Merhaba arkadaşlar. Bölümü henüz bitirdim. Umarım seversiniz. Ayrıca geçmiş olsun dileği ileten herkesten Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim.
****
Araba büyük gösterişli konağa yaklaştığında Çisem şaşkınlıkla Erhan’a dönmüştü. Erhan karısının şaşkınlığına gülümseyerek başını iki yana salladı.
“Bu aşiretin lideri sen değil misin ağam yoksa beni kandırıyor musun?” Erhan karısının sorusuyla eğlenirken arabanın kornasına basarak ağır demir kapının açılmasını beklemişti.
“Neden öyle düşündün Hanım ağam?”
“Bu konak bizim konağın iki katı büyüklükte Erhan, bırak da biraz şaşırayım.”
“Haklısın, zamanında bizde bu konak kadar büyük bir konakta yaşıyormuşuz. Yani dedemler yaşıyormuş, sonra ne olduysa şimdiki konağa geçtiler.” Demir kapının açılmasıyla arkada oturan adam heyecanla Erhan’a dönmüştü.
“Ağam kızım buradadır değil mi?” Çisem kızı için çırpınan adam için üzülmüştü.
“Burada değilse de nerede olduğunu öğreneceğiz.” Arabayla konağın büyük avlusuna giriş yapan genç adam hızlı adımlarla onu karşılamaya gelen adamla gözlerini kısmıştı. Yıllardır görmediği adam oldukça yaşlanmış görünmüştü gözüne. Babasıyla iyi anlaştığını biliyordu. Mehmet ağa kendi halinde bir adamdı, ırgatlarına da adil davrandığını biliyordu. Arabadan indiğinde adam hızla genç adamı selamlamıştı.
“Hoş gelmişen Erhan ağa, hangi rüzgar attı seni konağıma?” arabanın arka kapısının açılmasıyla adamın bakışları arabadan inen adama dönmüştü. Yüzünün ifadesi anında değişirken Çisem’in de arabadan inmesi adamı biraz olsun kendine getirmişti.
“Oğlun nerededir Mehmet ağa?” Erhan’ın konuyu dolandırmadan açık bir şekilde adama oğlunu sorması Mehmet ağanın daha da gerilmesine neden olmuştu.
“Sabah tarlaya diye çıktı, size bir densizlik mi yaptı?” Erhan adamın gerginliğini görebiliyordu.
“Oğlun bu adamın kızını kaçırdı, bunun ne demek olduğunu biliyorsun değil mi?” Mehmet ağa yıkılmış bir şekilde endişeli adama bakarken başını iki yana sallamıştı.
“Emin misin Erhan ağa, o iş bitmişti. Oğlum vazgeçtiğini söylemişti.”
“Demek ki vazgeçmemiş. Kız ortalarda yok, kızın başına bir hal gelirse sorumlu tutulacağını biliyorsun değil mi? Oğlunun yerini biliyorsan söylemelisin.”
“Bilmiyorum Erhan ağa, bilsem kızı anında geri gönderirdim. Benim haberim yok.”
“Kızı geri gönderme işini unut Mehmet ağa, eğer oğlun bir cahillik yapıp kızın namusunu kirlettiyse geri dönüşü yok. Kızın rızası varsa evliliğe devam ederler. Anladığım kadarıyla ikisi bir birini seviyorlardı. Yok bir şey olmadıysa da ikisinin kararına saygı duyacaksınız.”
“Ben o kızı gelin olarak kabul etmiyorum Erhan ağa, bu bizim aile meselemiz. Kimi gelin alacağıma ben karar veririm.”
“O zaman eşinizi de siz isteyip aldınız!” araya giren sesle üz adamda Çisem’e dönmüştü. Yaşlı adam o ana kadar Çisem’in varlığını unutmuştu.
“Anlamadım?”
“Anlaşılmayacak bir şey yok, size basit bir soru sordum. Oğlunuzun eşine siz karar vermek istiyorsunuz anladığım kadarıyla. Peki kendi eşinizi siz mi seçtiniz?” Adam kaşlarını çatarak genç kadına bakmıştı.
“Ne alakası var şimdi bu konuyla.” Çisem omzunu silkerek kocasına kısa bir bakış atmıştı.
“Benimki bir merak sadece. Oğlunuzun kaç yıl hapis yatacağını düşünürken birden aklıma geldi.”
“Ne hapsi?” Erhan gözlerini devirerek başını iki yana sallamıştı. Karısı daha konuya doğru düzgün girmeden hemen avukatlık yapmaya başlamıştı.
“Oğlunuz bir kadını isteği dışında kaçırdı bu üç ile on yıla kadar hapis cezası demek. Hele bir de ona dokunduysa o zaman cezası yirmi yıla kadar çıkar. Sizce değer mi? Oğlunuz sevmiş almak istemiş. Kızın bir kusuru mu var?”
“Elbette yok!” Çisem yaşlı adamdan cevap beklerken cevap hiç beklemedikleri kişiden gelmişti. Sesin sahibine dönen grup yan yana duran iki genci görmüştü. Çisem’in bakışları hemen ürkek bir şekilde gözlerini kaçıran kıza takılmıştı. Kaçaklar el ele karşılarında duruyordu ve kız ne kadar ürkekse genç adam o kadar başı dik bir şekilde babasına meydan okurcasına bakıyordu.
“Benim Günay’ımın hiçbir kusuru yok. Kusurlu olan babamın düşünceleri.”
“Esad sen ne yaptın?” Mehmet ağa öne çıkarken kızını korumak isteyen diğer adam hızla kızının yanına ulaşmıştı.
“Günay kızım iyi misin? Sana bir şey yapmadı değil mi? Söyle babana, korkma!” adam kızının yüzünü avuçlarının arasına almış saçlarını öpüp duruyordu. Çisem biran kendi babasını özlediğini hissetmişti. Genç kız babasına sarılırken sessiz bir şekilde babasına cevap vermişti.
“İyiyim baba, bana bir şey yapmadı.” Kızın cevabıyla Mehmet ağa oldukça rahatlamış bir şekilde oğluna bakmıştı.
“Kız iyi olduğuna göre alıp götürebilirsiniz.” Çisem kaşlarını çatarak yaşlı adama bakmıştı.
“O kadar kolay değil Mehmet ağa, belki kız oğlundan şikayetçi olacak. Bu olanlar duyulduğunda kıza ne gözle bakacaklar bilmiyormuş gibi konuşma.”
“Onu kaçmadan önce düşünecekti!” adamın sert sözlerini kendi oğlu bozmuştu.
“Günay hiçbir yere gitmiyor. Sana söyledim baba, Günay’dan başka bir kadınla evlenmem diye. Sen ne yaptın hem sevdiğimden ayırmaya çalıştın hem de gizli saklı gelin aramaya başladın. Duymayacağımı mı sandın?”
“Haddini aşma Esad, bu kız sana uygun değil.”
“Asıl ben ona uygun değilim. Her şey para değil baba, eğer kabul etmeyeceksen karımı alıp bu şehirden gideceğim.” Genç adamın sözleri ortamı gererken Erhan araya girmişti.
“Bu ayaküstü konuşacak konu değil. İçeri buyur etmeyecek misin Mehmet ağa?” yaşlı adam öfkeli bakışlarını oğlundan çekerek Erhan’a dönmüştü.
“İçeri geçelim,” diyen adam onları konağın alt katındaki büyük salona geçirirken Çisem öne çıkarak Günay’ın önünde durmuştu.
“Sen benimle gel hayatım, onlar kendi aralarında konuşsun.” Günay endişeyle yanında ki genç adama bakarken adamın küçük bir göz kırpmasıyla başını sallamıştı. Çisem ikilinin iletişimine gülümserken kızın babası az önceki sözlerle donup kaldığı için Erhan adamı dürterek kendine getirmişti.
“Hanım ağam şimdi ne olacak?” Çisem genç kızın tedirgin bir şekilde kendisine bakması karşısında gülümseyerek onu rahatlatmaya çalışmıştı.
“Buy konakta bizimle ilgilenecek kimse yok anlaşılan?”
“Şey konağın hanımı sağır olduğu için duymamıştır geldiğinizi.” Çisem tek kaşını kaldırarak genç kıza bakmıştı.
“Sen nerede olduğunu biliyor musun?” Günay mahcup bir şekilde başını eperken Çisem kızın çenesinden tutarak başını kaldırmıştı.
“Eğme başını, madem bir yola çıktınız dik durmalısın. Kararından emin misin Günay, Esad ile evlenmek istediğinden emin misin? Bak ben yanında olacağım, kimse seni zorlayamaz.”
“Biliyorum Hanım ağam, Esad beni seviyor. Bende onu seviyorum ama babası bize müsaade etmedi.” Kızın kara gözleri dolarken Çisem hayranlıkla ona bakmıştı. Karşısında şu ana kadar karşılaştığı en güzel esmer duruyordu. Esad’ın neden ona aşık olduğu anlaşılabilirdi. Nitekim Günay hem çok güzel hem de davranışlarıyla dikkat çekiciydi.
“Esad’ın annesiyle tanıştın mı?” genç kız başını sallarken Çisem merakla sordu.
“O sana nasıl davrandı?”
“Beni herhangi biri olarak tanıyor, oğlunun sevdiği kız olarak değil.” Çisem anlayışla kıza bakarken yanlarına koşturarak gelen çalışan kadınla Çisem ona dönmüştü.
“Kusura bakmayışın Hanım ağam, geldiğinizi görmedik. Yukarıda hanımımla ilgileniyordum.”
“Bu evde başka çalışan yok mu?”
“Olmaz mı Hanım ağam, hepsi kendi işindedir şimdi. Ağam gündüz vakti fazla ortalıkta kimsenin dolaşmasını sevmez.”
“Bizi hanımının yanına götür, sonrada iki kahve getir.” Kadın hızla başını sallayarak Çisem ve Günay’a yolu göstermişti. Üst katta büyükçe bir salona geldiklerinde onları gören kadın hızla ayağa kalkmıştı. Çisem kadının kendisini tanıyacağını düşünmezken yaşlı kadın Çisem’ işaretle selam vererek oturacak yer göstermişti. Çalışan kız oradan ayrılmak isterken Çisem onu durdurdu.
“Sen hanımının söylediklerini anlayabiliyor musun?”
“Elbette Hanım ağam, bu konaktaki çalışanlar özellikle hanımımı anlayacak kişilerden seçiliyor.” Çisem Mehmet ağanın bu düşünceli davranışını takdir ederken Çisem gülümseyerek kadına baktı.
“O zaman sende yanımızda kal, aramızda konuşulanları anlatırsın.” Genç kız Çisem’i onaylayacakken Günay araya girmişti.
“Gerek yok Hanım ağam, ben Esma hanımın söylediklerini sana söylerim.”
“Sen onu anlayabiliyor musun?” Günay utanarak başını eperken “Esad öğretmişti,” dedi.
“Senin adına sevindim canım, şimdi onu geliniyle tanıştıralım.” Günay gözleri büyüyerek genç kadına bakarken yaşlı kadın hızla yerinden doğrularak ikiliye bakmıştı.
“Ne söyledi az önce?” kadının heyecanlı bir şekilde işaret diliyle konuşmaya çalışması Çisem’in gözünden kaçmamıştı.
“Ne söylediğini sordu hanımım.”
“Dudak okuyabiliyor mu?” yaşlı kadın başını sallarken Çisem gülümseyerek yanında ki kızı omuzlarından tutup kadına göstermişti.
“Esma Hanım, size gelininizi tanıştırmak istedim. Bu Günay, oğlunuz Esad’ın sevdiği kız.” Günay utanarak bakışlarını kaçırırken yaşlı kadının hızla iki elini kavramasıyla irkilmişti.
“Gerçekten mi? Esad’ım sonunda muradına eriyor mu?” kadının sorusuna Günay tercime ederken şaşırırken Çisem de gülümseyerek kendisine açıklama yapan Günay’a bakmıştı.
“Anlaşılan kayınvaliden senin varlığından haberdardı.” Günay yaşlı kadının kendisine sarılmasıyla neye uğradığını şaşırmıştı.
“Sen Mehmet ağaya bakma ben onu hallederim.” Kadının acele bir şekilde konuşmasını çeviren Günay mutluluktan dolan gözlerine engel olamamıştı.
Çisem iki kadını yan yana bırakarak eve telefon etmek için izin istemişti. Çocukları uzun süredir evde yalnız bırakmıştı ve içi hiç rahat değildi. O evde her türlü tehlike vardı ve biran önce çocuklarının yanına gitmek istiyordu.
“Bakar mısın? Erhan ağanın hangi odada olduğunu söyler misin?” çalışan kızlardan birini görünce sormadan edememişti.
“Ağam alt katta Mehmet ağayla konuşuyor hanımım.” Genç kadın aldığı cevapla merdivenleri inerek gösterilen odaya adımladığında derin bir nefes alarak kapıyı tıklatarak içeriden gel sesini duyunca kapıyı açarak büyükçe salona girmişti. Genç kadını yalnız gören Esad hızla kapıya yönelerek “Günay nerede?” diye sormuştu. Genç adamın sesi telaşlıydı.
“Merak etme, annenin yanına bıraktım. Pek bir sevdi gelinini, konuşuyorlar!” Çisem özellikle son sözlerini Mehmet ağanın gözlerine dikerek söylemişti.
“Ben bir bakayım ikisine,” Esad odadan çıkmadan önce babasıyla kayınbabasına dönerek son sözlerini söylemişti. “Günay’ı bırakmaya niyetim yok, biz konuştuk sorunlarımızı hallettik. Eğer bizi onaylamayacaksanız ikimizde buradan ayrılacağız.” Genç adamın odadan çıkmasıyla kızın babası perişan bir halde Erhan’a bakmıştı.
“Ağam bir şey yap, kızımı götürürse ben ne ederim. Engel olun ikisine. Ne derlerse tamam, yeter ki bir yere gitmesin kızım.”
“Sen ne dediğinin farkında mısın? Ne demek tamam, tabi buldun yağlı kapıyı kızı yamamaya çalışıyorsun!”
“Ağam sözlerine dikkat et. Değil senin oğlun kralın oğlu gelse kızımdan değerli değil.” Yaşlı adamın sert çıkışıyla Çisem şaşkınlıkla ona bakmıştı. Adam kızı için ağaya bile başkaldırmaya cesaret edebiliyordu. Adamın çıkışıyla Mehmet ağa öfkeyle ona bakmıştı.
“Bu evliliğe rızam yoktur.”
“Sen izin vermeyebilirsin Mehmet ağa, ama isterlerse çocukları ben yanıma alırım.” Adamın sözleri Mehmet ağayı daha da sinirlendirmişti.
“Sen kim oluyorsun da benim oğlumu yanına alıyorsun? Yıkıl karşımdan,” diyen adamla Erhan araya girmişti.
“Böyle davranarak çocuklarınıza zarar veriyorsunuz. Orta yolu bulmadan buradan çıkmayacağız.”
“O zaman ben eve geçiyorum, malum çocuklar çok yalnız kaldı.” Erhan karısının sözleriyle derin bir iç çekmişti. Çisem haklıydı ve evde çocuklar için tehlikeli olabilecek kişiler vardı.
“Tek başına gitme, sana bir araba ayarlayalım. Mehmet ağa!” yaşlı adam Erhan’ın demek istediğini anlayarak hemen kendi arabasını hazırlatmıştı. Çisem konağa doğru yola çıkarken Erhan iç çekerek yanında ki iki adama döndü.
“Bu gün bu mesele halledilecek Mehmet ağa…”
***
Genç kadın kendisine tahsis edilen arabayla konağa doğru ilerlerken geride kalan yolları düşünceli bir şekilde izliyordu.
“Hanımım, geldik!” Çisem şoförün seslenmesiyle kendine gelmişti. Adam kapısını açtığında arabadan inerek kendisi için konağın kapısında ki korumaların büyük kapıyı açmasıyla konağa girmişti. Avluda oynayan Narin’i gören genç kadın gülümseyerek bir süre onu izlemişti. Mutfaktaki kadının küçük oğluyla avluda koştururken Narin’in yere düşmesiyle hızla öne çıkmıştı.
“Narin, canın yandı mı?” Narin annesinin sesiyle ona dönmüştü. Gözleri dolu dolu olan küçük kız dizini göstererek “Acıdı,” dediğinde Çisem kızı kucağına alarak mutfağa doğru yönelmişti.
“Geçecek hayatım, birazdan bir şey kalmayacak.”
“Hanım ağam?” çalışanlar kucağında Narin ile mutfağa giren kadını görünce hemen ayaklanmıştı.
“Zeynep bana ıslak bez getirir misin?” kız emri alır almaz hızla temiz bir bezi ıslatarak genç kadına vermişti. Çisem küçük kızı mutfaktaki yemek masasının sandalyelerinden birine oturtarak önüne diz çökmüştü. Narin gözleri ıslak olsa da ağlamıyordu. Çisem yavaş bir şekilde kızaran dizine ıslak bezi koyarken Narin annesine nazlanmaya başlamıştı. Uzanarak Çisem’in omzuna iki elini koyarken Çisem arada küçük kızın dizini öperek ona bakıyordu.
“Geçti mi hayatım?” Narin başını sallarken Çisem kendilerini izleyen çalışanlara “Cihangir nerede?” diye sordu.
“Sevim hanımım onu uyutuyordu Hanım ağam.” Çisem onaylarcasına başını sallarken kapı ağzında gizlice onları gözetleyen küçük oğlanı görmüştü.
“Gelsene canım neden orada saklanıyorsun?” Çisem’in seslenmesiyle küçük çocuk utanarak başını geri çekmişti. Bu durum genç kadını güldürmüştü. Oğlanın annesi kapıya yönelerek onu omuzlarından tutarak mutfağa sokmuştu.
“Sen yeni arkadaşını sevdin mi kızım?” Narin hızla başını sallarken genç kadın konağa yeni çalışmaya başlayan kadına bakmıştı. Kocasının ölümüyle çocuğuyla bir başına kalan kadına Sevim Hanım sahip çıkmıştı. Çisem ilk öğrendiğinde kayınvalidesinin düşünceli tavrına hayran kalırken kadına sıkıca sarılarak yanaklarını öpmüştü.
“Bir ihtiyacınız var mı? Olursa kâhyaya söylemekten çekinme olur mu?” kadın başını sallayarak Çisem’e cevap verirken genç kadın oğlanın başını okşayarak kızını alıp odasına çıkmıştı. Dairenin salonuna girdiğinde annesini oturmuş kahve içerek elindeki kitabı okuyordu.
“Annecim…” Sevim Hanım Çisem’in sesini duyunca elindeki kitabı bırakarak genç kadına gülümsemişti.
“Geldiniz mi kızım, hoş geldin.”
“Hoş buldum anne, Cihangir uyudu mu?
“Uyudu kızım bir saate kalkar ama.” Çisem başını sallarken Narin koşturarak babaannesinin kucağına çıkmıştı.
“Kızım üzerini değiştireceğiz. Hadi gel yanıma.” Narin annesinin isteğiyle onun yanına giderken Sevim Hanım kahvesini yudumlamaya devam etmişti. Bir süre sonra genç kadın Narin ile salona geri döndüğünde Sevim Hanım kahve fincanını önündeki masaya bırakarak Çisem’in karşısına oturmasıyla derin bir iç çekmişti.
“Ne oldu anne?”
“Çocukları özledim. Diğer torunlarım da dizimin dibinde olsa ne olurdu!” dediğinde Çisem yaşlı kadına üzülmüştü.
“Elbet onlarda gelir anne üzülme sen. Ne yaptınız biz yokken? Bir aksilik olmadı değil mi?”
“Yok kızım maşallah çocuklar çok usluydu. Asıl siz ne yaptınız? Sen neden tek geldin?” Çisem olanları anlattığında yaşlı kadın üzülerek vahlanmıştı.
***
Genç kız okuldan çıktığında içini bir ürperdi kaplamıştı. Takip ediliyor hissi içine yerleşirken adımlarını hızlandırarak büyük konağa doğru ilerlemeye başladı. Oysaki bu gün çarşıya inmek gibi bir planı vardı. Dayanamayarak elini çantasındaki telefonuna atmıştı. İlk sırada yer alan numarayı tuşlamıştı. Birkaç kez çalan telefon cevaplandığında nefes nefese “Takip ediliyorum,” dediğinde karşıdan gelen sert ses genç kadını duraksatmıştı.
“Neredesin, hemen bana konum at Yonca!” genç kız adama bulunduğu yerin canlı konumunu atarken adımları daha da hızlanmıştı. Birkaç dakikalık yürümeden sonra yanına yaklaşan adamla yerinde sıçramıştı.
“Yaklaşma bana yoksa bağırırım.” Genç kız elini yukarı kaldırırken adam bir adım gerileyerek “Yonca Hanım, beni Suat komiser gönderdi. Siz iyi misiniz?” dedi.
“Suat komiser mi?” Yonca rahat bir nefes alırken etrafına bakınmaya başlamıştı.
“Takip edildiğinizi söylemişsiniz, bundan sonra size ben eşlik edeceğim.” Genç kız etrafına bakına bakına adama cevap verirken konağa kadar ona eşlik etmişti.
“Teşekkür ederim.”
“Konakta güvende olacaksınız. Dışarı çıkarken bana haber verirseniz sevinirim. Bu benim kartım,” diyen adam genç kadına kartını uzatmıştı. Yonca elindeki kartı okuyunca adamın özel koruma olduğunu öğrenince duraksamıştı.
“Sizi polis sanmıştım.”
“Polisler size şuanda eşlik edemez. Biliyorsunuz hassas bir durum olduğu için dikkat çekmemelisiniz.” Yonca adamın ne demek istediğini anladığı için kısa bir teşekkür ederek konağın yüksek ölçekli kapısından içeriye girmişti. Konak oldukça sessizdi. Yonca buraya geldiğinden beri koca konakta soyutlanmış bir şekilde yaşıyordu. Çisem olduğunda onunla sohbet ediyordu elbette ancak diğer aile üyeleri genç kıza oldukça soğuk gelmişti.
“Öğretmenim gelmiş,” Narin koşturarak genç kadının beline sarılırken kucağında Cihangir ile aşağıya inen Çisem gülümseyerek onlara bakmıştı.
“Hoş geldin Yonca, bir sorun mu var yüzünün rengi atmış.” Yonca başını sallayarak “Sonra konuşalım mı?” diye sormuştu. Çisem çocukların yanında konuşmak istemediğini anlayarak kabul etmişti.
“Birazdan yemek yiyeceğiz, üzerini değiştirip aşağıya inersin.”
“Bu akşam beni mazur görün çok yorgunum Çisem Hanım.” Genç kızın oldukça yorgun görünmesi Çisem’i ikna ederken derin bir nefes alarak “Odana yemek gönderirim sen iyice dinlen,” dedi. Genç kız odasına çıkarken Çisem de çocuklarla yemek salonuna doğru ilerlemeye başlamıştı. Büyükler çoktan salonda yerini almıştı. Herkes bir bir masaya geçerken Çisem’in gözüne masada daha önce görmediği bir kadın takılmıştı.
“Herkese iyi akşamlar. Misafirimiz olduğunu bilmiyordum!”
“Gel kızım misafirimiz yabancı değil, aileden sayılır.” Çisem kayınvalidesinin sözleriyle duraksamıştı. Masada sadece belli belirli kişilerin yüzü gülüyordu. Onlardan biri de Sevim hanımdı bu yüzden Çisem bu kadından zarar gelmeyeceğini düşünmesine neden olmuştu.
“Erhan hala gelmedi mi?” Hikmet beyin sorusuyla Çisem ona dönmüştü. Çok geç olmuştu ve Erhan’ın şimdiye dönmesi gerekiyordu.
“Hanım ağa kocasının nerede olduğunu bilmiyor mu?”
“Mehmet beyin konağındaydı, bir sorunu halledip gelecekti.”
“Ama hala gelmedi,” Çisem de endişelenmeye başlamıştı. Yerinden kalkarak telefona uzanmıştı. Erhan’ı aramış ama ulaşılamıyor sesiyle endişesi daha da artmıştı. Yemek salonundan hızla çıkarak yeniden genç adamı aradı ama aynı sesle nereyse telefonu duvara fırlatacaktı.
“Nerede kaldı bu adam?” kendi kendine söylenirken konağın kapısı sert bir şekilde çalmaya başlamıştı. Kapı açıldığındaysa içeriye yıldırım gibi giren genç adam herkesin korkmasına neden olmuştu.
“Ne oluyor burada?”
***
Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Not: Bölümler duyuru olmadığı sürece her Çarşamba yayınlanmaya devam edecek. Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
26. BÖLÜM <<<<<<<<———– >>>>>>>>> 28. BÖLÜM
Emeğine sağlık yazarcigim ♥️ bu misafir kim ki Sevim hanım seviyor gibi ama babaanne plan yapiyordu yoksa aslında babaannenin tarafında mı misafir :/ ? Ay o son neydi ne oldu ki 😮 acaba kavga mı çıktı Erhan yatıştırmaya çalışıyor :/
O değilde hala olayıni aşırı merak ediyorum ve Arafi♥️
ellerine sağlık çok güzeldi
Gelen Suat gibi ama bakalım,! bitmedi mi çay toplama sevgili yazar eski düzenimizi çooook özledim sık bölümlerin geldiği zamanları çisemin kocası bi naneler yemesin erhana karşı saldırı falan aklımda deli düşünceler yeni bölümü bekliyorum
Huhuuu ne oldu şimdi merak ettim doğrusu bakalım neler olacak emeğine sağlık
Emeğine sağlık gelen misafir kim acaba? Erhan’la çişemin arası nasıl olacak birde şu babanneyi halletmesi gerekiyor
Emeğine yüreğine sağlık
Sevim hanımın yüzünü güldüren misafir kim acaba ve gelen kişi kimdi çok merak ettim yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum emeğine sağlık yazarcım
Günay ve Esad ı sevdim çok seviyorlar birbirlerini kayınvalidesi sevdi. Günay’ın babası ne kadar iyi kızını çok seviyor.
Konağa yeni gelen anne oğul ,sevim hanım sayesinde mutlu olurlar babası için üzüldüm çocuklara dayanamıyorum anne veya babalarını kaybettikleri de.
Muhteşemdi ellerinize emeğinize sağlık
Eline emeğine yüreğine sağlık
[…] 27. BÖLÜM <<<<<<<<<<<“————->>>>>>>>> […]