Merhaba arkadaşlar. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
***
Genç kadın hüzünlü bir şekilde aynanın karşısına hazırlanan kardeşine bakarken gülümsemeden edememişti. Kardeşinin mutluluğu kadın için her şeyden önemliydi ki Serdar bu zamana kadar hiç olmadığı kadar mutlu görünüyordu. Son zamanlarda iyice çocuklaşan kardeşi Aylin’i daha da mutlu ediyordu. Ailesi öldükten sonra küçük yaşına rağmen çocuk olmayı bırakan adam, ablasına destek olmak için diğer arkadaşları gibi doğru düzgün oyunlar bile oynamamıştı. Zaten etrafında mahalleden ayrıldıktan sonra arkadaşı da kalmamıştı. Aylin iç çekerek aynanın karşısında bir türlü saçlarının şekline karar veremeyen kardeşinin yanına giderek yansımasına bakmıştı.
“Nasıl oldu abla?”
“Çok yakışıklı olmuş benim kardeşim.” Serdar üzerinde lacivert takım elbiseyle oldukça şık görünüyordu. Ön tarafı hafif uzun kumral saçların alnına düşerken Aylin uzanarak kardeşinin saçlarını yeniden düzeltmişti.
“Sence Ayşem de beğenir mi?” Aylin kardeşinin davranışlarına inanamıyordu. Serdar o kadar değişmişti ki Ayşem’i sevdiğinden beri içinden yaramaz bir çocuk çıkmıştı. Ayşem’in ağır başlı hali Serdar’ı resmen dengeliyordu.
“Çok beğenir. Ama biraz daha oyalanırsak kızı bize vermekten vazgeçecekler. Geç kalacağız canım.” Aylin şiş karnına elini koyarak kardeşine takılırken Serdar derin bir iç çekerek ablasına bakmıştı. Hamilelik Aylin’i daha bir güzel yapmıştı. Sanılanın aksine kız bebek annenin güzelliğini almamış, ona daha bir güzellik katmıştı sanki. İki gün önce gittikleri kontrolde bebekleri inadı bırakıp cinsiyetini göstermişti. Bir kızları olacaktı ve Cesur karısının üzülmemesi için elinden geleni yapmıştı. Aylin’e göre ilerde Ayşem’e eşlik edecek bir erkek kardeşi olması gerekiyordu. Tıpkı zamanında bir başına kaldığında Serdar’ın kendisine eşlik ettiği gibi…
“Yeğenim nasıl bu gün? Çok hareketli mi?” Aylin gülümseyerek başını iki yana salladı.
“Bu gün biraz sakin yeğenin beni zorlamayacak gibi.”
“İyi bari bir sıkıntı olursa hemen söylüyorsun abla, yoksa çok darılırım.” Serdar ablasının daha fazla ayakta kalmaması için kenarda duran ayakkabılarını alarak “Hadi gidelim, daha fazla gecikmeyelim,” dedi. Aylin çantasını alırken paytak adımlarla kapıya yönelmişti. Genç kadın başlarında bir büyüğü olmadığı için oldukça hüzünlüydü. Aile büyüklerinden kimsesi yoktu ve iki kardeş kız istemeye yalnız gidiyorlardı.
“Çiçek ve çikolatayı unutma Serdar,” Aylin uyarısını yapıp kapıyı açtığında karşısına gördüğü kişiyle duraksamıştı.
“Sevim teyze? Sizin burada ne işiniz var?” Aylin oldukça şaşkındı. Asaf’ın annesinin neden kapılarında olduğunu anlayamamıştı.
“Duyduk ki bu gün Serdar oğluma kız istenecekmiş. Bizde büyük olarak yanınızda olalım dedik,” diyen kadına şaşkınlıkla bakarken kadının hemen arkasında ki Asaf ve Erkan abisini görünce şaşırmıştı.
“Siz ne zaman geldiniz?” Aylin o kadar mutlu olmuştu ki neredeyse ağlayacak duruma gelmişti. Çisem sayesinde Sevim hanımla oldukça samimi olmuşlardı. Üstelik Çisil’in Asaf ile olan evliliğinden sonra da bu samimiyet ilerlemişti. Ne de olsa gelinlerinin tek ağabeyinin karısıydı kendisi.
“Aylin abla damat hazır değil mi? geç kalacağız.”
“Abla kiminle konuşuyorsun?” Serdar elinde çiçek çikolata ile kapıya geldiğinde Asaf ve diğerlerini görünce şaşırmıştı.
“Asaf hayırdır?”
“Kıymetini bil bak karımı bırakıp erkek tarafına geçtim. Kız isteyeceğiz, büyüksüz olur mu hiç?” Serdar hafif gülümseyerek Sevim hanımın elini öpmüştü.
“Hoş geldin Sevim teyze, ne zaman geldiniz?”
“Çocukları ziyarete gelmiştik, Çisem Ayşem’in istemesi olacağını söyleyince bizde erkek tarafı olalım dedik.”
“Allah razı olsun çok teşekkür ederim. Gidelim mi artık abla, daha fazla ayakta kalma.” Aylin kapıdan çıkarken Serdar elindeki çikolatayı Asaf’ın eline vererek Erkan abisine dönmüştü.
“Hoş geldin Erkan abi, geldiğiniz için teşekkür ederim.”
“Önemli değil, kadınlar aşağıda arabada.”
“Kadınlar?”
“Bizim kızlar işte,” diyen Erkan Serdar’ı güldürmüştü. Anlaşılan kalabalık bir şekilde kız istemeye gideceklerdi. Arabaya indiklerinde herkes kendi arabasına geçerken üç araba yola çıkmışlardı. Mesafe kısa olsa da heyecanları çok fazlaydı.
“Sakinleş biraz Serdar düşüp bayılacaksın.” Aylin elleri titreyen kardeşine gülerek bakmıştı.
“Elimde değil abla. Ayşem’i istemeye gittiğimizi düşünmek bile kalbimi patlatacak hale getiriyor.”
“Ne ara bu kadar sevdin Serdar, seni bu şekilde göreceğimi asla düşünmezdim.” Aylin kardeşine buruk bir gülümsemeyle bakarken Serdar da duygulanarak “Bende,” dedi.
“Bende beni bu halde hayal edemezdim. Birini bu kadar çok seveceğimi söyleseler inan güler geçerdim. Elimde değil abla, o maviş gözleriyle bana bir bakıyor tüm aklım seyahate çıkıyor sanki.” Aylin kardeşinin sözlerine kahkaha atarken Serdar yüzünü asmıştı.
“Komik mi abla, burada kardeşini aptala çeviren birinden bahsediyorum.”
“Senin adına çok mutluyum hayatım, aşkı öğrendiğin için çok mutluyum. Bu duyguyu tatmak gerçek bir nimet gibi.” Serdar başını sallayarak arabayı park ederken önce ablasını arabadan inmesine yardım etmiş, sonra da arka koltuktaki çiçek çikolatayı alarak büyük evin kapısına yönelmişti.
***
Genç kız heyecandan eli ayağına dolaşmış bir şekilde aynanın karşısında otururken kuaför gece karası saçlarına büyük su dalgaları yapıyordu.
“Ay Ayşem çok güzel oldun!” Gülsüm’üm neşeli şakıması genç kızı güldürürken kendisi de yansımasın odlukça beğenmişti. Pürüzsüz yüzüne yapılan hafif makyajı yok gibi duruyordu. Genç kızın en etkileyici yeriyse gözlerini ön plana çıkarmak için yapılan dumanlı makyajı olmuştu. Kızın gözleri olduğundan daha koyu mavi gösterilmişti. Ben buradayım diye bağıran gözler insanı içine hapsederken Gülsüm iç çekerek “Serdar’ın aklı çıkacak,” dedi.
“Söyleme şöyle, mümkünse bu akşam aklı başında olsun. Bir aksilik çıkacak diye zaten gerginim. Umarım bir patavatsızlık yapmaz da babamı sinirlendirmez.”
“Cesur abiden çok dededen korkmalısın.” Ayşem iç çekerek genç kıza hak vermişti. Kızın işi bitince kuaför geri çekilerek eserine hayranlıkla bakmıştı.
“Çok güzel oldunuz Ayşem Hanım.”
“Teşekkür ederim, ellerinize sağlık.” Genç kız yerinden kalkarak kıyafetini giymek için banyoya yönelmişti. Tozpembe üstten üzerine tam oturan etekleri uçuş uçuş olan elbise genç kızı bir içi su yapmıştı. Bir süre sonra hazır şekilde banyodan çıktığında Gülsüm’ün gözleri parlamıştı.
“Ay Ayşem çok yakıştı.”
“Gerçekten mi?” boy aynasının karşısına geçen genç kız odanın kapısının tıklatılmasıyla “Gel,” diye seslenmişti.
“Hazır mısınız?” odanın aralık kapısından başını içeriye uzatan Çisil gözleri parlayarak yeğenine bakmıştı. Kendi sarışınlığının yanında Ayşem’in gece karası saçlar beyaz teni daha bir parlıyordu.
“Çok güzel oldun Ayşem, Serdar düşüp bayılacak.” Çisil şakacı bir şekilde konuşurken Ayşem tek kaşını yukarı kaldırarak güzellikte birçok kişiyi geride bırakacak halasını baştan aşağıya süzmüştü.
“Asaf enişte bayılmadıysa Serdar’a bir şey olmaz.”
“Dimi ama,” diyen Çisil bir eliyle saçlarını geriye savururken Ayşem gülerek “Çok da mütevazi bir halam var değil mi Gülsüm?” dedi.
“Ne yalan mı? Güzel olduğumun bende farkındayım,” diyen kadın iki kızı da güldürmüştü.
“Çisem halam gelmedi değil mi?”
“Biliyorsun, Cihangir hasta olduğu için gelemeyecek. Mutluluklar diledi, burada olmayı çok istiyordu.”
“Biliyorum hala, sorun değil. Herkes hazır mı?” Çisil başını sallarken odaya bir bir düğer aile üyeleri de gelmişti. Ayşem Hanım torununu kollarının arasına alarak sarılmıştı.
“Maşallah benim torunuma, çok güzel olmuş.”
“Hamuru sağlam Ayşem, tıpkı sana benziyor.” Servet Bey hem genç kızı övmüş, hem de karısını utandırmıştı.
“Torunum benden daha güzel.” Ayşem Hanım yapılı saçları, üzerinde ki etek ceket takımıyla çok asil görünüyordu. Ayşem’in gözleri kapıya yaslanmış kendisine hüzünlü gözlerle bakan babasıyla çakışmıştı.
“Babacım?”
“Sen ne ara bu kadar büyüdün?” Cesur yerinden ayrılarak kızına doğru ilerlemişti.
“Ayşem babasının sözlerine duygulanırken Cesur kızının alnını öperek yüzünü hafif tutup kendisine bakmasını sağlamıştı.
“Baba…”
“Çok güzel olmuşsun hayatım, o adama çok fazlasın. Seni nasıl vereceğim.” Ayşem babasının sözlerine kıkırdarken Çisil abisine homurdanmıştı.
“Ben giderken bayram etmiştiniz ama…”
“Sen kaçarak gittin Çisil.” Cesur’un anında cevabıyla herkes gülerken Çisil yüzünü asmıştı.
“Kıskanıyorum ama…” genç adam kollarını açıp kardeşini de davet ederken bakışları Gülsüm’e takılmıştı.
“Sende gel kız,” diyen adam Gülsüm’ü da sarılma çemberine davet ederken herkesin keyfi yerindeydi.
“Hadi aşağıya inin birazdan gelirler. Karımı özledim ben, Asaf nerede Çisil?”
“Onlar damat tarafı olarak gelecek baba,” diye babasına cevap veren genç kadın Servet beyin takdirini almıştı.
“Her şey hazırsa inelim.” Ailece salona indiklerinde Ayşem Hanım son hazırlıkları kontrol ediyordu. Dışarıdan araba sesi geldiğinde Cesur hızla yerinden kalkarak kapıya yönelmişti. Onun amacı karısına hemen kavuşmaktı.
“Cesur oğlum ne yapıyorsun?” Ayşem Hanım onaylamaz bir şekilde oğluna bakarken Cesur yüzünü asarak sabahtan beri görmediği karısını hatırlayıp “Karım geldi anne,” dediğinde kadın ‘cıkcık’layarak başını iki yana sallamıştı.
“Kapıyı Ayşem açacak, biraz daha sabret.” Cesur homurdanırken Ayşem heyecanla kapıyı açmıştı. Önde Sevim Hanım ve oğlu, hemen ardında Asaf ve yengesi ve son olarak da Aylin ve Serdar kapıda görünmüştü. Cesur herkesi unutarak hızla karısının yanına giderken bir eli hemen karnına inmişti.
“Bir sorun çıkmadı değil mi? Yorulmadınız.”
“Biz iyiyiz Cesur, abartma istersen. Ayrıca ben erkek tarafıyım,” diyerek kocasının kolunun altından çıkmıştı.
“Mavişim,” Cesur kulaklarına gelen hitapla kaşlarını çatarak Serdar’a bakmıştı. Genç adamın hipnoz olmuş gibi kızına baktığını görünce gözlerini kısarak araya girmişti.
“Kızıma gözlerini dikmeyi kesmezsen rüyanda görürsün onu.”
“Ama Cesur enişte baksana nasılda maviş maviş bakıyor,” dediğinde Aylin inanmaz bir şekilde kardeşine bakmış, Ayşem Hanım ve Servet Bey hariç diğer aile üyeleri gülmüştü. Cesur sinirlenerek kızını kolunun altına alıp “Yeter bu kadar baktığın,” diyerek Ayşem’i salona yönlendirmişti. Ayşem utanarak bakışlarını kaçırırken genç adamı kapıda lacivert takımla ilk gördüğünde hissettiği kalp çarpıntısını dindirmeye çalışıyordu. Elini kalbinin üzerine bastırmak istiyor ama utandığı için bunu yapamıyordu.
“Kendine gel!” koluna vuran Gülsüm’le ona dönerken genç kız yutkunmadan edemedi.
“Gülsüm, Serdar’ı bilemem ama ben galiba bayılacağım.”
“Saçmalama Ayşem, sakinleş.” Ayşem derin bir nefes alıp gelen misafirlere “Hoş geldiniz,” diyerek Sevim hanımın elini öpmüş, kızlara da sarılmıştı.
“Maşallah ne kadar güzel oldun sen.” Ayşem hafif gülümseyerek kızaran yanaklarını saklamaya çalışmıştı.
“Teşekkür ederim Sevim teyze, sizde çok şıksınız.” Herkes yerine otururken havadan sudan sohbet etmeye başlamışlardı. Ayşem Hanım torununa kahveler için işaret verirken Ayşem yerinden kalkarak mutfağa geçmişti. Gülsüm hemen onun peşinden giderken halasını da görünce genç kız şaşırmıştı.
“Hayırdır hala, sen neden içeride değilsin?”
“Sıkıldım, yanınıza geldim ne var bunda?” Ayşem kahveleri yaparken Çisil dikkatle onu izliyordu.
“Dilinin altında ki baklayı çıkar hala, neden kedinin ciğere baktığı gibi bakıyorsun kahvelere?”
“Hazır mı kahve?” Ayşem şüpheyle halasına bakarken başını iki yana sallamıştı. Halasını az biraz tanıdıysa bir şeylerin peşinde olduğuna emindi. Diğer fincanlardan farklı olan fincana kahveyi alırken içine birkaç kaşık tuz koyarak yeniden üzerine kahvesini ilave etmişti. Kendisi kenara çekildiğindeyse halasının fincanlardan birine tuz koyduğunu görünce gözlerini kısarak Çisil’e bakmıştı.
“Ne yapıyorsun hala?”
“Bu fincanı eniştene vereceksin, sakın karıştırma.”
“Siz evlendiniz hala farkında mısın? Asaf eniştem daha önce tuzlu kahveni içmemiş miydin?”
“O sayılmaz, o günüm zehir olmuştu zaten. Bana bir kahve borcu var, sakın karıştırma.” Ayşem derin bir nefes alarak başını sallamıştı. Kahveleri alarak salona geçtiğinde herkese bir bir kahvesini vererek sona damadı bırakmıştı. Genç kızın elleri heyecandan titrerken Serdar’ın da ondan bir farkı yoktu.
“Tuzunu bol koysaydın!” Ayşem adamın sessizce söylediği şeyi duyunca hafif gülümsemişti.
“Afiyet olsun.” Serdar kendisine bakanları umursamadan Ayşem’in aşık olduğu özlerine bakarak tuzlu kahveyi usulca içmeye başlamıştı. İkili hipnoz olmuş gibi birbirine bakarken Asaf’ın boğazını temizlemesiyle genç adam kendine gelmişti.
“Oğlum daha düzgün dursana, babasının dikkatini çekiyorsun. Kızı vermeyecek şimdi,” Asaf genç adama eğilerek sessizce söylenmişti.
“Elimde değil,” diye yanıt veren genç adama olumsuz bir şekilde bakış atan Asaf, kahvesinden bir yudum aldığı gibi dışarıya püskürtmüştü.
“Ayşem kahveleri mi karıştırdın? Az değil adam hiç zorlanmadan içti kahveyi.”
“O kahve sana özeldi enişte,” Ayşem’in sözleriyle kaşlarını çatılmış karısını görünce içinden “Yandım Asaf,” diye geçirmişti.
“Çisil, karıcım…”
“O kahve bitecek Asaf,” Çisil taviz vermez bir sesle konuşunca Cesur gülmemek için kendisini zor tutmuştu.
“Sen nasıl istersen hayatım, ben biran boş bulundum.” Asaf güçlükle tuzlu kahveyi içerken Sevim Hanım oğlunu dize getiren kıza gülümseyerek bakmıştı.
“Sebebi ziyaretimiz belli Servet Bey, Allah’ın emri Peygamberimizin(sav.) kavliyle kızımız Ayşem’e Serdar oğlumuz için talibiz,” dediğinde Aylin heyecanla kardeşine bakmıştı. Genç adamın gözlerinde ki parlaklık Aylin’in içine işlemişti. Aynı parlaklık Aylin’in gözlerinde de vardı.
“Sevim Hanım geldiniz misafirimiz oldunuz. Ayağınıza sağlık ancak bu kararı ben veremem. Torunumun tüm sorumluluğu babasındaydı. Kararı vermek babası olarak ona düşer.” Herkesin bakışı Cesur’a dönerken Cesur’un bakışları karısının üzerindeydi. Karşılıklı oturan ikili birbirine bakarken genç adam karısının heyecanlıyla mest olmuştu. O gözlerdeki mutluluğun sönmesine gönlü razı gelmiyordu. Bakışları bu kez kızına dönmüştü. Kızının heyecanla kendisine baktığını görünce iç çekerek söze girmişti.
“Bu zaman kadar yıllardır kızım benim yoldaşım oldu. Birbirimizden hiç ayrılmadık. Şimdiye kadar aldığı kararların hep arkasında durdum. Bu günde kızım eş olarak Serdar’ı kendine seçti. Bana da saygı duymak düşer. Ama adettendir kızıma yeniden sormak isterim. Ayşem, ne diyorsun?”
“Sen nasıl istersen baba,” Ayşem adamın sözleri duygulanmıştı. Bu yaşına kadar babası ona hem annelik hem de babalık yapmıştı. Genç kız zamanında annesiyle konuşması gereken özel konuları bile babasıyla konuşmuştu.
“O zaman bize de hayırlı olsun demek düşer. Kızım önce Allah’a sonrada Serdar’a emanettir. Emanetime sahip çıkacağına inanıyorum.” Serdar hafif gülümseyerek yerinden kalkıp Cesur’un elini öpmek istemiş ama Cesur ona izin vermemişti.
“O kadar da değil,” diyen adam genç adama sarılırken kulağına “Kızımı üzersen dünyayı sana dar ederim, ablan bile seni elimden kurtaramaz,” dediğinde Serdar adama sadece gülümsemekle yetinmişti.
“Gözün arkada kalmasın enişte, Ayşem’i mutlu etmek için elimden geleni yapacağım.” Herkes tebrikleşirken iki genç yan yana gelince heyecandan ne yapacaklarını şaşırmıştı. o kadar birbirlerine dalmışlardı ki ne ara yüzükler parmaklara takılmıştı anlamamışlardı.
“Çok mutlu ol kardeşim.” Aylin kardeşine sarılırken Ayşem de babasına sıkıca sarılmıştı.
“Ne olursa olsun her zaman arkandayım kızım, sakın unutma.” Ayşem başını sallayarak iyice babasının göğsüne sokulurken aile büyüklerinin araya girmesiyle genç kıza birkaç takı daha takılmıştı. Babaannesi dedesi ve halasının yanı sıra Serdar özel yaptırdığı altın seti kıza takarken Ayşem “Ne gerek vardı,” diye yakınmıştı.
“Gerek olduğu için değil, istediğim için. Sen daha iyilerine layıksın mavişim.”
“Bana şöyle seslenme Serdar, babamın kızdıracaksın.” Serdar omzunu silkerek genç kızın alnına dudaklarını değdirirken gözleri biran olsun koyulardan ayrılmamıştı.
“Çok şükür bu günü atlattık ya…”
“Çok şükür.” Misafirler bir süre daha oturduktan sonra dağılırken Aylin yorulduğunu söyleyerek odasına geçmişti. Cesur karısını biran olsun yalnız bırakmıyordu.
Ayşem ortalığın toparlanmasına yardım ettikten sonra odasına çekilirken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Akşam çok gerilmişti bir şeyler yolunda gitmeyecek diye ancak korktuğu gibi olmamıştı. Yatağının üzerine oturarak parmağında ki sade tek taş pırlantaya bakmıştı. Yüzüğü Serdar ile birlikte kendisi seçmişti. Sade çok göze batmaya, işine engel olmayacak büyüklükte şık bir yüzüktü. Küçük olmasına rağmen gereksiz pahalı olduğunu da düşünmüştü genç kız. Derin iç çekerken telefonuna gelen bildirimle bakışları aynanın önündeki telefona çevrildi. Yavaş bir şekilde yerinden kalkıp telefonu eline almıştı. Mesajlara girdiğindeyse Serdar’ın attığı mesajla yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.
Gönderen: Serdar Hoca
“Bu akşam çok güzeldin mavişim. Gözlerimi senden alamadım.”
Ayşem okuduğu mesajla derin bir iç çekerek genç adamla aynı duyguları paylaştığını belirten bir mesaj göndermişti.
Alıcı: Serdar Hoca
“Sende çok iyi görünüyordun, duygularımı karşılıklı.”
Genç kız adamı ne kadar mutlu ettiğini bilmeden ekranda ki kısa mesaja bakarken kendini sırt üstü yatağa bırakarak akşam yaşananları düşünmeye başlamıştı.
Gönderen: Serdar Hoca
“Yarın kahvaltıyı birlikte yapalım mı? Sabah seni görmek istiyorum.”
Ayşem ekranda ki isime bakarken yaşadığı farkındalıkla başını iki yana sallamıştı. Serdar’ı hala Serdar Hoca’ olarak rehberine kayıtlı tuttuğuna inanamıyordu. Biraz düşünceyle onu nasıl kaydedeceğini bulmaya çalışmıştı.
Gönderen: Serdar Hoca
“Uyudun mu?”
Genç kız adama olumlu mesaj attıktan sonra rehberdeki isimi değiştirmek için harekete geçtiğinde birçok hitap gelmiş aklına ama hiç birini beğenmediği için yazıp silmişti. Sonunda aklına gelen şeyle gülümseyerek Serdar’ı ‘Doktor Civanım’ diye kaydetmişti. İsime bakarak gülen genç kız üzerinde ki yorgunluğu atmak için duşa girmişti. Rahatlamış bir şekilde uykuya dalan Ayşem sabah erkenden kalkıp yola koyulmuştu. Serdar’ın henüz uyandığını sanmıyordu. Keyifli bir şekilde yolda ilerlerken kahvaltılık bir şeyler almıştır. Genç adamın binasının dışına geldiğinde derin bir iç çekerek binadan içeriye girmişti. Neyse ki daha önceden geldiği için dış kapının şifresini biliyordu. Asansörle dairenin olduğu kata çıkarken kapı önüne geldiğinde sakinleşmek için derin bir nefes almıştı. İlk kez Aylin olmadan bu daireye geliyordu. Serdar’ın ne tepki vereceğini merak ederken kapı zilini çalmak yerine telefonunu çıkararak genç adamı aramıştı. Birkaç çalışın ardından boğuk bir şekilde duyduğu sesle Ayşem gülümsemişti.
“Hala uyuyor musun? Hani kahvaltı yapacaktık?” karşıda birkaç hışırtı sesi duyun Adamın “Ayşem,” diyen sesiyle gülümsedi.
“Uyuyorsun? Ben uyuyamazken sen nasıl uyuyorsun?” Ayşem adama söylenirken sesindeki şakacı tınıyı genç adam algılayamamıştı.
“Uyanacaktım hayatım, saat kaç geç mi kaldım.”
“Kapıdayım!” Ayşem telefonu kapattığında evin içinden birkaç kırılma sesi gelince endişeyle kapıya vurmaya başlamıştı.
“Serdar iyi misin?” kapı birden açılınca Ayşem ürkerek geriye çekilmişti.
“Ayşem? Sen…” Serdar başını dışarıya çıkarıp etrafına bakınırken genç kız onun ne yaptığını anlayamamıştı.
“Ne arıyorsun?”
“Babanın bir yerlerden çıkıp çıkmayacağını kontrol ediyorum.” Ayşem gülerek genç adamın yanından eve girerken Serdar şaşkınlıkla mutfak tarafına giren kızın arkasından bakmıştı.
“Hadi sen üzerini değiştir bende masayı hazırlayayım.”
“Burada mı kahvaltı edeceğiz?” Ayşem çay suyu koyarken Serdar bir süre kızı izledikten sonra üzerini değiştirmek için odasına geçmişti. İkili birkaç dakika sonra karşılıklı kahvaltıya oturduklarında Serdar Ayşem’in yanında olduğuna inanamıyordu. Genç kızın ince belli çay bardağını dudaklarına götürürken parmağında parlayan yüzüğü görünce Serdar rüyada olmadığını anlamıştı.
“Neden bana öyle bakıyorsun?”
“Bazen rüyada olduğumu sanıyorum. Senin burada benim yanımda olman rüya gibi geliyor.” Ayşem adamın sözlerinden utanırken bakışlarını kaçırarak “Kahvaltını yap, okula geç kalacağım.” Serdar kızın konuyu değiştirmesine gülerek karşılık vermişti.
“Bu gün öğleden sonra dersin var mı?” Ayşem lokmasını yutarken başını sallayarak adamı onaylamıştı.
“İki dersim var neden sordun?”
“Okuldan sonra bir şey yapalım mı diye soracaktım.” Ayşem biten çayını tazelemek için yerinden kalkarken genç adama cevap vermişti.
“Elbette, ne yapmak istersin?” Serdar kızın kabul etmesini beklemediği için gafil avlanmıştı.
“Gerçekten mi?”
“Neden bu kadar şaşırdın Serdar, vakit geçirmemizden daha doğal ne olabilir. Biz artık sözlüyüz.”
“Öyleyiz değil mi?” Ayşem genç adamın sözlerine gülerek parmağında ki yüzüğü göstermişti.
“Bu yüzüğü parmağıma boşuna takmadım. Sürekli vakit geçiremeyiz belki ama birlikte olduğumuz vakitleri düzgün değerlendirelim.” Serdar’ın biten çayını tazeleyen genç kız yerine oturduğunda Serdar dirseğini masaya yaslayarak genç kızı seyretmeye başlamıştı.
“Bana şu şekilde bakmayı kesmelisin, utandırıyorsun.”
“Utanmak sana ayrı bir güzellik katıyor hayatım. Hadi çaylarımızı içip kalkalım.” Yarım saat sonra mutfağı toparlayarak evden çıkan ikili Ayşem’in tüm ısrarlarına rağmen genç adamın kızı okuluna bırakmasıyla ayrılmışlardı. Serdar geri dönerek hastaneye ulaştığında mutluluktan sürekli gülümsüyordu.
“Tebrik ederim hocam mutluluklar dileriz.”
“Teşekkür ederim arkadaşlar.” Hastane personeli Serdar ve Ayşem’in sözlendiğini duyunca hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Başından beri ikiliyi yakıştıran bazı çalışanlar “Biz biliyorduk böyle olacağını,” diye konuşurken bazıları Serdar’ın Ayşem’e olan ilgisinin geçici olduğunu düşündüğü için bu söz işine oldukça şaşırmıştı.
“Serdar hocam, dün akşam ki hastanın son testleri çıktı, ne yapmamızı istersiniz?” sekreteri genç adama sonuçları verirken genç adam önlüğünü giyerek masasına geçmişti. Sonuçları kontrol ettikten sonra odasından çıkarak hastasını kontrol etmeye gitmişti. Anne ve bebeği taburcu olma zamanı gelmişti.
***
Genç kız yorgun bir şekilde dersten çıkarken yanına gelen sınıf arkadaşına kısa bir bakış atarak yürümeye devam etmişti.
“Anatomi dersinin notlarını alabilir miyim? Sınıfta en iyi notu sen tutuyorsun.” Ayşem kızın sözleri karşısında kısa biran duraksamıştı.
“Notlar yanımda değil, yarın getiririm fotokopisini çektirirsin.” Kız gülümseyerek başını sallayıp “Teşekkür ederim,” dediğinde Ayşem bir şey söylememişti.
“Birlikte çay içelim mi? Dikkat ettim de okulda kimseyle takılmıyorsun.” Ayşem kıza cevap vereceği sırada telefonu çalınca izin isteyerek telefona bakmıştı. Serdar’ın aramasını beklerken Aylin’in aradığını görünce hemen telefonu cevaplamıştı.
“Aylin abla, ne oldu?”
“Ayşem…” genç kadın karşıdan gelen derin nefeslenmeyle gerilmişti. “Ayşem yardımına ihtiyacım var. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum.”
“Neredesin?”
“Eve gelmiştim, Serdar’ın çamaşırları vardı…” dediğinde Ayşem hemen okulun çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştı.
“Babamı aradın mı? Ya Serdar’ı?”
“İkisi de ameliyatta, haber bıraktım. Çıkınca beni arayacaklar.”
“Aylin abla ambulansı aramalısın. Ben hemen yola çıkıyorum,” diyen kız yoldan geçen taksilere el etmeye başlamıştı.
“Korkuyorum, ambulansa tek başıma binmek istemiyorum.” Kadının yeniden derin nefes almasıyla genç kız daha da endişelenmişti. Yanına duran taksiye binip adresi verirken tek düşünebildiği eve ulaşana kadar Aylin ablasının iyi olmasıydı.
“Ben yola çıktım geliyorum, sakın korkma en kısa sürede orada olacağım. Ambulansı ara…”
“Ay Ayşem…” Aylin’in tiz çığlığı kulağına yankılanırken genç kız taksiciye “Abi daha hızlı sür ceza yersen ben öderim. Hayat memat meselesi Allah aşkına hızlı sür.” Ayşem korkudan en yapacağını şaşırırken telefonu kapatıp ambulansı aramak istemiş ama Aylin’in yalvarmalarıyla telefonu kapatamamıştı.
“Abi telefonunu kullanabilir miyim?” adam telaşlı kıza telefonunu uzatırken genç kız önce ambulansı arayıp evin adresini vermiş, sonrada babaannesiyle halasını arayıp olanları anlatmıştı. Hepsi aynı anda yola çıkarken Ayşem telefonu taksiciye vererek arabayı daha hızlı sürmesini söylemişti. Şuanda genç kız için tek önemli olan şey Aylin’e zamanında ulaşabilmekti. Bebek daha yedi aylıktı ve ikisinin de hayati tehlikesi olabilirdi.
***
Bir sonraki bölüm final olabilir. Final olursa da uzun bir final olacağını söyleyebilirim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yarın sonuçlarımı öğreneceğim. Sizlerden dua bekliyorum. Şimdiden dua eden herkesten Allah razı oldun.
65. BÖLÜM <<<<<<<——->>>>>> FİNAL
[…] 64. BÖLÜM <<<<<<<————>>>>> 66. BÖLÜM […]
❤️Yüreğime sağlık. İnşallah sonuçların iyi çıkar şimdiden geçmiş olsun
Ayy 🙂 nasıl tatlı bir bölüm olmuş böylee emeğine sağlık 🙂 Sonuda çok heycanlı nasıl bekliyeceğim şimdi ben <3
Daha final olmasın ya bitmesine hazır değilim valla
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
Umarım bir şey olmadan Ayşem yetişir belki de ebedi olur merakla bekliyorum bölümü emeğine sağlık
Serdar ve Ayşem için mutlu oldum inşallah Aylin’de sağ sağlim doğumu atlatır da bebekle ikisi iyi olurr
Emeğine sağlık Yazarcigim ❤️ay sonunda sozlendiler❤️ ya bebek daha yedi aylık sağlıkla doğar inşallah:) erkek bekliyorduk Aylin gibi ama kız oldu ha 😀 bir de erkek olsa tam olur :)❤️iyi bir sonuç alırsın umarım Yazarcigim ❤️
İnşallah sonuçlarınız iyi çıkar
Bölüm çok güzeldi ellerine emeğine sağlık
Allah sifa versin
Geçmiş olsun. Aylin sağlıklı doğum yapar. Ayşem yetişir
Rabbim tez zamanda şifa versin emeğine sağlık
Sonuçlarınız güzel çıkar inşallah Rabbım acil şifalar versin Bölüm çok güzeldi ellerine emeğine sağlık canım
Ayy o nişandaki halleri çok tatlıydı, çok güzel giderken neden final yazarcım daha çok konu var Ayşem ile serdar ne olacak onlara özel bir hikaye olacakmı
Serdar ve Ayşem çok tatlılar serdar nasıl da heyecanlı minik erken geliyor sanırım son dakika sürprizi ile kız beklerken erkek geliyormuş