alarak dualar eşliğinde kardeşinin beline bağlarken yüzünü avuçlayarak alnından öpmüştü.

“Sakın endişelenme Alya, senin arkanda dağ gibi iki abin var. Baba evinin kapısı sana her zaman açık bunu biliyorsun. Allah mutlu etsin kardeşim.”

“Amin, teşekkür ederim abi,” diyerek abisinin elini öpmek için davrandığında genç adam izin vermeyerek sıkıca sarılmıştı kardeşine.

“Damat sabırsızlanıyor, heyecandan bayılmasa iyi,” diyen Selim herkesi güldürmüştü. O da kardeşine sıkıca sarılarak iyi dileklerini bildirirken kardeşine kolunu göstererek odasından çıkarmıştı. Her adımında baba evini son kez izliyormuş gibi etrafa bakınan genç kız salona girdiğinde babasıyla annesini yaşlı gözlerle kendisine bakarken bulunca onunda gözleri dolmuştu. Ahmet Bey başını iki yana sallayarak kızının yanına gidip alnını öpmüştü.

“Akıtma incilerini, Allah yuvanda daima huzur ve mutluluk versin.”

“Amin,” diyerek duaya karşılık veren salondakiler Emine Hanım’ın göz yaşları eşliğinde kızına yaklaşmasını izlemişlerdi. Kadın konuşamamıştı. Evinin son çiçeğini de evlendirerek yuvasına gönderiyordu. Alya annesinin elini öperken kadın kızına sıkıca sarılmıştı. Deniz Hanım ve Cemile ikiliyi ıslak gözlerle izlerken Cenk karısının beyazlar içinde ki halini hayranlıkla izliyordu.

“Kızım size emanet Deniz, yavruma iyi bakın.” Deniz Hanım kadının içini rahatlatacak şekilde başını sallarken gülümsemişti.

“Alya benim kızım Emine, Cemile’mden ayrı değil. İçin rahat olsun.” Emine Hanım biliyordu ki kızının kayınvalidesi ona anne olacaktı. Daha önce de yaptığı gibi onu hep koruyup kollayacaktı. Babası kızının duvağını kapatırken annesi de başına kırmızı örtüsünü atmıştı.

“Kızım sana emanet damat, gözünden bir damla yaş akıttığını görürsem canına okurum.” Ahmet Bey sonlara doğdu sesi sahte kızgınlık barındırırken Selim hemen atılmıştı.

“Merak etme baba gözüm üzerlerinde olacak. İki damadında,” dediğinde herkes gülmüştü. Cenk gülümsemesini bastırmak için başını eğerken Emine Hanım ve Ahmet beyin elini öperek karısının girmesi için kolunu uzatmıştı. Genç kız ailenin tüm üyeleriyle vedalaşırken Arya’yı görememiş olmak içine oturmuştu. İkizi onu evden çıkarken nasıl yalnız bırakabilirdi. Sonradan aklına bebekler gelirken bu kez endişelenmişti.

“Arya’yı görmedim. Bebeklere bir şey mi oldu acaba?” diye yanında ki Cenk’e sorarken Cenk başını çevirerek karısına bakmıştı.

“Merak etme, iyi olduklarına eminim. Fotoğraf çekiminde yanımızda olacaktır.“ ikili alkışlar eşliğinde binadan çıkarken dışarıda bekleyen kalabalığın içinde ki hocanın duasıyla arabalarına binerek konvoy halinde yola koyulmuşlardı. Bir süre konvoy Trabzon da tur attıktan sonra gelin arabası diğerlerinden ayrılarak fotoğraf çekimi için sahilde hazırlanan yere gitmişti. Cenk ve Akasya’nın yardımı ile arabadan inen Alya etrafına bakındığında gülümsemeden edememişti. Süslü salıncaklar, oturma yerleri ve yapma ağaç dekorları… Hepsi denize karşı manzaraya oturtulmuş özenle hazırlanmıştı.

“Burası çok güzel,” diyen genç kız Cenk’e dönerken genç adam karısının mutlu olmasıyla sevinmişti.

“Beğenmene sevindim karıcım,”

“Beğenmek mi bayıldım Cenk, harika olmuş burası.” Alya etrafa bakınarak yüzünü asmıştı.

“Arya gelmedi mi?” Cenk karısının sorusuyla ileriden gelen arabayı görünce gülümsemişti.

“Geldiler işte.” Alya yanlarına gelen arabadan inen ikiliyi görünce gözlerini büyüterek ikizine bakmıştı.

“Arya sen…” bakışları hızla Cenk’e dönerken Cenk kolunu karısının beline atarak fısıldamıştı.

“Hayalinizin gerçek olmasını istedik.” Alya kahkaha atarak kendisi gibi gelinlik giymiş olan ikizine dönerken hızlı adımlarla ona yaklaşmıştı.

“Harika görünüyorsun Arya, neden bana daha önce söylemedin?”

“Benimde haberim yoktu,” diyen Arya da en az ikizi kadar heyecanlıydı. İki genç kız kocalarına dönerek gülümsemişti. Aynı anda iki adamın yutkunmasıyla Akasya araya girerek “Hadi işimize bakalım yoksa geç kalacağız,” dedi. Keyifli bir şekilde fotoğraf çekimi yapan ekipte şüphesiz en şaşkın ve heyecanlı daha önce böyle bir çekim yapmayan fotoğrafçı olmuştu. Öyle ki ilk kez birbirine bu kadar benzeyen iki gelin görmüştü. Damatların ikisi de ayrı ayrı göz alıyordu. Hem Cenk ve Alya, hem de Arya ile Aras ayrı ayrı da fotoğraf çekerken sıra Alya’ya olan sürprize gelmişti. o zamana kadar arabada olduklarını bile fark etmediği ikizler arabadan çıkarılarak iki gelinin kucağına koyulmuştu. Alya şaşkınlıkla bebeklere bakarken fotoğrafçı hiçbir kareyi kaçırmak istemezcesine sürekli fotoğraf çekiyordu.

“Arya onları neden getirdin, hasta olurlarsa?”

“Bir şey olmaz, temiz hava onlara da iyi gelecek.” İki bebek için hızlı bir şekilde fotoğraflar çekilirken iki çiftte onlarla aynı karede yer almıştı. Bir süre sonra yanlarına gelen başka bir arabadan inen küçük kız herkesi gülümsetmişti. Ecem’siz olmazdı elbette. Koşarak annesinin beline sarılan Ecem ile yeni bir fotoğraf çekimi fulyası başlamıştı. İki saatlik çekimin ardından gelin ve damat düğün yerine giderken Arya üzerini değiştirmek için eve doğru yola çıkmıştı.

Gelin ve damadın salona girmesiyle düğün de başlamıştı. Herkes keyifle yakın akrabalarıyla sohbet ederken iki gelin ellerinden geldiğince etrafta dolaşıp insanlara selam veriyordu. Kapıda ise Emine Hanım ve Deniz Hanım gelenleri karşılıyordu. İnsanlar kendini oyuna kaptırmışken müziğin susmasıyla gelin ve damat salona giriş yapmıştı. İkilinin dans müziğinden sonra istek üzerine bol bol horon tepilmiş, hoptek oynanmış en sonda damat halayıyla final yapmışlardı. Düğünün en çok göze çarpanıysa dayının ve ağabeylerin sürekli horon başı olmasıydı. Genç kız danstan sonra ısrarlara rağmen yerinden kalkmamıştı. O dün gece kınasında istediği gibi oynamış, karılık olan düğünde oynamayı uygun bulmamıştı. Bu yüzden eğlenenleri isleyerek bol bol gülümsemişti. Takı töreni sırasında oldukça kalabalık bir sıra oluşmuştu. Öğrencileri toplanarak aralarında para biriktirmiş hocalarına bilezik takmıştı. Ayrıca Cenk’e de takı takmaları ikiliyi oldukça duygulandırmıştı.

Düğün oldukça keyifli ne eğlenceli geçmişti. Herkes eğlenmişti. Tüm davetliler gitmeye başladığında geriye kalan aile üyeleriyle yeniden bir tur horon dönerlerken ayrılık vakti yaklaşmıştı. Alya gece vakti olduğu için yola çıkmak yerine bu geceyi evlerinde geçirmek isteyince Cenk karısıyla yeni düzdükleri evlerine doğru yola çıkmıştı. Annesi ve Arya da onlara eşlik ederken gelini yeni evine teslim ederek karı kocası bir başına bırakıp geri dönmüşlerdi.

Heyecanlıydı!

İkisi de oldukça heyecanlıydı ve bu heyecandan elleri kollarını nereye koyacaklarını şaşırmışlardı. Cenk’in ilk evliliği olmamasına rağmen sanki ilkmişçesine eli ayağına dolaşması Alya’nın gülümsemesine neden olmuştu. Odasında yatağın ucuna oturarak kocasının gelmesini beklerken Cenk’in odaya girmesiyle yavaşça yerinden doğrulup ayağa kalkmıştı. Ağır adımlarla karısına yaklaşan genç adam derin bir iç çekti. Yavaş bir şekilde karısının duvağını açıp okyanus gözlerine baktığında yüzünde ki gülümseme daha da büyümüştü. Genç kızın alnına dudaklarını değdirirken bir süre kokusunu içine çekmek için oyalanmıştı. Alya gözleri kapalı bir şekilde temasın kesilmesini beklerken Cenk yutkunarak geri çekildi.

“Hoş geldin, evime, yuvama, ruhuma hoş geldin karıcım.” Alya adamın gözlerine ışıl ışıl gözleriyle bakarak “Hoş buldum, sende hoş geldin hayatıma, canıma, yuvama, gönlüme…” dediğinde Cenk karısına sıkıca sarılarak “Çok şükür,” dedi.

“Çok şükür!”

***

Yavaş yavaş final zamanı geliyor. Kafam çok dolu bu yüzden finalin basit olmasın istemiyorum. En azından çiftime biraz zaman ayırmak istiyorum ama böyle bir dönemde kafamı boşaltıp nasıl yazacağımı inan bilmiyorum. Allah herkese kolaylık versin. Özellikle deprem bölgesinde olanlara yardım etsin. 🙁

61. BÖLÜM <<<<<<<<<<———>>>>>>>>>>>> 63. BÖLÜM

28760cookie-checkGelincik Çiçeği 62. Bölüm

7 yorum

  1. Haklısın, yazmak senin için zordur.Ama okumak inanki bize çok iyi geliyor. Depremi yaşamadığım halde ben bile çok etkilendim yaşayanları düşünemiyorum. Rabbim yardımcıları olsun.

  2. Asli’ya ne oluyor ya nisanlanmak ne demek ailesi mi zorluyor ki Ahmet ile ayrilmasinlar barissinlar ya :'( 🙁 düğün harikaydı ayrıca hayalleri oldu ❤️ Harikaydı emeğine sağlık Yazarcigim ❤️

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir