***
Merhaba arkadaşlar. Yeni bir serüvene daha başladık. Ben yazarken oldukça heyecanlanıyorum. Umarım sizde okurken heyecanlanırsınız. Beni bu hikayede de yalnız bırakmazsanız çok sevinirim. Teşekkür ederim. Keyifli okumalar!
***
Genç kız çıplak ayaklarına batan dikenlere aldırmadan ormanın derinliklerine doğru koşuyordu. Solukları kesilse de durmasına imkan yoktu. Peşinden yükselerek gelen toprak ağaçları kökünden sökerken hızını daha da arttırdı. Koştukça çığlık atıyor, çığlık attıkça yükseliyordu. Tek kurtuluş yolu vardı ve o yolu kullanmamak için sonuna kadar mücadele edecekti.
“Kaçma cadı!” diye bağıran sesle tüm bedeni ürperirken ayakları kendinden bağımsız yerle bağını kopararak bedeni havalanmaya başlamıştı. Kalbi korkudan atarken bu olanların kendisiyle alakası olmadığını biliyordu. Yerden yükselmesiyle kocaman okaliptüs ağacı büyük bir gürültüyle köküyle birlikte uçurumdan aşağıya düşmüştü. Doğanın öfkesine karşı kimse koyamazdı!
“Prenses Flora!” genç kız bedenine dolanan sarmaşıkla havada asılı kalırken başını aşağıya çevirdiğinde ağacın dalında salınan kadını görmüştü.
“Sen ne hakla benim dünyamda yıkıma neden olursun?” kadının buz gibi sesi genç kızın bedenini ürpertirken karşısında ki adam cesaretini kaybetmemeye çalışarak konuşmuştu.
“Bu kız ilaç yaptığını söyleyerek insanların acılarını körüklüyor. Birçok kişinin ölümüne neden oldu!” derken Flora başını kaldırarak sarmaşıklarla sardığı genç kıza bakmıştı. Kızın gözlerinde saf bir korku olsa da suçsuz olduğunu okuyabiliyordu.
“Onun yaptığını kim söyledi?”
“Bir suçluyu koruyorsunuz prenses, kraliçe Elizabeth bunu duyunca size çok kızacak.”
“Sen beni kardeşimle mi tehdit ediyorsun?” diye öfkeyle konuşan kadının elini savurmasıyla adamın yüzüne kırbaç gibi dalları savurmuştu. Hazırlıksız yakalanan adam yere savrulurken Flora gözleri alev almışçasına sarmaşıklarla yukarıya doğru yükselmişti. Onunla baş edemeyeceğinin bilincinde olan adam yutkunarak geri adım atarken gözleri hala genç kızda takılı bir şekilde hızla oradan uzaklaşmıştı. Flora üzgün bir şekilde harap olmuş ormana bakarken bu kez gözleri genç kıza takılmıştı. Elinin hareketiyle kızı yere bırakırken dikkatle onu inceliyordu.
“Seni dinliyorum Gwen, ormanımı bu hale getirecek ne yapmış olabilirsin?”
“Bu kez ben bir şey yapmadım halacım, inan bana o insanlar zaten ölümün eşiğindeydi. Hiçbir ilaç onları iyileştiremezdi.”
“Sende ölmelerine yardım mı ettin?” kız mahcupça başını sallarken Flora kırgınlıkla ona çıkışmıştı.
“Hiç aklına yapmış oldukları şeyleri cezasını acı çekerek çektikleri gelmedi mi? Bırak acı çeksinler,” dediğinde Gwen başını iyice aşağıya eğmişti.
“Özür dilerim halacım,” derken Flora iyice çileden çıkmıştı. Etrafına bakarak “Bana hala dememelisin, kaç kez söyleyeceğim. Unuttun mu senin kimliğinin saklanması gerekiyor,” dediğinde genç kız üzgün bir şekilde Flora’ya bakmıştı. O doğduğu gün sarayından sürülen bir bebekti! O Travuz krallığının kayıp prensesiydi! Kimsenin haberi olmasa da Gwen bir prensesti!
-****-
Bundan sonra her pazartesi Asil Kan 2 hikayesinin yeni bölümleri yayınlanacaktır. Yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz!
——–>>>>>>>>> 1. BÖLÜM
Hayırlı olsun canım, bölümleri merakla bekliyorum.
Özlemişim ❤️ sadece uzun bir ara olduğu için kim kimdi karıştırıyorum ve güçlerini 🙁 :/
Ellerine sağlık
Harika bir devam geliyor
[…] GİRİŞ BÖLÜM
Hayırlı olsun,bol okurların olsun canım