Keyifli okumalar arkadaşlar.
***
Evin ve Gürsel’i yalnız bırakmak için sabah erkenden ailecek kahvaltı yapıp hep birlikte hastaneye doğru yola çıkan grup oldukça heyecanlıydı. Küçücük bir bebeğin hayatına dokunuyor olmak hepsini mutlu etmeye yetiyordu. Tek duaları Araf’ın ışığa hassasiyet gösteren gözlerinin üzerindeki deri alındığında görebiliyor olmasıydı.
“Anne Araf’ın artık gözleri olacak mı?” Narin’in sorusuyla genç kadın ona gülümseyerek bakmıştı.
“Olacak hayatım, inşallah Araf’ta sizin gibi görecek.”
“O zaman ondan artık korkmayacağız değil mi?” Çisem küçük kızın sözleriyle içinden Sena ve diğerlerine söylenmeye başlamıştı. Çocuğu korkuluk gibi kullanarak Narin’i korkutmuş olduklarına inanamıyordu.
“Araf’tan şimdide korkmamalısın hayatım, o Allah’ın bize vermiş olduğu bir melek!”
“O zaman o da benden korkmaz değil mi?” Çisem gülümseyerek kızı kucağına çekmişti. Erhan karısı ve kızının konuşmasını sessizce dinlemeyi tercih ettiği için konuşmaya dahil olmamıştı. Hastaneye vardıklarında Günay ailesinin tamamıyla kapıda karşılaşmışlardı.
“Erhan ağa geç kaldınız!” Ali’nin sözleriyle Erhan kardeşine göz devirerek bakmıştı.
“Sende pek erkenci sayılmazsın. Daha yeni arabayı park ediyordun görmedim sanma.” Ali iki elini teslim olurcasına kaldırırken Narin amcalarını bir arada görünce neşeyle şakımıştı.
“Düğüne mi gideceğiz baba, amcamlar neden burada?” Çisem tek kaşını kaldırarak kocasına bakmıştı.
“Ayıp ayıp, çocuk o kadar az görüyor ki amcalarını düğüne gideceğimizi düşünmesi normal. Ancak o zaman toplanıyorsunuz.”
“Ne yapalım, Urfa’ya mı taşınalım.” Suat’ın sorusuyla kaşları çatılan Erhan tüm kardeşlerine tek tek göz gezdirmişti.
“Ayda bir iki kere gelseniz yeter, taşınmanıza gerek yok. En azından çocuk sizi bir arada görür. Yakında neye benzediğinizi unutacak.” Erkan küçük kızı kaptığı gibi omuzlarına almıştı.
“Bizim prenses amcalarını unutmaz. Değil mi Narin, en çok hangi amcanı seviyorsun?” Erkan’ın sorusuyla diğer amcalar homurdanırken Erhan araya girerek “Kızıma böyle sorular sorma. Hepinizi aynı seviyor.”
“Niye, bizim gibi tek amcası mı var? Sürüsüne bereket amca bolluğu var cimcimede.” Erhan Suat’ın sözlerine homurdanırken Çisem araya girip “Daha ne kadar burada duracaksınız, hadi içeriye” dedi. Çisem yanına aldığı eltileriyle hastaneye girerken görümceleri de onları takip etmişti. Genç kadın farkında olmadan liderlik vasfını ön plana çıkarıyordu. Ancak diğerleri de farkında olmadan onun liderliğini onaylıyordu.
Hastane koridorunda ilerleyen grup oldukça dikkat çekiciydi. Önce ilerleyen Çisem’i görenler ona selam verirken onlardan önce hastaneye kocasını görmeye giren Çisil grubu görünce gülümseyerek imayla şakımıştı.
“O hastanemize Günay aşireti çıkarma yapmış. Bu şerefi neye borçluyuz?” Çisem gözlerini devirerek kardeşine cevap vermişti.
“Sende o aşiretin gelinisin Çisil, çok konuşma da çocukları odalardan birine alıp ilgilenmesi için birini yanlarına bırak. Korumalar kapısında olacak zaten.”
“Emrin olur Hanım ağam!” Çisil ablasına reverans yaparken diğerleri onun bu haline gülmüştü.
“Bırak şaklabanlığı Çisil, Araf ameliyata alındı mı?”
“Abla bende sizinle geldim bilmem hatırlıyor musun? Asaf saat dokuzda ameliyata alınacağını söyledi.” Genç kadın kolundaki altın kemerli saate bakarak “Bir saat daha var. Ama bu işler beli olmaz hadi odaya çıkalım” dedi. Çisil ablasının koluna girerek başını omzuna yaslamıştı. Böyle yapınca evli bir kadından çok küçük bir kız çocuğuna benziyordu.
“Ablacım, ablaların güzeli…”
“Olmaz Çisil,”
“Ama daha ne isteyeceğimi söylemedim ki?”
“Sen böyle sırnaşıyorsan büyük bir şey istersin.” Çisem ve Çisil’in bu hali kardeşleri gülümsetirken Erhan homurdanmadan edememişti. Çisil’in karısına bu kadar sarılmasını kıskandığına inanamıyordu. Hızlı bir şekilde asansörlere ilerleyen grup ayrılarak yukarı kata çıkmaya başlamıştı. Erhan farkında olmadan asansörde karısını kolunun altına almıştı. Çocuklar çoktan onlar içi ayrılan odaya gönderilmiş olduğu için rahattılar. Çisem kocasının rahat hareketlerinin farkında bile değildi. Tamamen istem dışı ve farkında olmadan doğal davranıyordu.
Hep birlikte Araf’ın odasının kapısına geldiklerinde içeriden çıkan Asaf kardeşlerini durdurmuştu.
“Hepiniz içeriye girmeyin, çocuğu korkutacaksınız.” Asaf karısını görünce gülümseyerek ona bakmıştı.
“Azar azar odaya girelim. Hem kalabalık olmaz hem de çocuğu korkutmayız.” Erhan’ın sözleriyle herkes grup haline ayrılarak sırayla odaya girip Evin ve Gürsel’e desteklerini sunmuşlardı. Evin yıllar sonra yalnız olmadığını hissederken Gürsel biran olsun karısının elini bırakmamıştı. Araf’ın ameliyat saati geldiğinde genç kadın ağlamaya başladığında da ameliyat boyunca korkudan titrediğinde de yalnız değildi. Gürsel ve diğer aile üyeleri onunla birlikte endişeyle bekliyordu. Asaf ve Çisil hastalarından buldukları aralarda hemen yanlarına uğrarken ameliyat sorası daha da stresli bir süre olacaktı.
“Bak hayatım bitti ameliyat, doktor çıktı.”
“Oğlum nerede?” Evin koşarak doktorun yanına gidince Gürsel de yanına gitmişti.
“Oğlum nasıl Doktor Bey?” Evin endişeyle adama bakarken adam gülümseyerek cevap vermişti.
“Bebeğimiz gayet iyi. Ameliyat güzel geçti, artık sargılarının çıkmasını bekleyeceğiz. Henüz size görüp göremediğiyle alakalı bir şey söyleyemem. Ama gözlerinde ışık hassasiyeti var. Ayrıca protez göz kapağı yaptık. Zorlu bir süreç sizi bekliyor. Işığa alışması zor olabilir. Şuanda oğlunuzu yoğun bakıma aldık. Bir süre gözlem altında tutulacak. ”
“Oğlum iyi ya…” Evin kocasına dönerek sıkıca sarılmıştı. Tüm aile üyeleri neşeyle birbirine sarılırken Erhan araya girerek “Bu güzel haberi kutlamalıyız. Hep bir aradayken yemek yiyelim. Hadi Evin, Gürsel…”
“Ben gelemem abi, oğlum buradayken…”
“Araf yoğun bakımda kalacak Evin, burada kalman bir şey değiştirmeyecek. Dünden beri doğru düzgün yemek yemedin. Hadi gidelim.” Gürsel karısının elini tutarken Evin’in içi rahat değildi.
“Ama Gürsel Araf…”
“Hadi canım, gidelim.” Hep birlikte çıkışa doğru ilerlerken Cesur onlara doğru ilerlemeye başlamıştı.
“Gençler nereye gidiyorsunuz?” Cesur bir kolunun altına kızı Ayşem’i almış gülümserken Ayşem Çisem halasını görünce hızla ona sarılarak sevincini belli etmişti.
“Hoş geldin hala, özlettin kendini.”
“Biz neyine yetmiyoruz acaba Ayşem Hanım?” Çisil’in sözlerine herkes gülerken Ayşem gözlerini devirmişti.
“Hala kıskançlık yapmanın sırası değil. Sen her zaman gözümün önündesin seni özlemek için fırsatım bile olmuyor.” Çisil yüzünü asarken Çisem gülerek yeğenine sarılmıştı.
“Biz yemeğe gidiyorduk sizde gelin.” Erhan karısından önce davranarak Cesur’u davet etmişti.
“Bizde Aylin’in kafesine gidiyoruz. Hep birlikte oraya gidelim. Bu gün şef güzel bir menü hazırlamış.”
“Olur bize uyar. Hadi hep birlikte Aylin yengenin kafesine gidelim.”
“Pasta mı yiyeceğiz abi?” Naz’ın sorusuyla Cesur gülmüştü.
“Kafe dediysek yarı kafe restoran bahsettiğimiz yer. Hem buraya da yakın, Evin’in içi rahat eder.” Hep birlikte yemeğe giden grup oldukça keyifliydi. Bu gün onlar için güzel başlamış ve güzel devam ediyordu. Anca Urfa’daki aile üyeleri için aynı şeyi söylemek mümkün değildi.
***
Yaşlı adam karısının yanından ayrılarak büyük salona girdiğinde annesinin yine gizli gizli birileriyle konuştuğunu görünce kaşlarını çatmıştı. Ne zaman bu gizli telefonlara şahit olsa çocuklarının başına bir iş geliyordu. Sessizce salondan çıkarak en güvendiği adamını yanına çağırdı. Çalışma odasında pencerenin kenarında adamını beklerken gözü aceleyle konağa giren kardeşine takılmıştı. Onaylamaz bir şekilde başını iki yana sallayan adam “Yine neyin peşindesiniz acaba?” diye söylenmişti. Odanın kapısı tıklatılıp açıldığında “Beni çağırmışsınız ağam,” diyerek adamı odaya girmişti.
“Gel Sadık,” adam elleri önünde bağlı bir şekilde dururken Hikmet Bey masasının başına geçerek adamın karşısına dikilmişti.
“Kaç yıldır yanımda çalışıyorsun Sadık?”
“On yılı geçti ağam, emret.” Adam hafif gülümseyerek derin bir iç çekmişti.
“Baban da zamanında babamın yanında çalışırdı. Bu güne kadar sana olan güvenimi boşa çıkarmadın Sadık.”
“Allah razı olsun ağam, siz arkamda olmasaydınız bu günlere gelemezdik.”
“Allah senden de razı olsun Sadık, az derdimizi çekmedin.”
“O nasıl söz ağam, babam hastalandığında yanımız da bir siz birde Hanım ağam vardı.”
“Bu konuları kapatalım şimdi. Senden önemli bir şey isteyeceğim. Annem ve kardeşimin kimlerle görüştüğünü, ne işler çevirdiğini bilmek istiyorum. Gözün kulağın bu ikisinin üzerinde olsun Sadık, ama kendini belli etmeden.”
“Emrin olur Ağam, nasıl istersen. Özellikle bilmek istediğin bir şey var mı?”
“Sadece kimlerle görüşüyorlar, ne planlıyorlar bunu öğren yeter şimdilik. Sonradan duruma göre bakacağız çaresine.” Adam başını sallayarak odadan çıkarken Hikmet Bey bir süre konaktan ayrılmak için karısını ikna etmeye çalışmayı aklına koymuştu. Ağalığı bıraktığından beri görmediği olayları görür olmuştu. Bunca yıl karısını yılanların arasında bir başına bırakmıştı. Onca çocuğu bu insanlara rağmen en güzel şekilde yetiştirmişti.
“Kızım Sevim hanımın nerede? Söyle bahçede bekliyorum.” Yanından geçen çalışana emir veren adam bahçeye çıkıp çardağa oturduğunda karşısında ki taş konağa alıcı gözle bakmıştı. Bu konak ne acılar görmüştü, ne hayatların sönmesine şahit olmuştu. Derin bir nefes alırken karısının konaktan çıktığını görünce buruk bir şekilde gülümsemişti. En büyük acıları da karısı çekmişti.
“Beni çağırmışsın Hikmet Bey, bir şey mi isteyecektin?”
“Gel otur şöyle, seninle karşılıklı bir kahve içelim.” Sevim Hanım kocasının sözlerine şaşırarak karşısına geçip oturmuştu.
“Sen iyi misin Hikmet?”
“Neden?”
“Uzun zamandır karşılıklı kahve içmemiştik. Bir şey olmadığına emin misin? Ay çocuklara mı bir şey oldu yoksa?” kadının hızla yerinden kalkmasıyla adam acıyla gülümsemişti.
“Çocuklar iyi, ben hatunumla vakit geçirmek isteyemez miyim?” adamın çıkışıyla Sevim Hanım daha da endişelenmişti.
“Sen iyi değilsin.”
“İyiyim dedim ya hatun, hadi sen kahveleri söyle sana söyleyeceklerim var.” Yaşlı kadın yerinden kalkarak mutfağa gitmişti. İki kahveyi kendi elleriyle hazırlayarak bahçeye çıktığında kocasının yanındaki kayınını görünce yüzü asılmıştı. Elindeki kahvelerden birini kocasına verirken diğerini Nusret beye uzatacağı sırada Hikmet Bey araya girmişti.
“O kahve senin Sevim, Nusret’te şimdi kalkıyordu.”
“Yo abi yeni oturdum ben.”
“Bende kalktığını söyledim. Yengenle konuşacaklarım var, sen başka bir yerde iç kahveni.” Sevim Hanım kocasının sözlerine en az Nusret Bey kadar şaşırmıştı. Adam hızla yerinden kalkarken “Bir kovmadığın kaldı abi,” dediğinde Hikmet Bey kardeşine ters bir şekilde bakmıştı.
“Keşke daha sakin konuşsaydın, şimdi kurulacak kendi kendine.”
“O da ilk söylediğimde anlasaydı Sevim, şurada karımla ağız tadıyla bir kahve içemeyecek miyim?” ikili kahve eşliğinde sohbete dalarken Nusret Bey sinirli bir şekilde annesinin oturduğu büyük salondan içeriye girmişti.
“Hayırdır Nusret ne bu sinir?”
“Abim, kovarcasına beni yanından gönderdi. Bu yaşa geldim hala abimden azar işitiyorum.”
“Niye kovdu seni?” Nusret beyin karısı Hesna Hanım sormuştu.
“Yengemle kahve içecekmiş.” Kocasının sözleriyle kadın yerinden kalkarak bahçeyi gören pencereden aşağıya bakmıştı. İkilinin keyifli bir şekilde sohbet ettiğini görünce haset bakışlarını Nedret hanıma çevirdi.
“Bunlar neden bu kadar keyifli anne, bilmediğimiz bir şey mi oldu?”
“Olsa benim haberim olurdu Hesna, sen onları bırak Neriman’la konuştun mu? Ne yapacak, açacak mı davayı?”
“Davayı açmaktan korkuyor. Erhan beni öldürür dedi.”
“Erhan kızının annesine bir şey yapmaz. Ayrıca arkasında biz varız. Ne pahasına olursa olsun o gelin bu konaktan gidecek!”
“Ne yapacağız anne, yeni gelin çok akıllı. Nasıl göndereceğiz onu?”
“Var benim aklımda bir şey. Sen orasını düşünme.” Nusret Hanım odaklanmış bir şekilde karşısındaki duvara bakarken bastonunu yere vurarak yerinden kalkmıştı.
“Nereye anne?”
“Yoruldum, biraz dinleneceğim. Sende şu Neriman’ı davayı açması için ikna et.” Hesna yaşlı kadının arkasından bakarken farkında olmadan kocasına “Annenin düşmanı olmak istemezdim,” dedi.
“Annem zeki bir kadındır.”
“Zeki olması yaşlandığı gerçeğini değiştirmez Nusret. Annen artık düşünmeden davranıyor.” Karı koca konuşmasına devam ederken akşamın nasıl olduğunu anlamamışlardı. Fesat düşünceler, fesat planlar bir gün dönüp dolaşıp sahibine dönüyordu. Yakın bir zamanda onlarda anlayacaktı.
***
“Çisem Narin’e bir bakar mısın beni yanına almıyor?” Erhan’ın seslenmesiyle genç kadın yerinden kalkarak sesin geldiği odaya doğru ilerlemişti. Hastaneden geldikten sonra Narin yorgunluktan hemen uyumuştu. Çisem anne babasıyla vakit geçirirken Erhan da online olarak işlerini halletmek için Servet beyin çalışma odasını kullanıyordu. Kızının sesini duyunca yanına giden adam küçük kızın huysuz bir şekilde ona pas vermemesi Erhan’ı şaşırtmıştı. Narin’in hasta olabileceğini düşünerek elini alnına koyarken ateşi olmaması daha da şüphelenmesine neden olmuştu.
“Kızım babaya bakmayacak mısın?” Narin omzunu silkerek başını çevirmişti. Erhan kızını biraz olsun tanıyorsa üzerine giderse ağlamaya başlayacağını biliyordu. En iyisi işi uzmanına bırakmak diye düşünmüştü.
“Sorun ne?” Çisem odaya girdiğinde Erhan kendisine bakmayan kızının saçlarını okşuyordu.
“Annesiyle konuşmak isteyen bir minik var burada!” Çisem gözlerini kısarak Narin’e bakarken kızın yüzünü asarak onlara bakmadığını görmüştü.
“Narin, hayatım ne oldu? Neden bakmıyorsun yüzümüze?” küçük kız ikiliye kısa bir bakış atıp yeniden yüzünü çevirmişti.
“Erhan sen bizi kızımla yalnız bırakır mısın? Bir kız kıza bir konuşalım.” Genç adam kadının sözleriyle odadan çıkıp salona yaşlı çiftin yanına geçmişti.
“Gel oğlum, bitirdin mi işlerini?”
“Bitti Servet baba, size de ayıp oldu kusura bakmayın. Önemli olmasaydı…”
“Sorun değil evladım, çay içer misin? Kızlar yeni demlemişti.” Ayşem Hanım sevecen bir şekilde adamı bölerken Erhan başını sallayarak “Zahmet olmazsa,” diye cevap verdi. Ayşem Hanım çay için kızlara seslenirken Erhan etrafına bakınarak “Cesur gelmedi mi?” diye sordu.
“Ameliyatı varmış. Aylin de dinleniyor. Hamileliği zor geçiyor biliyorsun.” Erhan başını sallarken çayını getiren çalışan adamın önüne bırakmıştı. Birlikte sohbet eşliğinde çaylarını içerlerken Erhan gülümseyerek “Yakında abinizin yanına gideceğiz Ayşem anne, hem iş için hem de davet etmişti icabet etmek gerekir,” dedi.
“Özledim bizim oraları, bizde gidelim mi Servet?” yaşlı adama hevesle bakarken Servet Bey karısına gülümseyerek cevap vermişti.
“Sen istersen gideriz Ayşem, madem özledin.”
“Çok iyi olur, hem annemlerin mezarını da ziyaret ederiz.” Yaşlı adam karısını onaylarken Erhan’ın bakışları yüzü beyazlayan karısına takılmıştı. Elindeki bardağı hızla yerine bırakarak “Çisem?” dedi. Genç kadın kocasının sesini duyunca irkilmişti. Şüpheyle karısına bakan adam endişeyle genç kadının yanına ulaştı.
“Sorun ne? Narin’e kötü bir şey mi oldu?”
“Biraz konuşalım mı Erhan, önemli!” adam endişeyle arkasını dönüp çalışma odasına giden karısının ardından bakarken yaşlı çifte bakarak izin istemişti. Hızlı adımlarla odaya girerken Çisem’i bir eli alnında odada tur atarken bulmuştu.
“Sorun ne? Narin ne dedi sana?”
“Rüyasında kardeşi olduğunu görmüş.” Erhan karısının birden söylediği şeyle donup kalmıştı. Çisem onun şaşkınlığı karşısında başını iki yana sallayarak devam etmişti. “Kardeşini çok seviyormuşuz ama Narin’i sevmeyi bırakmışız.”
“Saçma…”
“Bunu beş yaşındaki bir çocuğa anlatmak ister misin?”
“Nereden çıktı şimdi bu? Onun zaten bir kardeşi var, bu zamana kadar sevgimiz azaldı mı?” Çisem omzunu silkerek cevap verdi.
“Bende aynısını söyledim. Ama ikna edebildim mi bilmiyorum.” Erhan sıkıntıyla nefesini dışarıya verirken kızının kısa sürede bu düşünceden kurtulmasını dilemişti.
“Ne yapmayı planlıyorsun?”
“Cihangir’le daha fazla vakit geçirmesi için planlar yapacağım. İkisini de aynı şekilde sevdiğimizi hissetmesi gerek.” Erhan başını sallarken karısının yanından geçerek koltuklardan birine oturmuştu. Gözleri birden karısını bulduğunda Çisem iç çekerek “Bana neden öyle bakıyorsun?” diye sordu.
“Mümkün mü?”
“Ne mümkün mü?”
“Narin’in bir kardeşinin daha olması? Biliyorsun önlem almamıştık.” Çisem kocasının sorusuyla duraksamıştı. Daha önce aklına gelmeyen şey önüne çıkmıştı. Genç kadın aklına gelen düşünceyle yutkunurken ne söyleyeceğini bilememişti. Kadın sessiz kaldıkça Erhan yerinden kalkarak Çisem’in omzuna dokunmuştu.
“Neden sustun?”
“Bilmiyorum, bunu öğrenmek için çok erken.” Erhan karısının gözlerinin içine bakarken ruhunun kaybolduğunu hissetmeye başlamıştı. Sanki içi çekilmiş, tamamen Çisem’le dolmuştu. Adam karısının hiç bir şey yapmadan nasıl bu kadar içine işlediğini düşünmeden edememişti.
“Çisem?” genç adam iyice karısına sokulurken genç kadın yutkunarak bakışlarını kaçırmıştı. Erhan bakışlarını kaçıran genç kadının çenesinden tutarak bakışlarını kendisine çevirmişti.
“Bilmiyorum dedim ya Erhan?”
“Ya olursa, bebeği ister…” Çisem adamın ne soracağını anladığında hızla elini ağzına kapatıp onu susturmuştu. “Bu soruyu sorma bile Erhan. Planlı bir bebek olmasa da benim bir parçam olacak. Kaldı ki öyle bir durum yok. Doğmayan bebeğe don biçiyoruz.” Erhan kadının sözleriyle gülümsemişti.
“Çok güzel bir bebek olurdu!”
“Ne?”
“Düşünsene sen sarışın ben esmer, bizden olacak olan bebek çok güzel olurdu!” Erhan’ın sözlerine şaşıran genç kadın geri çekilerek merakla sordu.
“Sen çocuk mu istiyorsun?”
“Neden olmasın, ikinci kez baba olmayı isterdim. Sen yeniden anne olmak istemez misin?”
“Cihangir daha çok küçük, düşündüğümü söyleyemem.” Erhan gülümseyerek genç kadını belinden tutup kendisine çekmişti.
“Cihangir küçük olmasaydı isterdin yani.” Çisem bakışlarını kaçırarak başını sallamıştı.
“Neden olmasın, yaşım ilerliyor. İkinci bir çocuğu isterdim sanırım.” Erhan derin bir iç çekerek kollarının arasında kıpırdanan kadını rahat bırakmıştı. Son birkaç günde kendi davranışlarına şaşırıyordu. Elleri sürekli karısının üzerinde olsun istiyordu. Bu durum Erhan’ı inanılmaz mutlu ederken aşırı davranıp Çisem’i tedirgin etmek istemiyordu.
“Ben annemlerin yanına geçeyim, sende gelirsin.” Çisem kaçarcasına odadan çıkarken ardından gülümseyen bir adam bırakmıştı. Adamın dilinde tek bir dua vardı. Yeniden baba olmak!
***
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
22. BÖLÜM <<<<<<——->>>>>> 24. BÖLÜM
[…] 21. BÖLÜM <<<<<<————–>>>>>>> 23. BÖLÜM […]
Çok uzun süredir takip ediyorum pek yorum yapmaya vaktim olmuyor iki arada nefes kadar zamanda okuyorum yeni bölümleri kaleminiz sıcak ve akıcı hep böyle kalın asaf ve çisil için ayrı kitap düşünüyor musunuz
Çocuklar onları birbirine daha çok bağlar güzel olurdu, ellerine emeğine sağlık canım
Narin haklı hep düğün olduğunda toplanıyorlar. İkisi mutluyken konaktakiler kötülük saçıyor. Dikkat etseler
Çocuklar hissedermis bebek geliyor sanırım♥️ Arafimiz görecek sonunda 😀 ❤️ ne kadar igrencler hala kötülük pesindeler ama ters dönecek 😡 ah Hikmet bey her şeyi öğrense de evden kovsa hepsini 🙁
Hadi canım harika olurdu birde erkek oluyomuş hesna ve babanne delirir fesatlıktan
Emeğine yüreğine sağlık canım harikaydı
Ellerinize emeğinize sağlık muhteşemdi
Geçmiş bayramınız mübarek olsun bölüm okumayı özlemişim kısacık ara benim için çok uzun oldu bölüme doyamadan bitti yüreğine sağlık, hesna cadısı ne planlıyor çok merak ediyorum, Dilerim kendi ayaklarına dolanır.
Hiikmet bey dönen dolapların farkında erhan da araştırıyor geçmişte olan bir şeyler gün yüzüne çıkacak. Geçmiş bölümlerde olan şey vardı bence Hikmet Bey’in annesi farklı biri şuan ki kadın bu yüzden diğer oğlunu tutuyor.
İnsallah hamiledir bence ćokta güzel olurdu süreç onlar için hızlanmış olurdu yine çok güzel bir bölümdü emeğinize sağlık
[…] 23. BÖLÜM <<<<<<<——–>>>>>>>> […]