Herkese merhaba arkadaşlar. Yeni bölümler yeniden aranızdayım. Umarım bölümü seversiniz. Keyifli okumalar…
****
Genç kadının çığlığı Urfa semalarında yükselirken konağın arka bahçesi koşturan kişilerle dolmaya başlamıştı. Korumalar kalabalığı Erhan’a yaklaştırmamaya çalışırken Çisem kucağına aldığı Erhan’ın başını göğsüne yaslamış bir şekilde yalvarırcasına ağlıyordu.
“Erhan, beni bırakma… lütfen bana bunu yapma.” Hıçkırarak ağlamasına devam ederken yanına hızla eğilen abisiyle göz göze gelmişti. Mavi gözleri ağlamaktan kızaran genç kadın abisine korkuyla bakıyordu.
“Abi yardım et, ona bir şey olmasın.” Cesur kardeşinin perişan haline kısa bir bakış atarak genç adamı onun kucağından almaya çalışmış ama Çisem istem dışı ona engel olmuştu.
“Çisem ağabeycim hadi bırak yarasına bakayım.”
“Abi gözlerini açmıyor,” diye hıçkıran genç kadın Cesur’un bakışlarında ki ifadeyle ona güvenerek kocasını bırakıp abisinin ona müdahale etmesine izin vermişti. Cesur genç adamın yarasını kontrol ederken etraftaki kalabalığı tutmaya çalışan adamlara bağırarak “Arabayı hazırlayın onu hemen hastaneye götürmemiz gerek,” dedi. Sevim hanım dövünerek onların yanına koşarken Hikmet Bey donmuş bir şekilde yerde kanlar içinde yatan oğluna bakıyordu. Suat ve Gürsel etrafa bakınırken Suat öne çıkarak “Kim yaptı bunu?” diye adeta kükredi. Genç adamın sesi bıçak gibi ortamı sessizleştirirken koşarak gelen Adem dikkatleri üzerine çekmişti.
“Ağam, yakalayamadım…”
“Kim?” Adem yutkunarak yerde yatan Erhan’a bakarken Çisem’in boş gözlerle ona baktığını görünce duraksamıştı. Hanım ağasının perişan hali genç adamın içini acıtmıştı. Ağası karısını ve oğlunu kendisine emanet etmişti ancak onları korumayı başaramamıştı. Eğer olanları anlatırsa Erhan ağası bu durumdayken hanım ağasına yüklenirlerdi.
“Karanlıktı görmedim,” diyen adamla Çisem hızla başını yukarı kaldırıp ona bakmıştı. Adem gözleriyle genç kadına adeta susması için yalvarıyordu.
“Bunca adam nasıl görmez?” Gürsel bağırırken adamlara dönen Erkan ilk kez konuşmuştu.
“Etrafa dağılın ve o kişiyi bulun. Ağanızın kanı bu avluda kurumadan kanını döken kişi bulunacak.” Adamlar çil yavrusu gibi dağılırken Çisem kardeşinin kucağında ağlayan oğluna kısa bir bakış atmıştı. Sahi oğlu ne ara kucağından alınmıştı ki? Çisem içinin boşaldığını hissediyordu. Abisi ve birkaç adamın kaldırarak arabaya taşıdığı kocasının uzaklaşmasını sis perdesi ardında izliyordu. Son gördüğü şey ise arabanın ardında görünen kırmızı stop lambasıydı. Çisem kendinden geçerek yere yığılırken Çisil’in çığlığıyla genç kadının başına doluştular. Annesi Ayşem Hanım, Sevim Hanım ve Erhan’ın kız kardeşleri genç kadını kaldırmaya çalışırken başarılı olamayınca Ali hızlı davranarak genç kadını kucağına alıp arabaya taşımış, abisinin peşinden hastaneye götürmüştü. Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki aile üyeleri kendine gelip hastaneye doğru yola çıktıklarında Çisil konakta çocuklarla kalmak zorunda kalmıştı.
Acilin önü oldukça kalabalıktı. Herkes ağalarından iyi bir haber almak için beklerken Cesur kendisini tanıtarak ameliyata kendisinin girmek istediğini belirtmişti. Başta kabul etmeyen hastane yönetimi araya giren aile üyeleriyle kabul etmek zorunda kalmıştı. Hazırlanan genç adam kardeşini düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Çisem’i daha önce hiç böyle görmemişti. O gözlerindeki ışık bir anda karanlığa bürünmüştü. Kurşun oldukça riskli bir bölgedeydi ve Erhan’ın ameliyata dayanması için dua etmekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Ameliyathanenin kapısından içeriye girerken kulaklarına dolan hıçkırıklar bir türlü gitmek bilmiyordu. Hızlı bir şekilde ameliyathaneye girerek sırt ustu yatırılan Erhan’ın başına dikilmişti. Bilgileri dinledikten sonra tüm ciddiyetiyle ameliyata başlayan genç adam oldukça seri davranıyordu. Asistanlığını yapan kişiler arada birbirine kaçamak bakış atarak Cesur’u izlerken heyecanlanmışlardı. İlk kez bu kadar hızlı hareket eden bir doktoru asiste ediyorlardı.
“Kes!” sadece kalp atışlarının sesini duydukları makinenin sesine karışan Cesur’un sesi ortamda yankılanırken uzatılan ipi hemen kesmişti hemşire. Cesur ekrandaki değerlere bakarken yeniden yarayı kontrol etmeye başlamıştı. İşini bitirdiğindeyse yarayı kapatmasını yardımcısına söyleyerek hızlı adımlarla ameliyathaneden çıkmıştı.
“Kaç dakika sürdü?” Asistanlardan biri duvardaki büyük saate bakarak konuşmuştu.
“Üç saat on beş dakika,” dediğinde herkes şaşkınlıkla birbirine bakmıştı.
“En son böyle bir ameliyat en az beş saat sürmüştü. Adam çok hızlıydı değil mi?” hepsi hem fikirde başlarını sallarken biri diğerine konuşmuştu.
“Adamı sanki daha önce bir yerde görmüştüm ama çıkaramadım. Sizler onu tanıyor musunuz?”
“Ben daha önce görmedim ama işinin ehli olduğu bir doktor belli. Yoksa Urfa ağasını onun ameliyat etmesine izin verirler miydi?” yarayı kapatıp Erhan’ı yoğun bakım ünitesine çıkaran sağlık görevlileri yorgun bir şekilde diğer hastalara bakmak için işlerinin başına dönmüştü.
Erhan ameliyathanenin kapısından çıkar çıkmaz etrafı aile üyeleri tarafından kuşatılmıştı.
“Erhan oğlum nasıl? Durumu iyi değil mi?” Sevim hanım gözyaşları içinde sorarken Hikmet bey ayakta zor durur bir şekilde gelecek cevabı bekliyordu.
“Şuanda durumu stabil, ameliyat güzel geçmiş olsa ada aldığı yara ciddi bir yerde. Bir süre yoğun bakımda tutulacak.”
“Ama iyi değil mi?” diye soran bu kez Erhan’ın kız kardeşiydi.
“Uyanında belli olacak, burada kalmanızın bir anlamı yok. Kalabalık yapılmasın hastanede. Ben yanında kalacağım.” Erhan’ın gözleri Çisem’i aramış ancak görmeyince endişeyle sormuştu.
“Çisem nerede?”
“O fenalaşınca acile kaldırdık. Şuanda uyutuyorlar.” Cesur kardeşine bakmak için hızla oradan ayrılırken yanında geçtiği Gürsel’e bakarak “Sen konağa dön, çocukların ve karının yanında olmalısın. Konak şuanda karışmış olmalı. Aileden birinin orada olması şart.” Gürsel adama hak verse de abisini bırakıp gitmek istemiyordu.
“Cesur haklı oğlum, konakta kimse kalmadı. Üstelik babaannen ve yengen olacak çıyan şimdi ortalığı boş bulup karına ve Çisil’e saldırmasın. Üstelik büyük halada konakta. Hadi Asaf abinle siz konağa gidin.” Asaf ve Gürsel birbirine bakarak onaylarken genç adam Erkan ağabeyine dönerek “Bir şey olursa hemen bizi ara abi habersiz bırakma bizi.” Erkan kardeşinin omzunu sıkarak onu onaylamıştı. İkili hızla hastaneden ayrılırken Hikmet beyin yüzünü kaçmış rengini beğenmeyen Servet Bey yaşlı adamı ikna ederek kontrol edilmesi için acil bölümüne doğru götürmüştü. Adam kalp hastasıydı ve kontrol altında tutulmalıydı. Kızlar ve anneleri yoğun bakımın önüne geldiklerinde camdan Erhan’ı izlemeye başlamıştı.
“Çisem’in yanında kim var?”
“Menekşe yengemle Adem var,” diye cevap veren Azra olmuştu.
“Biriniz yanına gitsin, Menekşe’yi konağa gönderin. Çocukları yalnız kalmasın.”
“Tamam anne,” Naz son kez ağabeyine bakıp oradan ayrılırken Sevim hanım elini cama koyarak “Uyan ilk göz ağrım, anana bu acıyı yaşatma,” dedi.
Genç adam acil servisten içeriye girerken koridorda oturan Adem Cesur’u görür görmez hemen ayaklanmıştı.
“Ağam nasıl oldu doktor bey? İyidir…”
“Şimdilik yoğun bakımda merak etme iyi olacak. Çisem içeride mi?”
“İçeridedir beyim, ben burada bekliyorum.” Cesur başını aşağı yukarı sallayarak hızla sürgülü kapıdan içeriye girmişti. Kardeşi bilinçsiz bir şekilde sedyede uzanırken hızla yanına gidip onu kontrol etmeye başlamıştı. Çisem’in bir eli karnında arada iç çekerek sessizce uykusunda ağlıyordu.
“Size bunu yaşatanın yanına bırakmayacağım,” diye sessizce fısıldayan genç adam elini kardeşinin saçına koyarak usulca okşamaya başlamıştı.
“Erhan!”
“Buradayım güzelim, korkma abin yanında…”
“Abi…” Çisem gözlerini yazı aralayarak Cesur ile göz göze gelmişti. Hıçkıran genç kadın sarsılırken genç adam hızla yanına oturarak kardeşini kollarlının arasına almıştı.
“Korkma Çisem, Erhan iyi olacak.”
“Abi Soner yaptı…” Cesur Soner’in adını duyunca hızla geri çekilip kardeşinin yüzüne bakmıştı.
“Soner mi? Emin misin?” Çisem yeniden hıçkırırken başını sallamıştı.
“Cihangir’i kaçırmaya çalıştı. Bize silah çekti. Adem onun dikkatini dağıtınca Erhan Cihangir’i ondan alıp bana verdi. Be konağa girmek üzereyken birden silah patladı. Arkamı döndüğümde Erhan yerdeydi abi. Abi ölmeyecek değil mi? Ona bir şey olursa yaşayamam. Bize ne olacak, ben…” Çisem yutkunarak elinin tersiyle ıslak yanaklarını silmişti. Bir eli hala karnında dururken Cesur kardeşinin söylemek istediğini anlayarak gözlerini büyütmüştü.
“Hamile misin?” Çisem yeniden ağlayıp başını hızla sallarken aklına düğüne inmeden önce yaptığı test gelmişti. Test pozitifti ve Çisem ne yapacağını şaşırmış bir şekilde düğüne katılmıştı.
“Erhan bunu biliyor mu?”
“Hayır kimse bilmiyor. Daha yeni test yaptım.” Cesur buruk bir mutlulukla kardeşine sarılırken derin bir nefes almıştı.
“O zaman daha da güçlü durmalısın. Karnındaki be diğer iki çocuğun için dik durmalısın Çisem. Biliyorsun bu durum duyulduğunda sana saldırmaya kalkacaklar.” Çisem abisinin haklı olduğunu biliyordu. Eli istem dışı sürekli karnında dururken Cesur’a mahcup bir şekilde bakarak “Bu şimdilik aramızda kalsın olur mu? Erhan uyandığında ben söylemek istiyorum.”dedi.
“Sen nasıl istersen hayatım.”
***
Konakta adeta ölüm sessizliği vardı. Yaklaşık iki saat önceki eğlencenin yerinde yeller esiyordu. Çalışanlar hızla düğün alanını toparlarken herkesin aklında tek bir soru vardı. Erhan ağayı kim vurmaya cesaret edebilirdi. Çalışanlar kendi aralarında konuşurken bir yandan da kendinlerini duran olup olmadığın anlamaya çalışıyordu. Konak haddinden fazla sessizdi. Ne sokak hayvanları ses yapıyordu ne de aile üyelerinin konakta adım sesleri duyuluyordu.
“Evin hanım nereye böyle?” Evin elinde biberonla merdivenlere yöneldiğinde oldukça üzgün görünüyordu. Birkaç adım daha attıktan sonra kardeşi Dicle’nin sorusuyla duraksamıştı. Bakışlarını Dicle’ye çevirdiğinde onun yeniden sinirlerine oynayacağını anlamıştı.
“Ne istiyorsun Dicle, acelem var.”
“O bakıyorum da dilin açılmış senin. Kime güveniyorsun?”
“Kimseye güvenmiyorum, senin boş sözlerini dinleyemeyecek kadar işim var.”
“Ah Evin, Gürsel ağayla evlensende hala hizmetçi gibi davraıyorsun.” Evin kaşlarını çatarak kardeşine bakarken Dicle gülerek ona yaklaşmıştı.
“Ne oldu, yoksa seni koynuna almaya tenezzül etmedi mi? Ondan bu hizmetçilik merakı?”
“Haddini aşma Dicle, sözlerine dikkat et.”
“Ne yapacaksın. Bak o çok güvendiğiniz Erhan ağa da öldü ölecek. Gürsel de yanında seni postalar o zaman ne yapacaksın.” Evin kardeşinin sözlerine daha fazla dayanamayarak ilk kez elini kaldırırp kardeşinin yüzüne sert tokatını indirmişti. Sinirin vediği deli gücüyle attığı tokat Dicle’nin yere düşmesine neden olurken Evin hızını alamayarak genç kadının saçına yapışmıştı.
“Sana haddini aşma dedim Dicle. Annenins ana atmadığı dayağı benden yemek istemiyorsan edebinle otur oturduğun yere. Benimde sabrım bir yere kadar. Anladın… Bir daha bu şekilde konuştuğunu duyarsam Allah yarattı demem alırım ayağımın altına. Ne annen ne baban seni elimden kurtaramaz. Var git işine.” Dicleyi savurucasına bırakan Evin öfkeyle merdivenlerden aşağıya inmişti. Arkasından şaşkın ve bir o kadar korkmuş bir şekilde bakan kardeşinden habersiz mutfağa girdiğinde onun sinirli olduğunu gören çalışanlar hemen kenara çekilerek “Hanımım bir şey mi istediniz?” diye sordu.
“Süt alacaktım, akşamın sütünden kaldı mı?” Evin’in sorusuyla çalışan kadın hemen dolaba yönelmişti. Genelde sağılan sütler yoğurt ya da peynir için ayırılıyordu. Genç kadın sütü ılıtıp biberona koyarak mutfaktan çıkarak onu ilk kez bu kadar sinirli gören çalışanlar şaşkındı.
“Ne oldu kız Evin hanıma? Şeker gibi kadın sinir küpüydü.”
“Eminim anasi ya da kardeşi bir şey yapmıştır yine.”
“Garibimin yüzü aileden yana gülmedi hiç.”
“Öyle, inşallah Gürsel ağam kıymetini bilir karısının. Pamut gibi kadın,” diyen çalışanla diğerleri de onu onaylamıştı.
***
Çisem yeğenini göğsüne yatırmış sessizce gözyaşı dökerken olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. Gözünün önüne ablasının perişan hali geldikçe gözyaşına engel olamıyordu. Odanın kapısının açılmasıyla odaya giren kocasıyla göz göze gelen genç kadın yerinden kalkarak sessizce sormuştu.
“Erhan abi iyi mi?” Asaf iç çekerek karısının yanına gidip kucağında ki Cihangir’in elini tutup dudaklarına götürdü.
“Abin yoğun bakıma aldırdı. Uyanana kadar orada kalacak. Şimdilik bir şey belli değil. Kurşun tehlikeli bölgeye dek gelmiş.”
“Ne demek bu?”
“Bilmiyorum hayatım o kadar doluyum ki inan aklım hiç bir şeyi almıyor. Narin nerede?” genç kadın yatakta uyuyan küçük kızı işaret ederek “Ağlayarak uyudu miniğim. Cihangir de şimdi uyudu. Hissetmiş gibi sürekli huzursuzdu.
“Abim ve yengem iyi olana kadar onlar bize emanet Çisil. Özellikle babaannem ve yengeme dikkat et. Yine bir şeyler çeviriyor olabilirler.”
“Bu işin arkadında onlar olabilir mi?” Asaf üzerindeki çekedi çıkararak odadaki kanepenin üzerine bırakmıştı.
“Çıkarsa şaşırmam artık onlara akılsır ermiyor.”
“Eğer varsa bu kez ablamı kimse tutamaz. Kocasına kurşun sıkıldı. Ablamın hali gözümün önünden gitmiyor. Az önce Menekşe ablayla konuştum, acilde yatıyor. Doktor iyi dedi ama ben ablamı tanırım birden ayaklanır ve gözünü her şeye karartır.” Asaf karısını onaylarken kucağında ki oğlanı alıp Narin’in yanına usulca yatırmıştı.
“Sen merak etme, hadi biraz dinlen. Yarın daha uzun bir gün olacak. Ben Sevcan halaya bakıp geliyorum.”
“Peki bekliyorum,” Asaf odadan çıkıp büyük halanın odasına girdiğinde kadını namaz kılarken bulmuştu. Yaşlı kadın selam verip ellerini semaya açtığında sessizce onun duasını bitirmesini beklemişti. Sevcan hanım arkasını döndüğünde Asaf ile göz göze gelmişti. Genç adama gülümseyerek bakarken ağır bir şekilde yerden kahkarak secyadesini kaldırmıştı. Yaşına göre dinç olan yaşlı kadın Asaf’ın dikkatinden kaçmamıştı.
“Maşallah hala oldukça iyi bakmışsın kendine.” Asaf’ın sözlerine gülen Sevcan hala başını iki yana sallayarak cevap vermişti.
“Görünenin ardında daha fazlası vardır evladım. Ağabeyin nasıl oldu?” Asaf iç çekerek yaşlı kadının yatağın kenarına oturmasına yardım ederek cevaplamıştı.
“Durumu şimdilik belli değil. Cesur abi ameliyatın iyi geçtiğini söyledi ancak uyanmasını beklememiz lazım.”
“Cesur abi?” yaşlı kadın merakla sorarken Asaf buruk bir şekilde gülümseyerek “Karımın abisi, doktordur. Ameliyatı o yaptı.” Kadın başını ağır bir şekilde sallarken iç çekerek kırışmış elini kaldırarak Asaf’ın yanağını okşamıştı.
“Maşallah Hikmet’e bunca çocuk büyüttü. Hepiniz meslek sahibi oldunuz. Ayaklarınızın üzerinde duruyorsunuz.”
“Teşekkür ederim hala, seninle de ilgilenemedik. Babamla annem hastanedeler.”
“Siz bana bakmayın yabancı değilim nasıl olsa. Hadi siz işinize bakın.”
“Hala, babaannem ve yengem…” genç adamın tedirginliğini anlayan kadın elini Asaf’ın dizine vurarak gülümsemişti.
“Merak etme ben Nedret’le başa çıkabilirim. Hadi sen karının yanına git korkmuş olmalı.” Asaf kadının elini öperek odadan çıkarken oldukça düşünceliydi. Sevcan hala ve babaannesinin arasında nasıl bir olay geçmiş olabilirdi de iki kadın bir birine düşman gibi bakıyordu. Özellikle büyük hala babaannesinden nefret edercesine bakıyordu.
***
Genç kadın serumun bitmesiyle yattığı yerden doğrularak perişan bir halde acilden çıkarken Adem hemen ardına düşüp onu takip etmeye başlamıştı. Genç adamı fark etse de şuanda onunla konuşacak zamanı yoktu. Abisinden öğrendiğine göre Erhan’ı yoğun bakıma almışlardı. Onu görmeden içi rahat etmeyecekti. İstem dışı yanağından aşağıya bir damla yaş akarken hızla o yaşı silip başını dikleştirmişti. Ona ağlamak haramdı. Kocasına bunu yapanı bulmadan ona ağlamak haramdı. Yorun bakım ünitesinin önüne geldiğinde Sevim Hanım ve annesini camdan içeriye bakarken görünce derin bir nefes vermişti.
“Anne?” Ayşem hanım kızının sesini duyunca hızla başını ona çevirmişti. Yüzü oldukça solgun olan Çisem’in yanına giderek koluna girip pencerenin önüne kadar ona eşlik ederken Sevim Hanım üzgün bir şekilde gelinine bakmıştı.
“Nasıl oldun kızım?” Çisem Sevim hanımın sorusuyla üzgün bir şekilde kadına bakmıştı. Kadının oğlu onun yüzünden içerde can çekişiyordu ve kimse henüz bunu bilmiyordu. Sevim hanım genç kadına sarılırken Çisem ağlamamak için kendisini zor tutmuştu.
“Durumu nasıl?”
“Değişen bir şey yok kızım, aynı.” Çisem başını sallarken camdan içeride vucudu kablolarla dolu olan kocasına bakmıştı. Bir elini cama yaslayarak Erhan’a dokunur gibi elini sabitlemişti.
“Doktor içeri girmemize izin veriyor mu?” Çisem derin bir iç çekerken karşıdan gelen doktorla hızla yerinden ayrılmıştı.
“Kocamı gmrebilir miyim?” Çisem’in ani sorusuyla duraksayan adam başını iki yana sallamıştı.
“Buna ben karar veremem hanım efendi, hastanın doktoru karar verebilir. İsterseniz ona sorun.”
“Hastanın doktoru mu?”
“Çisem neden ayaktasın?”
“Abi, Erhan’ın yanına girmek istiyorum. Bir şey yapamaz mısın?” Cesur kardeşine sarılarak başının tepesini öpmüştü.
“Hemşireye söyleyelim seni hazırlasın.”
“Ama doktoruna sormak lazım.” Çisem’in sözlerine gülümseyen Cesur başını salladı.
“Doktoru olarak sana izin verdim. Bir süre buradayım, merak etme.”
“Dönmeyecek misiniz?” Çisem heyecanla sorarken Cesur yeniden kardeşine sarılarak ona cevap vermişti.
“Erhan gözünü açana kadar buradayım. Seni bu şekilde yalnız bırakamam. Hem annemler de burada.” Çisem iki yaşlı kadına bakara başını sallamıştı. Arkada kendisine bakan koruması Adem’e dönerek “Annemleri konağa götürün,” dediğinde Sevim hanım hemen itiraz etmişti.
“Ben bir yere gitmem kızım, oğlum burada yatarken nasıl konağa giderim.”
“Anne burada yapacak bir şey yok. Sende annem de çok yoruldunuz. Hem konakta sana ihtiyaç vardır. Hadi bir değişiklik olursa seni ararım.”
“Ama kızım…”
“Lütfen anne birde aklım sizde kalmasın. Abimle ben buradayız.” Yaşlı kadınları zorla konağa gönderen genç kadın hastanenin dışında onlar için koruma ordusu yığıldığına emindi.
“Hadi Çisem hemşireyle gidip hazırlan.” Çisem yanına gelen hemşireyle giderken oldukça gergindi. Erhan’ın yanına girmek genç kadını heyecanlandırsa da kocasının ona bir tepki vermesi içi dua etmeye başlamıştı. Beş dakika sonra yoğun bakımın sürgülü kapısından içeriye giren genç kadın kulağına yankılanan kalp atışı sesiyle kısa bir an duraksayarak kocasına bakmıştı. Başka zaman olsa sinir bozucu olan makine sesi şuanda Çisem için bir nimetti. O ses kocasının nefes aldığını, sevdiği kalbinin attığının kanıtıydı. Ağır adımlarla genç adamın yanına kadar ulaşarak çıplak göğsünden makinelere doğru giden kablolara bakarak yeniden kocasının bedenine dönmüştü. Sırtından vurulduğu için sırtı yan şekilde yatırılan genç adamın yüzü genç kadına dönük bir şekilde uygun pozisyonda duruyordu. Serum takılı elinin üzerine elini koyan genç kadın eğilerek kocasının solgun yüzüne bakmaya başlamıştı.
“Beni bırakma…” Çisem hafif hıçkırırken kendini tutmaya çalışmıştı. Sesindeki üzüntü elle tutulacak kadar yoğundu. Kısa bir an sessiz kaldıktan sonra genç adamın eline dudaklarını bastırarak sessizce mırıldanmıştı.
“Lütfen bizi bırakma. Sen olmadan yapamam. Sana ihtiyacım var. Erhan yüreğimi sensiz bırakma, buna dayanamam.” Yerinde doğrularak genç adamın saçını okşayan Çisem kulağına yaklaşarak “Seni seviyorum,” diye fısıldamıştı. Erhan’ın bir tepki vermesini beklese de istediği olmamıştı. Gözünden aşağıya bir damla yaş akıtarak adamın şakağına dudaklarını bastırırken yeniden yalvarırcasına konuşmuştu.
“Beni de çocuklarını da bırakma, Erhan seni seviyoruz. Sensin olmaz, ben üç çocukla ne yaparım…”
-***-
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Sıkışık bir ortamda yazmaya çalışıyorum. Karşılığında olumlu ya da olumsuz yorum almak hakkım diye düşünüyorum. Teşekkür ederim
36. BÖLÜM <<<<<<——— >>>>>>> 38. BÖLÜM
[…] 35. BÖLÜM <<<<<<——->>>>>> 37. BÖLÜM […]
Erhan için korkulan oldu. Babaanne ve yengenin planı olduğu ortaya çıkar mı hadi çıktı bu sefer kurtulurlar mı?
Çisem güzel haberi söyledi.
Ortalık tam karıştı bunun arkasındanda babanne çıkarsa şaşmam
Yaa bebekte geliyor hanımağamızı tutana aşk olsun şimdi okudu canınızı bakalım neler olacak emeğine sağlık
İşler karıştı şimdi neler olacak
Ay erhan iyi olur inşallah vuran itide kimse duymadan yok edin
Emeğine sağlık yazarcım
Omzundan felan yaralanmıştır diyordum ağır durumu :'( pisliğin yaptığını babaannr duyurmadan millete halletseler ya 😡 ay hamile çıktı bizim Çisem tahmin ediyorduk çok sevindik ♥️ hala acaba yaşı o kadar büyük değil mi ki gençsin diyorlar ikidir acaba yaşı büyük degil mı ki babaanne kadar :/
Merakla yeni bölümü bekliyorum teşekkürler
Merakla yeni bölümü bekliyorum Erhan birsey olmasın soner cezası ceksin babane nedret hanımda
Ellerine yüreğine sağlık canım
Çisem hamile eminim Erhan çok sevinecek, Aferin Evin’e güzelce iki tokat daha ataydı daha iyi olurdu acaba Evin de evlatlık mı
Sonerde Nedret hn cezasını çekse artık
Bombayı patlattı Çisem ama Ağamız en önemli bombaları duyamadı yazık bence çok üzülecek hem sevildidiğini hemde bir kere daha baba olacağını kaçırdı sıf bu yüzden bile eski kocayı öldüzmezse iyidir pis adam bir huzur vermiyor.Tabi bir de babaanne faktörü var ćok büyük artik onun çaresine bakılması lazım ki konağa huzur gelsin .Erhan ağam çabuk iyileş üzme bizi .Emeğine sağlık yazarcim .
Ay bölüm ne çabuk bitti dedim Erhanın uyanıp uyanmayacağını bekliyordum. sanki 3 çocuğu duyunca gözlerini açar gibi geldi. soner yüzünden vurulma olayına babanne falan dışında tepki veren olmaz bence onlarında amacı belli zaten.
Erhan çabuk iyileşse bari, bebek haberini duyunca çok sevinecektir. Büyük halanın başına bir şey gelmez umarım o evde her şey olabilir çünkü.
hadi be erhan bda mı uyandırmaz seni üç dedi ya laaaa
Yaaaaaa çok güzel bir bölüm olmuş yine ellerinize emeğinize sağlık….ilk önce soner yakalansa bir ömür tek hücreli hapis te gün yüzü görmese sonra nedret cadısı ile eküru cezalandırilsa ne iyi olur sonra erhan uyansa hersey normale dönse ….
Heyecandan nasıl okuduysam hikayenin sonunda derin bir nefes almışım soluksuz okuduğum nadir kitaplardan biri bu hiakeyn canım yüreğine sağlık çisemin hamile olduğunu tahmin ediyordum, Erhan ölürse büyü bozulur o yüzden iyileşmeli daha güzel günler görmeliler, çisem mutlu olmayı hakediyor, ama soneri çisemin elinden kim alacak ben onu merak ediyorum.