Merhaba arkadaşlar. Ramazan boyunca sadece iki hikayeyi yazıp yayınlayacağım. Cesur biterse elbette yeni bir hikayeyi daha başlayacağım. Ayrıca bölümler sabit günlerinde değil, herhangi bir günde gelebilir. Sadece sırayla hikayeler yayınlanacak. Yani bir haftada bakarsınız iki hikayeden de ikişer bölüm gelir, belki üç. Sağlık durumum el verdiği sürece yazmaya çalışacağım. Bu sadece RamazaN’a özel olacak arkadaşlar. Keyifli okumalar
***
Genç kadın üzerine hissettiği ağırlıkla sıcaklanarak gerinmek istemiş ancak kolları sanki bağlanmış gibi bir türlü hareket ettirememişti. Yerinde homurdanarak gözlerini araladığında burnunun dibindeki yüzle gözlerini büyüterek uyuyan adama bakmıştı. Yavaş bir şekilde bulunduğu durumu anlamaya çalışan genç kadın kocasının kolları arasında sıkışıp kaldığını anladığında yutkunmadan edememişti. Gece uyuduklarında ortalarında olan oğlu nereye gitmişti? Endişeyle etrafına bakınırken yeniden kollarını kurtarmayı denedi ancak başarılı olamadı. Erhan bir ahtapot gibi sarmalamıştı genç kadını.
“Erhan!” Çisem uykudan boğuklaşmış sesini tam olarak çıkaramayınca boğazını temizleyerek yeniden kocasına seslenmeyi denemişti.
“Erhan, Cihangir yok!” diyen kadın sesini biraz daha yükseltmişti.
“Hım…”
“Cihangir yok, Erhan uyan artık çok sıkıştım!” diyen kadınla genç adam usulca gözlerini aralamıştı. Adamın kahve gözleri uyku mahmurluğuyla daha da koyulaşırken genç kadın üst üste yutkunmaya başlamıştı. Genç adam karısının yüzünü dibinde görünce ne durumda olduklarını algılayamadan hafifçe gülümsemişti.
“Günaydın,” diyen adamla Çisem yerinde kıpırdanırken genç adam başını eğerek kolları arasında ki bedene bakmıştı. Karısını o kadar sıkı sarmıştı ki Çisem’e gidecek bir santimlik alan bile bırakmamıştı.
“Nefes alamıyorum, kollarını çözsen mi artık? Cihangir yok dedim sana!” diyen kadınla Erhan derin bir nefes alarak karısını duymamış gibi Çisem’i göğsüne çekerek gözlerini kapatmıştı. Çisem kocasının bu hareketini uyku sersemliğine verirken yeniden kurtulmak istemiş ama kocasının boğuk sesiyle duraksamıştı.
“Cihangir beşiğinde uyuyor, çok erken biraz daha uyuyalım.” Adam kollarını iyice karısına dolayarak başını kadının saçlarına gömmüştü. Çisem heyecandan ne yapacağını şaşırırken bir yandan da adamın bu kadar rahat davranmasına kızıyordu. Erhan ona hiç yardımcı olmuyordu!
İkili birkaç saat sonra yatağın şiddetli sarsıntısında gözlerini araladığında Çisem ne ara uyuduğunu anlayamadığı bir uykudan korkuyla uyanmıştı.
“Anne, baba uyanın artık!” Narin yatağın üzerinde zıplarken Erhan bir eliyle yüzünü sıvazlayarak gözlerini aralamıştı.
“Kızım ne yapıyorsun?”
“Acıktım, siz hala uyuyorsunuz. Hem Cihangir de ağlamaya başladı,” diyen küçük kız Çisem’in kendine gelmesine yardımcı olmuştu. Erhan karısının yataktan kalkma girişimini görünce bu kez kollarını gevşeterek ona izin vermişti. Çisem hızla oğlunu kucağına alırken altını değiştirmek için onu odadan çıkarmıştı.
“Gel bakalım buraya seni yaramaz,” diyerek kızını yatağa çeken genç adam sabah şekerlemesini kızıyla yapmıştı. Küçük kızın şek kahkahaları odayı doldururken onların sesini duyan Çisem iç çekerek gülümsemişti. Evlendiğinde hayatının bu şekilde değişeceğini bilmiyordu. Neredeyse evleneli altı ay olacaktı ve oğlunun doğum günü yaklaşmıştı. Küçüğü artık iyice büyümeye başlamıştı.
“An..ne.” Çisem oğlunun sesini duyunca yanlış duyduğunu düşünerek hafif gülüşmemişti.
“Annecim…” Cihangir’in altını değiştirdikten sonra koltuğa oturarak üzerine örtüyü alarak çocuğu emzirmeye başlamıştı. Sütü yavaş yavaş kesiliyordu ve Çisem bir damla dahi olsa oğlunu emzirmekten yanaydı.
“Açıkmış mı paşa!” Erhan kızı kucağında salona girdiğinde Çisem başta utansa da sonradan örtünün varlığını hissederek bakışlarını kaçırmıştı.
“Birazdan aşağıya ineriz, sütüm ona yetmez.”
“Bizim acelemiz yok, değil mi kızım? Kardeş biraz süt içsin sonra aşağıya ineriz.”
“Baba bende süt istiyorum,” diyen kız Çisem’i gülümsetmişti.
“Kahvaltıya indiğimizde sütünü hazırlarız tamam mı canım? Hem bu gün seni öğretmeninle tanıştıracağız.”
“Öğretmen mi? Zeynep ablanın öğretmeni gibi mi?”
“Evet kızım Zeynep ablan gibi okula gideceksin.” Narin kısa bir duraksamanın ardından babasına dönmüştü.
“Baba arkadaşlarım da olacak mı?” Erhan karısıyla göz göze geldiğinde kızı için üzülmüştü. Konakta yaşıtı yoktu ve Narin koca insanların arasında bir başına kalıyordu.
“Elbette olacak, ben üzerimi değiştireyim sonrada aşağıya inelim.” Çisem üzerini düzelterek yerinden kalkarken oğlunu yere bırakarak emzirme örtüsünü katlayıp kenara koymuştu. Odaya geçerken Narin genç kadının peşine takıldı.
“Anne, aynı giyinelim mi?” Çisem kızın elini tutarak gülümsemişti.
“Sen nasıl istersen hayatım, ne giyelim bu gün?”
“Hani halamın aldığı elbise var ya, pembe olan onu giyelim mi?” Çisem küçük kızın hangi elbiseden bahsettiğini anlamaya çalışmıştı. Önce küçük kızın odasına girmişler. Narin’in gösterdiği elbiseyi alarak ona giydirmiş sonrada saçlarını örerek kendi odasına geçmişti. Giyinme bölümünden aynı elbisenin eşini alarak üzerine geçirirken genç kadın aynadan kendisine bakmıştı. Sarı saçları buğday teni elbisenin içinde adeta parlıyordu. Genç kadın saçlarını balıksırtı örerek bir omuzundan aşağıya sarkıttığında kendisine hayranlıkla bakan küçük kıza göz kırparak gülümsemişti.
“Güzel oldu mu Narin?”
“Anne çok güzelsin,” diyen kız kadının beline sarılarak kıkırdamıştı. Çisem V yaka olan elbisenin ön kısmının açık olup olmadığını kontrol ederken omuzlarını geriye alarak uygun pozisyona elbisesini getirmişti. Genelde bu tarz kıyafetlerde rahat hissetmiyordu. O genelde simit yaka kıyafetleri tercih ederken görümceleri moda adı altında dolabına bir sürü elbise doldurmuştu.
“Hazır mısınız?” Erhan Cihangir’i kucağına alıp ikiliye döndüğünde karısını gören genç adam yutkunmadan edememişti. Çisem gün geçtikçe daha da güzelleşiyordu. Karısı pembe elbisenin içinde bir içi su gibi olurken yakasının açıklığından hoşlanmamıştı. Belki çok açık değildi ama karısının gerdanının biraz görünmesini bile istemiyordu. Tekrar yutkunan genç adam farkında olmadan “Fular mı taksan?” diye sorduğunda Çisem adamın sözleriyle yan tarafta duran geometrik aynaya kısa bir bakış atmıştı. Açık bir yeri yoktu ancak ensesi açıkta olduğu için kendisi de rahatsız olmuştu. Aile içinde olsalardı belki sorun yapmazdı ama gün içinde konakta kimin girip çıktığı belli olmuyordu. Halalar hala eşleri ve oğullarıyla hala konaktaydı. Aynaya bakmaya devam eden genç kadın Erhan’ın kendisine yaklaştığını fark edememişti. Genç adam elini uzatarak karısının örülü olan saçlarını yavaşça çözerken ensesini kapatmadan önce hipnoz olmuş gibi eğilip karısının ensesine dudaklarını bastırınca Çisem bir anda ürpermişti. Kadının ürpermesiyle kendine gelen Erhan hemen genç kadının saçlarını iki yanından aşağıya doğru salarak kızın açıkta olan kısımlarını biraz olsun örtmeyi başarmıştı.
“Hadi gidelim,” Erhan küçük çocukla kaçarcasına odadan çıkarken arkasından şaşkın bir o kadar da heyecanlı bir şekilde bakan kadını bırakmıştı.
“Anne babam saçını beğenmedi mi? Neden çözdü ki?” Narin’in masum sorusuyla kendine gelen Çisem derin bir iç çekerek eğilip küçük kızla göz göze gelmişti.
“Sana benden daha çok yakıştığı için hayatım. Hadi kahvaltıya gidelim.” Çisem Narin’in elini tutarak odadan çıkarken merdivenlerden aşağıya inen kocasına iç çekerek bakmıştı.
“Allah’ım sen bana yardım et, yeni bir acı yaşatma!” diye dua eden genç kadın kocasının oğluna gülümsemesine takılı kalmıştı.
“Ne oldu gelin hanım, kocana bakmaya doyamadın mı? Ayıp ayıp!”
“Ayıp olan ne yenge, dediğin gibi baktığım kişi benim kocam!” Hesna Hanım genç kadının bakışları karşısında içine oluşan kıskançlığa engel olamamıştı. Çisem geldiğinden beri konakta istediği gibi hareket edemez olmuştu. Üstelik kayınvalidesi de bir şey yapmıyordu.
“Biz büyüklerin yanında kocamızın yanında bile duramazdık!”
“Öyle mi? Benim gördüğüm amca beyle çok rahat bir şekilde oturup kalktığın yenge. Açama hangi sizden bahsediyorsunuz?” Çisem’in sorusuyla kadın sinirlense de kendini tutmayı başarmıştı.
“Boşuna heveslenme derim sana, yakında aşiret oğlan diye tutturduğunda göreceğim seni. Eğer çocuğun olmazsa Erhan’a yeni bir kadın alınacak. O zaman senin havanda sönecek!” Çisem kaşlarını çatarak kadına bakmıştı. Erhan’ın yanında başka bir kadının varlığının düşüncesi bile kanını kaynatmaya yetmişti.
“Öyle bir şey olursa ne siz kalırsınız ne aşiret. Beni hafife alma Hesna Hanım. Karşında senin çocuk durmuyor, bu ülkenin kanunları var. Gerekirse sizin her şeyinizi elinizden alabilecek kadar iyi avukat tanıdıklarım var. Ne sanıyorsun Erhan ile evlendiğimde sadece öylece evlenmeyi kabul ettiğimi? Ne için kiminle evlendiğimi çok iyi biliyorum. Benimle uğraşmayı bırakamazsanız yakında bu konakta hizmetçi bile olamazsın. Bildiğim kadarıyla konak kocamın üzerine, var gerisini sen düşün!” diyen Çisem kadını morartarak hızlı bir şekilde yanından ayrılırken sabah sabah tüm keyfi kaçtığı için bu kez içinden kocasına söylenmeye başlamıştı. Bu konak gün geçtikçe çekilmez bir hal almaya başlamıştı.
“Anne neden üzüldün?” Narin kadının elini çekiştirerek dikkatini çekince Çisem duraksamıştı.
“Üzülmedim hayatım.”
“Hesna yengem çok kötü, seni üzdü. Babam başka biriyle mi evlenecek?” Narin’in sorusuyla Çisem dişlerini sıkmaya başlamıştı. Sakinleşmek için derin bir nefes alarak kızına doğru eğilmişti.
“Öyle bir şey olmayacak hayatım. Ben buna izin vermem.”
“Ben başka anne istemiyorum, senden başkasını istemiyorum.” Küçük kızın gözleri dolarken Çisem kısa sarılarak onu kollarının arasına almıştı.
“Sen bunları düşünme, hadi gidip sütünü alalım.” Narin kollarını kadının boynuna dolarken Çisem içinden Hesna cadısına sevgilerini gönderiyordu. Acil çalışması gerekiyordu yoksa konakta kafayı yiyecekti.
“Anne ne olur babamı ikna et ben okumak istiyorum!” Çisem mutfaktan içeriye girdiğinde çalışan kızın sözlerini duyunca kaşlarını çatmıştı.
“Ne oluyor Zeynep?” hanımlarının mutfağa girdiğini gören çalışanlar hemen kenara çekilirken Zeynep başını eğerek ellerini önüne bağlamıştı.
“Bir şey mi istediniz Hanım ağam?” Çisem kadının sorusunu duymazdan gelerek Zeynep’in öne eğik başını çenesinden tutarak yukarı kaldırmıştı.
“Bir soru sordum Zeynep, nedir bu okuma meselesi?” genç kızın annesi kadının sorusuyla araya girmişti.
“Bu sene lise bitiyor hanımım, babası daha fazla okumasını istemiyor.”
“O ne demek? Neden okumayacakmış?”
“Burada çoğu kız liseden sonra okutulmuyor. Şanslıysa liseyi okuyabiliyor,” diyen Zeynep annesinin uyarısını göz ardı ederek Çisem’e yalvarırcasına bakmıştı. “Hanım ağam, ağama söyleseniz de babamla konuşsa. Çok çalıştım bu yıl, sınava girmeme izin vermiyorlar. Kayıtların zamanı geçmek üzere!” Çisem üzgün kızın yanağını okşayarak hafif gülümsemişti.
“Merak etme Zeynep, bu gün çarşıya ineceğim. Kaydını yaptırırız birlikte.”
“Gerçekten mi?” Zeynep sevinirken babasının ne kadar kızacağını umursamamıştı bile.
“Hanım ağam kocam çok sinirlenir. Kızı öldürür!” dediğinde Çisem kaşlarını çatmıştı.
“Kocan bir şey yapamaz. Bu kızın okuma hakkını elinden alamaz. Merak etme ben konuşurum onunla!” diyen kadın diğer çalışana dönerek “Narin için süt hazırlar mısınız?” diye sormuştu.
“Allah senden razı olsun Hanım ağam,” diyen Zeynep kadının elini öpmek isterken Çisem kaşlarını daha da çatmıştı.
“Bir daha görmeyeyim Zeynep, ben o kadar yaşlı mıyım? Hem okulunda böyle okuyup da ailesinin izin vermediği arkadaşların varsa bana söylemeni istiyorum. Onların da okumasına yardımcı oluruz. Masrafları düşünmeyin, eminim Erhan ağanız size burs verecektir!” dediğinde hafif gülümsemişti.
“Allah sizden razı oldun hanımım,” diyen bu kez Zeynep’in annesiydi. Genç kadın küçük kızı alarak mutfaktan çıkarken oldukça düşünceliydi. Zeynep gibi birçok kız öğrencinin olduğunu düşünürken bu işe el atması gerektiğini biliyordu. Kahvaltının kurulduğu büyük salona geçtiğinde ailenin çocuğunun masaya yerleştiğini görünce kısa bir süre duraksamıştı. Kapı ağzından ailenin büyüklerini izlerken kendi aralarında bile birbirlerine samimi olmadıklarını anladığında iç çekmeden edemedi. Yavaş bir şekilde masaya doğru ilerlerken kocasının yanında boş olan yerine otururken birkaç dakika sonra Suat ve Yonca da onlara katılmıştı.
“Hoş geldin öğretmen hanım, buralara yabancısınız galiba?” Hikmet Bey yeni gelen misafirin öğretmen olduğunu duyunca hemen söze girmişti. Kim olursa olsun öğretmenlere mutlak bir saygı gösterilirdi. Tabi hadlerini aşmadıkları sürece bu geçerliydi.
“Teşekkür ederim, evet ilk kez geliyorum Urfa’ya.”
“Suat yeğenimle nereden tanışırsınız? Daha önce de öğretmenleri ağırladık ama ilk kez bizimkilerden biri eliyle getirdi öğretmeni.” Yonca adamın ağız aradığını anlayarak gerilse de sakin kalmaya özen göstermişti. Konuşacağı sırada Suat araya girerek “Hayırdır amca, ne öğrenmek istiyorsun?” diye sordu.
“Bir şey öğrenmeye çalışmıyorum yeğenim, benimki merak sadece? Yonca kızımızı nereden tanıyorsun da elinle bize teslim etmeye getirdin?”
“Yonca eski amirimin kızı, buraya tayini çıktığını öğrenince yabancılık çekmesin diye ben getirdim.” Adam ‘amir’ sözünü duyunca bakışlarını kaçırmıştı. Genç kızın ailesinin de polis olduğunu öğrenmesi yaşlı adamın hoşuna gitmemişti anlaşılan.
“Öyle mi bilmiyorduk. Ailesini de getirseydiniz keşke, en azından kızlarının nerede kalacaklarını görürlerdi.”
“Ailemin işleri çok fazla, ileride elbet beni ziyarete gelirler. Ben düzenimi kurana kadar gelmelerini istemedim.”
“Kız başına yabancı şehirde kalmak zor olmayacak mı?” Nedret hanımın sorusu masada soğuk rüzgarlar estirirken Yonca yaşlı kadına gözlerini dikerek cevap vermişti.
“Kız olmamda ne sakınca var? Memleketin her köşesi bizim değil mi? Bana göre burası da Ankara’da bir. Hepsi benim şehrim, yabancı değil.” Genç kız önündeki çatalı kavrarken konuşmanın bittiği sinyallerini vermişti. Çisem genç kızın tavrına gülümserken güçlü bir karakteri olması karşısında sevinmişti.
“Eve okumuş gelin getirmek baş ağrısından başka bir işe yaramıyor,” Hesna Hanım ağzının içinden konuşurken Narin yengesinin ‘gelin’ sözünü duyunca gözleri dolu bir şekilde babasına bakmıştı. Erhan kızının kolunu çekiştirmesiyle bakışlarını Narin’e çevirirken küçük kızın ağlamak üzere olduğunu görünce endişeyle sormuştu.
“Kızım ne oldu?”
“Baba sen başka gelin mi alacaksın?” Erhan kızının sözleriyle şaşırırken masadakiler erkekler hariç kadınlar onaylamaz bir şekilde küçük kıza bakmıştı.
“O nereden çıktı kızım? Yok öyle bir şey!” dediğinde Narin gözleri ıslak bir şekilde parmağıyla Hesna’yı göstererek “O anneme senin yeniden evleneceğini söyledi,” dediğinde Erhan öfkeyle Hesna hanıma dönmüştü. Kadın hiç istifini bozmadan umursamaz bir şekilde önüne dönerken Erhan elini sert bir şekilde masaya vurunca masadakiler korkuyla yerinde sıçramıştı.
“Bu ne hadsizlik, siz benim karıma bu şekilde nasıl konuşursunuz?”
“Erhan yengenle doğru konuş, yanlış bir şey söylemedi sonuçta!” babaannesinin sözleri ortamı daha da gererken Çisem sessizce olanları dinlemeye başlamıştı. Açıkçası konuşulanlar umurunda bile değildi. Erhan’ın üzerine kuma getirmesine asla izin vermezdi.
“Ne yengesi, sizi kaç kez daha uyaracağım. Benim karıma saçma sapan sözler söylemeyin diye! Eğer bir daha olursa yenge konaktan gidersin haberin olsun. Kimse benim ailemin huzurunu kaçıramaz. Şimdi size afiyet olsun!” Erhan yerinden kalkarken çatalını ağzına götüren Çisem’in elinden tutarak onu da yerinden kaldırmıştı. Şaşıran genç kadın kocasına bakarken “Hadi Hanım ağam, kahvaltıyı handa yapalım bu gün.” Çisem kocasını onaylarken Nedret Hanım torununun ardından öfkeyle bağırmıştı.
“Erhan hemen masaya otur. Büyüklerinin yanında bu kadar saygısız davranmayı kimden öğrendin?”
“sizden öğrendim babaanne, siz bana saygı duymuyorsanız bende size saygı duymam. Belki çok olmadı buraya geleli ama hepinizi sizden daha iyi tanıyorum. Neyin peşinde olduğunuzu da çok iyi biliyorum. Ama unuttuğun bir şey var babaanne…” Erhan kısa bir duraksama yaşadıktan sonra imalı bir şekilde gülümseyerek “Büyük torun olarak dedemin bana bıraktıkları!” dediğinde yaşlı kadın gerilmişti. Kocası Erhan reşit olunca birçok malı büyük torun olduğu için Erhan’ın üzerine geçirmişti. Daha en başından beri Erhan’ın ailenin başına geçeceği belliydi. Erkek çocuğu olsun olmasın ailenin önemli mal varlığı Erhan’a bırakılmıştı.
“Bunu yapamazsın, deden ailene sahip çık diye sana o imtiyazı verdi.”
“Evet, aileme sahip çıkmam için verdi. Siz benim aileme saldırıp duruyorsunuz. Benim de bir sabrım var babaanne, o sabır taşarsa taş üstüne taş koymam. Böyle devam ederse seni de amcamları da konaktan gönderirim. Küçük konak size yeter de artar bile. Son olarak iki gün içinde herkes kendi evine dönecek. Madem ailenin ağası benim, o zaman ağanız emrediyor. Hala sizin de misafirliğiniz çok uzadı, hiç mi evinizi merak etmiyorsunuz?” diye sorduğunda en büyük halası kaşlarını çatarak yeğenine bakmıştı.
“Bizi bu konaktan gönderemezsin Erhan, bu konakta biz halalarının da hakkı var!” diyen kadına gülerek karşılık vermişti genç adam.
“Yanlış hala, bu konakta kimsenin hakkı yok! Ne annemin, ne babamın ne de sizlerin! Bu konak tamamen bana ait. Unuttunuz mu?” yaşlı kadın adamın sözleriyle yutkunurken Erhan daha fazla tartışmaya girmemek için “Zeynep, Cihangir’i getir,” diye seslenmişti. Genç kız oğlanı getirirken diğer çalışan da yukarıdan Çisem’in çantasını getirip genç kadına vermişti. Çisem kocasıyla birlikte arabaya binerken aklına gelen şeyle “Zeynep hadi sende bizimle gel,” diye seslenince Erhan duraksamıştı. Karısının en yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Zeynep annesine kısa bir bakış atarken kadının baş işaretiyle olur vermesiyle hızla çantasını alıp ikiliye katılmıştı.
“Başka bir yere gidemez miyiz?” Çisem’in sorusuyla arabayı kullanan genç adam karısına dönmüştü.
“Nereye gitmek istiyorsun?” Erhan kadının sorusunu yanlış anlarken Çisem derin bir nefes almıştı.
“Başka bir eve taşınmaktan bahsediyorum. Konak cadı kazanı gibi oldu. Sabah Hesna Hanım açık açık oğlan çocuk doğurmazsam üzerime kuma alacağını söyledi!” Erhan kadının sözlerine gülerken Çisem ona kaşlarını çatarak bakıyordu.
“Komik mi Erhan?”
“Kusura bakma karıcım. Merak etme senin üzerine gül koklamam,” diye şakalaşırken Çisem adamın koluna vurarak “Hele bir kokla o zaman gerçek Çisem’le karşılaşırsın. Donuna varıncaya kadar alırım bilesin!” dediğinde Erhan tiz bir kahkaha atarken arkada karı kocayı şaşkınlıkla dinleyen Zeynep ne yapacağını bilememişti. Hanım ağası, kocasından hiç çekinmeden onu azarlayabiliyor, tehdit edebiliyordu. Daha önce böyle bir olaya şahit olmayan genç kız boğazını temizlerken Çisem kızın varlığını hatırlayarak utanmıştı.
“Hanım ağam şuradaki bankadan ödemeyi yapsak!”
“Önce okulda kayıt olman gerekmiyor mu Zeynep?” Erhan genç kadına bakarak “Ne kaydı?” diye sordu.
“Zeynep üniversite sınavı için başvuru yapacaktı.”
“Öyle mi? Sıkı çalışmaya bak, kazanırsan masraflar benden Zeynep!” diyen adam Çisem’i gülümsetirken Zeynep utangaç bir şekilde bakışlarını kaçırmıştı.
“Allah razı olsun Ağam, ben okulda başvuru yapmıştım. Bizimkilere söylemedim, sadece para yatırmam kaldı.” Çisem Erhan’a arabayı kenara çekmesini söyleyerek genç kızla birlikte arabadan inmişti. Zeynep’in başvuru ücretini yatırdıktan sonra dikkatli bakışlar altında yeniden arabaya binerken Çisem bakışların farkında bile değildi. Erhan karısının göz hapsinde olduğunu bildiği için içine yerleşen duygulara anlam veremezken Han’a geldiklerinde arabayı uygun bir yere park edip hemen arkada oturan oğlunu kucağına almıştı. Çisem Narin’in elini tutarken karı koca yan yana yemek yemek için Han’dan içeriye girmişlerdi. Sabahın erken saatinde bile kalabalık olan Han, tarihi yapısıyla misafirlerine görsel şölen sunuyordu.
“Çok güzelmiş burası!” Çisem hayranlıkla etrafına bakınırken Erhan önlerini kesen adamla duraksamıştı.
“Ağam buyurun misafirimiz olun,” diyen adam diğer dükkan sahiplerinin de dikkatini çekmişti. Çisem nasıl odluğunu anlamadan biranda etrafları sarılınca Narin ezilmesin diye kızı kucağına almıştı. Turistler de dahil etraftakiler merakla çifti izlerken anne kızın uyumu kadınların gözlerini parlatmıştı.
“Siz boş bir masaya geçin, ben hemen geliyorum.” Erhan Çisem’e başıyla işaret ederken kalabalıktan korkan çocukları hemen oradan uzaklaştırmak için Zeynep’e “Sen Narin’i al canım bende hemen arkandayım,” dedi. Narin’i genç kıza vererek kocasının kucağında ki çocuğu alıp Zeynep’in peşinden boş masaya geçmişti. Zeynep’in ayakta olduğunu gören Çisem “Otursana,” dediğinde kız itiraz ederek “Ama Hanım ağam,” dediğinde Erhan’ın “Otur Zeynep,” diye emretmesi bir olmuştu. Zeynep çekinerek masaya otururken Erhan çocuklar için ayrı sandalye istemişti.
“Ağam ne istersiniz?”
“Sen bize güzel bir kahvaltı getir, sonrada çaylarımızı içeriz.” Çisem oğlunu mama sandalyesine yerleştirirken etrafında garsonlar dört dönmeye başlamıştı. Yanlarından geçenler Erhan’a durup selam veriyor, birkaç cümlelik konuşmadan sonra yanlarından ayrılıyordu.
“Bu hep böyle mi oluyor?”
“Anlamadım?”
“Dışarı çıktığında, herkes seninle konuşmaya mı çalışıyor? Hiç başını dinlediğin bir an oldu mu?” Erhan hafif gülümseyerek karısına baktı.
“Onlardan ben sorumluyum Çisem, bir dertleri olunca ilk bana gelmeleri normal. Yanımdan geçerken selam vermeseler işte o zaman sorun olur.” Çisem anlamasa da bir şey söylememişti. Çocukların yemeklerini yedirmeye başladığında kendisi de küçük lokmalar almaya başlamıştı.
“Zeynel ağanın bana verdiği dükkanı ne zaman görebiliriz? Hazır dışarı çıkmışken dükkanı da görmek isterim.””
“Yemek yiyelim bakarız birlikte.” Çisem tek kaşını kaldırarak etrafına kısa bir göz atınca üzerinde ki bakışları görünce rahatsız olmuştu.
“Bunlar sürekli bize mi bakacak?” Erhan karısının ima ettiği kişilere kısa bir bakış atarken herkes başını öne eğmişti. Çisem az da olsa rahatlarken yemek yerken izlenmenin ne kadar rahatsız edici bir şey olduğunu düşünmeden edememişti. Uzun süren kahvaltıdan sonra Zeynep Narin’i oyalarken Erhan ve Çisem de çaylarını yudumlamaya başlamıştı.
“Beni ne zaman gezdireceksin? Kaç ay oldu geleli ama daha doğru düzgün bir yeri gezmedik.”
“Yakında Antep’e gideceğim, Mardin’e gideceğiz. Arazi işini halletmem gerekiyor. Ekin zamanı geldi.”
“Bende gelecek miyim?”
“Sizin için yorucu olacak ama konakta kalmanızı istemiyorum. Özellikle son olanlardan sonra sende Narin de benimle geleceksiniz.”
“Sen bilirsin benim için fark etmezdi nasıl olsa. Ailenle baş edebiliyorum.” Erhan kadının omzunu silkerek söylediği sözlere gülerken yanlarına gelen adamla bakışları yana dönmüştü.
“Ağam bir maruzatım vardı!” Erhan karısına kısa bir bakış atarken Çisem sorun olmadığını belirtircesine başını sallayarak gitmesini istemişti. Adamın masadan kalkmasıyla Zeynep Narin ile yanına gelmişti.
“Bir ihtiyacın var mı Zeynep? Hazır çarşıdayken alalım. Çok güzel şeyler var burada.” Erhan’ın konuşmasının uzun süreceğini anlayan genç kadın oğlunu kucağına alarak ayaklanmıştı. Kocası işini halledene kadar birkaç mağaza gezmesinden zarar çıkmazdı. Yemek bölümleri hariç hediyelik eşya satan dükkanlar, yöresel kıyafet satan mağazalar rengarenk görünüyordu.
“Hanım ağam buyurun beğendiğiniz bir şey varsa…” adamın el pençe karşısında durması başta Çisem’i duraksatsa da hemen kendini toparlamıştı.
“Kolay gelsin, mağazanızda çok güzel şeyler var. Hepsi cıvıl cıvıl,” diyen genç kadın gözüne kestirdiği kırmızı tonlardaki yemeniye uzanarak eline almıştı. Ayrıca kenarda uzun şalı görünce Zeynep’e bakarak “Zeynep şunu alır mısın?” dediğinde genç kız hemen hanımın gösterdiği siyah şalı almıştı.
“Bu ne kadar?”
“Size hediyemiz olsun hanımım,” diyen adama kaşlarını çatarak cevap vermişti.
“Olmaz öyle şey, sen fiyatını söyle.” Adam makul bir fiyat verince genç kız adamın şaşkın bakışları arasında oğlunu adamın kucağına bırakarak şalın iki ucunu bağlayıp Cihangir’in kollarının ve bacaklarının altından geçirerek çocuğu sırtına almıştı.
“Oh be böyle daha rahat taşınıyor,” diyen Çisem kendisini izleyenleri şaşkınlığa uğratırken Zeynep gözlerini büyüterek “Hanımın ne yapıyorsunuz?” diye sordu.
“Kollarım yoruldu Zeynep, büyüdükçe daha da ağırlaştı Cihangir.”
“Ben tutardım,” diyen kıza ters bir şekilde bakarak sırtına aldığı oğlunu hafif yukarı zıplatıp daha güvenli bir şekle sokmuştu.
“Biz böyle iyiyiz, şimdi kolaylıkla etrafa bakınabiliriz. Hem Cihangir’in keyfide yerinde, değil mi oğlum?” diye çocuğa sorduğunca çocuk gülümce Narin de gülerek onlara bakmıştı.
“Anne bak bu çok güzel, hem bana göre olanı da var.” Çisem yine bir anne kız konseptinin kurbanı olurken adam kadına hayranlıkla bakarak “Olmaz mı hanımım, size göre olanı da kızımıza göre olanı da var. Bakmak ister misiniz?” Adam Çisem ve Narin’in bir örnek giyindiğini görünce anne kız kıyafetlerinin hepsini göstermeye başlamıştı. Genç kadın birkaç parça kıyafet aldıktan sonra gözüne kestirdiği yemeniyi de alıp başına gelişi güzel bağlamıştı.
“Çok yakıştı Hanım ağam.” Zeynep kadına bakarken genç kadın “Hadi sende seç bir şeyler, benden hediye olacak.” Dedi.
“Ama hanımım.”
“Hadi beni uğraştırma.” Zeynep utana sıkıla kıyafet seçerken Çisem dayanamayarak kendisi genç kız için kıyafet seçip eline tutuşturmuştu. Alışverişini yapan ikili neşeli bir şekilde mağazadan çıkarak etrafı gezmeye başladıklarında Çisem’i tanıyanlar kadına ve sırtında taşıdığı oğluna şaşkın bir şekilde bakarken Çisem etrafa daha bir alıcı gözle bakmaya başlamıştı. Han da bulunan dükkanların oldukça işlek olduğu belli oluyordu. “
“Size söyledim, dükkan satılık değil neden anlamıyorsunuz?” genç kadın kulağına gelen boğuk sesle kaşlarını çatmıştı. Merakına yenik düşerek sesin geldiği tarafa doğru ilerlerken Zeynep Narin’in elinden tutarak sessizce onu takip ediyordu. “
“Ya güzellikle vereceksin ya biz almasını biliriz.” Çisem geldiği küçük baharat dükkanında genç bir kızı köşeye sıkıştırmış olan üç adama kaşlarını çatarak bakmıştı.
“Ne oluyor burada?”
“Sen karışma kadın!” adamlardan biri arkasına bile bakmadan Çisem’i terslemişti.
“Öyle mi? Kadını taciz mi ediyorsunuz? Polisi aramamı ister misiniz?” adamlardan en gövdeli olan sertçe arkasına dönerek Çisem’e bakmıştı.
“Belanı bizden bulma kadın çek git elimden kaza çıkmasın.”
“Ne yapacaksınız? Hadi kaza çıksın elinizden…” Çisem nereden bulduğunu bilmediği cesaretle adama diklenmişti. Bakışları sessizce gözyaşı döken kıza takıldığında dişlerini sıkarak kıza sormuştu. “Sana bir şey mi yaptılar? Ne istiyorlar senden?”
“Bu dükkan bizim, dükkanı zorla almak istiyorlar.”
“Tehdit ediyorlar yani? Tehditten iki seneye kadar hapis, şantajı da katarsan bir iki seneye yakın oradan hapis yatarsınız. E burada taciz ve hüviyetten alıkoymayı da eklersek, bende biraz daha fazla ceza almanız için uğraşırsam en az on, on beş yıl yersiniz.”
“Sen kim oluyorsun da beni tehdit ediyorsun? Bu Handa kadınların çalışması yasak. Babası öldü gitti, bunların devri kapandı, dükkanı ya satacak, ya satacak.”
“Kim demiş, yakında bende burada çalışacağım. Sıkıysa bana da bulaşsanıza.” Çisem sesini yükseltirken adamlar birkaç adım öne çıkmıştı. Zeynep hemen Narin’i alıp oradan uzaklaşırken ileriden gelen Erhan’a doğru koşturmuştu.
“Ağam Hanım ağamın başı dertte. Adamlar ona bir şey yapabilir.” Erhan genç kızın sözleriyle hızla gösterdiği yöne koşmuştu. Çisem etrafını saran adamlara ters bir şekilde bakarken başını iki yana sallamıştı.
“Yerinizde olsam bunu yapmazdım.”
“Ne oluyor burada?” Erhan’ın sert sesi ortamda yankılanırken genç adamı gören adamlar bir adım geriye çekilmişti.
“Yok bir şey ağam, kadın elinin hamuruyla erkek işine karışıyor!” Erhan dişlerini sıkarak yanında ki karısına bakarken adamları takmayarak Çisem’e sormuştu.
“Ne oldu burada Çisem?” Erhan’ın kadını tanıdığını anlayan üç adam yutkunarak bir adım daha gerilemişti.
“Bu kendine adam diyen şahsiyetler, gencecik kızı kıstırmış tehdit ediyordu. Ben karşı çıkınca da beni de tehdit etmeye kalktılar.”
“Ağam yok öyle…”
“Siz benim karımı tehdit edecek adam mısınız lan!” diye bağıran Erhan adamların yerinden sıçramasına neden olurken Çisem bile kocasından çıkan sesten ürkmüştü.
“Ağam biz bilemedik…”
“Bileceksiniz, kime kafa tuttuğunuzu bileceksiniz. Şimdi yıkılın karşımdan bunun hesabını sonra keseceğim.” Adamlar koşturarak oradan uzaklaşırken Erhan sakinleşmek için gözlerini kapatmıştı.
“Sen ne halt yediğini sanıyorsun Çisem? Ya adamlar sana ve Cihangir’e bir şey yapsaydılar?” Çisem yüzünü buruşturarak kocasına “Baba bağırma,” diye söylenmişti. Erhan ellerini saçlarına atarak sakinleşmeye çalışmıştı. Sakinleşemeyeceğini anladığında ise son çare Çisem’i kollarının arasına çekip sarılmıştı. Birçok gözün onları izlediğinden habersiz aşiretin ağası karısına sıkıca sarılırken genç adam karısının arkasından her şeyden habersiz uyuyan Cihangir’i fark edince duraksamıştı. Çisem kocasının kendisine sarılmasıyla şaşırırken birkaç dakika sonra sinirden köpüren adamın gülmeye başladığını görünce kaşları çatılmıştı.
“Ne gülüyorsun?” Çisem kocasının karnına vurarak ondan ayrılırken Erhan küçük oğlanı göstererek “Bu halin ne?” diye sordu.
“Ne varmış halimde, kollarım koptu bende sırtıma aldım.” Erhan karısının sevimli haline dayanamayarak yazmanın altından gözüne gelen saçları geri itelerken başını iki yana sallamıştı.
“Sinir minir kalmadı bende, hadi gidelim.” Çisem kenarda duran genç kıza bakarak “Önce buradaki işi halledelim. O adamlar yine gelecektir.” Erhan dükkânın sahibine bakarken kaşları çatıldı.
“Süleyman emmi nerede?” Erhan yaşlı adamın kızını dükkanda görünce duraksamıştı.
“Babam sizlere ömür ağam, birkaç ay oluyor.”
“Biz neden duymadık?” Erhan şaşırmıştı. Yaşlı adamı severdi genç adam. Öldüğünü duymamıştı.
“Biranda oldu ağam, abimde burada olmayınca dükkanı ben açmaya başladım. Bu adamlar da birkaç haftadır dükkanı almaya çalışıyor. Ben burayı satamam ağam, ekmek kapımız bizim burası.”
“Sen merak etme, işinin başında ol. Bir daha böyle bir olay olursa da bana haber edersin. Hem Hanım ağanda buralarda olacak, ona da söyleyebilirsin bir sıkıntı olduğunda.
“Allah razı olsun ağam,” diyen kız minnetle ikiliye bakarken Erhan kimseye aldırmadan karısının elini tutarak dükkandan çıkarmıştı.
“Eve dönelim, Cihangir uyudu.”
“Şu benim dükkana bakalım öyle geçelim eve ağam,” Çisem son kelimenin üzerine baskı yaparak söylerken Erhan gülerek başını iki yana salladı.
“Peki Hanım ağam.”
“Sizin buralarda el ele dolaşmak ayıp değil mi ağam?” “Karımın elini tutuyorum kime ne? Haram değilsin, bir şey değilsin. Azcık örnek alsınlar ağalarını!” diyen genç adam kadını güldürmüştü. İkili el ele meraklı bakışlar altında genç kadına verilen dükkana doğru ilerlerken Çisem odlukça keyifliydi. En azından çalışacağı yer renkli bir yer olacaktı.
***
Bölüm çok çabuk bitti. Ben yazarken bölüm nasıl ilerliyor anlayamıyorum. Bir bakmışım belirlediğim sayfa sayısı bitiyor. Bir sonraki bölümde daha çok Evin ve Gürsel çiftine ağırlık vereceğim. Yorumlarınızı bekliyorum. En güzele emanetsiniz.
11. BÖLÜM <<<<<<<<————>>>>>>> 13. BÖLÜM
Harika olmuş ❤️yüreğime sağlık
Olaylar olaylar süperdi ellerine emeğine sağlık
Sürekli siteye giriyorum bölüm varmı diye çok beğendim işin özü bayıldımmmm. Gelsin yeni bölümlerrrr
Bölüm çok hoşuma gitti canım, emeğine sağlık, çok güzel olmuş.
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️bol bol bölüm gelecek olmasına sevindim❤️. Ulan şu aileyi komple oldursek olmuyor mu dmdmdmdmdn. Oo Çisem kendini gösterdi daha çalışmadan bakalım neler olacak ortalık çok karismasa bari. Yakınlaşmalari harika ikisi de etkilenmeye başladı ❤️❤️
Evin ve Gürsel okuyacak olmamıza sevindim❤️:)
Merakla bekliyorum
[…] 10. BÖLÜM 12. BÖLÜM […]
Çisem nereye gitse bir olay oluyor erhanla yakınlaşmalar o güzel ☺️
Yüreğine sağlık☺️
Her okuduğumda bidaha hayran oluyorum bizimkilere emeğine sağlık
Erhan çisemle annen kardeş lerin hariç hepsini istediklerini yaşatın onlara layıkıyla herkes yerini bilsin yazarcığım devamını sabırsızlıkla bekliyorum emeğine yüreğine ellerine sağlık
Bu ikisi harika valla bayılıyorum iliskilerine bu orada öğretmeni unuttular
Bir nefeste okudum, ellerine emeğine sağlık canım
Yaa çök tatlılar, siz kendinize hiç kota koymayın bence okurken o kadar hızlı bitiyor ki sona geldiğimi anlayınca şaşırıyorum.
Kota koymak zorundayım çünkü belli bir sayfayı belli bir saatte yazmaya alıştım. Bu şekilde ekran karşısında fazla kalmıyorum. Tamamen göz dinlenmesi açısından. Ama bolümleri 4000 kelimeden aşağıda değil.
Narin den beklemezdim. Babasına anlattı. Handaki olay baya konuşulur.
Narin küçük bir çocuk ve duyduklarını gördüklerini anlatması kadar doğal birşey yok.
⭐️⭐️⭐️
Evin ve Gürsel okumak için sabırsızlanıyorum bir an önce görüşmek üzere hoşçakalın
Ben bu hikayeye aşığım aşık çok seviyorum nasıl okudum nasıl bitti anlamıyorum bile
Valla yazarcım bende okurken nasıl bittiğini anlamıyorum .Çok güzel aksiyonlu bir bölümdü bu arada Erhan ve Çisemin kıpırtılarıda gözümüzden kaçmadı ve bende böyle daha tatlı oldular .Emeğinize sağlık
Halbuki diğer hikayelerden daha uzun bölümler yazılıyor bu hikayeye. Bende yazarken anlamıyorum nasıl bölüm bittiğini.
❤️❤️❤️❤️❤️
[…] 13. BÖLÜM <<<<<——–>>>>>> […]
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
Çok eğlenceli ve çok güzel bir bölümdü yazarcim ellerine emeğine yüreğine aklına sağlık erhanin yenge ve babaannesine had bildirmesi iyi oldu sinirini çözeme sarılarak atması da çok hoştu