S.S. Kalpler 22. Bölüm

Merhaba arkadaşlar. Başlangıçta bilgilendirme yapmayacağım ama bölüm bitince sonda ki açıklamayı lütfen okuyun! Keyifli okumalar!

***

Genç kadın kocasına belli etmeden evi gözetleyen adamı daha önce nerede gördüğünü hatırlamaya çalışıyordu. Kaşları çatılmış bir şekilde kendisinden çekinmeden evi izlemeye devam eden adamla göz göze geldiğinde adam imalı bir şekilde gülümsemişti. İşte o zaman adamı nereden tanıdığını hatırlamıştı.

O adam Soner’in baba tarafından kuzeniydi ve bildiği kadarıyla pek tekin biri sayılmazdı.

“Çisem ne bekliyorsun kapıda?” Erhan’ın sorusuyla genç kadın kendine gelmişti.

“Yok bir şey, gözüm takılmış öylece.” Erhan karısının beyazlayan yüzünü görünce ters bir şeyler olduğunu anlasa da sessiz kalmayı yeğlemişti. Genç kadının kapıyı kapatarak salona geçmesini fırsat bilerek adamlarına mesaj attı. Evin etrafında kuş uçmayacaktı. Özellikle karısı ve çocukları bu evdeyken ev iki kat daha fazla koruma sayısıyla korunacaktı.

“Keşke haber verseydiniz kızım sevdiğiniz yemekleri yapardım.” Ayşem Hanım kızına sarılırken Çisem annesinin mis gibi kokusunu içine çekmişti. Özlemişti… Hem de çok özlemişti annesini. Erhan ikilinin sarılması karşısında derin bir iç çekerken kayınvalidesini kıskanmaya başlayacağını aklının ucundan bile geçirmezdi:

“Babamlar yok mu?”

“Marangozhaneye gitti, biliyorsun yeni hobisi bu.” Çisem gülümserken Cihangir’in çığlık atmasıyla genç kadın hızla ona dönmüştü. Küçük çocuk evlerinde çalışan yardımcı kadının küçük kızını görünce heyecanlanmıştı.

“Oğlum bu ne heyecan!”

“Hoş geldiniz Çisem Hanım, bir isteğiniz var mı?”

“Yok Gülizar sen çocuklarla ilgilenir misin? Ayaz özlemiş Zeliha’yı…” Gülizar Hanım genç kadına gülümseyerek başını sallamıştı. Üç çocuğu da alarak alt kattaki odalardan birine geçen genç kadın kapıyı kapattığında Erhan kayınvalidesine dönmüştü.

“Anne bizim hastaneye gitmemiz gerek, çocuklarla ilgilenebilir misiniz?”

“Elbette oğlum, bir şey mi oldu? Neden hastaneye gidiyorsunuz?” Çisem annesinin endişeli ifadesine gülümseyerek cevap vermişti.

“Kötü bir şey yok annecim, biliyorsun Erhan’ın kardeşinin oğlunun gözleri rahatsızdı. Ameliyat olacak onları yalnız bırakmak istemedik.”

“Öyle mi çok sevindim. Allah şifasını versin.”

“Amin anne, amin,” diyen Erhan karısına dönerek sormuştu. “Hemen çıkalım mı yoksa dinlenmek ister misin?”

“Çıkalım, zaman kaybetmeyelim. Araf’ı hastaneye yatırdılar Evin’in bize ihtiyacı vardır.” Erhan karısına minnetle bakarken Ayşem Hanım adamın değişen bakışlarını kaçırmamıştı. Üstelik kendi kızının bakışları da değişmişti sanki. Kocasına arada kaçamak bakışlar attığının farkında bile değildi kızı.

“Siz çıkın kızım ben torunlarıma bakarım.”

“Teşekkür ederim anne, ben Narin’e bakayım öyle çıkalım. Bizi göremezse korkmasın.” Genç kadın küçük kızı ananesiyle kalmaya ikna ettikten sonra karı koca evden ayrılmıştı. Hemen peşlerine korumalar da onları takip ediyordu. Çisem’in içi hiç rahat değildi. O adamın hala evin etrafında dolaşıyor olması canını sıkıyordu.

“Ne düşünüyorsun?”

“Çocukları tek bıraktığımız için içim hiç rahat değil.”

“Merak etme evin etrafında birçok adam var, kimse onlara dokunmaya cesaret edemez.”

“Emin misin? Korkmadan edemiyorum.” Erhan arabanın hızını arttırarak hastaneye kısa sürede ulaşırken Çisem hanımı gören çalışanlar hızla ona selam veriyordu. Yanında ki adamı görenlerse hem şaşırıyor hem de ikilinin ne kadar yakıştığını fısıldıyordu.

“Çisem hanımın yeniden evlendiğini duymuştum ama inanmamıştım. Kocasını görünce neden acele ettiği anlaşılabiliyor.”

“Sessiz ol biri duyacak.”

“Yalan mı? Adam çok karizma. Esmer bir adamda öyle gözler gördün mü daha önce, insanın içine işliyor.”  

“Sessiz ol dedim biri duyacak. Hem o adamın Asaf doktorun abisi olduğunu duydum.”

“Hadi canım, iki kardeş aynı aileye mi gelin oldu?” heyecanla soran hemşireye hiç beklemedikleri biri cevap vermişti.

“Seni de aileye almak isterdik ama bekar kayınım evlenmek istemiyor!” Çisil konuşmaların büyük bölümü duymuş sessizce daha ne kadar ileri gideceklerini merak etmişti. Son sözler kendini de ilgilendirince araya girmeden edememişti.

“Çisil Hanım biz…”

“Evet siz dedikodu kotanızı doldurdunuz şimdi işinizin başına geçiyorsunuz. Bir daha ailem hakkında dedikodu yaptığınızı duyarsam son konuşmanız olur bu hastane sınırı içinde.” Hemşireler hızla oradan ayrılırken Çisil başını iki yana sallayarak ablasının peşinden gitmişti. Ablasının geldiğini annesinden öğrenince onu beklemeye başlamıştı ama son hastasının seansı uzayınca kapıda karşılayamamıştı. Hızlı adımlarla Araf’ın alındığı odaya doğru ilerlerken onları odanın kapısından içeriye girerken yakalamıştı.

“Bakın kim gelmiş, hoş geldiniz Hanım ağam!” Çisil’in seslenmesiyle Çisem gözlerini devirerek arkasını dönmüştü. Kardeşinin yüzünde muzip bir gülümseme vardı.

“Bu yaşta abla dayağı yemek istiyorsun sanırım.”

“Aşk olsun Hanım ağam çok kırıldım. Geliyorsunuz neden haber vermiyorsunuz? Hastane siz ve ağanız hakkında çalkalanıyor.” Çisem ters bir şekilde Çisil’e bakarak kocasına dönmüştü.

“Sen içeriye geç istersen benim küçük bir işim var.” Erhan başını sallayarak odaya girerken Çisil yüzündeki gülümsemeyi silerek ablasına bakmıştı.

“Ne oldu? Neden birden ciddileştin?”

“Abim nerede?” Çisem’in sorusuyla genç kadın gerilmişti.

“Bu gün dosyaları inceleyecekti odasında olmalı.” Çisem başını sallayarak kardeşinin yanından geçip asansöre ilerlemişti.

“Sende gelsen iyi olur, konuşmamız gereken önemli konular var.”

“Beni endişelendiriyorsun abla, ne oluyor?”

“Yukarıda konuşuruz hadi,” asansörün kapısının açılmasıyla iki genç kadın asansöre binmişti. Çisil endişeyle ablasına bakarken Çisem oldukça soğukkanlı bir şekilde ileriye bakıyordu. Asansörün durmasıyla ikili inerek abisinin sekreteri Selda’ya doğru ilerlemişti. Selda iki kız kardeşi görünce hemen ayağa kalkarak “Hoş geldiniz Çisem Hanım,” diye genç kadını karşılamıştı. Çisem gülümseye çalışarak genç kıza karşılık verirken “Abim odasında mı?” diye sordu.

“Odasında Çisem Hanım ben hemen haber veriyorum.”

“Gerek yok Selda, sen işinin başına dönebilirsin.” Çisem öne çıkarak kapıyı bir kez tıklattıktan sonra açıp odaya girmişti.

Cesur haftada iki gün hastanede yapılan ameliyatların dosyalarını incelemek ve imzalaması gereken belgeleri imzalamak için yönetim katındaki odasında çalışıyordu. Dalgın bir şekilde belgeleri incelerken odasının kapısının açıldığını duyunca başını kaldırıp gelene bakmıştı. Karşısında iki kardeşini gören genç adam gülümseyerek yerinden kalkmıştı.

“Çisem hoş geldin, geleceğini bilmiyorduk!”

“Hoş buldum abi, nasılsın?” genç kadın abisine sarılırken Çisil homurdanmaya başlamıştı. Cesur ona gülümseyerek diğer kolunu açmıştı.

“Gel buraya kıskanç şey,” dediğinde Çisil hiç ikiletmeden hızla abisinin diğer kolunun altına girmişti. Genç adam ki kardeşiyle geniş kanepeye geçerken Çisem sıkıntıyla abisine döndü.

“Soner’den bir haber var mı abi? Kamera kayıtlarına rağmen nasıl dışarı çıktı. O adam seni öldürmeye kalktı!” diye kızgın bir şekilde konuşan Çisem abisinin gülümsemesine neden olmuştu.

“Merak etme avukatlar onu hapse atmak için çalışıyor. Kamera kayıtları birden kayboldu Çisem, bu adam hiç iyi yollara başvurmuyor. Kendinize dikkat etmenizi istiyorum.”

“Beni düşünmeyin abi, asıl siz dikkat edin. Onun öfkesi size olacaktır. Bu gün kuzenini evi izlerken gördüm.” Cesur kardeşinin sözleriyle hızla yerinden doğrulmuştu.

“Emin misin?”

“O adamı her yerde tanırım. Dikkatli olmalısınız.” Cesur kaşlarını çatarak masanın üzerindeki telefonu alarak Suat’ı aramıştı. Birkaç dakikalık konuşmadan sonra telefonu kapatarak kardeşlerinin karşısına dikilmişti.

“Senin yanında her zaman bir polis memuru olacak koruma için, ayrıca Erhan ile konuştum sizin de korumalarınızın sayısı arttırıldı. Soner’in ne yapacağı belli olmaz ama biz daha çok Cihangir için endişeliyiz. Bize bulaşmaz ama Cihangir onun oğlu, onu almak için hamle yapabilir.” Çisem abisinin sözleriyle gerilmişti. İçini saran korkuyla gözleri dolarken Cesur kardeşine sarılarak “Korkma, eminim Erhan tüm önlemleri almıştır,” dedi.

“Abi oğlum o evde annemle birlikte. Ya bir şey olursa?”

“Merak etme evin önüne ekip gönderdiler. O adam oradaysa yakalanır.”

“Hadi abla her şey yoluna girecek. Soner denen adam hiç bir şey yapamaz.”

“Umarım dediğiniz gibi olur. Oğluma dokunursa onu kendi ellerimde öldürürüm abi, yaparım…” Çisem o kadar ciddiydi ki Cesur yutkunmadan edememişti.

“Öyle bir şey olmayacak. Sen sakin ol. Hadi Evin’in yanına gidelim seni merak etmiştir.” Çisem ve Çisil yerinden kalkarak kapıya yönelirken Cesur da dosyaları kapatarak onların peşine takılmıştı. Üç kardeş Araf’ın yatırıldığı özel odaya giderken oldukça sessizdi. Kapıyı tıklatıp içeri girdiklerinde odanın haddinden fazla kalabalık olduğunu gören Cesur kaşlarını çattı.

“Bu ne kalabalık böyle? Asaf doktor olarak sana yakıştıramadım.”

“Ne yapayım abi, dinliyorlar mı?” kardeşleri Asaf’a gözlerini devirirken Evin iç çekerek Günay kardeşlere bakmıştı. Hepsi haberi duyunca eşleriyle birlikte hastaneye gelmişti.

“Burayı boşaltmanız gerekiyor. Küçük adamın ameliyat için dinlenmesi gerek.” Kardeşler hep bir ağızdan itiraz ederken araya Erhan girerek onları susturmuştu. En büyükleri olarak kardeşleri ona büyük saygı duyuyordu. Hatta bazıları yeri geldiğinde çekiniyordu.

“Erkan topla hepsini gidin hadi, bizde biraz daha kalıp gideceğiz

“Ama abi!” diye itiraz eden Naz’dı. Erhan gözlerini kısarak kardeşine baktı.

“Hadi dedi, yarın yine gelirsiniz.” Erkan abisinin dediğini yaparak başta erkek kardeşleri olmak üzere hepsini kapıya yönlendirmişti. Evli olanlar eşlerini yanına alarak odadan çıkarken geriye sadece Asaf ve Erhan kalmıştı. Gürsel odanın sessizleşmesiyle “Oh be dünya varmış, bu kadar ses olduğunun farkında değildim,” dedi.

“Sen bu haldeysen çocuğun ne halde olduğunu düşünsene…” Cesur araya girerek Araf’ın dosyasını kontrol ederken ameliyatı yapacak doktor dahil özellikle çocuk doktoru bizzat Araf’ı gözlem altına tutuyordu. Yapılacak olan ameliyat türüne az rastlanır bir ameliyat olacaktı. Tek duaları Araf’ın bu ameliyat sonrası görme yetisinin ortaya çıkması üzerineydi.

“Abi durumu nasıl? Ameliyatı kaldırabilir mi?”

“Merak etmeyin, doktoruyla konuştum. Ameliyat zor gibi görünse de uzun sürmeyecek. Hem yanında ben ve diğer doktorlarda olacak.”

“Çok sağol, Allah sizden razı olsun. Özellikle senden Çisil, sen olmasaydın ben oğlumun görebileceği umudunu yaşayamazdım.” Evin gözleri ıslak bir şekilde genç kadının elini tutarken Çisem buruk bir gülümsemeyle ikisine bakmıştı.

“Ben bir şey yapmadım Araf iyi olacak inşallah.”

“İnşallah,” diyen kadın bu kez Çisem’e dönmüştü.

“O kadar yoldan geldiniz, yorgun olmalısınız siz gidin abla.”

“Sen bizi düşünme, bir şeye ihtiyacın varsa söyle yapalım.”

“Yok abla, her şey var. Sağ olsunlar hastanedekiler de çok ilgileniyor.” Çisem bu kez Gürsel’e dönmüştü. Genç adam belli etmemeye çalışsa da o da oldukça gergindi. Araf’ın ameliyatı onu endişelendiriyordu.

“Sen nasılsın Gürsel?” diye genç adama sorduğunda Gürsel imayla sormuştu.

“Hanım ağa olarak mı soruyorsun yengem olarak mı?”

“Sen hangisini tercih edersin?” Çisem tek kaşını kaldırırken abisine kısa bir bakış atarak cevap vermişti.

“Hanım ağamı tercih ederim. Malum özel hastane bir destek atarsın değil mi?” Gürsel’in sorusuyla Erhan ensesine vururken Cesur gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Asaf tek kaşını kaldırarak Evin’e döndü. 

“Görüyorsun değil mi Evin, ne kadar cimri bir kocan var!” dediğinde Gürsel hemen karısına dönmüştü. Beklediğinin aksine genç kadın gülümseyerek ona bakmıştı.

“Niye öyle diyorsun abi, devir tasarruf devri. Amcası olarak bir destek de sen vermek ister misin?” dediğinde Gürsel kimseye aldırış etmeden karısını kolunun altına çekerek şakağından öpmüştü.

“Kimin karısı be, bak nasılda kocasını düşünüyor.” Evin kocasının ani hareketiyle utanırken Erhan kaşlarını çatarak kardeşine baktı.

“Görende fakir olduğunu düşünecek. O kadar parayı nereye götüreceksin, mezara mı?”

“Allah korusun abi o nasıl söz?” Evin hemen itiraz ederken Gürsel kolunun altında ki kadının ürpermesiyle üzülmüştü.

“Şansımızı deneyelim dedik, neyse ben hallederim. Size soranda kabahat!”

“Şuna bak suçlu biz olduk!” Asaf kardeşine kötü bakışlar atarken Cesur başını iki yana sallayarak atışan kardeşlere bakmıştı.

“Hadi burayı boşaltalım da çocuk dinlensin. Bir şey lazım olursa hemşirelerden istemeyi unutmayın.”

“Ben zaten nöbetçiyim bu gece.” Asaf araya girerken Çisil hemen araya girmişti.

“O zaman bende annemlere gidiyorum bu akşam, hem ablamla da sohbet ederiz değil mi abla?”

“Elbette, uzun zamandır doğru düzgün sohbet edememiştik.” Çisem kardeşinin koluna girerken iki adam ikiliye kaşlarını çatarak bakmıştı. Erhan karısının Çisil ile gece kalacağını düşünerek homurdanırken Asaf Çisil’in de onunla kalmayı teklif etmesini beklediği için homurdanmıştı.

“Senin burada bende seninle kalayım demen gerekmiyor muydu karıcım?” Asaf’ın sorusuyla Çisil omzunu silkerek “Ne münasebet Doktor Bey. Ben bu gece annemin evinde kalacağım.” Dedi.

“Ama sen olmadan sıkılırım ben!” diyen adamla Cesur ters bir şekilde Asaf’a bakarak iki kardeşini kolunun altına alarak “Bu akşam kardeşler gecesi yapıyoruz damatlar dışarda kalsın,” dediği gibi iki kadını da alarak odadan çıkmıştı. Erhan ve Asaf’ın yüzünün ifadesi değişince Gürsel gür bir kahkaha atarak onlara bakmıştı.

“Bu durumda en şanslınız benim,” diyerek Evin’i daha çok kendine çekmişti. Erhan onun bu tavrına kızarak konuşmuştu.

“Çok konuşuyorsun Gürsel dikkat et almayayım ayağımın altına. Ayrıca abinin yanında ne bu samimiyet, ayıp!” diyerek kardeşini arkada bırakarak odadan çıktı.

“Abi beni bekle,” diyen Asaf’ta onun arkasından odadan çıkarken Evin kocasının kolunun altından çıkarak gözlerini kısarak Gürsel’e bakmıştı.

“Neden bana öyle bakıyorsun karıcım?”

“Bilmem acaba neden?”

“E bende onu soruyorum,” diyen Gürsel kadını anlamazlıktan geliyordu.

“Abimlerin yanında neden sarılıyorsun, ayıp değil mi?” diyen genç kadın bir ayağını yere vururken Gürsel gülümseyerek genç kadına karşılık vermişti.

“Nikahlı karım değil misin niye ayıp olsun?”

“Beni utandırmaya bayılıyorsun değil mi Gürsel?”

“Aşk olsun hayatım neden seni utandırayım?” diyen adam yeniden kadını kollarına çekmek istemiş ama bu kez Evin’in itirazıyla başarılı olamamıştı. Evin oğlunun yanına uzanırken bir yandan da kocasına ışığı kapatmasını söylemişti. Gürsel kadının dediğini yaparak yatağın kenarına oturmuş, loş ışıkta ikiliyi izlemeye başlamıştı.

Genç kadın evin kapısından girince koşarak ona sarılan küçük kızı kucağına almıştı. Ayşem Hanım çocuğu uyarsa da Narin oldukça neşeliydi.

“Anne nerede kaldınız? Sizi çok özledim.” Narin’in sözleriyle genç kadın duygulanmıştı.

“Evin ablanın yanına gideceğimizi söylemiştim hayatım unuttun mu?”

“Bende onu görmek istiyorum ama,” diyen küçük kız Cesur’u görünce gözleri parlayarak ona bakmıştı.

“Cesur dayı,” diyerek Çisem’in kucağından inerek Cesur’a koşmuştu. Genç adam küçük kızı kucağına alıp öperken “Prenses gelmiş,” dediğinde Çisil kıskanarak araya girmişti.

“O benim abim küçük Hanım…”

“Çisil yenge benim de dayım,”

“Çisil saçmalama, çocukla atışmayacaksın değil mi?” Çisem araya girerken Ayşem Hanım onaylamaz bir şekilde kızına bakmıştı.

“Evlendin gittin hala kıskançlık peşindesin Çisil, yarın bir gün kendi çocuğunu da mı kıskanacaksın?”

“Kıskanırım tabi, bir tane abim var benim,” diyen kız çocuk gibi omzunu silkmişti.

“Babam gelmedi mi anne, nerede kaldı?”

“Geldi kızım yukarıda üzerini değiştiriyor. Hadi siz elinizi yıkayın masaya geçelim.” Çisem annesini onaylarken Cesur karısını salonda göremeyince annesine dönmüştü.

“Anne Aylin yok mu?”

“Aylin yorgundu odasına çıktı. Bir bakıver oğlum, yemeğe birlikte inersiniz.” Aylin hamile olduğu için çabuk yoruluyordu. Ayşem yeniden üniversiteye başladığı için okula daha yakın olan bir evde kalıyordu.

“Ayşem geldiğimizi bilmiyor değil mi?” Çisem sorarken Ayşem Hanım başını iki yana sallamıştı.

“Söylemedik kızım, bu hafta sınavları var. Sizin geldiğinizi duyarsa gelirdi, dersinden etmeyelim kızı.”

“Haklısın annecim, Ayaz uyuyor mu?”

“Yok kızım ne uyuması, Zeliha’yı da uyutmadı gittiğinizden beri ikisi oynuyor. Görsen bir de sevimliler.” Merdivenlerden gelen sesle başlar aşağıya inen kişiye dönmüştü. Servet Bey iki kızını yan yana görünce gülümseyerek onlara bakmıştı.

“Evimin neşeleri gelmiş, hoş geldiniz.” Adamın aşağı inmesiyle önce Çisem elini öpmüş sonra da Erhan yaşlı adamın elini öperek selam vermişti.

“Hoş bulduk babacım, nasılsın?”

“Sizi gördüm daha iyi oldum. Uzun zaman sonra evlatlarım aynı çatı altında nasıl iyi olmam.” İki kızda babasına sarılırken Servet Bey Çisil’e dönmüştü.

“Kızım seni vermedik mi neredeyse her gün buradasın!” Çisil babasının sözlerine yüzünü asarken yaşlı adam gülerek ona bakmıştı. Servet Bey öyle konuşsa da sözlerinde gerçeklik payı yok denecek kadar azdı. Yakın olmalarına rağmen haftada iki gün ailesinin evine uğrayan genç kadın başını iki yana sallamıştı.

“Şikayetçiyseniz gelmeyiz babacım,” derken sesindeki ton onun kırılmadığını belli ediyordu.

“Niye şikayetçi olayım kızım? Sen gelince Asaf oğlum da geliyor,” dediğinde Çisil babasının sözleriyle ondan ayrılmıştı.

“Ne yani ben geldiğim için değil damadın geldiği için mi mutlu oluyorsunuz?” alınganlık yaparak salona geçerken Servet Bey kızının arkasından gülerek bakmıştı.

“Hadi sofraya geçelim oğlum, sen bizim delinin hareketlerine bakma.” Erhan baba kızın atışmasını gülümseyerek izlerken ilerde kendi kızının da Çisil gibi kıskanç olup olmayacağını merak ediyordu. Gözleri karısına takılırken kadının huzurlu olması onunda huzurla dolmasına yetiyordu. Masa hazır olduğunda hep birlikte yemeğe geçen aile üyeleri oldukça keyifli bir şekilde yemeklerini yiyip çay faslı için salona geçmişti.

“Çisem Hanım Ayaz uyudu, nereye yatırayım?” Gülizar’ın sorusuyla genç kadın ona dönmüştü.

“Sonunda pes etti bizim oğlan,” diyen Erhan gülümseyerek yerinden kalkmak istediğinde herkesin bakışı ona dönmüştü. Çisem utanarak bakışlarını kaçırırken ailesinin Erhan’ın hareketine şaşırdığını biliyordu.

“Alt odada kalsın Gülizar, şimdi kaldırırsam uyanır!” diyen Çisem bakışlarını kaçırırken Erhan araya girmişti.

“Çocuk rahat etsin Çisem, ben onu odaya beşiğine yatırırım.” Genç kadın kocasını sessizce onaylarken Erhan’ın izin isteyerek oğlunun uyuduğu odaya girmesini kaçamak bakışlarla izlemişti.

“Kızım sen yatırsaydın çocuğu, ayıp oldu adama!”

“Ben alırsam uyanır anne, Erhan’ın yatırması daha iyi olur.” Ayşem Hanım bakışlarını kaçıran kızına sevgiyle bakarken Çisil rahat durmayarak dirseğiyle ablasını dürtmüştü.

“Koca ağaya çocuk mu baktırıyorsun, bir ara bana da sırrını söyle,” dediğinde Aylin gülmemek için kendisini tutarken Cesur kardeşinin sözlerine homurdanarak “Yemeğini ye Çisil,” dedi.

“Ama abi sırrını öğrenmeyeyim mi?” diye itiraz eden Çisil’e başını iki yana sallayarak cevap vermişti Çisem.

“Bir sırrım yok Çisil, Erhan Cihangir’i Narin’den ayrı tutmuyor. Cihangir ona çok alıştı, neredeyse Erhan olmadan uyumak istemiyor.”

“Maşallah, Allah her daim huzurunuzu korumanıza yardım etsin. Çok sevindim.”

“Anne, Cihangir ona ‘baba’ diyor!” dediğinde Ayşem Hanım duygulanarak kocasına bakmıştı.

“Çocuk demek ki baba sıcaklığını damadımdan almış. Aralarına girme sakın bırak nasılsa ilişkileri öyle devam etsin.” Erhan’ın ayak sesleri merdivene yankılandığın da konuşma değişmişti. Gülizar çayları getirdiğinde Erhan karsının yanına oturarak Servet Bey ve Cesur ile koyu bir sohbete dalmıştı. Çisem ise annesi ve Aylin’e sohbet ediyordu. Çisil köşesine çekilmiş telefonla mesajlaşıyordu.

“Kızım bırak şu telefonu da bize katıl, ne bu yapıştı eline.”

“Ne yapayım anne, damadın sürekli yazıyor. Cevap yazmazsam bir şey oldu sanıp buraya gelir.” Ayşem Hanım gülerek başını iki yana sallarken bu ikilinin tam birbirini bulduğunu düşünüyordu. Aylin Çisem’e dönerek sessizce “Aranız nasıl?” diye sordu. Çisem gelen soruyla yutkunarak yanında ki adam kaçamak bir bakış atarak hafif gülümsemişti.

“İyi şükür,” dediğinde Aylin imalı bir bakışla kadına mutfağı işaret etmişti. Aylin’in yerinden kalkmasıyla Cesur hemen karısına bakmıştı.

“Nereye hayatım?”

“Biz mutfağa geçiyoruz, siz rahat konuşun.” Cesur kardeşlerinin de ayaklandığını gözünce bir şey söylememişti. Ayşem Hanım gençleri tek bırakmak için Servet beye dönerek sormuştu.

“Ben yatıyorum çok yoruldum bu gün, siz daha oturursunuz.” Servet Bey damadına bakarak cevap verdi.

“Bizde birazdan kalkarız Ayşem, sen çık dinlen.” Kadın ‘Allah rahatlık versin’ diyerek salondan çıkarken adamlar sohbetine geri dönmüştü. Erhan planları hakkında konuşurken Cesur da hastanenin büyütülmesi konusunda fikirlerini babasına söylüyordu.

***

Genç kadın sorguya çekileceğini anladığında hemen baş sandalyeye oturarak kollarını bağlamıştı. Aylin mutfağın kapısını kapatarak görümcesinin önüne dikelmişti.

“Senin ayakta kalmaman gerekmiyor mu? Neden başımda dikildin?”

“Anlat seni dinliyoruz!”

“Neyi anlatayım?” Çisem yan çizerken Çisil bir elini sandalyesinin kenarına koyarak genç kadına doğru eğilmişti.

“Sizde bir farklılık var, bizi kandıramazsın? Ne öyle yeni yetme aşıklar gibi sürekli birbirinize kaçamak bakışlar atıyorsunuz?”

“Yok öyle bir şey,”

“Gözümüze mi yoksa sana mı inanacağız, dökül hemen!” diyen Aylin Çisil’e destek çıkmıştı.

“Yok bir şey dedim ya neden anlamıyorsunuz?” Çisem’in bakışlarını kaçırmasıyla Aylin gözleri parlayarak Çisil’e bakmıştı.

“Ay bunlar olmuş kız!” dediğinde Çisem’in gözleri sonuna kadar açılırken Çisil ablasına dönerek “Gerçekten mi?” dedi.

“Yenge sessiz olsana neden bağırıyorsun?”

“O zaman sende anlat bizi yorma. Ben hamile bir kadınım,” dediğinde Çisem derin bir iç çekerek başını olumlu anlamda sallamıştı.

“Gerçekten mi?” Çisil ellerini çırparak ablasına bakmıştı.

“Abartmasana Çisil,” dediğinde Çisil ablasına sıkıca sarılmıştı.

“Çok sevindim abla, birbirinize çok yakışıyorsunuz! Umarım çok mutlu olursunuz!” dediğinde Çisem farkında olmadan “Amin,” demişti. İkili ne kadar ısrar etse de Çisem ser verip sır vermeyerek onların elinden kurtulmuştu. Odaya çıktığında ise Erhan’ı yatağın üzerine uzanmış bir şekilde bulmuştu.

“Sen ne zaman yukarı çıktın?”

“Konuşmanız bitti mi? Ben sabaha kadar sürer sanmıştım.” Erhan geriye doğru çekilerek sırtını yatağın başlığına dayamıştı. Genç kadın dolabına yönelerek giymek için pijama takımı alıp odasının banyosuna geçmişti. Erhan karısının arkasından iç çekerek bakarken birkaç dakika sonra Çisem giyinmiş bir şekilde banyodan çıkmıştı. Odanın ışığını kapatarak yatağın kendi tarafına geçerken Erhan dikkatle onu izliyordu.

“ Soruma cevap vermedin? Neden kısa konuştunuz?”

“Birinin kocası odasında bekliyor diğerinin telefon başında. Sence rahat konuşabilir miydik?”

“Senin kocanda bekliyordu, senin için pek bir şey ifade etmiyor sanırım.” Çisem şaşkınlıkla genç adama döndüğünde Erhan’ın ciddi bir ifade ile kendisine baktığını görünce duraksamıştı.

“Sen ciddi misin?”

“Neden kaçıyorsun Çisem? Olanları olmamış gibi görmezden gelemeyiz.”

“Öyle bir şey yapmıyorum, sende biliyorsun?”

“Hayır bilmiyorum. Ne zaman konusu açılsa kaçacak bir yer buluyorsun!”

“Ne konuşmak istiyorsun?” Çisem iyice kocasına dönerken genç adam gözlerini mavi durgun sulara dikerek sormuştu.

“Pişman mısın?” Çisem gelen soruyla kısa biran duraksamıştı. Ne cevap vereceğini bilemezken Erhan’ın koyularının git gide hüzünlenmeye başladığını görünce başını iki yana sallamıştı.

“Ani gelişen bir şey olsa da pişman değilim!” diyen kadın adamın içini ne denli rahatlattığını bilmeden yastığını düzelterek yerine yatmıştı. Erhan bir süre aldığı cevabı sindirmeye çalışırken yutkunarak sormuştu.

“Sana sarılmak istersem benden kaçmayacaksın yani?” Çisem başını adama çevirdiğinde Erhan’ın meraklı bakışları karşısında derin bir soluk bırakmıştı. Cevap vermek yerine kıpırdanarak başını adamın göğsüne yaslayarak ince kollarını adamın beline dolamıştı. Erhan kadının hareketiyle kasılırken ne yapacağını şaşırmıştı. Bulundukları pozisyon bozulmasın diye sabaha kadar kıpırdamadan oturabilirdi.

“Işığı kapatır mısın?” yatağın başındaki lambayı kapatan adam yerine yerleşerek kadını daha sıkı kollarının arasına çekip başını öpmüştü. Genç kadın hissettiği temasla heyecanlanarak kalbinin deli gibi atmasına engel olamıyordu. Öyle ki genç adamın kalp atışlarını duyacak olması onu daha da heyecanlandırıyordu. Ancak bildiği bir şey varsa o da Erhan’ın kalbinin de en az kendi kalbi kadar hızlı attığıydı. Başının altında ki kalp ritmik bir şekilde hızla atarken genç kadın elini o kalbin üzerine koyarak huzurla gözlerini yummuştu.

“Ne pahasına olursa olsun sizi koruyacağım, kimse size dokunamayacak!” Erhan sessizce fısıldarken Çisem mırıldanarak iyice adamın göğsüne yerleşmişti.

***

Bölüm bitti. Öncelikle Kurban bayramınızı şimdiden kutluyorum. Allah tüm kurbanları kabul etsin. Ayrıca Bayram dolayısıyla Youtube kanalında Kara Duvak ve Sen Olmadan Asla kitabı için çekiliş yapıyorum. Umarım katılırsınız. Tek yapmanız gereken kanalı takip edip topluluk bölümündeki çekiliş fotoğrafının altına katıldım yazmak. Hepinizi bekliyorum. Çekilişe katılmasanız bile kanala abone olarak destek olabilirsiniz. Teşekkür ederim…

Çekiliş için yazıya tıklayın! Link!

21. BÖLÜM <<<<<<————–>>>>>>> 23. BÖLÜM

31071cookie-checkS.S. Kalpler 22. Bölüm

12 yorum

  1. Emegeien sağlık yazarcigim harika bir bölümdü♥️ ay Ayaz ve Zeliha çok tatlı büyük hallerini de okumak isterim♥️:D pislik kuzen evi takip ediyormus :-X ay Araf görecek inşallah diğer bölüm ♥️ay sonunda yakinlastilat ♥️♥️

  2. Harika bir bölümdu bu aileye bayılıyorum okurken bile mutlulukları ve birbirlerine olan olan baģĺılıkları hayranlık verici .Ćisem ve Erhan bence oldular artık tam bir karıkoca gibi daha sıcak olmalılar zira çok yakıstılar.Emeģinize sağlık yazarcım .

  3. Pislik inşallah çisem in başını ağrımaz soner mi söner gider inşallah hayırlı bayramlar dilerim Rabbim bu aylara tekrarını nasip etsin inşallah cümlemize sağlıklı mutlu huzurlu

  4. Ellerine sağlık yazarım ☺️ bu aileyi okumak büyük keyif☺️ servet bey tam bir damat sever bütün çiftleri böyle görmek harika☺️
    Son olarakta herkese iyi bayramlar☺️

  5. Erhan kıskandı.
    Kaçamak bakışlar hepsi anladı.
    Çisem sözsüz cevabı.

    Emeğine sağlık. Kurban bayramınız mübarek olsun.

    YouTube abone oldum. Çekilişe katıldım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir