S.S. Kalpler 34. Bölüm

Bu hafta içi bir bölüm daha yayınlayacağım arkadaşlar. Umarım seversiniz. Keyifli okumalar!

***

Genç adam geriye kalan yol boyunca oldukça sessizdi. Çisem kocasının birden sessizleşmesiyle merakla ona bakmış ama adamın sıkıntıyla iç çekmesi karşısında onun düşünmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek susmayı tercih etmişti. Nasıl olsa Erhan olanları kendisine anlatırdı. Birkaç dakika sonra telefonuna gelen bildiri sesiyle Erhan hızla sağ cebindeki telefonu çıkarmıştı. Sinyal vererek arabayı yolun kenarına çektiğinde genç kadın bu kez gerçekten sorunu merak etmişti.

“Erhan bir şey mi oldu?” genç adam karısının sorusuyla ona dönmüştü. Cevap vereceği sırada arabanın camının tıklatılmasıyla genç adam dışarıdan kendisine endişeyle bakan kardeşiyle göz göze geldi.

“Hayırdır abi bir şey mi oldu neden durdunuz?” Erhan başını iki yana sallayarak cevap vermişti.

“Önemli bir şey yok siz öncen gidin biz geliyoruz,” dedi. Asaf başını sallayarak abisini onaylarken arkada duran arabasına binerek yoluna devam etmişti.

“Ne oluyor Erhan?”

“Sevcan halamı bulduk, onun hakkında gerekli bilgileri yolladılar.” Çisem heyecanla kocasına dönmüştü.

“Neredeymiş?”

“İstanbul’da yaşıyor. İki çocuğu olmuş ama ikisini de kaybetmiş.” Erhan telefonda ki bilgilere bakarken Çisem karanlık bir yerde durdukları için tedirginlikle etrafına bakınmıştı.

“Erhan evde konuşalım mı, burası pek tekin bir yere benzemiyor.” Erhan karısının uyarısıyla etrafına bakıp başını sallamıştı. Tek başına olsa umursamazdı ancak karısının hayatını tehlikeye atamazdı. Arabayı çalıştırıp yola koyulduklarında Çisem derin bir nefes almıştı. Geriye yaslanıp daha aydınlık bir caddeye çıktıklarında yeniden kocasına dönmüştü.

“Bunca yıl sonra büyük hala konağa gelmeyi kabul edecek mi?” Erhan da karısının sorusunun cevabını merak ediyordu. Bunca yıl dışlandıktan sonra Sevcan halanın konağa dönüp dönmeyeceğini bilmiyordu. Belki de kabul etmezdi.

“Bilmiyorum hayatım,” dediğinde Çisem yutkunarak kocasına bakmıştı. Erhan arada ona sevgi sözcükleri kullansa da genelde yanlarında birileri varken kullanırdı. Bakışlarını kaçırarak önüne döndüğünde kalbi deli gibi atıyordu. Araba konağın büyük avlusunda içeriye girdiğinde onları Sevim Hanım karşılamıştı. Elinde kahve fincanıyla avluda ki çardakta oturan yaşlı kadın keyifle çocuklarını izliyordu.

“Hayırlı geceler anne sen uyumadın mı?”

“Daha erken oğlum, siz neden bu kadar erken geldiniz?”

“Çocukları merak ettik anne, uyudular mı?” Sevim hanım başını sallayarak gelinini onaylarken Erhan izin isteyerek çalışma odasına gitmişti. Genç adam ağır oymalı ahşap kapıdan içeriye girdiğinde babasını çalışma masasında bulmayı beklemiyordu.

“Hayırdır baba bu saatte ne yapıyorsun burada?”

“Pek hayır değil oğlum gel içeri kapıyı kapat.” Erhan babasının sözleriyle kaşlarını çatarak derin bir nefes vermişti.

“Yine ne oldu biz konakta yokken? Bu yaşımda bıkkınlık geldi artık,” diyen genç adama gülen Hikmet bey başını iki yana sallamıştı.

“Erhan ağa daha aşiretin başına yeni geçtin bu kadar çabuk mu?” Erhan masanın önündeki koltuklardan birine oturarak babasına bakmıştı.

“Canını sıkan nedir baba? Yapabileceğim bir şey var mı?”

“Önce Çisem’i de çağır ikinizle birlikte konuşacağım. Bu tek başımıza halledebileceğimiz bir durum değil.” Adamın sözlerinin bitmesiyle çalışma odasının kapısı tıklatılmıştı. Genç kadın kocasına gelen dosyada ne yazdığını merak ederek peşinden gitmişti. Erhan’ın seslenmesiyle Çisem çalışma odasına girerken genç kadın Hikmet Bey görünce duraksamıştı.

“Yanlış bir zamanda mı geldim Hikmet baba?” yaşlı adam gelinine içeri gelmesini işaret ederek genç kadının içeri girmesini istemişti. Çisem kocasına ‘ne oluyor?’ der gibi bakarken Erhan karşısında ki koltuğu işaret ederek karısının oturmasını istemişti.

“Bir sorun mu var baba?” genç kadın merakla sorarken yaşlı adam sıkıntıyla yüzünü sıvazlamıştı.

“Bilmiyorum onu sen öğreneceksin kızım?” Çisem yeniden kocasına bakarken Erhan bilmediğini belli edercesine başını iki yana sallamıştı.

“Hayırdır baba sorun ne?” Erhan karısının oturmasıyla sormuştu.

“Annemle Hesna yengeniz bir işler çeviriyor. Hesna mutfaktan çıkmaz olmuş.”

“Ne güzel baba bir işe yaramış olur işte.” Çisem sözlerini tamamladığında mahcupça bakışlarını kaçırmıştı. Hikmet bey gelininin bakışlarını kaçırdığını görünce gülümsemeden edememişti.

“Gizli saklı girmese dediğin olabilirdi ama başka işler çevirdiğine eminim. Bu gün öğrenim zamanında Evin’in düşük yapması için koca karı ilaçları içirmiş kıza.” Çisem istem dışı eli karnına giderken onun davranışı Erhan’ın dikkatinden kaçmamıştı. Genç kadın korkuyla kocasına bakarken Erhan ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

“Ne demek istiyorsun baba, yengem konaktaki birilerine yine koca karı ilaçları mı veriyor?”

“Bilmiyorum yakında öğreniriz. Mutfağa kamera taktırdım sizin haberiniz olsun. Başka kimse bilmeyecek, sende Çisem o görüntüleri kontrol edeceksin. Malum mutfakta genelde kadınlar çalışıyor.” Genç kadın hızla başını sallarken Erhan babasının bir şey daha söylemek istediğini anladığında sormuştu.

“Tek sorun bu değil sanırım baba, başka ne oldu?” Hikmet bey Çisem’e bakıp duraksamıştı. Ne söyleyecekse onun yanında söylemek istemez bir hali vardı.

“Ben çıkayım o zaman…”

“Otur Çisem senden gizli saklım yok benim. Babam ne söyleyecekse senin yanında söylesin.” Genç kadın yaşlı adama bakarken adam onu onaylayarak oturmasını istemişti.

“Babaannen…”

“Ne yaptı yine?” Erhan artık yaşlı kadının hiçbir yaptığına şaşırmıyordu.

“Daha önce görmediğimiz adamlarla konuşuyor. Neriman’ı eski konağa yerleştirmiş.”

“Ne yaptı dedin? Hangi sıfatla, hangi hakla…” Erhan hiddetle yerinden kalkarken genç kadın kocasının bir şey yapmaması için hızla yerinden kalkıp kolunu tutmuştu.

“Sakin ol Erhan, sakin bir şekilde konuşalım.” Çisem kocasını yeniden koltuğa oturturken kendisi de koltuğun kenarına oturup kocasının kalkmasına engel olmak istemişti.

“Asıl önemli olan Neriman değil Erhan, bu kadınlar neden tanımadığımız adamlarla görüşüp duruyor onu öğrenmeliyiz.” Erhan sıkıntıyla içini çekerken babasına cevap vermişti.

“Ben galiba biliyorum, babaannem Sevcan halamın geri dönmesini istemiyor. Nedense onun adını duyduktan sonra tedirgin oldu. Babaannemin gizlediği bir şeyler var ve bunu ancak büyük halamdan öğrenebiliriz.” Hikmet bey de oğlu gibi düşünüyordu.

“Haklısın. Halamdan hala bir haber yok mu? Bir ipucu bulduğunu söylemiştin.”

“Sevcan halayı bulduk baba, İstanbul’da yaşıyor.” Adam oğlunun sözleriyle heyecanlanmıştı.

“E ne zaman görüşeceğiz? Konağa gelmeyi kabul etti mi?” adamın heyecanlı sorusu Erhan ve Çisem’i gülümsetmişti.

“Erkan yarın onun yanına gidecek. Kendini tanıtıp buraya getirmeye çalışacak. Umarım kabul eder baba,” dediğinde Erhan’ın sözleri oldukça samimiydi.

“O zamana kadar kimseye bir şey söylemeyelim. Ne olur ne olmaz durumu tehlikeye atmayalım.” Çisem araya girip konuşurken iki adamda ona hak vermişti.

“Çocukları var mı?” yaşlı adam merakla sorarken Erhan kendisine gönderilen dosyayı açmak için masadaki bilgisayarı açarak mailindeki dosyayı babasına göstermişti. Dosyada yaşlı kadının resmi dahil hakkında ki her şey vardı.

“Çok genç görünüyor,” Çisem dosyadaki resme bakarak konuşmuştu. Yaşlı kadın hakikaten yaşında genç gösteriyordu.

“Babamın dediğine göre kaçtığında on beşinde bile değilmiş.” Çisem kayınbabasının sözleriyle şaşırmıştı.

“O kadar küçük müydü evlendiğinde? Baban nasıl izin verdi?”

“O zamanlar ya ölecekti ya da berdel yapılacaktı. Töreler var kızım ve günümüzde azda olsa bu töreleri uygulayanlar var. Ne gençlerin hayatı söndü bu uğurda. Çisem üzgün bir şekilde gözlerinden zor zamanlar yaşadığı belli olan kadının resmine bakmıştı.

“Üstelik iki çocuğunu da kaybetmiş.” Altta yazan bilgileri okuyan aile üyeleri oldukça üzülmüştü. Oğlu çok genç yaşta ölmüştü ve kızı da geriye üç yaşındaki kızını bırakarak bir kazada yaşamını yitirmişti. Sevcan hanım torununu kendi başına büyütüp bu yaşa kadar getirmişti.

“Sence gelmeyi kabul edecek mi?” Erhan ve Hikmet bey genç kadına bakarken oldukça karamsardı. Yaşlı kadının konağa döneceğine ihtimal dahi vermiyorlardı. Bir süre daha konuştuktan sonra karı kocayı yalnız bırakan Hikmet Bey çardakta oturan Sevim hanımın yanına gitmişti. Babasının odadan çıkmasıyla Erhan hızla karısını kollarının arasına almıştı. Onun bu hareketiyle şaşıran genç kadın başını kaldırarak Erhan’a baktı.

“Az önceki davranışının bir açıklaması var mı karıcım?” Erhan merakla karısına bakarken sesindeki heyecan anlaşılıyordu.

“Hangi davranışımın?” Çisem gerçekten adamın ne söylemek istediğini anlamamıştı.

“Hesna yengemin Evin’in bebeğini düşürmeye çalıştığını duyunca elin karnına gitti. Bilmem gereken bir şey var mı Çisem?” Erhan bu kez oldukça ciddi bir şekilde sormuştu. Çisem kocasının sözleriyle şaşırmıştı.

“Anlamadım?”

“Hamile misin?” Çisem kocasının açık sorusuyla gözleri büyüyerek hızla itiraz etmişti.

“Tabii ki değilim, olsaydım bilirdin.” Çisem’in ani itirazı ile genç adamın yüzü asılmıştı. Gözleri karısının gözlerine sabit kalırken genç kadın yutkunmadan edememişti.

“Emin misin Çisem, az önce bebeğini korumaya çalışan bir kadın gibi davranıyordun.” Çisem sıkıntıyla iç çekerken başın iki yana sallamıştı.

“Olsaydım bilirdin Erhan, saçmalama!” Çisem kocasının kollarından çıkarak kapıya yöneldiğinde aklı karma karışık olmuştu. Kapıdan çıkar çıkmaz bir eli karnına giderken kendi bedeninden şüphe etmeye başlamıştı. Adet kanaması düzenliydi ve herhangi bir olumsuzluk yaşamamıştı. Düşüncelerine hayret ederek başını iki yana sallayıp “Saçmalama kızım, yok öyle bir şey,” diye kendi kendine kızmaya başlamıştı.

“Ne oldu abla neden kendi kendine konuşuyorsun?” Çisil mutfaktan kendine içecek almak için odasından çıktığında merdivenlerde kendi kendine konuşan ablasını görünce duraksamıştı.

“Yok bir şey Çisil, sen yatmadın mı?” Çisil elindeki bardağı göstererek gülümsemişti.

“İçecek alacağım sende ister misin?” Çisem istemediğini belirterek “İyi geceler,” diyip kendi dairesine gitmişti. Büyük daireden içeriye girdiğinde ortamda oldukça loş bir ışık vardı. Odanın oturma salonunda elinde telefonuyla uğraşan Zeynep’i gören genç kadın gülümseyerek ona bakmıştı.

“Annem seni mi bıraktı çocukların başına?” Zeynep genç kadının sesini duyunca hızla yerinden kalkmıştı.

“Hanım ağam?”

“Sakin ol Zeynep, korkmana gerek yok. Yarın senin okulun yok mu neden bu saatte buradasın?”

“Sevim hanımım siz gelene kadar burada beklememi istedi. Çocuklar uyanırsa korkmasınlar diye.”

“Tamam hayatım sen gidebilirsin. Teşekkür ederim,” dediğinde genç kız utanarak bakışlarını kaçırmıştı.

“Estağfurullah hanım ağam olur öyle şey…” genç kız odadan çıkarken Çisem yeniden karnına dokunmuştu.

“Olabilir mi acaba?” şüphe içini kemirirken sabah ilk iş eczaneden test almayı aklına not etmişti. Genç kadın oyalanmadan kısa bir duş alıp yatağına geçerken Erhan gelmeden uyumayı planlıyordu ve planladığı gibi de olmuştu.

***

Genç kadın beşikte uyuyan oğlunu izlerken oldukça huzurluydu. Derin derin nefesler alarak içinden şükrederken oğlunun görebildiğine hala inanamıyordu.

“Evin ne yapıyorsun?” genç kadın kocasının sesini duyunca hızla arkasını dönüp parmağıyla genç adama susmasını işaret etmişti.

“Şuna baksana Gürsel, nasılda uyuyor. Oğlumun uyuduğunu artık anlayabiliyorum,” dediğinde genç kadının gözünden aşağıya bir damla yaş akmıştı. Gürsel karısını oturduğu yerden kaldırarak kapıya yönlendirmişti.

“Hadi çıkalım Araf rahat bir şekilde uyusun. Bizimkiler seni bekliyor.” Evin oğlunu bırakmak istemese de kocasına karşı gelememişti. Aşağıda kocasının arkadaşları onarlı bekliyordu. Merdivenlerden aşağıya indiklerinde Defne’nin elinde çay tepsisi ile salona girdiğini görmüştü.

“Kıza ayıp oldu baksana servis yapıyor.” Evin üzgün bir şekilde kocasına bakarken derin bir iç çekmişti.

“Bir şey olmaz, yabancı değil nasıl olsa.” İkili salona girdiklerinde Defne çay servisini bitirmiş Kemal’in yanına oturmuştu.

“Abi nerde kaldınız ya sizi beklemekten ağaç olduk.” Cem ikiliye takılırken İsmail homurdanarak arkadaşına bakmıştı.

“Çocuğu uyutuyorduk, sıkıldıysan kapı orada gidebilirsin.” Evin kocasının sözlerini onaylamazken “Çok ayıp” diyerek adamı dürtmüştü.

“Sizde çay ister misiniz? Ne zaman ineceğinizi bilmediğim için size çay dökmedim,” diyen Defne yerinden kalkacakken Evin onu durdurmuştu.

“Sen otur Defne, ben alırım.” Evin hızla mutfağa geçerken Gürsel arkadaşlarına ters ters bakarak boş olan yere oturmuştu.

“Siz neden hala buradasınız, kaç saat oldu geleli.”

“Kovsaydın abi, o nasıl söz.” Kemal adamı terslerken Defne ve diğerleri Gürsel’i takmamıştı bile. Evin elinde iki bardak çayla salona girdiğinde kısa bir sessizlik olurken Gürsel karısına yanını işaret ederek oturmasını istemişti.

“Haber var mı?” İsmail sorarken Gürsel derin bir nefes vererek adamın sorusunu cevaplamıştı.

“Ali bu gün Efsun’u görmeye gitti. Bizim kıvırcığın her şeyden haberi varmış ama bize söylememiş. Ali Efsun’un büyük halaya yaklaşmamamız konusunda oldukça ciddi olduğunu söyledi. Anlayacağın çatlak Efsun ile akraba çıktık.”

“O değil de Efsun zaten senin kız kardeşlerine beziyor.” Gürsel kısa bir an düşündükten sonra arkadaşını onaylamıştı.

“Hiç dikkat etmemiştim ama evet benziyor. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Babam halasını konağa götürmek istiyor ama Efsun kesinlikle karşı çıkıyor. Yaşlı kadının yollarda kalmamasını umuyorum.”

“Kararı hala verecek elbette ama Efsun’un ananesi üzerine oldukça etkisi olduğu belli. Neyse zaman gösterecek.”

“Bizim Ali’yi tehdit etmiş. Üstelik bize de çok selam söylemiş.” Defne gözleri büyüyerek Gürsel’e bakmıştı.

“Hadi canım, o zaman arkanızı koruyun derim. Efsun selam gönderdiyse aklından bir şeyler geçiyordur.” Gürsel genç kızın sözleriyle gerilmişti. Efsun’un ne yapacağı hiç belli olmazdı ve bu durum Gürsel’i germeye yetmişti. Konuşmaları sessizce dinleyen Evin merakla sormuştu.

“Bu Efsun dediğiniz kız büyük hala’nın kızı mı?” dediğinde Gürsel karısını kendine çekerek şakağını öpmüştü.

“Kızı değil hayatım, torunu. Halam çocuklarını kaybetmiş, sadece Efsun kalmış geride.”

“Çok üzüldüm, onun için zor olmalı.” Evin üzgün bir şekilde bakarken Gürsel yeniden kadının şakağını öperek arkadaşlarının şaşkın yüzlerine bakmıştı.

“Neden bize öyle bakıyorsunuz?” Defne elindeki patlamış mısırı ağzına atarken imayla konuşmuştu.

“Sizi böyle aşk kuşları gibi görmek bizi şaşırttı komiserim, mazur görün,” dediğinde Gürsel kaşlarını çatarak onlara bakmıştı.

“Dönün önünüze film mi oynuyor burada?”

“Evet” aynı anda hepsinin ağzında dökülen onayla Evin utanarak yüzünü saklamaya çalışmıştı.

“Karımı utandırmaya utanmıyor musunuz?” Gürsel’in çıkışmasıyla herkes gülmeye başlamıştı. Yanlarında ki bebe fondan gelen sesle Evin hızla yerinden kalkarak uyanan oğlunun yanına gitmişti.

“Çok şanslısın biliyorsun değil mi?” Defne genç adamın gözlerine bakarak sormuştu. Giden karısının ardından bakan genç adam iç çekerek “Biliyorum,” diye genç kızı yanıtlamıştı. Arkadaşları bir süre daha oturarak evden ayrılırken Gürsel karısının yanına odaya çıkmıştı. İki katlı ev oldukça büyüktü. Geniş aile olarak tüm kardeşler büyük evlerde oturmayı tercih etmişti.

“Gittiler mi?” Gürsel karısının sorusunu cevaplarken üzerini değiştirmek için giyinme odasına geçmişti.

“Abim aradı, iki gün sonra Asaf abim ve Çisem’in düğünü yapılacak. Gitmek ister misin?” Evin gergin bir şekilde Gürsel’e bakarken genç adam karısının çekincesini anlayabiliyordu. Kimse Araf’ın ameliyat olduğunu bilmiyordu anne ve babasından başka. Hesna yengesi ve Nusret amcasının durumu öğrenmesi demek eski kocasının ailesinin de haberdar olması demekti.

“Çisil ve Asaf abiye ayıp olacak ama ben gelmesem Gürsel?” dediğinde genç adam karısına anlayışla bakmıştı.

“Eminim anlayış göstereceklerdir. Neden gelmek istemediğini anlayacaklardır. Ayrıca bende gitmeyeceğim.”

“Senin gitmen gerek Gürsel, ikimizden birinin orada olması şart.”

“Hayır değil, hadi yatalım bu gün çok yoruldun.” Araf yeniden uykuya daldığında genç adam karısının dizlerinde yatan küçük oğlanı usulca alarak beşiğine bırakmıştı. Gece lambasını yakarak karısının yanına uzanırken Evin’in bir şey söylemesini beklemeden genç kadını kollarına çekerek sıkıca sarılmıştı.

****

Genç adam sabah erkenden kalkarak üzerini giyinirken hala uyumakta olan karısına kısa bir bakış tarak odadan dışarıya çıkmıştı. Seri adımlarla merdivenlerden aşağıya inerken sabahları erkenci olan annesine yakalanmıştı.

“Hayırdır oğlum nereye böyle acele acele?”

“İşim var anne, çabuk gelmeye çalışırım.” Genç adam kadının yanaklarını öperken Sevim Hanım onaylamaz bir şekilde olunun arkasından söylenmişti.

“Karın biliyor mu nereye gittiğini?” Erhan arabasına binerken annesinin sorusuyla duraksamıştı.

“Sorarsa akşam ki mevzuyu halletmeye gittiğimi söylersin o anlayacaktır.”

“Ne mevzusu oğlum?” Erhan arabasını çalıştırarak eski çiftlik evine doğru ilerlerken arkasından korumaları da onu takip ediyordu. Erhan hızlı bir şekilde yolunda ilerlerken oldukça sakindi. Öfkeli olması gerekiyordu ancak genç adam garip bir şekilde sakindi. Arabanın içini dolduran telefon sesiyle genç adam arabanın tutacında olan telefonun ekranına bakmıştı. Çisem’in aradığını görünce daha fazla beklemeden hemen cevaplamıştı.

“Hanım ağam,” diye şakıyan adam karşıdan gelen sinirli sesle duraksamıştı.

“Hemen geri dönüyorsun Erhan ağa, eğer o kadının yanına ben olmadan gidersen çok fena olur.” Çisem kızgın bir şekilde konuşurken Erhan derin bir nefes almıştı.

“Ama karıcım işim uzun sürmez.”

“İşinin ne kadar süreceğini sormadım Erhan hemen geri dönmeni istiyorum. Yarım saat içinde konakta olmazsan karışmam.” Çisem telefonu genç adamın yüzüne kapatırken genç adam sıkıntıyla arabayı kenara çekmişti. Gitmek ve geri dönmek arasında kalan adam karısının isteğine uyarak arabayı geri döndürmüştü. Anlaşılan daha ilk zamanlarda iplerini karısının eline vermişti. Erhan bu durumdan şikayetçi olmasa da Çisem’le bu konuları açık bir şekilde konuşması gerekiyordu.

“Ah be güzelim bana neler yaptırıyorsun böyle,” diye söylenen adam radyoyu açarak keyiflenmeye çalışmıştı. Hayat hiç olmadığı kadar onun için hareketli geçiyordu. Çisem’le sıkıcı hayatı şenlenmişti ve bu şenliği ömrünün sonuna kadar korumaya kararlıydı.

****

Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

33. BÖLÜM <<<<<<——->>>>>>> 35. BÖLÜM

32261cookie-checkS.S. Kalpler 34. Bölüm

7 yorum

  1. Etraftaki kara bulutlar korumasına engel olursa. Babaanne uslu durmuyor. Halaya da üzüldüm. Çocuklarını kaybetmesinde babaannenin parmağı olmasın

    Bir bölüm daha haberine sevindim.

  2. Büyük halanin çocukları büyükanne mı öldürdü acaba ya çok üzüldüm :'( Ne planlıyor kim bilir 😡 Çisem hamile ya hissediyor ama Hesna ne veriyordur kim bilir 😡 Efsun çok fena birisi belli ya gerildiler hastaneye kapatılmasının hıncını alacak ama nasıl :/ Evin nasıl haklı ya alırlar diye gitmeye korkuyor

  3. Halaya ne yaptıklarını ćok merak ettim birde mutfakta neler karıstırıyorlar bu da diğer merak konusu .Acaba diyorum bu görüştükleri yabancı adamlar Çisemin eski kocasıyla alakalı olabirmi çok gizem var çözülecek bu babaanne çok tehlikeli inşallah émellerine ulaşamayacaklar bu sefer karşı taraf bence çetin çıkacak .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir